SİRİNA (Final Oldu)

By sevdaacet72

113K 7.9K 17.3K

Ben Sirina. Kaos ve büyünün elçisiyim. İntikam hırsının doğurduğu gücüm. Ve o gün, kara bulutları delip geçen... More

Giriş
1.Bölüm "Tendeki Yağmur İzi"
2.Bölüm "Düşüş ve Buluş"
3.Bölüm "WEROSİM"
4.Bölüm "ŞİŞLİK"
5.Bölüm "MÜTTEFİK"
6. Bölüm"Kayıp Ruhlar Mezarlığı"
7.Bölüm "Yaralı ve Dövme"
8. Bölüm "Karmakarışık Zihin"
9.Bölüm "ANKA KUŞU"
10. Bölüm "KEHANET"
11. Bölüm "KAN ve RÜYA"
12. Bölüm "KRALLIK"
13. Bölüm "Kırmızı Pelerinli Yediler"
14. Bölüm "Yedinin Laneti"
15. Bölüm "Ölümcül Arzu" +18
16. Bölüm "Kızıl ve Kanlı Ay"
18.Bölüm "Yokuş ve Gidişat"
19. Bölüm "Yıkım ve Sonu Hazırlama"
20. Bölüm "Acı ve Büyü Bozma"
21. Bölüm "Yaşam Uykusu"
22. Bölüm "Saklı Olanlar ve Saldırı"
23. Bölüm "Arayış ve Dönüşüm"
24. Bölüm "Tören ve Bağ" +18
25. Bölüm "Davet ve İstek"
26. Bölüm "Seranta Krallığı" Part 1
27. Bölüm "Seranta Krallığı" Part 2
28.Bölüm "Kaos ve Büyünün Elçisi"
29.Bölüm "Savaşa Hazırlık"
30.Bölüm "Altılı Kehanet"
31.Bölüm "Enkaz Altındakiler"
32.Bölüm "KAN BAĞI"
33.Bölüm "Kolye ve Açığa Çıkan Sırlar"
34.Bölüm "Küller ve Gelenler"
35.Bölüm "ANSIZIN"
36.Bölüm "Ölümün Çanları"
37.Bölüm "Savaşın Ağırlığı"
38.Bölüm "Sonlar ve Gelişler"
39.Bölüm "Yüreğimde Bitmeyen Sonlar, Final"
TEŞEKÜRLER♡
Sirina 2- ASMERA
Asmera 1. Bölüm
Asmera: 2. Bölüm
Asmera 3. Bölüm
Asmera 4. Bölüm
Asmera 5. Bölüm: Final.

17. Bölüm "Büyünün Anlamı"

1.8K 166 285
By sevdaacet72

Oy ve yorum yapmayı lütfen unutmayın,

Keyifli okumalar ♡

Yorum yapamıyor olsanız bile oy verin en azından. Emeklerimin karşılığını istiyorum sizden♡


Sol göğsümü avuçlarına bıraktım,
Yüreğimin boşluğu yangın yeri artık.

17. Bölüm: Büyünün Anlamı.

Zihnimde sayfaları boş olan bir kitabın kapağı açıktı. Kitabın başında saçı başı dağılmış elindeki  kalemle ne yapacağını bilmeyen bir kadın vardı.

Kalemi acımasızca kitabın sayfalarına bastırıp hararetle bir şeyler yazıyordu. Daha sonra geri çekilip yazdığı şeyleri okuyordu. Sanki az önce, önündeki sayfaya bir şeyler karalayan o değilmiş gibi sayfayı yırtıp buluşturduğu gibi başının üstünden arkasına atıyordu. Gözlerim arkasına kayınca bir sürü birikmiş olan buruşturulmuş sayfalar acı kokuyordu.
Kadının yazamadığı kelimelerin acısı kâğıtlardan taşıyordu. Kağıtlar dili çözülmemiş ağıtlar yakıp kan ağlıyorlardı. Kadın bunları görmeyip yeniden kitaba yöneldi.

Hızla bir şeyler yazmaya devam etti. Okudu, beğenmedi yeniden yırtıp buruşturarak arkasına attı. Bunu defalarca kez tekrar etti. Son sayfaya geldiğini fark edince durdu. Yutkunarak derin bir nefes alıp yeniden yazmaya başladı. İşin sonunda olduğunu biliyordu. Bu yüzden daha istekli yazdı.  En sonunda gözlerinden taşan umut ile yazdığına baktı. Okudu, bu sefer de beğenmeyip kağıdı yavaşça yırtmaya başladı. Bu son kağıttı. Diğerlerine göre daha değerliydi ama bunu rağmen buruşturup başının üstünden attı. Sonra ağır çekimdeymiş gibi arkasını döndü. Buruşturulmuş kağıt yığınlarına baktı. Parmakları usulca onlara kaydı. Parmaklarının ucuyla, acılarını deşmekten korkuyormuş gibi okşadı. Oysa acılarını dökmeye çalışan oydu. Bu yüzden diğer elindeki kalemi alıp boynuna sapladı. Çünkü yazamadığı son sayfa onun sonunu yazmıştı. Bedeni yavaşça yazıp beğenmediği kağıtların arasına düştü. Onun mezarı, kendisi yazdığı halde beğenmediği sayfaların arasında son bulmuştu.

Ben, zihnimde şekillenen bu kadındım. Yolumu ve amacımı kendim çizmiştim ama sonuca yaklaştıkça umursamadan üstünden geçip gittiğim ve  biriktirdiğim soru yığınlarına takılıyordum.

Aşamadığım sorunlar sonumu belirliyordu. Kendi ayağına takılıp düştükten sonra ağlamak insanın ağrına giderdi. İşte bu yüzden kendi düşüncelerime takılıp düşsem bile ağlamayacaktım. Bu sonu isteyen bendim. Şimdi de bu sondan kurtulmak isteyen bendim ve her ne pahasına olursa olsun kurtulacaktım.

Aşağıdan gelen gürültü ile irkildim. Şiddetle çalan kapıyı açmak için aşağıya Werosim inmişti. Kesinlikle benim inmemem için beni uyarmıştı. İlk defa onu dinlemeyi seçmiştim ama görünüşe bakılırsa bensiz bir şey yapamadığı ortadaydı. Gözlerimi diktiğim  yatak başlığından ayırıp yavaşça ayağa kalktım.

Ayağa kalkıp üstümde toz falan olmamasına rağmen, üstümdeki beyaz elbiseyi sirkeledim. Elbise geçen sefer Werosim'in bana giydirdiğiydi. Büyü ile kıyafetleri değiştirmenin bir yolu vardı. Sadece hatırlamam gerekiyordu. Aşağıdan bir gürültü daha kopunca hızla kapıya yöneldim.

Anlam veremediğim sesler kulağıma çarpıyordu. Zihnimi meşgul eden düşünceleri def etmeye çalışıp merdivenleri daha hızlı indim.

Kapıya yöneldim. Gördüğüm manzara ile kala kaldım. Şu an gerçekten fazlası ile şaşkındım. Böyle bir durum beklemiyordum.

Werosim ve John karşı karşıya durup birbirlerine bakıyorlardı. Bu bakışlar hiçte hoş değildi. İkisinin yaydığı öfke dolu aurayı hissedebiliyordum. John kapattığı kapıya sırtını yaslamış elindeki sopaya yaslanmıştı. Werosim ise üstünün çıplak olduğunu unutmuş gibi kollarını göğsünde kavuşturmuş John'u izliyordu. Her şey bir yana John şu an gerçekten burada mıydı?

John sopasını kaldırıp Werosim'in koluna yasladı.
"Bedeni fazla gelişmiş kas yığını kalk önümden." Werosim hırlayıp tenine dokunan sopanın ucunu tuttu. Bu kesinlikle iyi bir fikir değildi. Bunu sopa deneyimlerime dayanarak söylüyordum.

"Beyler sakin olmaya ne dersiniz?" Sesim ortaya bomba gibi düştü. Beni yeni fark ediyormuş gibi ikisininde gözleri direkt bana döndü. Tamam bir tane öfkeli adamı kaldırabilirdim ama iki taneyi değil. Hele ki John'un öfkeli bakışları beni delip geçiyordu. Yavaşça bir adım geri çekilip ellerimi iki yana açtım.
"Ya da vazgeçtim devam edin. Lütfen, ben yokmuşum gibi davranıp birbirinizi yiyebilirsiniz." Werosim'in çatık olan kaşları biraz daha çatılırken ona bakıp omuz silktim. Oradan bakınca erkek kavgasına karışmaya çalışacak şu salak kızlara mı benziyordum?

Arkamı dönüp mutfağa gitmek için attığım adım havada asılı kaldı. Dişlerimi sıkıp omzumun üstünden John'a baktım.
"John neden bunu yapıyorsun?" Werosim zikrettiğim isim ile tanıştığımızı anlamış oldu. Zaten John altmış yaşının sonunda gibi görünüyordu. Yaşının daha fazla olduğuna emindim. Saçları, kaşları, sakalları hepsi bem beyazdı. Gözlerinin etrafında kırışıklıklar oluşmuştu. Yüzünü de yavaş yavaş kaplamaya başlayan kırışıklıklara baktım. Bu kadar kırışıklığa rağmen bedeni dinçti. Zaten içinde taşıdığı büyü onu kuvvetli yapıyordu. Onu incelemeyi bırakıp yaprak yeşili gözlerine baktım. Gözleri içimi deşecekmiş gibi bakıyordu. Gözleri bedenimde gezindi. Yeniden bana baktı.
"İyi misin?" Sorusu ile omuzlarım çöktü.

John'un yaptığı donma büyüsü etkisini yitirirken havadaki adımım sertçe yere düştü. Yeniden ona dönüp hızlı adımlar ile ona yöneldim. Kollarımı açıp boynuna doladım. Başımı omzuna yaslayıp derin bir nefes aldım. Hala merak ettiği şey iyi olup olmadığımdı. Buraya benim için gelmişti, biliyordum.

John, kolunu belime dolarken bir babanın hissettirdiği bazı duyguları bana hissettiriyordu. Gözlerim dolarken yeniden kan akacağını bildiğim için hızla yumdum. Elleri saçlarımı bulurken,
"Saç rengin açılmış büyü mü yaptın?" Sorusu ile gülmek ve ağlamak arasında kaldım. John da saçlarımı fark etmişti. Kollarımı bedeninden ayırıp gözlerine baktım.
"Dillere destan kızıl saçlarım sadece biraz açılmış." John yaşına aldırmadan gözlerini devirdi. Bu hali beni güldürdü.
"Sana anlatacağımız çok şey var." Bunu demem ile gözlerini kısıp omzumun üzerinden arkama baktı. İlk başta başlamam gereken konu Werosim'di sanırım.

John'un koluna girip Werosim'e döndüm.
John sopasını havaya kaldırıp Werosim'in sol göğsünü gösterdi.
"Sanırım önce bana bundan bahsetmeniz gerekecek. Ne de olsa senin göğsündeki şekille aynı." Bir an bedenim kaskatı kesilirken yutkundum. Keşke anlatacağımız kısım sadece bu olsaydı. Ben nasıl kalkıp John'a, Werosim'le yattığımı söyleyecektim? Gerçi ben patavatsız ve vurdum duymaz biriydim. Her şeyi söyleyebilirdim. Yani umarım. Böyle olmasını diliyordum.

Werosim sopaya ters bir bakış atıp mutfağa geçti. Onun peşinden giderken bakışlarım yürüdükçe kasılıp gevşelen sırt kaslarına kaydı. Bu görüntü nefesimi kesecek kadar mükemmeldi.
"Gözlerinle yedin adamı yeter, yeter!" John'un isyanı ile omuz silktim. Zaten yemek mümkün olsaydı büyük ihtimalle yerdim. John kulağıma fısıldasa bile, Werosim'in fazlası ile iyi duyan kulakları her sözcüğü çok net duymuştu.

Küçük masanın etrafındaki sandalyelere oturduk. John ve Werosim karşı karşıya oturmuştu. Ben birbirlerine delici bakışlar atan bu iki adamın arasına oturmak ile yanlış mı yapmıştım diye düşünüyordum.

"İlk hanginiz konuşmaya başlamak ister?" John ikimize bakıyordu. Böyle olmayacağını fark edip sandalyesini alıp ikimize birden bakabilecek şekilde yere koydu. Bakışlarının ağırlığı somut gibiydi.
"Büyü yapmayı bıraksana, John." Omuz silkti. Biz doğru düzgün konuşmadan büyü yapmaya, bize psikolojik baskı uygulamaya devam edecekti.

Derin bir nefes alıp sandalyemi Werosim'inkine yaklaştırdım. Ben anlatacaktım ama anlam veremediğim çok nokta vardı. Bu yüzden John bize yardım edebilirdi. Werosim'in elimi tutarken sıkıca parmaklarımı parmaklarına doladım. John çatık kaşlar ile elimize bakıp yeniden bakışlarını bize döndürdü.
"Sana göğsümdeki izi göstermiştim hatırlıyorsun değil mi?" Başını yavaşça salladı. Onun bana anlattığı Yedi aklıma gelince birden ürperdim. Werosim bunu fark edip tuttuğu elimi biraz daha sıktı.

"John bu iz hakkında bir şey bulabildin mi?"

John, Werosim'in çıplak göğsüne baktı. Gözleri sol göğsündeki izde dolaştı. Usulca başını onaylar biçimde salladı. Gözleri hala izde dolaşırken derin bir nefes aldı.
"O yedi nokta, yedi pelerinli kişileri temsil ediyor. Şekil genel olarak yaptığımız bir büyünün temel çizimlerine benziyor. Oradaki üçgenin anlamını çözemedim. Ayın anlamını zaten yedi gün boyunca süren kanlı aydan anlıyoruz. Ama farklı bir anlamı daha olabilir." Bana ters bir bakış attı.

Bir ellerimize, bir ize baktı en sonunda gözlerimin içine baktı.
"Bu iz nasıl oldu da onda da çıktı? Hem bu adam ne zamandan beri senin yanında? Hem bu kanlı ay nasıl çıktı? İçimden bir ses bunun suçlusunun siz olduğunu söylüyor." Böyle bir şey olacağını nasıl bilebilirdik ki?

Bir süre bakıştık. Beni sınıyordu, zorluyordu.
"Evden ayrılmadan önce bana birini bulmamı tek başıma yola devam etmemi sen istedin. Bende yolun başında yol arkadaşı buldum." Kaşları çatılırken elini devam et dercesine havada salladı.
"Kan bağı ile bağlandık. Ayrıca Werosim avcı." Bakışları Werosim'e döndü.
"Avcı olduğunu fark ettim zaten." Yılların adamı nasıl anlamazdı ki zaten?
"Bu izin bende nasıl çıktığını sana anlatmıştım. Biz," durup Werosim'e baktım. Sanki babam karşımdaydı ve ben ona sevdiğim adamla birlikte olduğumu söyleyecektim. Bu çok zordu. Yavaşça yutkundum.
"Biz yedi gün önce birlikte olduk."

John gözlerini yumdu. Yirmi dakika boyunca etrafı ölüm sessizliği sardı. John benim babam değildi ama beni büyüten insandı. Hem baba olmak için illa kanından olmasına gerek yoktu. John benim ikinci babamdı. Yaptığım şeyden utanmıyordum ama bunu John'a söylemek çok farklı bir şeydi ve içimi tarifsiz bir utangaçlık kaplıyordu.
"Şu an utanıyorsun. Konu birlikte olmanız değil." Werosim'e, gözlerindeki yoğunluk ile baktı. John beni kıskanıyordu. Bunu daha sonra başına kapıp konuşurdum. Şu an sırası değildi.
"O geceden sonra yedi gün boyunca ay kan rengine boyanmaya başladı. Ay kan rengine büründükçe saçlarımın rengi açılmaya başladı." John ayağa kalkıp yavaşça yürümeye başladı.

"Siz nasıl karşılaştınız?" Derin bir nefes alıp başımdan geçenlerin hepsini anlatmaya başladım. Et yiyici kadınları, nasıl kan bağı yaptığımızı, kara büyü yapılan köyü kurtarışımızı, Daniel ve ruhları, yaptığım kara büyüleri, ewgoniya türünü, beni ısıran cini her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlattım.
"Sirina sen daha tanımadığın bir adamla kan büyüsü mü yaptın?" Kaşlarım çatıldı. Bunun devamı kesinlikle güzel olmayacaktı.
"Eğer seni tanımıyor olsaydım normal karşılardım. Ama seni tanıyorum ve benim tanıdığım Sirina asla tanımadığı biri ile kan bağı yapmazdı." Bir kere daha ileri geri gitti.
"Peki ya sen, sen neden kan bağı yapmayı kabul ettin?" Werosim'in durup düşünmeye başladığını fark ettim. Boştaki eli ile başını ovup John'a baktı.
"Bilmiyorum. Sadece o an çok mantıklı geldi."

John isyan edercesine sopasını yere iki kere vurdu.
"Siz deli misiniz? Birbirinizi tanımadan kan büyüsü yapmışsınız ve mantıklı tek bir açıklamanız yok." Bir kere daha ileri gidip geri döndü.
"Sizin karşılaşmanız kaderinizde vardı ama bunu büyü ile daha çok öne çekmişler. Size başından beri büyü yapılmış yoksa böyle aptalca şeyleri hemen kabul etmezdiniz."

Werosim'in elini tutan elim kuvvetini kaybetti. Avucunun arasından yavaşça düşerken Werosim tutmak için bir girişimde bulunmadı. O da benim gibi şaşkındı. Bu yaptıklarımız büyü yüzünden miydi? Ama ne kadar güçlü bir büyü?
"Kaderimizde karşılaşmak vardı dedin?" Bunu zar zor sorabilmiştim. Bir şeyler olduğunu biliyordum zaten ama bu benim dağılmamı engellemiyordu.
"Hangi büyü bu kadar güçlü olabilir?" Sesim titrerken elimin içinde hissettiğim parmaklar ile Werosim'e döndüm. Elini sıkıca tuttum. Yenidin elimi tutup yanımda olduğunu gösteriyordu. Zorlandığımın farkındaydı ama o da şuan benimle aynı durumdaydı.

John'a döndüm. Gözlerindeki ifade yumuşamıştı.
"Maalesef kızım büyü değil. Kara büyü. Kaderle oynamak istiyorsan bağlı olduğun bir can feda etmen gerek. Bunu kim yaptıysa büyünün getirilerini kabul etmiş zaten. Ama biliyorsun Sirina, eğer siz birbirinizden etkilenmeseydiniz büyü bu kadar güçlü olmazdı." Durakladı. Düşünmek için kendisine süre tanıyordu.
"O zaman, bu ileride karşılaştığımız zaman da birbirimizden etkileneceğimiz anlamına gelmiyor mu?" Werosim'in kısık ve düşüncelerinin karşıklığını taşıyan sesi odayı doldurdu.

John başını iki yana salladı.
"Kaderi bilemeyiz. Belki evet, belki hayır. Bu sizin nasıl karşılaşacağınıza bağlı." Yeniden sustu. Büyü karışıktı. Ve gerçekliğini sorgulayıp kesin bir yargıya varmak zor oluyordu.
"Ewgoniya türünün size bahsettiği kehanete göre sizinle uğraşanlar yedi pelerinli kişiler oluyor. Senin bilinç altına girdiğin ve zarar gördüğün cine de büyü yaptılar. Büyü içinde büyüyü hiç duydun mu?" Kaşlarım çatılırken düşünmeye çalıştım.
"Hayır, bana böyle bir şeyin olabileceğini hiç söylemedin." Sesim istemsizce alıngan çıkıyordu. Nasıl olurda bana böyle bir şeyin varlığından bahsetmezdi?
"Söylemedim çünkü bunu denemek isteyecektin. Ayrıca büyü içinde büyü karışıktır ve yanlışlıkla büyüyü kendine yapma ihtimalin var. Orada da yedi pelerinli kişileri gördüğünü söyledin. Önceden yedi olanlar şimdi altı kişi oldular. Demek ki kehanetin ikinci kısmına geçtiler. İlk kısmı sizi karşılaştırmaktı. İkinci kısmı ise; Werosim'i bu kehanete dahil etmekti. Tabi ya," deyip durdu.

Elindeki sopaya baktı bir süre. Zihninde hala oturmayan taşlar vardı. Onun da aklını karıştıran bir sürü şey vardı.
"Seni sürekli izliyordum hep tek başınaydın. Bu büyüyü yaptıkları zaman beni de hesaba kattılar. Eğer senin yanında bir adam görmüş olsaydım durmazdım, yanına gelirdim." Ters bir şekilde Werosim'e baktı. Birlikte oluşumuz onun hala kıskanmasına neden oluyordu.
"Siz birlikte olduktan sonra Werosim'i de kehanete dahil ettiler. Ama neden sizin birlikte olmanızı beklediler ki?" Bu soruyu bize bakarak sormuştu. Neden, neden, neden zihnimde sürekli bu soru yankı buluyordu. Neden? Bir deprem misali zihnim üstümüze çöküyordu. Yorgunluktan ne yapacağımı şaşırıyordum.
"Büyücüler ve avcılar hiç birlikte oldu mu John?"

Yine ileri geri yürümeye başladı. Onun bu hareketini sürekli olarak takip eden gözlerim yüzünden başım dönmeye başlıyordu artık.
"Geçmişten bugüne kadar bir sürü yasaklı ilişki oldu Sirina. Ama her kabile ve her tür ayrı yaşadıkları için birbirleriyle evlenemediler. Bu, büyücü ve avcıların yasaklı ilişkilerinin hiçbirinden çocuk doğmadı. Çünkü onlar kan bağı ile bir antlaşma yaptılar. Bu antlaşmada barış temel alt yapıydı. Lakin birlikte olurlarsa çocuklarının olmayacaklarını bilmiyorlardı. Avcılar ve büyücülerin kanını taşıyan kimse uzun süre hayatta kalamaz çünkü her ikisinin gücüne sahip olmak ve kontrol etmek zor."

Ne düşüneceğimi bile bilmiyordum. Her kelime defalarca kez zihnimde yankılanıyordu. Gücü taşıyamayan ölüyordu. Eğer bir çocuğumuz olsa bile gücü taşıyamayacak ve ölecekti. Bir çocuk acısı yaşayacağıma hiç var olmamasını tercih ederdim. Ölümün acısını taşımak çok zordu.

Gözlerim doldu. Bunlar çok ağırdı.
"John," diye fısıldadım.
"Peki bizim birlikte oluşumuz ve kanlı ayın ne ilgisi var?" Yavaşça yanıma gelip elini saçıma koydu. Parmakları yavaşça saçımın arasında gezinirken okşamaya başladı.
"Ah kızım, birlikte oluşunuz asıl sıkıntı değil. Birlikte oluşunuz kehanetin diğer adımına geçildiğini gösteriyor. Kanlı aya da gelince sonraki adamın daha güçlü olmasını sağlıyor. Sonraki adımları ne olur bilmiyorum ama bunun için yeteri kadar gücü topladılar."

Aklımda binlerce şey vardı ve bunlar yeterli cevaplar değildi.
"Kanlı aydan sonra kasabaya gelmeye başlayan yaratıklar peki?" Bunu soran Werosim'di. O yaratıklar için bizi suçladığımı biliyordu.
"Onlarda, kanlı ay için buraya geldiler ama sabahın ilk ışıkları ile öldüler. Bunlar, sonraki adımın daha da güçlü olmasını sağlıyor." Her şeyi kendileri için yapıyorlardı. Yaptıkları büyüyü o kadar ince düşürmüşlerdi ki sonraki adım için bile güç topluyorlardı.
"John bizden ne istiyorlar?"

Bütün soruların cevap kaynağı buydu. Bizden ne istiyorlardı? Bir sebepleri olması lazımdı. Bize baktığım zaman sıradan iki kişi dışında hiçbir şey görmüyordum. Onlar bize bakınca ne görüyorlardı?

John umutsuz bir şekilde bize bakınca onun da bilmediği ortadaydı. Bundan sonra ne olacağını bilmiyorduk, hiçbirimiz.

Artık taşları sarsan onlar değil biz olacaktık. İstedikleri şeyi onlara vermeyecektim. Werosim elimi sıkınca ona döndüm. Hayır, istedikleri şeyi onlara vermeyecektik!

***

Selamlarrr

-Sizce onlardan ne istiyor olabilirler?

- Peki ya sebepleri ne olabilir?

-Ve John'un gelişini nasıl buldunuz?

Mor kalpler burayaaaaaa

Oy ve yorum yapın lütfen♡

Görüşmek üzere, seviliyorsunuz.

#HAYALETOKUYUCUOLMAYIN

Continue Reading

You'll Also Like

188K 13K 22
Tüm diyar, doğudaki savaş yüzünden kaosa sürüklenmiştir. İmparatorluğu ayakta tutmanın ve Wisteria'yı kurtarmanın tek yolu ise Saige Nerth ve Zaiden...
22.2K 2.3K 20
Vampirler ve cadılar yüzyıllardır birbirinden nefret eder ve birbirlerine yaklaşmazlardı İki kişi bu geleneği bozana kadar #Elf 1🥇2024:04:26 #Vampir...
1.9K 93 21
Bu kitap tamamen öneri diziler ve filmlerden oluşmaktadır. İçinde ne ararsanız bulunmaktadır. Kdrama Cdrama Türk dramaları Filmler Animasyonlar...
85K 7.5K 29
Not: Sayılar ön yargınız olmasın. Her şey eski bir kitapçıda yaşanan küçük bir tesadüfle başladı. Ve geleneksellikle modernliğin yüzyıllardır mücadel...