İkinci Yaşam 1-2

By amendoeira_

1.1M 116K 55.5K

| WATTYS 2021 KAZANANI | Melis Aksoy, her yerde görebileceğiniz türde sıradanlığa sahip bir genç kızdı. Onu d... More

İkinci Yaşam -1-
İkinci Yaşam -2-
İkinci Yaşam -3-
İkinci Yaşam -4-
İkinci Yaşam -5-
İkinci Yaşam -6-
İkinci Yaşam -7-
İkinci Yaşam -9-
İkinci Yaşam -10-
İkinci Yaşam -11-
İkinci Yaşam -12-
İkinci Yaşam -13-
İkinci Yaşam -14-
İkinci Yaşam -15-
İkinci Yaşam -16-
İkinci Yaşam -17-
İkinci Yaşam -18-
İkinci Yaşam -19-
İkinci Yaşam -20-
İkinci Yaşam -21-
İkinci Yaşam -22-
İkinci Yaşam -23-
İkinci Yaşam -24-
İkinci Yaşam -25-
İkinci Yaşam -26-
İkinci Yaşam -27-
İkinci Yaşam -28-
İkinci Yaşam -29-
İkinci Yaşam -30-
İkinci Yaşam -31-
İkinci Yaşam -32-
İkinci Yaşam -33-
İkinci Yaşam -34-
İkinci Yaşam -35-
İkinci Yaşam -36-
İkinci Yaşam -37-
İkinci Yaşam -38-
İkinci Yaşam -39-
İkinci Yaşam -40-
İkinci Yaşam -41-
İkinci Yaşam -42-
İkinci Yaşam -43-
İkinci Yaşam -44-
İkinci Yaşam -45-
İkinci Yaşam -46-
İkinci Yaşam -47-
İkinci Yaşam -48-
İkinci Yaşam -49-
İkinci Yaşam -50-
Julian'ın Kararı - Ara Bölüm
İkinci Yaşam -51-
İkinci Yaşam -52-
İkinci Yaşam -53-
Final
Özel Bölüm
İkinci Kitap, Merak Ettikleriniz
Karakterler
İkinci Şans - Kim Bu Cassandra?
İkinci Şans -1 -
İkinci Şans -2-
İkinci Şans -3-
İkinci Şans -4-
Ölmedim Yaşıyorum
Özet
İkinci Şans -5-
İkinci Şans -6-
İkinci Şans -7-

İkinci Yaşam -8-

20.4K 2.1K 754
By amendoeira_

"Neler oluyor burada?"

Arkamdan gelen sesle iki korumanın da gözleri fal taşı gibi açıldı. Hemen hazırola geçip selam verdiler. Bu kadar önemli kim geldi acaba diye düşünüp telaşlandım. Tam arkama dönecektim ki korumanın söylediği sözle olduğum yerde dondum kaldım.

"Prens Adrien! Hoşgeldiniz efendim!"

Prens Adrien mı?

Dördüncü prensin burada ne işi vardı?

Arkamdan gelen ayak sesleri tam yanıma gelince durdu. Kafamı kaldırıp arkama bakmaya korkuyordum. Tek yapmak istediğim biraz bilgi araştırmaktı. İlla bir sıkıntı mı çıkması gerekiyordu tanrı aşkına!

"Görüyorum ki benden başka da kütüphanenin ziyaretçisi varmış. İlginç, kimsenin buraya geleceğini düşünmezdim hiç."

Söylediği sözlerle daha da stres olmuştum. Sessizce yutkunup arkamı döndüm. Kıvırcık saçları alnına düşerken kollarını bağlamış, suratındaki kocaman sırıtışla bana bakıyordu.

Lamensis Krallığı'nın dördüncü prensi, Prens Adrien Lamensis. Dördüncü prens demek ne kadar doğruydu bilmiyorum. Üçüncü prens Adrius'un ikiziydi sonuçta.

Ne diyeceğimi bilemeyerek suratına tip tip baktım. Gözleri açık maviydi ve sinsi bir şekilde sırıtmasıyla tehditkar gözüküyordu. Yanağının sağ tarafındaki gamzesinin belediye çukurundan pek farkı yoktu gözümde. Gerçekten yakışıklıydı, inkar edemezdim.

Üzerindeki beyaz gömleğinin kollarını kıvırmıştı. Sadece açıkta kalmış kolları bile birçok kızın ona düşmesine sebep olurdu.

Uzun bir şekilde onu incelediğimi fark etmiş olacak ki sırıtışı yüzüne daha çok yayıldı. Bu durumumdan kesinlikle zevk alıyordu.

Hala bir harekette bulunamayacak kadar şokta olduğumu fark etmişti ki ilerleyip sol eliyle bir elimi tuttu. Eğilip elime bir öpücük kondurduktan sonra kalktı ve güzel bir gülümsemeyle suratıma baktı.

"Bana adınızı bahşedebilir misiniz lütfen leydim?"

Sorusuyla kendimi toparladım ve yüzüme bir gülümseme kondurup konuşmaya başladım. "İsmim Elizabeth Wallace ekselansları. Sizinle böyle bir yerde karşılaşmak büyük bir onurdur benim için." Sözlerim bitince önünde reverans yaptım.

"Bu kadar resmi olmanıza gerek yok Leydi Elizabeth. Prens Adrien demeniz benim için yeterli." Cümlesi bittikten sonra bir şey hatırlamaya çalışıyormuş gibi elini çenesinin altına koydu.

"Elizabeth Wallace....isminiz çok tanıdık geliyor leydim." Tanıdık gelmesi pek de şaşırtmadı beni. Tanınan bir aile olduğumuz için öyle gelmiş olabilirdi. Fakat büyük bir ihtimal Alexander'ın nişanlısı olarak ismimi duymuştu bir yerlerde.

Tebessüm ettim ve hafif bir şekilde başımı eğdim. Nereden tanıyor olabileceğini söylemeyecektim. Yakında kendisi öğrenirdi zaten.

Gülümsememe karşılık verdi ve soru sorar gibi kaşlarını kaldırdı. "Kütüphaneye girmek için mi gelmiştiniz?" Mutsuz bir şekilde başımı salladım ve konuşmaya başladım.

"Evet, kütüphane için buraya gelmiştim Prens Adrien. Ancak öğrendiğime göre yalnızca kraliyet ailesine izin veriliyormuş ya da girmek için belge gerekiyormuş."

"Öyle bir şey vardı sanırsam, evet." Düşünceli bir şekilde konuştuktan sonra umursamaz bir şekilde elini salladı. "Ancak ben burada olduğuma göre bir sakınca olmamalı." Daha sonra sevecen bir ifadeyle korumalara döndü ve onlara hitaben konuşmaya başladı. "Ee, geçmemize izin vermeyecek misiniz?"

Bu sözlerle korumalar iki saniye birbirleriyle bakıştılar. Daha sonra kafalarını eğip kocaman olan kütüphanenin kapılarını bizim için açtılar.

Prens Adrien bana bir bakış attı. "Önden buyrun." Bu sözüyle beraber kütüphanenin içine adımlamaya başladım. Gerçekten de devasaydı! Genişliği bir site kadar olabilirdi ve en az üç katlıydı. Kapının sağında başlayan merdivenler dönerek üst katlara çıkıyordu. Etrafta bulunan kitaplar birçok kitaplıkla bölümlere ayrılmıştı ve tavana kadar uzanıyorlardı. Üstelik etrafta kitap okumak için masa ve sandalyeler de bulunuyordu. Ağzım açık bakakalmıştım resmen. Zaten büyük bir yer bekliyordum ancak bu beklentilerimin çok, çok ötesindeydi.

Ben hayranlıkla kütüphaneyi incelerken Adrien önüme geçti ve sevimli bir şekilde başını yana eğdi. "Çok şaşkın görünüyorsunuz Leydi Elizabeth."

Dediği şeyle ona döndüm. "Gerçekten de çok şaşkınım Prens Adrien! Saray kütüphanesinin büyük olduğunu biliyordum ama bu kadar harika olduğunu da düşünmemiştim açıkçası. Burası gerçekten çok güzel!"

Söylediklerimle Adrien küçük bir kahkaha attı. Sonrasında eliyle masalardan birini işaret edip konuşmaya başladı. "Şaşkınlığınızı ve mutluluğunuzu görebiliyorum Leydi Elizabeth. Öyleyse, kitaplara bakmadan önce şurada benimle biraz sohbet etmek istemez misiniz?"

Kafamı evet anlamında salladım. Gösterdiği yere ikimiz de ilerlerken göz ucuyla ona bakıyordum.

Adrien Lamensis. İlk gördüğünüzde gerçekten beyefendi birisi ve kızların halinden de çok iyi anlıyor, diye düşünebilirsiniz. Ancak işler tam olarak öyle değildi. Önümde masaya ilerleyen çocuk tam bir kaos manyağıydı. İşlerin kontrolden çıkmasından sonra insanların girdiği haller büyük bir zevk veriyordu ona. Genelde de bu kaosların çıkmasının sebebiyse o ve ikiz kardeşi Adrius oluyordu.

Eğer ben de kitabı okumamış olsam bu nazik görünüşüne kanıp ona düşebilirdim. Ancak her şeyden haberim vardı. Eğlence düşkünü o ve kardeşi Adrius, birbirinden başka neredeyse kimseyi düşünmezlerdi. İnsanların acı çekip çekmemesi umurlarında değildi. Canları ne istiyorsa onu yaparlardı açıkçası.

Şu an bana böyle nazikçe davranmasının sebebiniyse ilgisini çektiğimden olduğunu düşünüyordum. Dediğine göre çok az kişi kütüphaneye uğruyormuş. Kütüphanenin kapısının önündeki o yıkık halim ilgisini çekmiş olmalıydı. Biraz sonra ilgisi bitince peşimi bırakırdı. Bu olmadan önce kütüphaneye giriş belgesi denen o saçma şeyi ondan koparmalıydım.

Masaya vardığımızda önce benim oturacağım sandalyeyi oturabilmem için çekti. Ben oturduğumdaysa ilerleyip karşımdaki sandalyeye oturdu. Bacak bacak üstüne atıp tekrar kafasını bana çevirdi. Nazik bir gülümseme takınıp konuşmaya başladı.

"Anladığım kadarıyla kitap okumaktan gerçekten hoşlanıyorsunuz Leydi Elizabeth. Bu gerçekten çok güzel bir özellik. Bu zamanlarda benden başka kimse kütüphaneye uğramıyordu. Bu durum beni üzüyordu açıkçası. Ancak artık siz varsınız değil mi?"

Gülümseyerek karşılık verdim ve söze başladım. "Dediğiniz çok doğru Prens Adrien. Kitap okumaktan gerçekten de hoşlanırım." Kocaman kütüphaneye şöyle bir göz atıp sözlerime devam ettim. "Ayrıca bu kadar harika bir kütüphaneye kimsenin gelmemesi beni de üzdü." Üzgün bir ifade takındım. "Fakat maalesef ki benim kütüphaneye geçiş iznim yok. İznim olsaydı çoğu zamanımı burada geçirirdim."

Bu sözlerimle Adrien kollarını bağlayıp masanın üstüne koydu ve bana doğru eğildi. Dert etme, der gibi bir bakış atıp konuşmaya başladı. "Merak etmeyin Leydi Elizabeth, eğer kütüphaneye gitmek istiyorsanız beni bulmanız yeterli. Seve seve içeri girmenizde yardımcı olurum. Kitap okumaktan daha iyi bir şey varsa o da beraber kitap okumaktır değil mi?" Tatlı bir şekilde gülümseyip sağ gözünü kırptı.

Senin ben...

Planım başarısız olacak gibi duruyordu. Bu çocuk sırf beni sinir etmek için giriş belgesini vermeyecekti anlaşılan. Ancak daha pes etmemiştim. O belgeyi almak için elimden geleni yapacaktım!

Üzgün bir bakış attım. "Bunu gerçekten ben de isterdim Prens Adrien. Ancak seçilmiş on leydiden biriyim. Bunu büyük ihtimal tahmin ediyorsunuzdur. Diğer leydiler geldikten sonra çok yoğun olacağınızdan ikimizin de buluşup buraya gelmesi çok zor olabilir."

Dediklerimi düşünür gibi birkaç saniye yüzüme baktı. Sonra tekrar sevecen bir şekilde gülümsedi. Bana bakan mavi gözleri sinsilikle parlıyordu. "Bu konuda çok haklısınız Leydi Elizabeth. Öyleyse şöyle yapalım, ne olursa olsun her haftanın bugününü size ayıracağıma söz veriyorum. Bir prensin tüm gününü bir leydi için ayırması sizi mutlu eder değil mi?"

Bu çocuk bana sinir krizi geçirtecekti. Anlaşılan bana huzur vermek planları arasında yoktu. Fakat söylediklerine hayır da diyemezdim. Karşımda krallığın prensi varken böyle bir teklifini geri çevirmek büyük kabalık olurdu.

"Bu kadar nazik olmanız gerçekten beni derinden mutlu etti Prens Adrien. Artık her hafta kütüphaneye gelebileceğim. Hem de sizin gibi biriyle. Bu teklifiniz için ne kadar teşekkür etsem azdır."

Sözlerimle aramızdaki tartışmayı kazanmış gibi memnun bir ifadeyle arkasına yaslandı. "Hiç önemli değil Leydi Elizabeth. Sizin gibi güzel bir genç kadınla günlerimi geçirmek benim için de büyük bir onurdur."

Anlaşılan araştırma yapma planım tamamiyle suya düşmüştü. Yine de tamamen vazgeçmemiştim. En azından sadece bugün bile onu başımdan gönderip biraz araştırma yapabilirsem bu benim için çok büyük fayda sağlardı.

Ellerimi önümde birleştirdim ve masum bir ifadeyle Adrien'e bakıp söze başladım. "Ancak affınıza sığınarak istiyorum ki, bugün biraz kendim kitap okuyabilir miyim? Sizle olmak istemediğimden değil kesinlikle! Gerçekten sizinle olup burada kitap okumak bana büyük keyif verir. Ancak..." sözümü yarıda kesip kütüphaneye hüzünlü bir bakış attım. "Ancak her zaman bu saray kütüphanesinde tek başıma bir kere bile olsun kitap okumak istemişimdir. Bu hayalimi gerçekleştirmem için bana izin verebilir misiniz?"

Tatlı bir şekilde bu kadar şey söylememden sonra Adrien gözlerini benimle buluşturdu. Uzun süre ikimiz de gözümümüzü çekmedik. Geçenki tartışmayı kaybetmiştim ama göz savaşında kaybetmeyecektim. Asla!

Bu şekilde bir süre bakıştıktan sonra sonunda Adrien gözlerini benden çekti ve sesli bir şekilde iç çekerek söze başladı. "İsteğinizi tabiki de anlayışla karşılıyorum Leydi Elizabeth. Sizin böyle bir hayaliniz varsa eğer, onu kendi ellerimle yok etmek çok büyük kabalık olur." Bu sözlerden sonra ayağa kalktı ve bana hafif bir selam verdi.

"Kapıdaki korumalara size bugünlük izin verdiğimi söylerim. Hava kararana kadar burada kalmanıza izin verirler. Ancak, kütüphaneden kitap alabileceğinizi çok sanmıyorum. Saray kütüphanesindeki kitapların alınmasına genelde izin verilmez. Bunlar haricinde gönlünüzce kitap okuyun lütfen."

Kısa bir şekilde gülümsedi ve yanımdan geçip çıkış kapısına doğru ilerlemeye başladı. Bugünlük bile olsa tek başıma araştırma yapma izni koparmam beni mutlu etmişti. Rahatlamanın verdiği huzurla genişçe gülümsedim.

Bundan sonra her hafta Adrien'le kütüphanede buluşmak büyük bir sıkıntı olacaktı. Tüm gün onu çekmek zorunda kalacaktım. Ancak şu an bunları düşünüp karamsarlığa bağlamamalıyım. Araştırma vakti!

Adrien gidince ayağa kalktım ve kütüphanenin içerisinde ilerlemeye başladım. Kitaplar bölümlere ayrılmıştı. Alt katın her bölümünü taradım ama büyü hakkında hiçbir şey bulamadım.

Yorgunlukla ikinci kata göz attım. Zaten her kat çok büyüktü, üstüne üstlük çok kat vardı. Umarım büyü hakkında kitap bulamadan gün bitmezdi.

Üst kata büyük bir yorgunlukla ulaştığımda kitapların arasında gezinmeye başladım. Tam umudumu kaybedecektim ki bir kitap gözüme ilişti. Yanında duran kitaplara kıyasla daha inceydi. Belki içinden bir şeyler çıkar umuduyla elime aldım.

Kapağında süslü harflerle sadece ismi bulunuyordu.

Peter'ın Büyülü Maceraları

Sinirden gülmeye başladım. Üzerinde büyü kelimesini görünce geri kalanı okumadan elime almıştım ancak çıka çıka bir çocuk kitabı mı çıkmıştı?

Hadi ama!

Zaten tüm günün verdiği yorgunlukla sinirliydim. Üstüne bir saat Adrien'la uğraşmıştım ve bu kadar olayın sonunda kütüphanede kaç saat gezmeme rağmen büyü hakkında bulduğum tek kitap bir çocuk romanı mıydı? Dalga geçiyor olmalısınız.

En azından içerisinde birkaç bilgi vardır diye bir göz atayım dedim. Ancak nafile! Gerçekten sadece bir çocuk kitabıydı.

Sinirle çevirdiğim sayfalar sonucunda sonunda kitabı yırtıp atacaktım ama gördüğüm bir paragraf duraksamama sebep oldu.

Peter, yaşıtları olan çocuğa tekrar göz attı. Görünüşüne bakılırsa birkaç gündür yemek yememişti çocuk. Ona üzülüp koşa koşa mutfaktan ekmek getirdi.

"Aç görünüyorsun, yemek ister misin?"

"İstemiyorum." Çocuğun hüzünlü bir şekilde söylediği bu sözler Peter'ın kalbini acıtmıştı.

"Neden bu kadar üzgünsün? Hem adın ne senin? Bir gündür beraber olmamıza rağmen hala adını bilmiyorum."

"Neville." dedi çocuk. Fısıldayarak devam etti.

"Neville Menters."

Kitabı okuyan biri, çocuk kitabı olmasına rağmen çok üzücü bir sahne olduğunu düşünürdü sadece. Ancak okuduğum bu cümleler beni şoka uğratmıştı. Elimdeki kitabın yere düşme sesini duymadım bile.

Neville Menters, eski hayatımda okuduğum ve şu an içinde bulunduğum bu romanın yazarıydı!

Sadece bir tesadüf müydü? Aynı isme sahip olan birçok insan olabilirdi sonuçta. Hemen sonuca varmamalıydım. Ancak ne kadar bir çocuk kitabına bakarak sonuca varmak istemesem de şaşırmamak elde değildi.

Şoka uğramış bir şekilde fısıldayarak ismini söyledim.

"Neville Menters."

Olaylar çok daha fazla karışacaktı. Hissediyordum.

————————————————-

Selam!

Bölüm nasıldı?

Adrien'ı nasıl buldunuz?

Melis'in kitabın yazarının ismini bir kitapta görmesi sizce sadece tesadüf mü yoksa altından bir şeyler mi çıkacak? 🤔

Öbür bölüme koyduğum sınır çok çabuk geçildi. Bu yüzden hepinize teşekkür ederiim❤️❤️

Öyleyse bu seferki sınırımız +45 okunma ve +20 vote

Kitabı arkadaşlarınızla paylaşın lütfen🖤

Öbür bölümde görüşmek üzere!

~

Continue Reading

You'll Also Like

AlGon🌼🤍 By okuyanladyy

Historical Fiction

51.4K 2.9K 48
"Aklına pek güvenme yani Alaeddin, bir güzelin gülüşüne bakar yitirmen" Diyen Orhan'a baktı Alaeddin... Etrafı kasıp kavuran Moğol, gözünü bu defa da...
179K 11.8K 47
Bir ritüele kurban edilmişti hayatım, Osmanlı'nın kaderini değiştirmek uğruna 1450'li yıllara itilmiş ve bilmediğim bir çağda yaşamaya mahkûm edilmiş...
6.4K 488 13
Her biri birbirinden bağımsız AlGon hikayeleri...
Ornil By Umay Yıldıran

Historical Fiction

3.2K 124 16
Bozdağ diziyi bozunca ben yazayım dedim