DENİZ TEKİN - BENİ VUR BENİ ONLARA VERME
"Bozuk, yeter artık!"
Ay, delireceğim be köpek bırakasana beni! Bir kez daha ayağimı silkiledim ama yok köpek bana mısın demiyor. Hayır, sen ara bu kadar büyüdünde seninle baş edemez hale geldim ki? Lina köpek kaç aylık oldu o büyümeyecekte sen mi büyüyeceksin. Ondan kurtulmak için ayağımı bir kez daha çekiştirdim fakat bir inat beni bırakmıyordu.
"Arıza bak oğluna bir şey söyle beni bıraksın!" Arıza yatmış başını da ayağının üstüne koymuş vaziyette bize bakıyordu. Sen ki ilk zamanlarda benden ölümüne nefret eden köpek, nefretini oğlunuda bulaştırdın. "Bozuk bırak artik,söz veriyorum bir daha size yemek falan getirmem." Pantolunuma et kokusu falan mı sindi de beni bırakmıyordu. Gücüm tükenince kendimi kendimi çimene bıraktım. Yok böyle oturup onun yorulmasıni bekleyeceğim.
"Hayatım sen orada ne yapıyorsun?" Ah benim kocam. Imadadima nasıl yetiştin bilmezsin. Arkamı dönünce elimi kocama doğru uzattim.
"Kartal beni kurtar!" Kartal adımlarını hızlandırırken ne olduğunu sordu. "Bozuk, karımı hemen bırak!"
"Kartal şimdi ağlayacağım beş dakikadir böyle. Dişlerini geçirdi pantolonuma bırakmıyor. Ne olur kurtar beni." Bir kez daha kurtar dediğimde Kartal köpeği tutarak geriye doğru çekti. Bozuk, bırakmak yerine dişlerini gösterek hırıldamaya başladı.
"Bu onu sinirlendirdi, acaba canı falan mı yanıyor. Dişlerini pantolonuma geçince orada öylece kaldı mi kı?" Kartal küfür ederek bu defa eliyle ağzını açmaya çalıştı fakat başarılı olmayi geçtim onu daha çok sinirlendi. Ondan kurtulamayacağımi anlayinca kendimi çimenlere bırakıp mavi gökyüzüne baktım.
"Lan köpekoğlu köpek sen karıma aşık oldunda ondan mı bırakmıyorsun? Ben seni öldürmez miyim?" Kartal belinden silahı çıkartarak köpeğin kafasına dayadi. Neye uğradığımı anlayamadan korkuyla yerimden sıçrayıp elinden tuttum.
"Kartal saçmalama ne yapıyorsun köpek silahtan ne anlasın..."
"Dua et hayvan haklarına saygılı bir adamım... Cezmi... Cezmi..." Hırıldayan köpeğe gülümserken artık beni dişlemesinden korkuyordum. Cezmi buyurun diyerek koşup geldiğinde Kartal bir kez daha bağırdı. "Mutfağa koşup et kaptığin gibi geri gel. Acele et bu it karımı ısırirsa seni vururum." Cezmi tamam, demesiyle koşarak gitti.
"Sana gelecek olursak küçük hanım bir bu itin yanina yaklaşmayacaksın." Tamam, canım sen beni kurtar bir daha arka tarafa bile uğramam. Kocama gülümseyerek baktığımda o da hırlayan köpeğe bakmaya devam etti. Cezmi koşup geldiğinde eti Kartal'a uzattı.
"Seni bıraktığı anda uzaklaş." Tamam, der gibi başımı salladığımda Kartal köpeğe eti koklatıp uzağımıza attı. Bende can havliyle kalkarak bir kaç adımla koşup kendimi kurtardım. "Bu itin ipini kısalt." Kartal yanıma geldiğinde boynuna sarılarak seni seviyorum, demiştim. Kartal beni kendinden ayırarak arkasina baktı.
"Eve gidelim ben seni daha güzel seveceğim." Olur dediğimde elimden tuttu. "Önce ellerimizi yıkayalım."' Yine olur, dediğimde elele tutuşarak eve girdik. Mutfağın yanındaki lavaboya girdiğimizde ikimizde aynı anda elimi yıkayarak yine aynı havluyla ellerimizi kurulamaya çalıştık. Kartal tuttuğum havluyu çekiştirince ona yaklaşmıştım. Bana muptelası olduğum öpücüklerden birini verirken odamıza gidelim, demiş bende birkez daha olur demiştim.
Lavabodan elele çıktığımızda direkt yukarıya çıkacaktık ki ani fern sesiyle bana kal geldi. "Misafir mi bekliyoruz." Hayır, dediğimde kapıya doğru yöneldik. Açık kapıdan ilk önce Okan hemen ardından Hira girdi. Okan kolundan sıkıca tuttuğu Hira'yı bize doğru savurup bıraktığında Kartal'ın kolundan tuttum.
"Ne oluyor lan burada sen benim kardeşimi nasıl iteklersin?"
"Bitti... Her şey buraya kadarmış benim attık tahammül sınırım dolup taştı..." Kartal ne diyorsun lan, diye üstüne atlayacaği sırada önüne geçerek ellerimi göğsüne koydum.
"Kartal, sakin ol önce dur bir dinle. Sen ne zaman öfkeyle kalksan biz zararla oturduk. Dinle." Kartal anlat dediği sırada gözüm başı önünde ağlayan Hira'ya gitti.
'Senin sevgili bacın varlığından dahi haberim olmadığı bebeğimizi aldırmış. Bana en ufak bir açıklama yapma gereği duymadan sorma gereksinimi dahi duymadan bebeğimizin katili olmuş..."
"Serçe... Doğru mu? Söyle doğru mu?
Hira başını kaldırıp iç çekti. "Üzgünüm... Üzgünüm." Ellerimle ağzımi kapatırken büyük bir şok yaşadım. Nerdeyse ben küçük dilimi yutacakken Okan sinirlenmekte haklı değil miydi?
"Kardeşini bana gelinliğinle emanet ettin, bende sana gözümdeki kefeniyle geri getirdim. Ben emanetini senden teslim alıp yine sana getirdim." Hira koşarak yukarıya çıktığında kendimde arkasından gidecek derman bulamadım.
"Okan emin misin, Hira gerçekten bunu yapmış olamaz." Sorumla birlikte burnundan soluyan Okan, iç cebinden kağıt parçası çıkartarak bana uzattı. Elim titreyerek kâğıtlara baktım.
"Birinde hamilelik sonuçları diğerinde ise hamileliğine son verdiğine dair kanıt var... Yarın boşanma dilekçesi vermiş olurum." Son sözünü söyleyip geldiği gibi rüzgar gibi gitmişti. Kartal'a baktığımda dünyada değil gibiydi.
"Kartal gel şöyle oturalım." Kartal'ın oturmasına yardım ettikten sonra bende yanina oturup teste baktım. "Hira... İki aylık bebeğini aldırmış... Şimdi ne yapacağız. Acaba Okan ile bir kez daha konuşsak mı, belki de boşanmaktan vazgeçer."
"Katil oldu, kardeşim tıpkı benim gibi bebek katili oldu... Lina ben şu hayatta iki defa hata yaptım. Ilki kiralasıca elime silah alıp kendi bebeğimi öldüğümde yaptım .... İkinci hatayı da kardeşimi kendi ellerimle evlendirerek yaptım."
"O halde ben de katilim. Sen bu acıları tek başına yüklenemezsin. O gün sizi zorla dışıriya çıkartarak bende katil oldum. Senin beynine girerek küçük kardeşini evlenir diyen de benim... Bu günahlarını vebalini tek başına taşımana izin vermem."
Kartal öne doğru eğilerek elleriyle başını avuçladı. "Hata yaptım Lina, onları zorla evlendirerek hata yaptım. Zamanında bana yapılmak istenen şeyi onlara zorla dikte ettim." Kim böyle bir sonumuzun olacağını bilebilirdi ki...
"Her şey bitmiş değil. Hira kocasını çok seviyor... Belki bir cahillik yapıp bu hataya düşmüş yine de ayrılmaları gerekmiyor. Sevgi her acıya merhem olacaktır."
"Lan kocasına sormadan gitmiş bebek aldırmış. Kim hangi adam bunu affeder. Kim bir ölümü sineye çeker."
"Ne yani ben senden gizli bebek aldırsam beni sokağa mı atacaksın?"
"Olayı satırma Lina. Biz bu denli çocuk isterken gidip bunu yapmazsin. Benim sinir olduğum nokta neden kocasına haber vermediği bir kadın hamile olduğunu neden niçin saklar... Üstelik iki aylık bir bebek!" Kartal'a eliyle yüzünü örselerken bende yukarıya gitmek için ayağa kalktım.
"Bende Doğan'ı arayıp buraya çağıracağim. Bu konuda tek başıma karar veremem."
Haklısın diyerek yukarıya çıktım. Hira yastığına sarılmış canı çıkacakmıs gibi ağlıyordu. Ona iki saat boyunca dil döksem de ağzından tek bir kelime dahi alamadım. En son dizimde uyuyup kalmış bende üstünü örterek odadan çıkmıştım. Aşağıya indiğimde Doğan ve Kartal konuşuyordu.
"Hoş geldin Doğan abi..." Yalnızca başını salladığında kahve yapıp götürdüm. Ikisi de kahvesinden bir yudum dahi almamıştı. Doğan gittiğinde bende Hira'ya yemek götürdüm ama yemedi. Kartal de yemek istemeyince bir bardak meyve suyu içerek yukarıya odama çıktım. Kartal elini başının almış tavanı izliyordu. Kocamin yanina sokularak başımı göğsüme koydum.
"Ne karar verdiniz?"
"Ben boşanmalarından yanayım. Doğan da tam tersi bu duruma karşı. Evlillik oyuncak değil diyor. Ilkinde evliliklerine ben karar vermiştim. Bu defa onu dinleyeceğim..."
"Hira boşanmak isterse."
"Herkes oturup düşünsün diye bir karar aldık. Tam iki hafta sonu iki aile bir araya gelecek. Aileler ne karar verilirse ortak karara uyulacak."
Kartal'ın bahsettiği iki hafta azap gibi geçmişti. Hira ölü gelin gibi ortada dolaşırken onun boşanmak istemediğine emin gibiydim. Büyük gün geldiğinde büyük abi Doğan olduğu için herkes onun evinde toplanacaktı. En son biz geldiğimizde Hira başı önünde iki abisinin ortasına oturdu. Raşit bana git dediğinde kadınların yanına gittim.
Konsey toplanmış gibi herkes birbirine kötü kötü bakıyordu. Bade bir sorun çıkmaz inşallah diye dua ederken benim içim sıkıntı doluydu. Keşke ne konuştuklarıni duyabilsek. Irem evlilik böyleyse istemem dediğinde annesi çıkmıştı. Bir saat gibi uzun bekleyiş sonunda bizi bilgilendirmek için Raşit geldi.
"Karar verildi. Boşanma olmayacak. Okan ve Hira ayrı eve çıkıp yeni baştan başlayacaklar onlara birkaç ay tanıdıktan sonra yine toplanacağiz. Eğer yine boşanmak isterler boşanmalarına karşı çıkılmayacak"
Şeriat der ki:" Seninki senin, benimki benim." Tarikat der ki:" Seninki senin, benimki de senin." Marifet der ki:" Ne benimki var ne seninki." Hakikat der ki: " Ne sen varsın, ne ben."
Instagram: Sldakser
KURGU DEVAMI; KAYIP İZ
OKAN VE HIRA SERÇE HIKAYENIN ORTASINDAN ITIBAREN BAŞLIYOR
YENI KURGULAR ICIN; seldaksr01
DURGUN DENİZ :
"Ey zalim! Vicdanını sokak köpeklerine satan adam. Ey nefsine düşkün iblis! Şu hayattan sendende kurtulduğum günü görecek miydim?"