Twins Of Death ☂︎ Malfoy's (D...

By littlefairyelvenia

36.6K 451 786

"Ölülerin gözyaşına ihtiyacı yoktur." dedi huzur veren ses, oğlan o kadar dalgındı ki sesin kime ait olduğunu... More

İlk Perde - "It's all fanciful"
Üçüncü Perde - "Home?"

İkinci Perde - "Diagon Alley"

2.1K 162 367
By littlefairyelvenia

Medyadaki Aurora, iyi okumalar diliyorumm.

☾︎

Diagon Alley.

Dumbledore sakalını ören Aurora'nın işi bittiğinde kıza kolunu uzattı, "Cisimleneceğiz."

Aurora nazikçe kendine uzatılan kolu tuttu ve karnının içeriye doğru çekildiği hissiyle gözlerini açtı, hafif mide bulantısı ile etarfa göz attı. Dev Gringotts bankasının hemen kapısındalardı. İçeri girdiler ve çirkin görünümlü cincücelerin oturduğu masaların arasından dümdüz ilerlediler.
Aurora etrafı inceleyip her saniye daha çok büyülenirken hiç tanımadığı bir his kazanmıştı, fakat henüz bu hissin ne olduğunu çözemiyordu.

Aurora etrafa bakarken o kadar dalmıştı ki Dumbledore'un yardımıyla bindiği maden arabası hareket edince kendine ancak gelebildi. Araba bir kasanın önünde durdu ve çok geçmeden onlara eşlik eden cin kasanın kapısını açtı.

"Yüce Merlin aşkına!" diye bir tepki verdi Aurora, kasa altın ile doluydu.

"Bu kitaplarda bahsedilen okulun verdiği fon mu? Tanrım, büyücülerin bu kadar zengin ve cömert olduğunu bilmiyordum!"

"Üzgünüm Aurora ama tespitlerin doğru değil. Okul fonu bu kasadaki altının çeyreğini bile dolduramaz, her büyücü ve cadı zengin değildir ve kimse kendi kanından olmayan birine karşı cömertlik göstermez."

Aurora şaşkın şaşkın Profesöre baktı, ne demek kimse kendi kanından olmayan birine bu kadar cömertlik göstermez? Zengin bir büyücü akrabası falan mı vardı? Neden bunca zaman Aurora'yı muggle ailelerin pençesinden kurtarmamıştı?

Aurora bunları düşünürken uzunca bir zaman geçti ve şimdi elinde iki altın dolu kese ile gringotts kapısının önünde duruyordu, Dumbledore cübbesinin cebinden katlanmış bir kağıt çıkarttı ve açıp kontrol ettikten sonra Aurora'ya uzattı.

"Bunlar alman gerekenler, okul için. Bunun dışında istediğini yapabileceğine inanıyorum. Buradan sonra seni Hagrid ile baş başa bırakıyorum Aurora. Bir yerde en büyük hayalinin o koca adam ile Diagon yolunda koşuşturmak olduğunu okumuştum, umarım eğlenirsiniz." dedi ve göz kırptı, hemen ardından arkamda duran birine başıyla selam verdi.

"Bir ihtimal o yer zihnim olabilir mi?" diye mırıldandı Aurora, kıkırdadı sessizce.

Dumbledore kıza gülümseyip göz kırptı ve "Elbette, zihnin okunmaya değer bir kitap gibi oldukça dolu ve eğlenceli." dedikten hemen sonra bir 'pat' sesi ile cisimlendi.

Aurora kafasını iki yana sallayıp arkasını döndü, Dumbledore'un kime selam verdiğine baktı.

Bir dev? Hayır, hayır, sadece çok uzun ve kıllı bir adam. Bu tabirle uyuşan kim vardı kitaplarda? Dumbledore, Aurora'yı Hagrid ile yanlız bırakacağını söylemişti değil mi? Zaten başka kimse olamazdı bu boyutlardaki birisi. Şüphesiz Rubeus Hagrid olmalıydı bu karşısındaki.

"Merhaba Aurora, ben Rubeus Hagrid, Hogwarts'ta anahtarlar ve toprakların bekçisi olarak bilinirim."

"Memnun oldum Hagrid, ilk hangisini alıyoruz?" diyerek elindeki listeyi gösterdi kız.

×××

Aurora ve Hagrid Diagon yolunda kısa bir yürüyüşün ardından en yakın dükkandan başladılar, Madam Malkin'in her duruma göre cüppeleri.

Madam Malkin içeri giren Aurora'yı hızla yuvarlak bir basamağın üzerine almış ve sihirli mezurası ile kızın ölçülerini almıştı.

İşi bittikten sonra "Güzelim, okul alışverişin bittiğinde geri gelip cüppelerini alabilirsin." dedi, Aurora teşekkür edip onu kapının önünde bekleyen Hagrid'in yanına döndü ve bir sonraki duraklarına ilerlediler.

Aurora için kazan, tüy kalem ve benzeri şeyleri aldıklarında işleri bitmiş sayılırdı, Florean Fortescue'un dondurma dükkanının kapısının önündeki bir masaya oturdular dinlenmek için, genç bir kadın iki içeceği önlerine koydu ve Hagrid'in uzattığı dört bronz parayı aldı.

"Hagrid?" diye seslendi Aurora onun süpürgelere baktığını görünce. Hagrid önce "Ha?" diye kaba bir ses çıkarttı, sonra birden doğrulup Aurora'ya baktı, "Efendim?"

"Bu içecekler... Nedir?"

Hagrid sesli bir kahkaha attığında sokaktan geçen bir büyücü ve iki cadı korktu ve yerinde sıçradı.

"Balkabağı suyu tabii! Kaymak birası içmeyi beklemiyordun değil mi? Şaka şaka, neyse.
Hogwarts'ta çok içeceksin bundan, diğerlerinden geri kalma diye önden tadına bak istedim!" diye bitirdi cümlesini Hagrid heyecanla. Aurora düşünceli dev adama gülümsedi.

(Y/N: neden aklıma 12 dev adam şarkısı geldi akriröşfie. Ay tüm ciddiyetim ve konsantrasyonum öldü şuan...)

Balkabağı sularını bitiren ikili Flourish ve blotts'a doğru bir yolculuğa çıktılar, mağazadan Hagrid'in çoğu rafı devirmesi ile yakalanmadan kıl payı kurtularak kaçarcasına çıktılar ve Madam Malkin'in dükkanından hazır cübbeleri aldılar. Şimdi sadece isteğe bağlı olarak belirtilmiş bir evcil hayvan ve asa almak kalmıştı.

"Hagrid, asamı almaya gitmeliyiz." dedi Aurora usul usul, o kadar mutluydu ki kendini çimdikleyip duruyordu. Eğer bu bir rüyaysa hemen uyanmalıydı yoksa hayal kırıklığıyla baş edemezdi.

Hagrid terli ellerini paltosuna sürdü gergin gergin "neredeyse unutuyordum!" diye mırıldandı önce, "benim et yiyen sümüklüböcek kovucu almam gerek! Şu canavarlar her yıl kesintisiz başıma bela olur. Umarım asanı eline aldığın ilk an özel olur Aurora, işin bittikten sonra beni az önce önünden geçtiğimiz sihirli hayvanevi'nin önünde bekle. "

Aurora nazikçe kafasını sallayıp anladığını belirtti ve teşekkür etti.
Bir dakika geçmeden Ollivander's asa dükkanına girdi, Bay Ollivander büyük ihtimalle az önce dükkandan çıkan birinci sınıfın asa denemesinden geriye kalan karmaşayı temizliyordu.

"Merhaba." dedi Aurora çekinerek.

"Oh, yeni bir müşteri! Tek misin çocuğum? Boşver sorun yok, şöyle gel de ölçülerini alayım. İsmin nedir küçük hanım?"

"Davis, Aurora Davis..."

"Bana Malfoy ailesindenmişsin gibi gelmişti gerçi! İki gün önce genç Draco asasını aldı buradan, sanki az önceymiş gibi."

Ollivander konuşmaya devam ederken Madam Malkin'in dükkanında ilk defa gördüğü mezuralardan siyah bir tanesi ölçü alıyordu, Aurora mezuranın burun uzunluğunu bile ölçmesi karşısında biraz şoka girse de havada süzülen mezura işini hiçbir şeymişcesine bitirdi ve usulca kıvrılıp kutusuna döndü.

Ollivander aldığı notlar sonucunda birkaç işlem yaptı ve mor silindir şeklinde bir kutuda olan açık renkli asayı Aurora'ya denetti.

Aurora asayı salladı ve bir rafı boylu boyunca yere indirdi. Çıkan gürültünün ardından Ollivander sanki hiçbir şey olmamış gibi, "belli ki bu değil." dedi ve asayı alıp yerine koyduktan sonra arka raflardan beyaz üzerinde altın yazılar olan bir asa kutusunu açıp kıza verdi.

Aurora asayı eline alır almaz başka bir raf yere döküldü. Ollivander kafa karışıklığı ile kızın elindeki asayı aldı ve iki asa daha denetti. Fakat iki asa da ona uymamıştı. Aurora yavaş yavaş umutsuzluğa düşüyordu.

"Düşündüğüm gibi... En başından anlamalıydım..." diye mırıldanıyordu bay  Ollivander, elinde kuşkonmaz yeşili kadife bir kutu ile geldi ve asayı kutudan çıkartıp Aurora'nın ellerine bıraktı.

Aurora asa kutudan çıkar çıkmaz etrafı büyülü bir aura kapladığını hissetti, huzur duygusu öyle hızlı arttı ki küçük kız karnında kelebekler hissetti. Buydu işte onun asası.

"gürgen ağacı, ejderha yüreği teli, 13.4 inç- hayır hayır- 13.9 inç normal esneklik. Harika bir asa küçük hanım."

"asam konusunda yardımınız için teşekkürler Bay Ollivander, iyi günler dilerim." diyerek tezgaha 7 Galleon bıraktı Aurora, gülümseyerek kabına geri koyduğu asası bir elinde, altın dolu kesesi diğer elinde dükkandan çıktı.

Küçük kız dükkandan çıkar çıkmaz kendi saçlarına tıpatıp benzeyen saçlara sahip bir kafa ile karşılaştı, sivri bir burun, kaliteli bir cübbe ve kıyafetler ile düşük büyücülerin arasında olmaktan nefret eden tiksinmiş bir yüz ifadesi. Kızın aklına ilk olarak Malfoy ailesi geldi. Draco Malfoy? Evet, bu kadar küçük tek Malfoy oydu.

Draco iki gün önce geldiğinde tükenmiş olan bir kitabı ve değerli bir kazanı almaya gelmişti, şimdi ise kaliteli tüy kalemler satan bir dükkânın girişinde bekliyordu, annesi Narcissa oğlu onun seçtiği hiçbir kalemi beğenmeyip yaygara koparınca onu dışarıda beklemesi için ikna etmişti.

Draco homurdana homurdana asasını elinde çeviriyor, yoldan geçen birkaç çirkin ev cinine pis bakışlar atıyordu. Aurora cidden bu çocuktan uzak durmak isterdi normal bir durumda. Fakat bu Draco Malfoydu.

Aurora, Malfoy oğlanının her zaman yanlız bir karakter olduğunu düşünmüştü. Eğer bir Malfoy olmasaydı daha farklı bir insan olabilirdi bu oğlan, küçük kızın değiştirilemez görüşlerinden biriydi.

'Neyse,' diye geçirdi zihninden bir düşünceyi, 'ne de olsa Hogwarts'a gidince hep göreceğim onu.' ilerlemeye devam etti ama yine de aklı arkada kalıyordu, arkasını döndüğünde Narcissa Malfoy'un çoktan dükkandan çıktığını gördü ve hızlandı.

Biraz yürüdü, biraz daha, arkasına baktı, "eeekk!" Diye korkmuş bir ses çıkarttı çünkü Draco ile göz göze gelmişti!

Hemen başka bir yere odaklanacaktı ki hayvanevi'ne vardığını fark etti ve içeriye daldı. Hagrid'in koca cüssesi o zaman kapladı kapının önünü, içeriye girdi yarı-dev, "Asanı buldun mu, Aurora?"

"Hm-hm" diye onayladı kafasıyla Aurora. Malfoylardan kaçabilmek de bir başarıydı. Tam rahatlayacakken kafasına atlayan ince uzun şey ile dondu kaldı, bir yılan!

Aurora şaşırdı, nasıl bu kadar güzel bir yılan var olabilirdi?

(Y/N: Minnak fotoğraf arası, fotoğrafta göründüğünden daha küçük olduğunu düşünürseniz güzel olur)

Hagrid irileşmiş gözleri ile elini kaldırıp kızın kafasından sihirli gibi gözüken yılanı aldı.

"Vay böylesine bir kırma," dedi Hagrid, "yarı sihirli yarı normal gibi gözüküyor. Beğendin mi Aurora?"

Beğenmek? Kız büyülenmişti!

Hagrid kızın bakışlarından anlamıştı bu yılandan hoşlandığını, "Ama oldukça zehirlidir ha, bakabilir misin ki..."

Aurora Hagrid'in söylediklerini dinlemiyordu çünkü yılanın ejderhaların derisine benzeyen pullu derisini okşamakla meşguldü ama kafasını salladı, yılan tekrar Aurora'nın kafasına atladı ve rahatça oraya kıvrılıp yattı.

Çalışanlardan biri gibi görünen bir gönüllü hızla yanlarında bitti ve Aurora'ya yılanın huylarını, nelerle beslendiğini ve sadece gümüş bir kaseden su içmesi gerektiğini söylemişti, Aurora dikkatlice dinleyip zihnine not almış ve bu tatlı yılanın bakımı hakkında her şeyi öğrenmişti.

Hagrid her ne kadar başta zehirli bir yılanı onaylamayacak gibi gözükse de Aurora kitaplarda Hagrid'in tabiri caizse ne kadar sihirli hayvan varsa topladığını hatırladı ve onaylayacağını düşündü.

Gönüllü ayrıca yılanın bir ismi olmadığını ve ona 'zehir' diye seslendiklerini fakat yeni bir isim bulunursa hemen kabul edip alışacağını söyledi, ki bu Aurora'nın öyle hoşuna gitti ki şimdiye kadar yaptığını hatırladığı en büyük tebessümle bir isim düşünmeye başladı.

Nedense bir ses 'Thanatos' ismini kafasında dönüdürüp durmasını sağlıyordu, şey, aslında oldukça zehirli olduğu söylenen bu yılana Yunan mitolojisinden ölüm anlamına gelen bir ismi koymak nedense içine çok sinmişti.

(Y/N: Aurora başka bir boyuttaki haliyle temasa gecti sanırım aldigmelgieö. Bknz: kitabın bir önceki halinde ileriki bölümlerde Aurora ormanda bir yılan ile tanışır ve ona Thanatos isimini verir falan)

Thanatos bir kırma olduğu için gönüllü ve diğer çalışanlar onun yiyeceği bir yemek bulmakta oldukça çekingen davranmıştı, görünüşe göre yarımı sadece çiğ et ve kan yiyip içen bir türden yarımı ise otçul bir türden gelen Thanatos aslında herhangi bir şeyi afiyetle yiyebiliyordu, Aurora bunu duyduğuna sevindi, oldukça bol olan bankadaki parasıyla bu yılana bir sürü yiyecek alabilirdi.

En sonunda gönüllü Thanatos'un her zaman uyuduğu sepeti ve içerisine Aurora'nın satın aldığı yılan yemi gibi bir sürü şeyi koydu, sepet o kadar dolmuştu ki yılan Aurora'nın kafasında kaldı.

Alışverişin sonlandığını fark eden Aurora bir anlığına durdu, bu güzel bir düş olmaktan çıkmış gibiydi artık, gerçekti değil mi? Oraya dönmek zorundaydı... Yalnızlığa yani. Bomboş karanlığa gömülmüş ceza odasına kapatılacaktı kesin, evin kahyası bile onu kurtaramazdı artık, kaç saattir buradaydı?

Hagrid duraksayan kızın minik omzuna elini koydu, "Sana önceden söylemediğim için üzgünüm fakat muggle ailenin hafızası bir seherbaz aracılığıyla silindi, bakanlık seni şimdiye kadar olman gereken yer yani asıl ailenin yanına yerleştirdi, umarım iyi olursun Aurora." Dedi. Ne anlama geliyordu ki bu? O korkutucu yere dönmesine gerek yok muydu? Bekle, ya asıl ailesi de onu karanlık odaya kapatırsa? Günlerce aç bırakıp kırdığı bir vazo için dileyebildiği kadar af dilemesini dinlerlerse?

Hayır... O zaman evden kaçardı, artık başka bir eziyete daha katlanamazdı, midesi hafiften bulanmaya başladı eskileri düşününce. Thanatos yeni sahibinin burnunu ince kuyruğu ile gıdıklayınca kendine ancak gelebildi.

Birden yanlarına doğru gelen Narcissa ve Draco Malfoy'u fark eden Aurora Hagrid'in bir bacağının arkasına saklandı.

Narcissa nasıl yaklaşacağını bilemiyordu, bu kıza gerçeği söyleyemeyecek durumda olduğu için kendine kızsa da nedenleri vardı.
Hagrid'in arkasında minnacık gözüken Aurora sarı saçlarındaki bakımsız bukleler ve sağlıksız görünen ince bedeni ile kalbini acıttı Narcissa'nın. Bu çirkin muggle aile kızına ne tür bir özensizlikle bakmıştı böyle! Biraz Aurora'yı süzüp hafızasına kazıdıktan sonra kızın aslında sadece evde giyilen sadecik bir elbise ile durduğunu fark eder etmez siniri tepesine çıktı.

Draco bir kardeş fikrinden her zaman nefret etmişti zaten, bir de mugglelar ile büyüyen bir çocuk... Babası ne derdi? Sahi, babası neden karşı çıkmamıştı?

Aurora yavaş hareketlerle Hagrid'in arkasından çıktı, Narcissa kızın kafasında bir yılan olduğunu yeni fark etmenin şokuyla gözlerini büyüttü, Draco en azından Slytherin simgesi olan bir yaratığa sahip olduğu için artık bu kıza o kadar acımıyordu.

Aurora kendini sakinleştirip öne çıktı ve kendini tanıtmaya karar verdi, "Ben... Aurora Davi-"

Narcissa özür dileyen bir bakışla kızın lafını kesti. "Davis değil. İsmin bu değil tatlım. Tanıştığımıza memnun oldum Aurora Agena Malfoy."

(Y/N: evet ismini değiştirdim çünkü neden olmasın)

×××

Yaz gelmiş, size yatıp yuvarlanmak bana da bölümleri biriktirip atmak düşer diğer bölümler toplu gelecek 5i birden ya da 2si birden gibi bu bölüm sizi önden idare etsin, öptüm.

Le rideau se ferme
Les jumeaux du diable


Continue Reading

You'll Also Like

31.7K 1.3K 45
Bu kitap Yabani dizisinin 28. bölümünden sonra ASLAZ cephesinde yaşanan olayları konu aldığım bir kitaptır. Görmek istediğimiz fakat tüm beklentileri...
406K 37.1K 33
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
110K 8.7K 38
sadece erkeklerin olduğu bir üniversitede gay yönelimin odağı ve tüm dikkati üzerine çeken Jungkook, bu durumdan sıkılan ve onu bu rahatsızlıktan ko...
458K 26.4K 43
Sex bağımlısı Taehyung ve sex'in ne demek olduğunu bilmeyen sevgilisi Jungkook. Absürtlük içerir!