Venedik Taciri

By WattpadClassicsTR

5.9K 293 89

William Shakespeare (1564-1616): Oyunları ve şiirlerinde insanlık durumlarını dile getiriş gücüyle dört yüz y... More

Kişiler
Birinci Perde
İkinci Perde
İkinci Perde-2
Üçüncü Perde
Üçüncü Perde -2
Dördüncü Perde
Beşinci Perde

Notlar

283 19 1
By WattpadClassicsTR

(1) Gösteri arabaları ("Pageants"): İngiltere'de, ortaçağ ve Rönesans dönemlerinde, eğlence olsun diye sokaklarda arabalar üzerinde çekilerek halka gösterilen kale, gemi, dev yaratıklar, vb. şeklinde büyük maket veya modellerden söz ediliyor.

(2) Andrew: İngilizlerin 1596 yılında Cadiz'de ele geçirdikleri İspanyol kalyonunun adı.

(3) İki yüzlü Janus: Klasik mitolojide, biri öne, öteki arkaya bakan ve biri hep güleç, öteki asık iki yüzü olan eski Roma tanrısı. Kapı ve geçitlerin bekçisi.

(4) Papağan aptal bir kuş olarak bilinirmiş. Bu nedenle, gaydanın hüzünlü sesi gibi gülünmeyecek şeye gülen insanlar papağana benzetiliyor.

(5) Homeros'un İlyada destanının önemli kişilerinden olan Nestor, Troya'daki Grek önderler arasında en saygıdeğer ve ağırbaşlı olanı. (Onun komik bulduğu şey gerçekten komik olmalı!)

(6) "Gratiano," İtalyan "Commedia dell'Arte"sinde, komik ("soytarı") doktorun adı.

(7) Aşk ve tutkuyu, karaciğerle yüreğin yönlendirdiği sanılırmış; inleme ve sızlanmaların da yüreğin kanını kurutarak ölüme yol açtığına inanılırmış.

(8) Fazla huzursuzluk ve mutsuzluğun sarılığa yol açtığı sanılırmış.

(9) "Küfür etmek günah olduğu için lanetlenirlerdi," diyor.

(10) "Başkaları seni akıllı sansın diye hüzünlü ve düşünceli görünmeye çalışmaktan vazgeç," diyor.

(11) Sığır dili, yenmeden önce kokusu gitsin ve suyu uçsun diye bir miktar karanfille bir kaba konarak bekletilirmiş.

(12) Altın post: Klasik mitolojide, kanatlı koçun altın postu. Kral Athamas'ın kızı Helle ile oğlu Phrixus, sahte bir kâhinin sözleri üzerine kurban edilmek üzereyken, Tanrı Hermes'in gönderdiği kanatlı altın koça binerek son anda kaçmayı başarırlar. Ancak Helle koçun sır

tından düşerek boğulur. O günden sonra, boğulduğu yere "Hellespont" (Çanakkale Boğazı) denir.

(13) Colchos Sahili: Doğu Karadeniz sahilleri. Klasik mitolojiye göre, Argonotlar adı verilen bir grup gözüpek gencin önderi Jason, Altın Postu bu sahillerden getirmiş.

(14) Kan, duygu, tutku ve coşkuların kaynağı olarak görülürmüş. Portia, "İnsan, aklı ve mantığıyla duygu ve davranışlarına gem vurmaya çalışabilir," diyor.

(15) Elizabeth devrinde kışın tavşanlar ağlarla avlanırmış. Avcı topal olursa, tavşanın kaçıp kurtulması -kolaylaşıyor. Portia, "Çılgın gençliğe öğüt dinletemezsin," diyor.

(16) Ağlayan filozof: Efes'li Heraklitus'a karamsarlığı yüzünden zaman zaman bu ad verilirmiş.

(17) Portia, "Kendi kişiliği yok; başkalarının etkisiyle hareket eder," diyor.

(18) Oyunun yazıldığı dönemlerde İngiltere ile İskoçya'nın arası pek iyi değilmiş. Fransa da sürekli olarak İskoçya'ya yardım sözü verip tutmuyormuş.

(19) Sibylla: Klasik mitolojide bir kadın kâhin. Tanrı Apollon ona, avcuna sığabilecek kum tanelerinin sayısınca yıl ömür vaat etmiş.

(20) Diana: Aşk tanrıçası, iffet ve bekâret simgesi.

(21) Duka: Venedik altın parası.

(22) Rialto: Venedik borsası; bölge tüccarlarının buluşma yeri.

(23) Bir gün Hazreti isa'nın karşısına cin çarpmış insanlar çıkar ve ondan, cinleri kendi bedenlerinden alarak orada otlayan domuzların bedenine göndermesini isterler. Hazreti İsa isteklerini yerine getirir. Cinler domuzların bedenine girince, domuzlar çılgına dönerek denize atlar ve boğulurlar.

(24) Shylock, kendi ifade tarzıyla, "Sizden mal alırım, size mal satarım..." diyor.

(25) Güreşte, sonuç alıcı oyundan önceki hamle: Bacağını kaptıktan sonra sıra sırt üstü yere vurmaya geliyor.

(26) Hz. İbrahim'den Hz. İshak'a kalan mal mülkün, ondan da Esav'a kalması, yani Esav'ın üçüncü kuşak mirasçı olması gerekiyormuş. Ancak, çocukların kurnaz annesi Rebeka, gözde oğlu Yakup'a arka çıkmış ve çevirdiği entrikalarla Esav'ın, babasının gözünden düşerek miras hakkını kaybetmesine yol açmış.

(27) Phoebus: Klasik mitolojide güneş tanrısı.

(28) Herkül: Güç ve kuvvetiyle ünlü eski Grek kahramanı. Lichas: Herkül'ün uşağı.

(29) Alkides: Herkül'ün bir başka adı.

(30) "Ergo": Latince, "o halde," "o zaman," "demek ki".

(31) Üç Kızkardeş: Klasik mitolojide Kader Tanrıçaları. Mitosa göre, bu Tanrıçalar insanı yaşama bağlayan ipliği kestikleri zaman, insan olurmuş. Launcelot, kulaktan dolma yarım yamalak bilgisiyle babasını etkilemeye çalışıyor.

(32) İhtiyar Gobbo'nun, Launcelot'un yüzü yerine kafasının arkasını ellediği anlaşılıyor.

(33) "Özü," demek istiyor. Her iki Gobbo da fazla belagatli değil.

(34) "Tanrı'nın inayeti insana yeterlidir."

(35) Launcelot, evleneceği kadınlardan alacağı "drahoma"dan söz ediyor.

(36) Evliliğin tehlikelerinden (!) söz ediyor olabilir.

(37) Herhalde, ninesi onu vasiyetinden çıkarmasın diye.

(38) Mask ("masque"): Bir tür kostümlü eğlence.

(39) Launcelot "teşrifinize" demek istiyor, ama Shylock sözü bilerek söylendiği anlamda alıyor.

(40) Kara Pazartesi: Paskalya'dan bir gün sonra. Bu gün genellikle sisli ve yağışlı geçtiği için bu adı almış. Launcelot, bu saçmalıklar aracılığıyla, Shylock'un batıl inancıyla alay ediyor.

(41) Boyalı suratlı: Maskeli ve makyajlı.

(42) Hagar'ın dölü: Hz. İbrahim'in, karısının hizmetçisi Hagar (Hacer) adlı Mısırlı (Yahudi olmayan) bir kadından İsmail adlı bir oğlu olur.

(43) Yaban kedisi: "Geceleri uyumadan av peşinde koşar, gündüzleri ise vaktini uyumakla geçirirmiş."

(44) Klasik mitolojiye göre, Aşk Tanrıçası Venüs'ün arabasını kumrular çekermiş.

(45) Burada, at terbiyesinden söz ediliyor.

(46) İncil'deki, varını yoğunu yosmalara yedirip süklüm püklüm geri dönen "savurgan evlat"tan söz ediliyor.

(47) Kupid: Klasik mitolojide Aşk Tanrıçası.

(48) O çağda insanlar mesleklerine göre değişik başlıklar takarlarmış. Gratiano bu geleneğe değiniyor olabilir.

(49) Gümüş (rengi beyaza yakın olduğu için), saflık, temizlik ve iffet simgesiymiş.

(50) Hyrcania: Hazar Denizi'nin güneyinde bir bölge.

(51) Yabancı ruhlar: Denizaşırı ülkelerden gelen yabancılar.

(52) Varlıklı kişiler öldüklerinde cesetleri, çabuk bozulmasın diye mumlu kefene sarılıp kurşun tabuta konurmuş.

(53) Hizmetkârlar ve astlar, efendilerinin ve üstlerinin önünde şapkalarını çıkarırmış. Arragon, "onur yalnızca erdemlinin olsaydı, kimbilir bugün hizmetkâr durumunda olan kaç kişi efendi olurdu," diyor.

(54) "Soylular arasından kimbilir kaç kaba köylü çıkar, köylü ve işçiler arasından kimbilir kaç gerçek soylu çıkardı," diyor.

(55) Portia, Arragon'a, "suçu işleyen kişi kendi yargıcı olamaz," diyor.

(56) Gümüşü arıtma işleminden söz ediliyor.

(57) "Dar denizler": Manş Denizi.

(58) Zencefil, ağız kokusunu veya içki kokusunu alsın diye çiğnenirmiş.

(59) Solanio, Shylock'un söylediğini yanlış anlamış gibi yaparak, cinsel organıyla ilgili kendince espri yapıyor.

(60) İsa'ya yaptıkları yüzünden Yahudiler, Hıristiyanlarca lanetli sayılıyorlar.

(61) Leah: Shylock'un karısı. Oyundaki olaylar sırasında hayatta olmadığı anlaşılıyor.

(62) Shylock güvenlik görevlisini kastediyor. Görevliler, borcunu ödemeyeni tutuklama yetkisine sahipmiş.

(63) Elizabeth Devri'nde de dillerde dolaşan bir efsaneye göre, sessiz bir kuş olan kuğu, ömründe yalnızca bir kez, ölümünden hemen önce öter, tatlı ve hüzünlü bir ezgi söylermiş.

(64) Alkides: Herakles (Herkül)'in başka bir adı. Klasik mitolojiye göre, Troyalı Prenses Hesione, bir deniz canavarına kurban edilecekken, Alkides canavarı öldürüp prensesi kurtarmış. Ancak Alkides bu işi prensese olan aşkından değil, ortaya konan ödülü almak için yapmış.

(65) Sevda ("Fancy"): Aşktan farklı, derin duygulara dayanmayan, daha geçici sevgi kastediliyor.

(66) Herkül ve Mars: Gücü ve yiğitliğiyle ünlü kahramanla, savaş tanrısı. Kum tepelerindeki basamaklar nasıl aldatıcı ise ("basamak gibi görünür, bastığınızda çökerse"), bazı ödlek insanlar da dışardan bakıldığında yürekli sanılabilir, diyor Bassanio.

(67) Bedende cesaretin kaynağının karaciğer olduğu sanılırmış.

(68) O sıra yeni yeni kullanılmaya başlanan güzellik malzemelerinden söz ediliyor ve genellikle bunları kullanan kadınların "hafif" olduğuna değiniliyor.

(69) O devirde peruklar zaman zaman ölülerin kafasından alınan saçtan yapılırmış.

(70) Elizabeth devrinde "Hintli" terimi, esmer olan herkes için kullanılabilirmiş. Bu devir insanına göre ideal güzel, sarışın, beyaz tenli ve mavi gözlü olarak tanımlanıyor.

(71) Efsaneye göre, Kral Midas dokunduğu her şeyin altın olmasını dilemiş ve dileği yerine gelmiş. Ancak, yiyecekler de dokunduğu anda altın olduğundan, bir şey yiyemez olmuş.

(72) Günün madeni paralarının çoğu, altına kıyasla soluk renkli olan gümüştenmiş.

(73) "Bu resmi kim bu kadar canlı yapabildi," diyor.

(74) Bassanio'nun abartılı iltifatları ve alışılmadık benzetmelerle dolu süslü dili, Elizabeth devri saraylısının ortaçağ ve erken Rönesans'tan devraldığı bir gelenek. ("Tatlı dostlar": Dudaklar. "Tatlı engel": Soluk.)

(75) Gölge: Resim. Bassanio, "benim sözlerim bu resmin güzelliğini anlatmada nasıl yetersiz kalıyorsa, bu resmin güzelliği de aslının (Portia'nın) güzelliği yanında hiç kalıyor," diyor.

(76) İmansız: Jessica (Yahudi olmayan Lorenzo'yla kaçtığı için).

(77) Salerio, Antonio için "gemileri dönmediğinden morali bozuk; ama güçlü bir insan olduğundan morali yüksek," diyor olabilir. Zaman zaman anlam zorlanıyor olsa da, bu tür "paradokslar" Shakespeare ve çağdaşlarının sevdiği söz oyunları arasında.

(78) Yine (Birinci Perde'de olduğu gibi) altın postu ele geçiren kahraman Jason'a değiniliyor.

(79) Portia, kocası Bassanio'yu kastediyor.

(80) Portia, erkek kılığına girecekleri için, zamanın âdetlerine uygun olarak, erkek giysilerinde, çoğu zaman bir kalkan gibi ayrı bir kesimle, erkeklik organının abartılı olarak vurgulandığı kısımdan söz ediyor: Jessica'nın erkek kılığına girmekten sıkılmasının bir nedeni de bu.

(81) Portia, "erkeklere dönme"yi iki anlamda anlamış gibi yapıyor: 1. Erkeğe dönüşme, erkek olma, 2. Erkeklerle sevişme ("yüzünü onlara dönerek").

(82) Launcelot, Shakespeare'in sık rastlanan, "lügat paralama" veya etkili ve derin konuşma heveslisi kişilerinden. "Heyecan" yerine "hezeyan" diyor.

(83) Skilla ve Karibdis: Klasik mitolojide iki canavar. Messina boğazından geçen gemiler Skilla'dan (kayalıklardan) kurtulsalar bile Karibdis'e (girdapa) yakalanıyorlarmış. İngilizce'de "Skilla ile Karibdis arasında kalmak," iki eşit zorluk veya sorun arasında kalmak, bocalamak anlamına geliyor.

(84) Launcelot, Lorenzo'nun söylediğini, "elindeki şapkayı giy," diye anlamış gibi yapıyor.

(85) "Şehrinizin özgürlüğüne": Shylock, "şehrinizin her yurttaşa tanıdığı özgürlüğe" demek istiyor. Bu tür kısaltmalar ve kuruluşlar Shakespeare'in kullandığı dilin özellikleri arasında. Çok uygun olmayan durumlar dışında, bu özellikler de çeviride yansıtılmıştır.

(86) Pişmiş domuz kellesi, Hıristiyanların sevdiği bir yiyecekmiş. Çoğu zaman da, açık ağzına bir meyve tıkılarak servisi yapılırmış.

(87) Shylock, Antonio'dan yarım kilo et alabilme uğruna üç bin dukadan olacağını söylüyor.

(88) Shylock'un, bıçağını ayakkabısının kösele tabanında bilediği anlaşılıyor.

(89) Danyal (Daniel): Yargılarında tarafsızlığı ve bilgeliği ile ünlü peygamber.

(90) Barabas: İsa'nın yerine hapisten çıkarılarak salıverilen Yahudi haydut.

(91) "Kaptım mı bacağını": (Güreşte olduğu gibi) avantajlı duruma geçtiğini kastediyor.

(92) Gratiano, ölüm cezasını veren o iki kişilik jüriden söz ediyor ve "yargıç ben olsaydım, seni astırırdım," diyor.

(93) Troilus: Troya kralı Priamos'un oğlu. Sevdiği kız Cressida, Greklere rehine olarak verilir, ancak orada başkasını severek Troilus'a ihanet eder.

(94) Klasik mitolojide Thisbe adlı genç kız, sevgilisi Pyramus'la buluşmaya giderken bir aslanla karşılaşır ve kaçar. Daha sonra aynı yere gelen Pyramus, Thisbe'nin aslana yem olduğunu sanarak kendini öldürür.

(95) Romalı kahraman Aeneas, kısa bir aşk macerasından sonra Kartaca Kraliçesi Dido'yu terk eder. Söğüt dalı, terk edilen sevgililerin simgesiymiş.

(96) Medea: Klasik mitolojide bir büyücü kadın. Medea, sevdiği genç Jason'ın altın postu ele geçirmesine yardım eder ve Jason'ın yaşlı babası Aeson'ı da gençliğine kavuşturur. Ancak Jason sonunda yine de onu terk eder.

(97) Launcelot, kendince boru çalarak habercinin gelişini duyuruyor.

(98) Shakespeare'in zamanında gök cisimlerinin, hareketleri sırasında, insanların algılayamayacağı bir tür "tanrısal müzik" sesleri çıkardığına inanılırmış. Shakespeare müziği sık sık, toplumsal, siyasal ve ruhsal uyum simgesi olarak kullanır.

(99) Topraksı giysi: (Toprağa karışacak olan) Beden.

(100) Diana: Ay Tanrıçası.

(101) Şair: Latin şairi Ovidius. Shakespeare ve çağdaşları, Ovidius'un Dönüşümler ("Metamorphoses") adlı yapıtından çok yararlanmışlar.

(102) Erebus: Klasik mitolojide, yeraltı dünyasının bir bölümü.

(103) Klasik mitolojiye göre, Ay Tanrıçası, genç ve güzel bir delikanlı olan Endymion'a âşık olmuş ve sonsuza dek yanında yatabilmek için Endymion'un hiç uyanmayacağı bir uykuya dalmasını sağlamış.

(104) Bassanio, Portia'ya "parıltınla geceyi gündüze çeviriyorsun," diyor.

(105) Argus: Klasik mitolojide yüz gözlü canavar. Argus'un gözlerinin bir bölümü hep açık dururmuş.

(106) Gratiano, yaz günü (kar, çamur yokken) yollar nasıl onarılmazsa, kusursuz ve karılarını aldatmamış (misillemeyi hak etmemiş) kocalar da boynuzlanmaz diyor.

Continue Reading

You'll Also Like

6.3K 346 17
Dostoyevski'nin bizzat mücadele ettiği parasızlık ve kumar düşkünlüğünü anlatan Kumarbaz, Dostoyevski'nin gençlik yıllarını, dramatik aşk ve kumar tu...
25.2K 4.7K 29
"Bu aşk seni yaşatırken beni öldürdü." texting.
9.1K 396 21
Babalar ve Oğullar, klasik Rus edebiyatının unutulmaz yazarı İvan Sergeyeviç Turgenyev'in en önemli eseridir. Kitabın basımından sonra, "Avrupalı bir...
4.4M 209K 52
"Ulan bari Polat de." dedi. Sesi yalvarır gibi çıkmış gözleri beklentiyle doluydu. "Mirza demiyorsan deme ama en azından Polat de." "Sen yengeye Eli...