(Ella)
Taehyung'un belime dolanan kollarından sıyrılıp komodinin üzerinde duran telefonuma uzandım ve yataktan bir miktar doğrulup uyurken izlemeyi fazlasıyla sevdiğim Taehyung'un birkaç fotoğrafını çektim.
Baş parmağımı çektiğim fotoğrafta bile kusursuz görünen yüzünde gezdirip gülümsedim ve Jungkook'un öğrettiği gibi seçenekler arasında duvar kağıdım olmasını istediğimi onayladım. Jungkook'un telefonunun ekranında Ji Eun'u gördükten sonra sormuştum bunu nasıl yaptığını. Ve sonuç olarak artık yakışıklı bir duvar kağıdım vardı.
"Hayran hayran kime bakıyorsun öyle?"
Taehyung'un o eşsiz ses tonu kulaklarıma dolarken kocaman gülümseyip telefon ekranımı gösterdiğimde gözlerini kısa süreliğine kapatıp gülümsedi, eş zamanlı olarak alt dudağını ısırmıştı.
"Bu sefer kurtuluşun yok Ella. Seni ısıracağım."
Aniden kolumdan tutup beni kendine doğru çektiğinde göğsüne düştüm ve beni sımsıkı sarışına karşılık kıkırdadım.
"Getir yanağını."
Taehyung'un gülerek kurduğu cümleye karşılık üzerinde hafif doğrulup öpecek diye yanağımı uzattım fakat o birkaç öpücüğün ardından yanağımı dişleri arasında sıkıştırdı. Canım yanmamıştı ama ciddi anlamda ısırmıştı. Buna karşılık kendimi biraz geriye çekip köprücük kemiklerine odaklandığımda hiç düşünmeden dişlerimi oraya geçirdim. Nedense Taehyung'un vücudunda en çok köprücük kemiklerinin dikkatimi çektiğini söyleyebilirdim.
Acıyla inleyerek beni kendinden nazikçe uzaklaştıran Taehyung, sırtını yatak başlığına dayayacak şekilde yatakta doğruldu ve beni de kucağına çekti. Burnumun ucuna minicik bir öpücük kondururken benim bakışlarım dişlerimin izinin çıktığı kızaran kısımdaydı.
"Balık olmaktan vampir olmaya teşrif ettiniz herhalde Ella hanım."
Parmağımı az önce ısırdığım kısımda gezdirirken "sen de yanağımı ısırdın" diye mırıldandım.
"Sadece dişlerimin arasında sıkıştırdım. Sen gerçekten etimi koparacaktın."
"Kopmasın, çok seviyorum burayı" diye sızlandığımda Taehyung kahkaha atarak kucağında olmamı umursamadan yataktan kalkıp benimle birlikte banyoya doğru ilerlemeye koyuldu.
"Bakıyorum da bir fetişin oluşmuş sevgilim."
"O ne demek?"
"Köprücük kemiklerime duyduğun özel ilginin ismi."
"Senin var mı peki?" Yani fetişin?" diye sorduğumda Taehyung gülümseyip burnumu sıktı.
"Ben sana ait her bir detayı eşit seviyorum ama gülünce yanağında oluşan o çukurları bir tık daha fazla seviyor olabilirim."
Yüzümde oluşan kocaman gülümseyiş ile birlikte dudaklarımı Taehyung'un dudaklarına bastırdım ve karşılığında birden fazla minik öpücüğün dudaklarıma konmasını hissettim.
"Hadi, yüzümüzü yıkayalım ve aşağıya inelim."
.....
Ji Eun ve Jungkook'un hazırladığı kahvaltı masasına bakarken bir yandan da masadaki yulaflı, çilekli yoğurt tabağını aşırmamak için kendimle yarışıyordum.
"Bunların hepsi bizim mi?" diye sorduğumda Taehyung gülerek masaya doğru uzattığım parmağımı tutup dudaklarına götürdü ve öptü.
Neden sürekli ona düşmemi gerektiren davranışlar sergiliyordu?
"Bugün kalabalık olacak burası. So Ra, Hoseok, Yoongi, Hwa Mi, Jimin ve Hei gelecekler."
"Anladım" diye mırıldandım ve bakışlarımı masadaki yiyeceklerden ayırmadan "Peki ne zaman gelirler? Ne zaman o çilekli yoğurttan yiyebilirim?" diye sorduğumda dakikalardır yapmak istediğim şeyi Taehyung yaptı. Masadaki kaşıklardan birini çilekli yoğurda daldırıp bana uzattı.
"Cidden çilek görünce yüzüme bile bakmıyorsun. Hain balık!"
"Bakıyorum ki" dedim itiraz ederek. Bir yandan çilek parçalarını çiğnerken bir yandan Taehyung'a gülümseyerek baktığımda yoğurt tabağını ve kaşığı aldı. Bir yandan da bileğimi kavrayıp ikili koltuğa geçmemizi sağladı.
Kaşığı yavaş yavaş yoğurda daldırıp bana uzatırken "EASAN'dan izin aldım" dediğinde merakla ona baktım.
"Bir süre sadece başbaşa vakit geçirir miyiz?"
"Gerçekten mi?" diye heyecanla sorduğumda Taehyung başını usulca salladı. Ben ise elinde bir kase tuttuğunu umursamadan ona sımsıkı sarıldım.
"Yani hiçbir yere gitmeyip sadece benimle mi vakit gecireceksin?"
"Evet güzelim."
Taehyung'tan biraz uzaklaşıp gülerek gözlerinin içine baktım.
"Çok isterim."
"Seni gördüğüm ilk yere, yani Kanada'ya gitmeye ne dersin?"
Sevinçten çığlık atmamak için kendimi zoe tutuyordum.
"Okyanusa mı gideceğiz?"
"Evet. Oradaki evimize."
Taehyung'a yeniden sarılmamı engelleyen şey kapının aniden çalınması olmuştu.
Ji Eun kapıyı açar açmaz gördüğüm yüz ile bir kez daha mutlu oldum. Geldiğimden beri Jimin'i görememiştim.
"Jimin!"
Jimin'in bakışları beni bulurken ardından içeriye Hei girdi. Beraber gelmiş olmalıydılar.
"Ella!"
Jimin kollarını iki yana açıp bana doğru yürürken yerimden kalktım ve ona sıkıca sarıldım.
"Taehyung ile okyanustaki evimize gidecekmişiz."
Jimin'in bakışları Taehyung'u bulduktan sonra yeniden dikkatini bana verip saçlarımı karıştırdı.
"Hep böyle mutlu ol balık kız" dedikten sonra Hei'nin yanındaki boşluğa geçip oturdu.
Sanki biraz duygulanmıştı.
"Biz geldiiiik!"
Açık kalan kapıdan bu kez Hoseok, So Ra, Hwa Mi ve Yoongi girdi.
So Ra anında Taehyung'u yana indirerek ıkimizin arasındaki boşluğa oturduğunda başını omzuma yasladı.
"Yorgunluktan öleceğim. Uyuyamıyorum yeniden."
Hüzünlü sesine karşılık Taehyung, So Ra'nın elini tuttu.
"En yakın arkadaşın olarak bu sorunu öylece izleyeceğimi düşünmüyordun herhalde değil mi?" dediğinde ikimiz de şaşkın bir şekilde Taehyung'a baktık.
"Profesör Watson'ın kızı Lily ile konuştum. Seni Cambridge'de ameliyat eden doktor vardı ya! İşte o doktor hasarlı hücreleri onaran bir tür ilaç bulmuş. Uyku halini algılayamayan sinir uçlarını bu şekilde tedavi edebileceğini söyledi. En kısa zamanda kendisi ile randevu ayarlayacağım."
"Sen ciddi misin?"
Bugün Taehyung bizi daha ne kadar şaşırtacaktı?
Bu kadar mükemmel olmak zorunda mıydı?
"Ciddiyim tabii. Yine uyuyabileceksin."
"O zaman hep birlikte gidelim mi?"
"Biz Ella ile Kanada'ya gideceğiz" diyen Taehyung'a karşılık So Ra sırıtarak bana döndü.
"Bence gitmeden önce benim tavsiyelerime ihtiyacın olacak Ella."
"Balığımın aklına olmadık şeyler sokma So Ra."
"Öğrenmesi gerekiyor artık Taehyung" diye direten So Ra'ya karşılık Taehyung'un cevabı susturucu olmuştu.
"Ben öğretirim."
"Herkes geldiğine göre artık kahvaltıya başlayabiliriz."
So Ra'nın elini tutup onu hızlı bir şekilde kaldırdım. Sonuçta yiyecekler beni beklerken pek de sabırlı olamıyordum.
"Yavaş Ella" diyen So Ra'ya aldırmadan masaya geçtim ve So Ra'nın yanına oturdum. Boş kalan diğer yanımı Taehyung doldururken "So Ra'yı görünce de beni unutuyorsun. Hain balık!" diye fısıldadı ve masanın altından elimi tuttu. Sanırım bensiz yapamıyordu ve bu benim çok hoşuma gidiyordu.
"Taehyung, Namjoon ile sen mi konuştun?"
Hwa Mi'nin sorusu ile birlikte Taehyung dikkatini ona verdi.
"Ne hakkında?"
"Dün akşam boşanmak istediğini söyledi. Daha sonra annesi ile uzun bir konuşma yaptıklarını biliyorum."
Sanırım Taehyung yine bir şeyleri düzeltme yolunda emin adımlarla ilerliyordu.
Merhabalar tekrar 💜
Aslında kurguyu bugün bitirecektim ama bu yazdığım bölüm içime sinmedi. Sanirim cok ilhamli bir gunumde degilim. Son Tae&Ella bolumlerini daha iyi hissettiğim bir gunde yazip bitireceğim.
Bu arada bahsetmediğim ya da aciga kavustirmadiğım bir durum ya da olay oldu mu? Cünku son bolumlerdeyiz. Aklinizda soru isareti kalsin istemiyorum. Varsa buraya yazın lutfen ♡
Yeni bölüm için;
Vote sınırı:200
Yorum siniri:200