GÖKKUŞAĞI

By kmsrl78

635K 35K 4.9K

Romantizm #1 Mizah#5 ~~~ Adamı süzmeyi bırakıp"Buyrun ne istemiştiniz.?"dedim. " Aslında yağmurdan korunmak... More

🌈1 /G ⭐
🌈2/G⭐
🌈3/G⭐
🌈4/G⭐
🌈5/G⭐
🌈 6/G ⭐
🌈7/G ⭐
🌈 8/G ⭐
🌈9/G ⭐
🌈 10/G ⭐
🌈 11/G ⭐
🌈 12/G ⭐
🌈 13/G ⭐
🌈 14/G ⭐
🌈 15/G ⭐
🌈 16/G ⭐
🌈 17/G⭐
🌈 18/G⭐
🌈 19/G ⭐
🌈 G/20⭐
🌈G /21⭐
🌈 G /22⭐
🌈 G/23⭐
🌈 G/24⭐
🌈 G /25⭐
🌈 G /26⭐
🌈 G/28⭐
🌈 G /29⭐
🌈 G /30⭐
🌈 G/31⭐
🌈 G /32⭐
🌈 G /33⭐
🌈 34/G ⭐
🌈 35/G ⭐
🌈 G /36⭐
🌈 37/G ⭐
🌈 38/G ⭐
🌈 39/G ⭐
🌈 G /40⭐
🌈41/G ⭐
🌈42/G⭐
🌈43/G⭐
🌈44/G⭐
🌈45/G⭐
🌈46/G⭐
🌈47/G⭐
🌈48/G⭐
🌈49/G⭐
🌈 50/G⭐
🌈51/G⭐
🌈52/G⭐
🌈53/G⭐
🌈54/G⭐
🌈55/G⭐
🌈56/G⭐
🌈57/G⭐
🌈58/G⭐
🌈59/G⭐
🌈60/G⭐
🌈61/G⭐
🌈62/G⭐
🌈63/G⭐
🌈64/G⭐
🌈65/G⭐
🌈66/G⭐
🌈67/G⭐
🌈68/G⭐
LÜTFEN OKUYUNUZ/ÖNEMLİ!

🌈 G /27⭐

8.5K 364 38
By kmsrl78

Keyifli okumalar dilerim...

Gökkuşağı Yıldız

Aralık ayına yaklaştıkça içimde oluşan depremleri bir tek ben hissediyordum, hissederken kimse farketmesin istiyordum.

"Ne düşünüyorsun?" arkamdan uzanıp elimde ki fırçayı alan Martin'e baktım.

"Hiç bir şey." bana tek kaşını kaldırıp baktı ama bunu çok sürdürmeden gülümsedi.

"Yaklaşık beş dakikadır hiç bir şey yapmadan tuvale bakıyorsun."

Onun gözünden bir şey kaçmazken yalan söylemek zor oluyordu. A bir de söylemek istemeyip söyleyince kötü oluyordum.
Oturduğum yerden kalkıp ona döndüm ve boynuna sarıldım.

"Gözünden hiç bir şey kaçmıyor."

"Seninle ilgili olan hiç bir şey kaçmaz benden." bu dediğine güldüm ve geri çekildim.

Kasım ayının sonlarında olduğumuz için havalar buz gibiydi. Ve kafeden çıkar çıkmaz ya Martin'in evinde yada benim evimde görüşüyorduk. Artık Martin tam zamanlı şirkette çalıştığı için görüşme zamanımız kısıtlıydı.

" Mario ile konuştun mu?" Resim yaptığımız için ortaya dağılan boyaları fırçaları toparlarken sormuştum.

"Konuştum öğlen saatlerinde evindeymiş."

"Oh iyi, sağsalim gitmiş."
Mario bir aylık İstanbul serüveninden sonra İtalya'ya gitme kararı almıştı.Ve kafede bana yardımcı olduğu günden sonra hep kafeye gelip yardım etmişti.
Onun yardım edişi ile tam gün çalışan birine ihtiyaç duyduğumu farketmiştim. Bu yüzden kafeye  bir garson arıyordum.

Boyalarıda yerlerine koyup fırçaları temizlediğim sudan çıkarttım ve kuruladım. Bu sırada Martin elinde dosya ile koltukta oturuyordu. Ne zaman fırsat bulsa o dosyaları eline alıyordu.
İşim bittiğinde yanına gidip hafif dizine oturdum.

"Şu dosyalar beni unutturuyor." dizine otırduğum andan itibaren dosyayı yere bırakmıştı. Elini belime sarıp gülümsedi.

"İki dakika da boyaları dizdin ayrıca lacivert ile mavinin yerini karıştırdın... Fırçaları suyun içine bırakıp o sırada tuvali kaldırdın daha sonra fırçaları tek tek silip çantasına koydun ve bu süreç esnasında önüne gelen saçını yedi kez falan üflemişsindir. "

Anlattıkları ile gözlerim daha da büyüdü. Bu kadar da değil ama.

" Bu özel yeteneğin falan mı? "

"Hayır, dediğim gibi seninle olan bir şeyi asla gözden kaçırmam."

Doğrulduğun da yanağından öpmüştüm.

"Çok sevmek bu olsa gerek." diye mırıldandım.

"Hm öyle mi dersin?" başımı aşağı yukarı salladığımda gülümsemişti. Benimle birlikte ayağa kalktığında boynuna sarıldım.

"Haber verseydin keşke."benim dediğimi takmadan yatak odasına girdiğinde kaşlarımı kaldırıp ona döndüm.

" Seninle yatabilceğimi söylemedim. "

" İlk defa yatmayacağız ya. "dediğinde hak verdim ama yinede bu durum sıklaşınca kendimi kötü hissediyordum.

" Ben yinede eve mi gitsem. "dediğimde beni yatağa bırakmıştı bile.

" Eğer rahatsız oluyorsan. "çekileceği sıra kolundan tutup kendime döndürdüm.

"Hayır hayır rahatsız değilim tabi de."

"Sorun ne o zaman." sadece omuz silkip yatağa iyice yerleştim. Aslında tam olarak bir sorun da yoktu.

Nefeslenip kapıya ilerledi.

"Ben en iyisi içeride yatayım." odadan çıktığında kafamı yastığa sert bir şekilde vurdum. Gerçi yastık ne kadar sert olacaksa.

Salona geçtiğimde koltukta oturan Martin ile karşılaştım.

"Uyumadın mı?" diyerek bana döndüğünde başımı iki yana salladım.

"Hadi sende gel." yanına oturmuştum bile.

"Gökkuşağı rahatsız olacaksan gerek yok."

"O zaman evime gideyim." ayağa kalktığım gibi belimden tutup yanına çeken adama baktım.

"Eve mi git dedim? Yat işte yatakta." bakışlarım odanın içini turlayıp ona döndüm.

"Bir an kötü oldum o kadar, rahatsız olmadım." yanağıma getirdiği büyük ve kemikli elleri ile saçlarımı geri itti ve boynumu okşadı.

"Güzel sevgilim sen nasıl istersen bizim için her şey öyle olur."

"Benim için senin düşüncelerinde önemli, ama şimdi uyumaya gidiyoruz." elinden tutup kaldırdığımda beni çevirdi ve sırtım göğsüne değecek şekilde omuzlarımdan tuttu.

.....

"Takım elbise neden giymiyorsun sen?"

Martin yatağında yatarken karşımda onun dolabından kıyafet seçişine bakıyordum. Büyük bir zevkle!

"Hiç bana göre değil."

"Niye ama bence çok yakışır."

Elinde tuttuğu  bol kazağı bana doğru kaldırdı.

"Şöyle rahat hareket edebileceğim, sıcacık tutan bir kazak varken bütün gün neden gömlek yelek ikilisi giyip dolaşayım. Kasıntı gibi!"

"Allah Allah sadece kasıntı adamlar mı giyiyor."

"Hayatım ben onu mu dedim?" bir anda üstündekini çıkarıp karşımda çıplak kalınca duraksadım.

Yok ya bu adam ressam olmaya değil manken olmaya gelmiş dünyaya.
Kendimi toparlayıp tekrar gözlerine baktım.

"Tam da onu dedin, takım giyen erkekler daha bir çekici oluyor."

Kazağı giyen kolları bir kaç saniye duraksayıp hızla üzerine geçirdi ve bana adımladı.

"Başlatma şimdi çekiciliğine beni de her dakika takım giymek zorunda bırakma."

Karşımda ne kadar ciddi dursa da kendimi tutamamıştım. Sesli bir şekilde gülerken onun da ciddi duruşu bozulmuştu.

"Of sabah sabah gülmek iyi gelse de artık yataktan kalkmalıyım sanırım."

Yüzümde ki üzüntülü duruşuma Martin gülümseyerek cevap vermişti... İki üç adımla yanıma gelip elimden tuttu.

"En kısa zamanda uzun bir tatile çıkabileceğimize inanıyorum." avuç içimi okşayıp öptü.

"Ben hazırım şimdi güzel sarayımızın güzel kraliçesini hazırlamaya gidebiliriz." son kez ceplerini kontrol edip elimden tuttu.

Benim evime geldiğimizde ona Tarçın'ın ve Garfield'in mamalarını koymasını istemiştim. Bende odama geçip hazırlandım.

"Hazırım." salona girdiğimde piyanonun başında bekleyen Martin'i gördüm. Derin bir nefes aldığımda bana dönmüştü.

"Piyano gerçekten güzel... Üstünde yazan yazı falan." varla yok arası başımı sallamıştım.

Gözlerini benden hiç çekmezken ben bir ona bir piyanoya bakıyordum.

"Belki kendisi hayatımızda hep olur da, hatıraları gider mi?" derken piyanoyu ve daha bir çok olan anıyı söylemek istediğini anlamıştım.

"Gidemez, gitmemeli çünkü onları her gördüğümde hatalarımı daha net görüyorum... Şimdi çıkalım mı?"

Onu beklemeden dış kapıya ilerleyip ayakkabılarımı giydim. Zaten hemen ardımdan geliyordu.

"Gökkuşağı her seferinde bu konuyu açmak istemiyorum ama her onları gördüğümde unutmadığını varsayıyorum."

Arkamda söylenen sözler ile duraksayıp omuzumun üstünden ona baktım.

"Daha sen beni kabullenememişsin Martin, hatıralarımı kabullenmeni beklememeliydim."

Onu beklemeden arabanın yanına gelmiştim.

.....

Martin giden arabanın arkasından bakarken omuzlarını dikleştirdi. Dışarı yansıtmasa da kıskanç bir adamdı ve Deniz her ne kadar ölmüş olsa da kıskanıyordu.

Martin bu durumu düzeltebileceğini düşünüp caddeye çıktı. Bir taksi çevirdiği sırada telefonu çaldı.

"Efendim Ali abi."

"Ata hemen buraya gelmen gerek."

"Yoldayım ne oldu?" kendisini bekleyen taksiye işaret parmağını kaldırıp beklemesini belli etti.

"Feride Hanım bir ortaklık gerçekleştiriyordu ve sizin imzanız olmadan yapamayacağını öğrenince çıldırdı."

"Bunu bu kadar geç farkedeceğini düşünmezdim." Martin gülerek söylediği cümlelerden sonra sakallarını kaşıyarak devam etti.

"Yarım saate gelerim." telefonu kapatıp taksiciye döndü ve adresi verdi.

Martin'in aklı hemen Gökkuşağı'na gidince morali bozuldu. Onunla o şekilde ayrılmak istememişti.Bu konu her açıldığında bu şekilde sonuçlanıyordu. Açılmasa Martin'in kafasında hep bir düşünce kalıyordu.

Şirkete gelip kendi katına çıktığında çalışanların telaşlı, endişeli yüzlerine baktı. Martin emindi ki Feride önüne geleni eleştirmişti. Kendi odasına gitmeden Feride'nin odasına ilerledi.

"Ata bey." kendi isminin seslenilmesi ile duraksadı. Arkasından seslenen kişi Ali'ydi.

"Şimdi konuşmak isteyeceğinize emin misiniz? Baya sinirli."

"Eminim Ali abi." iki üç adımda kapıya gelip tıklamadan içeri girdi. Masasında başını eğmiş duran kadına baktı. Baktıkça kötü oluyordu ama onunla işi daha bitmemişti.

"Gir dediğimi hatırlamıyorum her kimsen çık dışarı!" sona doğru sesini yükselten kadına gülerek baktı.

"Bende işinin benimle olduğunu sanıyordum." Martin'in sesini duyan kadın sinsi gülüşüyle ona baktı.

"Ha bende seni bekliyordum canım."

Martin her ne kadar sinirlense de sabretti.

"Geldim işte söyle ne söyleyeceksen." Martin şu dakikadan itibaren Gökkuşağı'nı aramak istiyordu. Bu odadan hemen çıkmak istiyordu.

"Leyla' nın hisselerini aldın tamam dedim, şirkete gelip gitmeye başladın  çok memnun kaldım ama istediğim sözleşmeye bile imzamı rahatlıkla atamıyorum.... Bu durumu bitir Ata, yoksa..."

"Yoksa ne yaparsın Feride?..Mm şirkete mi almassın, evden mi kovarsın?"

Her bir sözünde adım adım yaklaşmıştı sevmediği kadına... Feride bi kaç adım önünde duran adama baktı... Karşısında ki adam kaç yaşında olursa olsundu onu etkilemeyi başarıyordu. Aklına o değişik kız gelince morali bozuldu.

" Belkide sevgilinle tanışırım."
Martin duyduğu cümle ile kaşlarını çattı. Gökkuşağı'ndan bahsettiği anda elleri yumruk halini almıştı.

"Feride haddini aşma."
Feride gülümseyerek Martin'in etrafında bir tur attı.

"Demek ki Ata' nın pim noktası sevgilisi... Yoksa Martin'in mi demeliyim?... Söylesene hangisini daha iyi oynuyorsun?"

Karşısındaki kadına saldırmamak için zor duruyordu. Kendisini kışkırttığını biliyordu.Bu oda da kamera olduğunu biliyordu.O yüzden sakinleşmeye çalıştı.

" Senden daha iyi bir oyuncu olduğumu düşünmüyorum... Ne de olsa insanları kandırma da bir numarasın."

"Ah evet evet çok iyi kanıyorlar, hayır o kadar iyi de değilim insanlar çok salak."
Feride elini uzatıp Martin'e dokunacağı sıra bir adım geri gitmişti Martin.

"Bir gün kandırdığın kadar kandıralacaksın o gün yanında kimse olmayacak."

"Çok uzak günler de mi?"

"Yok çok yakında." Martin arkasını dönüp gideceği sırada cümleler durdurdu.

"O kız da ne buldun gerçekten? Yatakta mı iyi ya da takındığı maske."

"Feride bir kez daha onun hakkında konuşursan sana karşı kalan sabrımı yok edersin... Kendinle onu kıyaslama bile..."

Martin küfrederek odadan çıktığında sinirliydi yanına gelmeye yönelen Ali'ye parmağını kaldırıp gelmemesini belli etti. Odasına girdiği gibi cebinden çıkarttığı telefondan Gökkuşağı'nı aradı.
Uzun bir çalıştan sonra açılan telefonla derin bir nefes aldı.

"Seni çok seviyorum canımın içi."

~~~~
Bölüm sonu...
Bölümü nasıl buldunuz.

Yorumlarınızı ve beğenileriniz beni motive ediyor. Eksik etmeyin lütfen. 🙏

Yeni bir hikaye yazmaya başladım.. Sizleri oraya da beklerim.. Çok güzel içleri ısıtan bir yaz hikayesi PERESTİŞ sizleri bekler.

Takipte kalın.
Sevgi ile kalın. 🌈♥

Continue Reading

You'll Also Like

309K 2.2K 22
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.
1.7M 45.8K 14
Hansa Kozcu &Fatih Haznedar 🌹 BERDEL/AŞİRET KURGUSUDUR YALNIZ BİLDİĞİNİZ BERDEL HİKAYELERİNDEN DEĞİLDİR. ŞİDDET VE ZORLAMA TARZI ŞEYLER YOK [Başlama...
856K 33.9K 30
Soğuk parmaklarının arasında duran yüzüm yanarken ellerimle ceketinin ucunu kavramıştım. Dışarıdan biri görse birkaç dakika önce bağıra bağıra kavga...
322K 18.8K 6
Nisa'nın bir iş çıkışı durakta otobüs beklerken eski eşini kanlar içinde görmesi ile hikayeleri tekrardan başlar... Yanlışlıkla olan "tesadüfler" baz...