Yansıma

By bluemonument

45.1K 2.9K 1.7K

"Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar. Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir"... More

S.1 Ep.1 "Ne işin var burda?"
S.2 Ep.2 "Buralar sana göre değil doktor, buralar tehlikeli"
S.1 Ep.3 "Nasılsa anlayacaksın buraya ait olmadığını"
S.1 Ep.4 "Kalbim buz tutmuş benim"
S.1 Ep.5 "İki tarafı da keskin bir bıçak"
S.1 Ep.6 "Gözlerine baktıkça daha iyi hissettim kendimi"
S.1 Ep.7 "Bana aşık olmayı öğretir misin"
S.1 Ep.8 "Gidenin arkasından bakmak ne berbat bir şey"
S.1 Ep.9 "Bir derdim var bin dermana değişmem"
S.1 Ep.10 "Kalp seçer seveceği kalbi"
S.1 Ep.11 "Bırak da kimi seveceğime ben kendim karar vereyim"
S1. Ep.12 "Hiçbir kötülüğün olmadığı, sadece ikimizin olduğu bir dünya"
S.2 Ep.1 "Kendime engel olmaya çalışırken, farkında olmadan sevmişim"
S.2 Ep.2 "Senden gelen her şey kabulüm benim"
S.2 Ep.3 "Benim lanetim eninde sonunda gelip seni bulur"
S.2 Ep.4 "İnsan yanlış kişiyi sevince anlıyor gerçekten aşık olduğunu"
S.2 Ep.5 "Benden umudu kessin, hayatına baksın istiyorum"
S.2 Ep.6 "Ölümüne sevmek"
S.2 Ep.7 "Kırık bir kalp"
S.2 Ep.8 "Buralardan gitmek gerçekten zor olacak"
S.2 Ep.9 "Evlenelim mi"
S.2 Ep.10 "Aklımızla bulamadığımız yolu, kalbimiz bulur belki"
S.2 Ep.11 "Gözlerim kamaşıyor sana bakarken"
S.2 Ep.12 "Hiç bırakma ellerimi Yavuz"
S.2 Ep.13 "İkimiz de kül oluruz bu yangında"
S.2 Ep.14 "İşte şimdi ölebilirim"
S.3 Ep.1 "Ömrüm geçsin bu rüyanın içinde"
S.3 Ep.2 "Çok mutlu olalım biz, hep çok mutlu olalım"
S.3 Ep.3 "Hayatımız en mutlu olduğumuz anda donup kalsa keşke"
S.3 Ep.4 "Yaşadığın mutluluğun kıymetini bil"
S.3 Ep.6 "Benim evim sensin"
S.3 Ep.7 "Onun bende huzur bulması öyle muhteşem ki"
S.3 Ep.8 "Gözlerin yelkenimin fenerleri"
S.3 Ep.9 "Birlikte ilk operasyonumuz"
S.3 Ep.10 "Seni bırakıp gitmem"
S.3 Ep.11 "Öleceksek beraber öleceğiz"
S.3 Ep.12 "Ben seni yaralarınla birlikte sevdim"
S.3 Ep.13 "Bu kısacık ömre ne çok acı sığdırmışsın"
S.3 Ep.14 "Yavuz'un yanında bambaşka bir Bahar çıkıyor ortaya"
S.3 Ep.15 "Kızın bana emanet"
S.4 Ep.1 "Kollarında yaşayıp, kollarında öleyim"
S.4 Ep.2 "Seni kendimden çıkarsam, geriye sıfır bile kalmaz"
S.4 Ep.3 "Her gün yeni baştan, sana aşkla bağlı kalacağıma yemin edeceğim"
S.4 Ep.4 "Kelimelerin ötesinde seviyorum seni"
S.4 Ep.5 "Benim hayatım bu"
S.4 Ep.6 "Hem hasretimsin hem vuslatım"
S.4 Ep.7 "Bir gülüşüne dünyaları yakarım"
S.4 Ep.8 "Kalbimi bir tek sana açıyorum"
S.4 Ep.9 "Bakalım bundan nasıl kurtulacaksın Bahar Karasu"
S.4 Ep.10 "Bir daha seni asla bırakmayacağım"
S.4 Ep.11 "Bütün korkum Yavuz için"
S.4 Ep.12 "Ne zaman kapasam gözlerimi, sevgilimin ay yüzü bekliyor oluyor beni"
S.4 Ep.13 "Bugün çok güzel bir gün olacak..."
S.4 Ep.14 "Veda💕Benim Yavuz'dan sonram yok"
Duyuru‼️

S.3 Ep.5 "Seversem abartırım"

740 50 8
By bluemonument

Bahar'dan

Arabayı hastanenin önüne parkedip durdurdum. Kemerimi çözüp indim aşağı. Gidip Yavuz'un inmesine yardım ettim.

"İyisin di mi canım?"

"İyiyim hayatım iyiyim. Kalmadı artık bir şeyim. Sen de istersen gelme hasteneye. Yani bekleme beni. İşlerin varsa onları hallet."

Kaşlarımı kaldırıp dudaklarımı büktüm.

"Beni istemiyor musun yani?"

Yavuz yandan bir gülüş atıp yaklaştı iyice bana.

"Bana bak, o dudağını öyle bükme, sokak ortasındayız falan demeyeceğim öpüvereceğim göreceksin."

Dudaklarımı birbirine bastırıp güldüm. Yavuz da gülümseyip devam etti.

"Ben, benim yüzümden işinden gücünden olma diye diyorum hayatım. Kaç gündür tabura gitmeyip benim yanımdasın zaten. Ha, bundan şikayetçi miyim? Tabi ki hayır. Ama benim yüzümden eve tıkılıp kaldın diye diyorum ben. İyiyim artık. Sen de işine dönebilirsin."

Gülümseyip elini tuttum. Dönüp yürüdüm hastaneye doğru. Yavuz da gülümseyip ayak uydurdu bana.

"Tamam sevgilim, yarın dönerim işime. Ama bugün de bütün gün benimlesin, yapacak bir şey yok."

Yavuz yaklaşıp saçlarıma bir öpücük kondurdu.

"Oh, daha ne isterim."

Gülümseyip baktım Yavuz'a. Ardından elele girdik hastaneye.

"Acile mi gideceksin canım?"

"Yok hayatım, birkaç evrak işi halledeceğim sadece."

Kafa sallayıp önüme döndüm. Karşıdan gelen Aslı hemşireyi görünce çattım kaşlarımı hafifçe. Duruşumu dikleştirip devam ettim yürümeye. O da bizi görünce kaşlarını kaldırıp baktı. Ardından bakışları ellerimize kayınca yutkunup bana çevirdi bakışlarını. Yavuz elimi sıkıca tutunca ona çevirdim başımı. O da gülümseyerek bakıyordu bana. Ben de ona gülümseyip tekrar önüme döndüm. Aslı hemşire önümüze gelince durup başıyla selam verdi.

"Merhaba Yavuz bey, merhaba Bahar hanım."

Ben de başımla selam verince Yavuz gülümseyip konuştu.

"Merhaba Aslı hemşire."

"Nasılsınız? Birkaç gündür yoktunuz, hasta falan mısınız?"

"Yok, iyiyim. Birkaç gün izin almıştım sadece."

Aslı dudaklarını birbirine bastırıp kafa salladı.

"Anladım. Yani iyi olmanıza sevindim. Neyse, ben gideyim. Size iyi günler."

"İyi günler Aslı."

Aslı bana da bakıp ardından ayrıldı yanımızdan. Biz de devam ettik yürümeye.

"Bahar."

"Hı."

"Sen bu Aslı'ya ne dedin?"

Başımı çevirip Yavuz'a baktım.

"Ne dedim? Bir şey demedim."

Yavuz tek kaşını kaldırıp dudaklarını büzdü.

"Emin misin sevgilim? O geçen günkü konuşmanızdan beri Aslı benimle göz göze gelmeye bile çekinir oldu. Normalde her fırsatta yanımda biten kız, şimdi nerdeyse benimle konuşmayacak bile."

Gülümseyip önüme döndüm.

"Aferin ona. Bundan sonra ayağını denk alacak, yok öyle."

Yavuz için için gülerken gelmiştik odanın önüne. Yavuz kapıyı açıp içeri girdi. Beni de içeri sokup kapıyı kapattı. Birden dönüp belime sarılınca ellerimi kollarına getirip kaşlarımı kaldırdım.

"Yavuz ne yapıyorsun?"

Yavuz beni umursamadan gülerek konuştu.

"Bahar, sen beni kıskanıyor musun?"

"Niye kıskanayım seni durduk yere ya?"

Yavuz kaşlarını çatıp baktı.

"Ne demek durduk yere ya? Beni Aslı'dan kıskanmıyor musun yani?"

"Hayır."

Yavuz inanmaz inanmaz bakıp göz devirdi.

"Ya Bahar yapma. Ne var yani itiraf etsen kıskandığını?"

"Kıskanmıyorum Yavuz."

Yavuz dudaklarını birbirine bastırıp baktı. Ardından çekti kollarını belimden.

"Aman tamam. Kıskanma."

Yavuz gidecekken izin vermeyip kollarını tekrar belime doladım. Gülümseyip konuştum.

"Ben çok kıskanç bir kadınım Yavuz. Tahmin edeceğinden çok daha kıskanç. Sevdiğim herkesi, her şeyi kıskanırım. Ama biraz farklıdır benim kıskançlığım. Kendi kendimi üzerim kıskanırsam. Dışarıya pek belli etmem. Ve sevilmediğimi hissettiğimde kıskanırım. Bencilce severim ben. En çok sevdiğim, en çok beni sevsin isterim. En çok beni sevsin, en çok beni düşünsün, sadece benimle olsun, sadece bana gülsün, sadece benim olsun isterim. Kimseyle paylaşmak istemem. Ama bu mümkün değil. Sadece iki kişilik yaşanmıyor hayat. Benim sevdiklerim sadece benim yanımda olmuyor. Dedim ya, bencilce severim ben. Bencilce kıskanırım. Benimle olmadığı her anı kıskanırım, her an üzülürüm. Ama sadece yeterince sevildiğimden emin olmadığım zamanlarda kıskanırım. Sevdiğimin sevgisinden emin değilsem, onu başkalarının yanında görmeyi, onlarla mutlu olmasını bile kıskanırım. Kim olduğunun önemi yok. Annesinden, babasından, kardeşinden, arkadaşından, herkesten. Ama işte, eğer eminsem o sevgiden, ben de en az sevdiğim kadar seviliyorsam da, kıskanmam hiç. Çünkü bilirim, kime gülse de, kimin yanında olsa da, kimi sevse de en çok ama en çok beni sevdiğini bilirim. Nereye giderse gitsin, yine bana döneceğini bilirim. Kimseyi benden daha çok sevmeyeceğini bilirim. Seversem abartırım ben. Sevilirsem de, kalbim pamuk gibi olur. Daha evvelden tuhaf bir kıskançlığım vardı evet. Çünkü benim değildin. Sana istediğim gibi sarılamıyordum, seni istediğim gibi sevip istediğim gibi öpemiyordum. O yüzden de kime gülsen, kalbim kuş gibi çırpınıyordu. Ama şimdi benimsin. Ve ben biliyorum ki, sen beni çok seviyorsun. Benim seni sevdiğim kadar çok. Kimseyi benden daha çok sevmeyeceksin biliyorum. O yüzden de kıskanmıyorum işte."

Yavuz dolu gözlerle kocamam gülümseyip sıkıca sarıldı belime. Ben de kollarımı boynuna doladım sıkıca. Yavuz başını boynuma gömüp derin bir nefes alınca, gülümseyip kapadım gözlerimi.

"Canımsın sen benim. En sevdiğimsin. Her şeyimsin."

Saçlarını sevip boynuna sokuldum.

"Sen de benim her şeyimsin Yavuz. En sevdiğimsin. Çok sevdiğimsin."

Yavuz boynumu öpüp saçlarımı sevdi. Muzipçe gülüp ayrıldım Yavuz'dan.

"Ha ama tabi bu, elalemin kadınlarının sana karşı bir şeyler hissetmesine sinir olmayacağım anlamına gelmiyor sevgilim. Aslı hemşireye de kocama fazla samimi davranmamasını söyledim, belli ki sözümü dinlemiş o da."

Yavuz kaşlarını kaldırıp güldü.

"Bak sen. Formalite evlilik yapmak üzere olduğun müstakbel kocanı bu kadar sahiplenmiştin yani, ta o zamandan."

"Heralde yani. Formaliteden de olsa kocam olacaktın sonuçta. Ben de etrafındaki sana ilgi duyan kadınları tatlı bir dille uyaracaktım elbet."

"Yerim ben senin o tatlı dillerini."

Yavuz gülerek dudaklarıma eğilince ellerimi göğsüne getirip ittirdim.

"Yavuz yapma, biri gelecek rezil olacağız sonra."

"Olmaz bir şey olmaz. Hadi ver bir öpücük."

"Yavuz dedim."

Ben kaşlarımı çatınca Yavuz dudaklarını büzüp geri çekildi.

"Tamam ya."

Gülüp küçük bir öpücük kondurdum dudaklarına.

"Oldu mu koca bebek."

Yavuz gülümseyip dudak büktü.

"Yani, şimdilik idare eder. Ben de artık eve saklayayım hevesimi."

Gülerek hafifçe vurdum göğsüne.

"Edepsiz."

Yavuz da gülüp tekrar öptü dudaklarımı. Ardından ayrılıp etrafına bakındı.

"Ne yapacaktım ben ya? Aklım uçtu."

Sesli sesli gülüp beline sarıldım.

"Ya Yavuz. Yapma böyle, çok tatlı oluyorsun."

Yavuz kolunu omzuma dolayıp sarıldı.

"Rahat durun üsteğmenim, yoksa valla tutmam kendimi, öperim. Kimse de engel olamaz."

Kıkırdayıp ayrıldım.

"Tamam tamam. Hadi sen yap işini. Ben de bize birer kahve alayım mı?"

"Süper."

Gülerek çıktım odadan. Kantine doğru yürürken telefonum çalınca çıkarıp baktım. Gizli numara. Allah Allah.

"Alo."

"Alo Bahar."

"Leyla, sen misin?"

"Benim canım."

Rahat bir nefes verip gülümsedim.

"Oh, nihayet duyduk sesini. Nasılsın Leyla? Bir sorun yok di mi?"

"İyiyim canım, bir sorun yok. Siz nasılsınız? Abimi aradım ama açmadı. Bir sorun yok di mi?"

"Yoo, bir sorun yok. Biz hastanedeyiz Yavuz'la."

"Neden n'oldu?"

Leyla'nın telaşlı çıkan sesine gülümseyip konuştum.

"Bir şey yok bir şey yok merak etme. Yavuz'un halletmesi gereken işler vardı, onun için geldik."

"E niye açmıyor abim telefonunu?"

"Bilmem. Evde unuttu galiba. Ben kantine gidiyordum da, kahve almak için ayrıldım Yavuz'un yanından. Dur gideyim yanına da sesini bir duysun."

"Çok iyi olurdu Bahar ama vaktim yok. Kapatmam lazım. Sen abime iyi olduğumu söylersin. İlk fırsatta tekrar arayacağım."

"Tamam canım söylerim. Ne zaman döneceğin belli mi?"

"Birkaç güne inşallah. Kendinize iyi bakın tamam mı?"

"Sen de kendine dikkat et Leyla. Allah'a emanet ol. Görüşürüz."

"Görüşürüz Bahar."

Gülümseyip kapattım telefonu. Yavuz konuşamadı ama neyse ki iyiymiş Leyla. Kantine gidip kahveleri aldım. Ardından geri döndüm odaya. Kapıyı açınca Yavuz kaldırdı başını. Beni görünce gülümseyip bıraktı elindeki işi. Ben de karşısına oturup kahvesini uzattım.

"Sağol canım."

"Afiyet olsun. Yavuz, Leyla aradı."

Yavuz kaşlarını kaldırıp baktı.

"Aa, nasılmış? İyiymiş di mi?"

"İyiymiş canım merak etme. Seni aramış ama telefonunu evde unutmuşsun sanırım, ulaşamamış."

"Hay Allah, öyle mi? E ne dedi peki? Ne zaman gelecekmiş?"

"Birkaç güne gelecekmiş canım. Fırsat olunca tekrar arayacağım dedi."

Yavuz dudaklarını birbirine bastırıp kafa salladı. Ben de kahvemden bir yudum alıp neşelensin diye konuştum.

"Ee, işlerin ne zaman bitecek sarışın? Ne zaman gideceğiz evimize?"

Yavuz anında kocaman gülümsedi.

"Ya Bahar, sen böyle evimiz diyorsun ya, ben çok mutlu oluyorum. Böyle tuhaf bir şeyler oluyor içimde. Kıpır kıpır oluyor içim."

"Ben de çok mutlu oluyorum. Dedim ya, bir evinin olması ne demek unutmuşum ben. Böyle söyledikçe her seferinde yeni baştan hatırlıyorum. Yeni baştan mutlu oluyorum."

Yavuz gülümseyerek baktı bana.

"O zaman evimize biraz alışveriş yapalım. Almak istediğin bir şey var mı?"

"Nasıl bir şey?"

"Bilmem. Ev biraz bekar evi gibi ya hani, değiştirmek istediğin şeyler vardır mutlaka. Ya da dediğim gibi başka bir ev de bulabiliriz. Sen nasıl istersen."

"Ben evi seviyorum Yavuz. Şirin, kutu gibi bir ev. Her şeyi de çok güzel. Öyle kalabilir yani."

"Emin misin canım? İstediğin bütün değişiklikleri yapabiliriz. Ben pek anlamam öyle dekorasyon işlerinden. Leyla da nasılsa gideceğim diye çok ilgilenmedi. Öyle benim aldıklarımla kaldı sadece."

"Bence her şey gayet güzel sevgilim. Şu an hiçbir şeyi değiştirmeye gerek yok. Ama ilerde belki ufak tefek değişiklikler yapabiliriz."

Yavuz gülümseyip kafa salladı.

"Tamam canım, sen nasıl istersen. Bir de Bahar, düğün işini ne yapacağız? Ne zaman yapacağız?"

Kaşlarımı kaldırıp şaşkınca baktım.

"Düğün mü? Ne düğünü?"

"Düğün işte sevgilim. Düğünümüz."

Şaşkınca dudaklarım aralandı. Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp kaçırdım bakışlarımı.

"Ne düğünü Yavuz? Nerden çıktı şimdi?"

"Nasıl yani Bahar? Düğün yapmayacak mıyız?"

Gülümseyip çevirdim başımı.

"Ne gerek var Yavuz. Biz evlendik zaten."

"Ama o formaliteden sade bir nikahtı sadece. Sevdiklerimiz yoktu. Sen gelinlik bile giymedin. Olur mu öyle?"

Yutkunup gülümsedim.

"Boşver Yavuz. Gerek yok öyle şeylere. Hem ben uğraşamam zaten. Düğünmüş, gelinlikmiş falan."

Yavuz kaşlarını çatıp gülümsedi.

"İstemem yan cebime koy diyorsun yani."

Gülerek göz devirdim.

"Hayır Yavuz. Gerçekten gerek yok diyorum."

Yavuz gülümseyip kalktı yerinden. Masanın etrafından dolanıp karşıma oturdu. Uzanıp ellerimi tuttu.

"Bahar, gerek yok diyerek geçiştirme lütfen. Ben her şey senin istediğin gibi olsun istiyorum. Hiçbir şey içinde ukde kalsın istemiyorum."

"Ben sadece seninle mutlu olmak istiyorum Yavuz. Başka hiçbir şey değil."

"Canım benim. Ben de seninle mutlu olmak istiyorum sadece. Ama her şey tamam olsun istiyorum. Gerçekten istemiyor musun? Yani gelinlik giymek istemiyor musun gerçekten?"

Dudaklarımı birbirine bastırıp gülümsedim.

"Yani..."

"Bak işte, istemiyorum diyemiyorsun. Yapalım şöyle güzel bir düğün. Sevdiklerimiz de bu mutlu günümüzde yanımızda olsunlar. Sen bembeyaz gelinliğinin içinde kuğu gibi süzül. Ben sana yeniden aşık olayım. Hı, olmaz mı?"

Mutlulukla gülümsedim. Ardından burukça bakıp dudak büktüm.

"Hangi sevdiklerimiz Yavuz? Benim zaten bir ailem yok. Senin annen de beni istemiyor. Mutlu mu olacak sanki düğün yapıyoruz diye? Daha çok sinirlenir kadın, inadına yapar gibi."

Yavuz oturduğu yerde biraz daha yaklaşıp sıkıca tuttu ellerimi.

"Bahar, beni üzüyorsun artık. Konuşmuştuk bu konuyu. Halledeceğim ben onu. Sen düğün istiyor musun istemiyor musun onu söyle sadece."

Gülümseyip nefes verdim.

"Düğüne gerek yok Yavuz. Gerçekten. Ama belki ufak bir kutlama yapabiliriz."

Yavuz gülümseyip kafa salladı.

"Tamam. Sen nasıl istersen öyle yaparız. Ama gelinlik giyeceksin, ben seni gelinlik içinde görmek istiyorum."

Dudaklarımı birbirine bastırıp kafa salladım.

"Tamam."

Yavuz kocaman gülümseyip kafa salladı. Ben de devam ettim.

"Ama hemen değil Yavuz. Önce annen bu duruma alışsın, beni kabullensin, ondan sonra."

"Ama Bahar..."

"Yavuz lütfen. Başka türlüsü içime sinmez. Kimseyi, hele ki anneni mutsuz ederek mutlu olamam ben. Önce annen için de sorun kalmayacak, hatta babanla da konuşacaksın tabi. Onlar bu evliliğe onay verince, yaparız güzel bir kutlama."

Yavuz dudaklarını birbirine bastırıp gülümsedi.

"Senin öyle güzel bir kalbin var ki, kimsenin seni kırmasına izin vermeyeceğim Bahar. Söz veriyorum."

Gülümseyip kafa salladım.

"Biliyorum. Ben de kimsenin seni üzmesine, canını yakmasına izin vermeyeceğim. Söz veriyorum."

Yavuz gülümseyip ellerime öpücük kondurdu. Ben de gülümseyerek baktım sevdiğim adama. Hiç aklımda yoktu aslında böyle düğün, gelinlik falan. Ama Yavuz söyleyince de istediğimi farkettim. Düğün değil de, gelinlik giymek isterim sanırım. Ama önce Yavuz'un annesi kabullenecek bu durumu. Biz de ondan sonra yapacağız düğünümüzü.



Yavuz'dan

"Bahar şurda dursana."

"Nerde canım?"

"İlerdeki mağazanın önünde."

Bahar arabayı sağa çekip durdurdu. Dışarıya bakıp ardından bana döndü.

"Niye durduk burda?"

Gülümseyerek konuştum.

"Hadi biraz alışveriş yapalım."

"Alışveriş mi? Ne alacağız?"

"Dekorasyon için birkaç bir şey işte."

Gülümseyip konuştum.

"Sevgilim gerek yok. Her şey çok güzel zaten."

"Ya Bahar lütfen. Senin elin değsin istiyorum eve. Senin dokunuşların güzelleştirin evimizi."

Bahar gülümseyip yüzümü sevdi.

"Tamam. Hadi o zaman."

Gülümseyip indim arabadan. Bahar da inince gidip elini tuttum. Birlikte girdik mobilyacıya. Bana kalsa bütün evi baştan aşağı değiştiririm ama Bahar şu an istemiyor. Ya da bana öyle söylüyor. Mağazaya girince Bahar bakışlarını etrafta gezdirmeye başladı. Ben de dikkatle ona bakıyordum. Beğendiği her şeyi alacağım. Bahar'ın zevkleri güzelleştirsin evimizi.

"Buyrun hoş geldiniz."

Yanımıza gelen mağaza görevlisine bakıp gülümsedim.

"Merhaba, hoş bulduk."

"Ne bakmıştınız? Yardımcı olayım. Oturma odası, yatak odası, mutfak."

Benden önce Bahar girdi lafa.

"Biz sadece birkaç aksesuar bakacaktık."

"Dekorasyon ürünlerimiz alt katta hanımefendi."

Bahar gülümseyip kafa salladı. Ben de gülümseyip yürüdüm. Yatak odası takımlarının yanından geçerken durdurdum Bahar'ı.

"Bahar."

"Efendim canım."

"Şunlara da bakalım mı?"

"Niye hayatım? Ne alacağız ordan?"

Bahar'ın elinden tutup yürüttüm.

"Yatak odasında da eksikler var Bahar."

"Ne eksiği var Yavuz?"

Dudaklarımı büzüp etrafa bakındım.

"Hah, mesela başucu lambası. Bir tane var sadece. Sana da alalım."

Bahar gülerek gelip baktı gece lambalarına.

"Ama bunlar seninkine uymaz ki. Farklı bunlar."

"Tamam, o zaman biz de iki tane alırız sevgilim."

Bahar gülümseyip gece lambalarına bakmaya devam etti. Birinin önünde durup bana döndü.

"Bu nasıl?"

"Harika."

Bahar dudaklarını birbirine bastırıp gülümsedi.

"Yavuz bakmadın bile."

"Sen beğendiysen güzeldir hayatım."

Bahar gülümseyip devam etti bakmaya.

"Bu da güzelmiş aslında."

"O da olur hayatım."

Bahar gülerek az önce beğendiğinin önüne geldi.

"Bu olsun o zaman."

Gülümseyip kafa salladım.

"Olsun. Hadi şimdi de dolap bakalım."

"Dolap?"

"Evet. Benim küçücük dolabıma sığmaz ikimizin kıyafetleri."

"Sığdı ya Yavuz."

"Ama hayatım yeni kıyafetler aldığımızda ne olacak?"

Bahar konuşacakken girdim lafa tekrar.

"Hadi Bahar hadi. Bak bu nasıl?"

Bahar gülümseyip yanıma geldi.

"Ne yapmaya çalışıyorsun sen?"

Gülümseyip kolumu beline doladım.

"Odamızı sen seç istiyorum. Senin beğendiğin gibi olsun istiyorum."

"Dedim ya hayatım, her şey çok güzel."

"I ı, kabul etmiyorum. Sen zahmet olmasın, masraf olmasın diye öyle diyorsun, biliyorum ben."

Bahar dudaklarını birbirine bastırıp gülümsedi.

"Tamam o zaman. Seni iflas ettireyim de gör."

Gülerek kafa salladım.

"Hadi bakalım. O biraz zor da, sen yine de bir dene."

Bahar gülerek ayrıldı benden. Gidip mobilyalara bakmaya başladı. Ben de gülümseyerek izledim sevgilimi.

"Yani Yavuz, iyi ki bir şey almayacağım dedim. Bütün evi baştan düzdük yani."

"Fena mı güzelim. Evimizi gönlüne göre döşedin işte. O soğuk halinden kurtulacak evimiz. Gerçi senin varlığın orayı sıcacık bir yuva yaptı ama yine de senin seçtiğin, senin beğendiğin şeyler olsun evimizde. Benimkiler kazulet gibiydi zaten."

Bahar gülerek çevirdi başını.

"E o zaman biz şunları yerleştirelim, diğerleri de yarın gelecekmiş nasılsa. Onları da yarın hallederiz."

Gülümseyip kafa salladım.

"Tamam canım."

Bahar'la bir sürü şey seçmiştik. Yatak odasını komple değiştirmiştik. Salona daha büyük bir masa aldık, mutfağa birkaç parça bir şey daha. Salon için de birkaç aksesuar seçmişti Bahar. Biz aksesuarları alıp gelmiştik, diğerleri de yarın gelecekti.

"Yavuz şunu bari bana verseydin, doldurdun elini kolunu."

"Tamam hayatım taşıyorum ben. Sen kapıyı aç sadece."

Bahar kafa sallayıp cebimden anahtarı aldı. O kapıyı açarken ben devam ettim.

"Bu arada Bahar, sana da bir anahtar yaptıralım. Diğer anahtar Leyla'da. Başka da yedek yok."

Bahar kafa sallayıp açtı kapıyı. İçeri girince ben de peşinden girdim. Bahar birden arkasını dönüp gözlerini kocaman açtı.

"Hih, Yavuz."

Kaşlarımı çatıp baktım.

"Ne oldu?"

"Ya biz kendimize her şeyi aldık ama Leyla?"

"N'olmuş Leyla'ya?"

"Ona hiçbir şey almadık. Madem artık Karabayır'da kalacak, daha güzel şeyler almak ister o da. Gerçi o seçip beğenir. Tabi, biz değil, o gider beğenir. Ama biz eşyaları değiştirdik, ona bir şey almadık, sormadık diye bize bozulmaz di mi?"

Gülümseyip nefes verdim.

"Bozulmaz hayatım bozulmaz. Zaten dediğin gibi, bir dönsün operasyondan, o istediği gibi değiştirir odasını."

Bahar gülümseyip kafa salladı. Ben de yalandan yüzümü buruşturup devam ettim.

"Artık içeri girebilir miyiz? Kollarım koptu da."

Bahar gülerek uzandı elimdekilere. Kutulardan birini alıp yürüdü salona.

"Gel hadi gel."

Gülerek yürüdüm ben de. Birlikte salona girip kutuları yere bıraktık.

"Yerleştirelim mi hemen, yoksa aç mısın?"

Bahar hevesle oturdu kutuların başına.

"Yok yok, aç değilim. Hadi yerleştirelim şunları. Ay Yavuz, çok güzel şeyler aldık."

Gülümseyip ben de oturdum karşısına. Bahar kutuları açıp içindekileri çıkarırken ben de gülümseyerek baktım mutluluğuna. O sırada kapı çalınca Bahar kaldırdı başını.

"Kim geldi ki? Yoksa Leyla mı?"

Dudak büküp kalktım ayağa.

"Bilmem. Bakalım."

Kapıya yürüyüp açtım. Gördüğüm yüzle kaşlarımı kaldırıp şaşkınca baktım.

"Anne."

Annem de hafifçe gülümseyip konuştu.

"Oğlum."

Hala şaşkınca bakıyordum anneme. Annem de tek kaşı havada bana bakıyordu.

"Hayatım kim gelmiş?"

Bahar yanıma gelip annemi görünce kaşlarını kaldırıp yutkundu. Annem de baştan aşağı süzdü Bahar'ı. Dudaklarımı birbirine bastırıp sıkıntıyla nefes verdim. Hadi buyrun bakalım.


BÖLÜM SONU
🙄

Continue Reading

You'll Also Like

38.7K 2K 32
Kızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi al...
189K 19.7K 33
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
221K 9.1K 38
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
1.5K 180 27
Bazı hayatlar vardır, hepimizin her daim hayallerini kurduğu. Bazı hayatlar vardır, hiçbirimizin hayal etmediği ama yaşayanların olduğu. Bazı hayatla...