prince/iwaoi

By scaryfcee

5.9K 883 480

Oikawa masal dünyasına gönderilmiş bir prensti. Ve Iwaizumi de ona aşık olan hizmetkârı. More

0
1
2
3
4
5
6
7
9
10
11
12 (FINAL)

8

356 66 28
By scaryfcee

Gece karanlığı tüm ormanı sararken, iki genç ormanın ortasında birbirlerini tutkuyla öpüyordu. Sanki tüm hayatları boyunca bu anı beklemiş gibiydiler. Hem saşkınlardı hem de mutlu.

Dudakları birbiriyle adeta dans ederken geriye çekilen taraf Iwaizumi olmuştu. Gözlerini kapattı ve alnını Oikawa'nın alnına yasladı.

"Iwa-chan." Dedi Oikawa mırıldanarak. "Senin hislerin ne kadar yoğun?"

Iwaizumi gülümsedi.

"Senin hislerin beni elmasa dönüşmekten koruyacak kadar yoğun. Benim hislerim de bunu sonsuza kadar sürdürmeni sağlayacak kadar..."

Oikawa da gülümsedi.

***

Güneş doğmak üzereydi. O andan itibaren pek konuşmamışlardı. İkisi de heyecanlıydı ve ikisinin de kafası epey meşguldü. Bundan sonra ne olacağı ile ilgili...

Karşılarına iki yol çıktığında durdular. Iwaizumi önce soldakini işaret etti.

"Eğer buradan gidersek önce şehre uğrayabiliriz. Ve yanlış hatırlamıyorsam şu an karga festivaline hazırlanıyorlar şehirden geçmek güzel olabilir." Sonra sağ tarafı işaret etti. "Eğer buradan gidersek direkt şatoya varmış olacağız."

Oikawa sol tarafa doğru yürüdü.

"Öyleyse gideceğimiz yol belli."

Tepeyi aştıklarında şehir ayaklarının altında duruyordu. Oikawa yüzünde şaşkın bir ifadeyle hayatında ilk defa gördüğü manzaraya baktı. Tüyleri diken diken olmuştu. Hayatında Akemi hariç hiç halktan biriyle tanışmamıştı. Hep soylular ve onların kokuşmuş hayatlarına maruz kalmıştı. Epey merak ediyordu bir şehirlinin hayatını. Onlarla beraber yaşamak istiyordu. Hatta bir iş bulup çalışmak da istiyordu. Fakat Iwaizumi'nin ne istediğini bilmiyordu ve o bundan sonra ondan daha fazla şey isteyemezdi.

Kollarını iki yanına açtı ve derin bir nefes aldı. Iwaizumi'den yine bir şey isteyecekti.

"Iwa-chan saçımı keser misin?" Gözlerini kapatıp gülümsedi.

"Ne? Neden?"

Oikawa yüzüne gelmemesi için topladığı saçlarını söktü ve hepsinin rüzgara karışmasını, birlikte dans etmesini hissetti.

"Bu uzun saç, soyluluğun, üstünlüğün, asil olmanın bir sembolü... Fakat ben sadece normal bir gencim."

Iwaizumi onun saçlarını çok sevse de kesmemek için diretmek istemedi.

"Öyleyse artık soylu birinin hizmetkarı olmadığım için kendi saçlarımı da keseceğim." Dedi ve der demez bir anda büyü ile saçlarını kesti Iwaizumi. Saç telleri de yere düşmeden havada yok olmuştu. Oikawa şaşkınca ona döndü. Bunu bir anda yapmasını beklemiyordu fakat karşılık vermedi. Gözlerini kapatıp kendi saçlarının kesilmesini bekledi.

Iwaizumi aynı şeyi ona da yaptığında Oikawa büyük bir hafiflik hissetti. Evet uzun saçlarının gitmesi onu rahatlatmıştı fakat bu daha çok ruhundan bir yük kalkmış gibi hissettiriyordu. Gülümseyerek gözlerini açtı.

"Teşekkür ederim Iwa-chan."

"Saçların gittiği için üzgünüm..." Iwaizumi burukça gülümsedi. "Onları seviyordum."

Iwaizumi konuşmamın ardından ikisinin de vücudundaki yorgunluğu alacak bir büyü yaptı. Kıyafetleri mavi ve beyaz renklerindeydi ve bu renklerle şehirde epey dikkat çekerlerdi. Bu yüzden üstlerini turuncu ve siyah renklerinin ağırlıkta olduğu kıyafetlerle değiştirdiler. Artık yeni görünümünden ve soylu olmanın tüm sorumlulukları omuzlarından kalkmış gibi hissettiğinden dolayı Oikawa normal biri gibi hissediyordu. Fakat Iwaizumi'ye göre normal birine nazaran epey mükemmeldi.

Oikawa Iwaizumi'nin elini kavradı ve tepeden koşarak inmeye başladı. Özgür bir kuş gibi hissediyordu. Ayakları her toprağa bastığında kanat çırparmış gibi hissediyordu. Gülümsedi. Bir süre sonra gülümsemek yetmedi, gülmeye başladı. Ve en son o da yetmeyince kahkaha attı. Hayatının en mutlu gününü yaşıyordu.

Bundan sonra her sabah kalktığında ondan nefret eden babasının yüzünü görmeyecekti. Prens olduğu ve krallığın tek varisi olduğu için tonlarca eğitim almak zorunda da değildi. Artık evleneceği insanı da seçebilecekti. Hatta seçmişti de. Iwaizumi ile çok mutlu bir hayat sürdürecekti. Bazı insanların iki erkeğin aşkını normal karşılamadığını biliyordu. Fakat soyunu devam ettirmek zorunda olmayan biri olunca insanlar bunu pek umursamıyordu. Yani prens olarak devam etse ve Iwaizumi ile evlense bu büyük bir sorun olurdu. Fakat burada halk içinde soyunu devam ettirmek zorunda değildi ve bir iki insan dışında onlara tepki gösterecek de birileri olmayacaktı.

Şehire geldiklerinde hayat yeni yeni başlıyordu. İnsanlar dükkanlarını açıyor, birbirlerine günlerinin güzel geçmesi için dileklerde bulunuyordu. Bir de Oikawa'nın heyecanı karşısında ona garip garip bakıyorlardı. Sonuçta Karasuno krallığında kim karga gördüğü için heyecanlanırdı ki?

Oikawa neşeyle koşuşturuyordu. Iwaizumi bir dükkandan ona gül aldığında ise mutluluktan neredeyse ağlayacaktı.

Epeyce bir süre şehirde vakit geçirdikten sonra tekrar yola koyulma zamanı gelmişti. Fakat bu sefer yürüyerek değil de şatoya giden bir at arabasına binerek yolculuk ediyorlardı. Oikawa at arabalarını severdi fakat onun bugüne kadar bindikleri hep çok lükstü. Bu araba ise oldukça eskiydi. Bazı yerleri kırık ve bazı yerleri de çizik doluydu. Oikawa bu at arabasını kendi bindiklerinden daha çok sevdi. Çünkü bu arabada kesinlikle daha çok anı vardı ve bu anıların çoğu kesinlikle soyluların anıları gibi yapmacık değildi.

Görkemli şatonun önüne geldiklerinde araba durdu. İkisi de arabadan indi. Iwaizumi kesesinden para çıkartıp ödedi ve ikisi de arabanın gidişini izledi.

"Iwa-chan..." dedi Oikawa hâla at arabasına bakarken. "Bundan sonra ne olacak?"  Iwaizumi gülümseyerek ona döndü.

"Bundan sonra çok güzel şeyler olacak." Oikawa'nın elini tuttu ve muhafızlara kendilerini tanıtıp içeri girdiler.

Karşılarında Iwaizumi'nin dediği gibi, onları bekleyen beş prens ve bir de prenses duruyordu. Yanlarında da onların yardımcıları...

"Krallığımıza hoş geldiniz Prens Oikawa." Dedi en ortada duran. "Ben Prens Daichi. Sizleri krallığımızda ağırlamak bizim için büyük onur." Dedi ve elini uzattı. Oikawa gülümseyerek onun elini sıktı.

"Prensim daha yeni geldim fakat sizden bir ricam olacak." Daichi merakla ona baktı. "Lütfen bana prens demeyin. Artık ben Karasuno krallığındaki normal bir insan olmak istiyorum."

Daichi gülümsedi.

"Sizi anlıyorum. Öyleyse sizi Karasuno Krallığında yaşayan normal ve yakın bir dostumuz olarak görelim."

Oikawa da gülümsedi.

Sırasıyla tüm prenslerle tanışmıştı. Siyah saçlı ve suratsız olanın adı Kageyama. Epey kalıplı ve ürkütücü görünen bir diğer prensin adı Asahi. En az onun kadar ürkütücü görünen ve yanında diğerlerinin aksine bir yardımcısı bulunmayan prens, Tanaka. Tanaka gibi yardımcısı bulunmayan fakat ona nazaran epey ürkek duran prens, Yamaguchi. Ve cennetten düşmüşcesine güzel olan prenses Kiyoko...

Hepsi ile tanıştıktan sonra Oikawa gülümsedi.

"Böyle büyük bir aile olmanız çok eğlenceli olmalı."

Daichi burukça gülümsedi.

_______

SONUNDA BE OH

BU ARADA FINALI DUSUNDUM🥺

SANIRIM FINALE YAKLASTİK🥺

NEYSE NEYSE

Fanartları çıkra

Continue Reading

You'll Also Like

729 70 10
Minho işinden atılmış ve yeni bir iş arayış içerisindeydi.
111K 12.6K 51
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
796 140 18
-ask olsun +ne olduysa asktan oldu be guzelim texting/duz yazi(?) bu fic fazlasiyla 5n1k sorulari icerir tw:argo,cinsellik
766 71 5
polis memuru olan changbin ve webtoon yazarı olan chanın yolları yanlış ihbar yüzünden kesişir.. {yan shipler} 09.10.23 #changchan 4.🥳 17.10.23 #ch...