Through The Lens • Jikook [Çe...

By tuzlujelly

99.7K 9.8K 4.8K

Star olmak için doğmuş, yükselen bir aktör Kore'nin merakla beklediği ve gelecek vaadeden draması için oyuncu... More

Giriş
Bölüm 1 "Halkın Gözdesi"
Bölüm 2 "Senin ev yoksa benim ev var."
Bölüm 3 "Taksi"
Bölüm 4 "Koç"
Bölüm 5 "Bölüm Sonu"
Bölüm 6 "Adım bir: İnkar"
Bölüm 7 "Engelimi kaldır."
Bölüm 8 "Adı Konmayan Şey"
Bölüm 10 "İddia"
Bölüm 11 "Kıskandın mı sen?"
Bölüm 12 "Benim için gül."
Bölüm 13 "Telefon Gerekir mi Gerekmez mi?"
Bölüm 14 "Dondurma aldım."
Bölüm 15 "Sarılalım."
Bölüm 16 "Kötü Melekler ve Jungkook"
Bölüm 17 "Gerçeklik ya da Gerçeküstü"
Bölüm 18 "Yakılsın Gemiler"
Bölüm 19 "Alarm"

Bölüm 9 "Vasat mı Düz mü?"

5.4K 594 461
By tuzlujelly

Not: DİNG DİNG DİNG🔞

Medyayı çok severim mutlaka dinleyin!




•••

"Baya.. iyi olmuş." diye mırıldanmıştı yanındaki Jungkook video bitince. Jimin basit bir baş sallaması ve 'hım'lamayla onu onayladı. Sesine güvenmiyordu şu an.

Şimdi herkesin konuştuğu şeyi daha iyi anlamıştı.

Birlikte harika görünüyorlardı.

Bir sonraki sahneyi çekecekleri yere, odanın ortasına yürüdü aklı başından gitmiş bir halde. Jungkook da önüne geldi ve ellerini beline koyup gözlerinin tam içine baktı derin derin.

Lanet olsun.

Odalan Jimin, odaklan.

Jungkook belini daha çok sıktığında cesaret vermek için miydi yoksa Jimin'le aynı hisleri paylaştığından mı yapmıştı hiçbir fikri yoktu Jimin'in.

Yine de nefesi tekledi tabi, Namjoon 'Kayıt' diye bağırdığında kendisini bekleyen çığa hazırdı.

Jungkook elleriyle kavradığı yüzünü kendine çekti ve sanki çöldeymiş, Jimin de serapmış gibi dudaklarına açlıkla yapıştı. Jungkook'un öpücüğünün kuvvetiyle geriye adımlamışlardı- destek almak için Jungkook'un tişörtüne tutundu Jimin, dudaklarını onun için araladığında ılık nefesini iliklerine kadar hissetmişti. Dilsiz bir öpücükten bu derece etkilenebileceği asla aklına gelmezdi. Parmak uçlarına çıkıp belini yay gibi gerdi Jimin, daha yakın olmayı, bedenlerinin birbirine düğümlenmesini, vücut ısılarının karışmasını istiyordu. Görmeden, farkında olmadan odanın sonuna geldiklerinde duvara yasladı onu Jungkook. Jimin'in ağzının her bir santimini hissedebilmek için başını sağa sola yatırıyordu. Jimin'in bu şekilde kontrol edildiği için tahrik olması çok tuhaftı. Normalde tam tersini tercih ederdi çünkü, ama Jungkook'un dudaklarını kendine zimmetlemek ister gibi onu öpüşü karşısında ihtiyaç dolu bir inleme bırakmamak için kendiyle savaşıyordu.

Jungkook'un elleri bedeninde aşağılara gitti, pervasızca dokunuyor ve sıkıyordu. Jimin parmaklarıyla ensesini ezdi ve mümkünmüş gibi onu daha çok kendine çekti. Jungkook bel kemiğini iki yandan kavradı ve bedenlerini sertçe birbirine bastırdı.

Aletlerinin birbirine baskılaması yüzünden gözleri geriye kaydı Jimin'in. Aklından bu görüntüyü hemen sildi çünkü bunca set çalışanının ortasında sert bir penisle kalmak istemiyordu.

Yine de kontrol edilme konusunda bu kadar müsamaha gösteremezdi, bu yüzden tırnaklarını Jungkook'un omuzlarına geçirdi ve alt dudağını koparır gibi ısırdı, ağzının içine alıp emdi ve salyasıyla kapladığından emin olduktan sonra serbest bıraktı. Özellikle bundan sonra dilini kullanmamak zorunda oluşu çok güçtü, Jungkook'un derin bir nefes alıp onu öpmeye dalışı etrafındaki her şeyi döndürüyordu, başı deli gibi dönüyordu.

Uzun olan genç onu etrafında döndürdüğünde belinin bir şeye çarptığını hissetti Jimin, ne olduğunu anlamaya çalışamadan Jungkook baldırlarını kavramış, kaldırıp üstüne oturtmuştu onu. Komidin miydi, neydi bu? Bilmiyordu ve umrunda da değildi. Bildiği tek şey yapmaları gereken şeyin bu olmadığıydı. Şu anda Jungkook onu duvara yaslamışken tişörtünü çıkarıyor olması gerekiyordu, ardından sahne kesilecekti ve yatağa geçeceklerdi. Bunun yerine istedikleri gibi hareket ediyorlardı ve kimse de onlara karışmıyordu. Bu gerçekle ne yapacağını bilmiyordu Jimin.

Vakit kaybetmeden bacaklarının arasına girmişti Jungkook, elini çenesine kapattı ve yüzünü sağa çevirip dudaklarını boynuna yapıştırdı. Jimin'in başı geriye düştü bununla, dudaklarından dökülen 'ah, sikeyim'e engel olamamıştı. Parmaklarıyla Jungkook'un ensesindeki saçları karıştırdı, sımsıkı kavradı ve kafasını boynuna bastırdı.

Jungkook hala daha belinde olan eliyle Jimin'i kendine çekti ve komidinin en ucuna getirdi onu; bacaklarını beline dolamasını istiyordu. Boynunu boylu boyunca emiyordu bir yandan da. Ve Jimin kim oluyordu da bu isteğine karşı koyacaktı, değil mi?

Bacaklarını istediği gibi Jungkook'un arkasında kavuşturduğu sırada köprücüklerini öpmek için tişörtünün yakasını indiriyordu uzun olan da, nefes nefese kalmıştı Jimin. Aklı hemen o geceye giden Jimin nefes almayı bırakmıştı. Derince yutkundu ve tişörtünü çıkarmak için Jungkook'u ittirdi.

Jungkook'un eli anında kaslarına gitmiş ve avuçlamıştı, gözlerinin çıplak gövdesinde gezişi oyunculuktan çok daha fazlası gibiydi artık.

Derinden bir yerlerden sızlandı (dayanamıyordu artık) ve çıkarmak için bir çırpıda Jungkook'un tişörtüne uzandı Jimin. Hemen uyum sağladı uzun olan da, Jimin bez parçasını göğsünden yukarı kaldırırken yüksek sesli nefesler alıp vererek kollarını havada tutuyordu. Çıkardıktan sonra, Jungkook'un çıplak göğsüne duyarsız kalamadı (cidden ama, nasıl kalabilirdiki?) ve iki eliyle çıkıntı olmaya başlamış göğüs kaslarını avuçladı. Sonrasında elleri aşağı, beline kaydı ve kavradığı gibi onu kendine çekip ateş gibi yanan tenini öptü.

Jimin'in dudakları göğsünde öpülmedik yer bırakmazken Jungkook'un başı geriye düşmüştü, yüksek sesli bir 'ah' bıraktı. Kaslarına ağzı açık, ıslak öpücükler bırakıyor ve köprücklerini dişliyordu. Sonda vakit kaybetmeden boynuna geçirdi dişlerini, ona yaşattığı hissin karşılığını göstermek istiyordu.

Herkes ölüm sessizliğine gömülmüşken uzun olan gencin solukları koca odada eko yapıyordu, bu Jimin'i inanılmaz bir güç sahibiymiş gibi hissettirdi. Boynunun omzuyla birleştiği yeri ısırdıktan sonra kulağına çıktı ve orayla uğraşmaya başladı dolgun dudaklı genç.

Jungkook bununla birlikte Jimin'in kalçalarını sertçe kavradı (ki kalp atışları yüzünden göğsü patlayacak gibi olmuştu) ve kucaklayıp sanki hiç ağırlığı yokmuş gibi kolayca komidinden kaldırarak yatağa götürdü; boylu boyunca uzattı.

Bedeninin üstüne tırmanırken kısa bir an birbirlerinin gözlerinin içine baktılar, dudakları şiş ve yanakları kızarıktı, sanki etrafta hiç kamera yokmuş gibi hissediyorlardı.

Jungkook eğildi ve bu sefer daha derin bir şekilde öptü onu, daha yavaştı, elleri göğsünü ve baldırlarını ovuyordu. Sıra pantolonun fermuarına gelmişti.

Jimin'in kalbi durdu. Bunun olması gerektiğini biliyordu, baksırlarına kadar soyunmaları gerekiyordu ve ama yine de... Jungkook'un elinin penisine bu denli yakın oluşu soğuk terler attırıyordu ona, sonra uzun olan yeltenemeden o harekete geçmiş ve kendi pantolonunu kendi çıkarmıştı. Ayaklarıyla paçalarından iterken Jungkook'un pantolonunun düğmesini açıyordu bir yandan da.

Durum hayal ettiğinden daha fırtınalı bir hal almıştı. Belki de görmezden geldiğinden daha fazla etkileniyordu jungkooktan.

İkisi de tamamen kıyafetlerini çıkardıktan sonra tenleri aynı ateşi paylaşıyordu artık. Göğüsleri senkronize bir şekilde inip kalkıyordu. Jimin onu davet eder bir şekilde çenesini kaldırınca Jungkook da tatlı tatlı gülümsemiş ve üstüne eğilmişti.

"Aaa..." dediği duyuldu Namjoon'un odanın bir yerlerinden, ama onlar için arka plan sesi gibi bir şeydi. "Jungkook, elini tut."

Uzun olan duymuş olmalıki dediğini yapıp parmaklarını Jimin'in kolu boyunca kaydırmış ve en sonunda eline gelip onun parmaklarıyla kenetlemişti.

Ne kadar sahte ve rol olduğunu bilse de bu hareketini çok tatlı bulmuştu Jimin, boğulacak gibi hissediyordu.

"Arkasını döndür onu." diye yönlendirdi yeniden Namjoon, şu an onları kesme konusunda biraz daha rahat gibi duruyordu.

Jungkook dediğini yapıp Jimin'i arkasına döndürdü ve sırtını göğsüne dayadı. Jimin de elini arkaya attı ve Jungkook'un saçına asıldı, yüzünü yana çevirip hiç durmak istemeyen bir niyetle dudaklarını kavuşturdu. Yetmiyordu. Bacakları birbirine dolanmıştı. Jungkook ince belini sertçe kavradı ve kasıklarını Jimin'in kalçasına bastırdı, gerçekten de iş üstündelermiş gibi alt bedenini hareket ettirmeye başladı.

Jimin nefes nefese kaldı, göğsü sıkışmıştı ve Jungkook da öpücükleri arasından gülümsüyordu; geri çekilip kulağını ısırma bahanesiyle sadece ikisinin duyabileceği bir şekilde ona fısıldadı:

"Hoşuna gitti değil mi?"

Jimin saçlarındaki tutuşunu sıkılaştırınca tıslamıştı uzun olan.

Jungkook dudaklarını dudaklarından alıp çenesi boyunca emdi, kalçalarını ritmik bir şekilde hareket ettirmeye devam ediyordu.

İnlemesini bastırmak için var gücüyle alt dudağını ısırmıştı ancak Jungkook'un tırnaklarıyla karın kasları boyunca aşağı doğru yol çizip kasıklarındaki v çizgisine gelmesi hiç yardımcı olmuyordu. İz bırakmıştı. Derince bir nefes aldı, midesi düğüm düğümdü ve açık ağzından zar zor nefesler bırakıyordu.

"Sikeyim." diye fısıldadı istemsizce, her şey çok sıcak, çok sertti ve lanet olsun ki onları izleyen insanlar vardı.

Gözlerini yumdu Jimin, Jungkook omzunu ısırıyordu. Sertleşiyordu, biliyordu, ve kalçalarına baskı yapan taş gibi sertliğe bakılacak olursa Jungkook'un da ondan pek farkı yoktu.

"Kestik!" diye bağıran Namjoon ona hem en büyük huzuru hem de hayal kırıklığını yaşatmıştı.

Jungkook'un hareketleri teklese de Jimin'in bedenine yapışık haldeydi hala, boynuna doğru sertçe soluklanıyordu.

Jimin de hareket etmeye cesaret edemedi, düzensiz kalp atışları ve ayağa kalkarsan düşeriz dercesine titreyen bacaklarına güvenmiyordu.

Boğazını temizledi Namjoon. "Mükemmeldi çocuklar.. bunu bir kez daha çekmemize gerek yok bence, yani, evet, iyi işti."

Namjoon'un dilinin dolanması yüzünden boynuna doğru gülmüştü Jungkook, Jimin de dayanamamış ve beraber onunla gülmüştü.

Yani...

Oldukça yoğun geçmişti.

Niyetleri odadaki insanlara rahatsız hissettirip diyecek söz bırakmamak diye düşünecek olsaydık, iyi bir iş çıkarmışlardı evet.

Etrafa baktı Jimin. Görevliler koşturup duruyor ve sahneyi kontrol edip kendi işlerine bakıyordu: yatağın üstündeki ikiliyi nefeslerini bulsunlar diye kendi hallerine bırakmışlardı.

Jungkook kalkmadan önce belini sıktı ve kulağına eğilip fısıldadı:

"Şimdi git de bana bir daha vasat de göreyim, güzellik."

Jimin arkasını döndü, yanan yanaklarına rağmen meydan okur bir şekilde kaşlarını kaldırdı. "Sen de şimdi git kendine bir daha düz de görelim, tatlım."

Rahat bir şekilde güldü Jungkook, yüzünü onun yüzüne indirip yaklaştı, tüy gibi bir dokunuşla dudaklarını Jimin'inkilere sürdü. Onu öpsün diye çenesini kaldırmak istediği için kendine şok olmuştu Jimin.

"Ben hiçbir zaman öyle bir şey demedim." diye fısıldadı sonunda.

Sonra ona göz kırptı, keyifle irice açılmış gözlerinin içine bakıyordu. Ardından 'Park Jimin Jeon Jungkook hakkında hiçbir bir halt bilmiyor' diye bağıran bir sırıtmayla çekip gitti.

•••

Eeeeee naber hikaye nasıl gidiyor ve bundan sonraki gidiş yönü nereyedir sizce? Yorumlaşalım🧚🏻‍♀️

Continue Reading

You'll Also Like

868K 69.8K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
112K 19.3K 15
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting
90.7K 3.9K 21
Yabani dizisinden tanıdığımız Asi ve Alaz'ın muhtemelen hiç yazılmayacak anlarına dair tek veya birkaç bölümden oluşacak hikayelerdir.
171K 14.9K 26
Taehyung ve nefret ettiği yeni üvey kardeşi Jeon. texting + düz yazı