FEDA

By zbydkartal

1.9K 572 1.2K

Şu dünyada hep birşeylerden vazgeçmemek için yada bir sonuca ulaşabilmek için feda ettiğimiz şeyler vardır de... More

Tanıtım
1.Bölüm
2. Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6 Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm

9. Bölüm

68 16 15
By zbydkartal

Ben bu bölümü yazarken okuma sayımız 1.55k Dı  buraya okuma sayınızı yazarsanız çok sevinirim ☘️☘️
Ne kadar şimdi az bir okuma sayımız olsada eminimki bir gün hak ettiği değere ulaşacak 💧💧
    

  🥂   🥂   🥂


İçimdeki damarlarımda fokur fokur kaynayan sadece kanım değil ona bu hızlılığı yaşatan korkumdu. Vucudumun artık bu kadar aksiyonu kaldıramamış olacakki iki saattir acilin girişindeki hasta yatığında yatıyordum.

O gittikten sonra artık güçsüzlüğümü kabullenen omuzlarımda bana ihanet edip çökmüştü. Lina ile ela yanı başımda oturup pür dikkat beni izlerken tek bir kelime konuşmuyorlardı. Konuşmasınlardı zaten. Omuzumu yaralayan kesici aletin bu kadar derin keseceğimi düşünmemiştim. Benim omzum böyleyse o adamcağızın elleri ne haldeydi şimdi? Asıl düşünmem gereken buradan çıktıktan sonra hesap vermem gerek kişilerin oluşuydu. Tek temennim dedemin burada olmayışı. Annem öğrenirse çok kötü olurdu. Onun öğrenmemesi güzel olurdu aslında ama öğrenirsede pek korkmam. Annem o benim. bir kızar iki kızar üçüncüde affeder.
"sana bir şey olacak diye çok korktum manyak."
"sensin manyak. Hem iyiyim ben"
Ela Gözleri kıp kırmızı olmuş halen arada burnunu çekiyordu.
"yusuf zor tuttu. Az kalsın yanına gelecekti."
Linanın sözleri ile elaya dönen bakışlarım ile
"bırakmadı. Ellerinden kurtulmaya çalıştım, ısırdım yinede Bir santim kıpırdamadı. Hayvan herif"
Kıkırtım onuda gülümsetmişdi. Aralarında bir şey olma durumunu düşündüğümde irkilerek başımı iki yana salladım.
Onların hayatı silah ile birdi.
Ela yapamazdı ki. Korkardı o.
Lina bana öyle bir bakıyordu ki ona biraz daha bakarsam ağlayacaktı.
"o adam seni öldüre bilirdi dila. Ne kadar o senin hastanda olsa o adama gücün yetmezdi "

Hızla başımı iki yana salladım. Bu durumda ne kadar suçum olsada o benim hastamdı.
"ona yardım etmeliydim. Şu an nerede"
"müşahede altına alındı. Elleri büyük yara almış ve çok yıpranmıştı."
Hafiften doğrulmaya çalıştım.
"hastamı görmek istiyorum."
Onun sözleri çalındı o an kulağıma

'sen işini düzgün yapmıyorsun. Dila yaman'

Haklıydı, Allah kahretsinki haklıydı.
Hastamı anlayamamış ona yardımcı olamamıştım.

Lina beni geriye yavaşca iterek geri yatmamı sağladı.
"malesef yasak"

"ne? Nasıl?"

"hastanın yanına giriş yapman yasak. Emir bu konuda çok sert bir şekilde uyardı"

Ela ya dönen bakışlarım ile ela ellerini iki yanına kaldırarak dudak büzdü.
" malesef ikizim  mücahit bey artık hastan değil"
Vücudumu saran sinir kıvılcımları ile gözüm seğirmişti.
Hastanenin sahibi olması benim hastamı elimden almasını açıklamıyordu.
Yerimden hızla doğrularak  serumu hızla çektim. Asla ama asla benim işime karışmaya hakkı yoktu. Omzumdaki  acıyı yok sayarak sporlarımı acele ile yarım yamalak giyindim.
"dila ne yapıyorsun. Yatman gerekiyor. Dilaaa sakın aklımdan geçeni yapacağım deme"
Hızla ona dönerek
"tamda onu yapacağım."
Acele ile  önümü kestiğinde
"hayır hayır buna izin veremem onu tanımıyorsun sana zarar verir lütfen dila"
Onu dinlemeden yanından geçtim.
"beni dinlemelisin. Sana çok öfkeli bu sefer gerçekten zarar verir sana gitme dila"

Ela da önüme geçtiğinde derince  bir nefes aldım.
"sadece bir açıklama isteyeceğim Lina ona karşı koymayacağım tamammı?"

"tamam değil? Sen sadece soru sormak istiyorsun anlıyorum ama zamanı değil gerçekten öfkeli. Helede sana"

Öfkesi için ondan korkacak halim yoktu hepimiz eşittik ve benim hakkımda verdiği kararların açıklamasını yapacaktı. Öfkesi gram umrumda değil şu  an.

"öfkesi beni ilgilendirmiyor bana açıklama yapmak zorunda"

Hızla yanından geçerek asansöre ilerledim o adam yüzünden sürekli kendimden ödün veriyordum ama bu sondu. Kendimde on kat çıkacak güç bulamıyorum.
Adansöre direkt bindiğimde kızlarda arkamdan binmişti. içresi kalabalıktı. Bu yüzdendi belkide sessizlikleri. Her kat çıktıkca korkum ile öfkem artıyor öfkem ağır basarak kanımı kayanatıyordu. Artık ipler inceldiği yerden kopsundu.
Onuncu kata geldiğimde asansörde kimse kalmamıştı. Bu katın idari kişiler dışında kimsenin giriş yapamadığını biliyordum.
"sana gitme diyorum dila duysana beni. O sana zarar verecek ve hiç çekinmeden."
Acı ile soludu
"benim kuzenim bir cani"
Sözleri ile yerimde mıh gibi kala kalmıştım.
Lina en yakınına bu sözü söyleten o cani adam  bu gün bana hesap verecekti.
"asla durmayacağım. Seni nasıl korkutmuş böyle. Ben hakkımı savunacağım sadece"
Ela ise
"Lina bu sefer dila haklı hiç bir kimse kimseye durduk yere zarar veremez. Ve kuzenin bu gün bu öfkesini atlatacak"
Ellerini boş saçlarından hızla geçirerek uçlarını çekiştirdi.
"anlamıyorsunuz beni tamam gidin ve görün onu. ama son kez söylüyorum geç olmadan Vaz geçin ne olur" artık çok geçti yönetici katındaydık. Ben şu üç haftadır hiç tanımadığım bir adam yüzünden diken üstünde yaşadıysam Bana bir açıklama yapmak zorundaydı . Hastaysa hasta tedavi olmassa benim  ne suçum var. Ben Allah rızası için görevimi yapmış ona yardım etmişim bumuydu benim suçum. Lina titreyen elleriyle elindeki kartı okuturken kendi ellerime döndü bakışlarım. Ellerime değil vücuduma bakmalıymışım meğer tir tir titriyorum. Vücudum bana çok büyük ihanet ediyordu bu gün.  Kapı iki yanına  mekanik bir şekilde açıldığında karşımdaki hastaneye tezat kaçan siyah kapılar yine beni şaşırtmışdı. Bizi gören ali beyin kaşları çatılırken karşımdaki kapının yanından ayrılarak bize doğru gelmeye başladı.
"Lina hanım şu an burada olmanız doğru değil lütfen emir sizi görmeden buradan ayrılın"
Adamın sözleri beni düşüncelere sokarken neden linaya hanım derken, emirin ismini sade bir şekilde konuşması tartışılırdı. Bu ikili arasına bir olay yoksa bende dila değilim.
"emir beyle görüşmek istiyorum"
"dila hanım buradan ayrılmamız rica ediyorum. Şu an emir müsait değil"
Sinirle
"peki müsait olana kadar burada bekleyeceğim." gözleri şaşkınlık ile büyürken umursamayarak kollarımı iki yanıma bağladım. Dikkatle ali beyi izlerken karşı kapının arkasından boğuk boğuk sesler geliyordu.
Gözleri Lina döndüğünde
"hiç ona bakmayın. Bana bir açıklama yapılmadan şuradan şuraya gitmiyorum."
Sonunda beklediğim o an geldiğinde kapı sert bir şekilde açıldı. Yusuf beyin sinirden gerilen çenesi, sıkmaktan kızaran elleri ile hızla dışarı çıkmıştı. Onun gür seside arkasından koridoru sarıp benim beynimi işgal etmişdi.
" her kez sorumluluğunu bilecek."
Yusuf daha bizi görmeden hiddetle arkasını dönüp
"sikimi bilecek. Onun ne suçu var lan"
O an öyle bir hiddetle bağırdı ki arkama bakmadan kaçmak istedim.
"yusuf!"
Bu hiddetini söylediği küfüre karşı çıkarmadığını biliyordum. Ardından ne kadar o tıslarcasına söylesede bu bile acı bir yıkımdı.
"bana bulaşmayacaktı. Şirketin iflas belgesini istiyorum."
"tamam. Bunada tamam."
Geriye dönerek hızla yürüdüğünde yakınında olan bizi az önceki gibi görmeyerek hiddetle üzerime gelirken kendimi son anda çekmiştim. Ama ela bu kadar şanslı değildi. Bu adam bizi görmüyormuydu. Siniri gözlerini kör etmişdi. Sert bir şekilde Elanın omzuna çarpan kolu ile öylece duran kız kardeşim yerinden sarsılarak dengesini kaybetti.
Acı ile yüzünü buruşturduğunda , yusuf acele ile geri döndü.
"önüne baksana"
Elanın sistemini umursamayarak
"ayak altında dolaşma sende" sonradan farkettiği şeyle  Sinirle soludu.
"buradan hemen ayrılıyorsunuz. Hemde hemen"
"emir beyle görüşmek istiyorum"
"dila hanım buradan hemen ayrılmanızı istiyorum"
Ela Sinirle benim önüme geçerek
"duymuyormusun? sadece konuşmak istiyor"
Hızla Elanın üzerine yürüdüğünde ikimizde korku ile geriledik.
"buradan hemen ayrılıyorsunuz? Şu an konuşmak için müsait değil"
Linaya  dönen bakışları ile öfke ile tısladı.
"bunun cezasını alacaksın. Ali Linayı eve götür"
"onun ne suçu var?buraya ben gelmek istedim"
Sözlerim ile bana dönmesi gereken gözleri tam arkamda bir noktaya odaklanmıştı.
Yüzü gerilirken çenesinin çıkıntısından dişlerini sıkışı bariz ortadaydı.
"onun sorumsuzluğu sizi germesin. Önce kendi sorumluluklarınızı üstlenin."
Duyduğum o ağır ses ile usulca başım arkama döndü.
Karşımdaki heybetli adam. Ne kadar korkmuyorum desemde şu hayattaki en büyük korkumdan birisi olmuştu.
Gece gözleri ışığın yansıması ile daha siyah ve parlak bir hal almıştı.
Gözlerim kendi iradem dışında vücudunda dolandığında kendime sıkı bir küfür etme isteği vücudumu sarıverdi. Uzun bacaklarını saran siyah kot üzerine giydiği siyah tişört ile buğday teni uyum içerisindeyi.
Bunu yapmam için komut veren beynime sesleniyorum.

'kendine gel, kendine "

bu kata giriş yasak iken ne işiniz var burada? " o sert bakışları beni hiç umursamadan linaya dönmüş, can alıcı o gece gözleri cevabını beklemenin hazzıyla öfkesini geride tutuyordu. Bu cevabı verecek kişi Lina değil, bendim.
" sizinle konuşmak istediğim mevzular var "
Gözleri, Biraz kül deyip biraz kömür dediğim gözleri  sakinlik le bana döndü.
Ardından hiç beni umursamadan yine başkasına yönelerek bu seferde Yusufu buldu.
"hanımefendinin sorunlarını dinle"

Ahhh bu lanet adam beni umursamıyordu.
Resmen umursamıyordu.

"beni dinleyecek olan sizsiniz ve bana bir açıklama yapmak zorundasınız"

Arkası dönük bedeni gerim gerim girildi. Ellerini yumruk yapıp sıkışından boğumları beyzalamıştı. Ben şansımı iyi zorluyordum.
"bir şeyi tekrarlamaktan hiç hoşlanmam. Ne dediysem o"
İçimdeki öfke ile arkasını dönüp gidişine dayanamadım. Ben büyük bir açıklamayı hak ediyordum. Hızla arkasından ilerleyerek hiç düşünmeden koluna tutundum. O an bunu yapmamam gerektiğini geç fark etmişdim. Elimi ateşe dokunmuş gibi hızla çekerken asıl ateşin yuvası olan gözleri beni buldu.
"bana açıklama yapmak zorundasınız" gözleri
Seğirerek derin bir nefesi vücuduna ihtiyaç bilip ciğerlerine kabullendi. Vücudu halen yan bir şekilde iken buynunu iki yana yatırarak kütletti.
İşte şimdi bitmişdim.

Gözleri öfke ile harmanlanıp hızla kolumu tuttu. Ben daha ne olduğunu anlamadan vücudumu sert duvara çarpmıştı.
Acı ile ağzımdan iniltim kaçtı. Diyer boştaki eli omzumdaki yaramı bulduğunda hiç acımadan bastırdı. Bu sefer acı bağrığım koridorda yankı yapmıştı.
"ne istiyorsun lan ne? Canınımı almamı?"
"bırak onu allahın belası bırak ne istiyorsun ondan?"
"emir bırak dila'yı. Bırak"
İkiside iki kolunu tutup çekmeye çalışmalarına rağmen kımıldamıyordu. Dahasına onlar çektikce yarama daha çok bastırıyordu. Gözümden dökülen yaşlar ile acı ile haykırdım ona.
"ben neden bu davranışlarınıza maruz kalıyorum ha söyleyin? Ne benim suçum? Size yardım etmekmi?"

Ela umudu kesmiş olacakki bakışlarım ona döndü. Yusufu yanına gidip koluna sarıldı.
"o Allahın cezası arkadaşına söyle bıraksın kardeşimi? Yusuf  sana diyorum bıraksın onu. Ona zarar veriyor nolur"
Canımın içi oda ağlıyordu. Kolumdaki acı artık dayanılmaz bir yakıklık hissi verirken bakışlarımı ona döndürüp kollarından kurtulmaya çalıştım.
"bırak beni hayvan herif. Canımı nasıl acıttığının farkındamısın, sen? Bunu sana çok pis ödeteceğim"
Artık bitmişti. bu adam kim olursa olsun bana yaptıklarının bedelini ödeyecekti.
Göz yaşlarım yüzümü sırıl sıklam ederken artık omzumdaki acıdan gözlerim kararmaya başlamıştı.
"emir onu bırak"
Yusuf onu benden çekmek için uğraşıyordu. Hızla o gece gözlere döndüm . Gözleri sadece bir noktaya odaklanmıştı.

Hayır hayır

Şimdi değil benim yüzümden değil.
Göz bebekleri öyle bir renge bürünmüştü ki  gecenin aysız hali gibi, siyahın en koyu tonu gibi, içinde hiç bir parıltı kalmadan umudu yok olmuş, karanlık kuyunun dibindeki o canavarın canımı alacağını bildirircesine bakıyordu gözlerime.
Ölümün en gerçeğini tatmış gibiydi. Bu adamın gözleri beni ölümün gerçekliğiyle tanıştırmak için buradaydı. Vücudunu hızlı bir titreşim sardığında korku ile biraz daha sindim duvara.
Sanki ne kadar sine bileceksem...
"iyi değilsin emir. kıza bu öfken ile zarar vereceksin. Bırak onu"
"karşıma"
"bırak lan kızı. Neden başkalarına olan öfkeni ondan çıkarıyorsun  bırak"
"emir lütfen bırak"
Hiç kimseyi umursamadan bana bakıyordu.
Artık ayakta kalacak gücüm kalmamıştı.
"senin yüzünden"
Nee
Ne benim yüzümden
"hayır dostum kızın bir suçu yok. Bırak onu"
"onun yüzünden lan onun yüzünden."
Ne saçmalıyorlardı bu admlar
Ben yine ne yapmıştım.
"sakin ol ve kızı bırak. Aynı değiller. Emir aynı değiller"

Kim ile aynı değildim
Neyim ayını değildi

"aynılar yusuf. Onun yüzünden yine olmaya başladı"

Lina büyük bir laneti öğrenmiş gibi acı ile fısıldadı
"onu hatırlatıyor "
Hızla onun kollarına sarılarak
"hayır emir aynı değiller lütfen. Onun yüzünden değil hayır"

Gözlerimin önü karıncalanmaya başlamış, başım dönüyordu.
Sesimi bulamıyorum artık. Kolum hissizleşmişti.
"bırak beni"
O an, hiç beklemediğim an eli kolumdan çekilerek çenemi kavradı. Ellerinden yüzüme geçen sıvıyı hissediyordum.

Kanım
Benim kanım...
Ela acı ile feryat etti.
"çekin onu nolur çekin öldürecek kardeşimi."
Linada ağlıyordu.
Vücudumdaki güç çekilirken ayakta zor duruyordum.
"aynılar. Ben yine bu kadın yüzünden yaşıyorum o lanet olasıca olayları."

Çenemi sıkarken gözlerine bakacak, kafamı kaldıracak gücüm yoktu.
"gözlerime bak lan gözlerime" o an elleri vücudumu hızla terk etti. Bu terk ediş vücudumu bir boşluğa düşürürken acı ile yere çöktüm.
"öldüreceksin kızı gerizekalı"
Linada hızla yanıma çökerek yarama baktı.
"çok kan kaybetmişsin.dila bana bir şey söyle"
Ela boynuma sarılarak hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
Şu an kımıldayacak, sesimi çıkaracak gücüm yoktu.
Ama benden bir cevap beklerken  onlara biraz daha acı yaşatamazdım.
"i.. İyiyim" omzuma yavaşca dönen bakışlarım ile gördüklerimin dehşeti gözüme yansıdı. Tişörtümün her yeri kan içerisindeydi. Derin bir öksürük ile vücudum sarsıldı.
"Allahın cezası. Öldürecektin onu."
İki elini başına koymuş.

" aynılar yusuf aynılar"
Derim derin soluklanırken artık beynim kabullenişini yaşıyordu.
Bu adamı bir daha görürsem o gün gördüğüm son surat bu adamın yüzü olacaktı. Beni öldürmeye yemin etmiş gibi bir hali vardı.
"dayanamam bir daha aynı acıları kaldıracak beden yok bende. Bu sefer bütün ipler kopar"
Yavaşca o lanet olasıca gözleri bana döndü.
"dünyada gördüğün en farklı gözleri"
Bir daha görmek istemiyordum.
"benden uzak dur. Bu senin için son uyarım" hızla koridoru terk ettiğinde. Öylece kala kalmıştım.
Linada boynuma sarılarak seslice hıçkırdı.
" özür dilerim. Çok özür dilerim. Koruyamadım seni."
Bende anın getirisiyle istemsiz hıçkırığımı dışarı salı vermiştim.
Üçümüz acı acı ağlarken,yüreğimiz yangın yeriydi. Kimeydi bizim bu büyük acımız? Nefes alış verişlerim sıklaşırken üzerimize  düşen gölgeye döndü bakışlarım. Gözleri, bu koca adamın gözleri halen donuk bakmakta kararcıydı. Nasıl bir insanın ruh hali bu kadar katı olabilirdiki?

"daha fazla kan kaybetmeden ilgilenin onunla Lina. Sonrasında eve gel. Bu gün  baban ile konuşacak çok konun olacak"

Ela sinirden yüzü kırmızı olmuş Bi şekildeyken bir anda yanımdan kalktı. Daha ne olduğunu anlayamadan gücü yetmemesine rağmen iki elini yumruk yapıp onun kaslı gövdesine vuruyordu.
"hala neyin derdindesiniz siz? Öldürüyordu kardeşimi o cani arkadaşın. Ne biçim insanlarsınız siz?"
Hiç yerinden kımıldamadan onu izleyişi bu halimde içime bir korku salıyordu. . Bir anda bileklerini  tutarak kendine çekişi hepimizi en çokta elayı şaşırtmışdı.
"haddinizi bilin sizde" arkalarını  dönüp gidişleri yokmu işte o zaman bağızlarına çöküp sıkıp öldürmek istiyordum.
Lina ayaklanarak göz yaşlarını sildi.
"şu koluna bir pansuman yapmalıyız. Bütün dikişler patlamış. Hadi canım kalk. Benim odama geçelim burada malzeme bulamam." ikiside koluma girdiğinde acı ile inleyerek kalktım. Bu halimi dedem görse olacakları düşünmek bile istemiyordum.
Sinir küpü gibi...
İstanbulda taş üstünde taş bırakmazdı.
Yavaşca asansöre geçtiğimizde yaramın ağrısı, başımın dönüşü,Etrafın dar oluşu nefeslerimin yetişmemesini sağlıyordu.
Sık sık nefes alışım artık bünyemi çok yormuştu.
"biraz d.. daha burada kalırsak öleceğim"
"sakin ol hiç bir şey yok geldik bak sadece bir kat kaldı."  kapıların  açılışı ile ilk Lina çıkıp etrafı kontural etti. Tam asansörden çıkarken kimsenin olmayışına seviniyordum ki karşımda dona kalmış bir vaziyette cemal öylece bana bakıyordu. Bu gün kıvırcık saçlarını toplamıştı. Tatlı çocuk bu haliyle bile sempatikdi.
"s.. size ne oldu? Dila hocam"
Lina öfke ile cemale yöneldiğinde hızla ağzını kapattı.
"sussana sen. Herkezi başımıza toplayacaksın"
"ama Lina hocam kolu hiç iyi gözükmüyor"
"bak halen bağırıyor. Sus susda kızın kolu ile ilgileneyim"
Sonunda kendine gelmiş olacakki hızla yanıma geldi.
"ben ne yapabilirim? Malzemeleri getireyimmi?"
"olur hadi hızlı ol" kolumun bu kadar hasar alıp kanayacağını düşünmemiştim.
Kolum ne yapsın az kalsın kopartılıyordu. Oda haklı.

Kolum Yeni dikişler ile daha iyiydi. Yorgunluk ile bitkinliğim arasında kısa bir süre sızmışım uyandığımda halen Linanın odasındaydım. O en sevdiğim tişörtüm çöpe atılmış iç çamaşırlarımla kalmış vaziyette Linanın odaya gelmesini  bekliyordum. Neredeydi bu kız?
Ela...
Ne kadar oda benim gibi yorulsada hastası ile ilgilenmesi gerektiği için acile inmişti.
Ben bu üç hafta içerisinde çocukluğumda ki yorgunluk kadar çok yorulmuştum.
Çocukluğum...
Benim çocukluğum
Kabuslarla dolu çocukluğum.
Babam...
Onun yüzünden
Çocukluğum çalınmıştı benim.
Çocukluk denilecek güzel bir anım bile yoktu benim.
Hepsi iğrenç günlerden ibaretti.
Bunları boş vermeliyim ki geleceğime bakabileyim.
Ama artık karar vermiştim.
Ne pahasına olursa olsun yapacaktım bunu.
Ben bu kararımı uygulamazsam eminimki canımız daha çok yanacaktı.
Kapının kilitli oluşundan faydalanarak ayaklandım.
Şu an yere çöküp hüngür hüngür, Ağlamak istiyordum.
Bu zamana kadar bunun için çabalamıştım. Çok uğraşmıştım ama daha fazla kimseye zarar gelmeden yarın bitecekti bu iş.
Şansımın bu gün ilk defa güzel gidişinden kapı çalınıp Linanın kısık mırıltısını duydum.
"dila benim. Aç kapıyı"
Kilidi yavaşca  kıvırdığımda kapı kolunda yana yatmışdı.
Bedenini içeriye ittiğinde onunda ne halde olduğunu görmüştüm
Bitmişdi..
Yorgun
En çokta kırgındı.
Elindeki tişörtü almak istediğimde hafiften geriledi. Neden bu davranışı sergilediğini daha düşünemeden yavaşca kafamdan geçirmişti. Bu güzel kadının yüreği küçük bir çocuğun masumiyetini en güzel hali gibiydi.
Kolumu, canımı acıtmamaya dikkat ederek yavaşca giydirdi. Gözleri buğulandığında benim ilk damlam yanağımı ıslatmışdı.
Dudakları yavaşca aralandığında duyacaklarımın acısı ile gözlerim kendi iradem dışında kapanmıştı.
"özür dilerim"
Sessiz feryadı canımı paramparça ederken içimdeki bir şeylerin koptuğunu hissettim.
Göz yaşlarımı usul usul dökülürken yavaşca sarıldım ona.
"asıl ben özür dilerim. Sana böyle bir acıyı tekrar yaşatmamalıydım."
Sözlerimin arkasındayım. O abi dediği adamın acılarını ben tekrar gün yüzüne çıkarmıştım. Elimin dokunduğu bütün şeyler bir kabusa dönüşerek tekrar bana dönüyordu.
O...
Acılarını içinde tutunmayı öğrenmişti belkide.
Belkide artık hissetmiyordu.
Ben adamın damarına bastıkca onu kışkırtıyor sinir ediyordum.
Artık suçu başkalarında aramak düpedüz ahmaklık olur.
Adam hastaya hasta
Bana ne
Beni ne ilgilendirir
Ama ben bir aptal misali adamın üstüne üstüne gidip öfkesini körüklüyordum.
"unutmuştum onun yüzünü Biliyormusun? Sekiz yıl dile kolay. Bizi bırakıp giderken daha on sekiz yaşında genç  bir delikanlıydı.
Sekiz yıl boyunca hiç görmedim onu. Hiç...
Babam yılda bir defa giderdi yanına. Her seferinde neden onuda getirmediğini sorardım Hiç usanmadan. Orada oluşmaya başlamış hastalığı zaten gitmeden öncede asabi bir insandı. Pek konuşmaz konuşunca tam konuşurdu. Çabuk öfkelenirdi. "
Anlattıkları artık benim için hiç bir işe yaramazdı ama içimdeki merak duygusu durdurmuyordu beni. Hem sadece benim merakım deyilki Linanın acıları bunlar. Ben onun dostu olarak dinlemek benim en büyük görevimdi.
" neden gitti buradan "
Bu sorduğum soruyu sormamam gerektiğini geç farketmişdim. İçi gide gide, hüngür hüngür ağlamaya başladı.
"bunu ne ben anlata bilirim nede bir başkası. Bunu bir tek emir anlatabilir"
Resmen az önce beni öldürecek olan adamın hayatını merak ediyordum.
Merakımın olayına tüküreyim.
"sinir krizleri. Ataklar derken hastalığı üstüne artmış. Tabi ben bunları yusuf dan yalvar yakar zor öğreniyorum o zamanlar"
Hıçkırıklara çoğalırken derin bir nefes çekti içine.
"Bi zaman sonra yusuf bana bir şey anlatmamaya başladı. Sadece o iyi diyordu.
Annem onu çok severdi. Bir iki kez zar zor oda gitti ama ben hiç gidemedim. Anneme neden onuda  getirmediğini sordum. Yine ve yine sordum. Annem acı bir şekilde artık onu görmemizi istemediğini söyledi. "
Duyduklarım yüreğimdeki acıma acı katıyordu.
Kendini nasılda uzaklaştırmıştı böyle insanlardan.
" son...ra onu büyük haber kanallarında görmeye başladım. Çok değişmişdi. İlk tanıyamadım. Genç delik kanlı gitmiş yerine sert bir adam gelmişti. Oradaki şirketlerimiz büyük bir seviyeye getirmiş ve kamil Korhanı, yani babasının elinden almıştı."
Bu söylediklerinden artık hiç bir şey anlamıyordum neden sinir hastası olmuştu?

Neden babası ile arasında bu kadar büyük bir savaş vardı.?

" Lina neden babası ile arsında böyle bir durum var "
" işte asıl mesele bu. bu konuyu bende bilmiyorum. Aralarında nasıl böyle bir öfke var bilmiyorum. Amcam para göz paradan başka hiç bir şey bilmeyen adamın tekiydi."

Bu aradaki ince ayrıntıyı söylemiyordu bana.
" peki sonra "
" amcamın elinden şirketleri aldı. Ama halen amcam güçlüydü. Emiri bitirmek istiyor. Öz oğlunu. Karanlık işlerin başıydı
İşlerini büyütmüş ve şimdi emirde intikam almak için burada "
Duyduklarını dehşeti vücuduma prangalar vurmuştu.
Ben benim hayatımdan  yakınırken. Daha acılı hayatların oluşu beni çok sarsmıştı.
" karanlık işlerde bulaştılar babam, emir, yusuf ve Ali.. "
Anlattığı şeylerin hiç bir kelimesini bu yaşıma kadar duymamıştım.
Silah onu ilk defa babamın elinde annemi öldürmek istediğinde gördüm.
Evet o cani adam sonunda bununda yaparak az kalsın annemi...
Dünyadaki en büyük varlığımı elimizden alacaktı. Sonrasında ondan kurtulfuğumuzu sanmıştım taki şu bir hafta önceye kadar. Yine ailemize musallat olacak diye ödüm kopuyor.
O silahı ilk gördüğüm lanetli günden sonra ilk kez yine Onun elinde görmüştüm . Onun elinde ve yanındakilerde

O...
Babam gibimi?

Bunu düşünmemeliyim.
Düşündükce karanlık beni içine çekiyormuş gibi hissediyorum.
"kamil Korhan hastalığından şüpelendiği için bütün ihtimalleri hat safhada tutuyor. Eğer hastalığını öğrenirse emirin hastalığını kullanarak bütün mal varlığını onun elinden alıp bu imkansız olsada hastalığı ile vuracak onu"
Tiksinti
Bu bünyemde oluşan duygulardan yenisiydi.
O adamı hiç tanımasamda
Biraz daha çabalrasam öldürecek olan adam
İçin kamil horhandan nefret etmişdim.

Ben manyakmıydım.
Hayır hayır bunu durumdayken sizde nefret ederdiniz değilmi?

Öyle öyle
" sonra"
Buz gibi zemine çökmüş birbirimize sarılı vaziyette ağlıyorduk.
Biri bu halimizi görse bize hiç iyi bakmazdı.
"şimdi sana bu yüzden çok öfkeli. Onun hastalığını biliyorsun ve seni düşman yerinde görüyor"

"nee?"
Yuhhh ben ney yaptıysam artık. Şaşırttı bu adam.
"evet. Aslında bütün her kesi öyle görüyorda o ayrı mesele. Sen hastalığını bildiğin için bunu kullanacağını düşünüyor. Aslında senlik bir durum değildi bu. Bütün korumaları seçilmiş kişiler. Evindeki çalışanlarda öyle. Yanlışa takati yok. Diyorum ya sana çok değişti diye. Ama ben görüyorum içinde halen bana küçük bir sevgisi vardır değilmi dila? "

Sözleri yürek burkan sözleri..
Büyük bir beklenti içindeydi.
" halen seni sevdiğinden eminim. "
Hızla geri çekilerek göz yaşlarını silip kıkırdadı.
" seviyo, seviyo "
Kaşlarım çatılırken, kaşlarıma inat güldüm.
" deli. Ağlarken bir anda durulup nasıl böyle güzel gülersin? "
Yanakları hafiften kızarırken bu kadar cümlenin içerisinden  işine gelen yeri anlayarak
"İkizler burcuyum ben bir kere tamammı?"
Kahkaha atarak
"tamam" kelimesi döküldü dilimden. Ben böyle katıla katıla gülerken ardından söylediği cümle kalbimi, canımı, beynimi en çokta içimdeki çocuğu acıttı.
"sizinde büyük acılarınız var biliyorum. Ama anlatacağınız günü bekliyorum. O güne kadar hep kalbinizdeki cocuğun oyun arkadaşıyım"

Sözleri
Öyle acıttı ki yüreğimi, içimdeki çocuk izin versem hüngür hüngür ağlayacaktı. Kimseye yansıtmak istememiştim Ben bu güne kadar.
Kendimde ki yaraları unutup birilerine merhem olabilmek için seçtim ben bu mesleği. Elanında bir nevi bu yönde düşündüğünü hissediyorum. Nasıl anlamıştı
Çok çabalamıştım görmesinler  diye, çok çabalamıştık.
"nasıl? Nereden?"
"boş ver bunları beni hiç dememişim say. Sadece o gün anlatmak istediğin o gün içindeki çocuğun oyun arkadaşı olacağım ."
Ardından daha konuşmadan bu hüzünlü atmosferi yararak ayağa kalkıp elini uzattı.
"üşüteceksin. Buz gibi yere oturduk. Çocuğumuz olmayacak sonra. Allah korusun "
Sağ elimi avucunun  içerisine koyarak kalktım.
Artık son kelimelerime gelmişti.
Ben bu büyük yüke dayanacak gücü ne kendimde nede bir başkasında görebiliyorum.
Linaya son kez sarılarak kulağına  fısıldadım.
" aramızda ne kadar mesafe olursa olsun ben  içimdeki çocuğun arkadaşını unutmayacağım"

°°°&&°°°&&°°°&&°°°    

Dila kendine ne gibi bir çözüm buldu sizce?

Dila emirin hayatını öğrenebilecekmi?

Dilanın bulduğu çözüm hayatlarını nasıl etkileyecek?

Oy ve yorum sizden gelen en güzel hediye 🎀
Güzel günleriniz olsun inşallah 💜
Mutlu ve esenlikle kalın🌈🌈

Continue Reading

You'll Also Like

İS By Binnur Şafak Nigiz

Mystery / Thriller

335K 13.1K 13
İs Tanyel başarılı bir konservatuvar öğrencisidir. Sahnedeki başarısının devamlılığını sağlayabilmek uğruna adının önüne yerleştirilen birçok kötü sı...
Ateş'in Evi By Pelin Cansu

Mystery / Thriller

33.1K 1.5K 50
Siyah Güz Semti denilen ruhsuz insanlarla dolu bir yerleşim yerine annesi ile birlikte taşınmak durumunda kalan Destina durumdan hiç memnun değildir...
GÜZ YARASI By Emine

Mystery / Thriller

26.7K 7.2K 29
Elindeki suyu tepesine bir dikiște bitirdi ve su șișesini hızla evlerinin geniş bahçesine savurdu. Onu her sabah böyle izlemek akıl kârı değildi ama...
MAHKUM By yağmur

Mystery / Thriller

2M 107K 31
Azılı bir suçlu. Masum bir doktor. Ve bu onların aşka düşüş hikâyesi. (01.08.2019)