İMKANSIZ AŞK

By AnkaLinaa

124K 3.6K 146

Ne zaman imkansızı seversen, işte o vakit gerçek seversin.. More

1
KARAKTERLER
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
>FİNAL<
---ÖZEL BÖLÜM---

2

5.6K 133 57
By AnkaLinaa



    Bora ile beraber yaşamaya başladıktan sonra Yağmur'la çok nadir zamanlarda görüşebilmiştik. Bora, benim evden çıkmamı pek istemiyordu. Şimdi ki aklım olsa asla ona bu kadar yüz vermezdim. Çoğunlukla telefonla görüşüyorduk ve onu çok fazla özlemiştim. Babamın nasıl biri olduğunu biliyordu ve bu konuda onun omzunda çok göz yaşı dökmüştüm.

    Şuan ise tam kurtuldum ve mutlu bir hayatım var sanıyordu fakat.. Anlattıklarımın karşısında şok olmuştu. Dolu gözlerinin ardından belli belirsiz siniri göze çarpıyordu..

Yağmur: Lina.. Anlamıyorum. Neden?.. Neden bana bunca senedir her şey güzelmiş gibi anlatıyordun? Off! Hala inanamıyorum ya.. Aşağılık herif!

   Gözlerinden adeta ateş püskürtüyordu.. Şuan tutmayacağımı bilse gider o pisliği öldürürdü.

Lina: O kadar kolay değildi işte.. Babamın evinden kovulma sebebim o adamken.. Ondan yakınmam saçma geliyordu. Sadece seni değil, ben kendimi de kandırıyordum Yağmur. O kadar çok düşünüyordum ki.. Tüm yaşadıklarımı. Çoğu zaman başımın ağrısından yataktan bile çıkamıyordum. Sanırım bu yüzden sıkıldı benden.. Ve bir başkasına aşık oldu.

Yağmur: O kadar kolay mı ya? Senin hayatını mahvetsin sonra da gidip başkasında derman arasın. Oh ne ala memleket! Onca yıl.. Onca emek.. Cidden, nasıl bu kadar kolay.. Aklım almıyor.

Lina: Artık.. Düşünmek bile istemiyorum.

Yağmur: Kızım sen delirdin mi? O herif senin hayatını mahvetti. Onun için evden kovuldun.. Sana kol kanat germesi gereken vakitte nasıl oluyor da başkalarına aşık olabiliyor? Of! Yok abi ya geçmiyor sinirim. Bu nasıl bir karaktersizlik?

Lina: Haklısın ama.. Ne yapmamı bekliyorsun? Bu saatten sonra ne için çaba göstereyim? Beni istemediğini bile bile.. Bir asalak gibi ona bağlı mı yaşayayım? Buna katlanamam.. Söylemekle en iyisini yaptı.

Yağmur: Evet.. Söylemekle en iyisini yaptı ama son 2 senedir bu şekilde davrandığını söyledin Bora'nın. Kendi de söylemiş zaten 2 senedir seni kendinden soğutmaya çalışıyormuş.. Yani seni onca zamandır aldatıyormuş zaten. Yaptığı pisliğin ciddiyetini bile tam kavrayamamış.. Senin gururunu 2 yıl boyunca ayaklar altına alıp seni hiç önemsemeden başka kadınlarla düşüp kalkmış. Gözlerinin içine baka baka..

    Sözleri artık nasihatten çıkmıştı.. Bana acı veriyordu. Onun bir suçu yoktu evet.. Sadece arkadaşına yapılanlara katlanamıyordu ama daha fazla bu şekilde konuşmasına dayanamıyordum. Gözlerim dolu bir vaziyette yalvarırcasına ona baktım..

Lina: Söylediğin her kelimenin farkındayım.. Ama zaten şuan kötü bir durumdayım. En azından şuanlık gerçekleri duymak istemiyorum.. Çünkü hepsi zaten kafamın içinde dönüp duruyor.

Yağmur: Bak.. Kuzum benim, biliyorum acı çektiğini ama şuan seni teselli edip ezik ezik ağlamanı izleyemem. Lina.. Sen çok güçlü bir kadınsın. Buna, Onca sene yaşadıklarına rağmen nasıl ayakta kaldığını.. Nasıl savaştığını görünce emin oldum. O şerefsizin seni kaybettiğini.. Daha doğrusu senin gibi fedakar ve güzel bir kadını kaybettiğini anlaması lazım.. Bu kadar kolay kapanmamalı bu konu..

Lina: Ne yapmam gerekiyor peki? Bende gidip bir başka erkekle olup onun gözüne mi sokayım? Hayır! Asla onun seviyesine düşmem. Hem zamanla her şey daha iyi bir hal alır..

Yağmur: Öff..

Lina: Süper planın buydu değil mi? Ah.. Sen hiç değişmez misin?

Yağmur: Ama.. Yine de bir düşünsen mi?-

Lina: Yağmur!

Yağmur: Ay iyi be tamam!

********************

      Uzun bir gecenin ardından ikimizde, salondaki koltuklarda sızıp kalmıştık. İlk uyanan ben olunca, kahvaltı hazırlama görevi de bana düşmüştü. Mutfağa gidip olan malzemelerle ikimize de tost hazırladım.. Ardından demlediğim çayı da bardaklara doldurup içeri geçtim. Elimdeki çayları dökmemek için tüm çabamı harcıyordum. Bir yandan da hala uyuyan Yağmur'u uyandırmaya çalışıyordum. Sonunda sağ salim çayları sehpaya bıraktığımda Yağmur'da yerinde doğruluyordu. Yaptığım tostları ve çayı görünce resmen gözleri parlamştı.. Haline kıkırdayarak yanına geçip oturdum ve tostumdan koca bir ısırık aldım.

Yağmur: Off ya süper bir his bu! Yıllardır ailemden ayrı yaşıyorum ve bir ölüden farksızım. Meğer birinin varlığına ihtiyacım varmış!

Lina: Birinin ayağına kahvaltı getirmesine olmasın o ihtiyaç?

Yağmur: Yok artık! Cidden kırdın beni..

Lina: Hıhım..

Yağmur: Tamam.. Belki, biraz onun da etkisi olabilir.

    Hala onun bu çocuksu hareketlerine kıkırdarken tostumu bitirmiş Yağmur'a dönmüştüm. Benim imalı bakışlarımdan kaçmaya çalışsa da sonunda pes etmişti..

Yağmur: Off! Tamam.. Ne var? Ne o bakış?

Lina: Kahvaltıyı ben hazırladım..

Yağmur: Eee?

Lina: Sende toplayacak ve yıkayacaksın. Hem bu evin hali ne?!

Yağmur: Al işte! Bende bundan korkuyordum işte.. Sen eskiden de böyleydin. Gıcık, titiz ve İTİCİ!

Lina: Hadi canım hadi! Tamam bende yardım edeceğim. Şimdi sen baştan savma yapıp geçersin.. E hadisene!!

Yağmur: Ya.. Of ama ya! Üşeniyorum..

Lina: Hadi hadi.. Üşenenin çocuğu olmazmış! Kalk..

Yağmur: Tamam.. Anne!

Lina: Eşek sıpası!

Yağmur: Aha! Seni anneme söyleyeceğim!

Lina: Yağmur! Sakın beni Özen teyzemle papaz etme!

    Elimiz işte.. Dilimiz birbirimize laf söylemekte, güzel güzel temizlemiştik evi. Pasaklı ya.. Ben gelmesem ölür giderdi bu, çöplerin arasında. İkimizde yorulmuştuk ve salonda bitik bir şekilde oturuyorduk.

    Aradan bir kaç saat geçmişti ve bizde hala bir değişiklik yoktu. Hala salonda oturuyorduk.. İçim sıkılmıştı artık. Yağmur ise.. Ona temizlik yaptırdığım için bana trip atıyordu. Cidden çocuk gibi hareketleri vardı ve beni delirtiyordu..

Lina: Off! Sıkıldım..

Yağmur: ...

Lina: Sıkıldım diyorum.

Yağmur: ...

Lina: Alooo!!

Yağmur: Ay öf be! Ne bağırıyorsun? Tripliyim görmüyor musun?

Lina: Tamam.. Boşver şimdi onu.

Yağmur: Tabi.. Yağmur kim ki? Boşver Yağmur'u!

Lina: Aa! Ne diyorum, hani şu 18. yaşımı kutlamıştık ya..

Yağmur: Ben neredeyim? Sen neredesin be?!

Lina: İşte o gün bir kafeye girmiştik. Hadi oraya gidelim!

Yağmur: Kız kendi kendine konuşuyor.. Delirdi zaar!

Lina: Ben giyinip geliyorum.. Sende 5 dakika içinde hazır ol!

Yağmur: Al canımı Allah'ım!

Lina: Salak..

Yağmur: Çok yorgunum! Asla gelmeyeceğim!

Lina: HADİ!!

Yağmur: ...

********************

     Kafeye girdiğimizde hala her şeyin aynı olduğunu görmek, beni çok mutlu etmişti. İkimiz de en güzel koltukların olduğu yöne ilerleyip hemen oturduk. İçecek ve yiyeceklerimizi sipariş edip beklemeye başladık..

Lina: Burası.. Hiç değişmemiş.

Yağmur: Aa.. O gün favori mekanının burası olduğunu söylemiştin. Bir daha gelmedin mi?

Lina: Bora.. Evden çıkma konusunda bana sıkıntı çıkarıyordu.

Yağmur: Yoo.. Sakinim. Küfür etmeyeceğim.. Lina, o şerefsiz sana resmen Çin işkencesi etmiş ya. Psikolojik şiddet bu!

Lina: Şuan ki aklımla düşününce bende kendime inanamıyorum.

Yağmur: Tamam.. Her neyse, bundan sonra içinde ukte olarak ne kaldıysa hepsini yapacaksın. Ben arkandayım!

Lina: İyi ki varsın..

Yağmur: Tabii iyi ki varım.. Ben aynı şeyi söyleyemiyorum maalesef!

Lina: Yağmur.. Cidden mi? Hala temizlik mi?..

Yağmur: Ben hayatta tek şeye önem veririm Lina.. O da özgürlük.

Lina: Peki.. Konumuzla ilgisi nedir?

Yağmur: Bugün hayatımdan 2 saati zorla ele geçirdin..

Lina: Cidden..

    Garson yemeklerimizi getirince mecburen susmak zorunda kalmıştım. Havalı havalı pizzasından bir dilim alıp bana sırıttı.. Ardından koca bir ısırık alıp dışarıdaki gelen geçenlere bakmaya başladı. Bende, sonunda dikkatini benden aldığı için rahatlıkla mantımı yemeye başladım..

********************

    Derin bir sessizlikle yemeklerimizi yiyip bitirmiştik. Kahvelerimiz gelmişti ki yine bana fal bakmam için yalvarmaya başlamıştı..

Yağmur: Seninle ancak bu şekilde barışabilirim.. Sen bilirsin.

Lina: Off! Tamam.. Yeter ki sus!

Yağmur: Canım benim ya..

     Falında pek istediği şeylerden bahsetmediğim için neşelenememişti hanımımız ama şuan ki yüz hali en azından katlanılır bir vaziyetteydi. Sonunda normale döndüğümüzde sohbete dalıp gitmiştik..

     Yağmur hala bir şeyler anlatıyorken benim gözüm karşıdaki dövmeciye takılmıştı. Yağmur'da durup nereye baktığımı görünce hızlıca bana döndü ve anlamadığını belli eden bakışlar atmaya başladı.

Lina: Yeni mi açılmış? Önce ki gelişimde görmemiştim..

Yağmur: Yani pek yeni sayılmaz.. 3 sene falan oldu açılalı. Senin geldiğinde yoktu..

Lina: Anladım..

    Yağmur, tuvalete gitmek için kalktığında.. Benim kafamda tek bir şey dönüp duruyordu. Yağmur'un, içimde kalan her ukteyi gerçekleştirmem gerektiğini söylemesi.. Hayatımda ki en istediğim şey dövme yaptırmaktı. Fakat ne babam, ne de Bora, buna izin vermemişlerdi. Şimdi daha iyi anlıyorum ki.. Mutluluk ancak kendi fikirlerinize önem verirseniz sizi bulur. Onları dinleyip yaptırmamış olmam içimde koca bir pişmanlık olsa da.. Buna son verebilirdim. Hemde hemen şimdi!

    Hızlıca ayaklandım ve Yağmur'a mesajla haber verip kafeden ayrıldım. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu ve yaklaştıkça bacaklarım titriyordu.. Sonunda kapısına gelince biraz bekleyip derin bir nefes aldım ve dövmeciye girdim. İçerisi beklediğim gibi bir yer değildi.. Gerçi daha önce hiç bir dövmeciye gelmemiştim ama böyle olduğunu da düşünmüyordum. Duvarlarda Teoman ve tanımadığım başka insanların posterleri doluydu.. Posterlerin arkasındaki duvar da siyah olduğu için pek iç açıcı bir ortam olduğu söylenemezdi. Her neyse mekanla işin yok Lina.. Hadi kızım!

    İlerideki masada, bana arkası dönük oturan bir adam vardı. Kulağında kulaklık takılıydı ve çalan müziğin sesi bana kadar geliyordu. Sürekli kıpırdanıyordu.. Sanırım dans ediyordu. Duymayacağını bilerek yine de şansımı denemek için bir kaç kez yüksek sesle seslendim. Fakat sonuç tam da beklediğim gibi olmuştu.. Duymamıştı. Hafifçe omzuna dokunarak beni fark etmesini sağlamak istemiştim. Fakat dokunduğum anda değişik bir ses çıkararak yerinden sıçramış ve oturduğu koltukta yana düşmüştü. Her ne kadar ayıp olacağını bilsem de kendimi tutamamış ve kahkahalara boğulmuştum..

Arslan: Çok mu komik ufaklık?

Lina: Pardon? Ufaklık derken?

Arslan: Ne o? Bozuldun sanki sen biraz.. Gülerken iyiydi!

Lina: Pardon da sen kaç yaşındasın ki bana ufaklık diyorsun?

Arslan: Yaşımı öğrenmek için bu yolları denemen çok klişe..

Lina: N-ne?!

Arslan: Tamam tamam.. Ahahah! Kızarmana gerek yok.. 29 yaşındayım ben.

Lina: 29'mu? Tamam ama yine de bana o şekilde hitap edebilecek kadar büyük değilsin.

Arslan: Sen kaç yaşındasın ki?

Lina: 23 yaşındayım. Her neyse çok uzadı bu muhabbet.. Ben dövme yaptırmak istiyorum.

Arslan: Ovv! Ufaklık sert çıktı.

Lina: Bir daha bana ufaklık dersen, seni gerçekten pataklarım!

Arslan: Aman be! Tamam ama şuan da dövmeyi yapacak olan arkadaş burada değil.

Lina: Nasıl yani? Neden? Boşuna mı geldim ben?

Arslan: Kusura bakmayın Hanım Efendi.. Sizin geleceğinizi bilsek sabahtan dikelirdik buraya!

Lina: Of peki.. Ne zaman gelir?

Arslan: Valla onun sağına soluna belli olmaz. Sen diğer gelişinde benim adımı ver sıra varsa öne alır seni. Adım Arslan bu arada..

Lina: Nasıl yani? Sırf paşamızın keyfine göre mi gelip gideceğiz? Nasıl bir salıvermişlik bu ya?!

Mete: Böyle bir salıvermişlik ufaklık..

    Arkamdan gelen sert ama aynı zamanda da aşırı yumuşak olan sesle olduğum yerde dona kalmıştım. Bir insanın sesine bu kadar heyecanlanamam ya! Fakat daha sonra o pisliğinde bana ufaklık dediğini fark edince sinirlenip arkama döndüm. Gözlerimiz buluştuğunda resmen içimde bir şeyler canlanmış gibi hissetmiştim.

    Saçları omuzlarına dökülüyordu. Yüz hatları resmen kalemle çizilmiş gibi kusursuz duruyordu. Gözleri deseniz dumanlı gibiydi.. Yani ne parlak ne sönük.. Sürekli bir şey düşünüyormuş gibi.. Parmakları, yüzükler ve dövmelerle kaplıydı. Üstünde aşırı sıradan ve salaş ama onda farklı bir havaya bürünmüş bir gömlek vardı. Yakası çok fazla açıktı ama bu öyle çirkin olanlar gibi durmuyordu.. Dövmelerle kaplı olan kaslı göğüs hatları tarzını bir puzzle parçası gibi tamamlıyordu.

     Artık üzerinde gözlerimi ne kadar gezdirdiysem tüm dikkatler bana çevrilmişti. Arslan, alaycı bir tonlamayla boğazını temizledi ve gülmemeye çalışır gibi bir surat ifadesiyle konuşmaya başladı..

Arslan: İşte dövmeyi yapacak olan arkadaşta geldi. Mete, eğer biraz daha geç kalsaydın bu kadın beni pataklayarak öldürecekti.

Mete: Ahahah! Peki o halde.. Ne dövmesi olacaktı güzellik?

Lina: Aslında.. Şimdi aklıma geldi de, benim çok fazla işim var. Sonra gelirim ben!

    Tek kelam etmelerine fırsat vermeden koşarak çıkmıştım dışarı. Hala az önce ne yaşadığımı düşünürken yanıma meraklı ve endişeli bir Yağmur gelmişti.. Kolumu dürterek sürekli konuşsa da, ben hala kalbimin bu değişik hallerine bir anlam bulmaya çalışıyordum..

Lina: Yağmur! Ben.. Her neyse yürü! Sana her şeyi evde anlatırım..

   İnşallah bu kalbimde olan şey.. Düşündüğüm şey değildir Allah'ım. Kalp krizi ya da ne bileyim işte benzeri başka bir şey olsun! Ben tekrardan aynı şeyleri yaşayamam..





Continue Reading

You'll Also Like

Göçük By Larunda

General Fiction

312K 15.9K 25
Bu kurguda argo, küfür ve yetişkin içerik barındıran sahneler bulunmaktadır. □■□■□ Mükemmel bir hayatın varken, birden bire evlensen ne yapardın? Baş...
103K 4.7K 70
Umutların birer birer yitip gittiği, güneşin bile ona doğmayı unuttuğu bir adamdı o. Tek inancı kendisiydi. Şimdiyse inancı merhametli bir kadındı.
BÈYTO-GAY By Ğizme

Teen Fiction

908 75 14
Konuşmak sesten ibaret midir sadece? Gözler yalancısıdır sözlerin. Dilimiz sussa da, gözlerimiz dile gelir belki o anda. Gözlerinde okyanusu yaşatan...
277K 3.6K 5
Aşkı psikopat olan bir adam ve Aşka inanmayan bir kadın... Mavi gözlü bir devdi ve küçücük bir kadın sevdi... Kadın gitmeyi seçti ve adam aşkına kopa...