Bad Luck [EXO Fanfic]

By skydarknblue

26.2K 1.6K 2.2K

Hikayem için yaptığı kapaklardan ötürü @darknesshcr 'e teşekkür ederim. More

Tanıtım
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Özür
Bölüm 8
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24

Bölüm 9

750 56 230
By skydarknblue

12. sınıf olduğum için YGS-LYS stresiydi vs. uğraştığım için yeni bölüm atamadım. Aklıma yazacak bir şey de gelmiyordu. Bundan sonra düzenli olarak atmayı düşünüyorum. Hikayeyi ben bile unuttum, siz haydi haydiye unutmuşsunuzdur. Yine de okumayı bırakmayın, şu yazarınızı yalnız bırakmayın. Baştan tekrar bir göz gezdirin, teşekkürler. :3

İthaf isteyen varsa mesaj atabilir. ^^

-Haneul'ın Bakış Açısı-

Gelen kişi..tüylerimi diken diken etmişti.

Bahçenin dışında kaldırımda, sokak lambasının altında ellerini cebine koymuş, bulunduğum evi inceliyordu gözleriyle.. Dikkatli baktığımda bu kişinin o gün beni kovalayan ve hala kim olduğunu öğrenemediğim çocuğu bıçaklayan adamın olduğunu anlamıştım. Oturduğum salıncağın iplerini sıkıca tuttum.. Sonunda hiç gerçekleşmesini istemediğim an gelmişti sanırsam.. Beni bulmuştu fakat benim olduğum yere değilde eve doğru bakıyordu.

Arkamda birinin olduğunu hissederek hızla arkama döndüm. Kötü adamın arkadaşlarından birini bekliyordum. Belki ağzımı bağlayıp,beni kaçırır ve işkence edip öldürürlerdi. Sonra da parça parça doğrayıp etlerimi poşete doldurup, denize fırlatırdı, ha? Ama bu olamazdı çünkü arkamdaki kişi Jongin'di. Aslında o da beni öldürmeyi isteyenlerden biri olabilirdi. Başka, kendi çapındaki nedenlerden dolayı.

Yanıma yaklaşırken "Ihım..gece gece ne yapıyorsun burada?" dedi. Ne mi yapıyorum? Bunu beni görmezden gelen ve belki beni öldürme planları yapacak olan insan, Bay Jongin mi sormuştu?

Biraz soğuk bir cevap vererek "Oturuyorum." dedim. Ona 'ee sen?' dememi beklemiyordu herhalde değil mi?

Sokağın karşısına baktığımda adamın gitmiş olduğunu fark ettim. Nereye kaybolmuştu? Jongin'in zamanlaması ilk kez işe yaramıştı. O adam bu evi nasıl ve nereden bulmuştu? Endişelerim tekrar artmaya başlıyordu. Tam olayı unutmaya çalışırken birden bu kadar zaman geçmesine rağmen neden geldi?

Derin düşüncelere dalmış olan Jongin birden "I-ıı.... evde kalabilirsin fakat tek bir şartla." dedi.

Ona belli etmemek için olabildiğince doğal davranmaya çalıştım ve "Neymiş o şart?" dedim heyecanla.. Hey! Bir dakika.. Yeni idrak edebilmiştim, evde kalmama izin vereceğini mi söyledi? Ve bir şartı olduğunu da >.<

Soruma cevap olarak gereksiz ve alakasız bir cevap almıştım. Jongin soğuk bir tavırla "Benden uzak duracaksın.." dedi.. Ben ona yakın olmayı çok mu istiyordum sanıyor yoksa bu çocuk? Böyle düşünmeme rağmen neden kalbim bu kadar çok acımıştı ve bu sözü kafamı bu kadar çok kurcalamıştı?

Bay Jongin hiç hoş değil.. Yoksa sana aşık olmamdan mı korkuyorsun? Bunun asla olmayacağına garanti verebilirim.. Jongin'e bakıp gözlerimi devirdim. "Hiç merak etme sen, bende aynı düşüncedeyim." dedim. Oturduğum salıncaktan kalktım. Jongin'in yüzüne bile bakmadan içeriye doğru yürüdüm..

Odama gelip pencerenin kenarından dışarıya baktım. Şu anda Jongin'in dediklerini kafaya takmakla uğraşamazdım. Daha mühim işlerim var, canımın derdindeyim.

Dışarıya biraz daha baktıktan sonra etrafta kimsenin olmadığını kesinleştirince pencerenin kenarından çekildim. Perdeyi kapatırken, Jongin'in elleri cebinde bahçe kapısından dışarıya çıktığını görmüştüm. Sokak lambasının altından geçerken ifadelerinin kızgın olduğu anlaşılıyordu. Yüzüne değen ışıkla yüz hatları daha da belirginleşiyordu. Durduk yere neye sinirlenmişti, bu şimdi?

İçimden onu takip etmek geçiyordu. Ama takip edip elime ne geçecekti ki? Onu sakinleştirmeye mi çalışacaktım? Off, Haneul. Ne saçmalıyorsun yine? Çocuk biraz önce benden uzak dur dedi. Belalı bir tip demek ki.

Takip etme fikrimden vazgeçip pencerenin kenarından çekilip yatağıma uzandım..

* * * * *

Jongin, Sehun ile buluşacaktı. Artık bir işe girip çalışması gerekiyordu. Sehun'un bir arkadaşının kafesinde garsonluk işi bulmuştu. İşe başlar mı başlamaz mı, bilmiyordum. Jongin'in Sehun'un yanına gittiğini düşünerek yataktan kalktım.

"Haneuul!" Min ah'ın sesini duyunca yatağı toparlamayı bırakarak salona gittim.

"Efendim." verdiğim cevap ile biraz afallamıştı. "Ne oldu?" diye ekledim.

"Üstünü bile giyinmemişsin, ohoo ~ bu ne hal? Bir de ne olduğunu soruyorsun." dedi.

Kendimi incelediğimde saçı başı dağınık, kedili mavi renkli pijamalarıyla, bir hortlak gibiydim. Ve karnımın açlıktan guruldamasını da unutmayalım.

Elimi enseme götürdüm ve saçımı karıştırmaya başladım. Min Ah kolumdan iteklerken "Ya kızım! Git giyinsene. Minseok gene kızmasın bak." dedi. Minseok! Shit! Benim kafa 300-500... Dans pratiğini bırak hayatı unutmuşum neredeyse.

Üzerimi değiştirmeden önce yüzümü yıkamak için lavabonun kapısına doğru yöneldim. Sağ elimle çapaklı gözlerimi ovuştururken, sol elimle de lavabonun kapısını açıyordum. Lavabonun yanındaki odanın kapısı açıldı ve içeriden bilin bakalım kim çıktı? Jongin...

Onu görünce olduğum yerde kalakalmıştım. Gözümdeki elimi çektim ve elime gelen çapağa baktı. Jongin tepkisizce bakıyordu. Gözlerini başka yöne çevirdi ve içeriye doğru yürümeye başladı.

Elimdeki çapak! Çocuk eminim benden iğrenmiştir. Amacım neydi ki benim, birde çapağı gözümden alıp bakıyorum. Burnumdan sümük çıkarıp oynamak gibi. İğrenç..

Yakışıklı bir erkekle aynı evde kalmama rağmen bu kadar pasaklı ve rahat davranmam büyük bir cesaret gerçekten. Onunla duygusal şeyler yaşamayacak olsam bile kızlık onuruma yazık olur, kendime biraz daha özen göstermeliyim.

Lavaboya girip, yüzümü yıkayıp, odamı toplamaya gittim.

Üzerime beyaz bir tişört ve altıma dar paça, siyah renkte bir pantolon giydim. Biraz önceki halime göre idare eder vaziyetteydim. Neyse ki yüzüm güzel. (Kızdaki öz güven asdfg.)

Min Ah'ın hazırladığı kahvaltıyı yeyip evden çıktık.

* * * * *

Dans pratik binasına Min Ah ile giderken yolda Mark ile karşılaşmıştık.

Min Ah, Mark'ı fark ederek"Selam, Mark." dedi. Mark, Min ah'ın sesini duyunca bizim olduğumuz tarafa yöneldi. "Selam, kızlar." diyerek yanımıza geldi. Min Ah'a bakıp kocaman gülümsedi. Bana baktığında dudakları hafif gülümsemişti. Sanırım geçen ki tavrım yüzünden bana hala kırgındı.

Dans pratik binasının önüne geldiğimizde Min Ah durakladı ve "Ben Min Seok'a kahve alıp geleceğim." dedi.

Mark "Bekle, birlikte gidelim." dedi. İkisinin peşlerine takılıp, karşı yoldaki kafeye gittik.

İçeriye girdiğimizde etrafa bakındım, belki Joon'u görürüm diye. Mark ve Min Ah ücreti ödemek için kasaya gittiler. o sıra bende pastalara bakıyordum. Çilekli, muzlu, en sevdiğim olan kakaolu... Hepsi harika görünüyordu.

"En çok hangisini beğendin?" sıcak ve erkeksi sesin kime ait olduğunu anlamak için kafamı kaldırdım.

Gülümseyerek "Joon." dedim ve pastalara tekrar bakıp elimle kakaolu olanı işaret ettim. Joon gülümsedi. "Bugün dans pratiğinden sonra işin yoksa, seninle vakit geçirmeme izin verir misin?" dedi.

"Neden olmasın."

Pasta vitrinin arkasından birisi "Akşam meşgul olduğunu zannediyordum." dedi. Joon ve ben sesin olduğu yere baktık.

"Senin burada ne işin var, Jongin?" diye sordum ve ekledim. "Meşgul filan değilim, ayrıca sanane." dedim.

"Çalışıyorum, ne yapıyor gibi gözüküyorum?" dedi ve pastalardan birisini alacak olan müşterinin sesiyle yanımızdan gitmek zorunda kaldı.

Joon'a bakıp "Sana kolay gelsin, ona dikkat et derim." dedim ve Joon gülerek mırıldandı. "Asıl dikkat etmesi gereken o."

Jongin müşteriye pastayı verip, tekrar yanımıza doğru geliyordu. Hani ondan uzak duracaktım. Ondan uzak durmamı engelliyor.

Min Ah ve Mark kahveyi alıp yanımıza geldiler. Abisini görünce o da şaşırmıştı.

Min Ah "Sehun'un arkadaşının kafesi demek bu kafeydi." dedi ve gülümseyrek ekledi. "Ehh o zaman birlikte gelir gideriz artık."

Mark "Biz artık gidelim." dedi. Joon'a "Çıkınca ben sana haber veririm, görüşürüz." dedim.

Sonunda kafeden ayrılıp dans pratik binasına gidebilmiştik. Min ah, Min Seok'a kahveyi uzatıp "Bu senin için." dedi. Min Seok bu küçük jesti için şaşırmıştı ve teşekkür edip, kahveyi elinden aldı.

* * * * *

Dans pratiği bitince Min Seok ve Mark, Min Ah'ı bırakacağını söyledi. Bende Joon'u aramıştım. Beni kafeye çağırdı. Onun çıkış saatine biraz daha vardı, bu yüzden kafeye gidip masalardan birine oturup onu beklemeye başladım.

Jongin'de hala kafedeydi. Onu görmek yeterince canımı sıkmaya başlamıştı. Söylediği ile davranışları birbirini tutmuyordu.

Joon önlüğünü çıkardı, sanırım artık gidebilecektik. Tezgahın arkasından büyük bir paketi eline alıp yanıma geldi. Oturduğum yerden kalktım.

Joon "Hadi gidelim." dedi, kafeden çıktık. Nereye gidecektik hiç bilmiyorum. Joon'a güvenerek, onunla birlikte yürümeye devam ettim.

Jongin'in Joon'u sapık sandığı parka geldiğimizde Joon duraksadı ve "Oturalım mı?" diye sordu, kafam ile onay verdim. Boş yerlerden bir yere oturduk. Joon ne olduğunu anlamadığım elindeki paketi masanın üzerine koydu ve bana bakıp "Açsana." dedi. "Ne ki bu?" diye sordum.

"Açınca görürsün."

Paketin üzerindeki kurdeleyi yavaşça çıkarttım. Üzeri hediye paketi ile kaplanmıştı. Üzerindeki paketi de çıkardığımda paketin pasta paketi olduğunu anladım. Joon'a bakıp gülümsedim. "Hiç gerek yoktu ama." dedim ve ekledim. "Teşekkür ederim."

"Sorun değil." dedi. Pastanın paketini açmakta zorlandığımı fark edince açmama yardım ederek "Dur sana yardım edeyim." dedi.

Pastayı birlikte yemeye başladık, bir yandan da sohbet ediyorduk. Gecenin karanlığını aydınlatan sokak lambasıyla, bir parkta sadece Joon ve ben vardık.

Köpek havlamasıyla irkilmiştim. Köpek sesinin nereden geldiğine baktım. Karanlık olduğunu için sahiplerinin yüzünü göremiyordum. İki uzun çocuk ve yanlarında kısa boylu bir çocuk daha vardı. Biraz daha bize doğru yürüdüklerinde sokak lambasının ışığı yüzlerine vurdu. Kısa boylu olan Min Seok'tu. Bizi görünce "Selam, Haneul." dedi ve yanımıza doğru geldi. Diğer ikisine bakıyordum hala. Köpeğin sahibi Sehun ve yanında dikilen Jongin... Ne iişleri var bunların burada? Her yerde karşıma çıkmak zorundalar mı?

Min Seok elini omzuma koyunca ona döndüm ve "Selam. Burada ne işiniz var?" dedim. "Köpeği yürüyüşe çıkarmaya geldik, asıl siz burada pasta filan ne yapıyorsunuz bakalım?" dedi. Jongin ve Sehun'da yanımıza geldi. Sehun "Yoksa siz ikiniz? Ha? Çıkıyor musunuz?" diyerek gülmeye başladı. "Hayır, hayır. yok öyle bir şey tabi ki." dedim. Joon beni şaşırtarak "Belki, bundan sizene." dedi.

Sehun "Ooo~ Biraz ağır olmadı mı dostum." dedi.

Jongin araya girip "Evet, bizi ilgilendirmez. Hadi gidelim." dedi. Sehun'un elindeki tasmayı alıp köpekle başka yöne doğru yürümeye başladı.

Min seok "Bunun neyi var böyle?" dedi. Sehun'da "Görüşürüz." diyerek, Jongin'in peşinden gitti.

Joon'a bakıp "Gidelim artık." dedim. Bu durumdan rahatsız olmuştum.

Joon ayağa kalkıp "Peki, gidelim." dedi. Min Seok ile vedalaştım.

* * * * *

Joon beni eve bıraktığında kapının önünde ona sordum. "Neden öyle söyledin?"

"Ne söyledim ki?"

"Dedin ya, belki." parmaklarımla oynamaya başladım ve etrafıma bakındım.

"Haa.. Şey sadece birlikte olup olmamamız onları ilgilendirmez. O yüzden." dedi ve ekledi. "Sence de öyle değil mi?"

"Evet, yani." parmaklarımla oynamayı bırakıp "İçeri gireyim artık ben." dedim.

El sallayıp "Görüşürüz." dedi.

İçeriye girdiğimde Min Ah'ın yanına gittim. Olanları ona anlatmak istiyordum.

Min Ah'a ne olup bittiğini anlatmıştım. "Joon belki dedi."

"Neden bu kadar heyecanlandın ki?" diye sordu.

"Ya ne bileyim, bilmem." lafı değiştirmeyi istiyordum.

"Yoksa sen?" dedi ve üzülmüş gibi "Ya inanmıyorum sana. o çocukla olmaz bak, Haneul. Sakın ona aşık olduğunu söyleme bana." dedi.

"Neden böyle bir tepki verdiğini anlamıyorum. Neyi var ki onun?"

"Mark'a sorarsın artık."

"Sanki söyleyecek de." dedim ve ekledim "Sen neden söylemiyorsun?"

"İşte!" deyip, oturduğu yerden kalktı "Neyse ya, boşver bunları. Uyuyalım artık." dedi ve odasına gitti.

Hiç anlamıyorum, ona neden bu kadar düşman gözüyle bakıyorlar. Bana ondan uzak durmamı söylüyorlar ama nedenini neden söylemiyorlar.



Continue Reading

You'll Also Like

18.7K 1.9K 39
Jisung,yanlış zamana denk gelen kızgınlığı yüzünden Lee Minho ile birlikte oldu. Omegaverse & MinSung ✪✪✪
160K 16.9K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
264K 25K 26
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...
130K 22.5K 17
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting