⚜KAN KIRMIZI⚜

By Mai_Alev

1.4K 926 184

BBOS Kitap Yarışması #2 TEKRAR YAYINLANDI! "Ailesinin ölümünden sonra velayeti teyzesine kalan Maggie, yaşadı... More

|ÖNSÖZ|
|1|
|2|
|3|
|4|
|5|
|KARAKTERLER|
|7|
|8|
|9|
|10|
|11|
|12|
|13|
|14|
|15|
|16|
|17|
|18|
|19|
|20|
|21|
|22|
|23|
|25|
|26|
|27|
|28|
|29|
|30|
|31|
|32|
|33|
|34|
|35|
|Yazardan veda|

|24|

34 23 1
By Mai_Alev

İyi Okumalar!❤️

İç çekip arkamı döndüm.
Arabanın motorunu çalıştırıp evin önünden yıldız gibi kayarken yanaklarım alev alev yanıyordu.Elimi yüzüme yelpaze gibi sallayıp ateşin sönmesini umdum.Tek yaptığım boş yola bakıp şapşal şapşal gülümsemekti.
Sonra zihnimi sarsan şeyle dondum.
Bu gece yarısı büyükannemle ormanda buluşmam gerekiyordu.
Ve bunu Stefan'ın şüphesini çekmeden halletmeliydim.
Yüzümdeki gülümseme sönerken kafamda planımı oluşturmaya başladım...

***
Tırnaklarımı avucumun içine sertçe batırırken hala düşünüyordum.
Eve geri gitme gibi bir şansım yoktu.Herkes beni okulda sanıyordu.
Zihnimde akşam evden dışarı çıkmamı kolaylaştırıcak birşey arıyordum.
Bir arkadaşımla gitme olasılığım yoktu.Bu şehirde Jake ve Aissa'da başka arkadaşım yoktu çünkü.Onlarla da dışarı çıkma ihtimalim imkansızdı.
Tek çarem vardı ya hemen bir arkadaş edinecektim.Ya da birini kandıracaktım.Tekniken ikisi de aynı amaca hizmet ediyordu.
İç çektim.Bu iş gitgide zorlaştırıyordu.
Birden marketi görünce motoru durdurdum.
Birşeyler yesem iyi olacaktı.Sonsuza kadar arabada kalamazdım.
Arabadan sarsak adımlarla inip market kapısından geçtim.Büyük, düzenli raflar arasında gezerken dudaklarımı birbirine bastırmış hala bir çare arıyordum.

Küçük bir meyve suyu alıp çikolataların olduğu reyona ilerledim.Yanından geçtiğim yaşlı kadına çarpınca anlamadığım bir dilde yavaş yavaş söylendi.Sanırım turisti.

Çantamın askısını omzumdan düşmesin diye sıkılaştırıp ilerlemeye devam ettim.Bir yolu yoktu.
Stefan'ı asla kandıramıyacaktım.Evden çıkmamı kolaylaştırıcak hiçbir bahane yoktu.
Saatler önceki öz güvenim uçup giderken iki reyon arasında kalmış üzgün gözlerle etrafımı izliyordum.
İnsanlar etrafımda süzülerek geçiyordu.Daha meraklı olanları bir kaç saniye yüzüme bakıp yine işlerine dönüyorlardı.
Sessizce onlar gibi olmayı diledim.Keşke bende sırf gidecek başka yerim yok diye değilde haftalık alışverişim için markete gelseydim.
Hala etrafı izlerken birşey farkettim.
Benden bir kaç yaş küçük genç bir oğlandı.
Çelimsiz dar açılı omuzları, joleyle geriye doğru yatırılmış düz saçları, küçük çukur siyah gözleri vardı.
Geniş uzun tezgahın arkasında bol kırmızı üniformasıyla burada çalıştığını anlamıştım.
Ama benim dikkatimi çeken çocuğun dış görünüşü değildi, aklımda yavaş yavaş bir plan oluşmaya başlamıştı.

Eski okulumda,iki sıra önümde oturan kızın yüzü hafızamı kapladı.Bir keresinde sıra arkadaşıyla bir sohbetlerine tanık olmuştum.Bu yaş grubunda ki erkeklere istediğini yaptırabileceğinden bahsediyordu.Onları etkileyip istediği her şeyi yaptırabilirdi.Bir çok kez onlara aldırdığı pahalı şeylere tanık olmuştum.
O zamanlar bu tavrından hiç hoşlanmamıştım ama durup düşününce o gerçekten de haklıydı.
Her ne kadar yaptığım şey doğru olmasa da onu bir şekilde etkileyip akşam için bir randevu ayarlıyabilirdim.
Belki sinemaya gidebilirdik.Bu bahaneden başka şansım yoktu.Düşüncelerimden utansam da bu sefer şartlar farklıydı.Eminim gerçeği bilse benimle seve seve bir yerlere giderdi.Bu vesileyle bende şüphe çekmeden evden çıkıp gece yarısı işimi halledip evime dönebilirdim.
Arkamı dönüp içinde su şişelerinin bulunduğu camdan yansımama baktım.Akşamdan gözlerim şişse de pek fena gözükmüyordum.Çantamdan hızla elime ilk gelen ruju çıkarıp dudaklarıma yaydım.Stefan'dan kurtulana kadar daha ne kadar alçalacaktım bilmiyordum ama bunu yapmam gerekiyordu.Akşam evden şüphe çekmeden çıkmanın tek yolu buydu.
Önümü dönüp tekrar avıma baktım.
Diğer kızlar bunu nasıl beceriyorlardı? Daha önce hiç tanımadığı ya da kendisi hakkında ne düşündüğünü bilmediği birine nasıl büyük bir özgüven ve kontrolle yaklaşabiliyorlardı?

Ayaklarım altımda titremeye başlayınca başaramayacağımdan emin oldum.Ben böyle biri değildim.Daha önce kimseyle flört etmemiştim.Öte yandan başka çarem yoktu.Çocuğun çevresinin boşaldığını fark ettim.

"Ya şimdi ya hiç." Diye mırıldanıp ona doğru yürümeye başladım.Her adımım da mantığım benden daha fazla uzaklaşıyordu.Tek istediğim herşeyin çabucak sona ermesiydi.İyice yaklaşınca benden bir kaç yaş küçük olduğuna tam emin oldum.

"Selam." Dedim izlediğim filmlerde gördüğüm yapmacık şirinlikle.

Beni baştan aşağı hızla süzdü.Yüzüm kızarmaya başlamıştı.

"Me merhaba." Dedi sonra yutkunup boğazını temizledi."Size nasıl yardımcı olabilirim?"

Harika şimdi ne diyecektim?Elimi tezgaha yaslayıp kirpiklerimi kırpıştırdım.Köşeye sıkıştığımda beynim daha hızlı çalışıyordu.

"Ah,telefonumun şarjı bitti de.Acilen birini aramam gerekiyor.Acaba telefonunu kullanabilir miyim?"

Önüme düşen saç telini kulağımın arkasına sıkıştırıp dudağımı ısırdım.

"Tabiki." Dedi telaşla telefonunu çıkarırken.

Telefonu elime alıp bir kaç metre ondan uzaklaştım.Çocuğun bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.Şimdi kimi araycaktım!Yalandan numarayı çevirir gibi yapıp telefonu kulağıma koydum.Belki annesi ya da ablasıyla konuşan yolunu kaybetmiş bir kız olabilirdim.
Bir kaç dakika orada oyalanıp yeterince ikna edici olduğumdan emin olduğum bir anda telefonu kapatıp çocuğa uzattım.Umarım numarayı sildiğimi düşünürdü.Kafamda nasıl ilerleyeceğimi belirlemeye başlamıştım.

Coşkuyla"Teşekkürler." Dedim.Telefonu uzattığı boş eline bıraktım.

"Gülümse."

"Bir şey mi dedin?"

"Ne? hayır."

Sesi tekrar duyunca dondum."Gülümse." Ah ses dışardan değil benim kafamın içinden geliyordu.
Dudaklarımı birbirine bastırırken sesi dinleyip gülümsedim.Çocuk kocaman açılmış gözlerini kırpıştırdı.

"Adım Maggie." diyerek elimi uzattım.Ses bana özgüven vermişti.

"Thomas efendim." O da titreyen elini uzattı.

"Hep burada mı çalışıyorsun Thomas?" Dedim meraklı gibi gözükerek.

"Ah evet.Her gün okuldan ve antrenmandan sonra.Ama bu gün çift vardiya yapacağım.Annemin işleri pek yolunda değilde."

"Hımm." Elimdeki eşyaları boş tezgaha bıraktım.
"Ben de bu şehre yeni taşındım.Antrenman mı demiştin? Bir sporla mı ilgileniyorsun?"

"Lacrosse takımının ilk onundayım." Dedi gururla.

"Yaa ne kadar güzel.Lacrosse en sevdiğim spordur."dedim hakkında hiçbir şey bilmememe rağmen.Sonra sahte bir heyecanla devam ettim;
"Ama bir türlü oynamayı öğrenemedim.Bana da oynamayı öğretir misin?"

Ümitle ona baktım.Konuşmadan önce tekrar yutkundu.Bu bana cesaret verdi ve tekrar gülümsedim.

"Tabii ki."

"Oldu o zaman akşam görüşürüz."

"Ne? hemen bu akşam mı?"

Omuzlarımı silktim.

"Neden olmasın? Tabii yani senin için de bir mahsuru yoksa hemen bu akşam olur."

İçimden "Lütfen kabul et." Diye söylendim.

Çocuk ışıldayan gözlerle başını salladı.Neredeyse mutluluktan sıçrayacaktım işte olmuştu.

"Akşam dokuzda görüşürüz." Dedim hemen.

"Evini bil-"

"Hangi okula gidiyorsun?" Dedim sözünü keserek.

"Baggroswit Lisesi."

Söylediği yeri biliyordum.Resmen şans benden yanaydı.

"O sahayı kullanabiliriz.Okulun önünde benimle buluşur musun?"

"Tamam." Dedi mutlulukla.

"Lütfen." Dedim sesimin titremesine engel olamadan."Lütfen gel."

Hipnoz olmuş gibi ağır ağır başını salladı.

Ona gülümseyip numaramı verdim sonra aldığım eşyalarla arabaya doğru hızlı hızlı yürüdüm.Arabanın içine girince nefes nefeseydim.
Resmen olmuştu!
Evden çıkmam için bahanem hazırdı.Stefan'ı kandırıp büyükannemle ormanda buluşabilirdim.Bana anlatacaklarını deli gibi merak ediyordum.Saçlarımı tepemde at kuyruğu yapıp saate baktım.Okulun dağılmasına hala üç saat vardı.
Elimi kalbimin üzerine koyup eski ritmine dönmesi için sessizce dua ettim.
Sonra arabayı beş metre ötedeki parka doğru usul usul sürdüm...

***
"Eğer bana güvenmiyorsan benimle gel."

Elim kapı kolunun üzerinde durmuştum.Stefan tam karşımda ciddi gözlerle bana bakıyordu.

Eve geleli saatler olmuştu.Ortalık tuhaf bir biçimde sessizdi.Teyzem evin içinde düşünceli düşünceli dolaşıyordu.Bir keresinde ona herhangi bir şey olup olmadığını sormuştum ama o gülümseyip bana herşeyin yolunda olduğunu söyledi ama yinede bu hali beni korkutuyordu.
Dışarı çıkma iznim tam tahmin ettiğim gibi teyzem tarafından sorunsuz onaylanmıştı.Ona biriyle tanıştığımı söylediğimden beri gözleri daha ışıl ışıldı.Bana birçok soru sormasını beklemiştim ama kafasının içindeki düşünceler her neyse beni rahat bırakmasına yetmişti.Eh en azından çocuğun benden küçük olduğunu bilmemesi işime gelirdi.Şimdi yukarıda çamaşır makinesini çalıştırmak için uğraşıyordu.

Stefan'ı kandırmak tabiki kolay değildi.Bana azıcık bile inanmadığını yüzüme karşı da söylemişti.Ama planımın kusursuz olduğunu düşünüyordum.Eğer gelirse elinde sadece hayal kırıklığı olacaktı.

"Madem bu kadar eminsin.Seni ben bırakayım.Hem hava da iyice karardı Maggie.Karanlık gecede yanlış şeylerin ilgisini çekmek istemezsin değil mi?"

Bilerek insan demediğini biliyordum.Kendimden emin başımı salladım.
O teyzeme seslenmek için yukarı çıktığında telefonuma baktım.Hala dışarıdayken Ronald aramıştı.Ona diğerlerine de iletmesini söyleyerek gerekmedikçe beni aramamalarını ya da mesaj atmamalarını söylemiştim.Buna bozulmuş ama mantıklı olduğu için birşey diyememişti.
Telefonu çantama koyduğum an Stefan'da aşağıda belirdi.O kadar hızlı hareket etmişti ki nefes almaktan korkmuştum.Keşke yakınlarımdayken onun bir vampir olduğunu unutsaydım ama bu imkansızdı.

Arabaya doğru ilerlemeden önce onun hareket etmesini bekledim.Bir ay beni rahat bırakacağını bilsem de ona arkamı dönecek kadar güvenmiyordum.

"Bu özel arkadaşınla nerede buluşucaksın?" Dedi motoru çalıştırırken sesi duygusuzdu.

Kısık sesle lisenin adını söyledim.Umarım Thomas orada olurdu.

Araba büyük bir hızla hareket ederken göz ucuyla beni izlediğini biliyordum.Her hareketimi tartıyordu.Ellerimi birleştirip ayaklarıma doğru baktım.

"Dün geceye oranla iyisin." Dedi birden.

Sesimi uzlaşmacı bir tona bürüdüm.

"Gördüğüm bir kâbustan etkilendim.Bildiğin gibi ben bir insanım."

"Bundan şüpheliyim." Dedi sesi hala duygusuzdu.Ne ima etmeye çalışıyordu?

"Şüphelenmeni gerektirecek bir şey yoktu Stefan.Birbirimize güvenmeyi öğrenmeliyiz."

"Odanda bir varlık hissettin mi?" Dedi doğrudan.

Yutkundum.Demek gerçekten birinin olduğunu anlamıştı.Sesime inanmasını umarak korku kattım.Zaten yanımda bir vampir olduğu için korkmak oldukça kolaydı.

"Varlık mı? Odamda biri mi vardı?"

Direksiyonu sola doğru kırdı.

"Yani hiçbir şey hissetmedin ya da görmedin?"

"Ben..Hayır...Dedim ya sadece bir kâbustu."

Birden tüm yüzünü bana çevirdi.Yola bakmıyordu.

"Emin misin?"

Titredim.Sanki kanım soğumuştu.

"Evet."

Yüzünü tekrar yola çevirdi.

Dakikalar sonra büyük lisenin önündeydim.Çevrede benim gibi bir sürü genç kendi halinde takılıyordu.Havada büyük bir sigara ve içki kokusu vardı.Gözümün önünde eski anılarım dolaştı.Eskiden her gece içerdim.

Stefan benimle birlikte parlak caddedeki kalabalığa baktı.Ara sokaklardan birinde bangır bangır rap müziği ve küçük sevinç çığlıkları bize kadar geliyordu.

"Burası mı?" Dedi tek kaşını kaldırarak.

Başımı sallayıp arabadan indim.Benimle birlikte oda indi.Yanı başımdan geçen mini kot şortlu, tek kolu baştan başa dövmeli, soluk mavi saçlı bir kız ağzındaki sakızı afilli bir şekilde şişirip beni süzerken patlattı.Acaba ben de mi sarhoşken böyle gözüküyordum? Dikkatimi kızdan çekip hemen etrafıma bakıp Thomas'ı aradım.

Tam okulun kapısının önünde tek başına bir bankta oturan Thomas'ı gördüm.Tüm görüntüsüyle baştan aşağı buraya aykırı gözüküyordu.

Stefan "Şehrin bu kısmına daha önce geldin mi?" dedi.Başını eğmiş alayla bana bakıyordu.

"Herşeyin bir ilki vardır." Dedim bir yandan da kıyafetlerimin buraya ne kadar uyumsuz olduğunu düşünüyordum.Pembe ince bluzum ve aynı renk mini eteğimle bende tümüyle aykırıydım.

Kahkaha atınca ona döndüm.

"Sen burası için fazla kırılgan değil misin? Eminim benden önce burada ki ayyaşlar seni öldürür."

Sinirle yutkunup onu duymazlıktan geldim.

"Arkadaşım orada." Elimle Thomas'ı gösterdim.Önce ona sonra tekrar çevreye baktı."Şimdi emin olduğuna göre beni rahat bırakır mısın?"

Tekrar etrafı sonra Thomas'ı sonra beni süzdü.Sonra arkasını dönüp arabaya bindi.Yanımdan geçerken;"İyi eğlenceler."diyip sırıttı.
Sinirle nefes alıp gittiğinden emin olana kadar onu izledim.

Yanımdan geçen bir grup erkek ıslık çalınca kaşlarımı çatıp yolun ortasından çekildim.
Thomas hala oradaydı.
Ama benim onun yanına gitme gibi bir planım hiç yoktu.
Dudaklarımı ısırıp bir süre bu zavallı çocuğun arkasından baktım.Yaptığım şeyi hak etmiyordu.Ama başka çarem yoktu.Bu gece bana çok büyük iyiliği dokunmuştu.Ama şimdi gitmem gerekti.Sessizce kalbimden ona olan minnetarlığımı fısıldayıp arkamı döndüm.

Tam zıt yöne doğru koşmaya başlamıştım ki biri beni kolumdan tutup kendisiyle birlikte karanlığın en derin olduğu ara sokağa çekti.Çığlığım boğazımı yırtarken hızlı hızlı nefes alarak odaklanmaya çalıştım.
Bu Ciera'ydı!

Tek kolumu bıraktı.Dehşetle ona bakıyordum.Sinir ve tiksintiyle bana bakıp göz devirdi.

"Benimle gelmen gerek."

"Ne?"

"Büyükanneni görmek istiyor musun? İstemiyor musun?"

"Ama sen?" Dedim şaşkınlıkla.

"Onun için buradayım.Sana zarar vermeyeceğim.Benimle gel."

"Hayır." Dedim hemen."Sana hiç güvenmiyorum."

Kaşlarını çatınca istemsizce geriledim.Alnında içi kuru bir damar belirdi.

"Dün gece seni ziyaret ettiğini söyledi.Şimdi bana güveniyor musun?"

Sanki seçme şansım vardı ya! Öte yandan iç güdülerim bu söylediklerine olumsuz bir tepki göstermiyordu.Bu bana güven veriyordu.Ama yinede korkuyordum.

"Seni kucağıma alacağım." Dedi."Gözlerini kapat.Ormana çatılardan gidiceğiz."

Daha cevap veremeden saniyesinde kucağındaydım.Güçlü bir sıçrayışla yükseldiğimizi hissettim.Gözümün önündeki şekiller bulanıklaşınca gözümü kapatmaya karar verdim.

Resmen Ciera beni büyük annemin yanına götürüyordu.Peki bunu neden yapıyordu? Bir çıkarı mı vardı?

Düşmekten korkarak istemsizce ona tutundum.Her şey çok ani gerçekleşiyordu sanki.Rüzgarı saçlarımda hissedince hızı sevdiğimi fark ettim.Bu his çok güzeldi.Resmen uçuyordum.Sanırım vampir olsam seveceğim tek şey bu olurdu.
Bir yerden sıçradığımızı ve sertçe yere düştüğümüzü hissedince kontrol edemeden dudaklarımdan küçük bir çığlık peydah oldu.Yere konduğumuzu anladığımda yutkundum.Ciera iç çekti ve tek koluyla beni daha sıkı sardı.

Dakikalar sonra içim çektiğim hava daha canlandı ve burnum değişik bitkilerin egzotik kokusuyla doldu.
Geldiğimizi o zaman anladım.
Kalbim heyecandan hızlı hızlı çarpıyordu.

Ciera bir kere daha sıçradı sonra beni yavaşça yere bıraktı.
Gözlerimi açtım.
Ormandaydım.
Karanlık görüşümü engelliyordu.Ciera o kadar hareketsizdi ki gözleri parlamasa varlığını hissetmeyecektim.Etrafıma tekrar baktım.Kimse yoktu.Böceklerin garip sesini duyabiliyordum.

"Birazdan burada olur.Kokusunu alıyorum." diye söylendi.Hala bana bakmıyordu.

Sonra cebinden çıkardığı küçük bir kutuyla ileriye doğru ilerledi.Tam göremesemde küçük bir çalı yığının tam önünde durduğunu anladım.Kücük bir kıvılcım çaktı sonra ateşin ışığı boş alanı doldurdu.
Artık daha iyi görebiliyordum.
Ciera'nın alevlerle aynı renk gözlerine baktım.
Bana bakıp somurttu.

Sonra atlamak için çömeldiğini hissedince bedenim gerildi.Sıçradı ve çaprazımda ki büyük bir ağacın en üst dalına kondu.Ayaklarını dala sabitleyip başını aşağı sarkıttı.Parlak,uzun saçları yer çekimine çekilirken ayı izliyordu.

Ona daha önce hiç böyle görmemiştim.
Bir süre vahşiliğin verdiği havanın güzel yüzüyle nasıl hoş bir tezat yakaladığını inceledim.

"Maggie?"

Arkamda yıllar önce birçok kez duyduğum aynı sesin tınısı yankılandı.Bu sesi asla unutmadım.
Büyükannem buradaydı.
Sessizce iç çekip arkamı döndüm.

Dikkatimi çeken ilk şey parlak mat yüzünü çevreleyen koyu kızıl, kabarık saçlarıydı.
Onu yıllardır görmemiştim.O kadar değişmişti ki...
Bir parçası bilindik vampirimsi-Mükemmel,beyaz ve mat- Diğer yanı ise yıllar önce ki hali-Aynı boy,aynı kilo aynı yüz ifadesi- gibiydi.Lens taktığını fark ettim.Belki de beni korkutmak istemiyordu.
İşte karşımdaydı; Josephine Mason...

Ciera'ya bakıp içtenlikle gülümsedi.

"Teşekkürler hayatım.Beni her zaman
gururlandırdın."

Ciera tekrar somurtup tırnaklarıyla dalı çizmeye başladı.

"Bu sen misin Maggie? O kadar değişmişsin ki!"

Gülümsemekten kendimi alamadım.Gözlerim dolmuştu.O kadar güzeldi ki ona sarılmak istiyordum ama içimde bir şeyler buna engel oluyordu.Uzanıp elimi nazikçe tuttu.
Yutkunup konuşmaya başladım.Söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki! Ama sadece"Sen?" Diyebildim.

"Biliyorum tatlım.Beni yıllardır görmedin.Çünkü böyle olması gerekiyordu.Vampirken sizinle o kadar yakınlaşamazdım bu herkese zarar verirdi."

Susup tepkimi bekledi.

"Her şey yolunda sanıyordum.Oğlum ölünce bile idare ettiğinden emindim." Gözleri kederle doldu.
Ciera dala daha çok asıldı.

"Ama şimdi...Maggie sen gerçekten neye bulaştın?"

Göz yaşlarım usul usul dökülmeye başlamıştı.Belki de bu konuyu hiç konuşmamalıydık.

"Ben bilmiyordum." Dedim."Bu şehire geldiğimde kendimi birden felaketin içinde buldum." Sessizce nefesimi bıraktım.

"Neden vazgeçmedin? Stefan'la uğraşamazsın.O çok tehlikeli küçüğüm."

"Vazgeçmek mi? Eğer şehri terk edersem ne olur sanıyorsun? Teyzemi öldürür!"

"Bu onun kaderi Maggie."

"Hayır değil.Kadere müdahale edilemez ama buna ediliyor."

Kararlı yüz ifademe baktı.

"Bilmediğin çok şey var tatlım..."

"Ne Büyükanne? Geçmişte ne oldu?"

"Hepsini anlatacağım daha doğrusu göreceğiz."

"Nasıl? " dedim şaşkınlıkla.

Bana bakıp sırıttı."Ângaliss olduğunu hep biliyordum.Stefan seni test ettiğinde tümüyle emin oldum.Güneyde ki bir arkadaşım senin türüne çok meraklı hakkınızda herşeyi biliyor.Daha sen bebekken seninle tanıştı."

Şaşkınlıkla nefes aldım.

"Stefan beni test mi etti?"

"Seni ısırttı gördüm." Saçlarımı itip boynundaki yara izini ortaya çıkardı."Ama zehir senin türün için hiçbir işe yaramaz.Vampirler yaşlandıkça güçlenir Maggie ama senin karşında hiçbiri duramaz."

Ciera meraklı gözlerle bana bakıyordu.İlk defa bana tiksinti dışında bir duyguyla bakmıştı.Yutkundum.Tabii ki Stefan beni test edicekti.Haile'nin iddiası oldukça yerindeydi.O aynı zamanda mutlak hakimiyetin peşindeydi.

"Şimdi." diyerek bana doğru yaklaştı.Elinin soğukluğunu omzunda ki kumaşa rağmen hissediyordum."Seninle geçmişte bir yolculuğa çıkıcağız..."

Tek kaşımı kaldırdım bunu o mu yapacaktı?

"Ben değil tabiki.Ben sadece bir vampirim.Bunu sen yapacaksın.Her ângaliss'in diğerlerinden kendi türünden ayrı bir özelliği olduğunu biliyor musun?"

Bunu biliyordum.Haile bahsetmişti.Ama yinede ne bekleyeceğimi bilmeden korkuyla başımı salladım.

"Güzel.Senin ki zamanı bükmek tatlım.Keşke Aremis burada olsaydı.O seni ziyaret etmeyi çok istedi ama kulesinden çok nadir ayrılır."

Yutkundum.
Zamanı bükmek mi? Bu var olan her şeyden daha imkansız gelmişti bana.Bunu nasıl yapacağımı bile bilmiyordum.

"Sen farklısın." Dedi korku dolu tepkimi görünce."Ayrık özellik hemen ortaya çıkmaz.Artemis'in dediğine göre iyice yaşlanman ve gelişmen gerekti ama sen henüz on yedi yaşında olmana rağmen saf enerjiden ibaretsin."

"Büyükanne..."

"Bana güven." diyerek sözümü kesti."Bilmediğin çok şey var hayatım.Çok şey..."
Göz ucuyla Ciera'ya baktı."Birlikte geçmişe gidiceğiz."

"Ben nasıl yapacağımı bilmiyorum." Dedim hızla.

"İçinde ki çiğ'e odaklan ve zamanın geriye doğru aktığını hisset.Gitmeni istediğim yıl bundan on bir yıl öncesi senin altıncı yaş partinden üç gün önceye gitmek istiyorum.Sanki zamanı sen geriye alıyormuşsun gibi hisset.Sonra On ikiden geriye doğru say.Sayılar bittiğinde orada olacağız."

"Büyükanne ben..."

"Dediğimi yap." Dedi hemen."Artemis yanılmaz.
İçinde bulunduğun tehlikeyi sana göstereceğim.İnan bana durumun sandığından daha karmaşık."

Korkuyla yutkundum.Daha beteri ne olabilirdi ki? Büyükannemin kararlı yüzüne bakınca pes etmeyeceğini anladım.Denemem gerekti.Gözlerimi kapattım.Onun Ciera'ya mırıldanmasını duyabiliyordum.Dediğini yapıp odaklanmayı denedim...Olmuyordu.O kadar gergindim ki odaklanamıyordum.

"Olmuyor."dedim gözlerimi açarak.

"Daha bir kaç saniye bile olmadı Maggie! Duygularından arın ve tekrar dene hemen."

Somurttum.Usulca elimi tuttu.Gözlerimi kapatıp dünyayla bağımı koparmayı denedim.Önce hiçbir şey olmadı.Ama sonra değişimin bacaklarımı titrettiğini hissettim.Çevremde ki zaman kavramını yok ediyor,onu kendim şekillendiriyordum...İçimde daha önce hissettiğim çiğ'e odaklandım.Saniyeler geçtikçe bir şeye doğru yalın ayak çekildiğimi hissediyordum...On bir yıl öncesi...Detayları düşündüm.Kısa kızıl saçlı kızı...Annemi... Büyükannemi...Kendimi herkesten ayırıp ruhumu içimdeki aleve hapsettim.Çiğ enerjiyi hissediyordum.Doruğundan en ucuna kadar hissedebiliyordum onu...
Birden başım korkunç derecede şiddetle dönmeye başladı.Başımı ellerimin arasına alıp çığlık atmamak için dudağımı ısırdım.Neler oluyordu? Korkuyla geri çekilmek istedim. Tuhaf bir şekilde nasıl vazgeçeceğimi bilmiyordum.Belki vazgeçmek için çok geçti.Sonra odaklanmaya çalışıp on ikiden geriye doğru saymayı denedim.12...11...10...9...Sayı geriledikçe baş dönmem artıyordu.8...7...6... Git gide bir şeye daha çok çekildiğimi hissediyordum.5...4...3...2...son sayıyı söylemeden önce acıdan odaklanmaya çalıştım; 1...

Herşey durdu.
Baş dönmesi geldiği gibi yok olmuştu.
Algıladığım tek şey büyükannemin yanımda alıp verdiği nefesiydi.
Sonra gözlerimi açıp merakla etrafa bakındım...
Nefes nefeseydim.

Saniyeler önceki karanlık, loş orman yok olmuştu.
Artık yumuşak turuncu henüz batan güneşin altındaki boş caddedeydik.
Olmuştu,
zamanı geriye sarmıştım.

Büyükannem yanımda ne söyleyeceğine karar veremeden bana bakıyordu.Kendi etrafında bir kez döndü.Sonra "İnanılmaz..." Diye bağırıp ellerini saçlarından geçirdi."Maggie yaptığın şeye bak!"

Ona odaklanamadım.Gözümü ayırmadan etrafa bakmaya devam ettim.Sonra ellerime baktım.İçimde keyifli can yakıcı bir enerji hissediyordum.Gözlerimi kırpıştırdım.Bu gerçekti! Zamanı bükmüştüm!

Büyükannem yanımda "Ah..." diye inleyince ona dönüp bakışlarını takip ettim.Büyük geniş bir eve bakıyordu.
Yüzündeki yumuşak şaşkın ifadenin kin ve nefrete büründüğünü gördüm.

"Bu?"

"Benim eski evim..."dedi.

"Büyükanne..."

Yutkundu.

"Hazırlan tatlım.Duyacağın şeyler belki hoşuna gitmeyecek ama bilmen gerek.Şimde sana felaketin başlangıcını anlatacağım."

Kuşku ve korkuyla büyük eve baktım.

"Her şey bu gece bu evde başladı..." Dedi.

"Hazır mısın?"

Ürkekçe başımı salladım.
Sonra yanımda büyük annemle kocaman eve doğru ilerledik...

***

Mâi Alev'in kaleminden...❤️
















Continue Reading

You'll Also Like

2.6M 124K 47
"Bir şey söylemeyecek misin?" Aidan'ın bunu demesiyle gözlerimi ona çevirdim. Gözleri kırmızıya dönmüştü. Söyleyeceğim sözcüklerin harfleri birbirine...
261K 13.8K 24
Ben Ayda; Babamın ölümünün üstüne 7 yıl geçmişti.. Annem biri ile tanışmış ve bana evlenmek istediğini açıkladı.. -Nee!! evleneceğin kişinin 2 oğlu m...
25.4M 905K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
A0023 By ruhperver

Science Fiction

843K 71K 58
On altı yaşındaki Reena zamanda donduruldu. Yıllar sonra gözlerini yeni bir dünyaya açtı. Ait olduğu medeniyet yok olmuş ve geriye yalnızca bir ülke...