MİNİK MUCİZEM

By yildirim0209

445K 18.7K 5.2K

Aslında her hatanın bir bedeli olduğu kadar bizleri o yanlışa sürükleyen sebeplerimiz de vardır. Ama kimse s... More

Tanıtım..
Bölüm 1 : Sürpriz Hamilelik Haberi..
Bölüm 2 : Minik Mucizem..
Bölüm 4 : Tekrarlanan Hayal Kırıklığı..
Bölüm 5 : İçimi Kemiren Şüphe..
Bölüm 6 : Ben Hamileyim..
Bölüm 7 : Baba Olma İhtimali..
Bölüm 8 : Beklenmeyen Misafir..
Bölüm 9 : Kapanmış Defterin Aralanan Sayfaları..
Bölüm 10 : Minik Kalbin İlk Tınısı..
Bölüm 11 : Sürpriz Karşılaşma..
Bölüm 12 : Yüzleşme..
Bölüm 13 : Hüznün Arasında..
Bölüm 14 : İlk İş Günü..
Bölüm 15 : Seni Seviyorum..
Bölüm 16 : Yerine Oturmayan Taşlar..
Bölüm 17 : Çokça Kafa Karışıklığı..
Bölüm 18 : İkinci Bir Şans..
Bölüm 19 : En Mutlu Gün..
Bölüm 20 : Korkutan Yemek..
Bölüm 21 : Affet Beni Sevgilim..
Bölüm 22 : Sessiz Çırpınış..
Bölüm 23 : Hesap Vakti..
Bölüm 24 : Mucize-i Güneş..
Bölüm 25: Yeni Komşum..
Bölüm 26: Selim'in Hikayesi/Gizli sırlar..
Bölüm 27 : Affettim Seni..
Bölüm 28 : Sil Baştan Evlilik..
Bölüm 29 : Miladımız 10 Ağustos..
Bölüm 30 : Senin Evinde..
Bölüm 31 : Veda Konuşması ve FİNAL ..
Tüm Bölümlere Oy Verin Lütfen

Bölüm 3 : Geçmişten Kısa Bir Kesit..

19.6K 814 214
By yildirim0209

Merhaba değerli okurlarım. Üçüncü bölüm sizlerle.

Satır aralarına yorum yapıp, oy vermeyi unutmayın lütfen.

Keyifli okumalar..

_______________________________________________

15 Ocak düğün günü..

"Selim hala inanamıyorum! Bitti mi artık? Gerçekten evleniyor muyuz biz şimdi?"

"Evet prensesim! Hadi aç artık gözlerini. Bak bunca insan bizim için burada ve bizi bekliyorlar. "

Fısıltı gibi çıkan sesi kulaklarıma dolduğunda yüzüme kapattığım ellerimi avucunun içine hapsederek ufak bir öpücük kondurdu. Gözlerime hücum eden yaşlar akmamak için direnirken gözlerimi yavaşça araladım ve titreyen sesimle kendimi konuşmaya zorladım.

"Korkuyorum! Sanki bir rüyadaymışım ve gözlerimi açınca herşey bitecekmiş gibi hissediyorum elimde değil."

"Korkma sevgilim!" Diyerek yanağımdan süzülen bir damla yaşı dudaklarıyla yakalayıp uzun bir öpücük bıraktı. Ellerini yüzüme yerleştirerek alnını alnıma yasladı.

"Sana söz veriyorum. Ben hayatta olduğum sürece bu eller birbirinden hiç ayrılmayacak" dedi ve elimi sol göğsünün üzerine götürerek devam etti. "Tıpkı senin için çırpınan bu kalbin başkasına atmayacağı gibi. Seni çok seviyorum herşeyim.."

Söyledikleri ruhumu okşarken, geçmişte yaşadığım kötü anılarımı bir kenara savurup yine ona sığındım. Kollarımı iri bedenine dolayarak başımı inip kalkan göğsüne yasladım. Onun elleri de bedenimi sararken başını saçlarıma gömerek derin bir nefes aldı.

"Herşey gerçek olamayacak kadar güzel ve iyi ki sen Selim.. Sen ailemden sonra benim başıma gelen en güzel şeysin. Kimsesizliğimi giderip ölen anne ve babamın yokluğunu bile aratmadın. Sana olan minnetimi dile getirecek kelime bulamadığım gibi ne kadar teşekkür etsem az. İyi ki karşıma sen çıktın ve iyi ki bana geldin. Tüm benliğim senin adını haykırırken bu kalbim de sadece senin. Seni çok seviyorum herşeyim.." dediğimde belimdeki eli daha da sıkılaşırken saçlarıma minik bir öpücük kondurdu. Burnumu çekerken ağlamaklı ve cılız çıkan sesimle konuşmaya devam ettim.

"Keşke anne ve babamda hayatta olsaydı da kızlarının ne kadar mükemmel biriyle evleneceğini görselerdi."

"Bitanem benim. Sen herşeyin en güzelini hakediyorsun. Ama olacakların önüne geçemiyoruz ne yazık ki. Her ne olmuş olursa olsun ben her zaman yanındayım Güneş'im. Bunu sakın unutma olur mu?" Dedi ve beni yavaşça kendinden uzaklaştırarak şefkatli bakışlarını üzerimde gezdirmeye başladı. Sessizliğimi koruyarak başımı olumlu anlamda salladım ve dudaklarıma yerleşen acı bir tebessümle o sevdiğim mavilerine uzun uzun baktım. Öyle mükemmel bir adama sahiptim ki Allah'ıma ne kadar şükretsem azdı.

Selim aramızdaki mesafeyi iyice kapatırken nefesi gelinliğimin açıkta bıraktığı tenimi talan etmeye başlamıştı. Vücudumu saran titreme dalgasına engel olamazken titrek bir nefes aldım. Arzu dolu bakışları dudaklarıma kaydığında dudağımı dişlerimin arasına alarak ısırdım. Bir anda dudaklarımın üzerine kapanan dudaklarla nefesimi tutarken yumuşak ama tutkulu öpüşü aklımı başımdan almaya yetmişti. Bende beceriksiz hareketlerle karşılık verirken gözlerim istemsizce kapanmış ellerim geniş omuzlarına gitmişti. Bir eliyle belimi sıkıca kavrayıp bedenini bana iyice bastırdığında dudaklarımı büyük bir açlıkla sömürmeye başladı. Kalbim yerine sığmayıp ağzımda atarken kendimi yavaşça geri çektim ve ne zamandır tuttuğumu bilmediğim nefesimi dışarı verdim. Selim de soluklanırken alnını alnıma yaslayarak şehvetten koyulaşan mavilerini benim elalarıma yöneltti. Dudaklarını aralayıp birşey söyleyeceği sırada açılan kapı ortama gölge gibi düşmüştü.

"Abi sizi bek-" Kapıda beliren Selin'in sesi ile Selim hızla benden ayrılırken Selin kocaman olmuş gözleriyle bize bakıyordu. Alev topuna dönen yüzüm ve koyacak yer bulamadığım ellerimi saklamak için başımı öne doğru eğerek gelinliğimin eteğiyle oynamaya başladım. Yüzüne bakamasam da güldüğünü tahmin edebiliyordum. Rezil olmuştuk!

"Neden kapıyı çalmıyorsun Selin! Pat diye dalıyorsun odaya!" Selim'in gür sesi odada yankılanırken bakışlarımı Selin'e yönelttiğim de üzülmek yerine gülmemek için dudaklarını kemirdiğini gördüm.

"Abi ben çok özür dilerim. Nikah memurunun geldiğini haber vermek için gelmiştim ama müsait değilmişsiniz."

"Selinnn!" Selim'in uyarıcı tonda adını zikretmesiyle Selin yavaş adımlarla bizim yanımıza gelerek Selim'in yanağına uzun bir öpücük kondurup sevimli haliyle söze girdi.

"Tamam abi ya tamam. Kızma hemen. Nerden bilebilirdim ki?" Ardından bana dönerken suçlu bir çocuk edasında dudaklarını büzerek konuşmaya başladı.

"Benim güzeller güzeli yengem.. Seni de utandırmak istememiştim gerçekten özür dilerim."

Söylediklerine tebessümle karşılık vererek "Sorun değil canım. Bizde geliyorduk zaten dimi Selim?" Dedim ve imalı bakışlarımı Selim'e yönelttim.

"Evet! Hadi Selin sen aşağıya in bizde geliyoruz."

"Tamam abicim."

Selin Selim'in söylediklerini onaylarken benim de yanağıma öpücük kondurup odadan ayrıldı. Sahte kızgınlıkla Selim'in omuzuna vururken oda şaşkın bakışlarıyla beni izliyordu.

"Bana niye vuruyorsun güzelim. Kapıyı çalmadan giren o ama yumruğu yiyen ben! Oldu mu şimdi bu?"

"Hep senin fırsatçılığın yüzünden. Bir de üste çıkıyorsun! Ayıp ama!"

"Peki karıcım. Sen öyle diyorsan öyledir." Derken dudakları alayla iki yana kıvrılmıştı. Bu adama nasıl kızabilirdim ki? Sevilmekten başka birşeyi haketmiyordu. Bende aynı şekilde karşılık verirken yanağından makas aldım.

"Aferin kocacım."

Muzip bakışları tekrar üzerimde dolaşmaya başladığında dudaklarımı şıklatarak aynanın karşısına geçtim. Aynadaki siluetime bakarken tebessümüm solarak yerini hüzüne bırakmıştı. Beyazlar içinde Selim'in karısı olmak için özenle hazırlanmıştım. Bakışlarım gelinliğimin üzerine Selim'in bağladığı kırmızı kuşağa kaydığında dudaklarımı kanatırcasına ısırdım. Kırmızı kuşak bekaretin simgesiydi ve ben bunu haketmiyordum! Çünkü küçük yaşta namusum elimden alınmıştı. Kirlenmiştim ben! Yaşadığım travmayı aradan seneler de geçse atlatamamıştım. Selim'in her dokunuşun da ona söylemediğim için kahroluyordum. Nasıl yok sayalabilirdim ki zaten? Alnıma çalınan kara lekemdi..

Kız çocuklarına bu düşünce ebeveynleri tarafından doğduğu andan itibaren aşılanıyor ve hayat çizelgesi bu doğrultuda oluşturuluyordu. Gerek gittiği mekanlar, gerekse arkadaş çevresine özen gösteriliyordu. Namus, bir kızın en büyük mirası, koruması gereken en önemli hazinesiydi. Ama ben koruyamamıştım ve Selim'e de bu konuyla ilgili en ufak bir şey söyleyememiştim. Ona ihanet ettiğimi düşünmesini istemiyordum. Ama bundan kaçışımın olmadığını biliyordum! Ben cesaret edip söylememiş olsam da bu gece öğrenecekti hemde en acı şekilde..

Aklıma hücum eden kötü senaryolar nefesimi darlamaya başlamıştı. Ya beni istemezse? Ya beni bırakıp giderse? Söyleyip söylememek arasında yıllarca sıkışıp kalmıştım ama sonucu hep aynı olmuştu. Ne yaparsam yapayım bir türlü o iki kelime dudaklarımdan dökülmemişti. Belki bencillikti ama onu kaybetmek düşüncesi bile aklımı kaçırmama sebep oluyordu. Ona bunu yapmaya hakkım yoktu belki ama Selim'den başka kimsem de yoktu..

Dolan gözlerimi saklamak için hızlı adımlarla lavaboya girdim. Yumruk şeklini alan elimi dişlerimin arasına alarak sessizce ağlamaya başladım. Tıpkı gözyaşlarımı yıllardır içime akıttığım gibi..

Gözyaşlarımı elimin tersiyle silerek kızarmış gözlerim için ellerimle yüzümü yellemeye başladım. Yüzümü yıkama gibi bir şansım ne yazık ki yoktu. Çünkü makyajım için bir sürü malzeme ve çeşitli kremler kullanılmıştı. Kızarıklıklarım geçtiği anda derin bir nefes aldım ve ellerimi yıkayarak lavabodan çıktım. Camın önünde dikilmiş dışarıyı seyreden damatlık içinde ki sevdiğim adamı gördüğümde içimde bastırmaya çalıştığım ağlama isteğim tekrar alevlenmeye başlamıştı. Bakışlarımı kaçırarak hızlı adımlarla makyaj masasına yöneldim. Fondötenimi yüzüme boca ederken göz çevrelerime ağırlık verdim. Akan makyajımı da tazeleyerek son olarak bordo rujumu dudaklarıma sürdüm. Üzerime çeki düzen vererek özenle hazırlanmış bukleli kumral saçlarımı tek omzuma toplayıp, duvağımı da düzelttikten sonra parfümümü de sıkarak hazırlığımı tamamladım.

Yüzüme yerleştirdiğim sahte tebessümle Selim'e doğru döndüğümde beğeniyle beni izlediğini gördüm. Bana doğru bir adım atarak alnımdan öptü ve kolunu kibar hareketiyle bana uzattı. Bende vakit kaybetmeden koluna girdim ve ağır adımlarla nikah alanına doğru ilerlemeye başladık.

Gelen misafirlerimizi tek tek ziyaret edip tebriklerini kabul etmiştik. Ardından herkesin şahitliğinde nikahımız kıyılmış, Selim duvağımı açarak alnımdan öperek kulağıma "Karım" diye fısıldamıştı. Artık onun soyadını almış, resmi ve dini nikahlı karısı olmuştum. Gözlerimden bir damla yaş süzülürken buruk tebessümümle yüzüne baktım.

"Ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın yalnızca senin Güneş'in olduğumu unutma olur mu Selim?"

"O nasıl söz Güneş'im? Elbette sadece benimsin! Seni çok seviyorum.."

"Seni çok seviyorum.."

Sonunda düğünümüz bitmiş, geçen süre zarfında ağzımızdan bu kelimeler hariç birşey çıkmamıştı. Bir yanım burukken diğer yanım ise özgür kuşlar gibi kanat çırpıyordu. Kaybettiğim ailemden sonra sevdiğim adam ile sıcacık bir yuvam olmuş, mutsuzluklar geride kalmıştı. (En azından ben öyle düşünüyordum) Artık Selim Karmen'in karısı Güneş Karmen olarak temiz bir sayfa açmıştım..

Evimizin önüne geldiğimizde Selim'in anahtarla kapıyı açmasını bekliyordum. Açıldığında gelinliğimin eteklerinden tutup bir adım atacaktım ki Selim'in beni kucağına almasıyla şaşkınlık dolu bakışlarımı onun mavilerine çevirdim.

"Ne yapıyorsun Selim?"

"Şimdi şöyle ki karıcım bizim bu eve ilk girişimiz. Yeni evli çiftlerin üzerinde kem gözler gezermiş ve aralarına hiç bir kötülük girmesin diye damat gelini kucağına alarak beraber içeri girerlermiş. Belki batıl inançtır ama aramıza kimsenin girmesini istemiyorum."

Tebessüm ederek söylediği şeyler üzerine dudaklarım hüzünle iki yana kıvrılırken bakışları dudaklarıma kaymıştı. Küçük bir öpücük kondurduktan sonra açık olan kapıdan içeri girmiştik.

Beni kucağında odamıza kadar getirerek yavaşça yatağa bıraktı. Nefes alışverişim hızlanırken ellerim terlemeye başlamıştı. Birazdan Selim ile ilk anlarımızı yaşayacaktık ve ben yaşadığım korkudan bayılacak gibi hissediyordum. Titrek bir nefes alırken titreyen ellerimi dizlerimin üzerinde birleştirdim. Aklıma hücum eden kötü düşüncelere dalmışken kulağıma dolan sesi ile kendime geldim.

"Sakin ol güzelim! Korkulacak bir şey yok! İnan canını yakmayacağım." Selim'in anlayışlı tavrıyla canım daha da yanarken ona haksızlık ettiğimi düşündüm ve daha fazla içimde tutamayıp olanları anlatmaya karar verdim.

"Selim ben.. ben çok özür dilerim. Bu.. bu benim ilk-"

"Şst! Tamam sevgilim." Sözüm Selim'in konuşmasıyla bölünürken başımı göğsüne yaslayarak beni kendine doğru çekti. Eli saçlarımda gezinirken gözyaşlarım beyaz gömleğini ıslatmaya başlamıştı. Kendi acizliğime, lal olmuş dilime ağlıyorken o ise ilk gece korkumdan ağladığımı düşünüyordu.

Geçen 1 saatin ardından sakinleşmiş, Selim'le yatakta yan yana uzanmıştık. Elini yavaşça belime yerleştirip beni kendine doğru çevirerek yüzüme hayranlıkla bakmaya başlamıştı. Dudaklarımda hissettiğim dudakları ile sıcaklık tüm uzuvlarıma ulaşırken kapanan gözlerimle kendimi onun ellerine bırakmıştım..

___________

"Sen bana bunu nasıl yaparsın?"

Yüzüme inen sert tokatla bedenim parkeyle buluşurken hıçkırarak ağlamaya başladım. Korktuğum başıma gelmişti. Sıkışan yüreğim nefes alışverişimi zorlaştırırken kalbim binbir parçaya ayrılmıştı. Kesik nefeslerim arasından kendimi konuşmaya zorlarken acıyan boğazımla zoraki yutkunabilmiştim.

"Selim ben.. ben yemin ederim sana ihanet etmedim. Ben te-"

"Kes sesini! Söyleyeceğin hiçbir şeyi duymak istemiyorum!" Tiksinir bakışları üzerimde gezinirken derin bir nefes alarak duvara sert bir yumruk geçirdi.

"Neden Allah'ım? Neden ben? Onu sevmekten, gözümden bile sakınmaktan başka ne günah işledim!"

Hız kesmeden duvarları yumrukluyor, dolu gözleriyle isyan ediyordu. Onun bu halini gördükçe içimdeki yangın körüklenirken ayakta durmakta zorlanan bedenimi yerden destek alarak kaldırdım. Ellerimi yüzüne götürüp bana bakmaya zorlandığımda dolu gözlerimi, kızaran gözlerine dikerek konuşmaya başladım.

"Selim! Yemin ederim ben sana ihanet etmedim. Ben küçük yaşımda amcamın oğlu tarafından tecavüze uğradım." Hıçkırıklarımın arasından zor konuşurken kollarımı sertçe kavrayarak beni sarsmaya başladı.

"Neden lan! Madem böyle bir şey oldu neden söylemedin bunca yıl?"

Verecek cevabım olmadığı için ağlamaktan başka bir halt edememiştim.

"Cevabın yok öyle mi? Çünkü yalan söylüyorsun! Yediğin halt yetmezmiş gibi bir de kuzenini de alet ediyorsun. Yazık sana çok yazık!"

Söyledikleri kalbime bir ok gibi saplanırken hıçkırıklarım daha da şiddetlenmişti. Bana inanmamış, beni ihanetle suçlamıştı. Ama ben bunu hak etmiştim. Kaybetmekten korktuğum için gerçeği yıllarca ondan saklamıştım ve şuan yüzüme tokat gibi vuran gerçekler altında eziliyordum. Ne söylersem söyleyeyim bana inanmayacağını bildiğimden sessizliğimi korudum ve omuzlarım sarsılarak ağlamaya devam ettim.

"Senden iğreniyorum! Bir daha asla karşıma çıkma! Yüzünü bile görmek istemiyorum defol!"

Kolumdan tuttuğu gibi beni dışarı atarak kapıyı yüzüme kapatmıştı. Kalbimin acısından sert zemine çakılan bedenimin acısını hissetmiyordum bile. Kendimi zorlayarak yerden kalktım ve titreyen bedenimle kapının önüne yığılarak gözyaşlarım eşliğinde kapıyı yumruklamaya başlamıştım. Ama nafile.. Ne kapı açılmıştı, ne tek bir söz söylemişti.. Kapının ardından gelen kırılma seslerinden başka hiç bir şey yoktu.

Ben hayatın tekmesini bir kez daha yemiştim. Başıma gelenlerde hiç bir suçum olmadığı halde, sevdiğim adam tarafından ihanetle suçlanmıştım.. Benim tek suçum onu kaybetmekten korkup bunca zaman sessiz kalmamdı ama en büyük yanlışım bu olmuştu.

Duyduğum son sözleri kulağımda yankılanırken keşke dedi iç sesim.. Keşke en başından söyleseydim de onu karanlığıma çekmeseydim, benimle birlikte sevdiğim adamı da ateşe atmasaydım...

Ve keşke.. Onu böyle yıkan benim sessizliğim olmasaydı...

-Bölüm sonu-

_________________________________________________

tfen emeğe saygılı olup yıldıza basmayı unutmayın.

Yorum ve oylarınızı bekliyorum. Sizleri seviyorum. :)❤❤

Continue Reading

You'll Also Like

38.9K 2.2K 24
Kainattaki hiçbir şeyi sevmemeye yemin eden Kardan Adam ,bir gün bir Kardelen'le karşılaşır, tam onu ezip geçmek üzereyken çiçek eğilip onu öper ve...
28.1K 1K 30
|Yeşil gözler serisi~1| Küçüktü, etrafındaki yalanlar acı gerçekleri görmesini engelliyordu. Hayatına kaos etkisi yaratacak olan gerçekler, yalanl...
71.8K 5.9K 46
Instagram: azimet340 Hikaye yazım başlangıç tarihi. 07.05.22 BİLDİĞİNİZ BÜTÜN ZORUNLU EVLİLİK HİKAYELERİNİ UNUTUN. BAYILACAĞINIZ BİR HİKÂYE TOPRA...
377K 28.8K 56
Onu elde etmesinin tek yolu artık kız kılığında ona yazmaya başlamasıydı. 🌟 TAMAMLANDI✔️ Genç Kurgu | Mizahi Dram | Üniversite 020523🎼 by CHERRYB...