ARE YOU KILLER [YIZHAN]✔

By gzmdidi

9.8K 868 341

Sevdiği için her şeyden vazgeçerdi Xiao Zhan. Peki onu düştüğü bataklıktan kurtarmak için neleri feda ederdi... More

1
2
3
4
5
6
7
9
10
11
12
13
14
15
16
Yeni yıl özel bölümü
17
18
19
20
21
22
23
24
25 -Final-

8

352 30 10
By gzmdidi

''Sevgilim ol''

İkisininde aynı anda çıkmıştı ağzından bu kelimeler. Gözleri birbirinin gözlerinin içine bakarken dudaklarından dökülüvermişti sessizce. Bir kaç saniyenin ardından toparlandı iki aşık adam. Birbirlerine verecek cevapları vardı. Ama kalpleri o cevabı zaten çoktan vermişti onlara.

''Seve seve Wang Yibo''

''Seve seve Xiao Zhan''

Güneş gökyüzünden yavaş yavaş kaybolurken belli belirsiz ay görünüyordu hafif kızıllığın arasından. Dolunay bile bu anı beklemiş gibi şahit olmuştu onların aşkına. Güneş daima onların yanındayken bu sefer de ay eklenmişti buluşmalarına. Birbirlerine kavuşmalarına. Güneş kıskanırken onları şimdi ay bile kıskanıyordu bu güzellikleri. Okulun en yakışıklı iki erkeği artık birbirine aitti. Kader onları bir araya getirmişti.

Öpmek istiyor ama öpemiyordu Wang Yibo. Etrafının kalabalık olması onu geri adım atmaya zorlasa da pes etmeye niyeti yoktu. Ayağa kalktığı gibi Zhan'ın ellerinden tutarak arkasından sürüklüyordu. Şikayetçi değildi tabikide. Sevdiği adam ellerinden tutuyordu. Kim buna hayır diyebilirdi.

Kampüse girdiği gibi boş olan sınıfın birine sokmuş, ayağıyla kapıyı tekmelemiş ardından Zhan'ı ittirerek kapıyla kendi arasına sıkıştırmıştı. Onun bu ani ve sert tavırlarını gören Zhan'ın ufakta olsa yanakları kızarmış,utanmıştı. Bu adamın ne yapacağını anlamıştı o yüzden yüzüne bakamıyordu. Eğdikçe daha da eğmişti yüzünü aşağıya doğru.

Ellerinin birini kapıya dayarken diğer elini Xiao Zhan'ın çenesine götürmüştü Yibo. Kırılacak narin bir parça gibi davranıyordu ona. Hafifçe kaldırarak kendine bakmasını sağladı.

''Yere değil gözlerimin içine bak Xiao Zhan''

''Sana aşkla bakan gözlerimin içine. Dikkatlice bak ve orada kendi yansımanı gör. Bu gözler sana daima böyle bakacaklar.''

Çenesindeki eli yanağına götüren Yibo hafifçe okşamış oradan parmaklarını dudaklarına götürmüştü. Onun bu hareketiyle dudaklarını aralayarak kısa bir nefes vermişti Zhan. Yakmıştı o nefes Yibo'nun parmaklarını. Baş parmağını dudaklarına bastırarak baştan sona kadar gezdirmiş,tam dudağının kenarına geldiğinde benin üstüne indirdi parmağını. Dokunup çekmişti hemen parmaklarını üstünden. Xiao Zhan ne olduğunu anlamaya çalışırken birden hissettiği ıslaklıkla irkilmişti. Alev gibi yanan dudakları onun beninden öpüyordu.

Zhan daha fazla dayanamamış eliyle tuttuğu adamın yüzünü kendine bakması için kaldırmış, çölün ortasındaki vahada susuz kalmış dudaklarını  Yibo'nun dudaklarına bastırmıştı. Karşılığı gecikmemişti. Yibo elleriyle ensesinden tutmuş kendisine çekmiş,yapabilirmiş gibi daha fazla bastırmıştı dudaklarını dudaklarına. Çöldeki vaha da su bulmuştu. Xiao Zhan bu adamın dudaklarında hayatta kalacak suyu bulmuştu.

***

3 sene sonra

Sonunda zamanı gelmişti. Yıllardır deli gibi hazırlandığı sınava sonunda girmiş,sonuçların ay sonunda açıklanmasını bekliyorlardı sadece. Savcı olup olamayacağı bu sınava bağlıydı. Çok çalışmıştı. Sevgilisini hayal kırıklığına uğratmamak için gece gündüz deli gibi çalışmıştı. Aldığı motivasyon ise onun öpücükleriydi. Sırf o öpücükler için inadına bazen anlamıyormuş gibi haylazlıklar yapıp suratını asıyordu. Wang Yibo ise dayanamayıp onu öpücüklere boğuyordu. Yaramaz bir çocuktan farkı yoktu. Yaşı ilerledikçe daha da çocuklaşmıştı. Ama Yibo bu çocuğu  deli gibi seviyordu. Her gün bu çocuğa daha da çok aşık  oluyordu.

Heyecanlı bekleyiş sonunda bitmişti. Emindi Yibo sevgilisinden. İstediği zaman her şeyi başarabileceğini gayet iyi biliyordu. Hiç tereddüt etmemişti. Sınav sonucu açıklanacağı için ona süpriz hazırlıyordu. Elleriyle onun için özenle yaptığı yemek, hazırladığı mat siyah ağırlıklı bir masa, kadehlerde kırmızı şarap, küçük küçük vanilya,tarçın ve sandal ağacı karışımlı mumlar vardı. Yanan loş bir ışık.Arkada da çalan kısık sesli bir müzik. Herşey gayet güzeldi.Hediyeyi de baş köşeye koymuştu. Şık ve abartısızdı. Tam da Wang Yibo'ya yakışacak cinstendi. Şimdi tek eksik sevdiği adamdı.

Kapının zili çalmış, Yibo aynada kendisine bakıp üstünü düzelttikten sonra kapıyı açmıştı. Açtığı anda yüzünde gördüğü ifade gülümsemişti onu. Başarmıştı. Xiao Zhan bu adamın desteğiyle girdiği bu yolda her şeyi başarmıştı. Artık savcı olmuştu. Zhan hemen bir adım atıp onu bekleyen adama kocaman sarılmıştı. Yüzünü boynuna gömmüş kokusunu derince içine çekmişti.

''Başardım sevgilim başardım. Senin sayende her şeyi başardım. İyiki hayatımdasın Wang Yibo''

''Sende iyiki hayatımdasın Xiao Zhan. Herşeyimsin''

Zhan sarılırken kapattığı gözlerini açmış, içeriyi görmüştü.

''Yibo bu...''

Cümlesini  bitirmesini beklemeden Yibo onu ellerinden tutmuş içeriye götürüyordu. Ellerini bırakmadan getirmiş sonra da  onu sandalyesine oturtmuştu. Zaman kaybetmeden Yibo da sandalyesini çekerek adamın karşısındaki yerini almıştı.

''Güzel olmuş mu?''

Anlamsızdı sorması tabikide güzeldi. Wang Yibo'nun içinde olduğu herşey güzeldi.

''Tabiki de. Sorman bile gereksiz. Senin yaptığın bir şey  nasıl olurda çirkin olabilir ki?''

Gülümsemişti Yibo. Her zaman ağzı iyi laf yapmıştı zaten. Bir kaç cümleyle karşısındaki adamı hemen etkisi altına alıyordu. Yibo da ona böyle tutulmuştu işte.

''Kazanacağımdan bu kadar emin miydin?''

''Elbette''

Devamını getirmemişti. Gerekte yoktu. Boş laflarla uzatmak istemiyordu. Güzel ortamı gereksiz sözcüklerle boğmak hiç istemiyordu.  Yemeklerini yedikten sonra Zhan'ın gözü hemen masanın yan tarafında duran kutuya kaymıştı. Şaşırmıştı. Böyle bir ortam, yemekler ve hediye. Çok uğraşmış diye konuştu sessizce. Elini kutuya götürüp heyecanla açmaya başladı hediyesini.

Siyah,sade ama şık bir kravattı. Hemen onun üstünde ufak bir kağıda yazılmışta bir not.

''Sevgilim çok zorlandın, çok emek harcadın ama sonunda başardın. Bu zamana kadar yanındaydım bundan sonra da daima yanında olacağım. Bu kravatı en özel zamanlarda kullanmanı istiyorum.''

Altında koyduğu gülücükle Zhan'ın da yüzü gülmüştü. Gözlerini kravattan kaldırıp sevgilisine baktığında oda gülümsüyordu.

''Bugün özel bir zaman değil mi Xiao Zhan?''

Yüzündeki gülümseme silinmeden konuşmuştu Yibo. Biraz da alaycı bir tavırla söylemişti. Anlamamıştı Zhan.

''Ne?''

Boş gözlerle ona doğru bakarken Yibo yerinden kalkmış,Zhan'ı ellerinden tutarak kaldırmıştı masadan. Odaya doğru ilerlerken bir eliylede kravatı almıştı yanına. Tereddütsüz ilerlemişti Zhan peşinden giderken.

Odaya girdikten sonra yatağa oturmuştu Zhan'ı. Kendiside yanına oturmuş gözlerinin içine aşkla bakıyordu.

''Bugün bizim için özel bir gün sevgilim''

Daha fazla konuşmayı bırakıp dudaklarını kan kırmızısı dudaklara götürmüştü Yibo. Kelimelerin önemi yoktu artık. Bu gece konuşacak olan bedenleriydi.

Omuzlarından tuttuğu adamı yavaşça yatağa yatırmış,kendide üstüne doğru eğilmişti.

''Çok güzelsin Xiao Zhan. Kelimelerle anlatamayacak kadar güzel.''

Tekrardan bastırdı dudaklarını dudaklarına. Deli gibi öpüyor, her fırsatını bulduğunda iki et parçasını çekiştiriyordu. Zar zor araladığı dudaklarında yolunu bulan dili içerde onun diliyle savaştaydı. Sıcak ve ıslak. Birbirleriyle oynayan dilleri yüzünden nefesi kesiliyor, çarpan dişlerinden gelen ses odada yankılanıyordu. Uzun öpüşmenin sonunda ayrılmış dudaklar kendini boşluğa bırakmıştı.

Yibo elinde tuttuğu kravatı ona doğru göstermişti. Ne yapacağını anlamayan Zhan öylece bakarken bir anda gözlerinin bağlanmasıyla şaşırıp kalmıştı. Kulağına yaklaşan bedeni hissetmiş,sıcak nefesi tenine değdikçe alev alev yakmıştı.

''Oyun zamanı Xiao Zhan''

Gözleri bağlı bir şekilde tam karşısındaydı Yibo'nun. Eşsiz güzellikteydi. Ağız sulandırıcı görüntü karşısında daha fazla dayanamayacağını anlamıştı. Tekrardan dudakları onun dudaklarına kavuşurken, elleri üstündeki kıyafetleri teker teker soyuyordu. Çok zaman geçmeden çırılçıplaktı Zhan. Hemen ardından Yibo' da üzerinde ne varsa çıkarmıştı. Sayısız kez değmişti teni tenine. Ama nedense bugün daha çok yakmıştı. Heyecandan mıydı yoksa başka birşeyden mi emin olamıyordu. Umrunda da değildi zaten. Tek ihtiyacı olan onun teniydi.

Kaç kez öptüğünü bilmediği dudaklarını son nazik bir öpücükle ayırmıştı. Elleriyle boynundan aşağıya doğru yol çizerken altındaki bedenin titremesi deli ediyordu onu. Acelesi yoktu. Teninde gezen elleri her geçtiği yeri yakmış,çizdiği yolu öpücükleriyle takip etmişti Yibo. Boyun girintisinde takılı kalan dudakları kendini kaybetmiş, geçtiği yerin mosmor olmasına neden olmuştu.

Aşağı ilerledikçe biraz daha kıvranıyor, bedenini sağa-sola hareket ettiriyordu. Canı yansa da şikayetçi değildi. Belkide şuan aldığı zevk en güzelleriydi. Devam ettikçe daha da aşağı iniyordu. Göğüs uçlarını parmakları arasında sıkıştırıp, bir kaç dil darbesi vurduktan sonra iyice hassaslaşmışlardı. Dokundukça verdiği acı daha da katlanılmaz bir hal alıyor, altında daha fazla kıvranmasını sağlıyordu. Aşağıda oluşan şişkinlik ise artık zamanın geldiğini belli ederken, acele etmeyen Yibo her şeyi yavaş yavaş hallediyordu. Elini Zhan'ın  penisinin üstüne koyan Yibo, bir kaç el hareketiyle işleri daha da çıkılmaz bir noktaya sürüklemişti.

''Artık dayanamıyorum Yibo. Yap artık.''

Zhan sızlanırken göbeğinin çevresini, kasıklarını öpen adam yüzünden bedeni şimdiye kadar hiç olmadığı kadar titremişti.

Elleriyle yatan adamın bacaklarını aralamış, oluşan boşluğa kendi bedenini yerleştirmişti. Penisinden sızan sıvı daha da çoğalmış, ucunun morarmasına neden olmuştu. Yibo'nun dokunuşları sona yaklaştırsa da hemen elini çekmiş, parmaklarına bulaşan sıvıyı alttaki pembe deliğe dayamış, parmaklarını kullanarak  alışmasını sağlıyordu. Bir, iki derken üçüncü parmağını sokmuş, son parmakla Zhan'ın acı ve zevk içinde bağırmasına neden olmuştu. Geçen dakikalar inlemesini daha da arttırmıştı.

Yibo'da çıkardığı parmakların oluşturduğu boşluğa dayadığı penisini içeri ittirerek sonuna kadar girmesini sağlamıştı. Acı dolu anlar kendini zevke, bağırışlar yerini inlemelere bırakmıştı. Yavaş yavaş başlayan git-geller hızlanmış,etin ete değerken ki çıkardığı ses inlemelerle odaya karışmıştı. Mumdan gelen sandal ağacı kokusu terle birleşmişti. Ortam tamamen yerini iki adamın aşk ve zevk dolu birleşmesine bırakmıştı. Dakikalar süren git-geller,değişen pozisyonlar, sayısız kez duvarlara çarpan inlemeler sonunu rahatlamışlığa bırakmıştı. Aynı anda boşalan adamlar sonunda boşluğun verdiği hisle bedenlerini salmışlardı. Yibo kendini Zhan'ın üstüne doğru bırakmış,dudağına kondurduğu minik öpücükten sonra gözündeki kravatı çözmüştü. Karşısındaki terli vücuduyla adeta ışıldayan adamı gören Zhan elleri arasına aldığı yüzü kendine yaklaştırmış, derin bir öpücük kondurmuştu dudaklarına.

''Seni seviyorum Wang Yibo''

''Seni seviyorum Xiao Zhan''

Gecenin verdiği mutlulukla gelen yorgunluk ikisininde bedenini tüketmişti. Hemen Zhan'ın yanına bırakmıştı bedenini. Birbirlerine daha da çok sarılmışlardı. Kokusunun verdiği huzurla rahat geçecek gece onları derin uykunun içine çekiyordu.

Başını daha da koynuna sokan Xiao Zhan, Wang Yibo'nun göğsüne ufak bir öpücük kondurmuştu.

''İyi geceler sevgilim.''

Koynuna sokulan adamın kokusunu içine çekerek saçları arasına kondurduğu öpücükle gecenin sonu gelmişti.

''İyi geceler sevgilim.''







Yibo'nun hazırladığı masa.

Continue Reading

You'll Also Like

903 100 5
Jimin, kendisine benzeyen insanlarla çıkan Jungkook'tan hoşlanıyordur.
956 94 7
Jimin ailesine eşcinsel olduğunu söylemişti ve ailesiye yaşadığı evden ayrılmış babası uyuşturucu mafyası olan en yakın arkadaşı tae nin evinde kalma...
2.4K 76 18
Küçüklüklerinden beri, Pran (Nanon) ve Pat (Ohm)'in babalarının arasında kıyasıya bir rekabet ve düşmanlık vardı. Her konuda birbirleriyle yarış hâli...