İMKANSIZ AŞK

By AnkaLinaa

124K 3.6K 146

Ne zaman imkansızı seversen, işte o vakit gerçek seversin.. More

1
2
KARAKTERLER
3
4
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
>FİNAL<
---ÖZEL BÖLÜM---

5

3K 77 2
By AnkaLinaa



    Sabaha karşı oturduğum koltukta uyuyakalmıştım. Şimdi de üzerimde tepinen Yağmur yüzünden başıma ağrılar giriyordu. 'YA! ÇEKİL ÜSTÜMDEN SALAK!'  'Aaa kankacım.. Napıyorum sanki.' Pes edip yerimde doğrulunca memnun bir ifadeyle bana bakmaya başladı. 'Heh! Evet uyandım. Ne istiyorsun?'  'Bir şey istemiyorum ya saate baksana kızım.'  saat 2 buçuktu ve 1 saat sonra Bora ile buluşacaktım. Of aklıma gelince yine kalbim sıkışmaya başladı. Aklıma gelen şeyle suratım düştü 'Tamam tamam, haklısın. Gece uyku tutmadı o yüzden sabaha karşı yattım.'  'Hadi git giyin. Sonra da aşağı in tost yaptım ye.'  'İçim dışım tost oldu be.'  'Allah Allah beğenemedin mi güzelim?'  imalı bir şekilde sölediği güzelim kelimesi aklıma Mete'yi getirdi. Ne yaşıyorum ben ya of. Bir salak altı üstü cool cool takılıp beni etkiledi diye aklımdan çıkmıyor ve en saçması da buna ben izin veriyorum. Yağmur'a göz devirmekle yetinip odama çıktım aşırı sıradan ama yıkık olduğumu göstermeyecek bişiler geçirdim. Saçlarımı gelişi güzel bir şekilde taradıktan sonra aynadan bana el sallayan göz torbalarımı fark edip yüzüme de bir el atıp aşağı indim. 



   Yağmur'un hazırladığı tostu hemen yedim ve evden çıkmak için kapıya yöneldim Yağmur'da geldi. Şimdi de pişman olmaktan korkuyorum 'Yağmur bir hata yapmıyorum değil mi?'  'Ben sence senin bir daha hata yapmana izin verir miyim? Hem bunda hatalık bir durum yok. Bak bakalım ne demek istiyormuş.'  'Haklısın sadece ne diyeceğini merak ettim. Hatalık bir şey yok.'  'İşte bu kızım! Dur sen önden gir ben arkandan geleyim.'  'Tamam kanka. Ben giriyorum o halde.'  ve işte orada oturuyor. Beni görünce hemen ayaklandı ama bakışlarında bir tuhaflık seziyorum. Ona baktıkça canım yanıyor umarım şu konuşacağı her neyse kısa sürer. 

   Yanına gittiğim de elimi tutmak için elini uzattı ama onu görmezden gelerek direkt yerime yerleştim 'Evet seni dinliyorum. Ne söyleyeceksen çabuk söyle.'  

'Lina.. Seni özlemişim.'

'Ah.. Hadi ya bende seni hiç özlememişim biliyor musun? Düşünüp düşünüp kendime kızıyorum. Neden bu kadar bu işkenceyi çektim ki?'

'Lina her ne söylersen haklısın. Buraya beni affet demeye gelmedim. Yüzüm de yok zaten.'

'İşte bunda hem fikiriz. Yüzsüzün tekisin.'

'Peki. Sinirli olmanı anlıyorum.'

'Ahahahah anlıyormuş. Vay be! Her neyse ne söyleyeceksin.'

'Lina.. Ailem ile konuşmak için eve gittim ve senden ayrıldığımı öğrenince geri kabul ettiler beni.'

'Ne mutlu sana! Peki benden ne istiyorsun?'

'Söyleyeceğim şey bu değildi aslında.'

'O halde?'


    Hala Bora'nın ne söyleyeceğini beklerken kafenin kapısı açıldı ve içeri Mete girdi. Yağmur ve Arslan'ın yanına gitti. Ben de onların masasına bakarken Yağmur'la göz göze gelince şaşırmış gibi duruyordu. Anladığım kadarıyla bu ona da sürpriz olmuştu. Arslan'da Yağmur'un buraya baktığını görünce bana döndü ve Mete de direkt bana dönük oturuyordu. Bana bakıyordu ama gözlerinden asla ne düşündüğünü anlayamıyordum. Bora'da benim uzun süredir baktığım yere dönerek 'Tanıyor musun?'  'Evet arkadaşlarım.' 

'Nasıl bir arkadaş?'

'Pardon da sanane acaba?!'

'Ne demek sanane? Bu kadar kolay mı sildin beni?!'

'S-sen benimle dalga mı geçiyorsun be adam?!'

Onun bu gereksiz hesap soruşu benim zaten doruklarda olan sinirlerimi taşırmıştı. Bir hışımla Mete'den gözlerimi çekip sinirle Bora'ya baktım. 

'Lina, bak anlıyorum sinirlisin bana ve kızgınsın ama karşımda bir adamla bakışmanı izleyecek değilim!'

'O halde defolup gidersin. Ayrıca sen 2 yıl boyunca benim gözümün içine baka baka bunu yaptın.'

(Gözlerim dolmaya başladı ve sesimin de gittikçe güçsüzleşmesi hiç işime gelmiyordu. Aniden ayağı kalktı ve bağırmaya başladı.)

'PİŞMANIM ANLIYOR MUSUN?' HER BİR ZERRESİNE KADAR PİŞMANIM!'

'BU NEYİ DEĞİŞTİRİR?! SEN AŞAĞILIK ACİZ ADAMIN TEKİSİN!!'


Ve evet seslerimizi herkes duydu ve şuan kafenin odak noktasıyız. Daha fazla dayanamayacağımı anladığımda gitmek için arkamı döndüm ama kolumu tutmasıyla olduğum yerde hareket edemedim. O kadar çok sıkıyor ki büyük ihtimal bu izi bir süre kolumda taşıyacağım. 

Ben daha kolumu bırakmasını söyleyemeden Bora yüzüne yediği yumrukla olduğu yere yığıldı ve kolumda artık serbest kalmıştı. Bunu kimin yaptığına bakmak için döndüğümde ise karşımda sinirden çenesini sıkan ve saçları dağılmış bir Mete bulmayı hiç beklemiyordum açıkçası. Mete bana biraz baktıktan sonra gözlerini koluma indirdi. Eline alıp Bora'nın morarttığı yeri parmağıyla hafifçe okşadıktan sonra tekrar çenesini kasmıştı ve arkasına döndü. Yeni kendine gelmiş kalkmaya çalışan Bora'ya bir tekme attı ve yeniden yere serilmesini sağladı. İşte şimdi de üstüne çıkmış ardı ardına ona yumruk atıyordu. Bense bir nevi transa girmiş hiç bir şey yapamadan onu izlemeye devam ettim. Ama Mete'nin kanayan elini görünce hemen koşup Mete'yi durdurdum ve ayağı kaldırdım. Elimden tutup hızla kafenin dışına çıkardı beni. Beni çalıştığı yere götürüp giriş bölümündeki koltuklardan birine oturttu. Daha sonrada içerilerde bir odaya gitti. Elinde bir kremle geri döndü ve kremi bana uzatıp bakmaya başladı.

'Bu ne?'

'Morarmış.. Acısını almasa da morluğunu alır herhalde.'

'Peki.. Şey Met-'

'Hiç bir şey söyleme.'

'Ama bun-'

'Şimdi gidebilirsin.'

'Ne?'

'Gereğinden fazla yardımcı oldum. Daha fazla burada kalmana da gerek yok.'

'Mete! Neden böylesin sen ya?'

 Sonunda dudaklarını araladı ve konuşmaya başladı.

'Nasılmışım?'

'Böyle işte! Bir bakıyorum iyi, bir bakıyorum soğuk, bazen umursamaz, bazen de çapkın. Kimsin sen? Bunların hangisi gerçek sensin?'


Bana uzunca baktıktan sonra yanıma gelip oturdu. Bana çok dikkatli bakıyordu. 


'Beni tanıman gerektiği kadar tanıyorsun.'

'Henüz gerektiği kadar tanımıyorum.'

'Allah Allah.. Bak sen.'

'Gizemli adam havalarını yemem canım ben.'

'Hadi ya..'

(İşte şimdi boka bastım. Çapkın gülüşünü takınıp bana daha da yaklaştı.)

'Şimdi de çapkın olan karaktere büründün. Acaba şizofreni falan olabilir misin?'

'Hayır şuan çapkın olan karakter olmam daha iyi olur bence.'

'Nedenmiş. Hem ayrıca haberin olsun bu hareketlerin falan bende işlemi-'


    Sözümü kesen dudaklarıydı. Kısa ama anlamlı olduğunu düşündüğüm bir öpücük verip göz kırptı. Bense nolduğunu bile anlamadan

'Kızarmana gerek yoktu ufaklık. Sadece biraz kahve kalmıştı.'


Ardından stüdyodan çıktı bense hala orada oturmuş kendime gelmek için bekliyordum. Biraz sonra kendime gelince Mete'ye rastlamadan kaçmak için koştum. Tam dükkandan çıkmış uzaklaşacakken Mete'nin sesini duymamla yerimde çakılı kaldım.


'Ufaklık o herif bir daha seni rahatsız ederse haberim olsun.'

'Emrin olur ya!'

diye bağırarak oradan uzaklaştım. Hızla eve adımlıyordum bir yandan da az önce yaşananları düşünüp yüzümün kızarmasını engelleme çalışıyordum.





Continue Reading

You'll Also Like

107K 6.9K 79
Tenim göz yaşlarıyla sırılsıklam oldu.Çenesinden veda ederek ayrılan her gözyaşı, göğüslerimin arasından süzülüyor. Yavaşça omuzlarından tutup bedeni...
22.3M 903K 116
İşte oradaydı... Muhtaç olduğum kadın korkuyla bana bakıyordu. Ona biraz daha dokunmazsam sanki ölecektim. Bu hastalıklı duygular beni resmen ele geç...
38.1K 1.4K 30
Seninle ben, birbirimize çok yakınız... Aramızda sadece bir ''Gökdelen.'' mesafesi var. -Sencer Pars Ulukan.
29.6K 2.6K 34
Killua, bakışları gökyüzünde gezerken ayın görkemli parlaklığıyla karşılaştı. Ufacık yıldızların yanında kendisini çekinmeden sergileyen ayın aslında...