GÖKKUŞAĞI

By kmsrl78

635K 35K 4.9K

Romantizm #1 Mizah#5 ~~~ Adamı süzmeyi bırakıp"Buyrun ne istemiştiniz.?"dedim. " Aslında yağmurdan korunmak... More

🌈1 /G ⭐
🌈2/G⭐
🌈3/G⭐
🌈4/G⭐
🌈5/G⭐
🌈 6/G ⭐
🌈7/G ⭐
🌈 8/G ⭐
🌈9/G ⭐
🌈 10/G ⭐
🌈 11/G ⭐
🌈 12/G ⭐
🌈 13/G ⭐
🌈 14/G ⭐
🌈 15/G ⭐
🌈 16/G ⭐
🌈 17/G⭐
🌈 18/G⭐
🌈 19/G ⭐
🌈 G/20⭐
🌈G /21⭐
🌈 G /22⭐
🌈 G/23⭐
🌈 G/24⭐
🌈 G /25⭐
🌈 G /26⭐
🌈 G /27⭐
🌈 G/28⭐
🌈 G /29⭐
🌈 G /30⭐
🌈 G/31⭐
🌈 G /32⭐
🌈 G /33⭐
🌈 34/G ⭐
🌈 35/G ⭐
🌈 G /36⭐
🌈 37/G ⭐
🌈 39/G ⭐
🌈 G /40⭐
🌈41/G ⭐
🌈42/G⭐
🌈43/G⭐
🌈44/G⭐
🌈45/G⭐
🌈46/G⭐
🌈47/G⭐
🌈48/G⭐
🌈49/G⭐
🌈 50/G⭐
🌈51/G⭐
🌈52/G⭐
🌈53/G⭐
🌈54/G⭐
🌈55/G⭐
🌈56/G⭐
🌈57/G⭐
🌈58/G⭐
🌈59/G⭐
🌈60/G⭐
🌈61/G⭐
🌈62/G⭐
🌈63/G⭐
🌈64/G⭐
🌈65/G⭐
🌈66/G⭐
🌈67/G⭐
🌈68/G⭐
LÜTFEN OKUYUNUZ/ÖNEMLİ!

🌈 38/G ⭐

7.9K 572 86
By kmsrl78

Keyifli okumalar dilerim...

Gökkuşağı Yıldız

Martin ile biraz daha uçurum da durmuştuk. Daha sonra o eve gitmek istediğini söylediği için caddeye gidince onu bırakmıştım. Benim bir kaç saat daha kafede olmam gerekiyordu.

Martin'e bir sorun olmaz demiştim ama içimde hiç bitmeyen bir gerginlik vardı. Ellerim biliçsizce arada bir direksiyonu sıkarken dudaklarımı dişliyordum. Bunu tabiki de Martin için yapmak istiyordum ama o sıkıntının içimde olacağını hep biliyordum.

Yolda giderken kulaklığımı takıp kızları aramıştım. İkisi ile konuşmayı ayarladığım da ilk konuşan Dicle oldu.

"Söyle güzellik."

"Sana da selam Dicle." diye mırıldandığım sıra sinyal verip sağa döndüm.

"Selam kızlar." İkra'nın sesi de aynı benim ki gibi güçsüz çıktığında dudaklarımı bastırmıştım.

"İkinizin de sesi kötü geliyor, bir sorun var belli."

Dicle bize oranla canlı sesi ile konuştuğunda İkra'nın tarafından zil sesi geldi.

"Derse girmem lazım, anlat Gökkuşağı."

"Akşam Martin ile evlerine gideceğiz ama çok gerginim."

"Gergin olma güzelim, çok normal bir olay."
Ah tabi ki hiç birşey bilmedikleri için normal gelmişti. Boğazımı temizleyip söylemem gereken cümleleri toparladım ve Dicle'ye cevap verdim.

"Babasının ikinci eşi değişik bir kadın onun için." en söylemem gereken cümle buymuş gibiydi.

"Anladım ama telaş yapma, zaten Leyla ile de tanışıyorsun. Sakin ol ve Gökkuşağı'yı tanıt onlara." diyen İkra'ya gülümsedim. Sanırım bundan on yıl önceki Gökkuşağı olmam gerekiyordu.

"Aynen öyle yap. Ne giyeceksin?"

Dicle'nin söylediği ile alt dudağımı dişlerimin arasına aldım. Kırmızı ışıkta durduğumda kulaklığımı düzeltip konuştum.

"Ben onu düşünmedim."

"Geçen yıl benim doğum günümde giydiğini giy güzeldi."

"İkra'ya katılıyorum."

"Kızlar görüşürüz." diyen İkra cevap beklemeden kapattığında hatta Dicle ile kalmıştık.

"Sesinden gergin olduğun belli. Ama sen kendin ol yeter. Sevdiğin adamın ailesi sonuçta sana kötü davranacaklarını düşünmüyorum."

Nefesimi verip gergince parmaklarımı oynattım. Kimse birşey bilmediği için onlara haliyle böyle geliyordu. Ama keşke dedikleri kadar kolay olsaydı. Dicle ile de telefonları kapattığımız da kafeye de gelmiştim.

Arabadan inmeden ileriye baktığımda tamamen kendimi cesaretlendiriyordum. Ben Gökkuşağı Yıldız eskiden olsa deli cesareti ile yapan ben yine aynı Gökkuşağı olma vaktimdi. Gerektiğince cevap verecek gerektiğince de alttan alacaktım. Ve geçen şirket de o kadınla karşılaştığım da yaptığım gibi dik duracaktım.
Kendimi bir güzel gaza getirip arabadan indiğim gibi kafeye girdim.

Akşam saatleri altıyı gösterdiğinde kafeden çıkmıştım. Aslı'yı kafede tek bırakmamak için Bora' yı aramıştım o da sağolsun hemen gelmişti.

Arabada hareketli bir şarkı açtığımda kendimi daha da iyi hissediyordum. Yolu hızlı bir şekilde geldiğimde arabadan inmeden Martin'i aradım ve öyle indim. Binaya girerken telefonu açmıştı.

"Beş dakikaya iniyorum sevgilim." dediği gibi telefonu kapattığında daireme girdim.

"Yavrular nerdesiniz?" seslendiğimde pati sesi geldi. Ah bu pati sesleri olmasa kendilerini belli etmezlerdi. Bacaklarıma dolanarak gelen Tarçın'ı sevdikten sonra odama girdim. Garfield herzaman ki mekanında hamak salıncak da uyuyordu.

"Sana da selam." diye mırıldandım. Hafif başını kaldırmış bakmıştı sonra başı aşağı doğru düşünce güldüm.

"Çok yatmak bünyeye zarar be oğlum." o beni hiç takmayıp hafif kımıldayarak bana arkasını döndüğünde gülmüştüm. Yanında geçerken başından aşağını okşamıştım.

Dolabımın karşısına geçip bir iki elbiseme bakmıştım ama mantıklı olarak kızların dediğine uymuştum. Askılıktan alıp kenara koydum ve takmam gereken takılara baktım. Zarif ince bir bileklik ile tamamlayacaktım.

Zil çaldığında Martin'in geldiğini anlamıştım, hızlı bir şekilde kapıya ilerleyip açtığımda ayakkabısını içeri girince çıkarmış ve yanağımdan makas alarak ilerlemişti.

"Giyinmemişsin daha."

"Yeni geldim Martin, birde duş almam lazım."

"Tamam beklerim ben."

Ona gülümseyip odama geçtim ve banyoya girerken giyecek eşyalarımı aldım. Banyoya girmeden içeri doğru bağırmıştım.

"Keyfine bak sevgilim."

Hızlı bir şekilde duş alıp havlu ile kurulandım ve iç çamaşırlarımı giyip kuru bornoz giydim. Banyodan çıktığımda derin bir sessizliğin eşliğinde odama girip kapıyı örttüğümde gözlerim odanın içinde gezindiğinde Martin'i salıncakta gördüm.

Korktuğumu belli etmeden onu süzdüğümde çok iyi görünüyordu. Salıncakta arkasına yaslanmış bir bacağını diğer bacağının üstüne atmıştı. Kucağında ise başını okşayarak sevdiği sarı kedim vardı.
Kısık bakışları beni bulduğunda olduğum yerde eridim.

"Gelsene içeri, kapıda kaldın." diye mırıldandığında yutkunmuştum. Kendi evimde yabancı hissetmem değişik oluyordu.

Boğazımı temizleyip yanlarından geçerek giyinme odama girdim. Arkamı hafif döndüğümde Martin yerinden kıpırdamayı bırakın aksine salıncağı hafif oturduğu yerde dönmüştü.

"Sen çıkmayı düşünmüyor musun?"

İkimizde keskin gözleri buluştuğu için hafif sırıtarak başını olumsuzca salladı.

"Arkamı döndüm, giyin." dedi lakin dönme hareketinde bulunmadı. Ona gözlerimi devirip elbisemi elime aldım ve hafif kapıda duraksadım.

"Nasıl?"

"Üstünde görmem lazım sevgilim, giyin." sırıtarak konuşmasına sinir olarak mırıldandım.

"Arsız."

"Birşey mi dedin duyamadım."

Ona cevap vermeden odamın köşesine geçip hızlıca üstümü giydim, ıslak saçlarımı kurutup fön çektim. Hacimli saçlarımın uçlarında ki renkler akmaya başlamıştı. Artık tekrar kuaföre gidip yaptırmam gerekiyordı.

"Ayna ayna söyle bana var mı bu kadından daha güzeli?" Martin'in arkamdan gelip söylediği şeyler ile güldüm.

"Masallar ile aran çok iyi sanırım."

"Ah annem çok anlatırdı." diye konuştu. Yüzünde ki kırık tebessüm banada bulaştığında yanağını okşadım.

İnce bilekliğimi Martin'e uzattığımda takıp bileğimi okşadı. Her bir hareketine düşüyordum.

"Aynanın karşısında ne düşünüyordun öyle?"

Makyaj yaparken az önce ki halimi soruyordu. Önüme gelen saçı ileri atıp uçlarını gösterdim.

"Boyalar akmaya başlamış bir daha yaptırmam gerektiğini düşünüyorum."

"Bırak doğal hali ile kalsın." göz kırpıp öylesine söylediği cümle ile ayna da bakışlarımız kesişti.

"Yakışmıyor mu?"

"Hayır sana farklı bir hava katıyor ama doğal hali ayrı güzel yani fotoğraflardan biliyorum."

"Şey uzun zamandır böyle kullanıyorum ve sanırım eski halimi unuttum."

Gülümseyip bir şey demediğin de bende önüme dönmüştüm. Aslında çok boya yoktu saçımda sadece aralarına renk katmıştım. Ama tabi doğal hali ile çok farklıydı.

En sonunda hazırlandığımda dolabımdan el çantası, krem rengi deri çizmelerim ile hazır sayılırdım.

"Martin bir saniye gelir misin?"

Martin yanıma geldiğinde dolabın en üstünü gösterdim.

"Şurada paltom vardı boyun uzun alırsın sen."

Martin parmak uçlarında yükselip aldı ve katlı olan paltoyu bir iki kez hafifçe çırpıp üstüme tuttu. Açtığı paltoyu üstüme giydirip şöyle bir beni süzdüğün de gözlerin de bir ışıltı oldu.

"Moda ikonu musun nesin sen?"

"Neden?" derken üstüme baktım. Elbisemin tonlarında olan ayak bileğimden 3, 4 parmak yukarıda paltom ile krem rengi çizmelerim vardı.


"Çok güzelsin çok." derken çoktan elimden tutmuş evden çıkarmıştı. Arabanın anahtarını ona uzatıp koluna girdim.

Martin ise benim aksime daha çok spor tarzıydı. Giydiği siyah bol sweatshirtın altından çıkan beyaz tişört ile hafif dizleri yırtık siyah kot pantolonu vardı. Yürüdükçe gözüken pantolon yanına taktığı zincir ile sokak stiline uygundu.

Arabaya binip ilerlediğimiz yollarda sakinleşmeye çalışıyordum. Açıkcası Martin'in de benden kalır yanı yoktu. Uzun kemikli parmakları son derece direksiyonu kavramış şekildeydi. Şuan kendimden çok onu düşünme vaktiydi.

"Sakinleş canım, gidip geleceğiz bu kadar."
Elimle elini tuttuğumda saniyelik başını bana döndürmüştü.

"Sen yanımda olduğunca sakin olmaya çalışacağım ama bu ne kadar uzun sürer bilemem."

"Her zaman yanındayım unutma." hafifçe gülümsediğinde biraz daha rahatlamıştım.

Yalının önüne geldiğimizde evin içini merak ediyordum. Tahmin edersiniz ki hiç deniz kenarında oturma şansım olmamıştı.

Arabadan indiğimde arkadan aldığım pasta kutusu ile kuru pasta kutusunu üst üste koydum. Martin arabayı kilitleyip pastayı eline aldı ve diğer eli ile elimi tuttu. Kapıdan girdiğimizde evin önüne gelmemiz için uzun merdivenleri indik.

Burada duran görevliler Martin'e selam verdiğinde o da hafifçe başını eğmişti. İkimizde kapıda duraksadığımızda elini kaldırıp üstünü öptüm. Tamamen sevgi dolu olan el öpmemi o kaşlarını çatarak bakmıştı.

"Bunu benim yapmam gerekmiyor muydu?"

"Önemli olan kimin yaptığı değil, kime yaptığımızdır diye düşünüyorum."

"Doğru düşünüyorsun." elimi bırakıp yumruk halini getirdi ve bana doğru uzattı.

"Bunu da hallederiz, ortak." dediğinde gülüp ellerimizi tokuşturdum. Tam da o sırada kapı açılmıştı.

"Abi." diyerek heyecanla konuşan Leyla'ya döndük. Eve girdiğimiz de ellerimizde ki kutular alınmıştı. Paltolarımızı çıkardığımızda tam hizmetli alıyordu ki Martin aldı ve Leyla'ya uzattı.

"Leyla'm." göz kırpıp Leyla'ya uzattığın da ben anlamazca bakarken Leyla almış ve gitmişti.

"O neydi şimdi?"

"O kadının ne yapacağı belli olmaz. Kabanlara falan verici koyar aman mazallah." dediğinde kıkırdamıştım.

"Sevgilim, tim ajanı mı bu kadın."

"Herşey beklerim ben ondan.Sen çok bir şey yememeye dikkat et birde."

Artık Martin'in sözlerinden sonra ben bile korkmuştum. Aklımdan bu düşünceleri yok etmeye çalışırken Leyla geldi.

"Direk yemek odasına geçelim. Herkes orada."

Yemek odası denen yere yani aşağı indiğimizde ağzım açık kaldım. Tam denize sıfır büyük bir masa vardı. Büyük boydan camların önüne konulmuş masa buradan ışıklandırılmış köprüyü bile görüyordu.
Yüksek tavan ve kristal  avizeler  ile  ben zenginim diye bağıran evde görmemiş gibi davranmak istemedim. Yani tamam benim büyüdüğüm evde çok güzeldi ama burası tabiki de daha iyiydi.

Martin'in bir zamanlar bu evde genç olarak yaşadığını düşündükçe farklı duygular içerisine giriyordum. Mesela buralarda ne kadar dolaştı, bu masa da kaç kez huzurla yemek yedi. Derin bir iç çektiğimde o kadının sesi duyuldu.

"Aman kimlerde gelmiş evin oğlu ile değerli sevgilisi Gökkuşağı."

Ellerimiz birbirine kenetli olduğu için aynı anda baş parmaklarımızı oynatıp okşamak istemiştik. Bu yüzden bakışlarımız birbirini bulduğun da ikimizinde yüzünde gülümseme oluştu.

"Görüyor musun Berkcim ne kadar da duygu yüklü bir çift."

İşi gücü  bize  laf söylemek olan Feride'yi kimse takmıyordu. Bende ona gözlerimi devirip kendimden emin bir şekilde bir kaç adım attım.

"Herkese iyi akşamlar, Berkcim nasılsın?"Feride'ye gönderme olarak söylediğim söz ile Berk hafif sırıtmış ve aynı şekilde karşılık vermişti.

"İyiyim Gökkuşağıcım sen. "

" Bende iyiyim. "

Daha sonra kimseye bakmadan masa da yerimize oturduğumuzda geriye kalanlar oturmuştu.

"Babam inemedi ama yemekten sonra sizi bekliyor." Leyla eli ile oynarak söylemişti.

Birde Martin'in babası vardı. Belli etmesemde daha tanımadığım bir adama karşı içim kızgınlık doluydu.

"Tabiki de uğrarız Leyla." diye konuştum.

Feride'nin bakışları sürekli bizde iken önüme çorba konulmuştu.

Kararsız bir şekilde elime kaşığı aldığımda Martin ve ben dışında yemeğe başlamışlardı. Martin geldiğimizden beri hiç konuşmuyor ve gerekmedikçe başını kaldırmıyordu.

" Zehir katmadık içine rahatlıkla içebilirsiniz." Feride alay ederek söylendiğinde başımı hafifçe kaldırmıştım.

"Zehir kattığınızı düşünecek olsam burada olmazdım... Feride Hanım." biraz yalan olabilirdi ama olsun onun bilmesine gerek yok.

"Ya ne mutlu sana, neden buradasın peki?"

İçimdem sabırlar çekip bir kaç kaşık çorba içtim. Tadı lezzetli idi değişik bir tat almadığıma göre devam edebilirdim.

"Sevdiğim adamın ailesi ile tanışmak normal bir şey değil mi?" kaşlarımı kaldırıp sorduğum soruya bir yanıt vermeden önüne döndü.

Martin bir kaç kaşık çorbadan sonra hafif ileri ittiği kase ile bende kaşığımı kenara bıraktım. Bakışları beni bulduğunda bugün çok kez yaptığı gibi göz kırpıp önüne döndü. Bende kafamı kaldırıp karanlık denizin üstünde parlayan köprüye baktım.

"Gökkuşağı merak ettiğim bir şey var... Sen Ata'ya nasıl katlanıyorsun? Yani gençliğinde çok asi bir gençti."

Sen merak etme Feride. İçimden geçirdiğim şeyi içimde tutmamıştım.

"Bu bizim özel hayatımız, senin merak edebileceğin bir şey değil." diyerek ciddi cevap verdiğimde herkesin bakışı bende idi. Berk öksürdüğünde Leyla'da hafifçe onun sırtına vurmuştu. Berk'e hafifçe gülümseyip tekrar Feride'ye döndüm.

"Ha ama çok merak ettim dersen söyleyeyim... Yeri geldiğinde hangi konumda olduğunu unutmassan herkes çekilebilir bir insan olur."

Bu sözümü anlayan Feride kıstığı gözleri ile bana bakıyordu. Gözlerimiz bir süre daha birbirine inat ettiğinde ilk çeken o olmuştu. Martin yanımda daha dik bir konuma geldiğinde bir anda özgüveninin yükseldiğini anladım.

" Ha hep böyle felsefik konuşanların sonu  hiç iyi bitmiyor."

"Aslında felsefi bir konuşma yapmadım, olanı söyledim."

Dudaklarımı hafif bastırdığımda kaşlarını çatmış bana bakarken elini yukarı kaldırıp şıklattı.

"Tabakları değiştirin."

İki hizmetli tabakları hızlıca toplayıp ana yemeği getirmişti.

"Ata sesin hiç çıkmıyor, yoksa bu evde kendini tutamazsın diye mi korkuyorsun?"

Martin ellerini sıktığında bacağımla bacağına vurdum. Şimdi sinirlenmemeliydi. Bu kadına istediğini vermemeliydi.

"Tek konuşan sensin, seninle de konuşulcak değer bir şey bulamıyorum."

Benim sözlerime sadece kaş çatan kadın Martin'in sözleri ile kızarıp morarıyordu. Bu kadın gerçekten Martin'e tehlikeli bir şekilde kafayı takmış durumdaydı. Tehlike çanları çalıyordu. Yakında bu tehlike kime vurardı belli olmazdı.

~~~~~

Bölüm sonuu.

Çarşamba akşamı dedim ama perşembe gecesi oldu. Bölümü pek kontrol edemedim bu durumlar için kusura bakmayın lütfen. :)(

Yeni bölüm soranlar çok oluyor, bugünden sonra tam gün veremem sizlere çünkü iki kitap daha yazıyorum. Ama tabikide çok geç gelmeyeceği kesin.

O zaman bölüm hakkında ki düşüncelerinizi alalım canlar 🌸

Takipte kalın.
Sevgi ile kalın ♥🌈

Continue Reading

You'll Also Like

42.2K 1.7K 20
UYARI: Kitap içerisinde nude gönderme gibi olaylar var, etik kurallarınıza uymuyorsa okumanızı tavsiye etmem. Şahsıma edilen en ufak hakarette engell...
710K 29.5K 47
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
1.2M 51.8K 45
0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kategorisinde 1.S...
1.6M 49.7K 39
Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu. Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu. Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla y...