Sanat Aşk İçindir

By OldxGame

62.5K 5.1K 694

Aşk en çok ondayken güzel duruyordu, sevgi en çok ona yakışıyordu ve elleri sadece onunkilerle ısınıyordu. ... More

1
2
3
4
5
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
Teşekkürler

6

1.4K 130 7
By OldxGame

   Ilgaz Mercan'ın dediğine bir tepki vermedi, veremedi. Gözlerine bakmaya devam etti sadece geri gidemiyordu.

   Mercan birkaç saniye sonra ne dediğinin farkına varmış olacak ki kendisini bir adım geriye attı. Kıvırmak için bir şeyler gevelemek istiyordu ama kafasını toparlayamıyordu bir türlü. Hele ki Ilgaz gözlerine bakarken bu pek mümkün görünmüyordu. Bir şey demeden şarabından son yudumu aldı, sonra kadehi kaldırarak.

         "Ben şunu bir tazeliyim dedi."

   Karşılık beklemeden kendini odadan dışarı attı. Ilgaz hala o yöne bakıyordu. Mercan'ın bunu neden yaptığının o da farkında değildi. Ondan kaçamamıştı, nedenini sordu kendine bir cevabı yoktu, olması için de uğraşmadı. Silkelenip kitaplarla ilgilenmeye çalıştı.

   Mercan kadehini doldururken elleri titriyordu. Hissettiği şeylerin bilincine etkisi, onu istemediği şeyler yapmaya zorluyordu. Her bir hücresi ele geçirilmişti bu kadın tarafından

   Salonda volta atarken bir yandan da az önce yaptığı şeyi unutmak için hızlıca içiyordu. İçeriye doğru istemeyen adımlar atmaya başladı. Kapıya ulaştığında raflara bakınan Ilgaz'ı gördü. Çok geçmeden  raflardan eline bir kitap alıp koltuğa oturdu. Kitap, Kürk Mantolu Madonna idi. Ilgaz kitabın içini kurcalarken Mercan ona yaklaşıyordu. Kafasını kaldırdığında ona tebessüm etti.

         "Kitabı çok hırpalamışsın."

         " Sabahattin Ali'nin en sevdiğim kitabıdır bu, şöyle der; Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin." Bunları söylerken Ilgaz'ın yanına oturmuştu, devam etti  "O beni daha çok hırpaladı." 

   Tüm duyguları kuliste yaşardı Mercan. Sahneye indiğinde de oyununu kusursuzluk ile sergilerdi. Ama artık provalarını izleyen bir seyirci vardı. Ilgaz. Mercanı öyle etkiliyordu ki, tüm kırmızı çizgilerinin üstüne basa basa yürüyordu adeta. Doğruları yanlışlarıyla ittifak kurmuş üstüne üstüne yürüyorlardı, Mercan ise hiçbir şey yapamıyordu.
   
   Dudaklarını birbirine bastırıp Ilgaz'a doğru baktı. Ilgaz onun bu bakışlarını fark edince gözlerini ondan kaçırdı. Kitapla ilgilenmeye devam etti. Ama Mercan bakmaya devam etti.  Hayatını Ilgaz'dan önce ve sonra olmak üzere ikiye ayırıyordu, onu tanımadan önce nasıl olduğunu, neler yaptığını sordu kendine. Tek başına sandalyesi ile konuşan bir kadındı. Ondan sonrası için konuşamazdı, çünkü sonrası olmayacak, hep o olacaktı.

   Ilgaz kitabın kapağını kapattıktan sonra odayı şöyle bir süzdü tavana kadar olan kitaplıklar gözünü korkutmuştu. Mercan'a döndü sonra, hala aynı şekilde ona bakıyordu.

       "Bu kitapların hepsini okudun mu?"

       "Hayır." dedi hızlı ve emin bir şekilde

       "O zaman neden varlar."

       "Walter Benjamin'i tanıyor musun?"

       "Bilmiyorum farkında mısın ama ben de edebiyat okuyorum."

   Mercan onun bu küçük sitemine güldü ve ellerini kaldırıp geri çekildi eski halini aldığında kadehinden son yudumunu alıp önündeki sehpaya koydu

         "Bir röportajında buna benzer bir soruyu ona da sormuşlar, demiş ki; Kitaplar yalnız okunmak için değil, aynı zamanda birlikte yaşamak içindir. Bilmem anlatabiliyor muyum" Diyerek yapay bir şekilde öksürdü göz ucuyla da Ilgaz'a baktı onun komik mimiklerinin üstüne kahkaha attı, sonrasında omzuna bir yumruk yiyerek sesini bastırmaya çalıştı. Galiba sarhoş olmayı başarmıştı, koltuğa yayıldığı zaman saçma sapan gülüşleri devam ediyordu. Ilgaz'da ona bakıp bu haline gülmüştü. Yok yere karşılıklı gülüşüyorlardı.

   Gülüşünü önce durduran Mercan oldu ona hayranlıkla bakmaya başladı, gülüşünü ezberlemeye çalışıyordu. Sessizliği fark ettiğinde Ilgaz da susup ona döndü ve saçını kulağının arkasına itti. Mercan'ın gözüne yine o  yara izi çarptı, doğrularak ona yaklaştı elini hafifçe izin üzerinde gezdiriyordu.

         "Bu nasıl oldu?"

   Yanlış bir şey yaptığını anlayan çocuklar gibi elini hemen oradan çekti ve çenesinin altına yerleştirdi. Masum gözlerle bir cevap bekliyordu. Elini çektiği yere Ilgaz'ın eli gitmişti şimdi de düşünceli olduğu gözlerinden okunuyordu ama dudaklarından tek bir söz çıkmıyordu.
ama bu sessizlik çok uzun sürmedi bunu bozan Mercan'ın telefonuydu.

   Sadece ensesi ile koltuğun arkasından destek alarak belini oynattı, arka cebinde olan telefonu çıkardığında arayanın Egemen olduğunu gördü bunu gören yalnız o değildi. Kafasıyla müsaade istedi ve bardağını alıp ayaklandı. Salona doğru yürürken telefonu açtı

         "Efendim canım."

         "O keyifler çakır belli, rahatsız etmiyorum ya."

         "Yok etmiyorsun."

   Bunları derken salona ulaşmıştı şişenin kapağını da açmıştı telefonu kulağına sıkıştırıp eline şişe ve kadehi aldı.

         "Ne demek etmiyorsun? Oğlum kızı evine yolladım daha ne yapayım senin için."

  Mercan doldurma işlemini yarıda keserek sitem edercesine dolu olan ellerini ileriye doğru oynattı ve arkasını yoklayarak sessizce konuşmaya başladı konu ciddiyken sarhoşluğu uçuveriyordu

         "Ulan kızın sevgilisi var sevgilisi! Bu durumda neyi rahatsız edebilirsin tam olarak."

         "Bir şey mi dedi? Sevgilisi mi varmış?"

         "Hayır, gerekte yok zaten. Akın'ı görmedin mi odur işte kim olacak başka."

         "Mercan Akın benim çocukluk arkadaşım ve adam kendisini bildim bileli gey."

  
   Mercan duyduğu şeye karşı sessiz kaldı. Ama içi öyle değildi, İçinden; bağırmak, zıplamak hatta koşup Ilgaz'a sarılmak geliyordu. Çok sevinmek onun için iyi olmazdı Akın yoksa başkası olmayacak diye bir kural yoktu sonuçta. Egemene cevap vermiyordu hala çok şey demek istiyordu ama kelimelerini bir türlü toparlıyamıyordu. Sadece sesli sesli sırıtıyordu. Egemen onun bu haline kahkaha atarak gülmüştü konuşamadığını anladığında

          "O zaman ben şey yapayım, rahatsız etmeyeyim." dedi gülerken.

   Telefonun kapanması üzerine Mercan kulağına sıkıştırdığı telefonu alıp önündeki sehpaya bıraktı. Saçma sapan gülüyordu. Bu sefer Ilgaz'ın yanına giderken ki adımları isteksiz değil, adeta koşarcasınaydı. odaya girdiğinde suratında sevimli bir gülüş vardı. Ilgaz soru sorarcasına kafasını salladı. Ama Mercan cevap vermedi aynı gülüşle bakmaya devam ediyordu. bunun üstüne Ilgaz kahkaha atarak.

         "Ne oldu."

   Mercan ona yaklaştı ve elinden tutup kaldırdı, diğer elinde tuttuğu kadehi tek seferde içip kalktıkları koltuğa doğru attı. Kaçıncı bardağını içiyor bilmiyordu, umurunda da değildi. Koşar adım ona salona doğru sürükledi. Plakların olduğu raftan eğlenceli bir şeyler aradı ve özenle pikaba yerleştirdi. Ritim tutarak Ilgaz'a döndü, dans etmesi için ellerini tutup salladı biraz itiraz ettikten sonra kendisini kaptırmıştı. Kaç dakika belki saat boyunca dans ettiler bilmiyorlardı. Bu süre onlar için nasıl aktığını anlamayacak kadar fazla, yorgunluklarını tanımayacak kazar az bir süreydi.

   Mercan kendisini koltuğa attı, gözlerini kapamış derin derin nefesler alıyordu. Biraz sonra yanında bir hareketlik hissetti. Ilgaz da aynısını yapmıştı birbirlerine baktıklarında kahkaha attılar. Uzun süren, büyük kahkahalar.

   Diğer seferlerin aksine ilk duran Ilgaz oldu kafasını sağına çevirip Mercan'ın gülüşünün bitmesini bekledi. Hafiften hissedilen sarhoşluğun verdiği boş bulunma hali ile yapıyordu her ne yapıyorsa. Az önce sadece kafasının dönük olduğu tarafa tüm vücudu ile döndü. Mercan'ın gülüşleri bölük pörçük çıkmaya başlamıştı. Üzerindeki bakışları  fark edince o da Ilgaz'a doğru döndü ve elini kafasının altına yerleştirdi. Bir süre sadece bakıştılar, Ilgaz'ın bakışlarına küçük tebessümleri eşlik ederken istem dışı dudaklarından sözcükler döküldü.

         "Sarhoşken çok tatlı oluyorsun." Bunu söyledikten sonra da bir pişmanlık hissetmedi, hatta dediği şeyin üstüne gülmüştü. Mercan düşünüyormuş gibi bir surat ifadesi takındı. 

         "Sen bir de aşıkken gör."  diyerek güldü. Ilgaz'ın gülüşü silinirken kafasını tavana çevirdi neden böyle davrandığına kendisi de anlam veremiyordu.

         "Görüyoruz zaten." dedi burun kıvırarak. Bu sefer suratı değişen Mercan oldu. Ama onunki üzüntü hali değildi, korkuydu. Bir şeyler çaktırmamaya çalışıyordu ama mimikleri onu ele veriyordu, kekelemesi de cabası.

         "N-nasıl, sen n-nereden biliyorsun?" dedi. Ilgaz  kinayeli şekilde kaşlarını çatarak ona baktı, ilişkisini saklamaya çalıştığını bilmiyordu, zaten pek başarılı olmuşta sayılmazdı.

         "Ne demek nereden biliyorsun? Ayan beyan ortada kızım, hem neden saklıyorsunuz ki iyi bir çiftsiniz yakışıyorsunuz yani." Diyerek, ardı sıra inanmadığı cümleler dizdi. Mercan derin bir nefes alarak doğruldu. Ilgaz'ın dediği şeyin farkına vardıktan sonra kafasını ona doğru çeviri biraz tiksinmiş bir surat ile ona bakıyordu. Ilgaz ne var anlamında kafasını sallarken şarabından yudum almayı da ihmal etmedi.

         "Egemen benim sevgilim değil."


Continue Reading

You'll Also Like

3M 161K 40
Heja güzelliği ve cesaretiyle Amed'e nam salmış kadın. Ağir yakışıklılığı ve bastığı yeri titreyișiyle Amed'in saygı duyulan ağası... Kadın çok sevd...
29.6K 2.6K 21
Neslinin Sinem adında bir derdi vardı, durmadan çay demlemesini isteyen, ablasının en yakın arkadaşı olan Sinem gibi...
19.7K 1.6K 35
Lexa ve Clarke çok farklı şartlarda tanıştılar. "Bu arada, siz Griffin'ler uyurken nasıl bu kadar kusursuz olabiliyorsunuz? Onu kucaklayıp yatağa taş...
73K 3.6K 31
Demek ki seninle muhattap olmak, o iğrenç sesini duymak, aptal şakalarına maruz kalmak istemiyorum? Uzak dursana benden? Madem senden kaçtığımı anlad...