aşkı harcamanın 80 yolu ‧ jam...

By adelaidediyebiri

47.5K 3.9K 4.5K

James Potter takıntılarının ve saplantılarının arasında yeni bir yol çizmeye çalışıyordu ve bu yol Maureen Mc... More

karakterler ve öndeyiş
01 | yaralı asker ve hemşire
02 | saplantılı aşklar ve kurtulma yolları
03 | zafer ve bolca ateş viskisi
04 | ikilemler arasında boğuşmak
06 | madam pudifoot'un çayhanesinde
07 | bir bisküvi ile çözülen meseleler
08 | mantık ve duygu dilemması
09 | james aslavazgeçmez potter
10 | nane kokusu
11 | gryffindor'ların gözde çifti

05 | balyumruk ve çikolatalar

3.1K 304 268
By adelaidediyebiri

balyumruk ve çikolatalar

. . .

Boy aynasında beş dakikadır kendimi süzüp duruyordum. Kızlar çoktan yatakhaneden çıkmıştı ve yalnızdım. Herkes bugün Potter ile birlikte olacağımı biliyordu ama yine hepsi bana laf dokunduramadıkları için erkenden yatakhaneden çıkmışlardı.

Şey evet, bana ince ince laflar atmalarına hayatta izin vermezdim. Hiç sevmezdim böyle şeyleri. Onlar da sevmediğim şeyleri yapmamayı öğrenmişti şu yedi yılda.

Daha önce bir buluşmaya gitmediğim için kıyafetlerimin yeterli olup olmadığına emindim. Sonbaharın sonuydu ve haliyle soğuk bir hava hükmediyordu Hogwarts arazisine. Bu nedenle kalın giyinmeyi tercih etmiştim.

Siyah, kolları aşağı indikçe bollaşan hoş bir kazağın altına kot pantolon giymiştim. Etek de giyebilirdim fakat dışarısı etekle duramayacağım kadar soğuktu. Üstüme de kalın cüppelerimden birini alıp, Gryffindor atkımı takmıştım. Saçlarımı Marlene balıksırtı dediği modelle örmüştü. Derli toplu görünmekten hoşlanıyordum, haliyle yeterli gelmişti. Bilmiyorum, James daha hoş görünmemi ister miydi ki? Lily kadar süslü değildim, bunu herkes bilirdi.

Bir defa daha kendimi süzdükten sonra aynaya arkamı döndüm. Siyah eldivenlerimi de giydim ve çantamı omzuma taktım. Acabalar ile geçirecek vaktim yoktu, üstelik James ortak salonda beni bekliyor olmalıydı.

Daha sonra yatakhaneden çıkıp merdivenlerden ortak salona indim. Hafif bir kalabalık vardı ancak çoğu alt dönemlerdendi. Üst sınıflar şimdiden çıkmış olmalıydı.

Gözlerim, tablolardan biriyle derin bir sohbete dalmış görünen James'e takıldı. Elleri cebinde, gülüşlerle dolu bir sohbet yapıyordu duvardaki adamla.

Onun yanına ilerledim ve "Günaydın!" dedim.

"Günaydın Mau." dedi James beni görmesiyle. Bana dönmesiyle beraber kıyafetlerini görebildim.

Sirius'un olduğuna kalıbımı basabileceğim bir siyah, boğazlı kazağın altına, koyu renk kot pantolon giymişti. Aynı zamanda Gryffindor atkısını boynunun iki yanından aşağı doğru salmıştı.

Neredeyse aynı kıyafetleri giydiğimizi fark etmek beni gülümsetmeye yetmişti.

"Hazırsan gidelim, Miss." dedi James rahat bir havada.

Onun bu haline kaşlarımı kaldırarak baktım. O ise eliyle önden ilerlememi işaret ediyordu. Bozuntuya vermedim ve önden ilerlemeye başladım. Doğrusu, bu hali hoşuma gitmiyor değildi.

James'in tablodaki adama daha sonra konuşmalarına devam etmek üzere bir şeyler gevelediğini duyduktan sonra hızlı adımlarla yanıma geldi. Onun benim aksime gülümsemeyi bir yük olarak görmemesine özeniyordum aslında. Her an neşeli ve her an enerjikti korkutucu bir şekilde.

Havadan sudan muhabbet ederek ortak salondan çıktık. Ardından şatodan çıkıp Hogsmeade'e giden at arabalarına bindik.

High Street'in sevmediğim bir yanı varsa kalabalık olmasıydı. Her an kaynayan bir öğrenci kazanı gibiydi ve ben kalabalıktan hoşlanmazdım.

Hafif eğimle yükselen caddenin en aşağısından yukarı doğru bakıyorduk. Tam olarak ne yapmamız gerektiğinden emin değildim. Ben genellikle Hogsmeade gezilerine tek başıma gelirdim ve halamla birlikte Kaymak Birası içer, alışveriş yapar geri dönerdim.

"Biraz dolaşmak ister misin? Balyumruk'tan bir şeyler alabiliriz." dedi James sokağa bakışımı görmesiyle.

Balyumruk, şu öğrenci kaynayan kazanlardan sadece bir tanesiydi. İlk reddedecek gibi oldum fakat hemencecik kendimi durdurdum. Yeterince kendi kutuma saklanıp, rahatlık alanımda durmuştum. Birazcık eğlenmek istiyorsam artık bunu yapmamam gerektiğini biliyordum.

"Kulağa hoş geliyor." dedim gülümsemeye çalışarak.

James olumlu yanıt almasına şaşırmış bir şekilde kaşlarını kaldırdı fakat hemen gülüp yüzündeki şaşkın ifadeyi sildi. Beraber yürümeye başladık.

Esen ilik donduran rüzgar nedeniyle saçlarımı topladığıma bir daha sevindim. Fakat James'in, kısmen uzun ve karman çorman saçları rüzgarın esintisiyle sağa sola savruluyordu.

"Bir şapka almış olsan daha iyi olurdu." dedim saçlarını işaret ederek.

Elleri hemen kuzgun siyah saçlarına gitti ve biraz daha karıştırdı. "Onları oldukları gibi seviyorum." dedi.

Bu arada Balyumruk'a gelmiştik. James önden ilerleyip geçmem için kapımı açtığında şaşırdığımı kabul etmeliyim. "Teşekkür ederim." dedikten sonra kapıdan geçtim. İçten içe, birilerinin nezaket kuralları konusunda James'i uyardığını tahmin ediyordum.

İçeri girdiğimizde bunaltıcı bir hava bizi karşıladı. Sık sık gelmediğim için Balyumruk ve şekerlemeleri hakkında pek bir fikrim yoktu. James, önüme geçip beni raflardan birine yönlendirdi. Çikolata kısmındaydık.

"Bütün insanların çikolata sevdiği varsayımından yola çıkarak neyli sevdiğini sorabilir miyim?" diye sordu.

"Bademli." dedim kısa bir şekilde.

James dudaklarını büzüp olumsuz anlamda kafa salladı.

"Ne, sevmemeli miyim bademliyi?" diye sordum.

"Yani- bademliden daha güzel onlarca tür var."

"Hım, demek öyle. Neymiş bakalım daha güzel türler?" dedim ilgiyle.

James sorudan memnun bir şekilde bana baktıktan sonra durdu ve raf üzerindeki paketlerde elini gezdirdi. "Sirius'un bittere karşı zaafı var. Remus ise daha klasik takılmayı sever, sütlü çikolata tercih eder. Peter da Remus gibi sıradan takılmayı tercih ediyor." bana döndü. "Bana kalırsa, en iyisi bunlardan biri değil."

Çikolatalar hakkında bu kadar özenli konuşması beni eğlendirmişti. Alt tarafı çikolatan bahsediyorduk fakat o Biçim Değiştirme dersindeki ciddiyetinden daha fazla ciddiyet taşıyordu.

Elleri raf üzerinde geriye gidip daha farklı bir paket aldı. Bembeyaz renkli paketin içindeki beyaz çikolatayı kolaylıkla görmüştüm. Bir şaheser tutarcasına paketi tuttu ve konuştu. "Ta ta- dünyanın en iyi çikolatası karşısında selam ver."

"Beyaz çikolata mı yani?" dedim tek kaşımı kaldırıp baktığımda. Tadını biliyordum elbette ama çoğu zaman yiyemeyeceğim kadar tatlı olduğunu düşünüyordum.

"Elbette. Bitter kadar acı değil, sütlü kadar sıradan değil ve elbette fındıklı-fıstıklı-bademli gibi parçacık dolu değil. İnan bana parçacık kadar çikolata tadını yok eden bir şey yok."

Karşımda durup çikolata üstadı gibi konuşuyor olması beni etkilemişti. Şu ciddiyetinin onda birini derslere verse çoktan okul birincisi olmuştu.

"Bilemedim, benim için çok tatlı." dedim beyaz çikolatayı işaret ederek. İki üç parçadan sonra bayıyordu insanı.

"Peh, sen de diğerleri gibi çikolatadan anlamıyorsun." dedi James memnuniyetsizce dudaklarını büzerek.

Omuz silktim ve raftan bir tane bademli çikolata aldım. "Kendi damak zevkime güveniyorum." dedi bademliyi göstererek.

Ardından arkamı dönüp kasaya doğru yöneldim. "Gel ödeyelim."

James birkaç saniye beni izledikten sonra peşimden geldi. İki çikolatanın da parasını ödedikten sonra Balyumruk'tan çıktık. Bu kadar tatlı muhabbeti bana yetmişti, aynı zamanda James'in bütün raflarda onar dakikalık sunumlar yapacağından endişelenmiştim.

High Street'ten aşağı inerken şimdi ne yapacağımızdan emin değildim. Üç Süpürge'ye mi geçerdik? Halam yüzde doksan ihtimal oradaydı ve doğrusu onunla aynı ortamda durmak istemiyordum.

James boğazını temizleyip yanıma yaklaştığında ona döndüm.

"Aa- Maureen, aşağı tarafta bir yerlerde hoş bir çayhanenin açıldığını duydum." dedi James. Tereddütle konuştuğunu fark etmiştim.

"Çayhane mi?" diye sordum.

"Madam Pudifoot'un Çayhanesi." dedi James. "Daha önce gitmedim ama iyi bir yer olduğunu duydum."

Madam'ın yerini daha önce duymamıştım, muhtemelen yeni açılmıştı. Biraz düşündükten sonra Üç Süpürge'de Minerva halamla bakışarak bir buluşma geçirmektense Madam Pudifoot'u denemeye değer gördüm.

"Tamam, James. Hadi gidelim." dedim gülümseyerek.

James'in yüzünde olumlu cevap aldığına hem sevinen hem de çekinen bir ifade vardı.

"Şu yönden." dedi ileriyi göstererek. Ben de onu takip ettim.

. . .

Bir meseleye açıklık getirmek istiyorum. CoN'da bu çiftimizin ship ismi Maures olsa da burada hiç geçmediği için isimsiz gibi kaldılar. Bu nedenle hatırlatma ihtiyacı hissettim.

Evet, ship isimleri Maures...

Continue Reading

You'll Also Like

43.4K 3.1K 31
『★·.·sᴇʀᴘᴇɴsᴏʀᴛɪᴀ ·.·★』 cαllistα j.r. wєllstσrm'un düşüncє vє gözlєmlєri ilє вirliktє, σnun вαkış αçısıчlα sunduğu 'ꜱɪʀᴀᴅᴀɴ' hαчαtını σkuчσrsunuz. ...
226K 22.3K 32
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
190K 16.8K 35
"Söyle bakalım Lexi.. seni bu kadar karanlık yapan nedir ?" "Aslında siyah rengini pek sevmem Kaptan." Genç kız sorgu masasında hafifçe eğildi. "...
78.8K 5.9K 26
Lumos /* Yeni başladık, seni de aramızda görmekten mutluluk duyarız ♡ ~ Tamamlanmıştır!