Yansıma

By bluemonument

45.1K 2.9K 1.7K

"Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar. Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir"... More

S.1 Ep.1 "Ne işin var burda?"
S.2 Ep.2 "Buralar sana göre değil doktor, buralar tehlikeli"
S.1 Ep.3 "Nasılsa anlayacaksın buraya ait olmadığını"
S.1 Ep.4 "Kalbim buz tutmuş benim"
S.1 Ep.5 "İki tarafı da keskin bir bıçak"
S.1 Ep.6 "Gözlerine baktıkça daha iyi hissettim kendimi"
S.1 Ep.7 "Bana aşık olmayı öğretir misin"
S.1 Ep.8 "Gidenin arkasından bakmak ne berbat bir şey"
S.1 Ep.9 "Bir derdim var bin dermana değişmem"
S.1 Ep.10 "Kalp seçer seveceği kalbi"
S.1 Ep.11 "Bırak da kimi seveceğime ben kendim karar vereyim"
S1. Ep.12 "Hiçbir kötülüğün olmadığı, sadece ikimizin olduğu bir dünya"
S.2 Ep.1 "Kendime engel olmaya çalışırken, farkında olmadan sevmişim"
S.2 Ep.2 "Senden gelen her şey kabulüm benim"
S.2 Ep.3 "Benim lanetim eninde sonunda gelip seni bulur"
S.2 Ep.4 "İnsan yanlış kişiyi sevince anlıyor gerçekten aşık olduğunu"
S.2 Ep.5 "Benden umudu kessin, hayatına baksın istiyorum"
S.2 Ep.6 "Ölümüne sevmek"
S.2 Ep.7 "Kırık bir kalp"
S.2 Ep.8 "Buralardan gitmek gerçekten zor olacak"
S.2 Ep.9 "Evlenelim mi"
S.2 Ep.11 "Gözlerim kamaşıyor sana bakarken"
S.2 Ep.12 "Hiç bırakma ellerimi Yavuz"
S.2 Ep.13 "İkimiz de kül oluruz bu yangında"
S.2 Ep.14 "İşte şimdi ölebilirim"
S.3 Ep.1 "Ömrüm geçsin bu rüyanın içinde"
S.3 Ep.2 "Çok mutlu olalım biz, hep çok mutlu olalım"
S.3 Ep.3 "Hayatımız en mutlu olduğumuz anda donup kalsa keşke"
S.3 Ep.4 "Yaşadığın mutluluğun kıymetini bil"
S.3 Ep.5 "Seversem abartırım"
S.3 Ep.6 "Benim evim sensin"
S.3 Ep.7 "Onun bende huzur bulması öyle muhteşem ki"
S.3 Ep.8 "Gözlerin yelkenimin fenerleri"
S.3 Ep.9 "Birlikte ilk operasyonumuz"
S.3 Ep.10 "Seni bırakıp gitmem"
S.3 Ep.11 "Öleceksek beraber öleceğiz"
S.3 Ep.12 "Ben seni yaralarınla birlikte sevdim"
S.3 Ep.13 "Bu kısacık ömre ne çok acı sığdırmışsın"
S.3 Ep.14 "Yavuz'un yanında bambaşka bir Bahar çıkıyor ortaya"
S.3 Ep.15 "Kızın bana emanet"
S.4 Ep.1 "Kollarında yaşayıp, kollarında öleyim"
S.4 Ep.2 "Seni kendimden çıkarsam, geriye sıfır bile kalmaz"
S.4 Ep.3 "Her gün yeni baştan, sana aşkla bağlı kalacağıma yemin edeceğim"
S.4 Ep.4 "Kelimelerin ötesinde seviyorum seni"
S.4 Ep.5 "Benim hayatım bu"
S.4 Ep.6 "Hem hasretimsin hem vuslatım"
S.4 Ep.7 "Bir gülüşüne dünyaları yakarım"
S.4 Ep.8 "Kalbimi bir tek sana açıyorum"
S.4 Ep.9 "Bakalım bundan nasıl kurtulacaksın Bahar Karasu"
S.4 Ep.10 "Bir daha seni asla bırakmayacağım"
S.4 Ep.11 "Bütün korkum Yavuz için"
S.4 Ep.12 "Ne zaman kapasam gözlerimi, sevgilimin ay yüzü bekliyor oluyor beni"
S.4 Ep.13 "Bugün çok güzel bir gün olacak..."
S.4 Ep.14 "Veda💕Benim Yavuz'dan sonram yok"
Duyuru‼️

S.2 Ep.10 "Aklımızla bulamadığımız yolu, kalbimiz bulur belki"

664 56 7
By bluemonument

Bahar'dan

"Sinan şöyle bakmayı keser misin lütfen?"

"Tamam ya sen de ne taktın bana?"

Kaşlarımı kaldırıp şaşkınca baktım.

"Ben mi taktım sana? Asıl sen bana taktın. Dünden beri sırıtıp duruyorsun. İyi ki bir evleniyoruz."

Sinan kendini tutamayıp sesli sesli güldü. Ben de ters ters bakıyordum. O sırada odanın kapısı açılıp bir asker girdi içeri. Sinan'a başıyla selam verip konuştu.

"Komutanım, Erdem yarbay sizleri çağırıyor."

Sinan kafa sallayıp konuştu.

"Tamam. Geliyoruz."

Asker selam verip çıkınca Sinan ayağa kalktı. Biz de peşi sıra kalktık.

"Hadi bakalım. Operasyon emri gelmiş olabilir."

Keşanlı hevesle gülerek konuştu.

"Nihayet komutanım ya. Otur otur bir yerlerim kadayıflandı burda."

Keşanlı'nın hevesine gülüp çıktık dinlenme odasından. Birkaç gündür sınırötesi bir operasyon planlanıyordu. Tehdit edilen Türkmen köylülerini bizim tarafa getirecektik. Erdem yarbay bizleri çağırdığına göre, belli ki ayarlandı her şey. Aslında Keşanlı haklı. Bu kadar sakinlik bize fazla geliyor. Dönelim bakalım aksiyonlu günlerimize.



Yavuz'dan

"Yavuz hadisene ne yapıyorsun iki saattir?"

"Geldim geldim."

Saçlarımı düzeltip çıktım banyodan. Salona geçince Leyla bana döndü.

"Neye hazırlanıyorsun bu kadar acaba? Bahar'la mı buluşacaksınız?"

Leyla'nın imalı imalı sırıtmasana gülüp göz devirdim. 

"Hayır canım ne alakası var? Her zamanki sabah rutinim işte."

"Hıı, evet."

"Leyla, kimseyle buluşmayacağım. İşe gideceğim sadece."

Leyla sırıtarak kafa salladı.

"Hadi artık hazırsan çıkabilir miyiz?"

"Çıkalım çıkalım, hadi."

Ceketimi alınca birlikte çıktık evden.

"Sen gitmiyor musun bugün işine?"

"Yok. Merkezde işim yok. Göstermelik işime de devam etmeme gerek olmadığına göre boşum yani."

"Sahi o iş n'oldu? Sinan bir şeyler söylemişti de, sonra havada kaldı. Ne bu kafede şarkı söyleme meselesi?"

"Ya, sen geçen gece telefonda öyle bir şeyler söyleyince ben de bir kafeye gittim. İş için işte. Sinan da görmüş beni, peşimden geldi. Ama patron denen herif dallamanın teki çıkınca ayrılıyordum kafeden. Sinan da görünce bir sorun olduğunu anladı. Ben de işten ayrıldım, ondan patron biraz ters yaptı dedim. Öyle yani. Ama neyse ki bitti şu uydurma iş."

Kaşlarımı çatıp baktım.

"Dallanamın teki çıktı derken?"

Leyla gülüp koluma girdi.

"Ya abicim atar yapmana gerek yok. Biliyorsun ben halledebiliyorum böyle şeyleri."

Gülüp çevirdim başımı. Ardından tekrar Leyla'ya döndüm.

"E peki işin yoksa sen nereye gidiyorsun?"

"Seninle geliyorum."

"Benimle mi? Hastaneye?"

"Evet. Bütün gün evde yalnız başıma sıkıntıdan patlarım ben."

"İyi de güzelim hastanede ne yapacaksın? Yine sıkılırsın. E, Erdem abinin kızıyla falan tanışmıştın. Onların yanına gitsene."

"Yok ya, onlar da evdeler zaten. Ben evde kalmak istemediğim için geliyorum seninle."

"Sen nerden biliyorsun evde olduklarını?"

Leyla tek kaşını kaldırıp baktı. Ardından gülüp konuştu.

"Teessüf ederim abicim, tabi ki biliyorum. Fatma hamile biliyorsun, hani Ali Haydar abinin karısı."

"Evet."

"İşte, operasyona giderken Fatma'yı Erdem yarbayın evine bırakıyor yalnız kalmasın diye. Evdeler yani."

Kaşlarımı kaldırıp durdum.

"Operasyona mı gittiler yani?"

Leyla dudaklarını birbirine bastırıp gülümsedi.

"Merak etme, sağ salim dönerler inşallah."

Derin bir nefes alıp dudaklarımı birbirine bastırdım.

"İnşallah."

Leyla da gülümseyip arabaya geçti. Ben de direksiyona geçtim. Tedirgin oldum ben şimdi ama. Bahar da aramadı. Arayıp ne diyecek Yavuz? Biz operasyona gidiyoruz, haberin olsun mu diyecek? Sanki daha önce arayıp haber mi veriyordu? Ama şimdi evleneceğiz ya, haber verebilirdi bence. Of Yavuz, gerçekten salaksın sen. Sanki gerçek bir evlilik yapıyorsunuz. Bahar senin gerçekten karın olmayacak. Sen kendini bu fikre çok kaptırma istersen. Sonra üzülen sen olursun.

Arabadan inmiş, Leyla'yla birlikte hastaneye yürüyorduk. Merdivenleri çıkıp girdik hastaneden. Hemşire bankosunun önünden geçerken Sema hemşire seslenince durup o tarafa döndük.

"Yavuz bey, günaydın."

"Günaydın Sema."

Sema dudaklarını büküp yanımıza geldi. Derin bir nefes alıp kederle baktı.

"Gidecek olmanıza çok üzüldük Yavuz bey. Kısa bir zaman olmuştu ama alışmıştık size."

Gülümseyip Leyla'ya baktım. O da kaşlarını kaldırıp gülümsedi. Ben de Sema'ya dönüp konuştum.

"Merak etme Sema hemşire, bir yere gitmiyorum."

Sema kaşlarını kaldırıp şaşkınca baktı.

"Nasıl yani? Tayininiz çıkmış diye duydum."

"Evet, tayinim çıkmıştı ama durdurmanın bir yolunu bulduk."

Sema merakla bakarken ben de gülümsedim. Nasılsa öğrenecekler. Saklanacak bir şey de değil zaten. Yoksa herkese söylemeyecek miyiz? Bahar askerlerine söyler mi acaba? Ben de söylemesem mi ki? Ama saklamak da çok saçma ve gereksiz. Leyla hafifçe öksürünce toparlanıp devam ettim.

"Evleniyorum da ben. Yani, kağıt üzerinde bir evlilik. Formaliteden. Burda kalabilmek için."

Sema'nın şaşkınlığı iki katına çıktı anında. Gözlerini kocaman açıp baktı.

"Evleniyor musunuz? A a, çok şaşırdım. Ayrıca burda kalacak olmamıza da çok sevindim. Şey, acaba kiminle evleniyorsunuz?"

"Bahar üsteğmenle."

Sema dudaklarını birbirine bastırıp gülümsedi. Ardından sırıtarak konuştu.

"Anladım. Bahar hanım da çok sevilen biridir burda. Yani, çok tatlı bir çift olmuşsunuz."

"Çift falan yok Sema hemşire. Formalite diyorum."

Sema ifadesini bozmadan kafa salladı.

"Anladım. Neyse, hayırlısı olsun. Dediğim gibi çok sevindim. Yani burda kalacak olmanıza. Ben işimin başına döneyim. Size de kolay gelsin."

Dudaklarımı birbirine bastırıp kafa salladım. Sema da Leyla'ya da bir bakış atıp gitti. Leyla yanımda kıkırdarken nefes alıp devam ettim yürümeye.

"Gülmeyi kes Leyla. Hadi."

Leyla boğazını temizleyip yetişti bana. Ben de için için gülüyordum. Bahar söyledi mi acaba arkadaşlarına? Onlar nasıl tepki verdiler acaba?

"Yavuz, sen acilde mi çalışacaksın?"

"Evet."

"Ben de bahçeye gideyim o zaman."

"Olur."

"Sen beni geçiştiriyor musun Yavuz?"

"Hayır canım niye geçiştireyim? Ne istiyorsan yap diyorum."

Leyla tam konuşacakken gelen sesle durup geri döndük.

"Doktor! Doktor!"

Kaşlarımı kaldırıp baktım.

"Nazlı."

Nazlı da bizi görünce telaşla bize doğru koştu.

"Yavuz abi, Leyla!"

"Nazlı bir sakin ol, ne oldu?"

"Fatma abla, Fatma ablanın sancısı tuttu. Taksiyle getirdik. Annem yanında. Ben de sedye falan bakayım diye girdim içeri."

"Tamam tamam sakin ol. Sema hemşire bir tekerlekli sandalye getirin. Melek hanıma da haber verin."

Sema kafa sallayıp hızla giderken biz de Nazlı'yla birlikte koşar adım yürüdük. Biz tam hastaneden çıkmıştık ki, Güler ablayla Fatma'yı görünce durduk. Güler abla bana bakıp telaşla konuştu.

"Yavuz, sancısı tuttu. Daha biraz vakti vardı ama biz çok sancılanınca getirdik."

"Tamam Güler abla, hemen alalım içeri. Melek'e de haber verildi. Hadi Fatma."

Fatma'nın diğer tarafına da ben geçip yürüttüm. O sırada Sema hemşire geldi tekerlekli sandalyeyle.

"Hah, Fatma otur şöyle. Yavaş, tamam."

Fatma'yı sandalyeye oturtup arkasına geçtim. Hızla iterek yürüdüm koridorda. Diğerleri de yanımdan geliyorlardı.

"Melek hanıma haber verdiniz mi?"

"Evet Yavuz bey, geliyor."

Kafa sallayıp hızla yürüdüm koridorda. Melek gelip önümüzde durdu.

"Fatma hanım."

"Daha vakti vardı doktor hanım. Bebeğime bir şey olmaz di mi?"

Melek gülümseyip sakince konuştu.

"Sakin ol Fatmacım. Hadi seni bir muayene edelim bakalım."

Fatma endişeyle bakıp kafa salladı. Ellerini karnının üstüne getirmiş, yüzünü buruşturmuş korkuyla bakıyordu. Odanın önüne gelince Sema hemşire benden devraldı sandalyeyi. Melek'le birlikte içeri girip kapıyı kapattılar. Biz de dışarda kaldık. Derin bir nefes alıp arkama döndüm. Güler abla ve Nazlı tedirgin şekilde bakıyorlardı. Gülümseyip sakinleştirmek için konuştum.

"Merak etmeyin. Anormal bir durum olduğunu sanmıyorum."

"İnşallah yoktur. Bu kez de bebeğe bir şey olursa, ne Fatma ne Ali Haydar toparlanamazlar."

Kaşlarımı kaldırıp baktım.

"Bu kez de derken Güler abla?"

Güler abla dudaklarını birbirine bastırıp baktı.

"Daha evvel bir bebeklerini kaybettiler. Hem de doğumda. Fatma bu sefer çok dikkat ediyordu. Daha birkaç haftası var ama inşallah bir şey olmaz."

Dudaklarımı birbirine bastırıp baktım.

"Anladım. Çok zor bir durum tabi."

O sırada odanın kapısı açılınca döndüm hemen.

"Melek, bir sıkıntı yok di mi?"

"Yok Yavuz. Sadece küçük bey daha fazla beklemek istememiş gibi duruyor. Doğum başlamış. Fatma'yı birazdan doğuma alacağız. Ben de hazırlanmaya gidiyorum."

Gülümseyip kafa salladım.

"Tamam."

Sema hemşire Fatma'yı çıkarınca ona döndük bu sefer. Güler abla hemen gidip elini tuttu.

"Fatma, doktor bir sorun yok dedi. Korkma tamam mı?"

Fatma dudaklarını büküp kafa salladı. Ben de gülümseyip. Elimi omzuna getirdim.

"Merak etme Fatma. Hiçbir sorun yok. Sadece oğluna biraz erken kavuşacaksın."

Fatma yutkunup gülümsedi.

"İnşallah Yavuz."

Ardından Güler ablaya dönüp devam etti.

"Güler abla, Ali Haydar'a haber vermeyin. Operasyonda aklı bizde kalmasın."

Güler abla emin olamadan bakınca Fatma abla elini sıkıca tutup devam etti.

"Sağ salim oğlumu bir kucağıma alayım, sonra ararız."

Güler abla gülümseyip kafa salladı.

"Tamam Fatmacım. Sen düşünme şimdi bunları. Birazdan oğlunu kucağına alacaksın. Bunu düşün."

Fatma gülümseyip kafa salladı.

"Artık anne adayımızı götürmem lazım."

Sema'ya bakıp kafa salladım.

"Tamam Sema."

Sema Fatma'yı götürürken biz de peşinden yürüdük. Onlar doğumhaneye girince biz de kapının önünde beklemeye başladık. Kocası yanında değilken doğuma girmesi üzmüş müdür acaba Fatma'yı?

"Ali Haydar abinin olmaması çok kötü oldu. İnsan böyle bir anda eşinin de yanında olmasını ister elbet."

Nazlı'ya bakıp burukça gülümsedim.

"Eşi yoksa biz burdayız Nazlı. Hem asker eşi olmak kolay değil. Benim de istediğim birçok anda baban yoktu yanımda. Ama hiç şikayet etmedim. Keyfinden yapmıyordu çünkü. Vatanı koruyordu. Ben de hep onunla gurur duydum. Fatma da öyle. Ayrıca o çok güçlü bir kadın. Birazdan da anne olacak inşallah."

Nazlı Güler ablanın koluna girip çenesini omzuna dayadı.

"İnşallah."

Başımı çevirip Leyla'ya baktım. O da gülümseyerek bakıyordu bana. Asker eşi olmak ne demek ben de öğreneceğim yakında. Onlarınki gibi olmayacak belki benimki ama ben de hep gurur duyacağım bununla.



Bahar'dan

"Beyler buraya toplayıp dönüyoruz artık. İyi işti. Zayiat vermeden dönüyoruz çok şükür."

Sinan'a bakıp kafa salladım. Operasyon başarıyla bitmişti. Biz de birazdan dönecektik. O sırada gözüm Hafız'a takılınca kaşlarımı çatıp baktım.

"Hafız, hayrola?"

Hafız bana bakıp düzeltti düşünceli ifadesini.

"Yok bir şey komutanım."

"Nasıl yok bir şey? Kafanı kurcalayan bir şeyler var gibi."

Hafız derin bir nefes alıp gülümsedi.

"Aklım Fatma'da kaldı komutanım. Sabah biraz sancısı var gibiydi de."

Dudaklarımı birbirine bastırıp gülümsedim.

"Anladım. E normaldir heralde bunlar. Yani doğuma çok bir şey kalmadı. Di mi?"

"Evet komutanım, birkaç hafta kaldı."

Gülümseyip elimi omzuna getirdim.

"Hayırlısıyla alacaksınız evladınızı kucağınıza inşallah. Hem Fatma yalnız değildir. Güler ablayla Nazlı yanında di mi?"

"Evet komutanım."

Gülümseyip kafa salladım. O sırada telefonum çalınca çıkardım cebimden. Yavuz arıyor. Boğazımı temizleyip açtım telefonu.

"Efendim."

"Alo Bahar, umarım olmayacak bir zamanda aramadım. Müsaitsin di mi?"

"Müsaitim müsaitim. Bir şey mi oldu?"

"Ali Haydar abi yanında mı?"

Kaşlarımı kaldırıp Hafız'a bir bakış attım. O da kaşlarını çatıp baktı.

"Evet."

"Ben bir haber vermek için aradım."

Tedirgince dudaklarımı kemirdim. Umarım kötü bir haber değildir.

"Dinliyorum Yavuz."

"Fatma doğum yaptı. Sağlıklı bir erkek çocuğu dünyaya getirdi. Daha evvel arayamadık operasyondasınız diye."

Yüz kaslarım gevşedi anında. Hafifçe tebessüm edip bir şey diyemeden kaldım.

"Bahar, orda mısın?"

"Burdayım burdayım."

"Fatma Ali Haydar abiyle konuşmak istiyor. Verebilir misin."

"Veriyorum."

Dönüp Hafıza baktım. O da tedirgince bakıyordu. Telefonu uzatıp konuştum.

"Telefon sana Hafız."

Hafız korkuyla baktı.

"Kötü bir haber mi komutanım?"

"Yok yok değil. Al sen telefonu. Fatma konuşacakmış seninle."

Hafız telefonu alıp kulağına götürdü. Diğerleri de bendeki meraklı bakışlarını Hafız'a çevirirler. Sinan da yaklaşıp kısık sesle sordu.

"Bahar n'oluyor?"

Cevap vermeyip başımla Hafız'ı işaret ettim. Sinan da bakışlarını Hafız'a çevirdi. Hafız bir şey demeden dinliyordu karşı tarafı. Ardından yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı. Ben de gülümsedim anında. Diğerleri merakla bakarken Hafız telefonu indirip dolu gözlerle gülümsedi.

"Baba olmuşum."

Herkesin tedirgin bakışları yerini kocaman gülüşlere bıraktı. Hızlıca gidip sarıldılar Hafız'a. Onlar birbirlerine sarılırken ben de gülümseyerek bakıyordum. Hayat ne garip. Hayatının en mutlu haberini en olmadık anda alabiliyorsun böyle. Sınırötesinde, zorlu bir operasyon sonunda, yıllardır beklediğin o müjdeli haberi alıyorsun. Diğerleri ayrılınca Hafız bana bakıp gülümsedi dolu gözlerle. Ben de gidip sarıldım.

"Tebrik ederim Hafız. Allah analı babalı büyütsün."

"Amin komutanım sağolun."

Sırtını patpatlayıp ayrıldım. Hafız'ın verdiği telefonu cebime koyup konuştum.

"E hadi bir an evvel dönelim artık. Gidip küçük beyle tanışalım."

Hepsi gülerek baktılar. Hafız'ın mutluluğu hepimizin mutluluğuydu. Yıllardır bebek hasretiyle yanıyordu yürekleri. Nihayet bir evlat sahibi oldular. Biz de en az onlar kadar mutluyduk.

Hastaneye gelmiş hızla yürüyorduk. Fatma'nın olduğu odanın önüne gelmiştik ki, Yavuz çıktı içerden. Bizi görünce şaşırıp gülümsedi. Hafız hemen telaşla konuştu.

"Fatma nasıl Yavuz, oğlum nasıl?"

Yavuz gülümseyip elini Hafız'ın omzuna getirdi.

"İyiler Ali Haydar abi. Seni bekliyorlar."

Hafız heyecanla gülüp girdi odadan içeri. Yavuz da bana döndü.

"Nasılsın Bahar?"

"İyiyim. Güzel haberi aldık daha iyi olduk."

Yavuz gülümseyip kafa salladı. Ardından time bir bakış atıp biraz daha yaklaştı bana.

"Biraz konuşalım mı?"

"Tabi."

Yavuz kafa sallayıp eliyle yol gösterince, timden ayrılıp yürüdük koridor boyu. Yavuz durup bana dönünce ben de durdum. Yavuz gülümseyip ellerini üzerindeki doktor önlüğünün cebine soktu.

"Yorgun görünüyorsun."

"Yorucu bir operasyondu. Ama hepimiz iyiyiz. Sağ salim döndük çok şükür."

"Çok şükür."

Dudaklarımı birbirine bastırıp gülümsedim. Yavuz da gülümseyip devam etti.

"Bahar, şu evlilikle ilgili, yani fikrin değişti mi?"

Kaşlarımı çatıp baktım.

"Niye değişsin?"

Yavuz dudak büküp konuştu.

"Yani ne bileyim? Belki düşününce saçma bir fikir olduğuna karar vermişsindir."

Gülüp konuştum.

"Saçma bir fikir olduğunu anlamak için düşünmeye gerek yok."

Yavuz tebessüm edip eğdi başını. Ben de gülmeyi kesip baktım. Ay, yanlış mı anladı? Öyle demek istemedim ki. Yavuz başını kaldırınca gülümsedim. O da gülümseyip konuştu.

"Bahar, acaba yanlış bir şey mi yapıyoruz?"

"Neden?"

"Yani evlenirken şahitlerin huzurunda, iyi günde kötü günde hep birbirimizin yanında olacağız diye söz vereceğiz ya."

Gülümseyip konuştum.

"E zaten tanıştığımızdan beri öyle yapmıyor muyuz?"

Yavuz gülümseyip kafa salladı.

"Öyle."

Ben de gülümseyerek baktım. Derin bir nefes alıp yutkundum. Bir şey yaptın Bahar ama bakalım bu durum seni nasıl etkileyecek? Kimseye söyleyemiyorsun bari içinde bastırmayı, görmezden gelmeyi bırak artık. Aşıksın bu adama. Onun sana olan aşkına aşıksın. Cesaretine, merhametine, özverisine aşıksın. Başlarda hoşlanıyordun sadece ama tanıdıkça aşık oldun. Vazgeçmeden, umutla senin de onu sevmeni beklemesine aşık oldun belki de en çok. Ama aşık oldun işte. Şimdi de aşık olduğun adamla formalite evlilik yapıyorsun. Üstelik o da sana aşık. Bir de öyle güzel bakıyor ki. O gözlere, o gülüşe bakarak nasıl içinde tutacaksın acaba aşkını? Yaptın bir şey de, bakalım sonu ne olacak?

"Bahar sen iyi misin?"

Yavuz'un sorusuyla kendime gelip toparlandım. Gülümseyip kafa salladım.

"İyiyim."

"Gerçekten yorucu bir gündü sanırım."

Dudaklarımı birbirine bastırıp kafa salladım.

"Öyle. Çok yorgunum."

Yavuz bir iki adım atıp tedirgin bir halde baktı yüzüme.

"Benim yapabileceğim bir şey var mı?"

Gülümseyip baktım gözlerine. Baktıkça daha iyi hissettim kendimi. Yavuz kaşlarını kaldırıp elini koluma getirdi.

"Bahar. Korkutuyorsun beni. Hasta falan değilsin di mi?"

Gülümseyerek başımı iki yana salladım.

"Yok yok, değilim. Teşekkür ederim Yavuz."

Yavuz da gülümseyip konuştu.

"Akşam eğer işin yoksa, birlikte bir yemek yiyelim mi? Hem şu evlilik işini konuşuruz. Yani tabi müsaitsen. Yorgunum dersen de anlarım, başka bir zaman konuşuruz."

"Yoo, iyi olur. Yani konuşuruz şu evlilik işini. Bir an önce halletmemiz lazım. Yani tayini durdurmak için."

Yavuz gülümseyip kafa salladı.

"Tamam o zaman. Ben akşam gelip alırım seni. Olur mu?"

"Ben kendim de gelebilirim. Zahmet etme."

"Yok canım ne zahmeti? Ben alırım seni."

Dudaklarımı birbirine bastırıp gülümsedim. Yavuz da gülümseyip devam etti.

"Sekiz, uyar mı?"

Gülümseyip kafa salladım.

"Uyar."

"Tamam."

"Tamam."

Gülümseyerek baktık birbirimize. İçime akan ılık ılık bir şeyler vardı ve artık çok daha fazla hissediyorum onları. Yavuz'un yanındayken, o bana böyle güzel bakarken, böyle güzel gülerken, ben her zaman olduğumdan çok daha iyi hissediyorum kendimi. Bir yanım kendini bu tatlı melteme bırak derken, bir yanım bencil olma Yavuz'u düşün diyor. Resmen arafta kaldım. Ne tarafa gideceğimi bilmiyorum. Daha kötüsü ne tarafa gitmem gerektiğini de bilmiyorum. Akışına bırakalım bakalım. Aklımızla bulamadığımız yolu, kalbimiz bulur belki. Umarım bulur.



BÖLÜM SONU
😌

Continue Reading

You'll Also Like

431K 35.4K 27
Melez Kaplan Taehyung, Melez Tavşan Jungkook ile sevgili olmak istiyordu Ha birde onu altında inletmeyi... [texting+düz yazı] #3 - taekook [13.08.202...
292K 25.5K 46
Astsubay Kıdemli Başcavuş Tuğra Duman, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin seçkin bir birimi olan Pençe timinin yardımcı komutanıdır. Görev, sınır ötesindeki...
11.7K 924 15
"Sen deli misin?" "Bilmem, bana öyle dediler." 16 yaşında genç bir kız olan Rüya kimsenin görmediği bir şeyi görüyordu. Gördüğünün gerçek olduğuna ki...
38.7K 2K 32
Kızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi al...