AHALİ (2. SEZON)

By yazardayazar

1.6M 115K 165K

Aleyna'nın amcasının evinde yarım kalan macera, Melis'in de aralarına katılmasıyla birlikte Çamkıran Üniversi... More

HİKAYE TANITIMI
PROLOG
BİRİNCİ BÖLÜM
İKİNCİ BÖLÜM
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
BEŞİNCİ BÖLÜM
ALTINCI BÖLÜM
YEDİNCİ BÖLÜM
SEKİZİNCİ BÖLÜM
DOKUZUNCU BÖLÜM
ONUNCU BÖLÜM
ON BİRİNCİ BÖLÜM
ON İKİNCİ BÖLÜM
ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ON BEŞİNCİ BÖLÜM
ON ALTINCI BÖLÜM
ON YEDİNCİ BÖLÜM
ON SEKİZİNCİ BÖLÜM
ON DOKUZUNCU BÖLÜM
YİRMİNCİ BÖLÜM
ÖZEL BÖLÜM
YİRMİ BİRİNCİ BÖLÜM
YİRMİ İKİNCİ BÖLÜM
YİRMİ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
YİRMİ BEŞİNCİ BÖLÜM
YİRMİ ALTINCI BÖLÜM
YİRMİ YEDİNCİ BÖLÜM
YİRMİ SEKİZİNCİ BÖLÜM
YİRMİ DOKUZUNCU BÖLÜM
OTUZUNCU BÖLÜM
OTUZ BİRİNCİ BÖLÜM
OTUZ İKİNCİ BÖLÜM
OTUZ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
OTUZ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
OTUZ BEŞİNCİ BÖLÜM
FRAGMAN, KAPAK VE AYRAÇ
SSS, FİNALE DAİR İPUÇLARI VE ÇEKİLİŞ

YİRMİ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

37K 2.4K 5.5K
By yazardayazar


Yazar notu: Selam!

Umarım bu bölüm, bu can sıkıcı günlerde biraz olsun eğlenmenizi sağlar. Hepinize iyi okumalar!


*


AHALİ (2. SEZON) - YİRMİ DÖNDÜNCÜ BÖLÜM


# Loote - 85% (Audio) ft. gnash



Adam kartı görür görmez, ''Joker'e hoş geldiniz efendim,'' diye bizi selamladıktan sonra kapıdan geçebilmemiz için geri çekildi. Ardından eliyle merdiveni işaret ederek, ''Bu taraftan,'' diye ekledi.

İlker kartı çıkardığı yere geri koyup içeri girdiğinde bende aynısını yaptım ve o önde, ben arkada uzun metal merdivene yürüyerek basamakları indik.

Aşağıda giriştekine benzer bir koridor ve koridorun sonunda bir kapı karşıladı bizi. Kapının önünde duran iki adam da yaş, boy, vücut ve kıyafetleriyle ilk gördüğümüz adamı andırıyordu. 

İlerleyerek adamların yanına vardığımızda bize başlarını sallayarak selam verdiler, arkası sıra içlerinden biri kapıyı açmak için uzanırken iyi eğlenceler diledi. 

Kapı aralanır aralanmaz, içeride hapsolmuş yüksek sesli müzik oluşan boşluktan dışarıya kaçtı, şimdiye kadar çıt bile duymadığıma göre mekanda ses yalıtımı vardı.

İlker'le birlikte içeri adım atmamızla kapının ardımızdan kapanması bir olurken kendimi büyülü bir geçitten başka bir dünyaya geçmiş gibi hissediyordum, daha cüretkar ve çılgın bir dünyaya... 

Bundan önce hiç bir gece kulübüne gitmemiştim, hele böyle yer altında olanının yakınından dahi geçmemiştim. O sebeple, merakla etrafıma bakınırken biraz endişeliydim.

Yüksek tavanlı bir yerdi ve üst katında merdivenlerle tırmanılan balkonlar vardı. Tavandaki ve duvarlardaki fosforlu ışıklar yanıp sönüyor, bukalemun misali renk değiştiriyordu, gökkuşağının içindeydik sanki... 

İlker'in iskambil kartındaki Joker resminin aynısı, mekanın duvarlarından birini komple kaplamıştı. Daha önce bu resmi inceleme şansı bulasam da şimdi bulmuştum. Yüzünde şeytani bir sırıtışı olan bir erkek çizimiydi, soytarı şapkası takıyor ve bir elinde iskambil kağıtları tutuyordu. Ayrıca fosforlu renklerle boyanmıştı. 

'İlginç ama biraz korkunç' diye geçirdim içimden.

Alt katta hiç oturacak yer yoktu, yüksek platformun üzerindeki DJ müzik çalarken herkes ayakta dans ediyordu. Şarkıyla yavaşça sallananlar da vardı, hoplayıp zıplayanlar da...

Bizi karşılayan kız benim boylarımda ve zayıf vücutluydu. İlker'in yaşlarında ya da azıcık daha büyük olduğunu tahmin ediyordum, elbise ve topuklu ayakkabılar giyiyordu.

Kız bizi yerimize götürmek üzere yukarı çıkardı. Üst kat aşağıya göre boş ve sakindi, ayrıca koltuklar koyulmuştu. 

Balkon kenarındaki C şeklindeki koltuğun yanına vardık. Koltuğun önünde dikdörtgen prizma şeklinde, parlayan bir sehpa duruyordu. 

Kız, ''İstediğiniz gibi sizin için en güzel locayı ayırdık efendim,'' derken İlker'e bakıyordu.

İlker, ''Gracias,'' diyerek rahat bir tavırla koltuğa oturduktan sonra eliyle yan tarafına birkaç kez vurarak beni çağırdı. ''Gel otur prenses.''

Davetini kabul ettim fakat işaret ettiğinden daha uzağa yerleştim. Bu İlker'in gözünden kaçmazken komik bulmuşçasına sırıtmaktan başka bir şey yapmadı.

Kız, ''Birazdan bir arkadaşım sizinle ilgilenecek efendim,'' deyip iyi eğlenceler diledi. Ardından, bizi gördüğünden beri İlker'in üstünden çekmediği hayran bakışlarını mecburen çekti ve kısa sürede gözden kayboldu.

İlker erkeksi bir edayla bacak bacak üzerine atıp kolunu koltuğun üst kısmına uzattığında eli arkama kadar uzanmıştı, parmaklarını biraz hareket ettirirse sırtıma değebilirdi. 

Bir anlığına koltukta öne kayarak elinden uzaklaşmayı düşünsem de sonra çok abartı bir tepki olacağını fark edip bu düşünceyi buruşturup çöpe attım. 

''Güvenli alanından çıkmak nasıl bir his prenses?''

''Tedirgin edici,'' diye itiraf ettim ve ekledim: ''Neden beni buraya getirdin?''

''Anlayacaksın. Ama her şeyin bir sırası var. Önce içkilerimizi seçelim,'' deyip boştaki eliyle masadaki tabletlerden birini aldı ve oradaki menüden içkilere göz gezdirmeye başladı. 

Ben de diğer tablete uzandım. Menüde sadece alkollü içecekler olmakla birlikte her içkinin adı, iskambil destesindeki bir kartın ismiydi. Ayrıca içkilerin fotoğraflarına bakılırsa hepsi fosforlu renklerdeydi. 

''Ne alacaksın?'' diye sordu İlker.

''Kara As,'' diye cevapladım. İçeriklerini okuduğum içkilerin arasında en güvenlisi buydu. Ya da bana gelmişti, bilemiyordum.

''Kara As mı?'' dedi İlker alayla gözlerini devirirken. Ardından, ''Menüdeki en sıkıcı içkiyi bulmuşsun, tebrikler!'' dedi alkışlayarak.

''Ne olmuş en sıkıcısıysa?'' diye savundum kendimi. 

Sorumu duymazdan geldi. ''Hadi bana eşlik et, beraber Joker içelim.''

Bahsettiği içkiyi menüde bulup inceledim. ''Bu beni kolay sarhoş edecek bir şeye benziyor, o yüzden hayır.''

Tam o sırada bir çalışan yanımıza gelip siparişlerimizi sorduğunda, ''2 Joker alacağız,'' diye cevapladı İlker.

''Hayır ben-''

İlker cümlemi bitirmeme izin vermeyip, ''2 Joker. Hızlı gelsin,'' dedi kesin bir sesle.

İlker'in bu patron benim tavrından sonra çalışanın 'Hemen getiriyorum efendim' deyip çabucak gözden kaybolması şaşırtıcı değildi. Çatık kaşlarımın altından öfkeli bakışlarımı İlker'e çiviledim, tutumuna kızmıştım.

''Neden böyle bir şey yaptın?''

''Onca içkinin arasından en boktanını içmene müsaade edemezdim.''

''Senden müsaade isteyen mi oldu?''

Aniden yüzünü benimkine yaklaştırdığında göz bebeklerinde yansımamı net bir şekilde görebileceğim kadar yakınımdaydı. Hissettiğim gibi görünüyordum; sudan çıkmış balık gibi.

''Bu akşam benimsin prenses.''

İlker'in gözlerindeki kızın, yani kendimin, suratına garipseyen bir ifadenin yerleşmesini izlerken, ''Ne?'' diye soludum.

İlker geri çekilirken, ''Benim misafirimsin yani,'' dedi daha açıklayıcı bir biçimde. ''Ve benim krallığımda, misafirler benim kurallarıma uyarlar.''

''Pabucumun kralı,'' diye homurdandım gözlerimi devirirken.

İlker 'Çık çık' diye ses çıkardı. ''Krala hakaretten ceza almak istemiyorsan böyle şeyler söylememelisin,'' diye uyardı.

''Bazı şeyler cezaya değer,'' dedim korkusuzca.

''İsyancı mı olacaksın başıma?'' dedi tek kaşını yukarı kaldırarak, irisleri alaycı bir parıltıyla ışıldıyordu. 

''Zorbalık yapmaya devam edersen, evet.''

İlker, ''İsyancı prenses seni,'' deyip gülümsediğinde dudaklarım onunkileri taklit etti.

''Zorba kral seni...''

Kısa bir süre sadece birbirimize baktıktan sonra çalışan geri döndüğünde bakışlarımı İlker'den ayırdım. İlker'in de öyle yaptığını biliyordum çünkü gözleri üzerimde olsa hissederdim.

Suskun bir şekilde garsonun içkilerimizi ve çeşitli atıştırmalıkları masaya koymasını, sonra da 'Başka bir isteğiniz var mı?' diye sorup, İlker'den 'Şimdilik hayır' cevabını aldıktan sonra uzaklaşmasını izledim.

Ardından içkilerimize odaklandım. Bardaklardaki fosforlu renklerdeki sıvılardan duman çıkıyordu ve bardağın ağız tarafının kenarları, ince bir tuz tabaksıyla kaplanmıştı. Eğlenceli olduğu kadar da tehlikeli görünüyordu.

İlker bardaklardan birini alıp dudaklarına götürerek içkisinden küçük bir yudum aldı. ''Enfes,'' derken bardağını ağzından uzaklaştırmıştı ama hala elinde tutuyordu. Sonra bana döndü. ''Ne duruyorsun prenses? İçsene.''

Kollarımı göğsümde bağladım. ''İçmeyeceğim,'' diye reddettim.

''İçeceksin,'' dedi kendinden emin bir sesle. 

''İçmeyeceğim,'' diye tekrarladı.

''İçeceksin... Neden biliyor musun?'' dediğinde susup cevabını bekleyen gözlerle ona bakmakla yetindim. ''Çünkü aldığın her ağız dolusu yudumda bir sorunu yanıtlayacağım.''

İlker suya oltasını atmıştı, yemi yiyip yememek bana kalıyordu. ''İstediğimi sorabilecek miyim?''

''Ne istersen,'' dedi vurgulayarak. Ardından, ''Aynı şey benim için de geçerli tabii,'' diye ekledi.

''Nasıl yani?''

''Sırayla gideceğiz. Önce sen soracaksın, sonra ben, sonra yine sen... Ee var mısın?''

Yüzünde 'Yokum' dememe ihtimal vermeyen bir ifade vardı ve sırf o ifadeyi silmek için bile reddedebilirdim onu. Ama etmeyecektim çünkü İlker'le ilgili gizemleri, hepsini olmasa dahi bazılarını, çözmek her şeyden daha cazip geliyordu.

''Varım,'' derken kancaya takıldığımı biliyordum fakat avcıyı bu ava çıktığına pişman edemeyeceğim anlamına gelmiyordu bu. Sadece doğru soruları bulmam gerekiyordu.

''O zaman hadi ıslat ağzını da başlayalım,'' dedi hevesli bir tavırla. 

İçimden 'Çalıştır saksıyı kızım' diye geçirirken bardağıma uzandım ve bardağın kenarını dudaklarıma dayayarak içkinin ağzıma doğru akmasına izin verdim.

Meyveli olduğu için tatlı bir tadı vardı ama ne meyve suyu kadar yumuşak, ne de yüksek alkollü bir içki kadar sertti. 

Ağzımın tamamı değil de tamama yakını içkiyle dolduğunda hile yapıp içmeyi bırakacaktım, ne de olsa ne kadar az içersem o kadar kardı. Fakat tam bardağı dudaklarımdan uzaklaştıracağım sırada İlker onaylamayan bir ses çıkararak başını salladı.

''Dolandırıcıyı dolandırmaya çalışma prenses,'' derken eliyle 'Devam et' gibisinden bir hareket yaptı.

Yakalanmanın verdiği utançla yanaklarımın sıcakladığını hissederken ağzımda boş kalan yerin de alkolle kaplanmasına müsaade ettikten sonra bardağı dudaklarımdan çektim. Boğazım, hatta midem hafifçe yanıyordu.

''Hah işte şimdi oldu... Hadi sor bakalım sorunu.''


*


Not 2: Önceki bölümlerdeki oy ve yorumlarınız için teşekkürler! Bir sonraki bölümün yarısını yazmayı bitirdim, bu bölümde de 1500 oy ve yorum olursa mutluluktan hemen bitirebilirim bence *Sırıtış*

Not 3: Hazır neredeyse hepimiz evdeyken bu satırda dizi, film vb öneriler yapabiliriz bence. Mesela bu bölümde dizi önerileri yapalım, sonraki bölümde film önerileri yaparız falan filan... Neyse, ben başlıyorum, sizlerden de öneriler bekliyorum.

Dizi: The Untamed (Bu fantastik çin dizisi. Ben bayılmıştım, umarım sizler de seversiniz. Kendimi tutamıyorum, o yüzden aşağıya dizinin baş karakterlerinin bir fan videosunu bırakacağım. Herhalde tüm fan videolarını izlemişimdir çünkü deliyim *Sırıtış* Spoiler istemeyen izlemesin.)

Not 4: Wattpad hesabımı yazardayazar  ya da Instagram hesabımı @dem.irem takip ediyor musunuz?

Not 5: Favori karakteriniz kim?

Aleyna?

Melis?

Lodos?

Atahan?

Atakan?

İlker?

Hakan?

Continue Reading

You'll Also Like

1.3M 51.7K 26
(18+ cinsellik ve şiddet içerir.) Başımızın üstünde ki elçilik binasının içinde bir ses yankılandı. "Şuandan itibaren; Onun tek bir saç teline zarar...
2.3M 72.7K 57
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı? Ters köşelere doyamayacağınız. Her an şaşırarak sürükleneceğiniz bir kitap hayal edin.. Sonra oku...
1.4M 47.4K 22
"Zorla evlendik farkındasın değil mi?" dedim dehşetle. Umursamadı ve gözlerimin en derine bakıp, belimde olan eli belimi okşamaya başladı. "Evet kar...
336K 27.2K 43
"Uyan, kavga et, sigara iç, dolandır, uyu. Hayır, ben bundan ibaret değilmişim.." K.T. Bir dolandırıcı çetesinin üyesi olan Karmen, çeteyle birlikte...