MEYUS(Ara Verildi)

By ybattiyazariniz

13K 1K 492

~ "Ben katilim." Diye tekrar etti bir kız, o bir katildi ve öyle de kalacaktı. Olmayan fakat sadece kendisini... More

I/ Canhıraş
II
III/ Gece Çökmüş Gözlerine
IV
V/Namlu
VI
VII/ Fotoğraf
VIII
IX
X
XI/Şanlıurfa
XII
XIII/Balıklıgöl
XIV
XV/Gözyaşı
XVII/Hayal Gibi
XVIII
XIX/Yemek
XX
XXI/Hafıza

XVI

266 26 5
By ybattiyazariniz

Kabus görerek terden sırılsıklam olmuş bir şekilde uyandım. Elimi göğüs kafesime koyup sakinleşmeyi bekledim. Sorun yoktu, her şey kabustu ve şu an odamda güvenliydim. Ayağa kalkarak banyoya girdim ve duş aldım. İşlerimi bitirdikten sonra tekrar yatağa yattım uyumak adına fakat rahatsız olup dönüp duruyordum sürekli.  Hala daha o günü düşünüyordum, bana beni sevdiğini söylemişti fakat ben hiçbir şey yapamamıştım. Böylesine kalbi güzel bir adamı kim bilir nasıl kırmıştım. Öte yandan uyku da tutmuyordu kaç gecedir, uyusam da kabuslarla uyanıyordum. İçim çok huzursuzdu, göremiyordum bir kaç gündür Mirza'yı. Belki de onu göremediğimden huzursuzlanmıştım emin değildim. Kardeşini görmeye bile gelmiyordu, beni görmemek için elinden geleni yapıyordu sanki. Benden kaçıyordu. O gece de zaten bir daha doğru düzgün konuşmamıştı. Bana bakan gözleri bir türlü çıkmıyordu hafızamdan bir anlık farkettiğim hayal kırıklığı yıkmıştı beni. Her şeyi mahvettim biliyorum. Yaşamım boyunca yaptığım en iyi şey buydu zaten, bir şeyleri mahvetmek.

Kapım tıklatıldığında yatakta doğruldum.
"Lina abla girebilir miyim?"

"Tabi gel." Dedim kapı ardından seslenen Rana'ya. Kucağına Gece'yi de alıp içeri girmişti.

"Biliyor musun aslında ben kedilerden pek haz etmem ama bu aşırı tatlı."

"Evet öyledir." Dedim bende gülümseyerek ve oturması için yatağa iki kere vurdum.

"Aldın mı yoksa buldun mu?" Dediğinde yine eski günlere gitmiştim. Onu bir gece vakti bulmuştum, üşümüştü benim gibi. Kapüşonumun içerisine koyup eve gitmiştim ve bir poşet bulmuştum. Tabi bilmiyordum o günler fakat Mirza bırakmıştı. Hayatıma girmişti böylelikle, ona çok şey borçluydum. Sanırım ben Mirza'yı özlüyorum.

"Buldum." Dedim gülümseyerek.

"Böyle özel bir kediyi de senin gibi biri bulabilirdi zaten."

"Ya çok tatlısın." Dediğimde o da gülümsedi. Bir an bir şey diyecek gibi oldu fakat sonra dudaklarını birbirine bastırdı.

"Ne oldu?"

"Abim, biraz üzgün gözüküyordu."

"Sen Mirza'nın yanına mı gittin?"

"Hayır, o geldi duymadın mı?" Dediğinde şaşkınlıkla suratına baktım.

"Ne zaman?"

"Yarım saat önce falan gitti, yanına da geldi hatta." Dediğinde daha da şaşırdım. Nasıl uyanmamıştım? Uykum çok hafiftir benim, nasıl hissetmedim kapının açılmasını? Ben şimdi boktan bir kabus için mi görememiştim onu? Hayat bana götüyle gülmeyi ne zaman bırakacaktı merak ediyordum doğrusu.

"Uyuyordum." Dedim durgun bir şekilde.

"Abim çok kötü gözüküyordu."

"Nasıl kötü?"

"Gözlerinin altı kızarmış." Dediğinde kalbim burkuldu.

"Ve leş gibi içki kokuyordu, sanırım sarhoştu."

"Buraya geldiğinde mi?"

"Evet." Dedi başını sallayarak. Tabi, başka nasıl gelecekti zaten? Umarım başına bir şey gelmezdi.

"Bir sorun mu oldu?"

"Hayır." Dedim normalden daha sessiz çıkan sesimle.

"Sende bu aralar kötü duruyorsun, abimle bir şey mi oldu?" Dedi ve sonra elini dizime koyarak devam etti. "Bak, bana her şeyi anlatabilirsin gerçekten."

Ona her şeyi anlatamazdım. Benim kaldıramadığım, burukluğunu yaşadığım henüz atlatamadığım bir olayı bilse kim bilir nasıl tepki verirdi... Üstelik bununla da kalmıyordu ki, cinayet vardı işin içinde.

"Ben." Dedim ve kafamda sürüsüyle geçen kelimeleri tek tek seçmeye başladım. Ne dersem abes kaçmazdı acaba?

Kapı birden hızla çalmaya başlayınca kaşlarımı çattım. Sanki alacaklı gelmişti.

"Noluyor ya bu ne alacaklı gibi?" Dedi Rana, düşüncelerimi dile getirerek.

Merdivenlerden indikten sonra kapıyı açtığımda karşımda babamı gördüm. Gözleri kıpkırmızı halde karşımda duruyordu.

"Seni küçük orospu." Dedikten sonra gözlerimi ardına kadar açtım. Birden içeri fırlayıp saçlarımdan tuttu.

"Baba napıyorsun, noluyor?"Dedim acıdan çığlık atarak. "Dur lütfen dur."

"Senin yüzünden beş parasız kaldım be!" Dedi ve saçlarımı çekiştirmeyi bırakıp yüzüme bir tokat indirdi. Sırtım duvara çarptıktan sonra acıdan gözlerimden yaşlar akmaya başladı.

"Ne yaptım ki ben?!" Dedim bağırarak.

"Fırat'a bir sürü borcum var! Sözlerini tutmadı."

"Bunun benimle ne ilgisi var!"

"Kızına selamımı söyle artık bana muhtaçsınız dedi."

"Oynamasaydın kumar!" Dedim dişlerimi sıkarak.

"Ulan ben senin." Deyip tokat indirecekken gözlerimi kapayıp kendimi korumak için ellerimi kaldırdım ama ne olduysa o tokat inmedi. Gözlerimi aralayarak babama baktığımda Mirza'nın babamı tuttuğunu farkettim.

"Ulan şerefsiz it." Dedi ve babamın yakasından tuttuğu gibi duvara itti. Babama bir yumruk attıktan sonra bas bas bağırdı. "Gücün ona mı yetiyor orospu çocuğu." Burun burunayken babam tam karşılık verecekti ki birden sersemlemiş gibi oldu.

"Mirza." Dedi fısıltıyla.

"Mirza ya, Mirza." Dedi Mirza tükürcesine konuşarak.

Rana yanıma gelip elini uzattı ve kalkmama yardımcı oldu.

"Sen mi çağırdın?" Dediğimde başını salladı.

Daha sonra gücümü toplayıp Mirza ve babamın arasına geçip onları durdurdum.

"Mirza." Dedim fısıltıyla. "Yapma lütfen."

Bana bir kere bile bakmayarak Rana'ya döndü ve odamı işaret etti. Hayal kırıklığına uğramış bir şekilde baktım suratına fakat görmeyi bırak bakmamıştı bile. Sonra babama döndüm bugüne kadar bana bir fiske bile vurmayan adam dudağımı kanatmıştı. Üstelik parasız kalışına beni bahane etmişti, Fırat haklıydı demek ki. Sonunda olan olmuştu, batmıştık.

"Hadi gel." Dedi Rana kolumdan çekiştirerek. Mirza'ya son bir kez gözlerimi çevirdim ve yukarı gittim. O da bakmamıştı zaten.

"O adam kimdi?" Dedi elindeki peçeteyi uzatırken. Dudağıma bastırıp dişlerimi sıktım.

"Babam."

Şaşkınlıkla gözlerini araladı. "Ama o, çok kötü." Dediğinde başımı salladım.

"Aslında daha önce hiç onu böyle görmemiştim."

"İflas falan mı ettiniz neden öyle dedi ki?" Dediğinde yine aklıma Fırat geldi, onun yüzünden olmuştu bugün bu olanlar.

"Bilmiyorum." Dedim ve telefonumu alıp numarasını tuşladıktan sonra açmasını bekledim. Bir kaç saniye sonra telefon açıldığında kulağıma getirdim.

"Ooo bu ne sürpriz."

"Sen ne yaptığını sanıyorsun?"

"Jakuzimde yatmış yaptığım şerefsizlikler düşünüyordum sen?" Dedi eğlendiğini belli eden bir sesle.

"Sen iğrenç bir adamsın."

"Biliyorum ama bu iltifatını neye borçluyuz?"

"Babama bana selam söylemesini istemişsin?"

"Ee?"

"Neyse ya ne diye konuşuyorsam sanki." Deyip tam telefonu kapatıyordum ki konuştu.

"Dur kapatma."

"Ne var?"

"Sana bir şey mi yaptı?"

"Sana ne ya? Babama bunu söylerken olacakları düşünemedin mi?"

"Evde misin?"

"Evdeyim ya da değilim sana ne?" Dedim ve hızla ekledim. "Sakın gelmeyi düşünme bile."

"Geliyorum." Dedikten sonra telefonu suratıma kapadı, sinirle telefonu yatağa fırlattım. Eh artık fakir olduğumuz için duvara fırlatamıyorum tabi.

"İyi misin?"

"Başka çarem var mı sanki?"

"Çok üzgünüm ben, keşke bunları yaşamasaydın." Dedi elimi tutarak. Bakışları bana Mirza'yı andırmıştı. Bir an için Mirza'ya bakıyorum sandım sonra başımı sallayarak düşüncelerimden kurtuldum. Ah Rana sen benim neler yaşadığımı bir bilsen bu olanlar yaşadıklarımın yanında tuzu biberiydi.

"Keşke ama sonuç böyle."

Kapı kapanma sesi geldiğinde kaşlarımı çattım.

"Gittiler sanırım." Dediğinde başımı salladım ve Rana'nın kalkmasıyla bende ayağa kalkıp merdivenlerden indim. Neler oluyordu hiçbir fikrim yoktu! Babam batmasında beni suçlu olarak gördüğünü söylüyor, Mirza babama neden olduğu belirsiz bir nefret duyuyor, Korhan'la değişik konuşmaları oldu bana bir şey söyleyecekken vazgeçti. Neler oluyor etrafta hiçbir fikrim yoktu, benim hiçbir şeyden haberim yoktu.

"Off, her şey berbat hale geliyor." Dedi Rana fısıldayarak. "Hadi gel mutfağa geçelim."

***

"Sana gelmemeni söylediğim halde neden evime geliyorsun?"

"Bende sana geleceğimi söyledim."

"Sen tam bir ruh hastasısın." Derken elini dudağıma koymasıyla gözlerimi büyütüp geri çekildim.

"Napıyorsun sen ya?"

"Dudağın kötü gözüküyor."

"Eserinle gurur duy." Dedim gülümseyerek.

"Ben böyle bir şey olacağını tahmin etmemiştim."

"Ne oldu acıdın mı halime?"

"Hayır üzüldüm."

"Üzülmek mi? Sende bu duygunun kırıntısı olduğuna dahi inanmıyorum."

"Özür dilerim." Dediğinde şaşırdım.

"Ne?"

"Duydun, ikincisini bekleme."

"Senden hiçbir şey beklediğim yok zaten."

"Lina abla."

Rana içeri girdiğinde başımı ona çevirdim. Elinde telefon bana bakıyordu.

"Noldu?"

"Abim seninle konuşmak istiyormuş." Dediğinde birden suratımda bir gülümseme oldu ve hızla ayağa kalktım.

"Gerçekten mi?"

"Bu saatte ne istiyormuş?!" Fırat'ın yüksek çıkan sesiyle kaşlarımı çatıp ona döndüm. Ne yaptığını sanıyor bu ya?! Ona kötü kötü baktıktan sonra telefonu alıp mutfaktan çıktım.

"Alo, Mirza?"

"İyi misin?"

"İyiyim sen?"

"Fırat mı orada?" Dedi sorumu es geçerek. Sesi ifadesiz olduğu için ne hissettiğini anlayamıyordum ama ben olsam kıskanırdım.

"Şey evet."

"Tamam." Dedikten sonra telefonu kapatacağını anladığım için hızla konuştum.

"Mirza."

"Efendim?"

"Ben, seni özledim."

Bir kaç saniye boyunca sessizlik oluştu aramızda ne o konuşuyordu ne de ben. Durumumuzun böylesine kötü olması canımı acıtmıştı.

"İyi değilsin Lina, uyu."

"Evet iyi değilim çünkü biz böyleyiz."

"Aramız bozuk olduğu için böyle diyorsun, içini rahatlatmak için."

"Hayır o yüzden değil." Dedim hızla.

"Ne yüzden o zaman?"

"Ben, şey." Dedim onu sevdiğimi henüz kendime bile açıklayamamışken ağzımdan nasıl bu sözcükleri çıkacağıma emin değildim.

"Sen ne?"

"Mirza beni gelip alır mısın?"

"İşlerim var."

"Lütfen."

"Peki tamam." Dediğinde gülümsedim. Buluştuğumuzda aramızı düzeltebilirdim ve ona babamla olanları sorabilirdim.

"Teşekkür ederim."

"Görüşürüz."

Arkamı döndüğümde Fırat'la burun buruna geldim.

"Hiih." Dedim sıçrayarak. "Ödüm koptu."

"Nasıl da romantiksiniz ya." Dedi suratını buruşturarak. Ne ara sarhoş olmuştu emin değilim ama leş gibi içki kokusu midemi bulandırmıştı.

"Fırat istediğini yaptır ama Mirza'yla arama girme lütfen."

"En çok bu sinirimi bozuyor ya zaten." Dedi üzerime gelerek. Yutkunarak geri çekildim.

"Bu kadar mı nefret ediyorsun Mirza'dan? Onun mutluluğunu kıskanacak kadar mı?" Dediğimde ağır ağır üzerime yürüdü ta ki sırtım duvara değene kadar. Kollarımı kaldırarak ona doğru uzattım, bu kadar yakınlığı yeter de artardı bile.

"Hayır." Dedi başını sağa sola sallayarak. "Ben seni kıskanıyorum."

Kaşlarımı çatarak yüz ifadesini inceledim. Gülmesini bekledim ciddi olmamasını istedim fakat çok ciddiydi.

"Saçma saçma konuşma çekil önümden."

"Senden uzak kalmak istemiyorum."

"Sarhoşsun biliyorsun değil mi?"

"Kararlarımı verebilecek kadar ayığım."

"Çekil lütfen." Dedim onu itekleyerek.

"Benden korkuyor musun?" Dedi eğlenen bir ses tonuyla.

"Hayır."

"Yalan söylemeyi beceremiyorsun, gözlerini görüyorum."

"Ruh hastası."

"Bu hoşuma gidiyor." Dedi ve tekrar güldü. "Benden korkman baya bir zevk veriyor."

"Ruh hastasısın sen." Derken evin içerisinden büyük bir gürültü geldi. Sanırım bir şey kırılmıştı. Fırat da benim gibi kaşlarını çattı ve geri çekildi. Hızla sesin geldiği yöne doğru giderken yerde yatan Rana'yı görmemle korkuyla ona doğru eğildim.

"Rana, uyan noldu?" Dedim korkuyla onu sarsarken. Bardağı düşürmüş ve bayılmıştı.

"Fırat yardım eder misin?" Dedim fakat Fırat'ın kendine hayrı yoktu. Kapı çaldığında koşar adımlarla kapıya gittim.

"Mirza." Dedim gözlerimi kocaman bir şekilde ona bakarak. Bir şey olduğunu anlayarak kaşlarını çattı.

"Ne oldu?"

"Rana bayıldı, içeride."

Hastaneye geldikten sonra doktorun bizi çağırması için Mirza'yla beraber bekliyorduk.

"Merak etme, iyi o." Dedim Mirza'yı rahatlatmak isteyerek.

Bir şey söylemeden gözlerini dikmiş kapıya bakıyordu. Durduk yere ne olmuştu da bayılmıştı bu kız bilmiyordum. Belki de bugün bana olanları kaldıramamıştı üzülmüştü emin değilim.

Bir kaç dakika sonra doktor çıktığında yanımıza geldi.

"Geçmiş olsun." Dediğinde Mirza aceleci bir tavırla sordu.

"Noldu neden bayılmış?"

"Önemli bir şey yok böyle zamanlarda gayet normal bir şey bu. Yine de fazla üzülmemesini tavsiye ederim, bünyesine iyi gelmiyor. E doğal olarak bundan bebek de etkileniyor."

"Bebek mi?"

Bölüm sonuuuuuu

Continue Reading

You'll Also Like

45.3M 2.1M 85
Korkmuyordum, ne karanlıktan, ne gürleyen gök gürültüsünden, ne de bana zarar verebilecek bir insandan. Çünkü ben karanlıktım, ben gürleyen göktüm...
2.7M 86.2K 60
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı?
10.9M 325K 55
(+18 | Yetişkin içeriklidir.) Parmak uçlarım geniş omuzlarına dokunduğunda aniden gözlerime baktı. "Artık ben senin kadar kötüyüm, sende benim kadar...
1M 35.2K 57
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!