Psychopath+Angel (JARLEY)

By HarleyXxXQuinn

22.1K 1.4K 10.2K

Delilerin delisi, psikopatların kralı... Gotham'ın Palyaço Katili.. Tamamen psikologların ''Umutsuz Vaka'' ol... More

1- Tanışma
2- İlk Öpücük
-3 Kaçış ve Yakalanış
-4 Ceket ve Aşk Mevzuları
-5 Kaçış!
-6 J'nin Elektro Şoku
-7 Asit Tankları ve Öpücük
-8 ''Seni delirteceğim.''
-9 Delirtme Operasyonu Başarılı
-10 Temizlikçi
-11 Harley'in İstekleri
12- Dönüm Noktası
13-Tatlı Küçük Psikopat
14- Çalışma Odası
-15 Şimdilik
16- ''Beni asla sevmeyeceğine söz ver.''
17- Nefret
-18 Geçmişin Hatırası
19- Yeşil Ateş
20- İntiharımsı
21- Fotoğraf
22- Zorunlu Davet
-23 Yeni Oyuncak, Şişeyi Tekmeledi
-24 İlaç
-25 Gökyüzüne Doğru Gözyaşı
-26 Siyah Araç
-27 Gerçekten Sevmek
-28 İyilerin Cinayet Planı
-29 Telefon
30- 13 Metre
-31 Yeraltı Kaynağı
-33 Sahte Haber
-34 Gazete
-35 Yeşil'in Nefreti
-36 Dürüstlük Timsalinin Başlangıcı
-37 Hançer
-38 Uykuda İhanet
-39 Acı
-40 "Bay J. seni bekliyor."
-41 Aşk Ruleti
-42 Verilmiş Sözler
-43 Kader
-44 Yakalayabildin mi?
-45 Kanca
-46 "Beni tanıştığımız geceye geri götür."

-32 Alexis

281 21 218
By HarleyXxXQuinn

Punchline'ın Ağzından

İçerde bulunan tüm doktorların çıkarılması ardından Joker'in olduğu odaya girmiştim. Hala uyuyordu ve düzenli nefesler alıyordu. Bu sefer de ölmemişti... şanslıydı. Harley ve Jerome'dan daha şanslıydı. Alfie'ye baktım. "Bu odaya kimse girmesin, Joker'e hiçbir zarar gelmeden buradan çıkacağız." dedim. Odadan çıkıp kapıyı kapatmamın ardından koridordaki adamların duyabileceği şekilde seslenmiştim. "Patronunuz nerede, onu görmem lazım." dedim. İçlerinden bir tanesi ilerideki cam kapıyı işaret etmişti.

O zaman Penguen'in dışarda olduğunu anlamıştım. Zaman kaybetmeden cam kapıya ilerledim. Başta sakin görünmeli ve onun bana karşı bir atak yapmasını engellemeliydim, tam da bu yüzden oldukça normal bir yüz ifadesiyle ona arkasından yaklaşmıştım ama o beni fark etmemişti. Bahçede yalnız olduğumuzu da göz önünde bulundurarak hızlı bir hareketle silahımı onun başına dayadım arkasından. Korktuğu belliydi, arkasını dönmek için hamle bile yapamıyordu.

"Joker'i öldürecektin öyle mi?" deyip silahla kafasına sertçe vurdum ve yüz üstü yere düşmesini sağladım. "Ses çıkarmaya kalkarsan seni anında vururum. Anladın mı Penguen?" diye sordum. Bir şey söyleyememiş ama kafasını olumlu anlamda sallamıştı. Bir ayağımı onun başına koyup baskı uygulamaya başladım. "İstediğin olmamış... Joker'i kurtarmış doktorlar. Seni dinlememişler, elime düştün kısacası." dedikten sonra sırıtmaya başladım.

"Canını sağlama almak istiyor musun?" diye sordum bu kez de. Elbette aklımda fikirler vardı. Oswald'ı öldürmek bana hiçbir şey katmazdı. "Evet." dediğinde derince bir nefes aldım. Gözlerimi gökyüzünde gezdirmiştim, hava hiçte güneşli değildi. Tabii konumuz da bu değildi. "Benim için çalışmanı istiyorum, sen ve tüm adamların kimsenin bilgisi dahilinde olmadan benimle çalışacaksınız. Patronunuz olacağım." dedim.

Kabul etmediği takdirde onu sadece öldürecektim ve bu işten kayıplı olarak çıkacaktı. O yüzden vereceği cevap için o kadar da heyecanlı değildim. "T-tamam, tamam. Kabul ediyorum." demişti. Zavallıyı korkutmak bu kadar kolaydı işte. Ayağımı başından çektim ve onun kalkmasına fırsat tanımadan kolundan vurdum. Silahımı yeniden belime sıkıştırmıştım. Penguencik ayağımın dibinde kıvranıyordu. "Joker de ne senin onu öldürmeye çalıştığını, ne de seninle yaptığımız bu anlaşmayı bilmeyecek." dedim.

Silah sesini duyan adamları hızla bahçeye gelmişler ve silahlarının namlularını bana çevirmişlerdi. Kahkaha atarak Oswald'a baktım. "Onları uyarmaya ne dersin?" dedim. İçimdeki nefret tüm kalbimi ele geçiriyordu sanki. Sadece bir kişi yada tek bir şeye olan nefret değildi içimdeki. "Silahlarınızı indirin." dedi Oswald. Adamları onun sözünü dinlemişlerdi, yakında Oswald için yaptıklarını sandıkları her şeyi benim için yapıyor olacaklardı.

Joker'in Ağzından

Gözlerimi araladığımda boğazımda acı bir hissiyat ve metalik bir tat vardı. Duyduğumu hatırladığım son şeye nazaran hala hayatta olduğumu anladığımda kahkaha atmaya başlamıştım. Bruce Wayne... o adamı bulacaktım. Bruce Wayne'i ben tanımıyordum ama anlaşılan o beni öldürmek isteyecek kadar iyi tanıyordu.

Yatmakta olduğum yatağımdan doğrulduğumda o tanıdık ses geldi yine zihnimden. "Ucuz atlattık." dedi Yeşil. O da ölmemişti... ben ölmedikçe ölmeyecekti sanırsam. Ondan kurtulmak için kendimden de kurtulmam gerekiyordu. "Keşke sen ölmüş olsaydın." diye mırıldandım. Kahkaha atmıştı bu kez o. Benim somurttuğum her an delicesine kahkaha atan o oluyordu. "Harley'i düşünmemen gerektiğini anlamışsındır bence, o senin ölümün olacak aksi halde." dediğinde gözlerim sabit bir noktada takılıkalmıştı. Harley benim ölümüm mü olacaktı?

Normalde ne olursa olsun susmayan Yeşil ise bunu söyledikten sonra sessizliği gömülmüştü. Bazı şeyleri gerçekten bilinçli olarak, sırf beni sinir etmek için yaptığını düşünüyordum. O an kapı aralandı ve içeri Punchline girdi. Onu da hiç özlememiştim. "Sana Batman'in planını anlatmayı unuttuğum için oldu her şey, affedersin." dedi basitçe. Her ne kadar başta anlamamış olsam bile olanları düşündükçe taşlar yerine oturuyordu.

Batman beni Harleen'in evinden dönerken yakalamıştı. "O yarasa, benim Harleen'in evine gideceğimi tahmin etmiş miydi?" diye sordum. Boğazımdaki acı yüzünden sesim normalde olduğundan daha kısık çıkıyordu ancak bunun da zamanla geçeceğini ve düzeleceğini düşündüğüm için önemsemiyordum. Punchline olumlu anlamda başını salladı.

Düşmanım bile Harley'den vazgeçemeyeceğimi, yine ona gideceğimi biliyordu ama Harley bilmiyordu... Ondan asla vazgeçmeyeceğimi bilmiyordu o! Beni bırakmış ve defolup gidebildiğince uzağa gitmişti. Bilmemesindeki sebeplerden biri her ne kadar ben ve ona yaptıklarım olsada Batman bile biliyorken Harley de bunun farkında olmalıydı. Ama değildi işte...

Aniden elim havalandı ve Punchline'ın yanağına fazlasıyla sert bir tokat indirdi. Bunu ben yapmamıştım... bedenim kendi kendine yapmıştı sanki. Ama iyi ki de yapmıştı, o yapmasa benim de yapacağım bundan farklı bir şey olmayacaktı. Punchline dengesini kaybedip yere düşmüştü. "İşe yaramaz bir sülüksün. Karşımdan git hemen!" diye bağırdım.

Düştüğü yerden çatık kaşlarla bana bakıyordu, umurumda sanıyordu herhalde ama çok yanılıyordu. Hızla kalkıp odadan çıktığında ben de ayağa kalkmıştım. Karşıda duran boy aynasından kendime baktım. Ne kadar süre için gözlerim kapalı, buralardan uzak olduğumdan haberim yoktu. Pek merak ettiğim de söylenemezdi. Alfie'ye ihtiyacım vardı şuan. "Alfie!" diye olabildiğince bağırdım.

Normalde rahatlıkla kullandığım yüksek sesim şimdi canımı yakıyordu ve bu bana kahkaha attırıyordu. Ben kahkahalarım arasında boğulurken kulaklarımda yankı yapmıştı yine Harley'in kahkahası. Özlüyordum... kokusunu, bana teslimiyetini ilan ettiği gün oluşan o saçlarının uçlarındaki renkleri, vücudunda dövme yaptığım yerleri öpmeyi, peşimde yaramaz bir bebek gibi gezmesini çok özlüyordum. Sanırım en çokta bana bakışlarını özlüyordum. Kimse onun gibi bakmamıştı bana. Ne çocukluğumda ne de büyüdüğüm anlarda... kimse bana onun gözlerindeki hayranlıkla bakmamıştı. Harley her seferinde öyle aşık, öyle hayran hayran bakardı ki gözlerime. İçten içe bir halta benzemediğimi düşündüğüm anlarda bile bana dünyadaki tek harikaymışım gibi hissettirirdi bakışları.

İçeri gelen Alfie'nin gölgesi düşüncelerimi bölmüştü ancak ters bir tepki vermedim. "Bruce Wayne her kimse onu bulacaksın." dedim. Bu aciliyeti olan ve benim için önemli bir konuydu. Onu tanımıyor olduğum halde beni öldürmeye çalışması bana kalırsa biraz da alçakça bir hareketti. Düşmanlığını hak edecek kadar iyi bir kötü olmamdan ötürü beni cezalandıramazdı. Aklıma gelen şey ile Alfie'nin gitmesine izin vermeden ekledim; "Birde, Rusya'ya bilet istiyorum. Hangi şehir olduğu o kadar da önemli değil. Yanımda 200 tane de adam benimle gelecek. Tüm Rusya'yı baştan aşağı gezeceğim."

Jerome'un Ağzından

Kısmen kucağımda Harley'in yaralı ve baygın bedeni dururken nefeslerinin gittikçe yavaşladığını hissediyordum. Hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim! Elimi bıraksam onun bedeniyle beraber girdaba kapılacaktım ve gidebileceğim hiçbir yer yoktu. Harley'in nabzının da çok fazla yavaşladığını farkettiğimde onun kapalı olan gözlerine baktım. Bir şey olsun ve gözlerini aralasın istiyordum.

"Gidemezsin. Daha Punchline'dan intikamını alacaksın, öylece pes edemezsin. Harley!" diye bağırdım. Ne kadar bağırırsam bağırayım bir türlü açılmıyordu gözleri. "Benimle kal!" diye bağırırken buldum kendimi. Yalan değildi... benimle kalmasını istiyordum. Artık kayaya tutunacak gücüm kalmamıştı. Üstüne Harley'i bu şekilde görmek beni iyice güçsüz düşürüyordu. Gerçekten yolun sonu bu muydu? Böyle mi olacaktı yani?

Bir girdapta mı ölecektik? Bu bize yakışır bir ölüm olur muydu? Sanırım olabilirdi... kaç kişi bir yeraltı kaynak suyunda girdaba kapılıp boğularak ölüp sonlandırıyordu hikayesini? "Pekala..." diyebildim başta. Anneme de aşıktım, annemi de ben öldürmüştüm. "Sana aşık olurken anneme benzemiyor oluşuna sevinirdim, ona benzemiyordun ve sonun da onunki gibi olmaz sanıyordum. Çünkü ben aşkın öldürücülüğüne inanıyorum, sevdiğim kişiyi kurtarmak için öldüreceğime inanıyorum, ben bunu doğru biliyordum. Ama... ama emin ol ki, sen benim için kısa süreliğine de olsa bir umuttun. Senin yaşam enerjini, yaralarına rağmen savaşmanı gördükçe belki de sevdiğin kişiyi kolay yoldan öldürüp kurtarmak yerine onun savaşmasına izin verip hikayesini tamamlarken yanında olmalısın diye düşünmüştüm. Sana yapmak istediğim buydu, seni de annem gibi kurtarmak için öldürmek istemiyordum... sanırım benim bildiğim doğruymuş Harley, aşkın öldürücülüğü doğruymuş. Şimdi de seni kurtarmak için öldüreceğim, kurtaracağım seni. Sakın korkma, ben de seninle geleceğim."

Ona bir kez daha doyasıya bakıp ardından belini biraz daha sıkı kavradım. İşin doğrusu artık o kadar da gücüm yoktu. Ne kadar sıkı olursa olsun baştaki kadar sıkı kavrayamıyordum. Son olduğunu bilerek derin bir nefes doldurdum ciğerlerime. Bu sondu... Elimdeki kayayı yavaşça bırakırken yukarıdan yankı yaparak kulağıma ulaşan sesi işittim ve başımı kaldırdım yukarı doğru.

"Hey! Siz iyi misiniz?!" demişti. Punchline'ın Harley'i attığı mağara gibi yüzlerce mağara vardı burada ve hepsinin de Punchline'ın beni götürdüğü oda gibi bir duvarı açıktı, buraya bakıyordu açık olan yer. Neyse ki adamın seslendiği yer bizim düştüğümüz yer kadar yüksekte değildi. "Yardıma ihtiyacımız var!" diye bağırdım. Sanırım son değildi, hikayenin sonu henüz gelmemişti bizim için. Adam tuhaf bir halat sarkıttı aşağı doğru. Epey uzun ve güçlü bir halata benziyordu ama biraz daha gelişmiş bir teknoloji olduğu belliydi çünkü adamın elinde tuttuğu kısım metaldi.

Fazla sorgulamaya da vaktim yoktu gerçi. "Tutun ona, merak etme kopmaz!" dediğini duydum ve son gücümle kayayı bırakıp hızla ipi kavradım. Girdap bizi çekmek üzereyken ipi zar zor kavrayabilmiştim. Adam tuttuğu metal yerden bir şeye basarak ipin hızla yukarı doğru gelmesine sebep olmuştu. Onun olduğu yere yaklaştığımızda beni kolumdan tutarak nihayet kuru bir yere, mağara zeminine çıkmamıza yardım etmişti. Harley'i tutarken oldukça ağrıyan koluma daha fazla dayanamayıp Harley'i yavaşça yere bıraktım.

"O yaralı mı?" demişti adam Harley'i işaret ederek. Başımı olumlu anlamda salladım. "Çok kan kaybetti ve onu tedavi için yetiştirmem gerek." dedim. Punchline'ın bizi getirdiği bu mağaranın şehirden oldukça uzakta olduğunu biliyordum ve bu gözümü korkutuyordu. "Bir arkadaşım var. Yardımcı olabilir. Buraya çok yakında." demişti karşımdaki adam. Sözleri aceleci davranmama sebep olduğundan hızla Harley'i kucağıma aldım. "Hemen gidelim." demiştim sadece. Adam önüme geçtiğinde onun adımlarını takip etmeye başladım.

Hem Harley, hem de ben sırılsıklamdık. Pantolonumun paçalarından su damladığına o kadar emindim ki. Hızlı adımların sonunda adam bizi mağaradan çıkarmıştı nihayet. "İlerdeki depoya gideceğiz." demişti. Bir şey söylemeden sadece onun hızlı adımlarını aynı hızlılıkla takip etmeye başlamıştım. "Bizi her kime götürüyorsan, o tedavi edebilir değil mi? Sırtında derin bir kesik var." demiştim ilerleyen zamanlarda.

"Görebileceğin en başarılı doktor, halleder." diye cevap verdiğinde içim rahatlamıştı doğrusu. Çok geçmeden de deponun kapısına varmıştık. Başarılı bir doktor için fazla harabeye benzer bir yerdi ancak şuan bunu sorgulamaya vaktim yoktu. Deponun kapısı açıldığında karşımda duran kişiye bakmıştım. Başarılı bir doktor olmasına rağmen ben tanımıyordum. "Yaralı bir kız var." dedi bizi kurtaran ama adını bile henüz öğrenemediğim adam.

"Biliyorum. Alexis onu tam da sırtından vurdu." dedi doktor olan orta yaşlı adam. Alexis? Şaşkın bakışlarım onu bulurken adam da doğrudan benim gözlerime bakıyordu...

Bölümle ilgili düşünce, fikir ve gelecek bölümle ilgili tahminlerinizi yorumlarda bekliyorum. Emin olun sizin yorumlarınız beni yazmaya daha çok teşvik ediyor çünkü ilginizi çektiğini düşünüyorum... sizler kitabı eleştirebilir yada kendi fikirlerinizi açıkça belirtebilirsiniz. Kitabın bölümlerini daha hızlı yazmaya çalışıyorum artık çünkü final o kadar da uzakta sayılmaz... :) Bu kitabı çok seviyorum ancak her şeyin bir sonu var. Bu kitaba da yakışır bir son hazırlamak için çok kafa yorduğumu bilmenizi isterim. Sabırsız bir yazar olmama rağmen sizlere de spoiler vermemek için çok çaba harcadığımı bilmelisiniz, çok savaş veriyorum. :D Umarım siz değerli okurlarımı diğer kitaplarımda da görebilirim, benim için çok değerlisiniz. Her neyse, kitabın sonlarına yaklaştıkça duygusallaşıyorum ben, bu hiç iyi değil. :D Bu bölümü de 8 Aralık günü bitirdim, kim bilir sizinle ne zaman paylaşacağım... siz biraz daha geç okuyacaksınız. Dediğim gibi yorumlarınızı bekliyorum. Yorumlara gelin ve sohbet edelim, konuşalım. Yarın yeni bölüme gelmeyi de unutmayııın!

Continue Reading

You'll Also Like

3.8K 165 14
Severus Snape & Hermione Granger Kutsal olan ama sadece iyilik adına verilen öpücüğün yaşattıkları .
92.9K 3.9K 21
Yabani dizisinden tanıdığımız Asi ve Alaz'ın muhtemelen hiç yazılmayacak anlarına dair tek veya birkaç bölümden oluşacak hikayelerdir.
223K 22K 32
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
3.1K 161 5
Sürekli yan karakter olan Suna, kaçarak kendi hikayesinin başrolü olmaya kararlıdır. Kaya ise karanlık tarafını saklamayı iyi bilen biriydi. Kendini...