Serencâm

By Yazarparem

746K 41.4K 12K

Bir ameliyat sonucu son beş yılıyla beraber karısını ve değişen hayatını tamamen unutan bir Tarık.. Hafızası... More

1.kavuşacağız
2.sen kimsin
3.saklı cennet mi, çilli cadı mı
4.bal köpüğüm, aslan parçam
5. çok özlediğimizden
6.seninle mutlu olmak
7. portakal cadısı
8.gel-git
9. hoşgeldin
10.yeni hayat
11. istediğim hayat bu
13. evim burası
14.Ne yapayım
15. sitkom
16. davetsiz
17. "kızım"
18.yatı
19. acı şeyler
20. Yasemin çayı
21. vazgeçme
22. big-bang
bölüm değil ☺️

12. aşk yeniden

23K 1.6K 297
By Yazarparem

Gün akşama dönerken çocuklar kreşden dönmüş Esma sofrayı terasa kurmuş Tarık balkon salıncağında uzanıp kâh çocukları seyretmiş, kâh kitap okumuş kâh uyuklamıştı. Huzurlu diye tanımlayabilirdi bu saatleri.

Güzeller güzeli bir kadın ona aşkla bakıyor, etrafında pervane oluyor, cıvıl cıvıl dünya güzeli çocuklar ona baba diyordu.

Kan çekmesi mi denir bilemedi ama henüz birkaç gündür tanıyor olduğu bu insanlara gönülden bir bağlılık hissettiğini düşündü. Hayatından çıksalar çok özlerdi.

Özlemek deyince aklına hayatından beş yılda eksilenler düşdü. Örneğin canından üste tuttuğu Sevda. Yakar top oynarken sevdim seni dediği çocukluk aşkı, evleneceği kadındı. Ne olmuştu böyle savrulmuşlardı.

Gönlünden çıkarmış, üstüne bir kaç ay sonra başkasıyla evlenivermişti. Hoş Sevda o kadar da beklememiş kendisi hastanedeyken evlenmişti. Suratı buruştu. Günlerdir aklına bile gelmeyen kadın için neden canını sıkacaktı ki. Ne yaparsa yapsaydı.

Tarık çok güzel bir aileye sahipti. Sevda bu kadının yanından bile geçemezdi, şımarıktı bir kere. Aile kuracak olgunlukta değildi. Tarık aşkından sineye çekerdi çogu şeyi. Ama Esma öyle miydi. Nasıl da bir anne kuş gibi kendi yuvasını inşa etmişti. Dibe vurmuş adama ev olmuş, başlı başına bir hayat sunmuştu.

Herşeyde bir hayır olduğunu düşündü Tarık. Bu gün okuduğu kitapdaki gibi, hayır zannettikleri şer, şer zannettikleri hayır ile sonuçlanabiliyordu.

Yaralanmış, hayatı tehlikeye girmişti. Ama bu sayede yanındaki muhteşem kadını kazanmıştı. Sahi kazanmış mıydı? İçi sıkıldı. Bu kadına yetmek kolay değildi. Bildiği hayatında pek çok kapı para ile açılırdı önünde. Şık bir mücevherin gideremeyeceği kırgınlık yoktu, sürpriz seyehatler, pahalı yemekler.

Ama bu kadın... Namaz diyordu, içki, namahrem.. Bunlar Tarık'ı aşan şeylerdi. Önemli olan kalp temizliği değil miydi. Ne vardı olduğu gibi kabul etse.

Sıkıntıyla yüzünü sıvazlarken karısı gördü.

- Canım ağrın mı var?

Kadife gibi, şefkat dolu sesi Tarık'ın içini titretti. Nasıl da ilgili, sımsıcak üstelik insanın aklını alırcasına güzel...

- Hayır, iyiyim. Ağrım yok. Sadece hiçbirşey hatırlamamak canımı sıkıyor. Sanki yürümeyi öğrenecek bebek gibiyim.

Kadın şefkatle gülümsedi. Çocukların yanından kalkıp salıncağa, kocasının yamacına oturdu. Çakır gözleriyle güç vermek ister gibi bakıyordu

- Sağsın, yanımızdasın. Bu kadarı seni mutlu etmeye yetmez bili..

- Hayır öyle düşünme Esma, inan bu aciz halimle beni mutlu eden tek şey size sahip olmak. Sadece beş yıla bir sürü güzellik sığdırmışım ve hiçbirini hatırlamıyorum. Çocuklarımın ilk adımları, ilk baba deyişleri.

Gözüne çapkın bir gülüş yerleşti

- Hatta başka ilkler..

Karısı ima ettiği şeyi fark edince dişlerinin arasından tısladı

- Tarııık, ne biçim konuşuyorsun çocukların yanında!

- E yalan mı, evlenmişiz üstelik iki çocuk yapmışız. Ama ben en zevkli yerini kaçırmışım. Kendimi kazık yemiş gibi hissediyorum. Ve güzeller güzeli karım da unuttuklarımı hatırlamam için hiç yardımcı olmuyor..

Esma artık bir trafik lambası kadar kırmızıydı. Edepsiz kocası mızmız bir çocuk gibi isyanlardaydı.

İçini çekti. Kocasına ne kadar dayanabilirdi ki, o da özlemişti. Kolay değildi aralarındaki çekime direnmek. Saman alevi gibi bir anda parlamamışdı ilişkileri, kav mantarı gibi için için tutuşmuştu ve sonsuza kadar da yakıcılığını kaybetmeyecek gibiydi.

Gözlerini kaçırdı, bu yoğun bakışlara karşı koymak imkansız bir hal almaya başlamıştı zira.

- Ee çocukların banyo etmeleri gerekiyor. Sen Bilalin yanında kalırsın değil mi, Elif'i yıkayayım, gelir onu alırım.

Kocası onaylar gibi başını salladı. Şu an konuşsa sesi inler gibi çıkardı çünkü az evvelki büyülü anın etkisinden hala çıkamamıştı.

Esma oyalanmadan ayaklandı

- Kızım hadi seni banyo ettirelim.

- Anne küveti doldursak olmaz mı, ne zamandır yapmıyoruz.

Tarığın tedavi koşturmacası içinde bir kez bile jakuziyi doldurmamışlardı, halbu ki ne kadar mutlu oluyordu çocuklar. Kolundaki saati kontrol etti. Uyku vaktine hala iki saat vardı.

- Pekala küçük hanım, ben küveti doldururken siz oyuncaklarını toplayın o halde. Daha sonra vaktiniz olmayacak.

Kız neşeyle ellerini çırptı

- Bilal duydun mu, havuzda oynayacağız. Hadi kardeşim toplayalım oyuncakları.

Bir yandan kardeşine bilgi verirken bir yandan oyuncak sepetini halının üzerine çekiştiridi. Vakit kaybetmeden havuz sefası yapmak istiyordu.

Esma kızının neşesine gülümseyerek banyoya geçti. Uygun sıcaklığa getirdiği suyu açıp dolmasını beklerken çocukların kıyafetlerini hazırlamak için odaya geçti. Havuza girerken giydikleri çocuklar için olan haşemaları giyiyorlardı jakuzide oynayacakları zaman. Haya duygusu çocuklar için çok önemliydi, bunu zedeleyecek her hareketten kacardı Esma.

Banyoda dolan küvetin suyunu kapayarak terasa çıktı. Çocuklar işlerini bitirmiş babalarını bilgilendirmeye başlamışlardı.

- Çocuklar banyo hazır, gelin haydi.

Çocuklar bu davete koşturarak iştirak ederken Adam da eğlenceden geri kalmamak için peşlerine takıldı.

Görev paylaşımı yapılmış gibi Esma oğlunu alıp banyoya geçerek kapısını örttü. Elif de kendi odasına girip kapıyı örttü. Tarık kapalı kapıların önünde ne yapacağını bilmez halde kalmıştı.

Neden böyle herkesin biryerlere kapandığını anlamaya çalışırken Elif odasından çıktı. Üzerinde küçük çiçekli dizlerinin altına uzanan bir tayt ve kısa kollu poposunun altına gelen bir üst vardı. Mayo kumaşından oldukları belliydi.

Kızı banyoya girecekse neden giyiniyordu ki, anlayamıyor fakat ters bir şey söyleyip karışıklık çıkarmak da istemiyordu çünkü herkesin ne yaptığını çok iyi bilir gibi bir halleri vardı.

Odasından çıkan küçük kız banyo kapısının önüne gelip tıkladı

- Anneciğim Bilal hazır mı, gelebilir miyim?

İçeriden gelen "hazırız" cevabını duyunca araladı kapıyı, babası da merakla neler olduğunu gözlemleyerek peşinden geliyordu.

Esma oğlana çizgili mayo şort giydirmiş kucağında tutuyordu. Tarık çocukların küvete havuz muamelesi yapacağını anlamıştı, ama şu an yabancılar yoktu. Bu kadar giyinik olmalarına gerek var mıydı?

Babaşa kaldıklarında soracaktı, şimdi etkisiz bir eleman olarak izleyici koltuğunda oturması gerektiğini düşündü. Bu evde yerleşmiş bir düzen vardı ve sabırsız soruları ile bu düzeni aksatmayı asla istemiyordu.

Bir anda karısına ne kadar güvendiğini fark etti. Kendini tamamen ellerine teslim etmişti, o yapıyorsa bir bildiği vardır diye düşünüyordu. Kadının kendinden emin halleri bu güveni hissettiriyordu.

Jakuzinin kenarlığına oturararak eğlenen çocuklarını seyretti. Birbirlerine ufak ufak su atıyor, köpüklere üfleyerek etrafı ıslatıyorlardı. Anne babaları da nasibini almıştı şimdiden.

Huzur elle tutulur bir hal almaya başladı adamın gözünde. Bunu bozacak bir şey yapmamak için Allah'a dua etti.
***

Çocuklar suda iyice yorulup erkenden uyukuya daldıklarında Esma bazı şeyleri artık kaçarak çözemeyeceğini biliyordu. Terasda kitap okuyan kocası beklentileri olduğunu her fırsatta ima ederken artık bu konuya bir açıklık getirmesi gerektiğini düşündü.

Yatak odasında namazını eda edip mutfağa indi. Kocası için kahve kendisi için mis kokulu yasemin çayı yaptı. İki kupayı küçük tepsiye yerleştirip terasa yöneldi.

Etraftaki en yüksek ev oturdukları ev olduğu için terasın içi çevreden gözükmüyordu. Esma ev haliyle rahatça vakit geçirebiliyordu burda.

Kocası büyük aydınlatmaları kapatmış sehbanın üzerindeki mumları yakmıştı.

Ortam yapmayı planladığı konuşma için lüzumsuzca romantikdi.

Gözlerini devirerek usul adımlarla ilerledi. Bir yandan aklından yapacağı konuşmayı döndürüyordu.

Genç adam uzun süre okumak yorucu olduğu için kitabı sehpa üstüne bırakmış yarımca uzanarak gözlerini kapanmıştı. Pıtı pıtı ayak seslerini duyduğunda uzandığı yerden doğruldu.

Güzeller güzeli karısı saçlarını tepesinde topuz yapmış kuğu gibi boynunu açığa çıkarmıştı. Üzerindeki basit v yakalı kısa kollu ve taa dizlerinin altına uzanan ev elbisesi ile şimdiye kadar gittiği en şatafatlı balolardaki süslü kadınlardan binlerce kez daha güzel gözüküyordu.

Bütün o yapma bebeklerden bir farkı vardı çünkü. Bu kadın gerçekti. Nev-i şahsına münhasırdı. Ve en önemlisi saçının teline kadar birtek Tarığa özeldi.

El değil göz bile değmemiş bir hazineydi.

Oturduğu yerde iyice doğrularak bekledi karısını. İşte yine gözlerini kaçırıyordu, utanmış mıydı? Tabi ya, öyle yiyecek gibi bakarsa utanırdı tabiki.

Sevdayı bir kez bile utanırken hatırlamıyordu. Çocukluktan gelen bir alışıklık vardı aralarında.

Gerçi bu kadın kocasından utanıyordu şu an. Aklından geçen düşünceden yüzü buruştu. Nereden çıkarmıştı ki taaa kaç yıl öncede kalmış, başkasının karısı olmuş kadını.

Üstelik bu iki kadını kıyas etmek etik değildi. O geçmişte kalmıştı, ve aslına bakılırsa gün içinde bir kez bile aklına gelmiyordu. Şimdi de karısını böyle sevimli görünce Sevda'da asla göremeyeceği bir meziyet olduğu için zihninde belirmişti.

Kendini yokladı,ne bir merak ne bir özlem vardı içinde. Öyle olsaydı bu masum, melek misal karısını ruhen bile aldatmaz söylerdi içindekini.

Sadece neden kendisi canıyla uğraşırken, beraber geçen onca yılın hiç hatırı yokmuş gibi Sevda'nın düğün dernek derdine düştüğünü bilmek yıllarının ziyan olduğunu düşündürüyordu.

Neyse ki öyle bir kadınla daha fazla ileri gitmemişti de Allah karşısına bu meleği çıkarmıştı.

Hepi topu birkaç saniye içinde beyninde dönen düşünceleri savuşturup usulca yanına oturan kadına tebessümle batktı. Pembeleşmiş yanakları mum ışığında bile kendini belli ediyordu.

- Kahve mi yaptın, teşekkür ederim.

- Evet, afiyet olsun. Biraz tereddüt ettim aslında, uykunu kaçırır mı diye.

- Olsun, gündüz uyudum zaten. Şimdi uyumak istemiyorum. Sen ne içiyorsun, kokusu kahveninkini bile bastırmış neredeyse. Çok güzel.

- Yasemin çayı. Yorgunluğumu alıyor. Denemek ister misin?

Genç adam ansızın gelen teklife şaşırdı, kendi bardağından tatmasını mı istiyordu?

- Aslında evet merak ettim.

Deyip kadının elindeki bardağa uzandı. Çevirip tam dudaklarının değdiği yerden bir yudum aldı. Karısı yine gözlerini ayırmış ne yaptığını anlamaya çalışıyordu.

- Haa aa. Sanırım sen bana yeni bitane yapmayı kastetmiştin. Senin çayını almış oldum.

Karısı yine kızarmaya başlamıştı işte. Yüzünün alevi neredeyse adama ulaşıyordu.

- Önemli değil, sevdin mi?

- Sevdim.. çok. İsterim hep.

Adamın çaydan söz ettiğini düşünmek istese de bakışları aksini haykırıyordu. Şimdi nasıl diyecekti ki mesafeli olmamız gerekiyor diye. Yenilmişlikle düştü omuzları. Yine de bir umut deneyecekti. Konuyu çaya döndürmeye çalıştı.

- O zaman bu senin olsun ben de yeni bir tane yapayım.

Hızla doğrulacağı esnada kolundan yakalandı. Kocası yine hedefe kilitlenmiş gibi bakıyordu işte. Nasıl kurtulacaktı ki?

- Bu yetti bana.

Bir yandan karısını tutarken diğer elindeki bardağı sehbaya bıraktı adam. Aralarındaki yarım metrelik mesafeyi bir çırpıda kapatıp kolundaki elini, kadının sırtına götürdü.

Diğer elini dizinin altından dolayıp bacaklarını kendi kucağına yerleştirdi. Böylece kadını salıncağın kolçağına yasladı.

Genç kadın sıyrılan eteğini düzeltme derdine düşünce kocası gözlerini gözlerinden ayırmadan kucağındaki bacakları eteğin altına sakladı.

Elini eteğin üzerinden ayaklarına doğru kaydırarak iyice düzeltti. Zaten çok uzun olmayan etek dizinin bir karış altında bitmiş avucuna kadının pürüzsüs teni gelmişti. Göz temasını kesmeden, elini kaydırmaya devam etti.

Kadının şaşkın bakışlarıyla oldukca eğleniyordu.

Önce ayak bileğini hafifçe okşadı, sonra terliğini çekip çıkardı. Diğer terlik de çok geçmeden yeri bulmuştu.

Kocaman ellerinin kadının incecik ayağının tabanına sardı. Parmak uçlarını ayak çukuruna bastırdığında kadın başını geri atıp refleks olarak inledi.

Kocasının eğlenen ifadesi bir anda uçunca ne yaptığını fark edebildi. Ne yazık ki çok geç kalmıştı.

Adam çölde karpuz görmüş gibi iştahla bakıyordu. Eli ayak bileğinden usul usul yukarı uzandı. Hipnotize etmek ister göz temasını bir an olsun kesmiyordu.

Kadın hem kıpırdayamıyor hem de kocasının birazdan ne tepki vereceğini merakla bekliyordu.

Adam elini milim milim ilerletti. Bu pürüzsüz tenin her santimi ilgiyi hak ediyordu.

Parmak uçları eteğin sınırına geldiğinde gözlerine kısarak kadından bir tepki bekledi. Eğer bu kadını biraz olsun tandıysa o eteğin sıyrılmasına izin vermezdi.

Ama o da ne! Kadın tepkisizce kocasına bakıyordu. Hatta ürkek hali geçmiş, eğleniyor bile sayılırdı. Yoksa kocasına izin mi veriyordu. Kaç gündür kediyle fare gibi oynadıkları kovalamacadan sonra nihayet vize çıkmış mıydı yani!!

Adam vakit kaybetmeden elini eteğin altına daldırdı.

Eteğin bitiminden yarım karış sonra elinin altındaki sıcaklık kaybolunca hayal kırıklığıyla bir çırpıda sıyırdı eteği.

Karısının neden paniklemediği belli olmuştu.

Çünkü elbisenin altında diz kapağının üzerine kadar uzanan etek altı taytı vardı.

Kocasının yüzünün aldığı şekil tam bir istediğini alamamış huysuz oğlan gibiydi.

Küçük kahkahasını tutamadı haliyle. İnsafsızlık mıydı bilmiyordu ama dehşet eğleniyordu.

Bir anda havalanınca kahkahası kesildi. Kocası bir bebek gibi kucağına almıştı. Korkuyla kollarını boynuna doladı

- Tarık napıyorsun, düşeceğim, indir beni!

- İndireceğim, indreceğim merak etme!

Kocası yüzüne bile bakmadan hızla teras kapısına adımladı. Oradan yatak odasına gitmesi beş saniye bile sürmemişti.

Sanki kucağında karısı yokmuş gibi rahatca hareket ediyordu.

Odaya girip kapıyı sırtıyla örttü.

İşte şimdi uçacak hiçbir yeri kalmamıştı kucağındaki güvercinin.

Öyle ki itiraz bile edemiyor, kocaman açtığı gözleriyle masum masum bakıyordu .

Kocasının az önceki fevri hareketleri kalmamıştı şimdi. Adım adım yatağın köşesine yaklaştı.

Karısının titrediğini hissedebiliyordu, sanırım onu korkutmuştu. Az önce dalga geçer gibi güldüğünde gözü dönmüştü ama şu hali bütün öfkesini uçurmuştu. Eğer beraber birşey yaşayacaklarsa da iki tarafın rızasıyla olacaktı. Değil zorlamak, ısrar bile etmezdi.

Eğilip yanağından ufak bir buse aldı. Aslında yatağa fırlatıp kendi de üstüne atlamayı düşünüyordu az evvel ama şimdi usulca ayaklarını yere bastırdı.
İyice dengesini bulduğundan emin olup sırtındaki elini de çekti.

Şimdi sokak lambasının aydınlığında yarım adım mesafeden birbirlerine bakıyorlardı, ikisinin de ağzını bıçak açmıyordu.

İşte bu sihirli anda bir süre birbirlerine olan çekime direnerek göz göze beklediler. İkisi de bir adım atamıyordu, ne iler ne geri.

Ufacık bir kıvılcım herşeyi kül edebilirdi. Özlem elle tutulacak kadar yoğundu.

Ama özleme değil birbirlerine tutundular.

Eller ellere, gözler gözlere.

Bu dakikadan sonra melekler bile onları yalnız bıraktı.

***
- Eczaneye gitmemiz gerek.

Genç adam kolları arasına sızmış yorgunca mırıldanan karısının ne demek istediğini anlayamadı. Ama itiraz etmek yada sorgulamak için fazla bulutların üstündeydi.

- Gideriz sevgilim.

Evet bu kadın, az evvel milim milim sevdiğine göre olsa olsa sevgilisi olabilirdi.

- Acele etmemiz gerek ama. Zamanımız yok.

Kadının ağzından kelimeler, söylediklerinin aksine oldukca uyuşuk çıkıyordu.

- Tamam bebeğim, şimdi uyuyalım, sonra acele ederiz.

Burnunu gömdüğü boyundan derin bir nefes daha alarak kadının beline doladığı kollarını sıkılaştırdı adam.

Parmağını kaldıracak dermanı yoktu şimdi. Kaybettiği beş yılın acısını çıkarmak istercesine açgözlülük etmiş, haliyle enerjisinin son zerresine kadar harcamıştı. Çok geçmeden uykuya daldı.

Kadın zaten çoktan mayışmıştı. Başını yana yatırarak rahatça göğsüne yerleşmesine izin verdi kocasının. Son bir enerjiyle saati namazdan biraz önceye kurup kendi de uykuya teslim oldu.

***
Esma çalan alarmı aceleyle kapayıp kocasının uyanmasını engellemişti ama iş kollarından sıyrılmaya gelince başarılı olamadı.

Adam kollarında kıpırdanan kadına daha da sokulup gözlerini açmadan denk geldiği yerleri ufak ufak öpmeye başladı. Boyun, kulak, yanak, gerdan..

- Sevgiliiim hadi bırak beni. Kalkmam gerek.

- Dur şimdi, Çok önemli bir yerdeyim.

Öpücükler gittikçe masumiyetini kaybettiğinde Esma hızla yataktan fırladı.

Düştüğü boşlukla gözleri açılan adam,karısına esefle baktı. Yine mi kovalamaca oynayacaklardı yani!

Kadın eğilip kocasının yanağına minicik bir buse kondurdu ve hızla geri çekildi.

- Banyo etmemiz gerek sevgilim. Ben namaz kılacağım ama sen de böyle durmazsın değil mi?

Bir an kocası acaba abdest almayı önemsemez mi diye düşündü. Hatta belki de hiç bilmiyordu!

Kadının değişen ifadesinden ne düşündüğünü anlayan kocası kırgın konuştu

- Sana sünnetsiz olmadığımı söylemiştim Esma, merak etme böyle gezecek değilim. Kalkarım şimdi.

- Afedersin, öyle düşünmek istemedim. Ama ben, benden önceki Tarık hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Haliyle ne düşüneceğimi de kestiremiyorum.

- Sen en iyisi birşey düşünme karıcım, zamanla yaşayarak öğrenelim.

Üzerinde baksırıyla banyoya yönelen adamın arkasından bakakaldı genç kadın. Kocasını kırmıştı belli ki.

Ne yapacağını bilemediği birkaç dakikanın ardından temiz kıyafetlerini eline alıp geceliğinin üzerine sabahlık geçirerek odadan çıktı. Anlaşılan kocası o banyoyu kullanıyordu.

Vakit kaybetmeden kendisi de diğer banyoda abdestini aldı. Üzerini giyinip tekrar odaya döndüğünde kocası belinde havlu banyodan çıkıyordu.

Karısının yüzüne bile bakmadan giyinme odasına girip kapısını örttü. İtham ettiği şey canını sıkmıştı.

Bir müslüman kendisi değildi ya. Ergenliğe adım atmadan önce babası karşısına almış bilmesi gerekenleri anlatmıştı. O zamandan beri gereksin gerekmesin her banyodan abdest alıp çıkardı.

Az sonra kısa kollu tişört ve eşofman altıyla çıktı odadan. Karısı seccadesine oturmuş kıpır kıpır dudaklarından birşeyler fısıldarken parmaklarıyla da sayıyordu.

Yatağa yöneldiğinde kirli olacağı aklına gelen çarşafı, ince yorganı kaldırarak altından söktü. Giyinme odasındaki rafta temiz çarşafları görmüştü. Yastıkların rengine uyacak bir taneyi seçip odaya döndüğünde karısı ayaklanmıştı.

- Sen zahmet etmeseydin, ben yapardım şimdi.

- Fark etmez yapalım beraber, geç karşıma.

Sesi hala soğuk çıkıyordu. Esma başka bir şey söylemeden çarşafın serilmesine yardım etti. Yorganı da değiştirmek istiyordu. Yerdeki çarşafla beraber hepsini kucaklayıp alt kattaki küçük dolap görünümlü çamaşır odasına yöneldi. Kirli sepetine elindekileri tıkıştırıp yüklükten ince başka bir yorgan alıp odaya çıktı.

Kocası yatağa oturmuş onu bekliyordu.
Yüzü hala asıktı.

Esma acaba geceden pişman mı oldu diye düşünmeden edemedi. Bir anlık hevesle hareket etmiş sonra da belki aradığını bulamamış...

Gözleri doluyordu yine. Pişman değildi. İstemişti. Kocasıydı nihayetinde. Buna hakkı vardı. Ama kocası bir daha istemezse yakasına yapışıp kalmayacaktı.

Usul usul yatağın ucuna serdi yorganı. Uykusu tamamen açılmıştı. Kollarını bağlamış öylece duran adamla yüzleşmek istemiyordu.

Süzülen gözyaşlarını acele ile silip işini tamamladı.

- Şeyyy, benim uykum yok. Biraz kitap okuyacağım. Sana Allah rahatlık versin.

- Ne yani gönlümü almadan gidecek misin, bana resmen cenabet gezme iması yaptın. Derhal öpüp özür dile.

Adam, karısının gözündeki yaşı da sisindeki titremeyi de fark ettiğinde yine en kötüsünü düşündüğünü anladı. Bu yüzden konuyu hiç kurcalamadan anlamamış gibi yaparak şakaya getirdi.

Esmanın gözleri yıldız yıldız parladı. Kocası hala yakın olmak istiyordu, imasına gücenmişti sadece. Neşeyle oturan adamın boynuna sarılıp yanağına bir öpücük kondurdu.

- Hmmm,o kadar ima yaptın. Bence bununla yırtamazsın.

Kocası hızla belinden tutup kendi üzerinden aşırarak yatağın diğer yanına attı kadını, saniye kaybetmeden dirseklerini iki yanına koyup kendi de üzerine uzandı. Ağırlığını kadına vermemeye çalışıyordu.

Kadın ani gelen hareketle küçücük bir çığlık atmış, şimdi böcük böcük kocasına bakıyordu

İçi heyecanla doluydu çünkü kocası ondan hala hoşlanıyordu.

Parmak uçlarını kocasının yüzünde gezdirdi, kirli sakalları hafifçe batıp içini gıcıklıyordu. O kadar mutluydu ki dışarı taştı.

- Seni seviyorum...

Adam beklemediği itiraf karşısında bir an duraksadı. Teşekkür etse bir kez daha üzülürdü kadın. Ama yalan da söyleyemezdi.

- Eminim ben de seni çok sevmişimdir Esma. Hatta şimdi de seviyorum. Hatta ve hatta aklımı başımdan almış olabilirsin. Büyülenmiş gibiyim, cadı deyince kızıyorsun bir de.

Kocasını şakayla örtmeye çalıştığı gerçeğin farkındaydı kadın. Kocasında sevgisinin karşılığı şu anda yoktu. Ama belli ki hoşlanıyordu. Bununla idare edebilirim diye düşündü.

Gözlerini kısarak şakayı sürdürdü

- Vuhuuu! Ben bir cadıyım. Hatta birazdan süpürgeme binip eczaneye gideceğim.

Genç adam bu eczane konusunu hatırlayınca yatakta doğruldu

- Gece de söylemiştin, bu eczane konusu ney Esma?

Kadının yanakları al al olurken o da yattığı yerden doğruldu.

- Eeeee, ıhmmm. Hani gece korunmadık ya. İşte yanii. Bir an önce hap almam gerekiyor benim.

Adam kaşlarını çatarak duyduklarını anlamaya çalıştı. Gece öyle bir konu olmamıştı ama bir seferde olur muydu acaba bebek? Cahilliğini belli etmek istemese de bu kadın onun her halini görmüştü, tereddüt etmeden sordu

- Bilirsin benim bu konularda pek bilgim yok. Ama bir gecede olur mu sence?

Esma "bir gece dediğin dört turdu" diye çemkirmemek için sabretti. Sesini toparlayıp sakince konuştu

- Olabilir, olmayabilir de. Kimi çiftler hiçbir mani olmadığı halde yıllarca bebek sahibi olamıyorlar. Ama Elif mesela, bir kereden bir şey olmaz dememizin sonucu.

Genc adamın kaşları şaşkınlıkla havalandı. Demek plansız bir bebekti, zaten evleneli dokuz ay bile olmadan doğduğuna göre plansız olması çok mantıklıydı.

- Tamam o halde, sabah çocukları uğurladıktan sonra beraberce gider ne gerekiyorsa alırız.

Kadın saati kontrol etti. Şimdiden dört saatten fazla olmuştu ve geçen her saat aleyhlerine işliyordu.

- Aslında etraf iyice aydınlandığında hemen gitmeyi düşündüm. Nöbetci eczane çok yakın zaten. Haftalık listeye bakmıştım hastaneden çıktığımızda.

- Yine de bu saate çıkmanı istemiyorum. Gerekirse ben gider alırım. Sen yolu tarif et.

Bu fikir Esmaya çok cazip geldi, eczane çalışanlarını az çok tanıyordu ve ertesigün hapı istemekten deli gibi utanıyordu. Kabullenerek başını salladı.

Aradan bir saate yakın geçtiğinde ortalık tamamen aydınlanmıştı. Telefonundan navigasyonu açıp alt sokaktaki eczaneyi iyice tarif etti. Kocası da üzerine bir kapşonlu alarak hızlı adımlarla evden ayrıldı.

Bu evlilik hayatının ilk alışverişi olacaktı. Haline güldü içten içe. İnsanlar karısına çiçek alırken o ertesigün hapı almaya gidiyordu. "Baya hızlıyız" diye düşündü.

Çok geçmeden ulaştığında uykulu gözlerle bakan kalfa adama istediği hapı uzatırken uyarılarını eksik etmedi.

- Beyefendi partnerinizin bu ilacı senede iki veya üç kezden fazla kullanmadığını emin olun. Bakın bu bir doğum kontrol yöntemi değil. Çok ciddi sonuçları olabilir.

Daha pek çok şey söylediyse de gerisini duyamadı adam. İlacı alıp sessizce eve yöneldi. Giderken almayı planladığı simitler aklına bile gelmiyordu şimdi.

Karısı kendisine zarar vermek pahasına muhtemel çocuklarından kurtulmak mı istiyordu. Hani "seni seviyorum" demişti. Böyle mi seviyordu. Rahminde belkide döllenmiş olan yavruyu düşürerek...

Bu kadar mı emin değildi Tarıkdan, kocasına bu kadar mı güvenmiyordu.

Ayakları mutluluktan yere basmadan kateddiği yolu dünyanın yükü omuzlarına binmiş gibi ağır ağır döndü adam. Belli ki karısı onu gözden çıkarmıştı, dün gece olsa olsa son günlerinin tadını çıkarmak için izin vermiş, hatta kendi kullanmıştı adamın hevesini.

İşte bu içine düştüğü evlilik hayatının ilk hayal kırıklığıydı.

****

Oy vermeden devam etmeyiniz.

Continue Reading

You'll Also Like

leylâ By 📚

Spiritual

39.5K 3.2K 49
Yüreğine kazıdığı bir sızıydı o adam. Her geçen gün canı bir öncekinden daha çok yansa da, her gece başını yastığa koyduğunda gece karası gözlerinden...
11.2K 1.1K 35
Garip bir dünya döngüsündeyim. Ey hayal bana neler sunduğunu bilmem ama sunduğun her neyse enfes bir lezzeti var
403K 21.4K 33
"Ne bağırıp duruyorsun? Konağı ayağa kaldırdın!" Karşımda dikilen adama yumruğumu gerçirmemek için içimde verdiğim mücadeleden söz bile edemezdim. E...
780K 46.7K 90
[11.09.2021 - 09.03.2022] Şüphe #zor 1.sırada (17.10.2021) #boşanma 1.sırada (28.10.2021) #yanlışanlama 1.sırada (03.11.2021) #spiritüel 1. sırada (...