HİDDARUN *Düzenlenecek*

By Hidden_Assassin

89.7K 10.2K 15.8K

Wattys 2018 "Dünya Kuranlar" kazananı! Bir evren hayal edin: İçerisinde düzinelerce galaksinin bulunduğu, re... More

Hiddarun Düzenlenmiş Hali İle Sizlerle Olacak!
🌛Herraden - Hiddarun Rehberi🌜
🐾Canlılar Rehberi
🌠Evren ve Gezegen Rehberi
0- Herraden ve Hiddarun Nedir? Neden Ayrıdır?
1- Yeni Bir Gün
2- Hiddum'da Bir Kale
3- Şölen Hazırlığı ve Sırlar
4- Prenssoy'un Talimi
5- En Güzel Gün
6- Seyahat ve İftiralar
7- Korkular, Cesaret ve Karar
8- Karanlık Gece
9- Elveda Alabanos
10- Üç Gecelik Yolculuk
11- Gidenler ve Beklenmeyenler
12- Mavi, Yeşil ve Pembe
13. Gelenler ve Tepkiler
14. Mavi İzler (part -1-)
14. Mavi İzler (part -2-)
15. Harfler ve Yıldızlar
16. İlklerin Töreni ~Part-1~
16. İlklerin Töreni ~Part-2~
16. İlklerin Töreni ~Part-3~
17. Yeni Arfa Yolculuk -part 1-
17. Yeni Arfa Yolculuk -part 2-
18. Şah Saray
19- Ruhların Işığı
- Alabanos'ta Yeni arf -
20. Gerçek Güç part-1-
20. Gerçek Güç part-2-
20. Gerçek Güç part -3-
21- Ona Güven
22- Doğru
23. Birlikte
24. Kanat, Üçen ve Göz -part 1-
24. Kanat, Üçgen ve Göz -part 2-
25. Rafların Arasında -part 1-
25. Rafların Arasında -part 2-
26. Zafere Götürecek Plan
27. Alışmak
28. Kanatların Dansı
29. Önemli Bir Sır
30. Kanat Kanada -part 1-
30. Kanat Kanada -part 2-
31. Grinin Fısıltısı
32. Dövüş Yolunda
33. Yumruk Yumruğa
34. Kabusların Efendisi
35. Birleşen Parçalar
36. Yanılmak
37. Yıldız Işığının Altında
39. Tera'nın Gözyaşları
40. Plan -part 1-
40. Plan -part 2-
41. Kabullenmek
42. Ödeşme
43. Mavinin Esiri
44. Panzehir Olmak
45. Kadere Kanat Çırpmak -part 1-
45. Kadere Kanat Çırpmak -part 2-
46. Bedel Ödemek -part 1-
46. Bedel Ödemek -part 2-
47. Kurtarıcı -part 1-
47. Kurtarıcı -part 2-
48. Kader -part 1-
48. Kader -part 2-
48. Kader -part 3-
49. Dönüşü Olmayan Yol
Yankılanan Ağıtlar
50. Final -part 1-
50. Final -part 2-

38. Küre Efsanesi

528 89 114
By Hidden_Assassin

Bir yeni bölüm daha huzurlarınızda! Keyifli okumalar dilerim ♥♥♥

Bir cevap vermeden önce yere düşürdüğü sandalyeyi kaldırıp oturdu Amenia. Şimdi İro ile aynı hizadaydı.

"Ama sen daha önceden bana-"

"Kürenin yerini bildiğimizi söylemiştim," diyerek kızın sözünü kesti İro. "Yanıldık Amenia. Küre Eran'ın düşündüğü kişide değil."

Bunu söylerken bugün olanları düşünmeden edemedi İro, Gar'hun'un dediklerini ardından Eran'ın odadayken anlattıklarını... Vaknas'a ve içinde bulundukları duruma bir türlü akıl kanat erdiremiyordu. Gar'hun'u bile tehdit edecek kadar küstah bir örgüte ne ara körü körüne bağlanmış ne ara masum bir kızı aptalca bir amaç uğruna oyunlarına alet etmişlerdi anlam veremiyordu. Amenia'nın gözlerinin içine bakan ister bir Herraden olsun ister bir Hiddarun veya zagzos bu kızın kimseyi incitmeyeceğine kanadı üstüne kefil olurdu. Kızı kullanmanın acizce olduğunu bir cesaret söyleyince Eran da buna katılmıştı. Kral olmak istiyorsa diğerleri gibi kirli oyunlarla değil kendi gücüyle, aklı ve yetenekleri ile kral olacaktı Eran. Kim bilir kaç uzun dakika geçmişti prenssoyun odasında, kararlar verilmişti yine de Eran saplanıp kalmıştı küreye.

İro'nun sabır taşı çatlamıştı, bu kürenin sıradan bir küre olmadığının farkındaydı zagzos. Yine de genç adamın takıntı haline getirdiği şey küre miydi yoksa karşısında duran kız mıydı buna karar veremiyordu. Ne derse desin Eran küre diyordu, onu bulmayı kafaya takmıştı, ya da İro'nun düşüncesine göre kızla konuşmak için bunu bahane ediyordu. Odada dakikalarca dil dökmüştü Eran, Amenia ile konuşmaya gidemeyeceği için İro'yu göndermişti. Tam da bu yüzden gecenin körü niteliğinde bu vakitte Amenia'nın penceresine gelmişti. Kızın gözlerini kapamış, alnını cama dayamış o halini görünce İro da şaşırmıştı. Belli ki bir sorunu vardı Amenia'nın, zaten yüzünden okunuyordu bir şeylerin ters gittiği.

İro bütün bunları düşünürken Amenia masadaki kağıtlara bakıp dalıp gitmişti. Onu bu düşüncelerden çıkartıp tekrar aynı soruyu sormaya hazırlandı İro.

"Amenia, yorgun olduğunun farkındayım ama kürenin yerini bana söylemelisin. Yerini gerçekten biliyor musun?"

"Tam olarak nerede olduğunu bilmiyorum ama," derin bir nefes aldı. "Kimde olduğunu biliyorum İro."

"Kimde peki?"

"O Lutha'da."

"Hangi Lutha'da Herraden kızı? Andarun'da şu an için dört Lutha var!"

"Sarı saçlı, eski odamın karşısındaki odada olan Lutha," dedi Amenia. Bu cevapların yeterince açık ve anlaşılır olmadığının o da farkındaydı ama ne yazık ki bu Lutha hakkında çok fazla bilgisi yoktu.

"Adı, adını biliyor musun?"

Kaşlarını çattı, başını sağa sola salladı kızcağız. İsmini sormak aklının ucuna tünememişti bile.

"Dediklerine bakılırsa küre şimdi Andarun'daki gönüllü Herradenlerden birinde, öyle değil mi?"

"Evet!"

"Bir Lutha'da?"

"Evet!" bu kez ben de bunu söylüyorum zaten diyordu Amenia'nın yüz ifadesi.

"Ve onun adını bilmiyorsun. Peki bu adını bilmediğin Lutha'nın küreyi aldığını nereden biliyorsun Amenia?"

"Küre onda eminim!" derin bir nefes daha aldı. "İro, size kütüphanede birini gördüm dediğim zaman da o Lutha bu işin içindeydi, küreyi almak için bizi dinledi. Arşive bizden önce gidip küreyi aldı, Nornor Gon'u o küreyle çağırdı! Bunu biliyorum çünkü bugün onun yanındaydım, kolu boydan boya yaralanmıştı. Diğerlerini mavi sihri ile kendine inandırmış olabilir ama yaratığın pençelerini oldukça yakından gördüm! Kolundaki yarayı o Nornor Gon'un açtığına eminim!"

Duydukları ipe sapa gelecek şeyler değildi, bir şeyler söylemeden önce düşünmesi gerekmişti İro'nun.

"Kutsal ruhlar, Amenia dediklerin doğruysa," yutkundu. "Geçit küreleri, bunun sadece bir efsane olduğunu düşünüyordum."

"Küre, Eran onu bu yüzden mi istiyor? Dilediği zaman kendi canavarını çağırmak için mi? O canavar kendisini çağıran kişiye bile saldırdı, bizi neredeyse öldürüyordu! Küre ile ne yapacaksınız? Bütün bu şifreler, bu ses, Akhin... hepsi ne anlama geliyor İro?"

"Sakin ol Amenia, telaşlanma. Düşündüğün gibi değil."

"Eran küreyi neden istiyor? Gerçekler ne, bunu bana söyleyebilir misin?"

"Eran'ın aklından ne geçiyor bunu ben de bilmiyorum ama sana küreler hakkında bildiklerimi anlatırsam sakinleşeceğini düşünüyorum. Bana inanıp inanmamak yine senin tercihin, bunu baştan söyleyeyim. Çünkü anlatacaklarımın büyük bir kısmı efsanelerden ibaret."

Amenia dirseklerini masaya yaslayıp yüzünü iki elinin arasına aldı. Artık İro'yu dinlemeye hazırdı.

"Herrum'dan Hiddum'a geçitlerden birini kullanarak geçtin değil mi?"

Başını yukarı aşağı sallayarak kartalı onayladı Amenia.

"O geçidin nasıl çalıştığını, seni bir gezegenden ötekine tek parça ulaştıran gücün ne olduğunu merak etmedin mi hiç?"

Alnı kırıştı, derslerde bunu kutsal Alaban'ın lütfu diye ezberlemişti.

"Keşfetsin hayatı, bütün merak edenler.

Ulaşsın diyarlara, yüce Herradenler!"

Gayriihtiyari bu dizeleri fısıldadı Amenia.

"Tam da düşündüğüm gibi, sizleri tek düze yetiştirmiş okullarınız. Alaban'ın Lütfu olduğuna inanmışsın. Söylesene Amenia, geçitten geçerken gözlerini yumdun öyle değil mi?"

İşte şimdi de şaşkınlıkla kaşları havalanmıştı kızcağızın.

"Evet, bunu nasıl tahmin ettin?"

Güldü İro.

"Eğer gözlerini yummasaydın seni bir diğer gezegene götüren küreyi görmüş olacaktın Amenia. Gezegenlerimizi birbirine bağlayan gücü küreler sağlar. Birbirine denk iki küre, onları gezegenlerin kalpleri gibi düşünebilirsin."

Öğrendikleri ile zihnindeki boşlukta bir kıvılcım yandığını hissetti. Ardından yeni bir merak dalgası düşüncelerini okşadı.

"Bütün bunları nereden biliyorsun İro?"

"Eran ile kadim bağ yapmadan önce ben bir gezgindim. Herrum'a, Dragma'ya, Pi'onhi ve hatta Hera'a gittim. Her biri için geçitlerin nerelerde olduğunu da hala iyi bilirim. İçlerindeki kürelerin o güzel ışıkları... Keşke gözlerini yummasaydın Herraden kızı, ne kaçırdığını hayal bile edemezsin. Bir zamanlar Yosalara bile rehberlik ederdim, bu geçitler sayesinde Eran ile tanıştım. Bu da başka ve uzun bir hikaye."

Merak pırıltıları Amenia'nın bakışlarını kuşatmıştı bile. İro, anlattıkça anlatabilirdi lakin ondan haber bekleyen Eran varken hikâyeciliği uzatamazdı.

"Gel gelelim bu esrarengiz küreye, efsaneler bir zamanlar Andarun'da kürelerin zanaatkârlarca işlendiğini anlatır. Efsanelerde bu kalenin bir zamanlar kanatlarının seni götüremeyeceği kadar uzaklara gitmeni sağlayacak efsunlar yapan kişiler yetiştirdiğinden bahseder. Bir askeri üs değil, bir zanaatkâr ve sihirdar kalesi, kısacası Andarun'un bir çeşit akademi olduğu söylenilir. Bu kadar kapsamlı bir arşiv ve kütüphanenin neden Prenssoy ve Seferdar yetiştirilen bir kalede olduğunu uzun uzadıya düşünmeme sebep olmuş bir efsane bu."

"O dev teleskop!" heyecanla Amenia'nın ağzından kaçıverdi düşünceleri.

"Değil mi? Bütün bunlar oldukça şüphe uyandırıcı. Yüzlerce arf önce zanaatkarlar bir araya gelip evrenin bütün diyarlarına açılan bir küre yapmışlar, efsaneye göre tam da bu kalede. Kanatlı kanatsız, bize benzeyen bizden çok farklı, aklına hayaline gelecek gelmeyecek binlerce canlının her birinin ayrı ayrı diyarlarına, gezegenlerine gitmelerini sağlamış bu küre. Hatta sarı bir Nebulio'nun gökte yükseldiği bir gezegene gidip orada yüce ruhlar gibi karşılanmışlar. Efsaneye göre Nornor'gonlar da bu küre sayesinde bizim varlığımızı öğrenmiş. Bu kürenin bir bedelinden bahsedilir, ama bunu tam olarak bilmiyorum. Bu bedel her neyse Hiddarunlar arasında savaş çıkmasına bile neden olmuş. Tabii bunun üstüne kral Andarun'daki bütün çalışmaları durdurmuş, kaleyi zanaatkar ve büyücülerden arındırmış. Bütün küreleri ve sihirleri bertaraf etmiş ki kimse bir daha yapamasın. Geriye sadece gezegenler arası geçitleri sağlayan küreleri bırakmış. Bunun bir efsane olduğuna, güzel bir hikaye olduğuna inanıyordum Amenia. Eğer dediğin doğruysa, o Lutha'nın elindeki küre efsanenin gerçek olduğunu kanıtlar."

"Nebulio'nun parlak ışıkları! İro, anlattıkların ya doğruysa, ya gerçekten bu kale bir zamanlar kürelerin yapıldığı yerse!" duraksadı. Kalbi kulaklarında atıyordu artık. "Andarun'a gönüllü Herradenlerin getirilmesi, bu arf bütün ırkların gelmesi!" Amenia o kadar heyecanlanmıştı ki yerinden kalktığını bile fark edemedi. "Bakhu, bu odada ölen seferdar, İro o da bu küreyi arıyordu! Onu belki de bu yüzden öldürdüler! Bütün bunlar tesadüf değilse bizden de kurtulmak isteyecektirler, bizi de öldürecekler!"

"Sakinleş Amenia, kimse seni öldüremez! Sen bir Herradensin, Andarun'da kimse sana zarar veremez. Üstelik biri bizden kurtulmak istese şimdiye kadar bir yolunu bulurdu, değil mi?"

"Belki de o yaratığı bu yüzen çağırdı, dikkat çekmeden hepimizden kurtulacaktı!"

İro bir cevap veremedi. Amenia'nın dedikleri karşısında afalladı. Bunu düşünememişti ama Amenia haklı olabilirdi. Bu küre efsanesi doğruysa neyle karşı karşıya olduklarını düşünmek bile istemiyordu.

"Amenia, hemen Eran'a gidip bütün bunları anlatmalıyım. Uyuma birazdan geleceğim, tamam mı?"

Onaylamasına fırsat vermeden İro doğruca pencereye yöneldi. Amenia ancak o zaman odanın içinde volta attığının farkına vardı. İro gecenin karanlığında sessizce kanat çırpıp Eran'ın yanına giderken az önce konuşulanları düşündü kızcağız. Anlaşılan bu gece de zihnindeki düşünceler uykusunu gasp edecekti.

Pencereyi açık bırakıp masanın başına geçti. İro, Eran'a her şeyi anlatıp bir an evvel gelmeliydi. Amenia'nın sormak istediği birkaç soru daha vardı. Konuşan kartal gelene kadar ailesine bir mektup yazmaya karar verdi. İçi titriyordu, korkuyordu, belki de bu mektup yazacağı son satırlar olacaktı.

***

"Küre efsanesi, bu gerçek olamaz!"

İro'nun anlattığı her şey son derece tutarlı gelse de duyduklarına inanamıyordu Eran. Kollarını birbirine dolamış, kaşlarını çatmış kafasını sağa sola sallıyordu. Gözleri yeşiller, sarılar ve kahvelerle harmanlanmıştı.

"Eran, eğer Amenia'nın dediği doğruysa, anlattığım efsanedeki küre o Lutha'daysa neyle karşı karşıya olduğumuzun farkında mısın? Küreyi sadece bir yaratık çağırmak için almış olamaz. Bana sorarsan Herradenler anlattıklarımın sadece bir efsane olmadığını biliyorlardı. Arflarca neden sadece Andarun'a gönüllü gönderildi? O arşiv, kitaplar ve teleskoplar sence bunlar da mı tesadüf? Hepsini geçtim; bulduğun parşömenler, Amenia'nın Bakhu'nun odasına yerleştirilmesi ve şifreleri bir şekilde okuyabilmesi... Bütün bunlar tesadüf olmak için fazla değil mi?"

Bir cevap veremedi Eran. Üstelik İro'nun söyleyecekleri daha bitmemişti, kartalın aralık kalan gagasından bunu anlayabiliyordu.

"Bakhu'nun kendini asmadığını söylediğinde bunu geçiştirdim. Arkasında bir şeyler arıyorsun, olayı büyütüyorsun dedim. Bunun için çok pişmanım Eran, o zaman seni dinleseydim şimdi her şey daha farklı olurdu. O parşömen ve bütün şifreler, Eran bu sadece bir efsane değil! Buna inanmalısın."

Derin bir nefes verdi Eran, bütün her şey böylesine tutarlıyken inanmıyorum diyemedi.

"Eğer küre gerçekten efsanedeki küreyse ve dediğin o Lutha gibi bizi yok etmek için Nornor Gon çağırdıysa, İro o küreyi almalıyız. Hadi biz bir şekilde kanatları kollarız ama Amenia," gecenin karanlığına çevirdi bakışlarını. "O yalnız kalmamalı. Bir Herraden bile olsa, bildikleri yüzünden tehlikede olabilir."

"Onu korumak mı istiyorsun?" İro bu durumda bile sinir bozucu sesiyle böyle bir soru sorabilmişti.

"İro saçma sapan fikirlerini karıştırma şimdi. Onu bu işlere ben dahil ettim, elbette onu korumak zorundayım."

"Tabii, Vaknas'ın emirlerini yerine getirmeye çalışırken böyle demiyordun ama Eran."

"Bu konuyu seninle konuştuk, Vaknas ile konuşup Amenia'yı olaylara dahil etmeye gerek kalmadığını söyleyeceğim dedim sana! Gar'hun'a yazdıklarından sonra bizzat Vaknas ile konuşmam gerekiyor. Toplantıdan önce bu belirsizliği gidermeliyim. Aklımı kurcalayan sorular var, bütün bu olanlar arasında bir çeşit bağ var. Bunu er ya da geç öğreneceğim İro. O süreye kadar Amenia'yı koruyacağız."

"Kutsal ruhlar! Prenssoy Eran bir Herraden kızını koruyacak, görmeden inanmam!"

"Kanat geçmeye devam et İro, küreyi alana kadar bizzat sen ona göz kulak olacaksın."

***

Annesine, babasına yazdığı mektuplarını İro gelmeden önce tamamlamayı başarmıştı Amenia. Babası gibi gizli bir mesaj vermemişti, açık açık yazmıştı merak ettiklerini. Eğer mesajlarının okunacak olduğunu bilseydi ne küreyi ne de duyduğu sesleri yazardı. Zincirleme olayları başlatacağından bihaber mektubu itinayla katlayıp masaya koydu.

Arada bir arkasına dönüp pencereye bakıyordu, koridordan gelen sesleri dinliyor nöbetçilerin bütün gece orada kalacağını kendi kendine söyleyip korkusunu baskılamaya çalışıyordu. İro ile konuşmak Amenia'nın olayları fark etmesini sağlamıştı. Korkusu o kadar baskındı ki bu gece üstündeki ağır zırhı çıkartmadan uyumayı planlıyordu.

"Gurk!"

Kadehten kafasını çıkartan Rin şaşkın bakışlarını Amenia'nın yorgun suretine sabitledi.

Elini kadehe uzattı Amenia, içini kaplayan duyguya rağmen semenderi tebessüm ederek avcunun içine aldı.

"Benim şövalyem olur musun Rin? Beni korur musun?"

"Guurk! Ama Rin çok küçük! Pembeliyi nasıl korusun?"

Rin'in verdiği tepkiye bir güzel güldü Amenia. Tam da şimdi gülmek çok iyi gelmişti.

"Ufaksın evet ama kocaman cesaretin var senin, sen de benim gibi evinden çok uzaklardasın. Hem bak hiç korkmuyorsun da!"

"Gurk guuuuurk! Evet, Rin çok cesur!" Minik bedenini gururla kaldırdı çamur çapkını. Amenia'nın dedikleri ile hemen kanatlanmıştı.

"Söylesene Rin, beni Akhin'e götürebilir misin?"

Rin bir cevap veremeden pencereden gelen sesle kadehe geri sıçradı. Amenia ile bu kısa sohbeti sonlandırmak zorunda kaldı.

"İro?" diyerek ürkekçe sesin geldiği yöne baktı.

İro'nun şaşkın bakışlarını görünce rahatladı Amenia. İro ise kızcağıza tuhaf tuhaf bakıp masaya süzüldü.

"Kendi kendine mi konuşuyordun Herraden kızı? Yoksa şu duyduğun ses, onunla mı konuşuyordun? Bölmedim umarım..."

"Ben, yo hayır, kendi kendime konuşmuyordum-" duraksadı, ona Rin'le konuştuğunu anlatsa yine aklını uçurduğunu düşünecekti, lafı biraz daha gevelerse de İro'nun düşüncesi değişmeyecekti. "Şey ben, aslında kendimi biraz daha iyi hissetmek için-"

"Açıklama yapmana gerek yok Herraden kızı, seni sorguya çekmedim. Bazen herkes kendi kendine konuşur," diyerek gülümsedi. "Özellikle de çok yorgun veya çok düşünürken."

Konuşan kartalın dedikleri söyleyeceği her şeyden daha mantıklı gelince gülümsedi Amenia.

"Eran ile konuştunuz mu, o ne diyor?"

"Eran," özellikle prenssoyun ismini söyleyip birkaç saniye duraksadı İro. Amenia'nın tepkisini merak etti. Kızın daha çok dikkat kesildiğini görüp daha da keyiflendi. "Küreyi o Lutha'dan alana kadar seni benim korumamı söyledi. Dikkatli olmalısın Amenia, Andarun güvenli bir yer olsa da tehlike her zaman ve her yerde sinsice gizlenebilir. Sana söyleyeceğim birkaç şey daha var. Senin de bana soracağın sorular olmalı," masanın üzerinde ilerleyerek gümüş kadehin yanına gitti.

Kadehi bir çırpıda önüne çekti Amenia.

"Aslında sana sormak istediğim birkaç soru var İro, daha önce hiç," gözleri odanın etrafında tur attı, bunu sormasının doğru olup olmadığını merak etti. "Beklenen efsanesini duydun mu?"

"Beklenen efsanesi mi?" kafasını sağa yatırdı İro. "Hayır, daha önce böyle bir efsane duymadım. Neymiş beklenen efsanesi?"

"Ben de tam olarak bilmiyorum ama," göz ucuyla kadehe baktı Amenia. "Bu küreyi ancak beklenen bulabilirmiş ve onu zor bir yolculuk bekliyormuş."

"Bunu nereden duydun? İlk defa böyle bir efsane duyuyorum," diyerek anlamadığı her halinden anlaşılan bir ifadeyle Amenia'ya baktı İro.

Bunu açıklamak yerine yeni bir soru sormak Amenia'ya daha makul geldi.

"Peki, hiç; Akhin, bu ismi duydun mu?"

Durdu, düşündü, gözlerini birkaç kez açıp kapadı İro. Tam kafasını sağa sola sallayacakken gagası aralandı.

"Sanırım, evet. Hatta evet, evet! Duydum! Eran, birkaç kez gece uyurken bu ismi sayıkladı. Akhin..."

"Yoksa onu Eran'da duyabiliyor mu?"

"Neyi?"

Önündeki kadehten hava kabarcıkları çıkınca Amenia bu konuda daha fazla konuşmaması gerektiğini fark etti.

"Peki ya Eran, o ne yapacak? Küre için sadece benden kurtulmak isteyeceklerini sanmıyorum İro. Eran ve senin de daha çok dikkat etmeniz gerekiyor."

Amenia'nın konuyu çevirdiğini fark etse de buna müsaade etti İro. Başka konulara girişilecek vakit yoktu.

"Bizim için endişelenmene gerek yok. Biz Hiddumluyuz, doğduğumuz günden beri kendimizi koruyarak büyüdük. Kendin için de endişelenmene de gerek yok aslında, seni ben koruyacağım. Ben yanında değilken başına kötü bir şey gelmesin diye sana bunu getirdim," diyerek pençesindeki keseyi gagasına aldı. "Al hadi."

Amenia keseyi eline alıp içindekileri masaya boşalttı. Gece gibi kara iki parça taş görmeyi beklemiyordu.

"Bunlar ne İro?"

"Taşlardan birini al ve hafifçe ısır Herraden kızı."

Amenia, İro'nun dediğini anlamamış gibi bir avucundaki taşa bir de kartala baktı kaldı.

"Hadi, dediğimi yap. Tadı korkunç değil, sadece dişini kırmamaya çalış."

Çekinerek İro'nun dediğini yaptı. Taşı ısırdı.

Kıt!

Neyse ki bu ses dişinden gelmemişti.

"Şimdi bak bakalım taşlara."

"Nebulio'nun ilk ışıkları!" Amenia hayretle masadaki taşa ardından ısırdığı taşa baktı. Gökten kopartılmış iki yıldız gibi parlıyordu taşlar.

"Bak şimdi," diyerek masadaki taşı pençesiyle kapıp odanın diğer köşesine uçtu. "Elindeki taşı masaya bırak yanıma gel, bunu görmelisin."

Dediği gibi yaptı Amenia, ısırdığı taşı masaya bırakıp sessiz ama seri hareketlerle İro'nun yanına gitti.

"Görüyor musun, taşın hangi uçları parlıyor?"

"Evet! Görüyorum!"

Taşın, hedefi gösteren bir ok gibi sadece masadaki taşı gösteren kenarları ışıklar saçıyordu.

"Bu bir hedef taşı, neredeyse yarım saat boyunca ışıklar sana ısırılan taşı gösterir. Üstelik yarım saat sonra biraz bekleyip yine taşı ısırırsan sana yolu göstermeye devam eder. Yaydığı sesi duyamıyorsun ama bir zagzos olarak ben oldukça uzaktan taşların sesini duyabilirim. Bir sorun olursa masadaki taşı ısır, yarım saat içinde yanına gelirim tamam mı Amenia?"

Amenia bundan çok etkilenmişti, hayretle İro'ya anladığını söyledi.

"Yorgunsun, ben gittikten sonra pencereyi arkamdan kapat iyice dinlen Herraden kızı. Dediğim gibi bir sorun olursa taşı ısır. Yanından ayırma."

Pencereye kadar konuşan kartala eşlik etti Amenia, bu taş korkularının azalmasını sağlamıştı.

"İro, teşekkür ederim. İyi geceler," diyerek gülümsedi.

"Sana da iyi geceler Herraden kızı Amenia," bu kez İro'da içtenlikle gülümsedi. Gecenin karanlığına doğru sessizce kanat çırpıp gözden kayboldu.

Pencereyi kapattı, şömineyi söndürdü, üzerindeki ağır zırhtan kurtuldu Amenia. Tozpembesi kanatlarını sırtındaki keseye çekip yatağına uzandı. Olacakları düşünüp kendisini korkutmayacaktı, İro'nun ona verdiği taş avucundaydı. Elindeki pürüzlü yüzey içine bir huzur salarken uykuya daldı.

Gece hemen hemen herkesin uykunun tatlılığına kendini teslim ettiği bu vakitte Eran göz kapaklarını henüz kapatmamış düşünüyordu. Onun da avcunda bir taş vardı.

Kendime inanamıyorum sevgili Hiddarun severler, işlerim oldukça fazla olsa da makine gibi bölüm yazar oldum. Hatta ben yazmıyorum karakterlerimiz yazdırıyor olayları! Onların gözlerinden görüyorum olan biteni, e malum sona yaklaştıkça sanırım içimiz içimize sığmıyor yaz Z yaz... devam ettirtiyorlar.

Hikayemizdeki bir büyük bilinmezliğin daha sır perdesi kalktı artık! Küre efsanesini biliyorsunuz, sizce neler olacak tahmini olan var mı?

Bu bölümün en önemli karakteri sizce kimdi? Neden? Tam buraya yorum bırakırsanız büyük bir mutlulukla okuyacağım.

Sanıyorum ki 50. bölümde ilk kitabımızın finalini göreceğiz! Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Neredeyse 4 yıldır yazmaya çalışıyorum. Buradan hepinize teşekkür etmek istiyorum, onca araya onca gelmeyen bölüme rağmen yanımda olduğunuz için çok ama çok ama çok teşekkür ederim ♥♥♥

Bir teşekkür olarak bir sonraki bölüm bu hafta bitmeden yayımda olacak ☺☻☺☻

Bir sonraki bölüme değin sağlıcakla ve merakla kalın ♥♥♥

Continue Reading

You'll Also Like

195K 12.7K 61
Kitap en baştan düzenleniyordur bu yüzden bölümlerde karışıklık olabilir. Bu yüzden düzenlenmeyen bölümlerin olunmaması önerilir !!! Dünya baştan koy...
65.7K 4.7K 34
Altı elementin bulunduğu bir okul. Bu okula her şeyden habersiz, bir gece yarısı zorla kaçırılıp getirilen bir baş rol. Annesiyle aynı gece kaçırılıp...
2.4M 103K 27
Psikiyatrist, karanlık kadar çekici ve zeki bir adam... Şizofren, öldürücü güzellikte bir kadın... Her şey çok normaldi ta ki kadının aslında şizofre...
709K 16.7K 56
"Madem çok ısrar ettiniz, o zaman artık bey diyebilirim." deyip gülümsedim, bandı yapıştırdıktan sonra yutkundu. "Boşver beyi." deyip dudaklarıma yap...