YARA İZİ 🚬 BIZE SEN KALA 2

By Sldakser

2M 80.9K 12.8K

Aşk kader gibidir Lina, ondan kaçamazsın!. Unutma... Kalp her zaman imkânsıza âşık olur. More

TANITIM 👑
Sene 2012
Bölüm 2
Zor değil
Bölüm 4
Yeni ev
Bölüm 6
geçmişin izi
Bölüm 8
Kör olsun
Bölüm 10
Müştemilat
Bölüm 12
Arıza
Bölüm 14
İsteme
Bölüm 16
Sözümüz var
BÖLÜM 18
Nöbet
Bölüm 20
Bi ihtimal
BÖLÜM 22
Varsayım
BÖLÜM 24
Hissiz
Bölüm 26
Canözüm
Bölüm 28
Kurtar beni
Bölüm 30
Tövbe
Bölüm 32
Gülgüzelim
Bölüm 34
Serçe
Bölüm 36
Veryansın
Bölüm 38
Kırmızı kuşak
Bölüm 40
Veda mektubu
Bölüm 42
Uyan artık!
Bölüm 44
Sevdin mi
Bölüm 46
Tatlı gülüş
Kaçış yok
Bölüm 50
FİNAL - LİNKAR

Bölüm 48

14.6K 913 676
By Sldakser

Senin güzelliğin benim aşkımın tarifidir.

Günaydın sevgilim tatlı uykundan uyandın mı? Bir saniye ya bu şarkının devamı nasıldı? Güllere boyandın mıydı? Bildiğin güzelim şarkıyı katlettim... Elimde ekmek sepetiyle mutfaktan çıkınca direkt kocamı gördüm. "Kartal!" Umuyordum ki dışarıya çıkmayacaktı.

Kartal yanıma gelince günaydın diyerek yanağıma küçük bir buse bıraktı. "Bana sakın dışarıya çıkmayı planladığını söyleme." Henüz  tam anlamıyla iyilememişken onu hiçbir yere göndermezdim.

"Planlamıyorum canım birazdan çıkacağım." Önce ölümü çiğnemen gerekiyordu. Ekmek sepetini masaya koyunca elimi belime götürerek  masanın baş köşesine kurulan kocama baktım. Bana gayet ciddi görünüyordu.

"Sen bana baksana bi bana bak." Kavgaya girişek kadınlar  gibi  sağ elimi kaldırıp bana bakmasını istedim. Kartal da neye uğradığını anlamayarak tek kaşını kaldırdı. "Canım bak dediysem öldürecekmiş gibi bak demedim." Elimi terkar yerine  koyunca masumca başımı  yana yatırdım.

"Lina ne sert ne de tatlı bakışlarla beni durdurmazsın. Ben yatalak gibi evde hapis hayatı yaşayacağım. Yapılması gereken bir dünya  iş var. Evde telefonla bir yere kadar işler  ilerliyor."

Eline çatal bicagu alınca yanına oturup tatlı dille konuşmaya başladım. Hem ne demişler  tatlı dil Kartal'ı baştan çıkarırmış. "Hayatım  her ne kadar zamanının çoğunu benimle geçirdiğin için mutluysamda normal hayatına  dönmeyi  bende çok istiyorum. Şu  hayatta her şeyin bir aması var. Doktor  tam anlamıyla iyileşmedikçe kendini  çok yormasın dedi. Bir kaz gün  daha işe gitmezsen şirketin batmaz."

Kartal ikna olmuş  gibi elimi  dudağına götürerek  öptü. "Bebeğim iflas  etmesem de işler daha kötüye gidecektir. Sen hiç koyunkarindan bikaç  metre uzaklaşan çoban gördün mü?"

"Çoban mı? Sen beyin devrelerimi yakmaya falan mı çalışıyorsun? Kendini çobana benzeterek işin  içinden sıyrılamazsın bugün  dışarıya  çıkılmayacak o kadar tamam mı?" Elimi ondan çekerek  ayağa kalktım. "Bir sonraki  doktor kontrolüne kadar evde benimle  kalacaksın... Ben mutfağa gidiyorum  sakın kaçıp  gitme." Ona gözüm  üzerinde  diyerek  hemen mutfağa  geçip  almam gereken ne varsa alıp tekrar salona geçtim. Kesinlikle onu dışarıya çıkarmayacaktım.

"Ciddi değilsin."

"Ben mi? Tabi ki de ciddiyim. Evden çıkarsan eniştemi ararım. Onu dinlemezsen Doğan abimi arar seni ispiyonlarım."

"Ben sana çok yüz veriyorum değil mi?" Üstüme  keskin bakışlar atarken yerime kurulup  gülüsedim.

"Hayatım üzülerek  bir şey söylemem gerekiyor ki artık senin kötü  bakışlardan ne ürküyorum ne de korkuyorum. Hatta o bakışlarını  hayranım o yüzden kahvaltıni yapmalısin." Adama kes artık gibisinden söylediğim için olsa gerek bana bozulmuştu. Bende dayanamayarak uzanıp  yanağına  öpücük bıraktım. "Saklarını kesebilir miyim fazla uzamış batıyor." Kartal  iç çekip  bıçağıyla tabağıma vurdu.

Bende yüzümde  tebessüm kahvaltıma başladım. Kartal ara sıra  kötü bakışlar atmaya devam etsede ben yanaklarını sıkmak istiyordum. Canım kocam her şey  senin için neden inat ediyorsun anlamıyorum. Kahvaltımız sessizlik içinde yapmıştık.

"Bana şekerli Türk kahvesi yapar mısın?"

"Iyi ama sen şekerli kahve sevmesin ki ben şekerli severim." Kartal canının istediğini söyleyince dudak büzerek mutfağa geçtim. Kahvesini yaparken bir elim ağzımdaydı. Normalde bizimkinin uzun süre diretmesi gerekmiyor muydu?

Belki de kendini yorgun hissederek dışarıya çıkmaktan vazgeçmişti. Kartal'ın kahvesini  yaptığımda  mutfaktan çıktım fakat salonda hiçkimse yoktu. Etrafı  kolaçan ederken kapının açık  olduğunu  fark ettim.

"Kartal!" Diye seslendiğim anda kapıda  Cezmi belirdi. Başta irkilsemde belli etmedim.

"Lina Hanım, Kartal Bey az önce  çıktı. Size de merak etmeminizi bir kaç saate  geri döneceğini iletmemi istedi." Nasıl ya küçük çocuk gibi benden gizli  saklı  kaçmış mıydı? Cezmi'ye tamam diyerek  elimdeki kahvehi sehpaya koydum. Demek aklımla dalga geçiyorsun. Telefona sarılarak  direkt  Kartal Beyi aradım.

"Efedim canım..."

"Kartal Bey kahve için  teşekkür etmek için  aradım, çok düşüncelisiniz."

"Rica ederim, afiyet olsun."

"Kartal  hemen eve geri  dönüyorsun, yoksa var ya seni elimden  kimse alamaz."

"Beynim... Beynimi uguldattın Lina, ne yapmaya çalışıyorsun?"

"Ya çok  mu bağırdım, çok ağrıyor mu? Hadi geri dön kocacım  hemen doktora gidelim."

"Her geçen gün  karımda kişilik bozukluğu oluşuyor diye korkar hale geldim. Senin hormonlar yine nirvanaya mı ulaştı." Elimi istemsizce karnıma  götürdüm. Özel  günümde olmasam gider  test falan yapardım. Benden cevap alamayan Kartal, orada mısın diyerek varlığımı sorguladı.

"Buradayım."

"Lina'm  merak etme kendime çok  dikkat edecek ve erkenden eve geri döneceğim."

Tamam, diyerek telefonu  kapattım.  Neden yüzüm  asılmıştı ki henüz  yeni barıştık. Ilk seferdeki gibi  ilk günden hamile kalmam beklenemezdi. Can sıkıntısiyla ablami arayarak olanları  anlattım. Ablamda neden sende peşinden gitmedin demişti. Tabi  ya o benim kocamdı. Ve bir  kez olsun o şirkete karısı olarak gitmemiştim.

Ablama hemen çıkıyorum diyerek  ayaklanınca kahvaltı  masasını gördüm. Orayı  öylece  bırakmayacağim için ilk önce  temizlik  işine girmiştim. Sonrasında  da yukarıya  çıkıp  hazırlandım. Boy aynasında üzerime  yapışan  elbiseye bakmıştım. Karnımda  hafif şişlik  vardı. Karnımı içime çekip  nefesmi tutunca  tam oldum.

"Yediklerine dikkat etsen çok iyi olacak aksi takdirde şişip kalacaksın." Kendi kendime  kızarak elime çantamı aldığım gibi  aşağıya indim.  Dışarıya çıktığımda Cezmi'den beni götürmesini  istemiştim. Yola koyulduğumuzda bu defa temkinli olan korumalar bizi takip etmişlerdi.

Şirkete bir saatte  yakın  süre zarfında gelince  trafiğe  bir beddua da ben gönderdim. Bu Istanbul her geçen  gün çekilmez  oluyordu. Şirkette geldiğimizde Cezmi bir an için bile olsun peşimi bırakmayarak beni takip etmişti.

Içeriye  girip  salina salına yürümek  hoşuma gider  sanirken herkesin  dönüp  dönüp bana bakmasıyla kulaklarıma kadar kızarmıştım. Asansöre kadar nasıl  geldiğimi bilmeden düğmeye  bastım fakat  nereye gideceğimi bilmiyordum. Kartal'ın odası  kaçıncı  kattaydı ki? Birine sorsam bana tuhaf  şekilde  bakmaz mıydı?

"Lina Hanım..." Sesle birlikte başımı çevirdim. Mustafa  sen  hızır mısın ya tam zamanında  imdadıma yetiştin. Aklıma  tabuttan çıkış  ani gelince gülümsedim. Bizim tabutçu da buradaymıs demek itsemde Kartal'ın uyarısı aklıma geldi. Sakın  korumalara fazla yüz verme, demişti.  Tabi bunu bu şekilde söylemedi. Sakın  erkeklerle  muhattap olma demişti. Özelikle de Ali'nin üstünden  çok gelip  geçmişti.

"Selam Mustafa, bende Kartal'ın yanına gidiyordum bizimle gelsene..." Bundan pek emin değilmiş gibi bakarak toplantıda  olduklarını söyledi. "Toplantı  odası  kaçıncı  katta?" Hiç  değilse  bu şekilde  yırtmıştım.

"Lina Hanım ben sizi Kartal Beyin odasina  götürüp oradanda toplanti odasina  giderek  geldiğinizi haber vereyim." Biraz işkillensemde tamam, demiştim. Üçümüz  beraber asansöre  bindiğimizde yedinci katta durmuştu. Mustafa'yı takip ederek koridor sonuna  kadar yürüdüm. Hemen yan odadaki kadına  benim kim olduğumu  söylemişti.

"Hoş geldiniz Lina Hanım, birşeyler içer  misiniz?"

Hayır, dediğimde  Mustafa benim için  kapıyı  açmış ben içeriye  girince  ise kapıyı  çekmişti. "Ben neden daha önce  buraya  gelmedim ki?" Kendi soruma kendim cevap  vererek  aklın  bir karış  havada olduğu  için  olabilir mi, demiştim. Aslında  birkaç  defa  şirkete geldim ama hiç  içeriye  özelikle de bu odaya gelmemiştim.

Deri koltuğa  geçip  oturacakken kocamin masasına doğru gittim. Elim büyük  masaya gitiginde  pürüzsüz masasa elimi gezdirmiştim. Her gün  burada çalışmak  nasıl bir duygu diye düşündüm. Çantamı  masanın üstüne  koyarak Kartal'ın tahtına usulca oturdum. Parmaklarım bilgisayar  tuşlarına gittiğinde  ekranı açıldı. Masaüstünde o kadar  çok  dosya vardi ki...

"Ben işe dönme  derken çok  haklı değil miydim, bunca dosyayla ilginirse devreleri  yanardi." Gözüm bilgisayardan fotoğraf  çerçevesine gitti.  Masasının üstünde bir tane fotoğraf  vardı ondada ben yoktum.  Şuna bak ya bende ailesi  değil  miydim?

"Hayatım." Aniden kapı açılınca  yakalanmış gibi  oturduğum yerden kalktım.

"Özür dilerim yerine izin istemeden oturdum." Kartal  hızlı adımlarla yanıma geldiğinde önümde set olup geçememe izin vermedi.

"Neden özür diliyorsun? Bana ait olan her şey senin!Benden ne izin alacak ne de tereddüt  edeceksin." Başım eğik olduğu için elini çenemin altına koyarak  başımı kaldırdı. "Hayatım  neyin var?" Omuz silkerek gözucumla çerçeveye baktım. Kartal ani bir hareketle fotoğrafı alıp sanki daha önce hiç görmemiş gibi  baktı.

'Sana inanmıyorum bu yüzden mi gözleri doldu." Yanımdan  gecedwk çekmecelerden birini açtı. Içinden iki çerçeve  çıkartarak  bana uzattı. "Senin  yerin yalnızca  masamın üstü  değil Lina, ben sana kalbimin en güzel  köşesinde  taht kurdum.

Bu defa fotoğrafları görerek  iç  çektim. Birinde nikah fotoğrafımiz varken  diğerinde  bir sürü  fotoğraf vardı. Onlarca  fotoğrafımız bir araya gelmiş  bana  aşkla gülüyordu.  Elime o fotoğrafını  alınca bütün  karelerde parmağımı gezdirdim.

"Sen sormadan söylüyorum  onu ben yapmadım, sekretere vererek  benim için  yapmasını  istemiştim. Sen yokken günler benim için  azap gibiydi. Bu kareler  hiç  değilse  acımı  dindiriyordu.

"Taş  kalpli gibi  görünüp merhametli olan kocam,sakin bu yüzünü  kimselere  gösterme. Biri  seni yanlışlıkla bile olsun severse katil olurum. " Kocamın boynuna sarılarak  seni seviyorum, demiştim.

"Seni seviyorum."

"Bilir misin, 'canım' dediğimde içimden canımın çıkıp sana koştuğunu duyarım hep." Leylim Leylim, Ahmed Arif




...

İnstagram: Sldakser




Continue Reading

You'll Also Like

81.5K 5.5K 60
İtlerin korkulu rüyaları her daim onların sonunu getirmeye ant içmiş vatanı için herşeyini feda edicek yiğitlerdi Bu yiğitler sevdiklerini arkaları...
1.5M 74.4K 61
"Beni sevdiğini söyledin!" "Yalandı" dedi acımasızca Yapma diyemedim, beni bununla imtihan etme diyemedim. Ne yapmam gerekiyordu?
58K 1.8K 24
(Tamamlandı!!!) Duyguları anlatmak için yaşamak gerekmez. "Sende hiç yokken bir o kadar vardın ." Eklemdeki Yangın adlı ilk hikâyedir ! Kitap kapağı...
1.6M 64.6K 64
Mesih Yıldıran. Namı değer Şah; Sınırsız ve Yıkılış şehrinin sahibi. Herkesin korkudan titrediği, Polis'in aleyhine tek bir delil bulamadığı illagal...