ESİR RUHLAR ALEMİ

De Elif_Tepe

15.9K 1.2K 896

Geçmiş hayatını kaybetmiş Ayza, kazada ailesi ölünce bırakıldığı yetimhaneden ayrılıp bir medyumun yanında ç... Mai multe

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
19

18

452 51 35
De Elif_Tepe

Birazcık beni tanıyan bir insan koşarak ölüme gitmeyeceğimi bilirdi. Evet Hayal için böyle bir fedakarlığı yapmıştım ama bu demek olmuyordu ki kalkıp da göz göre göre kendimi ateşe atayım.

Hayal şu anda Baybarsın yanında güvendeydi. Bu da demek oluyordu ki kendimi kurtarmak için elimden geleni yapabilirdim. Medyum Lâli almak için Ruhların Gözü mekanına geldiğimizde Halit, ablasını karşılamak için arabadan inmişti.
Sabah olmuştu çoktan. Fakat saat henüz erkendi. Bu saatte ancak kahvaltıyla kutlama yapılırdı.

Şoförün gözü üstümdeydi. Aracın kapıları kilitliydi fakat açmam sadece bir tuşa bakıyordu. Aynadan beni izleyen adama gülümsedim. Gözlerini kısmış, ne yapmaya çalıştığımı anlamak istiyordu.

Cilveli bir şekilde süzüldüğümde, hoşuna gitmiş olacak ki hafifçe bana doğru döndü. Halit mekana girdiği zaman, iki koltuğun arasından öne doğru uzunadım "merhaba, benim adım Ayza. Seninki ne?" gülümsedi ve yüzüme yaklaştı "Akif..."

Elimi ensesine koyduğumda titrediğini hissetmiştim. Aptal herif gözlerini kapatmış bekliyordu. Dünden razı olması işime gelmişti tabii. Ensesini daha sıkı kavradım ve başını hızla direksiyona vurdum.

İlkinde sersemlemişti. Bayılması için tekrar vurduğumda başı, kornanın üstüne düşmüştü. Büyük bir gürültüyle uzun uzun çalan kornayı susturmaya vaktim yoktu. Kapıları açtım ve arabadan indim.

Halitin iki adamı bana doğru koşarken ayağımdaki botları umursamadan var gücümle koşmaya başladım. Oldukça ara sokaklara giriyordum. İzimi kaybettirmek isterken kendim kaybolmuştum.

Peşimden gelmeye devam ediyorlardı.
İki evin arasından geçen dar yola saptım. Daha sonra sola doğru dönerek koşmaya devam ettim. Adamlardan biri önümde belirince ani bir şekilde sağa döndüm ve işlek bir sokağa çıktım.

Top oynayan çocukların arasına dalmıştım. İleride halı yıkayan teyzelere doğru koştum. Aramızda biraz mesafa vardı. Deterjan kutusunu yere devirdim ve kadının elinden zorla aldığım hortumla deterjanın üstüne su tuttum.

Bana en yakın olan adamla neredeyse burun buruna gelmiştik ki yerle bir olması kahkaha atmama sebep olmuştu. Diğer adam hala ayaktaydı ve bana yaklaşmıştı bile.

Koşmaya devam ederken teyzelerin arkamdan bağırmalarını duyuyordum. Kolay değil, bir kutu deterjanı ziyan etmiştim sonuçta. İyi ki ellerine geçmemiştim. Bu soğukta kış temizliği altında halı yıkayan kadın kim bilir bana ne yapmazdı.

Dizlerimde derman kalmamıştı. Her an düşmem an meselesiydi. Arkamdaki adam neredeyse beni yakalayacaktı. Gözüme kestirdiğim mahalle kahvesine doğru koşarken daha fazla dayanamayarak yere düşmüştüm.

Dizlerim ve avuç içlerimde derin yaralar oluşmuştu. Sızıdan gözlerim dolmuştu fakat tek sorunum bu değildi. Kolumu sıkıca kavrayan adam "kalk gidiyoruz." dediğinde kahvede oturan adamların bize doğru döndüğünü görmüştüm.

"ya beni bırakırsın ya da seni burada haşat ettiririm." dedim sırıtarak. Kaşlarını çattı ve kahkaha attı "o nasıl olacakmış?" bize bakan adamlara döndüm "ağabeyler yardım edin imdat!"

Bu anı bekliyormuş gibi hepsi birden ayağı kalkmış bu tarafa dönmüştü "kapa çeneni!" diyerek yüzümü sıkınca tekrar bağırdım "öldürecek beni yardım edin!" bir bacağı aksayan, ıslanmış diğer adam buraya gelirken "bir taşla iki kuş." demiştim.

Yaşlısından gencine yirmi kadar adam etrafımızda çember oluşturmuştu. İçlerinden en yaşlı ve kıdemli gibi duranı "hayırdır kızım, kim bu herif?" diye sordu.

Halitin adamları kendi etraflarında dönerek birazdan yiyecekleri dayağı hayal ediyorlardı "amca bana yardım edin. Bu ikisini tanımıyorum beni zorla kaçırmaya kalktılar." dediğimde kıdemli amca, adamlara döndü "kızı bir salın da derdinizi dinleyelim." dedi.

Koluma koala gibi yapışan pislik, kıdemli amcayı itip "siz karışmayın!" dediği zaman amca, hiç beklemediğim bir anda elinin tersiyle adama tokat atmış ve yere devirmişti. Her zaman uzaktan izlediğim o dizi ve film sahnelerinin içindeydim sanki.

Gençlerden biri kalkmama yardım etti "Vurmayın durun, o benim karım. Kendisi akıl hastası şu haline bakın üstüne başına bakın. Hastaneden kaçtı tamam mı. Almam gerek onu." elinde yalandan tuttuğu bir kağıdı gösterdi "rapor bile var geç olmadan hastaneye götürmem lazım."

Onun pençeleri artık içimi parçalayacak kadar insafsızdı. Ölümü kabul etmiştim fakat suda boğulan insanın çırpınması gibi umutsuz bir çaba olmuştu.
__________________________________

Baybars, Hayali eve götürmemişti. Onu bir otele yerleştirmişti bir günlüğüne. Akşama kadar dinlenmesini ve rahat rahat ona her şeyi anlatmasını istiyordu.

Zaten bu durumu ailesine nasıl açıklayacağı hakkında en ufak bir fikri yoktu. Rüya gibi geliyordu hala ona. Bu olanlara inanmak bir kenara, aklının ucundan bile geçmezdi kardeşinin yaşayacağı.

İçi içini yiyiyordu. Hayalin, Ayzanın hakkında söyleyeceklerini deli gibi merak ediyordu. Uyuyan kardeşini izledi bir süre. Kaybolup gitmesinden korkuyordu.

Hayal gözlerini açtığında, ağabeyine bakarak gülümsedi "o kadar zaman sonra huzurlu bir şekilde uyumak ne kadar güzelmiş." dedi ve oturdu.
Sarılmalara doyamıyordular. Sıkı sıkı sarıldılar tekrar.

Hayal, duvardaki saate baktı. Neredeyse akşam olacaktı "Ayza..." dedi. Aklına gelmişti, gülümsemesi yavaşça soldu ve ağlamaya başladı "Ayza ne Hayal?" diye sordu Baybars.

Hayal, çenesini dizine yasladı "şimdiye kadar çoktan ölmüştür!" dediğinde Baybarsın kalbi sıkışmıştı. Aklına az çok bir şeyler geliyordu fakat ümitsiz olmak istemedi.

"bana her şeyi anlatacak mısın?" sesi ılımlı ve sabırsız çıkmıştı. Hayal gözlerini sildi "biliyor musun ağabeyim, biz Ayza ile çok önceden tanışıyoruz. O, daha beni görmeden kurtarmaya çalışmıştı. Kim olduğumu, nasıl biri olduğumu bilmeden kendini feda etmişti."

Baybarsın kafası iyice karışmıştı "ne anlatıyorsun Hayal?" Hayal başını duvara çevirdi "Halit, Ayzayı kandırdı. Benim yaşadığımı ve eğer senin o çok önemli dosyalarının fotoğraflarını sızdırırsa, beni serbest bırakacağını söyledi Ayzaya. Sırf biz kavuşalım, sen bana kavuş diye Ayza tereddüt etmeden kabul etti."

Ayzanın böyle bir şey yapmasında sebep arıyordu fakat bu kadarını tahmin edememişti "Ayza dosyaları sızdırdı ve Halitin anlaşmaya uyacağını düşündü. Fakat o pislik, Ayzayı mezarlığa çekti. Ayza beni bulmayı beklerken, boş olan mezarımı buldu. Kandırıldığını anladığında ise çok geçti."

Ayzayı mezarlıkta bulduğu o günü hatırladı. Anlaması gerekirdi. Ayza, onu bu kadar severken asla ihanet etmezdi. Bunu düşünmesi gerekirdi.
"Ayza sırf bizim için yaptı yani." diye tekrarladı kabullenmişlikle.

Ayağa kalktı ve sandalyeye asılı olan montundan telefonunu çıkardı "onu arayıp buraya çağıracağım. Özür dilemem gerekiyor." dedi ve duraksadı. Bir anlığına Ayzanın ortalarda olmadığını unutmuştu. Hayal tekrar ağlamaya başlamıştı.

"bu imkansız ağabey, imkansız." Baybars bir terslik olduğunu sezmişti. Evet Ayza ortalarda yoktu ama muhakkak yolu bana çıkar diye düşünüyordu "neden imkansız Hayal?" eliyle gözlerini kapattı "çünkü o çoktan ölmüştür de ondan."

Bu ikidir aynı şeyi söylüyordu "niye ölsün ki? Adamın elinden de kurtulmuş. Kesin eve gitmiş, saklanıyordur. En iyisi ona gidelim." Hayal başını salladı.

"Halit, beni sana getirmek için Ayzaya bir şart sundu. Eğer onun için bir şey yaparsa, beni bırakacaktı ve Ayza yine her zamanki gibi hiç düşünmeden kabul etti" dizlerini kendine doğru çekmişti.

"ne şartı Hayal... Ayza neyi kabul etti?" Hayal, boynunu bükerek yere baktı "ona, sonu ölümle biten bir şart koştu. Halit, hazine kupa bulmak için Ayzanın bedenini kullanacakmış. Ayza, vücuduna bir ruhun girmesine izin verecek ve bu ruh bedeninden geri ayrılırken, Ayza da çoktan ölmüş olacakmış. Ne yazık ki Ayza bunu kabul etti ve beni senin yanına sapasağlam teslim ettikten sonra Halitle birlikte o işi yapmaya gitti. Büyük ihtimalle de şu an çoktan öldü."

Baybars nefes alamıyordu. Gömleğinin birkaç düğmesini açtı ve pencereye doğru yürüdü. Sert hava genzini sızlatırken, yaşlarla dolan gözlerini gökyüzüne çevirdi.

Soğuk hava yüzüne esiyordu fakat yine de onu üşütmeye yetmiyordu. Ellerini, pencere pervazlarına yasladı ve derin nefesler alarak "özür dilerim!" diye sayıklamaya başladı.

Aniden çalan telefonu normalde olsa açmazdı o an ama Ayzadan gelecek en küçük bir haber umuduyla hemen çağrıyı cevapladı "efendim Mustafa..."

"Baybars, ekiple çıkıyoruz. Orman yolunda, uçurumdan düşmüş bir araç var. Şu anlık aracın birkaç metre ötesinde genç bir adamın cesedi bulunmuş." Baybarsın gözleri sıkıca kapanmıştı, Ayzayı düşünüyordu "tamam Mustafa çıkın." dedi.

"Baybars senin de gelmen gerekiyor. Aracın yanında bulunan yarısı yanmış kadın montunun içinden kimlik ve bir miktar para çıktı. Kimlik Ayzaya ait." sürekli ölüm haberini alma defalarca ölmesine sebep oluyordu "Bu nasıl bir karma! Ya onu bana geri ver ya da beni de öldür." içindeki isyan dudaklarından dökülürken acı daha da artmıştı. Çünkü biliyordu, her şekilde ölüm, Ayzanın peşindeydi ve illaki biri gerçek olacaktı.

_______________________________

"böyle şansın da hayatın da..." araya giren gök gürültüsü ile lafım kesilmişti. Ayaklarım deli gibi acıyordu.

Adamın telefonu açması neredeyse sonum olacaktı. Karısı aramış ve onu terk edeceğini söylemiş. Bizim deli adam da arabada ben varmışım ya da yokmuşum hiç düşünmeden uçuruma doğru gaza basmıştı.

Tam düşecekken bir şekilde kapıyı açıp atlamış olmam tamamen şans meselesiydi. Eksik olmasın tepeme yağan yağmur da olan biten her şeyin tuzu biberi olmuştu.

Karanlık bir odadaydım. Karşımda kırmızı ışığı yanan küçük bir kamera vardı. Ellerim arkadan bağlıydı. Ta ki Halit gelip ellerimi çözene kadar.

Önce ipleri açmış, sonra da kamerayı kayda almıştı "Ben Medyum Lâl, saat gece üç. Bize inanmayan tüm insanların değşete düşeceği bir kanıt için buradayım. Yanıma gördüğünüz kişi benim deney farem. Kendini tanıt fare."

Konuşmadığım anda yüzüme inen darbede burnumdan akan kanı hissetmiştim. Halit başımı okşadı ve dağılan saçlarımı geriye çekti. Eli çenemdeydi "çürüklerle dolu bir bedeni bu kadar değerli bir ruha hediye etmek istemeyiz. Hadi fare. "

"Adım Ayza Çakır. Yaşım yirmi. İki yıldır Medyum Lâl adına çalıştım. Fakat onun bir sahtekar olduğunu anlayınca yanından kaçtım." cümlem hoşlarına gitmemişti. Çünkü ben ikinci bir darbe almıştım "Çocukluğumdan beri ruhları görebiliyorum. Bunun için yanında işe alınmıştım. Yakınları ölenlere yardım ediyoruz sanıyordum. Fakat bu iş beni günden güne ölüme sürükledi. Ruhlara her temas edişimde bedenim güçsüz düşüyor ve ölüme biraz daha yaklaşıyordum. Bedenimde fiziksel olarak hassaslıklar oluşmuştu." Medyum Lâl tam karşımda duruyor ve kafa girmemi bekliyordu.

"Ben, bugün bedenimi onlara kendi rızamla veriyorum. Bu ayinin sonucu ne olursa olsun sorumluluk bana ait." işte sona gelmiştik. Belki ben de sağda solda dolaşan ruhlardan olacaktım.

Siyah gözlüğünü düzeltti "Bu gece gücümü herkes görecek. Yaptığım ayin sonucunda dünyaları satın alacak bir tarihi eser çıkaracağım. Bu bana yalancı diyenlere bir ders olacak. Kendini sunacak bir kurban bulduğunuz zaman siz de istediğin şeyi elde edebileceksiniz. Bu geceden sonra ban katılacak dostlarıma kapım açık." reklamını yapıyordu kaçık.

Halit başımı kaldırdı "Son kez söylemek istediğin bir şey var mı?" son neydi bize göre? "Ben bu hayata hiç başlamadım. Bundan dolayı da bitti diyemiyorum. Yalnız doğdum, yalnız büyüdüm ve yalnız ölüyorum. Sebep olduğum şeyler için mutluyum. Bir insanın gülüşünü geri vermek için ölmek mantıklı mı bilmiyorum ama bende mantık olsa zaten bu duruma düşecek kadar sevmezdim kimseyi. Bildiğim tek şey var doğarken beni kimse kucağına almadı ve son nefesimi verirken de almayacak. Yaşarken yuvam olmadı, öldüğüm zaman mezarım olmayacak. Olur da beni gerçekten düşünen biri varsa en azından adımın yazılı olduğu bir mezar taşı diksin." hıçkırıklarıma engel olamıyordum.

"Hayal, olur da izleme şansın olursa, seninle daha fazla vakit geçirmeyi çok istedim bunu bil. Bana seçtiğin kırmızı elbise, bir adamın beni delicesine sevmesine sebep olmadı ama o gece bana unutmamayacım bir bakış vermiştin. Keşke ölüyor olmam zamanı geriye alsa da ne sen bunları yaşasan ne de ben ağabeyinin hayatın girsem. Bilsem iki yıldır baş ucumda olduğunu sebebi ne olursa olsun seni çeker alırdım. Sen benim için kardeşsin ve hep de öyle kalacaksın."

Halit arkamdan geldi, önüme bir bardak koydu, suyun rengi sarıydı "Ayin, kurbana zarar vermeden gerçekleştirilecek. Zehir, damarlarda dolaşırken yavaş bir ölüm, bedeni esir alacak. Kurbanın ruhu bedenden çekildikçe, hazine sahibinin ruhu bedene girecek. Her şey benim kontrolüm altında gerçekleşeceği için şu an içinde bulunduğumuz şatoda hazinenin yerini öğrenip ruhu serbest bırakacağım. Kurbanın bedeni ise ayin gereği tılsımlarla toprağa gömülecek."

Zorla bardağı elime tutuşturdular "Ayinin ilk anı, masum ruhu zehirle katlet." Medyum Lâlın sert sesinden sonra ne yapmam gerektiğini biliyordum "Baybars, ölmek istemiyorum." diye ağlarken ağlamanın da işe yaramayacağını hatırlamıştım.
Geciktirmek acı veriyordu, bardağı direkt kafama dikmiştim."

Damarlarımda dolaşan zehri hissettikçe kendimden geçiyordum. Kameranın arkasında beni izleyen kadını şu an öldürüp ceza almadan gitmek istiyordum öteki tarafa. Öksürüğe boğulup kan kusmaya başlamıştım artık "İçim acıyor." ağlıyordum. Etlerimi diri diri kesseler bu kadar canım yanmazdı.

Medyum Lâl saatine baktı. "bizi izleyen düşmanlarım ve yoldaşlarım zamanı geldi. Kızın ruhu bedenden çıkıyor." sırtımdan bir darbe almış gibi öne doğru sarsıldım. Bütün vücudum kendini yere bırakmıştı. Fakat ben acıları unutmuş, beyaz bir ışığın ağrısını ve kulağımdaki çınlamayı yaşıyordum.

----------------------------------------------

BÖLÜMM SONUUU! 💙 💙

Continuă lectura

O să-ți placă și

822K 34.6K 50
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
2.4M 38K 55
- Ahh...abim gelicek yapamayız.. Üstümdekileri delice yırtarak çıkardı. - Abini boş ver gece. Bugün gelmeyecek güzelim Erkekliğini boxer'ından çıkar...
1.3M 78.8K 48
Hale, sosyal medyada yazdığı bir yorumun hayatını bu denli değiştireceğini nereden bilebilirdi ki.
786 108 8
ALFA YÜKSELDİ Fakat Zoe'nin bölünmüş ruhu, onu alfa olma yolunda zorlayacak gibi görünüyor. Özgürlük, sürü bağlarının karşısında ve savaşmaya hazır. ...