Psychopath+Angel (JARLEY)

By HarleyXxXQuinn

22.1K 1.4K 10.2K

Delilerin delisi, psikopatların kralı... Gotham'ın Palyaço Katili.. Tamamen psikologların ''Umutsuz Vaka'' ol... More

1- Tanışma
2- İlk Öpücük
-3 Kaçış ve Yakalanış
-4 Ceket ve Aşk Mevzuları
-5 Kaçış!
-6 J'nin Elektro Şoku
-7 Asit Tankları ve Öpücük
-8 ''Seni delirteceğim.''
-9 Delirtme Operasyonu Başarılı
-10 Temizlikçi
-11 Harley'in İstekleri
12- Dönüm Noktası
13-Tatlı Küçük Psikopat
14- Çalışma Odası
-15 Şimdilik
16- ''Beni asla sevmeyeceğine söz ver.''
17- Nefret
-18 Geçmişin Hatırası
19- Yeşil Ateş
20- İntiharımsı
21- Fotoğraf
22- Zorunlu Davet
-23 Yeni Oyuncak, Şişeyi Tekmeledi
-24 İlaç
-25 Gökyüzüne Doğru Gözyaşı
-26 Siyah Araç
-27 Gerçekten Sevmek
-28 İyilerin Cinayet Planı
30- 13 Metre
-31 Yeraltı Kaynağı
-32 Alexis
-33 Sahte Haber
-34 Gazete
-35 Yeşil'in Nefreti
-36 Dürüstlük Timsalinin Başlangıcı
-37 Hançer
-38 Uykuda İhanet
-39 Acı
-40 "Bay J. seni bekliyor."
-41 Aşk Ruleti
-42 Verilmiş Sözler
-43 Kader
-44 Yakalayabildin mi?
-45 Kanca
-46 "Beni tanıştığımız geceye geri götür."

-29 Telefon

302 22 68
By HarleyXxXQuinn

Joker'in Ağzından

Yeşil yüzünden yediğim iğrenç şeyler midemi bulandırmaya devam ediyordu. Yatağıma geri dönüp uzanarak bu bulantıyı gözardı etmeye çalışmıştım. Benim için pekte önemli değildi, bastırabilirdim bunu. "Sen hak ettiğin için yedin onu." dedi Yeşil. İstediğini yapmış olduğum halde susmamaya devam etmesi beni her seferinde sinirlendirmeye yetiyor ve artıyordu da. Zaten içten içe onu suçlamayı asla kesmiyordum, daha doğrusu kesemiyordum. Harley onun yüzünden gitmişti, bir daha da gelmeyecekti.

"Evet, sana hayatının iyiliğini yapmışım. Bir şey değil(!)" dedi imalı imalı. Ne iyilik ama! Böyle bir iyilik karışsında Batman'in iyiliği bile az kalırdı(!) Resmen hayatımın içine etmişti, üstelik bundan gurur duyuyordu. Düşüncelerim arasında gittikçe karnıma kramplar girmeye başladığını fark ettim. Al işte, yediklerim midemi bozmuştu şimdiden. Göz devirmekle yetinip bunu da sineye çektim. Katlanamayacağım bir acı yada ağrı yoktu bu dünya üzerinde. "Böyle diyorsun ama Harleen'in kapısında ağlıyordun." dedi Yeşil.

Tam susmasını dilediğim zamanlarda her seferinde inatla konuşuyordu. Ondan kurtulabilmeyi ne çok isterdim. Yeşil'den kurtulmayı ve Harley'i geri kazanmayı isterdim. Bu sırada nefes alışverişlerimin hızlandığını ve terlemeye başladığımı hissettim. Hasta mı oluyordum durup dururken? "Gittikçe güçsüzleşiyorsun." dedi Yeşil. Ancak onun sesini bile artık uğultulu duyabiliyordum. Böyle olmaması gerekirdi.

Göz kapaklarımın ağırlaşmasıyla beraber hiçbir yerimi oynatamıyordum ve vücudumda hafif bir titreme vardı. Durdurmayı beceremediğim bu titreme yüzünden gittikçe daha fazla kapanıyordu gözlerim. "Sona geldik." dedi Yeşil. Bu yemekler... her şey yedikten sonrasında olmuştu. Hücre kapısının sesli bir şekilde açıldığını gördüm. Aralık gözlerim görüş açımı epey daraltıyordu. İçeri giren iki tane görevli vardı. Bir tanesi bana baktı ve gözlerim kapanmadan önce şu cümleyi kurdu; "Plan tamamlandı, Bruce Wayne'e haber verebiliriz."

Harley'in Ağzından

Ivy'nin anlattıklarını büyük hayretle dinlemiştim. Ben hiçbir şeyi duymamıştım ama Jerome duymuştu. Beni korumak için çıkarmıştı beni. "Bu durumda gelen o kız bence Punchline." dedi Ivy. Ben de onunla aynı şeyi düşünüyordum. "O kız eğer Bay J. ile beraberse neden hala beni arıyor ki?" diye sordum. Bu sorunun cevabını merak ediyordum. Üstelik Bay J. beni kendisi istemediği için buraya atmıştı. Şimdi yeni kraliçesine(!) beni aratması çok saçma geliyordu. Bir deli için bile deli saçmasıydı...

Ivy biraz tereddüt eder gibi olsada omuz silkti, bir fikri olmadığını anlamıştım. "Peki Jerome nerede, nasıl bulacağız?" diye sordum. Onu hemen bulmam gerekiyormuş gibi hissediyordum. Sanki yanında olmam gerekiyordu... tuhaf bir his. Ancak içimi kemiren bir his. "Bilmiyorum. Onu hiç görmedim." dedi Ivy de. Ne yapmalıydık? Aklıma gelen ilk şey bizim için en iyi çözümdü ancak Ivy'nin hiçte hoşuna gitmeyecekti.

"Roman'ın barına gitmeliyiz." dedim. Ivy başını hızlıca iki yana sallamakta gecikmemişti, tam da tahmin ettiğim gibi yani. "Evet yapmalıyız. Roman'ın kardeşiyle arkadaş olduğunu söylemişti, belki o bir şeyler biliyordur." dedim. Hem Roman'ın kardeşine ulaşmamız hiçte zor olmazdı. Sonuçta Ivy için her şeyi yapmaya hazırdı Roman. Kardeşiyle görüşmemizde sorun olacağını sanmıyordum. Ivy omuzlarını düşürmekle yetindiğinde onu ikna ettiğimi düşünüp vakit kaybetmeden kiliseden onunla birlikte çıktım. Harleen'in evinin önündeki çalıntı arabamıza binmiştik.

Ivy kullanıyordu arabayı bu kez. Aslında ben de kullanabilirdim çünkü bacağım iyileşmişti, acımıyordu artık. Buna güvenerek bacağımdaki sarmaşıkları çıkarıp arabanın camından dışarı attım. "Daha iyi mi yaran?" diye sordu Ivy. Gözlerim bacağımı bulurken kontrol etmiştim ve gerçekten de iyi görünüyordu. Ivy bu işi iyi yapmıştı, adeta bir doktor gibi. "Sayende evet." deyip gülümsedim. O da minik bir tebessüm sunmuştu bana.

Hızlı yolculuğun ardından barın önüne gelince hızla arabadan indim. Zaman geçtikçe Jerome için endişem artıyordu. Kendimi kaybediyor olabilir miydim? Derin bir nefes aldım ve arabadan inen Ivy'i hızla barın girişine doğru çekiştirmeye başladım. Yine Ivy'i gören herkes yolumuzdan çekiliyordu. Buna alışmıştım dürüstçe. İşime de gelmiyor değildi hani. İçeri girip birkaç adım attığımızda Ivy'nin telefonuna bir bildirim gelmişti. Jerome'dan olabileceğini düşünerek başımı heyecanla ona çevirdim. "Jerome mu?!" diye sormuştum.

Ivy ekrana baktıktan sonra yüz ifadesi biraz değişmişti sanki... rengi beyazlaşmış gibiydi. Ekranı hemen kapatıp bana baktı. "Hayır." demekle yetindi. O an gelen hayal kırıklığı sebebiyle biraz daha hızlandırmıştım adımlarımı. Ivy'i fazla sert çekmiş olmalıyım ki tökezlediğini hissetmiştim. Asansöre bindiğimiz sırada Ivy paniklemiş görünüyordu. "Telefonumu düşürdüm." dedi. O kadar da önemsememiştim şuan için. Tek amacım bir an önce Jerome'u bulabilmekti. "Roman'dan rica ederiz ve bulur." dedim kısaca.

Oswald'ın Ağzından

Barda oturduğum yerden dans eden kalabalığı izliyordum. Hayatımı eğlenceye adamak için fazla vaktim yoktu ancak fırsat yarattığım müddetçe buna devam edebilirdim. O esnada yanıma yaklaşan adamlarımdan birini görünce ona bakıp gözlerimi kıstım biraz. "Ne var?" demiştim düz bir şekilde.

"Poison Ivy ve Harley Quinn buraya geldiler." dedi. Bu ne işime yarayabilirdi ki? "Buraya gelen gideni haber vermek için mi geldin?" dedim. Olumlu bir cevap karşısında onu şurada hiç çekinmeden öldürecektim, benimle alay eder gibi davranma lüksü yoktu. "Hayır fakat Poison Ivy telefonunu düşürdü." dedi.

İşe yarar bir şeyler olabilir miydi? Belki de evet. Uzattığı telefonu hızla elinden aldım ve ekranı açtım. Karşıma çıkan ilk şey bir mesaj bildirimi olmuştu. Mesaj kaydedilmemiş bir numaradandı. "Plan için desteğine teşekkür etmek istedim. Joker'in işi bu kez bitti." yazıyordu mesajda. Joker'in işini bitirecek bir plan yapılmıştı ve Ivy buna destek mi olmuştu? Adamıma baktım ve telefondaki numarayı gösterdim. "Bu numara kime ait?" diye sordum.

Acilen bunu öğrenmem gerekiyordu. Ivy'nin Harley'e rağmen Joker'i öldürmeye çalışmasını kanıtlayacak bir şeyler vardı elimde ve Ivy'e karşı bunu kullanarak Jerome'u sırtından vurmasını sağlayabilirdim. O Turunçgil elime düşsün istiyordum. "Öğrenebiliriz." dedi adamım. Telefonu geri onun eline bıraktım ve işaret parmağımı ona doğru salladım. "Acele et, yalnızca beş dakikan var." demiştim. Koşar adımlarla yanımdan uzaklaşmasını isterken kolumdaki saate baktım. Gerçekten beş dakikası vardı, daha fazlası değil.

Düşüncelerim arasında geçen süre sonunda adamım yeni koşarak yanıma gelmişti. Telefonu bana geri verdiğinde saatimi kontrol ettim. 4 dakika 81 saniye olmuştu. "Numara Batman'e ait." dediğinde gözlerimin irileşmesine engel olamadım. Batman, Joker'i öldürmek mi istiyordu? Anlaşılan Joker bu kez fazla ileri gidecek bir şey yapmıştı ve Batman iyiliği bile unutacak duruma gelmişti... Bu Batman'i alt etmek için de bir fırsattı.

Yavaşça ayağa kalkarken boğazımı temizledim ve biraz sırıttım. Aklımdaki planı harekete geçirmek için hızlı olmalıydık. "Joker nerede?" diye sordum. Direkt olarak cevap vermişti. "Arkham Asylum'da." demişti. Başımı sallayıp ona kapıyı işaret ettim. "Joker'in ölmesine izin vermeyeceğiz. Hazırlanın, onu kurtarmaya gidiyoruz." dedim.

Ivy telefonunu düşürdüğünü farkedip aramaya gelmeden bardan uzaklaşmam gerekiyordu. Bu yüzden vakit harcamadan hızla çıkışa doğru ilerledim. Adamlarımın da peşimden geldiğini hissedebiliyordum. Turunçgil beni hafife aldığına pişman olacaktı...

Ivy'nin Ağzından

Roman'ın odasına girer girmez Harley konuşmaya başlamıştı ama benim aklım Batman'in attığı mesajdaydı. Harley'i Joker'den kurtarmak istiyordum ama Joker'i öldürmek gibi bir amacım hiç olmamıştı. Şimdi ise Harley'e olanı biteni anlatamazdım, bunun için çok geç kalmıştım. Şimdi anlatırsam beni bir daha asla affetmezdi... onu kaybetmek istemiyordum. Nasıl bilebilirdim ki Batman'in akli dengesi yerinde olmayan birini yaptıkları yüzünden öldürmeye karar verebileceğini? O hep iyi bir adamdı... ancak artık değildi sanki.

O gün düşmanı olmama rağmen gelip benden yardım istemesinden anlamam gerekirdi Joker'e yapacağı şeylerin hiçte iyi olmayacağını. Batman eskisi kadar da iyi değildi belki de... sevdiklerini kaybetme korkusunu tetiklemişti Joker. Bu onun için hiçte iyi olmamıştı. Yetmezmiş gibi telefonumu da düşürmüştüm, birinin eline düşmesinden korkuyordum.

"Durum bundan ibaret. Jerome'u bulmam gerek, senin kardeşin ile arkadaş olduğunu biliyorum. Onunla görüşmem lazım, bir şeyler biliyor olabilir." dedi Harley. Roman onu ilgiyle dinlemiş ve başını sallamıştı. Bu aşağılık herifin Jerome'u zaten sevdiğini biliyordum, işimizi hiçbir şekilde zorlaştırmayacaktı. Telefonundan muhtemelen kardeşini aradı ve hemen buraya gelmesini söyledi. "Uzun sürer mi gelmesi?" diye sordu Harley. Acelesi olduğu her halinden belli oluyordu zaten. Onun Jerome için bu kadar telaşlanmasını açıkça görebiliyordum, Jerome ile aralarında bir bağ vardı... çok güçlü bir bağ.

"Hayır, bir alt katta." dedi Roman. Anlaşılan kardeşi de sürekli bu barda takılıyordu. Dediği gibi de olmuştu, hemen kapı açıldı ve içeri bir adam girdi. Roman'dan küçük olduğu belli oluyordu. Ancak birbirlerine az-çok benziyorlardı. Harley hızla ona doğru yürüdü. "Ben Harley Quinn." dedi. Adam bildiğini belli edercesine başını salladı ve dudaklarını araladı. "Ben de Richard Sionis." dedi. Sanırım tanışma faslını daha fazla uzatmak istemeyen Harley direkt konuya girmişti.

"Jerome nerede?" diye sordu. Richard kaşlarını çatmıştı, onun bir şey anlamadığını çünkü bir şey bilmediğini düşünmeme sebep olmuştu bu hareketi ama sonra konuşmaya başladı. "Polise mi yakalandı yoksa?" diye sordu. Polis? Bugün gelen polisleri Jerome mu ayarlamıştı? "Neyden bahsettiğini anlamıyorum." dedi Harley.

"Jerome, Punchline'a teslim olma planı için benden yardım istedi ve ben de çözümü polis yollamakta buldum." demişti Richard. Biliyordum! Onun Punchline olduğunu biliyordum! Nihayet bize yaklaşacak cesareti bulmuştu o çirkin. Harley derin bir nefes aldı. "Punchline'a teslim olmak mı dedin sen?" diye sordu. Evet... orayı gözden kaçırmıştım. Jerome neden Punchline'a teslim olmuştu ki? Bu kulağa mantıklı bir hareket gibi gelmiyordu.

Richard başını sallayarak onayladığında Harley daha fazla paniklemiş olduğunu beden diliyle ele veriyordu. "Onun yerini bulmam gerek. Bir yolu var mı?" diye sordu. Richard bir şey söylemese bile Roman konuşmuştu. "Evet var. Telefon konumundan bulabiliriz, tabii telefonu hala yanındaysa." demişti. Bu fikir Harley'e cazip geldiğinden başını salladı. "Hemen yapalım." dedi. Richard telefonunu çıkarmış ve bilgisayar başındaki adamlardan birisine Jerome'un numarasını söylemişti. Endişeli görünen Harley'in yanına ilerledim ve kulağına fısıldadım. "Jerome için bu kadar endişelenmeni neye bağlamalıyım?"

Harley'in bana attığı kaçamak bakışın ardından Richard'ın sesi duyulunca Harley benim sorumu yanıtsız bırakmıştı. "Harley, telefon numaranı söyle. Sana takip etmen için mesaj yollayacağım. Telefonu açık olduğu sürece anlık olarak nerede olduğunu görebileceksin." demişti Richard. Harley vakit kaybetmeden telefon numarasını söyledi hızlıca. Çok geçmeden mesaj sesi duyulmuştu. Harley mesajı kontrol etti ve kaşlarını çattı. "Arkham Asylum yakınındalar." dedi. Richard'a bakıp teşekkür etmesinin ardından kapıya yönelmişti çıkmak üzere. İşte şimdi Harley oraya gidecek ve Joker'in öldüğünü öğrenecekti! Bir şeyler yapmam gerektiğinde onu durdurmak amacıyla konuştum. "Harley, nereye?" diye sordum.

"Jerome'u alacağım. Sen burada Richard ile kalsan iyi olur. Yardıma ihtiyacımız olursa gelebilecek birileri kalsın." demiş ve koşar adımlarla odadan çıkmıştı. Artık onu durdurmama imkan yoktu... o Jerome için ne olursa yapmaya hazırdı.

Punchline'ın Ağzından

Jerome'u götürme işi biraz daha bekleyebilirdi, öncelikli olarak o palyaçoyu battığı bataklıktan kurtarmam gerekiyordu. Arkham Asylum'un bir arka sokağına gelince araç durmuştu. Jerome'a bakıp konuşmaya başladım. "Alfie, başına çuval geçirin yada gözlerini bağlayın. Hiçbir şeyi görmesini istemiyorum." dedim. Alfie şoföre işaret ederken şoför çoktan araçtan inmişti. Muhtemelen dediklerimi yapmak için bir şey arayacaktı. Jerome iğneleyici bir şekilde konuşmuştu. "Neden, üzerini mi değiştireceksin? Ah, merak etme senin buruşmuş lahanaya benzer vücudun beni erekte etmeye yetmez." dedi.

Sinirden kulaklarıma kadar kızardığımı hissediyordum ama ona zarar vermekle vakit öldüremezdim. Hızlıca araçtan inip etrafıma baktım. Akıl hastanesinin arka kapısına geldiğimde gördüğüm manzara şaşırmama sebep olmuştu. Penguen buradaydı... hemde adamlarıyla beraber. Onlara doğru yürüdüğüm an Oswald beni fark etmiş ve sırıtmaya başlamıştı. Burada olma amaçlarını merak ediyordum.

"Yeni kraliçe de kralını kurtarmaya gelmiş ama gereği yok, biz halledeceğiz." dedi. Bunu asla beklemezdim. Oswald'ın Joker'e hiçte düşkün olmadığını gayet iyi biliyordum. "Bunu neden yapacaksın?" diye sordum. Ellerini iki yana doğru açtı ve güldü. "Hayat... bazen düşmanının canına kıyamazsın. Şimdi git buradan, Joker'i bana bırak." dedi. Bir süreliğine doğrudan onun gözlerine bakmıştım, güvenmeli miydim?

Bu işten bir çıkarı olmasa asla yapmazdı. Çıkarı olduğuna göre yalan söylüyor da olamazdı, gerçekten Joker için uğraşacaktı. Bu yükümü hafifleteceğinden uzatmak istemeyip arkamı döndüm ve aracın olduğu sokağa geri yürümeye başladım. Böylece Joker'i başkaları kurtarırken ben de bana verdiği görevi layığıyla yerine getirmiş olacaktım. Jerome artık elimdeydi ve ona benden kaçmanın ne demek olduğunu gösterecektim.

Bu bölümü de bitirdiiik. İçime sinen bölümlerden birisi oldu. Sizinle günler sonra paylaşacağım maalesef. Aslında 6 Aralık günü bu bölümü yazmayı bitirdim, günde sadece 1 bölüm attığım için mecburen beklemek zorundayım, aslında sizinle paylaşmak için çok sabırsızım. Bu bölümü beğeneceğinizi düşünüyorum, umarım öyle olur. Şimdi size yeniden bir GIF fırtınası getirdim, öyleyse gelsin kitabımızın güzide karakterleri!

Gitmeden son bir şey daha bırakıyorum... bu birazcık duygusallaşmanıza sebep olabilir çünkü bende öyle oldu, sizde ne olur bilemiyorum...

Fırtına da bittiğine göre artık ben gidiyoruuuum. Sizleri de yorumlara bekliyorum, aynı şekilde yarın yayımlayacağım bomba bölüme bekliyor olacağım. Kocaman sevgiler!

Continue Reading

You'll Also Like

201K 21.1K 34
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
663K 9K 65
Kendini keşfetmek için Amsterdam'a giden Yasemin'in hikayesi... +18 (Bazı bölümler +18'den de fazla olabilir.) LGBT Lezbiyen
51.7K 3.1K 31
Jungwoo, en yakın arkadaşının bir seksolog olduğunu bilmiyordu. *** Başlangıç Tarihi: 29 Mart 2020 Bitiş Tarihi: 21 Nisan 2020
150K 15.9K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...