Dream Glow 2 | Taekook ✓

Bởi taekooklufey

207K 22.9K 31.8K

jungkook: Ne yani? Biz şimdi baya baya nişanlı mıyız? The Voice? Para? Taehyung? *Dream Glow paralel evreni* ... Xem Thêm

0'
1
2
3'
4'
5
6
7
8
9
11
12'
13
14
15
16'
17'
18
19
20'
21'
22'
23
24'
25
26
27
28'
29
30'
31
32
33'
34'
35
36'
37
38'
39
40' Final

10'

5.1K 555 899
Bởi taekooklufey

(Kontrol etmedim geç kalmak istemediğimden inş hata yoktur hskdksk)

Kolları sıvıyoruz ve bölüme geçiyoruzz, hadi bakalımm iyi okumalar~

"Kulağımın dibinde bağırmayı kessen diyorum gerizekalı! Sesin dışarı geliyor insanlar bana bakıyor!"

Kulağıma tuttuğum telefona sinirli bir şekilde konuştuğumda uyarımı dikkate almış olacak ki Eunwoo çığlığını kesmişti.

"Jungkook sen salak mısın? Hadi sen salaksın onu geçtim de bu Taehyung denen adam salak mı? Anlamayacak mı?"

Derin bir nefes alıp verdim ve sanki görecekmiş gibi gözlerimi devirdim. Ama nefes alıp verme hızımdan görmese bile verdiğim tepkiyi anlamıştı muhtemelen.

Yani anlamalıydı. Sonuçta kaç senelik arkadaşımdı.

"Aptal dün sana bunların hepsini mesaj attım tüm planı anlattım sen de cevap olarak evet dedin ya! Şimdi niye tepki veriyorsun?"

Çekinmeden hızlıca konuştu.

"Ben o esnada senin planını anlattığını nereden bilebilirim? Baktım bir sürü mesaj var daha da gelmesin diye okumadan evet yazıp çıktım. Böyle saçma bir plan yaptığını bilsem okumadan bırakır mıydım?"

Şerefsizliğini itiraf etmesiyle ayaklarım birkaç saniyeliğine hareketini kesti. Olduğum yerde gözlerimi kıstım ve ürkütücü olduğunu düşündüğüm bir ses tonu ile konuştum.

"Sen gördüğüm, görebileceğim, var olan en pislik insansın Woo."

Güldü.

Dünyanın en gevşek insanı olan arkadaşım beni zerre takmıyor ona kızarken bile gülüyordu.

Neden arkadaşlarımı doğru seçmemiştim ki?

Çünkü ben de doğru biri değildim, evet doğru cevap.

Tamam dağılabiliriz.

"Şimdi baştan anlat ve şu an tam olarak neredesin onu söyle."

Etrafıma baktıktan sonra tekrardan Eunwoo'ya döndüm.

"Düzgünce dinle bu sefer. Bana bir daha anlattırırsan plan falan dinlemem yanına gelip seni boğarım."

"O zaman dinlemiyim en iyisi. Sana bir iyilik yapmış ve bu dünyanın en saçma planlarından olan plandan seni kurtarmış olurum."

Daha fazla konuşmasına izin vermeyip lafını kestim.

"Sus şaka yapmıyorum gelince kafanı koparacağım. Bak şimdi Taehyung iki ayda bir alışveriş yapmaya çıkar ve bu alışverişi çok uzun sürer, bir sürü kıyafet alır. Ve alışverişi yaptığı yer bellidir. Şu an bulunduğum alışveriş merkezine gelir. Birkaç tane favori mağazası var. O bu mağazalarda kıyafet seçmeye çalışırken ben de tesadüfen ordaymışım ve bir şeyler almaya gelmişim gibi davranacağım. "

"E bugün geleceğini nereden biliyorsun? Adamın yapılacaklar listesini falan mı hackledin? Gerçi hacker olan kişi benim sen beceremezsin böyle bir şeyi."

"Burada ne kadar zeki olduğum ortaya çıkacak hazır mısın şimdi? Mağazalardan birinde çalışan görevlilerden biriyle kanka oldum. Bana Taehyung'un ne zaman geleceğini söylemesi karşılığında ona imzalı Solar albümü hediye edeceğim. Bugün aradı ve akşama doğru Taehyung'un geleceğini söyledi. Ben de hazırlanıp çıktım."

Birkaç saniye ses gelmedi. Gözlerimi istemsizce kocaman açıp dahiyane planıma vereceğim tepkiyi bekledim.

Kararsız bir ses tonuyla konuştu.

"Bilmiyorum Jungkook. Bunun plan olduğu ve adamı takip ettiğin anlaşılırsa iyi rezil olursun. Ayrıca muhtemelen seni sapık sanarak senden iyice uzaklaşır. Gerçi zaten modern bi sapıksın, rüya sapığı ama neyse. Hem planın gerçeklikten uzak olan bir noktası daha var o da şu ki adam muhtemelen adını sadece instagramdan görebileceğimiz mağazalardan alışveriş yapıyor sen pazardan giyiniyorsun ulan. Senin neyine pahalı mağazalara gitmek?"

"Of Eunwoo salak salak konuşma giydiğim markaya bakmak için kıyafet etiketlerime bakacak hali yok. Alnımda da Gucci giymez yazmıyor. Belki zengin biriyim nereden bilebilir ki? Hem şu an tam zengin ve ünlü gibi duruyorum."

"Nasıl zengin ve ünlü gibi durduğunu merak ettim doğrusu. Annenin altın kolyelerini takıp bileziklerini mi çaldın ne yaptın?"

Bugün kaçıncı olduğunu bilmediğim bir şekilde göz devirdim.

"Hayır salak simsiyah giyindim siyah bir şapka ve siyah bir maske taktım. Ünlüler dışarı çıkarken kamufle olmak için benim gibi sade giyinirler. Gerçi şu an bir ünlüden fazlasıyım kıyafetlerim üzerime tam oturduğundan beni gören dönüp bir kere daha bakıyor. Onlar da haklılar mankenlere taş çıkartırım bendeki fizik kimde var be?"

"Bunu bana mı söylüyorsun?"

"Ne?"

"Fiziği diyorum. Fiziğim senden iyide malum."

"Lan yürü git. Enişteni tavladığımda ve onunla randevuya çıktığımda tekrar ararım bayyy."

Bir şey demesine izin vermeyip telefonu yüzüne kapattım. Heyecanla yanlış bir şey yapmamaya çalışarak her zaman girdiğim bir mağazaymış gibi Gucci'ye girdim. Yanıma gelen çalışana gülümsedim.

"Nasıl yardımcı olabilirim efendim?"

"Genel olarak bakacaktım, hoşuma giden bir şey bulursam sizi çağırırım."

Yanıma gelen kadını nazikçe kovduğumda kazaklara bakıyormuş gibi yaptım ve cidden müşteri gibi gözüküyor olduğuma emin oldum. Şüphe çekmeyecek kadar zaman harcadıktan sonra reyonlara bakma bahanesiyle etrafta göz gezdirmeye ve Taehyung'a bakmaya çalıştım. Hırkaların orada gördüğüm bedenle kalbimin atma hızı değişti ve anlık olarak yüzüm sıcakladı. Arkası dönüktü onun olduğunu çoğu kişi anlamazdı fakat ben şeftali gibi olan poposunu nerede görsem tanırdım.

Kim Taehyung buradaydı. Hayatımın aşkı birkaç metre ötemdeydi.

Heyecanımı üzerimden atmak için başımı salladım ve emin adımlarla yanına gidip baktığı reyona bakıyormuş gibi yaptım. Aramızda bir metre vardı. Beni fark etmemişti. Taehyung dış dünyaya karşı her zaman böyleydi. Bir şeye odaklandıysa çevresinde olanları fark etmez oradan soyutlanırdı.

Bu yüzden kendimi belli edebilmek adına uzandığı hırkaya ondan önce uzanıp elime aldım ve dikkatini çektim. Elimdeki hırkayı dünyadaki en nadide parçaymış gibi inceleyip yanımdaki adamın farkında değilmişim gibi davrandım.

"Beyefendi yalnız sizden önce ben uzanmıştım ona."

Kaşlarımı havaya kaldırarak şaşırmış bir ifadeye büründüm.

"Hiih öyle mi üzgünüm, buyurun lütfen."

Ona döndüğümde daha da şaşırmış gibi yaparak kalbimin atış hızını umursamadan oyunculuğumu konuşturdum.

"Aaa Bay Kim?! Siz miydiniz?"

O da şaşırmış olacak ki dudakları aralandı.

"Jeon Jungkook?"

Gülümsedim ve parmağımı şıklattım bu esnada da hırkayı ona uzatmıştım.

"Ta kendisi. Ne tesadüf! Sizinle burada karşılaşmayı beklemezdim. Hatta zevklerimizin de aynı olmasını beklemezdim resmen aynı hırkaya bakıyorduk."

Heyecanlı konuşmamla başını salladı.

Biraz(!) yalandan bir şey olmazdı. Pinokyo değildim sonuçta. Elinde olan hırkanın asla zevkime uymadığını, zevkime uysa bile alamayacağımı nereden bilebilirdi ki?

"Gerçekten ilginç bir tesadüf."

Elindeki hırkayı üstüne tuttu ve kollarını uzatarak bedeninde nasıl durduğuna baktı. Karşımızda duran aynaya bakıp oradan da kontrol ettikten sonra görevlilerden birini çağırıp hırkayı ona verdi.

"Bunu da alacağım diğerlerinin yanına götürün lütfen."

Görevli başını sallayıp hızla yanımızdan ayrıldı.

Aldığı hırka gerçekten çok çirkindi. Üstüne para verseler almayacağım türden bir hırkaydı. Fakat Kim Taehyung'ta öyle bir büyü vardı ki çuval giyse yakışır üzerinde dünyanın en güzel kıyafeti varmış gibi gözükürdü.

Ve giydiği kıyafetlerle bir moda ikonuna bürünür üzerinde ne varsa stoklarının tükenmesini sağlardı. Korkunç derecede güçlü bir adamdı.

Reyonlara bakarak oyunculuğumu sürdürdüm ve gömleklerden birini elime alıp umursamaz bir tonda konuştum.

"Buraya sık sık gelir misiniz?"

O da benim gibi kıyafetlere bakarken başını sallayarak cevapladı.

"Çok sık gelmesem de genelde alışveriş yaptığım bir yer."

Göz ucuyla onu izlerken bir anda bana doğru dönmesiyle elimdeki gömleği düşürme tehlikesiyle karşı karşıya kaldım. Bana dönüp beni dikkatle incelemesini beklemiyordum çünkü. Gözleri bedenimde dolaşıyordu ve ben çığlık atmamak için kendimi çok zor tutuyordum.

Ne o hayatım? Beğendin mi manzarayı? Üzerinde de çok güzel durur biliyor musun?

Ah hayır şimdi olmaz! Gaza gelip ani hareketlerde bulunma lütfen lil Jk.

"Elinde tuttuğun gömlek sana uymuyor bence."

Ayıplı düşüncelerimden sıyrılmamı sağlayan şey kendinden emin çıkan sesi olmuştu. Fakat beklemediğimden dudaklarımın arasından bir ha nidasının çıkmasını engelleyememiştim.

"Elindeki gömleği diyorum, senin vücut yapına sahip biri giymemeli bence. Boşuna almış olursun. Bekle sana uyacak bir gömleği göstereceğim."

Hızla yanıma geldi ve önünde durduğum reyondaki gömlekleri incelemeye başladı. Şaşırdığımdan salak modum açık kalmıştı ve orada öylece dikilerek onu izliyordum. Birkaç dakikanın ardından aradığını bulmuş olacak ki bana kenarlarında renkli çizgiler olan bir gömlek verdi.

"Bu muhtemelen sana daha çok yakışır ve bedenine tam olacağını da düşünüyorum. Sportif birisi gibi duruyorsun neden bunu gizlemek isteyesin ki?"

Açık sözlülüğü ile dudaklarım biraz daha aralandı.

Kafasıyla elimdekini işaret etti.

"Ee bakmayacak mısın? Bedenine uyduğunu düşünüyorum ama emin olamazsan üzerine tutabilirsin istersen."

Söyledikleriyle aptal halimden sıyrıldım ve elimdeki gömleğe baktım. Tarzım olmadığını söylersem benden nefret eder miydi? Çünkü şaşırtıcı bir şekilde ben adım atmadan o yanıma gelmişti ve yardım talebinde bulunmuştu.

"Çok güzel bir gömlek seçmişsiniz gerçekten. Ama benim bir alışkanlığım var denemeden alamam hiçbir şeyi."

Gömleği yerine bırakmaya kalkıştım fakat bu girişimim konuşmasıyla engellendi.

"Arkada kabinler var orada deneyebilirsin."

Ah biricik sevdiğim, canım Taehyungum neden taktın ki şimdi buna? Denesem bile alamayacağım bebeğim, kim bilir kaç para bu güzelim, herkes sen mi bebeğim??

Kocaman gülümseyip başımı salladım.

"Ah deneyeyim o zaman bi."

Yanından ayrılıp kabinlere giderken dudaklarımı büzerek gömleğe bakıyordum. Çok uğraşmış mıydı acaba bunu seçerken?

Taehyungla birlikte geçirebileceğim zamanı düşündüğümden gömleği hızlı bir şekilde denedim. Tabi dikkatli oldum aynı zamanda. Çünkü başına bir şey gelseydi zararı ödemek için bir yerlerimi satmam gerekebilirdi.

Aynaya gelişigüzel baktım. Fena durmuyordu. Tarzım değildi ama Taehyungun dediği gibi vücudumu güzel göstermişti.

Çıkarıp askılığına geri astım ve tekrardan Taehyung'un yanına gittim. Ona bir şeyler yemeyi ya da kahve içmeyi teklif edecektim. Bu fırsat ayağıma kolay kolay gelmezdi.

İlgiyle bana baktı.

"Nasıl oldu?"

Gülümseyip başımı salladım.

"Çok güzel durdu dediğiniz gibi. Bana yardımcı olduğunuz için teşekkürler."

Gururla başını salladı ve dudağı sağa kıvrıldı. Bu şerefsiz bilmiş gülüşüne bayılıyordum. Dudaklarına kapanıp saatlerce öpmek istememe sebep oluyordu.

"Sevindim o zaman."

Yanımdan ayrılacakken ne yapacağımı bilemedim ve ayrılmasını engellemek için kolunu tuttum.

"Bay Kim aslında hazır sizi burada görmüş ve tesadüfen karşılaşmışken bir şeyler söylemek istiyordum. Telefonda mesajlaşırken bazı yanlış anlaşılmalar olmuştu kendimi açıklayamamıştım ve siz de beni haliyle sapık olarak görmüştünüz. Bunları düzgünce açıklamak isterim. Bu yüzden kahve içmek ya da bir şeyler yemek için vaktiniz var mı acaba?"

Yüzüme bakarken tek kaşını kaldırdı ve söylediklerimi değerlendirdi. Kabul etmesi için gözlerimi büyütüp dudaklarımı büzdüm. Sevimli halime kimse dayanamazdı. Bu yüzden çizmeli kedi bakışlarımı kullanma silahımı uygularken hiç çekinmemiştim.

Bakışlarıma kanmış olacak ki başını sallayıp beni onayladı.

"Birkaç dakikalık bir kahve molası verebilirim sanırım."

Kocaman gülümsedim ama bu seferki içten bir gülümsemeydi.

"Ah çok sevindim o zaman. Daha bakacak mıydınız yoksa alışverişinizi bitirmiş miydiniz?"

Başını salladı.

"Burada bitirebilirim çünkü yeni sezon ürünlerini pek beğenmedim ve gözüme kestirdiğim her şeyi aldım sanırım. Yani ödeyip çıkabiliriz."

Heyecanla başımı sallayıp ellerimi çırptım. Çıkışa doğru yönelmişken arkamdan gelen sesiyle duraksadım.

"Jeon Jungkook?"

Sevimli bir gülümsemeyle dönüp sorarcasına baktım.

Elindeki gömleği havaya kaldırdı.

"Bunu unuttun sanırım. Almayacak mısın? Beğendiğini söylemiştin."

Elindeki gömleğe bakarken yüzümdeki gülümseme kaybolmasın diye ciddi bir uğraş verdim. Neden beğendiğimi söylemiştim ki? Şimdi nasıl bir mazeret sunacaktım almamak için? Beğendiğimi ve üzerime tam olduğunu söylemiştim. Haliyle almam gerektiğini düşünüyordu.

Fakat bilmiyordu ki ben fakirdim. Tamam fakir kelimesi abartı olurdu ama Gucci gömlek alacak kadar da zengin değildim. Ve bunu ona söylersem yalanım ortaya çıkardı çünkü ona bütçem yetmeyecekse burada ne işin var diye sorardı.

Ensemi kaşıyarak elindeki gömleği aldım.

"Hadi gidelim. İkimiz de ödemeyi yapıp üst kattaki kahvecilerden birine gidebiliriz."

Dudaklarımı ısırıp peşinden giderken bu durumdan kurtulabilmek için plan yapmaya çalışıyordum. Tam şu anda zaman durmalıydı. Dudu peri zamanı durdurabilir misin lütfen? Zamanı benim dışımdaki herkes için durdur ben de Taehyung'un cüzdanından bunu ödeyebilecek kadar para çalayım? Nasıl fikir ama?

Taehyung'un aldığı eşyaları ödemesini izlerken gözlerim neredeyse dolacaktı. Çok gerilmiştim.

Taehyung neden bana gömlek seçesin tutmuştu ki? He aşkım? He?

Taehyung ödemesini yaptı ve sıra bana geldi. Dudaklarımı ısırıp ölüm saatimin gelmesini bekledim. Elimdeki gömleği uzatırken nasıl ödeyebileceğimi düşünüyordum. Nakit olarak o kadar paramın olmadığına emindim. Kart limitimi de aşardı.

Ödeme olarak telefon kabul ediyorlar mıydı acaba?

Gerçi bu çirkin gömlek telefonumdan bile pahalıydı. Benim telefonumu geçtim iPhone 12'den pahalı gömlek mi olurdu Tanrı aşkına?

O parayı vereceksem gömleğin insan suretine bürünüp bana yemek falan yapması gerekirdi. 2.000 dolar neden verilirdi ki bu çirkin şeye?

Görevli gömleği okuttu ve fiyatını söyledi. Dudaklarımı ısırıp arka cebimdeki cüzdanımı çıkardım. Taksit yapma şansım var mıydı acaba? 2.000 taksit yapsak ve her ay 1 dolar ödesem olmaz mıydı?

Böyle bir fırsat sunmazlarsa bitmiştim çünkü.

Kartımı tam çıkaracaktım ki telefonumun sesi mağazayı doldurdu. Bir dakika dercesine elimi kaldırıp telefonu açtım. Ekranda gördüğüm Eunwoo ismi ile tüm sinirimi ona kusmamak için kendimi zor tuttum.

Oturup ağlamak istiyordum.

"Efendim Eunwoo? Şu an ne söyleyeceksen hiç sırası değil biraz meşgulü-"

"Jungkook! Jaehyun'u hastaneye getirdik!"

Gözlerim kocaman oldu ve istemsizce bağırdım.

"Ne? Nesi var?"

"Endişelenme çok ciddi bir şeyi yok kolunu kırdı sandık çünkü kolum kırıldı diye ağlamaya başladı ama sadece incinmiş. Sana da haber verelim dedik en yakın arkadaşısın ve exisin sonuçta."

Taehyung bana dikkatle bakıyordu. Az önce bağırdığımdan ve mimiklerim hızla değiştiğinden şaşırmıştı muhtemelen.

Buradan kurtulabileceğim ve aynı şekilde gömleği ödeyemeyip rezil olmaktan kurtulabileceğim bir plan geldi o an aklıma.

Yüzüm daha da endişeli bir ifadeye büründü ve az öncekinden daha da sesli bir şekilde bağırdım.

"NE JAEHYUNA ARABA MI ÇARPTI?"

Eunwoo salağı ise ne yaptığımı anlamadığından bana itiraz etmeye başladı.

"Jungkook nerenle dinliyorsun kolunu incitti diyorum ne araba çarpmas-"

"OHA ÖLEBİLİR Mİ YOĞUN BAKIMDA MI? HEMEN GELİYORUM İNANAMIYORUM!"

Telefonu kapatıp endişeyle Taehyung'a baktım.

"Bay Kim çok yakın bir arkadaşım hastaneye kaldırılmış acilen gitmem gerekiyor. Sonra konuşsak olur mu? Çok üzgünüm sizi ekiyor gibi oldum."

Endişeyle ve üzüntüyle başını salladı.

"Tabi Jungkook düşünme bile hemen hastaneye git. Yardım edebileceğim bir şey var mı? Hastaneye bırakabilirim istersen."

Başımı hızla salladım.

"Çok teşekkür ederim çok naziksiniz fakat arabam aşağıda."

"Oh iyi o zaman yolda paniğe kapılma ve dikkatli bir şekilde git tamam mı? Arkadaşın da umarım iyi olur."

Başımı salladım üzgünce. Ve dudaklarımı büzüp oyunculuğumu konuşturup hızlıca ona sarıldım. Bundan dolayı şaşırdığını hissettim ama birkaç saniyenin ardından şaşkınlığını atıp bana karşılık verdi. Çok üzgün olduğumdan sarılacak birine ihtiyacımın olduğunu düşünüyordu muhtemelen. Senin o güzel kalbini yerim be adam.

Geri çekilip elimi salladım.

"İyi günler Bay Kim, kendinize dikkat edin."

"Sen de Jungkook."

Oyunum bozulmasın diye mağazadan koşar adımlarla çıktım. Yeteri kadar uzaklaştığımı düşündüğümde dayanamayıp bir kahkaha patlattım.

O aptal gömleği almaktan Jae'nin kolunu incitmesiyle kurtulabileceğimi kim bilebilirdi ki? Taehyung'la olan planlarım da iptal olmuştu ama rezil olmaktan ya da foyamın ortaya çıkmasından iyiydi.

Hem samimiyetle sarılmıştı bana. Benim için üzülmüş, endişelenmişti. Bundan daha iyisi olamazdı. Bugünün planı amacına ulaşamasa da gayet güzel sonuçlanmıştı.

Telefonum tekrar çalınca Eunwoo'nun ismini görünce telefonu gülerek açtım.

"Gerizekalı ne saçmaladın az önce? Bir de telefonu yüzüme kapattın. Ne ölmesi kolu incindi diyorum."

Kahkaha attım.

"Şimdi oraya geliyorum ve Jaehyun'a söyle beni büyük bir dertten kurtardı. Kolu ne dilerse dilesin benden."

Dediklerimi anlayamamış olacak ki "Manyak!" diyerek telefonu yüzüme kapattı.

Tekrardan kahkaha attım. Telefonu cebime koyarken keyifle ıslık çalıyordum.

Kendimi ve şeytani zekamı seviyordum be!

Oğlum Jungkook, devam böyle! Az kaldı tavlayacaksın o adamı!

............

Selamlaaaaaarrrrr ben geldim ahaliiiii. Nasılsınız bakalım beğendiniz mi bölümün hdskldjfbasl. Ben baya eğlendim yazarken. Bu arada Gucci'nin sitesine girdim yazarken ve yuh amk o çirkin şeylere niye o kadar para veriyorlar sjdldfnklfhdnl

Neyse bu şekilde düz yazı bölümleri artacakkkk başka neler neler olacak Jungkook ne şeytanlıklar yapacak bakalımm

Sonraki bölümde görüşürüz sizi seviyorumm



Đọc tiếp

Bạn Cũng Sẽ Thích

779K 49.7K 60
*instastory* İlişki uzmanı olan Kim Taehyung aşka inanmıyordu. Melek sesli bir adamla tanışana kadar. "Bir adam güzel dediği başka bir adama yıldızla...
2.7K 386 5
Okulun başarılı basketbol klübünün kaptanı olan kim taehyung ve onların asistanlığını yapan jeon jungkook.
857K 94.2K 35
jeon jeongguk, homofobik olan kim taehyung'un nefret söylemlerine daha fazla katlanamaz ve onun oldukça meşhur olduğu BRAVADO isimli meydan okuma uyg...
42.2K 5.1K 15
genç çocuğun gözleri korkuyla titredi, ölüme hiç bu kadar yakın hissetmemişti kendini. Tüm uzuvları gözlerine ayak uydururcasına titriyordu. Sağ elin...