HİDDARUN *Düzenlenecek*

By Hidden_Assassin

89.7K 10.2K 15.8K

Wattys 2018 "Dünya Kuranlar" kazananı! Bir evren hayal edin: İçerisinde düzinelerce galaksinin bulunduğu, re... More

Hiddarun Düzenlenmiş Hali İle Sizlerle Olacak!
🌛Herraden - Hiddarun Rehberi🌜
🐾Canlılar Rehberi
🌠Evren ve Gezegen Rehberi
0- Herraden ve Hiddarun Nedir? Neden Ayrıdır?
1- Yeni Bir Gün
2- Hiddum'da Bir Kale
3- Şölen Hazırlığı ve Sırlar
4- Prenssoy'un Talimi
5- En Güzel Gün
6- Seyahat ve İftiralar
7- Korkular, Cesaret ve Karar
8- Karanlık Gece
9- Elveda Alabanos
10- Üç Gecelik Yolculuk
11- Gidenler ve Beklenmeyenler
12- Mavi, Yeşil ve Pembe
13. Gelenler ve Tepkiler
14. Mavi İzler (part -1-)
14. Mavi İzler (part -2-)
15. Harfler ve Yıldızlar
16. İlklerin Töreni ~Part-1~
16. İlklerin Töreni ~Part-2~
16. İlklerin Töreni ~Part-3~
17. Yeni Arfa Yolculuk -part 1-
17. Yeni Arfa Yolculuk -part 2-
18. Şah Saray
19- Ruhların Işığı
- Alabanos'ta Yeni arf -
20. Gerçek Güç part-1-
20. Gerçek Güç part-2-
20. Gerçek Güç part -3-
21- Ona Güven
22- Doğru
23. Birlikte
24. Kanat, Üçen ve Göz -part 1-
24. Kanat, Üçgen ve Göz -part 2-
25. Rafların Arasında -part 1-
25. Rafların Arasında -part 2-
26. Zafere Götürecek Plan
27. Alışmak
28. Kanatların Dansı
29. Önemli Bir Sır
30. Kanat Kanada -part 1-
30. Kanat Kanada -part 2-
31. Grinin Fısıltısı
33. Yumruk Yumruğa
34. Kabusların Efendisi
35. Birleşen Parçalar
36. Yanılmak
37. Yıldız Işığının Altında
38. Küre Efsanesi
39. Tera'nın Gözyaşları
40. Plan -part 1-
40. Plan -part 2-
41. Kabullenmek
42. Ödeşme
43. Mavinin Esiri
44. Panzehir Olmak
45. Kadere Kanat Çırpmak -part 1-
45. Kadere Kanat Çırpmak -part 2-
46. Bedel Ödemek -part 1-
46. Bedel Ödemek -part 2-
47. Kurtarıcı -part 1-
47. Kurtarıcı -part 2-
48. Kader -part 1-
48. Kader -part 2-
48. Kader -part 3-
49. Dönüşü Olmayan Yol
Yankılanan Ağıtlar
50. Final -part 1-
50. Final -part 2-

32. Dövüş Yolunda

681 106 184
By Hidden_Assassin

Bu bölümde de bölüm arası medyasında Gar'hun sizlerle. 

Y.Ö. 123 Hiddum - Andarun Kalesi

Tak, Tak, Tak...

Duyduğu seslerle gözlerini açıp yatağını terk etti Eran. Sesin kaynağına; pencereye yöneldi. Bu saatlerde günün ilk ışıkları cama vurup odayı aydınlatırdı gerçi ışığın ses çıkardığını daha önceden duymamıştı. Düşündüğü gibi, sesin kaynağı ışık değildi. Pencerenin öteki tarafında İro'nun gagasıydı takırtıların sahibi.

İro'yu içeriye alıp pencereyi tekrardan kapattı. Andarun Kalesi'nde gün hala aymamış; meşaleler, kandiller ve şömine ahenk içinde odayı aydınlatma mesailerine devam ediyordu. Eran'ı zırhı hala üzerinde görünce şaşırmıştı İro. Kadim dostunu uyku mahmuru bir sıfatla karşısında beklerken dinç ve güne hazır görünce bunun nedenini sordu. Aldığı cevap daha yorgunluğunu atamadan gagasını bir karış açık bırakmaya yetmişti.

"Ne kavgası, ne dövüşü! Yüce ruhlar, Gönüllü Gama ile sahiden talim mi yapacaksın? Yok hayır, kanat geçiyorsan söyle de iki dakika soluklanayım Eran sonra devam edersin!"

Gülümsedi Eran, bu gülümseme alaydan ziyade dediklerinin ciddiyetini anlatmak için yeterliydi.

"Demek komutan karar verdi buna, hem de sizi yaka paça ayıran komutan," kafasını sağa çevirdi, ardından sola ışık saçan bakışlarla genç adamın yüzünü süzdü.

"Tekrardan anlattırma İro. Çok daha önemli bir sorun var."

"Aynı şekilde benim de sana söylemem gereken önemli şeyler var," diyerek pençesini uzattı. "Mu'dan sana geliyor."

Mektubu aldı, açmadan önce "Dün kütüphanede kimseyi görmediğine emin misin?" diye sordu.

Kafasındaki toprak rengi tüyler oynaştı, gözlerindeki bakış ciddileşti. "Kimse yoktu, birini mi görmeliydim, hem nasıl bir soru bu böyle? Dün sabah giderken de tuhaf sorular soruyordun, yok yok ben gidince kesin bir şeyler oldu. Eran iyi misin?"

"Küre," dedi genç adam.

"Sahi nerede, bulabildiniz mi onu?" çoğul eki ile duraksadı İro, Eran'dan bir tepki gelmeden önce kursağına yapışan acımtırak tadı bertaraf etmek için yutkundu.

"Bulduk."

"Hani nerede," gözleriyle odayı taradı ama etraf dün nasıl bıraktıysa bire bir aynıydı. "Sakın bana Amenia'da deme Eran!"

"Endişelenme, onda değil çünkü geç kaldık. Dün biri bizden önce arşive girip küreyi almış," sakallarının arasına çarpık bir gülüş yerleştirip devam etti Eran, arşivde olanları özetledi.

"Horus'un yüce gözü, nasıl olur! Ama ben her yere baktım, her rafın ardına, her yere ama-" aması yoktu, İro ilk kez çok önemli bir detayı gözünden kaçırmıştı.

***

Bulutlar tüm göğü tembellikle kaplamış, tepelerindeki hava tam da birazdan olacakları tahmin ediyor gibi uygun bir atmosfere bürünmüştü. Karalar, griler, lacivertler; bulutlar tüm kasvet renklerini kuşanıp gelmişlerdi bugün. Bakışlarını tepede gezdirirken böyle düşünüyordu Amenia.

Önde Komutan Desan, sağında Gawan, ardında Tamh ve Parus bahçedeki eğitim alanına erkenden gelmişlerdi bugün. "Gri, etraf ne de kasvetli bir renge bürünmüş," diye düşündü. Kaşlarını çatarak bakışlarını Parus'un yüzüne dikti. Göz göze gelmeyi ummamıştı genç Gama ile, öyle tuhaf bakıyordu ki Parus gözlerini kaçırdı Amenia. Yine de grilerin üzerinden çekilmediğini hissedince kaşlarını çatıp kanatlarını döndü.

Amenia ve Parus'un da aklında birbirinden habersiz ve bağıntısız dün olanlar dönüp duruyordu. Pembe kanatlı kız için için küreyi düşünürken üzerine sabitlenen gri gözlerin sahibiyse mektupları tekrar okuyordu zihninde. "Haberin yok begonyam, dünkü kızgınlığın hala üstünde anlaşılan. Ben sana kızmıyorum artık. Ama dert etme, biraz daha bekle konuşacağız seninle," diye sessizce düşündü Parus.

***

Kalenin bahçeye açılan kapısındaysa Eran ve Gar'hun uçuyor, peşlerinde süzülerek onları takip eden İro ile eğitim alanına gidiyorlardı.

"Bakıyorum da dünkü hastalığını çabuk atlatmışsın Gar'hun, oldukça iyi görünüyorsun. Dün dinlenmek sana yaramış," kahverengi kanatları havayı yalarken pişkin pişkin sırıtıyordu Eran.

"Sayende," diyerek sesli sesli güldü Gar'hun. "Bütün gün seni izlemek düşündüğümden çok daha iyi geldi bana," altın sarısı bakışlarını Eran'a dikerken kafasını ve kanatlarını sağa eğip Öğrencisine biraz daha yaklaştı. Dip dibe uçmaya başladılar. "Özellikle de arşivde olanları izlemek, bütün yorgunluğu söküp attı kanatlarımdan."

Gözleri önce yeşile sonra sarıya hücum eden genç adam, kanatları bile tökezleyecek kadar afalladı.

"Beni fazla küçümsüyorsun genç adam. Şimdi eğitim alanına gitmeden önce biraz konuşalım seninle, aklın karışmış bir halde güçlü bir Gama ile dövüşmeni istemem."

"Sen, beni mi izledin?"

"Beni takip et, Eran," diyerek ani bir manevrayla yeşil çimenlere yöneldi, usulca yere kondu. Çok geçmeden şaşkınlık ve öfkenin harmanlandığı suretle kendine bakan Eran'da yanına kondu.

Etrafa bakındı Gar'hun, kimsenin olmadığına emin olunca açtı ağzını, çattı kaşlarını. "Son zamanlarda bana karşı dürüst değilsin Eran. Yalanlar söylüyorsun, kılıç savurur gibi kelimelerle oynuyorsun. Neler olup bittiğini öğrenmek için dün de ben sana yalan söyledim. Gördüğün gibi hasta bir halim yok," yüzü gözü her zamankinden daha canlı bir renge bürünmüştü Gar'hun'un. Gri kanatlı adam gayet dinçti, hatta Eran'a kanat döktürtecek kadar iyi durumdaydı.

Eran konuşmaya karşılık vermek yerine çatık kaşlarının altında pörtleten mavili yeşilli bakışları ile cevap veriyordu Gar'hun'a.

"Çok dikkatsizsin Eran! Dün olan hiçbir şeyi fark edemedin mi? Arşive gitmeden önce o Gama ile kavganızı Komutan Desan nasıl duyup da geldi sanıyorsun?"

"Sen!" dedi Eran, zihnindeki çarkların arasına sıkışan taştan kurtulmuşçasına haykırarak, "Görünmez olup bütün gün beni mi takip ettin Gar'hun!"

"Gözünün önünde duranı görmek zordur Eran," diyerek sırıttı. Ellerini havada birleştirip bir kere daha tam karşısında ışığın bedeninden akıp gitmesine müsaade edip tamamen görünmez oldu Gar'hun.

Eran ve İro aynı şaşkınlıktan nasiplenerek kocaman açtıkları gözleri ile birbirlerine baktılar. "Gözünden kaçan kişi," diye mırıldandı Eran, çok iyi anlamıştı İro.

Bedeninin tekrar görünmesine müsaade etti Gar'hun, sağ gözünün üstündeki pençe izi gülümseyen ifadesiyle birlikte daha da derinleşmişti.

"Önce kavga ardından Eria kızı ile kütüphaneye gitmek, bütün bunların sonunda kaçak olarak arşive girip bir de görevliye yalan söylemek," kanatları gibi ellerini de arşa kaldırıp kafasını sağa sola salladı Gar'hun. Eran gibi topladığı griye çalan saçlarının firari tutamları havada dans etti. "Bütün bunların nedenini merak ediyorum. Artık daha fazla yalan söylemeden bana açıklama yapmaya ne dersin Prenssoy?"

"Zaten her şeyi gördüğünü söyledin, yine de benden duymak için mi soruyorsun Gar'hun?"

Eran, bazen haddini öyle fütursuzca aşıyordu ki Gar'hun iliklerinden taşan enerjiyi bedeninde zor zapt ediyordu. "Soruyorum çünkü her şey göründüğü gibi olmayabilir Eran," dişlerini sıkarak konuştu.

"Ne dememi istiyorsun bilmiyorum veya aklından ne geçiyor onu da bilmiyorum-"

"Bana arşivde ne halt aradığınızı söyleyerek her şeyi anlatmaya başlayabilirsin." Diyerek sözünü böldü Gar'hun.

"Anlatmak mı, gerçekten de zekisin Gar'hun. Görünmez olup bizi dinlediğini biliyorum ve kürenin sende olduğunu da," diyerek iç sesiyle düşündü Eran.

"Şifa parşö-"

"Doğruyu söyle!" ağzındaki damla damla tükürükler de öfkeli tınıyla bir etrafa yayıldı.

Gülümsedi Eran, "Gönüllü Herraden'in şifa parşömenlerini alamsına yardım ettim."

"Buna," gözlerini yumup eliyle şakaklarını ovuşturdu. "İnanmamı beklemiyorsun değil mi Eran? Bir Herraden'e yardım etmene, kız için yalan söylemene inanmamı bekleme!"

"Dün bizi izlediğine göre arşivden çıkarken elimizde ne olduğunu da görmüş olmalısın. Bazen, gördüğün şeye inanmalısın." Genç adamın sivri köpek dişi dahi görünüyordu bu seferki sırıtışında.

"İnatla gerçekleri söylememeye devam edeceksen, dövüşten sonra odama gidip neyin yalan neyin doğru olduğunu öğrenebiliriz. Walen, nefesine karışıp sana her şeyi olduğu gibi anlattıracaktır." Gülme sırası hocasına geçmişti.

"Bu bir tehdit mi Gar'hun? Sana yalan söylediğimi düşünmen gerçekten kırıcı," elindeki kozlar tükenmiş blöf yapıyordu genç adam.

"Peki, tamam diyelim ki doğruyu söylüyorsun bana. O zaman İro, dün nereye gittin neden Eran'ı bir başına bıraktın bana bunu açıklayabilir misin?" bir anda sorunun yönü kartala çevrilince afalladı İro.

"..."

"Dur ben söyleyeyim mi İro, hava çok güzeldi ve Eran seninle uçup avlanmayı kabul etmeyince tek başına sülin avına çıktın. Ve ne hikmetse giderken olduğu gibi dönüşte de pençende bir sülin yerine mektupla döndün. Ne kadar da bereketli bu Kuzey Ormanı, av olarak sana özel mektuplar veriyor!"

Bir kere daha aynı bakışlar Gar'hun'un yüzüne kenetlenmişti. "Bazen bir öncül ruh yalancıları bulmaya o kadar yardımcı oluyor ki..." diyerek gülümsedi. Gülme sırası Gar'hun'a geçmişti. "Dün havanın bulutlu olması, şekilden şekle uçan Walen'i görünmez kılmış olmalı. İro; o harabede ne yaptığını, neler olduğunu Eran'ın dövüşünden sonra bana anlatacaksınız." Diyerek daha da güldü. Son gülen rolünü kaptığı için çok iyi gülüyordu Gar'hun.

Eğitim alanına gidene kadar Gar'hun'un yüzündeki gülümseme de yerini korumuştu. Eran kaşlarını çatmış düşünüyordu. Hocası Eran'ı gafil avlamıştı. Dün kanat kanada Amenia ile uçarken onları gören nöbetçilerin dedikodularına gerek kalmamış, zaten her şeyi diplerinden izlemişti Gar'hun. "Vaknas'ı da öğrendi," diye düşünerek nefes verdi. Dikkatsizce davranmıştı, söylediği yalanların ardına sığınmaya çalıştıkça çuvallıyordu. Görünmez olup Eran'ı izlediğine göre küreyi alan da Gar'hun olmalıydı. Öfkeden zihni köpürüyordu, birazdan kavga edeceği için şanslıydı. Gar'hun'a yapmak istediklerini bir bir kül kafalı üzerinde uygulayacaktı.

***

Beklemek, sabretmek, susmak, izlemek, seyretmek... Bütün bu fiiller Amenia için fazlasıyla sıkıcıydı. Burada anlam veremediği bir kavgayı izleyecek olmak, yine anlam veremediği şiddetin getirisi olan yaraları iyileştirme görevini mecburen kanatlamak tadını kaçırmıştı. Çok daha önemli işi olabilirdi, dün olanları düşündü. Genç adamla küreyi alan kişiyi bulmalıydı. Şifreler, babasının mektubu, ufak dostu Rin, Akhin, küre ve kütüphane her biriyle oyalanırken evinden, yurdundan ne kadar uzak olduğunu unutuyordu pembe kanatlı kız. Babası gibi cesur hissediyordu kendisini. Üstelik Eran, göz rengi gibi huyu suyu da aniden değişen genç adamın yanında olunca zaman çok daha çabuk geçiyordu.

"Nihayet, herkes toparlansın sonunda Gar'hun ve Prenssoy Eran geldi," Komutan Desan'ın sesiyle herkes toparlandı.

Kahverengi kanatlarını açmış usulca süzülerek yanlarına geliyordu Eran. Bugün İro'nun da genç adamın yanında olduğunu gördü Amenia. Geldiğinden beri büktüğü dudakları birden yön değiştirmiş, gördüğü kişilerle gülümsemeye başlamıştı.

"Pek bir sevindin onu gördüğüne," kulağının dibinden gelen ses Parus'a aitti. İrkilerek ardına döndü, kaşlarını çatıp bir adım geri çekildi.

"Endişelenme, onu daha yakından da göreceksin," Parus, çok farklı davranıyordu bugün. "Dövüşten sonra yaralarını iyileştirmek sana kalacak." Begonyam.

Kaşlarını büzdü, alnı kırış kırış Parus'a baktı. "Sen, iyi misin?" genç Gama'nın tuhaf hareketleri Amenia'yı endişelendirmişti. Dün, Parus'a çok kızdığı için ağır konuşmuştu. Yaptıkları kavganın mantıklı bir açıklaması olamazdı, çıkışmakta kendini haklı bulsa da içi el vermemişti arkadaşı ile aralarının açılmasına. Her ne olduysa konuşarak halledebileceklerini düşündü, ağzını açtığı sırada Parus lafa başladı.

"Uzun zamandır böyle iyi olmamıştım," yüzünü yaklaştırdı. Amenia'ya çok yakın duruyordu, ağzından buram buran burnuna nüfus eden ağır kokuyla geriledi pembe kanatlı kız. Göz bebekleri küçüldü çünkü bu kokunun ne olduğunu biliyordu.

"Parus," yutkundu. "Dövüşten önce-"

"Evet, sativa tüttürdüm," dumanın dudaklarına ve nefesine sinen kokusunu Amenia'nın almasını beklemiyordu.

"Sen, sativa tüttürmezdin Parus, üstelik dövüşmeden önce bunun sana ne kadar zarar vereceğini bilmiyor musun?" Parus'un tuhaf davranışlarını şimdi anlamıştı Amenia. "Komutana söyleyip bu dövüşü iptal etmelisin."

Bir kahkaha ile kızcağızın bileğini yakalayıverdi Parus, "Söylesene Amenia, kimin için bu endişen? Ben mi yoksa şu yaratık için mi korkuyorsun?" diyerek gri gözleri ile İro'yla konuşan Eran'ı işaret etti.

"Elbette senin için endişeleniyorum şu haline bak, aklını uçurmuşsun sen!" kolunu iri ellerden kurtardı. Bağırdığı için bütün gözler üzerlerine çevrilmişti.

Bir kahkaha daha, "Şartlarımız eşitlendi, artık adil bir dövüş izleyeceksin. Bunu engellemene izin veremem Amenia, şimdi müsaadenle begonyam dövüşmem gereken bir barbar var." Arkasını dönüp giderken Amenia'nın eline bir parşömen parçası sıkıştırdı. Sakince komutanın yanına geçti.

Ne yapacağını bilemeden elindeki parşömene baktı, gözlerinin rengi soldu. O kadar özledim ki şimdiden, küçükken senin neler hissettiğini anladım begonyam. Ağzı bir karış açık, Parus'un ardında sallanan gri kanatlarına bakakalmıştı. Eğer dövüş bitene kadar uslu uslu beklersen sana her şeyi anlatacağım.

"Parus, şimdi de sen mi bekleteceksin herkesi?" komutanın sesiyle olduğu yerde baka kaldı Amenia, uçup konuşabilirdi veya bağırıp kavgayı engelleyebilirdi. Okuduğu satırların bahşettiği merak ile olduğu yere çengellendi. Sativa tüttürmek yasak değildi, dumanı soluyan kişiyi uyuştururdu. Parus'a baktı, ardından Eran'a kaydı bakışları. Ne yapmalıydı?

Eran'da Amenia'ya bakıyordu, içindeki öfkeye rağmen kızın kireç misali solan yüzünü görmüştü. Az önce kül kafalı ile konuşmuş hatta bağırmışlardı birbirlerine. Kızın canını sıkmıştı genç Gama. Eran, gülümsedi Amenia'ya, asimetrik bir tebessümdü bu ifade. Endişelenme dercesine Amenia'ya baktı. Ardından İro'ya döndü, kavgaları başlamadan evvel zagzosu yanına çağırdı.

"Kavga başladığında Amenia'nın yanına git, ona kürenin yerini bulduğumu söyle," kartala bunları fısıldarken İro'nun gözleri kocaman açıldı.

"Daha Mu'nun gönderdiği mektubu okumadın! Bunu doğruca ona söyleyeme-"

"İro, dediğimi yap. Amenia'ya dediklerimi söyle," emrivaki ve keskindi sesi. Boynun eğdi kartal, geri cevap vermedi, kanatlarını kaldırıp arşa yükseldi.

Fısıltılar dindi, sesler kesildi. Kısa bir süre boyunca ortama özlemle anılacak bir sessizlik hâkim olunca bütün gözler birazdan çemberin içine geçecek ikiliye kenetlendi.

Bir bölüm sonu daha... Bölüm arası medyalarda karakterleri görmeyi sevdiniz mi? 

Bir sonraki bölüm medyasında kimi görmek isterdiniz? Yoksa eski medyalar daha mı güzeldi?

Bu aralar öyle yoğun bir şekilde derslere, raporlara ödevlere boğulmuş durumdayım ki Hiddarun için beklediğimden çok ama çok daha az zamanım kalıyor. Ve çok korkunç bir haber aldım. 6 haziranda ödevler bitiyor diye sevinirken bir de finaller başlıyor hem de 26 temmuza kadar :'(. Ah ah, bu kitabı bir an evvel yazıp bitirmek istedikçe aksilikler peşeledi beni. Elimde hazır bölüm olmadığı için bir süre daha cumadan cumaya yeni bölüm atmaya devam edeceğim.

Gözlerine sağlık olsun, ve ayrıca Gar'hun için ne düşünüyorsunuz?

Tahminleri alalım!

Bölümler çok mu kısa?

Ne çok soru sordum yahu! Sağlıcakla kalın sizleri çok ama çok seviyorum ☻☻☻♥♥♥

Continue Reading

You'll Also Like

178K 14.9K 40
Av oyunlarını bilir misiniz? Hani bir ormana hayvanları salarlar, en hızlı avcıyı bulabilmek için. Avcılar için bir zevk ve güç gösterisi olan bu oyu...
258K 17.3K 30
"Sakın onun adını anma." "Neden?" "Eğer yaparsan sana sonsuza kadar sahip olur." ~~~~ "Büyü zayıflıyor Aria. Sen ölmek istesen bile o buna izin verme...
7.3M 253K 42
Fantastik #1 Siz hiç bir ruha aşık oldunuz mu? Gülüşünden bihaberken ya da öfkelendiginde nasıl baktığı bilemeden sonsuz bir melankoninin içine düştü...
2.4M 103K 27
Psikiyatrist, karanlık kadar çekici ve zeki bir adam... Şizofren, öldürücü güzellikte bir kadın... Her şey çok normaldi ta ki kadının aslında şizofre...