quarantine || group chat

By wineornine0s

3.7K 408 4.7K

Bir grup youtuber karantina altına alınır. Günler geçtikçe işler kızışır ve olaylar kara bi hâl alır. More

welcome home?
2 days are done
3 days are done
4 days are done
5 days are done
6 days are done
7 days are done
8 days are done
9 days are done
10 days are done
11 days are done
12 days are done
13 days are done
14 days are done
15 days are done
16 days are done
17 days are done
18 days are done
last day is done
everything is done
everything is gone
after a long time
thank u and goodbye

1 day is done

407 21 152
By wineornine0s

1. bölüm

"Kendine bir bak, Anna." Etli dudakları alayla kıvrıldı. "Yapayalnızsın."

Karşımda duran kadın, nefretten daha çok acıyan gözlerle beni izledi. Beni tepeden tırnağa o rahatsız edici bakışlarıyla süzdü. Gözlerimi kapattım. Sanki burada değilmiş gibi davranmak istedim. Beni manipüle etmesine izin vermemeliydim. Kadın benim için hiçbir şey ifade etmemeliydi. Onu tanımıyordum bile.

"Hiçbir zaman mutlu olmadın. Olmayacaksın."

"Seni dinlemeyeceğim."

Kapalı tuttuğum gözlerimi bir saniyeliğine bile açmadım. Sabırla dudaklarımı ıslattım. Sakin kalmak istedim ama bir süredir bu benim için mümkün olmuyordu. Nefes alışverişlerimi düzene sokmayı becermek bile zaman alıyordu.

"Beni dinlemesen bile ben hep seninle olacağım." Rahatsız edici gülümsemesi aynadaki yansımadaydı. "Hiçbir zaman yanında olan biri olmayacak. Çok kötü düştün, bir daha o boşluk hiç dolmayacak."

"Anna!"

Şiddetli bir sarsıntı ile gözlerimi panik içinde açtım. Tam karşımda yakın arkadaşım Devon duruyordu. "Uyuyakalmışsın."

Aptal gibi ona bakmayı sürdürdüm. "Rüyaymış." Onun beni duyamayacağı şekilde mırıldandım. O kadar gerçekçi hissettirmişti ki birkaç dakika ne yapacağımı bilememiştim. Son zamanlarda oldukça az uyuyordum. Bu nedenle rüya ve gerçeği ayırt edemez olmuştum. Gerçi rüyalarım kabustan farksızdı. Hayatım da aynısı olduğu için ayırt etmek zordu.

"Bir şeyler editliyordum."

"Siktir Anna! Canlı yayın açıkken uyuyakalmışsın."

Kapı kilit sesinin hemen ardından Ambroisa gülerek kapıdan içeri girdi. Elindeki birkaç kozmetik markası paketlerine gözlerim takıldı. Dikkatimi çeken paketler Dior olmuştu.

"Ne? Cidden mi?" Parmaklarımı şakaklarıma götürdüm. Kendi kendime söylendim. "Ama en son edit yapıyordum, ne ara yayın açtım ki? Ne kadar süredir uyuyorum?"

"Korkunç bir şekilde saatlerce kıvranacak kadar. Tanrım... Uyurken o kadar korkunç gözüküyordun ki... Bir şeylerden korktuğun aşırı belliydi." Ambroisa yanıma otururken Dedi von direkt kamerayı kapattı. "Ama bu güzel bir şey. Yayın nasıl başlıyor bilen yok. Bayağı paranormal gözüküyor. Gittiğimiz yerlerden dolayı etkilendiğin hakkında yüzlerce yorum var!"

"Ambroisa!" Devon, kaşlarını çattı.

"Ne var? Bazıları gibi yalandan video içeriği üretmiyoruz." Ambroisa, alayla gülümsediğinde kimlerden bahsettiğini üçümüz de anlamıştık ama umrumda olan şey bu değildi. Canlı yayının ben uyurken nasıl açıldığına bir anlam verememiştim.

"Zayn yorum bile göndermiş." Ambroisa haberci baykuş gibi öterken Devon göz devirdi.

"Çok güzel uyuyorsun, Anna." Ambroisa, ağır aksanlı Zayn'in taklidini yapma konusunda gerçekten çok yetenekliydi. "Bir köpek yavrusu gibi salyalarını dökene kadar..."

"Pislik..." Ayağımın altındaki battaniyeleri ittirdim.

"Kanatlarımı ve kulaklarımı getirdin mi Amb?"

"Hepsi burada bebeğim."

Davon neşe ile gülümsedi ve paketleri karıştırmaya başladı. Ben de yüzümü yıkamak için banyoya gelmiştim. Buz gibi soğuk suyu suratıma birkaç kez çarptım. Yaşadığım paranormal durum başıma ilk kez gelmiyordu. Bundan dolayı bunu arkamda bırakmaya karar verdim. Hayaletli köylere gitmeye başladığımızdan beri o kadar paranormal olaylar yaşamaya başlamıştım ki artık bağışıklık kazanmıştım.

Banyodan çıktığımda Devon akşamki partide giyeceğim kıyafetleri bana uzattı. "Haydi hazırlan. İki saatten az zamanımız kaldı."

Bu akşam cadılar bayramı için düzenlenen bir parti vardı. Bu partinin geçen senekilerden daha farklıydı. Çünkü bir ilke imza atıyorduk. Kendi minik arkadaş grubumuzla değil de Youtube camiası ile kutlayacaktık. Dört kadar az video ile 100.000 aboneyi geçmiştik. Bu harika bir başarı olduğu için sadece Youtuberlar'ın katılacağı partiye gitmeye hak kazanmıştık. Samimiyetsiz insanlar murumda bile değildi ama bir amacım olduğu için bu partiye gidiyordum.

Bu bayramda Slytherin olmaya karar vermiştim. Herhangi bir paralel evrende Anna Malfoy olduğuma emindim.

Yaklaşık bir saat içerisinde hazırlanmıştık. Bu anı daha keyifli yapabilmek için birlikte şarkılar söyleyip dans etmiştik. Ambroisa makyajını bitirip geldiğinde  kaşlarımı kaldırarak ona baktım. Üzerinde sadece beyaz bir crop top vardı. Altında ise temel beyaz bir don.

"E sen giyinmemişsin?"

"Sadece aptallar bayram için giyinir, Anna. Ve ben sana nasıl yaşayacağını öğreteceğim." Barney Stinson repliğini duyduğumda kahkaha attım. Yarın on dördüncü defa How I Met Your Mother'a başlamalıydım.

"Teşekkür ederim ama kıyafetlerimle mutluyum."

Elf olan Devon ise makyajındaki yeşilliği arttırmaya çalışıyordu. Aramızda en masum o görünüyordu. En az hevesli olan olmasına rağmen sevimli bir havası vardı. Alana ise tavşan kulağı tacını taktığında hazırdı. Gerçekten giyinmemeyi kendine prensip olarak edinmişti. Onu öyle kabul edip kapıya doğru yöneldim.

"Haydi kızlar! Partiye gidelim ve ortalığı karıştıralım!"

-

Partiye geleli neredeyse bir saat olmuştu ve insanlar daha yeni yeni toplanıyordu. Oldukça erken gelmiştik. Heyecanlı Ambroisa yüzünden bir saattir kokteyl masasının önünde dikiliyor; biraz fıstık yiyor, biraz martini içiyorduk.

"Selam kızlar." Ağır aksanlı Zayn yanımıza geldiğinde kabalık etmemek için gülümsedim. Kızlar onu gördüklerine benim kadar mutlu olmamışlardı. Oldukları yerde rahatsızca kıpırdanırken ben normal davranmaya çalışıyordum.

"Yıllar sonra burada karşılaşacağımızı hiç düşünmezdim."

"Bilgisayar oyunları oynasaydık 15 yaşımızda popüler olurduk."

Zayn 'yeni gün yeni oyun' temasında bir kanala sahipti. Yani oturduğu yerden oyun oynuyor, yayın açıyor ve gün sonunda oyun videoları paylaşıyordu.

"Yavaş Dodo." Zayn, Devon'un laf sokuşunu karşılıksız bırakmadı. Ben adını Almanca okuduğum için Zayn ona Dodo lakabını takmıştı. Devon ise bundan ezelden beri nefret ediyordu.

"Sen hep burada mı duracaksın?"

"Siz ikiniz bana hep sinirli mi olacaksınız Ambroisa? Tavrınız sinir bozucu."

Ambroisa hırsla burnundan soludu. "Biz de sana bayılmıyoruz Zayn."

Kızlar bana da öldürücü bakışlar atarken Zayn çapkınca gülümsedi. "Size gerek yok. Tam şuradaki esmer bayılıyor. Makyaj kanalı var."

Üçümüz de aynı anda Zayn'in işaret ettiği yere baktık. Esmer ve büyük göğüslü kız, ilahi bir şekilde bizim baktığımızı anladı. Rahatsız olmuş gibi kıvrandı, daha sonra bir geri bir ileri hareketlendi. Zayn, pot kırmış gibi küfür ederken kaşlarını çattı. "Derdiniz ne? Üç kişi aynı anda bakılır mı? Birde kız olacaksınız!"

"Bu sikik kız yüzünden bize mi bağırıyorsun, anlamadım ben?"

"Dudakları tencereye benziyor." Mahçup bir şekilde Ambroisa'ya hak verirken Devon gözlerini devirdi.

"O tencere, sen kapak. Tam birbirinizi bulmuşsunuz."

Ortamdaki gerginliği saç diplerime kadar hissettim. Üstelik yıllardır birbirimizi görmemize rağmen aradaki öfke soğumamış gibi davranıyorlardı. Yaşanılanların hepsinin bir yalan olmasını ummak istediğim anlardan birindeydim ama bu karşıdan bize bakan esmerin keskin bakışlaarı kadar gerçekti.

"Ben bu kızı boğarım. Bizi sikecekmiş gibi bakıyor."

"Tanrım... Canı seks mi istiyor? İsteğini hemen bu gece gerçekleştirebilirim."

"Bir cümle ne kadar götünden anlaşılırsa o kadar götünden anladın Zayn!" Bu sefer ben de kızlara katılarak Zayn'in iflah olmaz bir çapkın olduğu konusunda laf soktum.

"Ben haddini bildirmeye gidiyorum."

"Bir rahat dur Dodo." Farkında olmadan lakabını söylediğim için dudaklarımı ısırdım. Devon'un sinirini kız yerine benden çıkaracağını anladığımda sevimli bir şekilde gülümsedim. "Haydi haddini bildirmeye gidelim."

"Hiçbir yere gitmiyorsunuz! Çocuk gibi davranmayın."

Zayn, önümüze dikilerek bizi durdurdu. Kızlar daha fazla burada durmak istemediği için Zayn'in yanından ayrıldık. Bir diğer masaya doğru ilerlerken kızlara köşedeki kanepede oturan Call'u gösterdim. Havuzun karşısındaki tüllerin arasına aldığı kanepede birkaç kızla konuşuyor, bir şeyler içiyorlardı.

"Oraya gitmemiz lazım." Mırıldandım.

"Neden ayağımıza gelmelerini beklemiyoruz ki?"

"Aptal oyunlara vaktimiz yok."

"Yanımıza gelecekler." Ambroisa, kendinden emin bir şekilde konuştu. Kafamı iki yana salladım. Bu kızların egosu bazen beni korkutuyordu. Ama Ambroisa, yanılmadı. Esmer olan yanımıza doğru yürümeye başladı. Penisinin yamuk olduğu hakkında bir dedikodudan bilinmesiyle ünlüydü. Calum Hood, geliyordu.

"Hey." Arkadaşça gülümsedi. Onun ne mal olduğunu bilmesem bu gülümsemenin dost canlısı olduğunu söylerdim. "Siz şu yeni ekipsiniz."

"Sen de..."

"Calum Hood. Zaten biliyorsunuzdur."

Ambroisa, kafasını sallayarak güldü ama bu da samimi bir gülüş değil dalga amaçlı bir gülüştü. Onu elbette tanıyorduk ama bunu ona belli etmek istemedik.

"Neden bizimle takılmıyorsunuz? Hemen şurada oturuyoruz."

"Tamam."

Zaten istediğimiz şeyi söyleyip ekmeğimize yağ sürmüştü. Onun peşinden gelip tüllerle süslenen kanepeye geldik.

"Selam."

"Luke." Luke, çapkınca gülümsedi. Tanrım... Ondan nefret ediyordum.

"Anna." Karşılık verdim. "Arkadaşlarım Ambroisa ve Devon."

"Biliyoruz. Birkaç videonuzu izledik. Bu arada Ashton."

"Nereden geldi aklınıza böyle bir kanal açmak?"

Bu sorunun geleceğini biliyorduk ama bu kadar erken beklemiyorduk. "Bu içerikte video yapan kadın olmadığını fark ettik."

"Sizler için tehlikeli değil mi? Kadın başınıza..."

Devon boş koltuğa oturup onlara dik dik baktı. "Sizin için değil mi?"

"Kendimizi savunuyoruz."

"Henüz savunabileceğimiz bir durum yaşamadık." deyip Luke'a baktım. Videolarında yaşadıkları paranormal olayların hiçbirinin gerçek olmadığını biliyorduk. Buna laf çarpıtmak için hazırlandım. "Sizin kadar abartılı olaylar yaşamıyoruz. Sonuçta niyetimiz de çalmak çırpmak değil. Sadece köşklere gidip büyü buluyoruz."

Devon, sinsice gülümseyip göz kırptı.

"Neyse size içelim o zaman. Tebrikler!"

"Teşekkürler."

"Boş zamanlarınızda ne yapıyorsunuz? Sizinle video çekmek isteriz."

Tam cevap verecektim ki ki yanımıza cover videoları çektiğini bildiğim sarışın kız geldi. Sesini çok beğeniyordum. Bu doğruydu ama onu tanıma nedenim bu değildi. İyi bir insan olmadığını maalesef biliyordum.

"Tanrım... Ne kadar da sıkıcı bir parti değil mi?" Masada duran vodkaya uzanıp üç shot attı. "Buradan sonra benim evimde toplanmak ister misiniz?"

"Elle!"

"Ashton!" O da yapmacık bir şekilde taklit yaptı.

"Bu sefer de sabaha kadar şarkı söylemeyeceksin değil mi?"

"Muzları korkutuyorsun aptal!" Yanına oturup canına yakmayacak şekilde vurdu. "Kızlar siz ona bakmayın. Çok fena eğleniyoruz! O sadece... Sesimi onun yatağında kullanmadığım için biraz alıngan." Kaşlarımı yukarı kaldırıp dudaklarımı birbirine bastırdım. Aralarında bir samimiyet olduğu belliydi. Bu Devon'ı biraz şaşırttı çünkü önceden Ashton'a karşı ufak hisleri vardı.

"Ee geliyor musunuz?"

"Geliriz." dedi Devon.

Elle, gülümsedi ve tekrar ayaklandı. "Millet, partiden sonra evimde parti veriyorum! Herkes davetli!"

Yanımıza bir renkli diğeri de kıvırcık saçlı olmak üzere iki çocuk geldi. Elle, numaradan üzülüyormuş gibi dudaklarını büktü. "Nerede benim kurabiyelerim? Yine mi getirmedin?"

"Benim evime geldiğin zaman yiyebilirsin, Elle." Çapkın bakış, çocuğun dudaklarındaydı. Evet. Dudaklarındaki gülümsemede.

"Tanrım...Burada sikiş var sikiş." Ambroisa, kulağıma fısıldadı. Elle denilen kız iki tarafa da oynuyordu ama gol kıvırcık saçlı çocuktan gelmişti. Biz ise sadece ortamı anlamaya çalışıyorduk. Bakışlarımız çok yabani gelmiş olacak ki kıvırcık elini uzattı.

"Ben Harry. Bu da ev arkadaşım Mike. Yemek kanalımız var."

"Kurabiyeler şimdi anlamlandı." Devon, dudaklarını dümdüz yaptı.

"Siz ne yapıyorsunuz?"

"Hayaletli kasabalara gidiyoruz. Paranormal içerikler çekiyoruz."

"Size rakip çıktı demek, CALL?" İsminin Mike olduğunu öğrendiğim çocuk ima ile gülümsedi.

"Hayır, birlikte video çekmeye karar verdik."

"Buna cevap vermemiştik." Kaşlarımı kaldırıp, Luke'a baktım. Biraz şaşırmıştı. "Erkek konuk almayı düşünmüyoruz." Böyle bir kuralımız yoktu ama onları süründürmek istiyorduk.

Elle, bir kahkaha attı. Ben de Luke'un bozuluşuna gülmek istedim ama sadece kadehimi kaldırıp şarabımı içerek cevap vermiştim. Luke, cevap vermedi ama o sırada Devon, beni dürttü. "Bu Zayn'in gösterdiği kız var ya kaç dakikadır bize bakıyor." Gözlerimi oraya çevirdim. Haklıydı. Ona baktığımız halde bakışlarını çevirmedi.

"Bu sefer Zayn tutamayacak beni. Gidelim ve derdi neymiş öğrenelim."

"Tamam." Bu sefer hayır demek için bir nedenim yoktu.

"İzninizle," Alman kalkışı yapıp üçümüz de ayaklandık. "Gitmemiz gerek."

Devon ve Ambroisa ile kızın olduğu kokteyl masasına geldik. "Sen hayırdır?" Devon, okeye son anda bulunan dördüncü gibi bir anda parladı. Oldukça netti. Olaya bu kadar erken girmesi beni korkutuyordu.

"Siz kimsiniz be?"

"Korkuttuk mu?" Ambroisa, yavaşça kızın yüzüne dokundu. "Sakin ol tatlım, makyajın akacak." Kızın yanağında parmaklarını gezdirdi. "Allığın domatese benziyor. Derdini iki dakika içinde açıklamazsan gözünü patlıcana benzetirim."

Kız alayla gülümsedi. "Bunun korkutucu mu olması gerekiyordu?"

"Korkutmak bizim işimiz. Her hafta hayaletli kasabalara gidiyoruz. Oturduğun yerden makyaj yapmaya benzemez."

"Oturduğum yerden yarım milyon oldum ama." Kızın yüzündeki sinir bozucu gülümseme ikiye katlandı. "Dersinize iyi çalışmışsınız, bunu biliyorsunuzdur zaten."

"Hiçbir şeye çalıştığımız yok. Yanımızdaki gevşek olmasa tanımayız bile seni. Milletin de götü kalkmaya yer arıyor."

"Ne oluyor burada Myra?"

Sarışın bir kız elinde bir kokteyl bardağı ile yanımıza ulaştı. Parfüm kokusu kendinden önce gelmişti ve kıyafetinin içinde oldukça havalı duruyordu. Biz her hafta video çekebilmek için bilmediğimiz kasabalara gidiyor kirin çamurun içinde video çekmeye çalışıyorduk. Karşımızdaki kızlar ise tırnakları kırılsa tüm günleri mutsuz geçecekmiş gibi duruyordu.

"Arkadaş ediniyorum Angel."

"Siz yeni olmalısınız. Daha önceki partilerde hiç görmedim sizi." İması beni hiç şaşırtmadı. Bizi tanımadığına dair değil, küçük bir kanal olduğumuz ve bundan dolayı önceki partilere katılmamıza dair laf sokuyordu.

"Buradaki alışveriş merkezlerinde fink fink gezmediğimiz için görmemiş olabilirsin."

Ambroisa'nın söylediklerine ufak olmayacak kadar bir kahkaha attım. Benim kahkaham bu gergin ortamda sadece karşı tarafı değil benim kızlarımı da sinirlendirmişti. Dudaklarımı birbirine bastırarak gülmemi durdurdum.

"Siz de biraz gezseniz bir boka benzerdiniz." diye tısladı esmer. "Sene olmuş 2020, hala Slytherin kostümü ile gelebildiğine göre... Makyaj nasıl yapılır öğrenmek istiyorsan kanalıma abone olabilirsin, güzelim."

Konu birdenbire nasıl bana geldi, anlamadım.

"Oturduğun yerden video çekmek kolay. Biz video çekmek işin hayaletli köylere gidiyoruz. Götün yiyorsa bir sonraki videomuza konuk gelirsin." Kalçasına baktım. "Götün de tıpkı söylediklerin gibi büyük ama boş."

Kız birden üzerime çullandığında ne yapacağımı bilemedim. Devon aramıza girdi ama bu bizi ayırmak için değildi. Ambroisa'nın sarışına saldırması ile kavga daha çok alevlendi. Saçlarımda acı hissettim. Bana saldıran esmer veya sarışın değil başka biriydi.

"Ne? Kavga mı var? Tanrım... Buradayım!"

Daha öncesinde videolarını dans videolarını izlediğim kız beni bir hamlede yere serdi. Boşluğuma denk geldiği için yere kapaklandım. Üzerime çıkıp belime oturduğunda nefessiz kalmış gibi hissettim. Kollarımı çapraz bir şekilde tutup kendime savunma mekanizması oluşturdum. Bacaklarımı kendime doğru çekip onun hareketini sınırlandırdım. Onu ittirdim. Kendini koruyacak zamanı ona bırakmadım ve kendini havuzda buldu. Pelerinime tutunduğu için ben de kendimi havuzun dibinde buldum.

Tek sorun, ben yüzme bilmiyordum.

Nefes almak için ağzımı açmamam ve çırpınmamam gerektiğini daha önceki boğulma tecrübelerimden dolayı biliyordum ama panik tüm bedenimi ele geçirdi. Kolumu kaldırdım, su yüzeyine çıkmak için çırpındım. Daha çok dibe battım. Pelerin ağırlaşmıştı ve beni dibe çekiyordu. Korku tüm bilincimi yok etmek üzereydi ki suda hareketlenme hissettim. Bana yaklaşan insana sıkı sıkı tutundum. Sağ tarafımdan geldi ve arkadan beni sarmalayarak sol göğsümün altından beni yukarı kaldırdı. Kafam su yüzüne çıktı.

"Anna!"

Devon, acı içinde çığlık atarken gözlerim kapalıydı. Ellerimle gözlerimi ovuşturarak görüşümü netleştirdim. Beni tutan sarışın çocuk kulaç atarak köşeye kadar geldi. Devon ve Ambroisa ellerini bana uzattı, tüm güçleri ile beni kendilerine çekti.

"Tanrım... İyi misin?"

Öksürdüm.

"Geri zekalı mısın sen?" Ambroisa, beni havuza düşüren kıza bağırdı. Kız da bir havlunun altında titriyordu.

"Nereden bilebilirim yüzme bilmediğini?"

"Tanrım... Biri havuza düştü. Bu parti diğerlerinden daha heyecanlı! Sanırım Tanrı da karma da buraya işliyor." İsminin Angel olduğunu öğrendiğimiz kız vlog çekmeye devam ediyordu. Mahalle yanarken saçını tarıyordu da diyebilirdim.

Luke, bir havlu uzattığında teşekkür ederek aldım. Tanrım... Bu partiye hiç gelmemeliydim.

Daha sonradan başıma iş aşacağını bilseydim kapıdan dışarı adımımı bile atmazdım. Buna adım kadar emindim.

-

Continue Reading

You'll Also Like

Mardinli Avukat By Fatma🤍

Mystery / Thriller

12.8K 376 24
bu hikaye, Dilan'ın hikayesi. Yaşadığı zorluklara karşı dimdik, ayakta duruşunun. Hiçbir şeyin imkansız olmadığını, Gösteren hikaye. • • • Acele ile...
28K 5.2K 35
Huzurla yaşadığın evinde yalnız mısın gerçekten? Hiç tanımadığın ve sokakta gördüğünde yüzünü çevirdiğin biri ile paylaşmak ister misin? Peki ya on...
679K 22.1K 23
Sevgiden nefrete dönüşen imkansız bir aşkın hikayesi. "Onlar cehennemi yaşayacak, Aşk cennetin dilinden onlara kalan tek an olarak kalacak, bu aşkın...
Kirli Oyun By Tamer Poyraz

Mystery / Thriller

9.2K 1.7K 21
Annabel kendi çemberinden çıkmaya cesaret edemeyen bir kızken yılbaşında arkadaşıyla gittiği kulüpte başına geleceklerden habersiz James Archer ile...