Magic Shop ❦ bts & bp

By iremincikaya

27.3K 2.4K 1.4K

Bir lanet, bir evren ve iki boyut... 4 kızımız insanlığın diğer boyuta sıkışmış ruhunu serbest bırakabilmek... More

1🔮
2🔮
3🔮
4🔮
5🔮
6🔮
7🔮
8🔮
9🔮
10🔮
11🔮
12🔮
13🔮
14🔮
15🔮
16🔮
17🔮
18🔮
19🔮
20🔮
21🔮
22🔮
23🔮
24🔮
25🔮
26🔮
28🔮
29🔮
30🔮
Final Part 1 🔮

27🔮

515 55 119
By iremincikaya

24 Temmuz sabahı

Rose'den

Pisces Krallığı'nın ortak salonunda her zamanki konumlarımızı almış oturuyorduk. Saatler öncesinde yaşadığımız kargaşadan dolayı hepimiz dağılmış vaziyetteydik ama mutluyduk. Çünkü o karşımdaki sandalyesine kurulmuş gözlerini bir saniye bile çevirmeden bana bakıyordu. Yaptığımız aşk itirafının ardından haykırışları duyan Jihyo'yu diğerleri de durduramamış ve hep birlikte odaya dalmışlardı. Ama sandıkları aksine Jimin karşımda sapasağlam oturmuş duruyordu.

Yaşanan duygu dolu anların ardından bulduğumuz kitabı masanın ortasına koymuş az önce okuduklarımızı sindirmeye çalışıyorduk.

Yoongi sessizliği bozmak istercesine öksürdü. "Malzemelerin hepsi sarayda mevcut demeyi çok isterdim ama ne yazık ki bir tanesini bulmak imkansız gibi bir şey."

"Neden imkansız olduğunu sorsam." Jisoo Yoongi'ye kaşlarını kaldırmış halde bakıyordu.

"Hayat ağacının sizin boyutta olduğunu ve bizim saraydan dışarı bile çıkamadığımızı söylesem."

Kitap tahmin ettiğimiz gibi ölümcül virüsler ve onların nasıl yok edileceği hakkında bilgi veriyordu. Kitaptaki virüsler arasında göz gezdirdiğimizde belirtileri en çok uyuşan tek bir virüs bulabilmiştik: covit-19. Bu virüsten kurtulabilmek içinse bir iksir hazırlamamız ve bütün krallığa dağıtmamız gerekiyordu. Şu dakikaya kadar umutluyduk. Yoongi malzemelerden birinin bu boyutta olmadığını söyleyene kadar.

"Aslında bir yolu var." Luna tereddütle mırıldandı. O yol pek de güvenli bir yol olmayacak ki gözlerini masaya dikmiş elleriyle oynuyordu.

"Nasıl bir yol bilmiyorum fakat denememiz gerekiyor. Başka çaremiz yok bunu siz de biliyorsunuz." Jungkook omzuna yaslanmış uyuklayan Lisa'nın rahatını bozmadan konuştu.

Luna yerinde doğrulup hepimizde gözlerini gezdirdi. "Saraydan çıkmadan hayat ağacından yaprak koparmanın tek bir yolu var. O da..." 

Ve gözleri en son bana uğradığında durdu. "Astral seyahat." 

Neden bana baktığını anlayabiliyordum. Muhtemelen geçmişimden haberdardı ve bu da şaşırmayacağım bir hadiseydi. Ne de olsa kendisi yarı cadıydı. Bu onun için çocuk oyuncağı olmalıydı. Üstelik bizim boyuttaki hayat ağacı bir müzenin serasında korunuyordu ve ben daha önceden o müzeyi ziyaret ettiğimden yerini biliyordum. Yani benim için astral sehayat ekstra kolay olacaktı.

"Ve bu boyutta astral seyahat yapmak normalinden daha zor. Kimseyi riske atamayız. Tabi içimizde daha önceden deneyen biri varsa o zaman işler değişir." Son cümlesinde tekrardan göz göze geldiğimizde yazar burada şunu söylemek istiyordu. Lanet olası astral seyahati daha önceden denediğini sen mi söylersin yoksa ben mi söyleyeyim?

"Sanırım ben bunu yapabilirim." Herkesin gözleri bana kaydığında zaten gözleri bende olan Jimin yerinde kıpırdandı. 

"Olmaz." Aldığı nefesi sakinleşmeye çalışır gibi bıraktı. "Rose'yi riske atamam."

Jennie Jimin'e doğru döndü. "Rose bu tür şeylere hep meraklıydı. Lucid rüya olsun astral seyahat olsun biz ne kadar kızarsak kızalım dener ve hepsini de sorunsuz başarırdı. Ben ona güveniyorum." Son cümlesini bana bakarak kurup gülümsedi.

Luna Jimin'e güvence vermek ister gibi anlatmaya başladı. "Daha önce hiç astral seyahat denememiş birine bunu yaptıramayız Jimin. Nasıl yapılacağını bilmeyen biri boyutlar arasında sıkışabilir. Tek çaremiz Rose."

Jimin tartışmaya hazır yüz ifadesiyle konuşmaya başlayacakken araya girdim.

"Ben... bunu yapabilirim." Jimin bu sefer de bana itiraz edecekken elimle durdurdum. "Bunu daha önce defalarca kez denedim ve hepsinde başarılı oldum. Üstelik hayat ağacının bizim boyutta nerede olduğunu biliyorum. Bana güvenebilirsiniz. Hayat ağacını bulup yaprağını buraya getireceğim."

Luna boynundaki kolyesini çıkarıp bana uzattı.Kolye hilal şeklinde içi açılabilen kocaman bir kolyeydi ve tuhaf bir şekilde ışıldıyordu. "Normalde astral seyahatten aldığın bir şeyi getiremediğini biliyorsundur. Bu kolye boyutlar arası geçiş yapabilen özel bir kolye, babamın büyüsüyle korunuyor. Ondan bana kalan tek şeydi. Aldığın yaprağı içine koyup buraya getirebilirsin."

Luna'ya bakıp gülümsedim. "Teşekkür ederim." 

"Ve son bir şey Rose. Orada geçirdiğin bir saat buradaki bir güne tekabül ediyor. Yeterince vaktimiz yok. Hızlı olman gerekecek." Luna diğerlerine döndü. "Astral seyahati daha rahat olması açısından bu gece yapacağız." Jungkook'un omzunda uyuyakalmış Lisa ve Taehyung'un eline sarılarak kafasını masaya gömmüş Jennie'ye bakıp gülümsedi. "Herkes o vakte kadar dinlenmiş olur böylece." 

Uyumamak için direnen diğerleriyle birlikte kafalarımızı usulca sallayıp masadan kalktık. Taehyung Jennie'yi, Jungkook ise Lisa'yı kucağına almış odasına götürürken Jin ve Jisoo birbirlerine yaslanmış uykulu bir şekilde odadan çıkıyorlardı. Sohyun, Joy ve Yeri ise bir konu hakkında tartışıyor olacaklar ki hararetli bir şekilde konuşuyorlardı. Yoongi çoktan yerinden kalkmıştı. Öyle ki şu an odasına ulaşmış bile olabilirdi. Zira bugün zibilyon kez uykum geldi diye tutturmuştu. Hayatımda uykuya bu kadar düşkün birini daha görmemiştim. Luna ve Rowoon ise flörtleşir gibi konuşup gülüşüyorlardı. Herkes her şeye rağmen mutluydu. Bu yüzümde minik bir gülümsemenin doğmasına sebep olmuştu. 

"Bu gece kendi canını riske atacak olmana rağmen hala dostlarının mutluluğuna mutlu olabiliyorsun Park Chaeyoung." Bir anlık aklımdan çıksa bile anında kendini hatırlatan Jimin sırtımı göğsüne dayayıp kollarını belimde birleştirmiş ve yüzünü de saçıma gömmüştü. "Seni sevdiğim için şükretmeme sebep oluyorsun."

Yüzümdeki minik gülüş kocaman olduğunda karnımdaki ellerinin üstüne ellerimi koymuştum. "Ben bunu her gün yapıyorum. Ne var yani sen de yapsan."

Kıkırdayıp ellerinin üstündeki elimi avuçları arasına aldı. Kütüphanede bileğimdeki kırmızı doğum lekesini görmüş olacak ki sol bileğimi kavrayıp okşadı. Hafif uykulu olduğumdan ötürü bu tatlı ilgisi mayışmama sebep olmuştu. Başımı sol omzuna yaslayıp gözlerimi kapattım.

"O doğum lekesini hiç sevmediğimi söylesem."

Bir saniye bile dokunmayı bırakmadığı bileğimi okşamaya devam ederken mırıldandı. "Öyleyse sana çok kızardım." 

"Küçükken sınıf arkadaşlarım dalga geçerlerdi doğum lekemle. Çirkin olduğunu söylüyordu herkes." Anımsadığım anılar yüzümde minik bir tebessüm oluşmasına sebep olmuştu. Çocuk aklımla doğum lekem olduğu için kendimden nefret etmiştim.

"O zaman onlar görmeyi bilmiyorlarmış." Bileğimi kaldırıp yüzümün hizasına getirdi. "Görmüyor musun o bir çiçeğin yapraklarına benziyor?" Hiçbir zaman doğum lekemi güzel bir şeye benzetmeye çalışmadığım için görememiş olmalıydım fakat gerçekten de bir çiçeğe benziyordu.

"Kırmızı krizanteme." Aynı anda fısıldadık.

"Hikayesini biliyor musun?" 

Krizantemi çok severdim fakat hikayesini hiç duymamıştım. "Hayır hiç duymadım."

Kimsenin kalmadığı odada Jimin tuttuğu bileğimden beni çekiştirip koltuğa oturttu ve kendisi de yanıma kuruldu. Ona doğru dönüp dinlemeye hazır halde beklediğimde büyük bir hevesle anlatmaya başladı.

"İsmi Ante olan güzeller güzeli kız, bir kırda genç ve çok yakışıklı bir delikanlı görmüş. Yakışıklı genç, Ante'den habersiz önünde duran büyülü güzellikteki çiçeği koklamış ve öpmüş. Ante bu gence o kadar çok tutulmuş ki hemen yanına gidip tanışmak istemiş fakat giderken onu gözden kaybetmiş." 

"Bu hikaye bana birini hatırlattı." Bizzat kendimi...

"Kimi?" Jimin merakla bana baktığında kafamı iki yana salladım. "Boşver sen devam et."

"Kahrolarak yakışıklı gencin dokunduğu çiçeğin yanına gitmiş ve tam da onun çiçeği öptüğü yere dudaklarını dokundurmuş. Gencin dudaklarının sıcaklığını hisseden Ante'nin utançtan yanakları kıpkırmızı olmuş. Bu haliyle daha da büyüleyici bir güzelliğe kavuşan Ante'yi kıskanan krizantem, dudaklarının değdiği yerden Ante'nin tüm kanını çekmiş ve onu öldürmüş."

"Ne yani yakışıklı gence kendini gösteremeden ölmüş mü Ante? Krizantem bunu nasıl yapabilir?" Sinirle homurdandığımda Jimin gülümsedi.

"Şşt sonunu anlatmama izin ver." Kafamı onaylarcasına salladığımda devam etti.

"Bir masum buse uğruna canından olan Ante'yi bu krizantemin dibine gömmüşler. Zaman içerisinde yaptığına çok pişman olan krizantem, her bahar bir sürü çiçek açıp yapraklarını onun üzerine dökmüş."

Suratımdaki hüznü gören Jimin yüzümü avuçları arasına alıp yanağıma bir buse kondurdu. "Kırmızı krizantemin anlamını biliyor musun peki?" Kafamı iki yana salladığımda dudaklarıma fısıldadı. "Sessiz istek."

"Peki ben sana bir hikaye anlatsam." İsteğimi mırıldanarak onaylayan Jimin'in önümdeki dudaklarına minik bir öpücük kondurup geri çekildim. O da yüzümdeki ellerini indirip sol bileğimi avuçları arasına aldı tekrardan. Doğum lekemi çok sevmiş gibi görünüyordu.

"Genç bir kız, arkadaşlarıyla birlikte bir kitabı aramak için kütüphaneye gelmiş. Aradığı kitabı alt katta bulamayan genç kız üst kata çıkmış fakat aradığı kitabı bulsa da kitaba bir türlü erişemiyormuş. O sırada sırtında sıcak bir dokunuş hissetmiş ve ellerinde de kitabı. O sırada arkasına dönen kız, genç ve çok yakışıklı bir delikanlı görmüş. Kız, çocukla daha fazla vakit geçirmek istemiş sessizce fakat çocuğu bir daha görememiş. Ta ki onunla herkese nasip olamayacak kadar destansı bir şekilde yeniden karşılaşıncaya kadar."

Jimin anlattığım hikayenin kimin hikayesi olduğunu bilircesine beni kolları arasına aldı. "Genç kızın sessiz isteğini yakışıklı delikanlı gözlerinden okumuş olacak ki onu kollarıyla sarıp sarmaladıktan hemen sonra..."

"Seni seviyorum." Verdiğim iki saniyelik nefes molasında kulağıma fısıldadı. 

"Ona onu sevdiğini fısıldamış."

"Sana bir şey itiraf etmem gerek Rosie." Sırtındaki ellerimi daha da sıkılaştırıp biraz daha yanaştım ona. 

"Dinliyorum."

"Geleceği kesitler halinde görebildiğim gibi ruhumun geri kalanının diğer boyuttaki yaşamından kesitler de görebiliyordum."

Anladığım gerçekle yutkundum. "Demek beni bu boyuta gelmeden önce görmüştün."

"Ben aslında sana rüyalarımda aşık olmuştum bile. Ve sana olan aşkımı kabullenmek benim için oldukça zordu." Yutkunduğunu boynuna gömdüğüm yüzümden dolayı görebiliyordum.

"Çünkü sana karşı beslediğim o derin hisler Dahyun'a beslediğimi sandığım o sevgiden çok çok güçlüydü. Kendimi bana yaptığı fedakarlıktan dolayı kısıtlamış gibiydim. Ona aşık olmak zorundaymışım gibi hissediyordum. Sanki sana karşı olan hislerim büyüdükçe ona ihanet ediyordum. Benim için ölmüş olduğundan onu sonsuza dek unutmamam gerektiğini sorumlu kılmıştım kendime."

Derin bir nefesi ciğerlerine çektiğinde yaslandığım göğüs kafesi yükselip alçaldı. "Bunun yanlış olduğunu çok sonra anladım Rose. Benim diğer yarım ve ben aslında bir bütünüz ve ikimizin bu tür duyguları beslediği tek kişi sendin. Rüyalarımda ikinci boyuttaki ben bütün gün seni hayal ediyordum ve bu uyandığımda bu bedenimde de aynı şekilde sürüp gidiyordu. Dahyun'a hissettiklerimin minnettarlık olduğunu kabul etmek çok zordu. Bunca zaman kendimle yüzleşirken sana da acı çektirdim. Beni affet meleğim." 

Saçlarıma bir öpücük kondurup kokumu içine çekti. "Bana anlattıkların uzun zamandır duymayı beklediğim şeylerdi Jimin. Teşekkür ederim." Esneyip ona biraz daha sokulduğumda Jimin en az tek kişilik yatak genişliğindeki dev koltuğa uzanıp yayıldı ve beni de kucağına çekti. 

"Bu gece uzun bir gece olacak bebeğim. İyi uykular." Jimin'in güzel kokusu ve saçımı okşayan elleri sayesinde uykuya dalmadan hemen önce duyduğum son sözler bunlar oldu.

***

Hobaaaaa ben geldiiiiimmmm

Yine sizi çok beklettim ama ne yapayım finale az kaldı bu bölümleri düşünüp yazmak normal bölümlerden daha zor. Diğer bölümde Rose'nin astral sehayati ve koronadan kurtulmak için yaşadıklarını göreceksiniz bebişlerim. Bu arada üniversiteyi kazandım ama bölümümü söylememiştim. Hukuk kazandıııımmmm jbdjahwdısıkds. Bu da böyle bir mutluluğumdu size de söyleyeyim mutlu olun dedim. Ve son bir şey söylemek istiyorum. Aranızda derdi problemi sorunu olan ve kimseye anlatamadığından içinde biriktiren varsa gelsin bana anlatsın lütfen. Elimden geldiğince size yardımcı olmaya çalışır konuşur sohbet ederim. Her şeyden önce siz benim biricik dostlarımsınız. Kendinizi asla yalnız hissetmeyin. Kapı gibi Avukat Luna'nız var ayol. Seviyorum sizi aşklarım çooook öptüm.

Hepinize büyülü günler 🔮

Continue Reading

You'll Also Like

30.6K 4.3K 39
park jimin, ona her gün siparişini getiren kuryeye aşık olur.
177K 17K 26
010 ***: hamileyim jungkook: sen kimsin
50.3K 2.4K 22
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...
153K 15.8K 30
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.