ARE YOU KILLER [YIZHAN]✔

By gzmdidi

9.8K 868 341

Sevdiği için her şeyden vazgeçerdi Xiao Zhan. Peki onu düştüğü bataklıktan kurtarmak için neleri feda ederdi... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
11
12
13
14
15
16
Yeni yıl özel bölümü
17
18
19
20
21
22
23
24
25 -Final-

10

335 32 10
By gzmdidi

Yanlış duyduğunu düşündü Zhan. Memurun yanılmış olabileceğini ya da başka bir ihtimalle isim benzerliğiydi.

''TUTUKLANDI?''

Buğulu gözleriyle memurun gözlerinin içine bakıyordu. İnkar etmesini beklerken karşısındaki adamdan onaylama gelmesi gücünün tamamen tükenmesine sebep olmuştu.

Anlamamıştı. Daha kendisi bulamazken polisler onu hemen nasıl bulmuştu? Daha birşey kesin değilken nasıl tutuklamışlardı?

Hemen Dr.Ziyi'yi arayarak sonuçların çıkıp çıkmadığı sormak için telefonu eline almıştı. Elleri titriyor, telefonu düşürmemek için ayrı bir çaba harcıyordu.

Telefon çalar çalmaz karşısındakinin sesini duymadan sorular sormaya başlamıştı.

''Sonuçlar çıktı mı?''

''Sanada merhaba Zhan.''

''Ziyi lütfen şu anda uğraşamam. Sonuçlar çıktı mı?''

''Tabiki de hayır Zhan. Daha kaç saat oldu ki hemen sonuçlar çıksın. Sanki prosedürü bilmiyormuş gibi konuşuyorsun.''

Daha fazla konuşmadan telefonu kızın yüzüne kapatmıştı.

''Neler oluyor?''

Sandalyesine kendini bıraktığı gibi başını elleri arasına almış,parmaklarını saçlarının arasına geçirmiş çekiştiriyor bir yandan da kendi kendine konuşuyordu.

''Daha sonuçlar çıkmadan nasıl tutuklandı? Gözaltına bile almadan mı tutukladılar?''

Mırıldanmasını sadece kendisi duyuyordu. Memurun ona seslendiğini duymayacak kadar dünyadan tamamen kopmuş kendi içinde ayrı bir dünya oluşturmuştu.Dolunay gökyüzünde daha da yükseğe çıkıp kendini tamamen belli ederken saatlerin nasıl bu kadar hızlı geçtiğinin farkında değildi.

''Nasıl bu kadar çabuk bulunup tutuklandı? Nerede bulmuşlar Yibo'yu?'' Sorduğu soruları memurun cevaplamasını bekliyordu.

''Şubedeki arkadaşım onun kenar mahalledeki küçük bir motelde bulduklarını söyledi.''

Zhan iyice işin içinden çıkılmaz bir noktaya ilerlediklerinin farkındaydı.

''Peki onun orada olduğunu nerden biliyorlarmış? En son telefon sinyali evin orda kesilmemişmiydi?''

Memur, savcı Zhan'ın şüphelerinin yersiz olmadığını anlamıştı. Sorular hiçte mantıksız değildi.

''Daha sadece ilk incelemede parmak izi çıkmıştı. O bile kesin değilken nasıl onu bir motelde bulup tutuklamışlar?''

Zhan konuşmaya devam ettikçe bu durumun ne kadar karışık ve bir o kadar da şüpheli olduğunu kesin bir şekilde anlamaya başlamıştı.

''Ve en önemlisi en son konuştuğumuzdan beridir haber alamadığım Yibo'nun motelde ne işi var?''

Sorular.

Sonu gelmeyen işi daha da yokuşa süren sorular. Düşündükçe kalbinin derinliklerindeki acı yerini daha beter bir acıya bırakıyordu. Sanki biri kalbini bıçakla yerinden söküp avuçlarının arasında sıkıyordu. Her nefesini sevdiği adam için alıyordu. Okul zamanlarından bu zamana kadar yanından bir gün bile ayrılmamış adamı saatlerdir görmüyordu. Saatler ona yıllar gibi gelmişti. Ama onu bu durumdan kurtarmak istiyorsa asla kendini bırakamazdı. Ne kadar üzülürse üzülsün, ne kadar canı acırsa acısın. Kendi önemli değildi. Önemli olan onun daima sevdiği adamdı.

''Hemen şubeye git ve neler olduğunu öğren. Tüm detayları istiyorum.''

Kapıya yönelen memura buruk çıkan sesiyle seslenmişti.

''Yibo'ya dikkat et.''

Memurun çıkmasının ardından kendi de çıkmış, Adli Tıp Kurumuna doğru yola koyulmuştu. Bugün ne olursa olsun birşeyler öğrenmeliydi.

Arabaya binmişti ama onu kullanacak gücü kendinde bulamıyordu. Hemen ardından bindiği arabadan çıkarak ana kapıya doğru yürümüştü. Taksiye binecekti çünkü araba kullanacak kadar iyi hissetmiyordu.

Dışarda esen hafif rüzgar yere düşen yaprakları tekrardan havalandırırken, yüzüne doğru gelen koku içini ürpermişti. Resmen burnuna onun kokusu dolmuştu. O kokuyla beraber gözlerinden yaşlar süzülmüş yanağında ıslak izler bırakmıştı.

Taksiye biner binmez hemen adresi söylemişti. Oraya varana kadar aklındaki düşünceler daha da derinleşmişti. Olayları bir birine bağdaştırmaya çalışsa da bir türlü olmuyordu. Yibo'yla üç gün önce konuşmuştu. Daha sonra cinayet işlenmişti. Ve şimdi bugün Yibo kenar mahallede bir moteldeydi. Saklanmış. Gerçekten o yapmış gibi kaçmıştı herşeyden. Mantıklı değildi.

Yibo'nun bütün müvekkillerini biliyordu Xiao Zhan. Wang Haoxuan'ı tanımıyordu. Tanımadığı bir adamı neden öldürsün ki? Hemen ardından Yibo'nun ofisini aramıştı. Saatin farkında olmadığı için kimsenin olmayacağını düşünememişti bile. Taksi şoförüne geri dönmesini söylemiş, ofisin adresini vermişti.

Kısa sürede oraya ulaşan Zhan vakit kaybetmeden yukarı çıkmıştı. Anahtarla kapıyı açıp içeri girdiğinde durakladı bir an sanki bir karaltı gördüğünü düşündü ama bunun yorgunluktan sadece bir yanılmasa olacağını kendi kendine söyleyip oyalanmadan odaya gitmişti.

Ofis her zaman çok derli topluydu. Wang Yibo her zaman düzenli,titiz ve dakik bir insandı. Aradığı şeylerin hemen elinin altında düzgün bir şekilde olmasını severdi. Dosyalar mahkemelere göre düzenlenmişti. O koca klasörlerin içindeki evraklarda isim sırasına göre düzenlenirdi. Bu sayede tek seferde ortalığı dağıtmadan aradığını hemen bulurdu. Dosyaların yanı sıra evraklarda taranır bilgisayarda mutlaka kopyası olurdu.

Hemen masaya oturup bilgisayarı açmak için düğmeye basmıştı. Nedendir bilinmez içinde bir huzursuzluk vardı. Zaten Yibo'nun durumu onu yeterince huzursuz ediyordu ama bu daha farklı birşeydi.

Bilgisayarın şifresini sadece Yibo ve kendi biliyordu. O yüzden hemen şifreyi girmiş açılmasını beklerken yine bir karaltı gördü Xiao Zhan. Bu sefer yanılsama olmadığını anlamıştı. Ofise birileri girmişti.

Ofisin olduğu bina yüksek güvenlikli bir yerdi. Çünkü bu binada en ünlü avukatlar ve hukuk ofisleri bulunuyordu. Herkes kafasına göre istediği şekilde giremezdi bu binaya. Mutlaka girişteki güvenliğe kimliğini bırakmalı ve kapıdan girebilmen için kart almalıydın. Ama bu gelen kişinin izni olmadığı belliydi.

Onu farkettiğini anlamaması için doğal davranmış,bilgisayarda sanki işleri varmış da onları hallediyormuş gibi bir görüntü vermeye çalışıyordu. O sırada evrakların olduğu klasöre girip hemen ismi arattı.

Yoktu. Yibo'nun Wang Haoxuan adında bir müvekkili yoktu. Peki bu adam bu ofise ne için gelmişti?

Ofisin kameraları uzaktan kontrollü olduğu için hemen sistemi kendi telefonuna bağlamış, sanki bütün işlerini bitirmiş gibi çantasını da alarak ofisten çıkmıştı.

Binadan çıkmak için ana kapıya geldiğinde etrafına bakınmıştı. Nedense şu an herşey daha önce defalarca gelmesine rağmen çok farklı görünüyordu. Güvenliğin bir dakika bile ayrılmaması gerekirken şuan yerinde değildi. Kapılar kapalı olması gerekirken sonuna kadar açıktı.

Etrafa dikkatlice baktıktan sonra çıkmıştı binadan. Yavaş yavaş caddeye yürüyüp tekrardan taksiye binip Adli Tıp'a gitmesi gerekiyordu.

Beklerken telefonu çalmış, elini cebine atıp telefonu çıkarmıştı. Bir yandan telefon hala çalarken Xiao Zhan ekrandaki resme takılı kalmıştı.

''Ne zamandandı bu resim? Ahh hatırladım beraber ilk kampa gittiğimizde soğuktan burnu kıpkırmızı olmuştu. Tatlılığına dayanamamış resmini çekmiştim. Oda bana kızıp bağırmıştı.''

Yüzünde gülümsemeyle resme bakıp konuşmaya devam ediyordu.

''O topak burnuna öpücük kondurup yüzünü sıcak ellerim arasına almıştım.''

Gülümsemesi daha da büyürken telefon ısrarla çalmaya devam ediyordu.

''Efendim''

''Şuan şubede onu gördüm. Bence buraya gelmeniz gerekiyor.''

Telefonu kapatmış hemen yoldan geçen taksiyi durdurmuştu. Taksiye biner binmez gideceği yeri söylemişti.

''Pekin Emniyet Müdürlüğüne gidiyoruz.''

İçinde Yibo'nun bulunmasının verdiği mutluluk varken bir tarafı hala karanlıklar içindeydi. Huzursuz ve kasvetli. Elleri arasından kayıp gidecek gibiydi herşey. Aklına geldi birden telefonundan ofisin kamerasına bağlanmış kayıtları izliyordu. Şaşkınlıkla izlemeye devam etti. Gözleri izledikçe daha da büyüyordu.

Gördüğüne emindi. Biri vardı yanılmış olamazdı. Ama kameralara hiç görünmemişti. Gölgesi bile yoktu ortada. Bir an tereddüt etsede hislerinde bu zamana kadar asla yanılmadı.

''Nasıl olurda hiç bir kameraya yakalanmaz?''

''Yerlerini mi biliyor?''

''Bilerek kör noktaları mı kullandı?''

İçine düşen şüpheden gayet emindi Xiao Zhan. Bunların hiç biri tesadüf olamazdı. Tesadüf olamayacak kadar gerçekti.

Emniyetin önüne geldiğinde taksinin parasını ödemiş, kapıyı açıp ilk adımını atmıştı ama o adım onu kaldırmayacak kadar güçsüzdü. Resmen ayakları içeriye gitmemek,onun ne halde olduğunu görmemek için direniyordu. Kalbi onu göreceği heyecanıyla çarparken, soğuk soğuk terlemeye başlamıştı. Adımları keskin bir o kadarda hızlıydı.

Direkt dördüncü kata çıkmıştı. Attığı hızlı adımlar yerini ufak ve tedirgin adımlara bırakmıştı. Hazır değildi. Onu ne halde göreceğini bilmemek şuanda Zhan için ölümden beterdi. Üç gündür görmediği adam şimdi sorgu odasındaydı. Penceresi dahi bulunmayan karanlık, havasız o kasvetli odadaydı. Onu görebileceği tek yer camın arka tarafıydı.

Odaya girdiğinde bakmamak için direnen gözleri yerini bulmuştu hemen. Sadece beş-altı adım uzağındaydı ama ona dokunamıyordu. Başı dik bir şekilde polisin karşısında oturuyor kendisine sorulan soruları cevaplamasını istiyordu.

Wang Yibo'nun yaptığı tek şey karşısındaki adamı dinlemekti. Arka arkaya gelen sorular, arada bir yükselen ses tonu odayı doldururken gözlerindeki ifade korkmuş ama bir o kadarda kendinden emin görünüyordu.

Bileğindeki kelepçe ellerini haraket ettirdikçe canını yaksada yüzünde o acıya dair en ufak bir iz yoktu. Polis memuru yükselttiği ses tonuyla sorular sormaya devam ediyordu.

''Tekrar soruyorum Wang Haoxuan'ın öldürüldüğü gece neredeydin?''

Elindeki belgeyi masanın üstünde sürükleyerek Yibo'nun önüne bırakmıştı.

''Cinayet aletinin üstünde senin parmak izin var hala konuşmamaya devam mı edeceksin? Susman birşeyi değiştirmeyecek. Kanıtlar elimizde.''

Duyduklarıyla şok yaşayan Xiao Zhan kaskatı kesilmişti.

''Ne sonucu?''

Yanındaki kayıt alan memura dönüp farketmeden yükselttiği ses tonuyla bağırmıştı.

''Sana ne sonucu dedim?''

Memur oturduğu sandalyede biraz yana dönerek gözlerinin içine bakmış, onun duymak istemeyeceği cümleler dökülmüştü ağzından.

''Parmak izi sonuçları kesinleşti.''

Daha bir saat önce Dr.Ziyi ile konuştuğunda sonuçların hemen çıkmayacağını kendi söylemişti. Peki bunların bahsettiği parmak izi de ne oluyordu. Bugün arka arkasına yaşananlar onu daha da boğuyordu. Düşüncelere dalmış haldeyken çalan telefonunu bile duymakta zorlanmıştı.

''Sen ne dediğinin farkındamısın?''

Continue Reading

You'll Also Like

66.7K 8.1K 31
safkan alfa jungkook, kırık bir kalple ㅡ jimin ile karşılaşır.
4.5K 473 16
Jimin Matematik hocası Jeon Jungkook hakkında ciddi düşünüyordu, Jungkook'sa onun tam bir aptal olduğunu. @2022 | Chimmysz_ jiminXjungkook jikook içi...
6.4K 626 11
(DÜZENLENDİ) İkinci kez okunmayı hak ediyor. Sağır, dilsiz Jin ve çocukluğundan beri onu seven otizimli Taehyung'un aşkı. " yıl.1972" {TAMAMLANDI}
2.4K 76 18
Küçüklüklerinden beri, Pran (Nanon) ve Pat (Ohm)'in babalarının arasında kıyasıya bir rekabet ve düşmanlık vardı. Her konuda birbirleriyle yarış hâli...