SİRİNA (Final Oldu)

By sevdaacet72

114K 7.9K 17.3K

Ben Sirina. Kaos ve büyünün elçisiyim. İntikam hırsının doğurduğu gücüm. Ve o gün, kara bulutları delip geçen... More

Giriş
1.Bölüm "Tendeki Yağmur İzi"
2.Bölüm "Düşüş ve Buluş"
3.Bölüm "WEROSİM"
5.Bölüm "MÜTTEFİK"
6. Bölüm"Kayıp Ruhlar Mezarlığı"
7.Bölüm "Yaralı ve Dövme"
8. Bölüm "Karmakarışık Zihin"
9.Bölüm "ANKA KUŞU"
10. Bölüm "KEHANET"
11. Bölüm "KAN ve RÜYA"
12. Bölüm "KRALLIK"
13. Bölüm "Kırmızı Pelerinli Yediler"
14. Bölüm "Yedinin Laneti"
15. Bölüm "Ölümcül Arzu" +18
16. Bölüm "Kızıl ve Kanlı Ay"
17. Bölüm "Büyünün Anlamı"
18.Bölüm "Yokuş ve Gidişat"
19. Bölüm "Yıkım ve Sonu Hazırlama"
20. Bölüm "Acı ve Büyü Bozma"
21. Bölüm "Yaşam Uykusu"
22. Bölüm "Saklı Olanlar ve Saldırı"
23. Bölüm "Arayış ve Dönüşüm"
24. Bölüm "Tören ve Bağ" +18
25. Bölüm "Davet ve İstek"
26. Bölüm "Seranta Krallığı" Part 1
27. Bölüm "Seranta Krallığı" Part 2
28.Bölüm "Kaos ve Büyünün Elçisi"
29.Bölüm "Savaşa Hazırlık"
30.Bölüm "Altılı Kehanet"
31.Bölüm "Enkaz Altındakiler"
32.Bölüm "KAN BAĞI"
33.Bölüm "Kolye ve Açığa Çıkan Sırlar"
34.Bölüm "Küller ve Gelenler"
35.Bölüm "ANSIZIN"
36.Bölüm "Ölümün Çanları"
37.Bölüm "Savaşın Ağırlığı"
38.Bölüm "Sonlar ve Gelişler"
39.Bölüm "Yüreğimde Bitmeyen Sonlar, Final"
TEŞEKÜRLER♡
Sirina 2- ASMERA
Asmera 1. Bölüm
Asmera: 2. Bölüm
Asmera 3. Bölüm
Asmera 4. Bölüm
Asmera 5. Bölüm: Final.

4.Bölüm "ŞİŞLİK"

5.1K 350 388
By sevdaacet72

Neyden kaçıyorsak,
Ona doğru koşar vaziyette ilerliyoruz.

4. Bölüm: Şişlik.

Bazen, bazı anlarda ne yaptığınızın farkında olmazsınız. O an, düşünmeden o şeyi yapıverirsiniz. Düşünmeye vaktiniz olduğu zaman ise işin içinde mantık aramaya koyulursunuz. Neden yaptım, niçin yaptım, böyle bir şeyi ben mi yaptım? Acaba böyle bir şey yaparken aklım yerinde miydi? Böyle sorular zihninizi meşgul etse dahi ne çare? Varacağınız çözüm: kesinlikle aklım başka yerdeydi, oluyor. Bu aklımızın gidipte gelemediği yer neresi, doğrusu bir türlü bulamadım.

Zaten düşünmeden kendimi içine soktuğum onlarca durumun içinden çıkarmayı başarmıştım. Peki ya bu? Bundan da sağlam bir şekilde çıkabilecek miydim? Sonunun nereye varacağını bilecek bir yol bilseydim, kesinlikle öğrenmek için çok şey feda ederdim. Aklımı yokladım. Bununla ilgili bir büyü biliyor muydum?
Zihnimdeki çarklar son hızla dönmeye devam ederken, sonucun olumsuz olacağını biliyordum. Her büyük büyü, büyük fedakarlıklar demekti. Ve benim şu an feda edeceğim hiçbir şeyim yoktu.

"Eğer biraz daha düşünmeye devam edip, önüne bakmazsan atın üzerinden düşeceksin." Birden düşüncelerimi bıçak gibi bölen kişiye baktım. Werosim hemen yan tarafımda, siyah atının üstündeydi. Bunları bana söylerken bile dik bir şekilde önüne bakıyordu.

Sabahın ilk ışıkları ile samanlıktan ev sahipleri görmeden çıkmıştık. Bulduğumuz iki atı da almıştık ama o atlar yerine Werosim bir kese altın bırakmıştı. Bu yüzden içim rahattı.
"Bak hala aynı şeyi yapıyorsun. Önüne bakarak düşünsene." Bunu demesi ile ona döndüm.

Çatık kaşlarımın altından sinirle ona bakarken,
"Merak etme ben düşmem," dedim. Sesim fazlası ile emin ve egolu çıkmıştı.
Yan profilden bu sözüme gülen Werosim, atıma birden hamle de bulundu. Korkan at şaha kalkınca, tuttuğum eyerin ipi elimden kaydı.

'Diestoyin,' diye hızla bağırdım. İki elim havada, kollarım iki yana açık, bacaklarım birleşik bir şekilde havada asılı kaldım.

Yaptığım büyü yüzünden oluşan rüzgar kızıl saçımı birbirine dolayarak sağa sola savuruyordu.
Werosim'e baktım. Öfkeme yenik düşmek istemiyordum. Bu yüzden ona bakmayı kesip, havada süzülerek atımın üstüne yeniden oturdum.
Yavaşça atın başını okşayıp,
"Şşşhh kızım. Bir şey yok, sakin ol. Sadece bir tane öküz geçti o kadar."
Homurdanan Werosim'i umursamadım.

Atın hızını arttırmadan aynı şekilde gitmeye devam ettim. Rüzgâr hala vardı. Ve bu büyünün bir sonucuydu. Büyü yaparken o kadar hızlı yapmıştım ki istemsiz bir şekilde kara büyü de kullanmıştım. Rüzgâr olmasının sebebi de buydu. Kara büyü, küçük büyüler için bile bazen bedel ister.
"Dikkatli büyü kullarman gerekiyor." Gözlerimi sertçe yumdum.
"Nedense sana bugün tamammül edemiyorum, Werosim. Benimle uğraşmayı bıraksan diyorum?" Bu dediğime sadece güldü. Omuz silkip yoluna devam etti.

Onun arkasından atımı yavaşça sürmeye devam ettim. Neticede nereye gideceğimizi bilen kişi oydu. Bu yüzden önde olması gereken kişi de o olmalıydı. Yoksa amacım herhangi bir saldırıya karşı ilk başta zarar gören olmamak değildi.
"Sirina ne olur düşünmeyi bırak artık." Sol eli ile başını okşayan Werosim'e baktım.
Kaşlarım istemsiz bir şekilde çatılırken, Werosim'in neden böyle yaptığına anlam vermeye çalıştım.

Atımı biraz hızlı sürüp yanına yaklaştım.
"Neden, Werosim?" Kaşlarını çatarak yandan bana baktı. Yeniden önüne döndü. Kendimi bir yere kadar tutabiliyordum. Ve Werosim beni çok zorluyordu.
"Eğer bana nedenini söylemezsen daha fazla düşünürüm. Ve öyle çok şey düşünürüm ki daha kötü olursun." Dudağını büküp bana döndü.
Ağzını açıp bir şey söyleyeceği zaman vazgeçip yeniden önüne döndü.
"Boşversene seni konuşturmak kadar gereksiz bir olay yok şuan da." Bunu demem bile onu kızdırmadı. Ama ben çıldırmak üzereydim.

Ben nasıl ilerisini düşünmeden, böyle bir adamla kan üzerine yemin etmiştim. Kan bağı yaptığım elimi kesip atmak istiyordum.
Yanında atımı sürerken ileride yerde yatan adam dikkatimi çekti. Ben tek değil bunu fark eden Werosim adamın yanında durup, atından indi.

Bende adamın yanında durup atımdan indim. At kişneyip kafasını yere eğip çimenleri yemeye başladı.

Werosim diz çöküp adımın yüzünü tuttu. Ayakta durmuş bir şekilde kaşlarımı çatarak izlemeye başladım. Adamın gözlerinin etrafında normalden daha fazla morluk vardı. Dudaklarının etrafı morarmıştı. Ölü gibiydi.
"Ölmüş mü?" Werosim sorum üzerine adamın boynuna iki parmağını bastırdı. Boynunun diğer tarafında bir şişlik vardı. Adamın burnunu kontrol eden Werosim ile dikkatim dağıldı. Werosim alttan bakışlar ile bana döndü. Yüzünde tuhaf bir ifade vardı. Ne olduğunu çözememiş bir haldeydi.
"Adam ölü gibi. Ama yaşıyor. Solukları o kadar yavaş ki her an ölecekmiş gibi." Bu yorumu ile kaşlarım çatıldı.

Adama daha dikkatli bakmaya çalıştım. Ortada çok farklı bir mevzu vardı.
Werosim adamı sırtlayıp atın yanına kadar taşıdı. Ona yardım edip atın üzerine dikkatli bir şekilde koydu.
Üzerindeki solmuş kıyafetlere bakılırsa, soylu biri değildi. Normal, tarım yapan halktan biriydi.
"Geldiği yer yakın olmalı." Bu tezimi desteklercesine başını sallayarak beni onayladı.

Atımın eyerini tutup onu yürümeye zorladım. Biraz yürüdükten sonra geldiğimiz ağaçlık alana baktım. Çoğu ağaç kesilmişti. Yerine küçük ağaçlar dikilmişti. Her kestikleri ağaç için yeni bir fidan dikmiş olmaları çok güzeldi. Ama kimse ortalıkta yoktu. Köye yaklaştığımızı hissediyordum.
Werosim atını bir ağaca bağlayınca, bende aynısını yapıp atımın ipini karşı ağaca bağladım.
Werosim adamı atın üzerinden yavaşça alıp omzuna attı.

İleriye doğru yavaşça yürümeye devam etsek bile burnuma gelmeye başlayan acı sarımsak kokusu ile bir an sendeledim. Benim sendelemiş olduğumu fark eden Werosim, kaşlarını çatarak bana döndü.
Hızlı hızlı nefes almaya başlarken, gözlerimden bir iki damla yaş aktı. Bu halime anlam veremeyen Werosim, sırtındaki adamı bırakıp benim her iki kolumdan tuttu.

Bir iki şey fısıldamaya başlaması ile yeniden düzenli soluklar almaya başladım. Ama o acı sarımsak kokusunu hala alabiliyordum. Her iki kolumdan tutan Werosim'in kolunu sıkıca tuttum. Gözlerimden bir yaş daha akarken,
"Burada kara büyü yapılmış Werosim. Ve bunun için nasıl bir bedel ödediler bilmiyorum ama çok ağır."
Kolumu tutan ellerinin bir an gevşediğini, sonra yeniden sıktığını hissettim.

Burada kara büyü yapan her kim ise amacı bir kıyım gerçekleştirmekti. Yavaş yavaş, acı çektire çektire öldürmekti amacı. Ama öyle bir şey olmayacaktı.

Werosim'in kolunu bırakıp yavaşça yürümeye başladım. Köyün tahtadan yapılmış küçük evlerine baktım. Küçük çocuklar, kadınlar, adamlar yerde boylu boyunca uzanıyorlardı.

Tam önümde olan çocuğa yönelip yavaşça yanına çömeldim.
Etrafı morarmış gözlerine ve dudağına baktım. Bu küçük çocuğun gülerek koşması, oyunlar oynaması gerekiyordu. Böyle ölü gibi yatması değil.
Gözlerim aşağıya kayınca boynundaki şişliği fark ettim. Parmaklarım yavaşça şişliğin üzerinde dolaşırken, yoğun bir şekilde hissettiğim kara büyü ile elimi hızla geri çektim.

Hızla arkamı dönüp Werosim'i aradım. İleride küçük bir evin önünde olan adama bakıyordu.
"Werosim, boyunları," bana dönen bakışları ne demek istediğime anlam veremezmiş gibi bakıyordu. Yavaşça yerden kalktım.
"Ödedikleri bedel her ne ise onu bulmamız lazım." Etrafımda tam tur dönüp, yeniden Werosim'le göz göze geldim.
"Burada. Bedel olarak her ne ödediler bilmiyorum ama burada Werosim. Onu bulabilirim ama kara büyüye yaklaştıkça kötü oluyorum. Bu yüzden yanımda olman gerek."
Bir süre bana baktı. Sonra etrafındaki, yerde boylu boyunca yatan insanlara göz gezdirdi.
'Sen benim avcımsın Werosim,' diye içimden fısıldadım. Bir şekilde benim düşündüğüm her şeyi duyabildiğini biliyordum. Bana hızla dönen bakışlarında da beni duyduğunu belli ediyordu.

Ben şu an çok üzgündüm. Bu gördüğüm manzara beni o kadar kötü etkiliyordu ki, anlatamam. Eğer bu insanlara yardım edemeyecek olursam, kendimi affedebilir miydim, bilemiyordum.

Hızlı adımlar ile yanıma gelip beni çömeldiğim yerden kaldırdı. Koluma girip, beraber yavaşça yürümeye başladık.

Geçtiğimiz evler, yerde yatan insanlar...
Hepsi, sanki başlarına kötü bir şey geleceklerini biliyormuş gibiydiler. Bazı evlerin kapıları açık kalmıştı. Her şey aniden olmamıştı. Aklıma yolda bulduğumuz adam geldi. Bazıları farkına varıp kaçmaya bile çalışmıştı.

Evlerin etrafını tam tur dönmemize rağmen hiçbir şey bulamadık.
Evlerin arasında dolaşmaya başladık. Birden yüzüme çarpan acı sarımsak kokusu ile gözlerim kapandı. Werosim'in kolunu sıkıp onu durdurdum.
Hızla etrafıma bakmaya başladım.
Ayin yapılan yere yakındık.

Werosim benim gibi etrafını kontrol etmeye başladı. Yürümeye devam ettik. Yürüdükçe etrafımı saran acı sarımsak kokusu nefesimi daraltmaya başladı.

Gözlerimde yaşlar birikirken gördüğüm manzara ile bacaklarım titredi. Evlerin orta merkezi gibiymiş gibi boş olan alana baktım. O alanın ortasında dikilen büyükçe bir kütüğe bir beden asılıydı. Bu bir çocuk bedeniydi. Onu yakmışlardı. Etrafında daire çizilecek şekilde dizilen insanlara baktım.

Werosim ile yavaşça oraya yürümeye başladık. Bir an nefessiz kaldım. Elim boğazımı bulurken, boğazımdan çıkan garip sesler ile Werosim hızla kolumu bırakıp yüzümü avuçladı.
"Sirina sakin ol. Eğer sakin olup, kara büyüyü düşünmezsen etkisi bu kadar çok olmaz." Ben hala nefes alamazken Werosim, başını yukarıya kaldırıp bir şeyler fısıldamaya başladı.
Yüzünü yüzüme yaklaştırıp, dudağını dudağıma bastırdı. Ağzımın içine doğru kuvvetlice nefes üfledi. Bir an da boğazımdan geçen hava ile derince nefes aldım. Werosim yavaşça dudağını dudağımdan çekti. Derin bir nefes alıp, dolu gözlerim ile onun kan kırmızısı gözlerine baktım. Yüzümü avuçlayan elleri ile yanağımı okşadı.
"Kendine gelmezsen onlara yardım edemezsin Sirina. Şu an kötü olmak için doğru zaman değil." Dolu gözlerimden aynı anda damlalar akarken, bir adım geriye gittim. Elleri yüzümden düşerken, hırsla gözyaşlarımı sildim.

Yaktıkları minik bedene yaklaşırken burnuma dolan yanık et kokusu ile nefes almak istemedim. Bu canilikti.
"Werosim bu insanları buradan kaldırıp, çemberi bozmak zorundayız." Arkamdan hızlı gelen adım sesleri ile birlikte o insanları geriye doğru çekmeye başladık.

Kütüğün yarısı çocuk ile beraber yanmıştı. Onu oradan indirmek zorundaydık. Karşımda başka bir adamı koltuk altlarından tutup geriye götüren Werosim'e baktım. Bakışları bana dönünce ne yapmak istediğimi söylemeden anladı.

Elini arkasına atıp bir tane çakı çıkardı. Çakıyı hızla açıp çocuğun zincirlerini kesmeye çalıştı. Zincirler kesilmiyordu. Werosim'in yanına gidip, zincirlere baktım. Zincirlerden de gelen acı sarımsak kokusu ile elimi uzattım. Zincirleri avucumda sıkıp gözlerimi kapattım.
'Tien fiyonıs medikın qı axır,' diye fısıldamaya başladım.
Bunu git gide yüksek sesle tekrarlamaya devam ettim.
'Tien fiyonıs medikın qı axır,' en son da bağırarak söyledim. Gözlerimi açınca elimin içindeki zincir ile alev alev yandığını gördüm. Benim ateşim yandıkça etrafa lavanta kokusu yayılıyordu. Avucumdaki kopan zincir ile elimi geri çektim.

Werosim çocuğu tutup yavaşça yere bıraktı. Yere bırakmadan önce çocuğun kopan koluna baktım. Normalde kül olması gerekiyordu. Ama kara büyü yüzünden böyle kalabilmişti. Çocuğun baş kısmına geçip ateş yüzünden kararmış olan boynuna dokundum. Boynunda şişlik vardı. Bu kara büyünün daha etkisini tam olarak göstermediğinin kanıtıydı. Kara büyünün tamamlanmasına az kalmıştı. Eğer kara büyü tamamlanırsa bu şişlik yok olacak ve herkes ölecekti.

Werosim'e bakıp, avucumu açıp ona uzattım.
"Bana çakını ver." Hiçbir şey söylemeden benim yanıma adımlayıp çakıyı, açtığım avucuma bıraktı.

Önce çocuğun boynundaki şişliğe derin bir kesik attım. Avucumun ortasını kesip şişliğin üstüne koydum. Çakının üstündeki kana bakıp, çakıyı toprağa batırdım.
Gökyüzüne bakıp, sesimin çıktığı kadarı ile bağırmaya başladım.
"Toprağa ve büyüye karışan kanım ödediğim bedel olsun. Ben Sirina, kaos ve büyünün elçisiyim. Yok olacaklar ben istemediğim sürece yok olamazlar. Var olanlar ben istediğim kadar var olurlar!"

Beyaz bulutlar yavaşça gri rengine bürünmeye başladı.
Yeniden gücümün yettiği kadarı ile bağırmaya başladım.
"Toprağa ve büyüye karışan kanım ödediğim bedel olsun. Ben Sirina, kaos ve büyünün elçisiyim. Yok olacaklar ben istemediğim sürece yok olamazlar. Var olanlar ben istediğim kadar var olurlar!"

Bir şimşek çaktı. Şimşek, benim yerdeki sesimin, gökyüzündeki hali oldu. Ve yeniden bir şimşek daha gürleyerek çaktı.
Elimi çocuğun boğazına biraz daha bastırdım.
Sarı renkli gözlerim ile gri gökyüzüne bakmaya devam ettim.

Son defa gökyüzüne bakıp, gözlerimi yumdum.
'Tien fiyonıs medikın qı axır,' diye büyüyü yeniden söylemeye başladım.

Başım geride büyüyü o tekrar etmeye devam ettim. Sesim ilk başta yüksekken sonlara doğru alçalmaya başladı.

Şimşekler daha fazla çakmaya başladı. Lavanta kokusu git gide acı sarımsak kokusunu yok etmeye başladı. Avuç içimde hissettiğim hareketlilik ile gözlerimi açtım.
Gözlerimi açmam ile parlayan köyü sarı ışığı fark ettim. Yaktıkları çocuktan bütün kara büyüyü çekmiştim. Gözlerimin parlamasanın sebebi buydu.

Avucumu çocuğun boynundan çekip yukarıya kaldırdım. Acumun içinde olan ve sürekli hareket eden küçük kurtçuklara baktım. Tüm gücüm ile,
'Tien fiyonıs medikın qı axır,' diye gökyüzüne bağırdım.

Yeniden çakan şimşek ile yine,
'Tien fiyonıs medikın qı axır,' diye bağırdım. Çatallaşan sesim ile derin bir nefes aldım. Burnumdan akan kanı hissettim. Rüzgâr saçlarımı sağa sola savurmaya başladı.
Süzülerek avucumdaki kurtçukların içine gelen diğer kurtçuklara baktım.
Avucumun içine baktım. Kurtçuklar geldikçe avucuma sığmayanlar toprağa dökülüyordu.

Son defa,
'Tien fiyonıs medikın qı axır,' diye bağırdım. Avucum alev alev yanmaya başladı. Toprağa düşen kurtçuklar da yanmaya başladı.
Bir şimşek daha çaktı, rüzgar saçlarımı uçurmaya devam etti. Kurtçuklar yandıkça etrafı saran lavanta kokusu ile daha rahat nefes almaya başladım.

Sarı renk gözlerim hala parlarken, önümde yaktıkları küçük çocuk için gözlerimden parıldayan gözyaşları döküldü.

Avucumdaki tüm kurtçukların yanması ile yanan ateş yavaş yavaş sönmeye başladı. Acumu toprağa bastırıp çığlık attım. Açık ağzıma karışan kanımın metalik tadını hissettim.
Yine bağırdım, bağırtıma karışan şimşek sesi ile toprağı delip geçen lavantalara bakmaya başladım.
Yüzüme düşmeye başlayan bir iki yağmur damlası ile arkamda sesler duymaya başladım.

Başım gökyüzüne kalkarken, avazım çıktığı kadar yeniden bağırdım. Bedeni yandığı için her yeri kararmış olan çocuğun etrafı lavanta çiçekleri ile kaplandı. Bedeni yavaşça küle dönüşüp gökyüzüne uçmaya başladı.

Gökyüzüne karışan küllerden sonra hızla yağmaya başlayan yağmura baktım. Kara büyü yüzünden yıpranan, tükenen gücüm ile bedenimi daha fazla taşıyamadım.

Çocuğun kül olan bedeninin yerinde biten lavantaların üstüne düştüm. Gözlerim kapanırken etrafımı saran lavanta kokusu derince içime çektim. Lavantaların üstüne damlayan gözyaşım ile gözlerimi sım sıkı yumdum.
Güçten düşen bedenim yüzünden bilincim kapanırken, yağmur sesi ile etrafımı saran başka sesler duydum.

Bilincim kapanmadan önce tek düşünebildiğim başarmış olduğumdu.

****

Selamllarrrr

Sirina'nın şimdilik en uzun bölümü❤

Umarım keyifle okursunuz 💜

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.

Düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın ve kitabı beğenmiş iseniz buraya okuyabilecek başka arkadaşlarınızı etiketleyibilirisiniz❤

S E V İ L İ Y O R S U N U Z ❤

#HayaletOKUYUCUolma 🌹

Continue Reading

You'll Also Like

39.2K 4.4K 62
Taylan, on dört ciltlik bir fantastik romanın son cildini bitirince büyük bir hayal kırıklığına uğrar ve ufak bir sinir krizinden sonra geçirdiği ufa...
1.2K 64 18
Üniversite öğretmenin bir krallığın dükü olsa ve seni kaçırıp orada düşes olmanı teklif etse, mükemmel bir şey değil mi? Haydi birlikte hikayenin i...
630K 53.7K 42
abilerim kurgusu, erkek versiyon. Bu kurgu reenkarnasyon içerir! Yᴇɴɪᴅᴇɴ ᴅᴏɢ̆ᴅᴜᴍ ʟᴀɴ! Tᴜ̈ɴᴇʟɪɴ ᴜᴄᴜ ʙᴏᴍʙᴏᴋ ʙɪʀ ʏᴇʀᴇ ᴄ̧ıᴋᴛı! 🛸Küfür ve argo içerir.🚀 ...
11.9K 4.7K 200
Her bir kelime ayrı bir anlam taşırken bir cümlede buluşma zamanı geldi sessizce... Ekim 2018 - Temmuz 2019