Prince | Taekook

By InEfFaBlE_vKoOk

589K 45.1K 29.2K

°Mpreg° Kim Hanedanlığı'nın prensi kendisine verilen hiçbir hediyeyi kabul etmez. Onu görene kadar... More

0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
18
19
20
21
22
23
24
25
26
Final

17

18.5K 1.4K 606
By InEfFaBlE_vKoOk

Bayadır bu kitaba bölüm atmıyordum ve diğer kitabı final yapıp atmayı düşündüm ama çok beklediniz ya. Ben de dedim daha fazla bekletmeyeyim, yazdım bir bölüm. Umarım beğenirsiniz :")

Bu arada görüşmeyeli nasılsınız bakalım?

*Ayrıca bir bilgi de vereyim. Bu kitapta ki kraliyet sisteminde bir prens taht'a geçince seçtiği kişi de resmi olarak eşi sayılıyor. Ekstra bir şey yapılmıyor normalde.*

İyi okumalar...

___

Kırmızı, özel dikim ve yerin tamamını kaplayan halının üzerinde ilerliyor, sarayın bu özel katında bulunan koridorundan geçiyorduk. Etrafta alıştığım portreler ve duvarlarda adı geçen ressamların çizimleri vardı. Koluna girdiğim yapılı beden dalgalı siyah saçları ve yeşil gözleriyle göz kamaştırıcı duruyordu. Bunun üstüne, giydiği kıyafetler ile Tanrının özenle işlediği bir esere benziyordu.

Saçlarında herhangi bir şey bulunmuyordu. Törende takılacak taç için boş bırakılmıştı. Ben ise koluna girmiş bir şekilde özenle hazırlanan kıyafetimle ona eşlik ediyordum. Saçlarıma, yaptığım banyo sonrası dokunmamış doğal dalgalarıyla kalmasını istemiştim. Yüzümde ise yok denecek kadar az bir makyaj vardı. Doğal güzelliğim ben kadar Taehyung'un da hoşuna gidiyordu.

Törenin yapılacağı salona yaklaşmışken gelen müzik ve saraya davetli olan soyluların sesleri daha da belirginleşiyordu. Sarayın büyük bahçesinde ise duyduğum kadarıyla halk için büyük bir sofra hazırlanmış ve tüm halk davet edilmişti. Törenin hazırlıklarıyla bizzat kraliçe Kim ilgilenmişti. Bunu daha çok kafa dağıtmak için olduğunu düşünüyordum yoksa sürekli kafasını, kaybettiği eşine takıp üzülüyordu. Hazırlıkları yaparken ise bizim görmemizi istememiş, sürpriz olsun, demişti. Bu yüzden hazırlanan salonun nasıl olduğu hakkında bir fikrim yoktu.

Yaklaştığımız büyük kapıda bekleyen nöbetçiler bizi görmesi ile kafalarını eğmiş ve kapı açılarak salona giriş yapmamız sağlanmıştı. Kafamı kaldırarak etrafa bakmış ve kalabalığın bakışlarının üzerimizde olmasıyla gerilmiştim. İstemsizce Taehyung'un kolunda bulunan elim sıkılaşmış, o ise yaklaşarak kulağıma fısıldamıştı. "Rahatla biraz, ben yanındayım."

"Taehyung herkes bize bakıyor gibi hissediyorum." Demiştim onun gibi fısıldayarak. Yere serili uzun şerit şeklinde beyaz renkli halının üzerinde yürürken halının sonu tahtın önünde bitiyordu.

"Çünkü herkes bize bakıyor." Kıkırtısı kulaklarımı doldurunca bakışlarımı ona çevirmiş ve gözlerimi devirmemek için kendimi zor tutmuştum. "Çok yardımcı oldun sevgilim, teşekkürler." Yalancı gülümsememle tamamladığım cümle ile eli belimi bulmuş ve yavaşça tahta doğru ilerlerken beni kendine çekmişti. Gözlerim büyüyerek onu bulunca sırıtarak karşısına baktığını fark etmiştim. Etrafa ise sessizlik bir hakimdi. Sanırım herkes bizim küçük atışmamıza seyirci olmuştu.

Bir hafta önceki kasvetli havanın dağılmasına sevinmiştim. Taehyung'un gülmesi dünyada değişemeyeceğim şeyler arasındaydı. Etrafta duyulan sessizlik Taehyung'un taht'a yaklaşıp oturması ve benide beklemediğim anda tek bacağına oturtup belimden çekmesiyle son bulmuştu. Kalbim teklemişti çünkü normalde benim kenara çekilmem ve onun taht'a tek başına oturması gerekiyordu. Boğazımı temizleyerek yerimden kıpırdanmış Taehyung'un da boğazını temizlemesiyle duraksamıştım.

Rahat olmaya çalışarak derin bir nefes alıp vermiş ve etrafa bakmaya başlamıştım. Müzik ve eğlence kaldığı yerden devam etmeye başlamıştı. Davetliler elinde bulunan işlemeli gümüş bardaklardan içeceklerini yudumluyor ve gösterişli kıyafetlerle dikkat çekiyorlardı. Kaçamak bakışlarla bize bakanlar da vardı hiçbir şey olmamış gibi sohbet edip gülenler de. 

Etrafı inceleme ihtiyacı hissetmemle kafamı önce tavanı süsleyen gösterişli avizeye kaldırmıştım. Üzerinde yüzlerce mum bulunan avize neredeyse tavanın tamamını kaplıyor ve üzerinde ki mumlarla etrafı aydınlatıyordu. Tavandan duvarlara doğru süregelen işlemeler ise artık alıştığım bir görüntüydü. Sarayın koridorları da dahil neredeyse her yerinde küçük de olsa duvarlarda ve tavanda işlemeler bulunuyordu. Bunu yaptıran kralın sanat aşığı biri olduğunu tahmin ediyordum. Bunun haricinde tavandan zemine kadar uzun olan camlar, gösterişli perdeleriyle dikkat çekiyordu. Etrafa yerleştirilen yuvarlak geniş masalar taht'a ulaşan beyaz halının iki yanında bulunuyordu. Soylular ise uzun ve yuvarlak olan bu geniş masaların etrafındaydı. Bayan Kim'de sadeliğe önem veren biriydi ve bu, hazırladığı törenden de belli oluyordu.

Tanıdık yüzler aramak için etrafta dolanan gözlerim Taehyung'un karnımı okşamasıyla son bulmuştu. Bakışlarım taptığım yüzünü bulmuş ve beni kucağında biraz daha kendisine çekmişti. Tek kolum boynuna dolanmış, belimi sahiplenen koluyla göğsüne yaslanmıştım. "Kendini nasıl hissediyorsun?" Diye sordu ikimiz arasında bulunan sessizliği bozarak. Bakışlarım zümrüt gözlerini bulmuş ve gülümsemiştim. "Ben iyiyim, asıl sen nasılsın? Bugün resmi olarak kral oluyorsun. Birazdan tacın takılacak ama hiç heyecanlı görünmüyorsun."

Derin bir nefesi ciğerlerine buyur etmiş ve "İyiyim." Demişti "Aslında heyecanlı değilim, sanırım yanımda olman beni rahatlatıyor." Hafif belirgin karnımı okşarken konuşması gülümsememi sağlamıştı. "Her daim yanında olacağım." Bir elim yanağını kavramış ve okşamıştı. Kafasını elime doğru yaslamış ve gözlerini kapatmıştı. Güzel yüzüne bakarken etrafta olan tüm ses kesilmişti sanki. Kendimi masallardan kaçmış bir prensin kollarında gibi hissediyordum.

Güzel yüzünü izlemem ise Kraliçe Kim'in sesini duymamızla bozulmuştu. Sahi salona girerken ve devamında görememiştim onu. Şimdi yanımıza gelmesi rahatlatmıştı beni. "Çifte kumrular, rahatınızı bozuyorum ama taç geldi ve herkes sizi bekliyor." Kafamı salona çevirmemle gerçekten sessizliğin büründüğünü fark etmiştim. Demek ki ses gerçekten kesilmişti ve ben bunu Taehyung'un güzelliğini izlediğim için olduğunu sanmıştım. Bu yüzden utançla yerimden kalkmış Kraliçe Kim ile birlikte taht'a çıkan merdivenlerden inerek bana gösterdiği masaya oturmuştum. Masada tanıdık yüzlerin olması beni rahatlatmıştı. Jimin ve eşi Yoongi gülümseyerek bana bakıyordu. "Merhaba." Dedim gülümseyerek. "Selam nasılsın!" Jimin'in heyecanlı sesi ile gülüşüm büyümüş ve "İyiyim." demiştim "Sen nasılsın?"

"Gayet iyiyim ama senin iyi olduğun belli oluyor. Kucağa oturmalar falan." Sırıtması ile kıpkırmızı kesilmem bir olmuştu. Yoongi ise Jimin'i düştüklemiş ve uyarırcasına "Jimin." Demişti. Bu konuşmamız ise Kraliçe Kim'in sesiyle bölünmüştü. Sanırım taç hazırlanmıştı ve tören başlayacaktı. Herkesin ayaklanmasıyla bende ayaklanmıştım.

"Burada bulunma sebebimizi biliyorsunuz. Şimdi herkesin huzurunda yeni kralımız Kral Kim Taehyung tacını takacak ve hükümdarımız olacaktır." Kırmızı bir minderin üzerinde bulunan gösterişli tacı eline almış ve önünde dimdik bir şekilde duran Taehyung'a dönmüştü. "Yardımsever ve her daim iyi bir kral olacağına eminim." Taehyung kafasını hafifçe eğmiş ve taç saçlarının arasına yerleşmişti. Artık resmi olarak da kral oydu. Kraliçe Kim yanımıza gelerek yanımda durmuş ve Taehyung'un kalabalığa dönerek bakmasıyla herkes dizleri üzerine çökmüş, çan kulelerinde çanlar çalmıştı şehrin her yerinde. Herkes gibi bende aynı şekilde dizlerim üzerinde dururken Taehyung'la gurur duyuyordum.

___

Bir eli yine belimde diğer elinde işlemeli gümüş bardağından içkisini yudumluyordu. Ben ise herkesin aksine meyve suyu içiyordum. Tören sonrası kutlama oluyordu ve salonun ortasında dans edenlerin sesine bir de dışarıda ziyafet çeken halkın sesi geliyordu. Taehyung geniş balkona çıkarak onlara da güzel bir konuşma yapmıştı. Halk şimdiden yeni krallarını benimsemişti.

"Hamilelik nasıl gidiyor?" Jimin'in sorusuyla ağzımdaki meyve suyunu yutmuş ve "güzel gidiyor." Demiştim gülümseyerek. Taehyung ise elinde ki içkiyi masaya bırakarak tamamen arkadan bana sarılmış çenesini omzuma yaslamıştı. "Ona gayet iyi bakıyorum." Demişti kulağımın yakınından konuşarak. İçkili nefesi tenimi okşamış ve huylanmamı sağlamıştı. Kulağımın altına kondurduğu kuş kadar öpücük sonrası burnunu boynuma sürtmüş ve derin bir nefes almıştı.

"Haber yollayacağım zaman balkona çıkmanı istiyorum." Demişti kulağıma fısıldayarak. Kafam omzuma yaslı başına dönmüş ve yakınlıktan dolayı şaşı olarak bakmıştım yüzüne. "Konuşma mı yapacaksın?" Dedim merak kokan sesimle. Mırıldanarak gözlerini kapamış ve bir nevi beni onaylamıştı. "Tamam gelirim." Dedim ve iki elimle tuttuğum bardaktan bir yudum meyve suyu daha aldım. Ağzımda dağılan hafif mayhoş tada sahip meyve suyunun ardından dudaklarımı birbirine bastırmıştım ve gamzelerimin ortaya çıktığına emindim.

"Hemen geliyorum." Diyerek bir anda yanımdan ayrılan Taehyung ile arkasından bakınmıştım lakin hızlıca ortalıktan kaybolmuştu. Merakla nereye gittiğini düşünürken Jimin dikkatimi dağıtmış ve sohbetimize devam etmiştik.

___

"Jeongguk." Tanıdık sesi duymamla Hoseok'a dönmüş ve gülümsemiştim. Yoğunluktan dolayı oradan oraya koşuşturuyordu ve yorulduğu yüzüne bakınca bile anlaşılıyordu. "Kralımız seni balkonda bekliyor." Taehyung'un yanımdan ayrılmadan önce balkona çıkacağımızı bahsetmesi aklıma gelmesiyle kafamı sallamış ve "Tamam," Demiştim "geliyorum."

Bardağı masaya bırakmış ve "İzninizle." Diyerek oradan ayrılmıştım. Hala Taehyung'un neden beni balkona çağırdığını düşünüyordum. Balkon halkın toplanma yerine bakıyordu ve genellikle önemli konuşmalar Krallar tarafından buradan yapılıyordu. Bu demek oluyordu ki önemli bir şey olmuştu. Bunu yaklaştığım balkon ile öğrenecektim.

Balkon kapısından geçmiş ve elleri arkasında kavuşmuş bir şekilde bana bakan Taehyung ile karşılaşmıştım. Gülümseyerek bana bakıyordu. Meraklı bir ifade ile ona yaklaşmış ve bakışlarım halka dönmüştü. Hepsi ayaklanmış bir şekilde buraya bakıyordu. Başım balo salonuna dönünce orada toplanan soylularında sessizleşip buraya baktığını fark etmiştim. Onlarla olan ortak noktam ise onlarında yüzlerinde olan meraklı ifadeydi. Kimse ne olduğunu bilmiyordu.

Taehyung'un tam karşısında durup zümrüt gözlerine bakarken bir anda tek dizinin üstüne çökmüş ve nefesler tutulmuştu. Herkes sessizliğe bürünmüştü ve benim gibi şaşkın bir ifadenin yüzlerinde olduğunu tahmin edebiliyordum. Çünkü bir kral asla başkasına karşı diz çökmezdi. Asla boyun eğmez ve eğilmezdi. Lakin Taehyung benim önümde diz çökmüş bir şekilde gözlerime bakıyordu.

Elleri hala arkasındaydı.

Kocaman olmuş gözlerimle ona bakarken gülümsemesi büyümüş ve dudaklarını aralayıp derin bir nefes almıştı. Elleri yavaşça önüne geldiğinde parmakları arasında tuttuğu parlak bir nesne görmüştüm. Hala anlamamış bir şekilde ona bakarken "Benimle," demişti. Parmakları arasında ki nesneyi kaldırmış ve yüzük olduğunu anlamıştım. "evlenir misin sevgilim?" Sorusu ise gözlerimin dolmasının yegane sebebiydi.

Bölüm sonu.

Üstteki yazıyı sevmiyorsunuz biliyorum jdjdjjdjd şahsen yazarken seviyorum ama okuyucuyken ben de sevmiyorum. Anlıyorum yani sizii jdjdjdjj

Umarım yeterli bir bölüm olmuştur. 1400 kelime yani jdjxjjx

Öhm neysee hepinizi kocaman öpüyorum kendinize iyi bakın

Sizi seviyorum 💜

Continue Reading

You'll Also Like

7K 851 35
ddangjeong: Jisung ciddi bir şekilde soracağım dalgaya alma 102-e 'deki Minhoya mı yazıyorsun? minmin: Saçmalama be ne alakamız var bizim onla ...
122K 15.3K 30
Omega Taehyung'un önceki eşinden olan bir kız çocuğu vardı, Alfa Jeon ise kreş öğretmeniydi. "Kim demiş Hyunjae'nin babası yok diye? Ben onun babasıy...
42.3K 3.6K 13
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !
37.3K 3.3K 13
Delta × Omega Yüzyılın deltası ve onun ruh eşi güzel omega