Sanırım Deliyim(Günlük)

Від Tilki-99

473 51 42

"Yalnız, umutsuz, mutsuz ve çoğu zaman şanssız. Her şeye rağmen işin makarasında, acılarını, rezilliklerini... Більше

2-Hiç olmak.

1-Ne için varım ki?

358 33 33
Від Tilki-99

Yaklaşık yarım saattir tavanla bakışıp hayata gelme amacımı sorguluyordum.
Aslında bu sorguyu aklım kemale erdiğinden beri yapıyorum fakat uzun
zamandır cevabı bulamıyordum. 


Tam şuan buldum. YOK. Yani sanırım hayata gelme amacım yok. Yani napiyim kardeşim herkesin bir amacı olmak zorunda mı?
Bazen düşünüyorum ölsem dünya ne kaybeder diye. Kafamda hep aynı cevap beliriyor. Hiçbir şey anasını satayım.
Bende isterdim öldükten sonra arkamdan "ne iyi kızdı, çok da zekiydi, genç ve güzeldi, ah ne de yetenikliydi, dünyayı kurtardı." falan filan densin ama imkansız.
Biraz ağlaşmadan sonra diyecekleri şey, "Aman zaten maldı. Liseyi 7 sene de bitirdi. (bu arada daha hala bitmedi. 1 sınavım kaldı. bitcek inş) bi baltaya sap olamadı,
ev işi de yapmayı bilmezdi, pis pasaklıydı, koca bile bulamazdı bu şekilde." filan derlerdi net yani. 

Napiyim ya napiyim. Çevremde örnek alabileceğim biri yok ki. Annemle babam 1 buçuk sene önce 22 yıllık evliliklerini bitirdiler. Bana göre dünyada ki savaşlar biter ama anne ve babamın evliliği bitmezdi o derece. 

Demek ki neymişşş, büyük konuşmamak lazımmış, hiçbir şey bu hayatta kalıcı değilmiş.
Küçüklüğümden beri gerizekalı gibi yetiştirdiler beni. Sanki dünyadaki en kötü şeyler hep beni bulacakmış gibi. Bunu babam yapardı, onun yüzünden hep panik içerisinde büyüdüm.
O yüzden artık hiç bir işimi tek başıma halledemiyorum. 


Mesela bir keresinde küçükken zeytin yerken konuştuğum için bana bağırmıştı, neymiş boğazıma kaçarmış çekirdeği de ölürmüşüm.

Lan sen bağırınca daha çok korktum. O korkuyla o çekirdeğin boğazıma kaçması daha olası. 11-12 yaşımdaydım. O zamanlar en büyük hayalim bakkala tek gidip poşet taşımaktı.
O değilde harbiden malmışım lan. Neyse konu bu değil.
Babam bunada izin vermezdi. Çünkü bakkala giderken organ mafyası beni kaçırıp, dalağımı böbreğimi alabilirmiş. İlginç...


Bir keresinde de dişimi fırçalarken, ağzımı çalkaladığım sırada biraz su yuttuğum için bana kızıp aptal mısın sen diye bağırmıştı. Bir de utangaç bir çocuktum.
Babamda benim utanmama sinir olduğu için dışarda insanlar içinde aptal aptal dans edip beni daha da utandırırdı. Manyak mıdır nedir amk. 


İstanbul'un en işlek,en nezih semtlerinden birinde kolbastı oynuyormuşcasına dans ederdi. Böyle böyle utangaçlığımı yeneceğimi söylerdi ve ben buna hiç inanmazdım.
Ama doğruymuş amk. Belli bir zamandan sonra babam artık insan değilmiş de bir uzaylıymış gibi görmeye başladım ve insanlarında öyle gördüğünü düşünerek umursamadım. Utangaçlığımı yendirme çabaları bu şekildeydi. Fobilerimi yendirme şekli daha kötüydü. Hayvanlardan korkardım.


Bir keresinde markette balıktan korktuğum için bana zorla o balığa dokundurtmuştu. Gözüne. Balığın gözüne. Sonra yoğurt reyonuna gidip ağlamıştım.
Yani işin aslı, annemle babamın ayrılmasına pek de üzüldüğüm söylenemez.
İkisinide çok seviyordum, her ne kadar annemin sevgisi hiç kimsenin sevgisiyle yarışamayacak olsa da, babamıda çok seviyordum. Ama aynı evin içerisindeyken asla huzur olmuyordu. Her gün kavga ederlerdi, sanırım psikolojim bu zamanlardan bozulmaya başladı. 


Her ay kavga edip boşanalım derlerdi ve bizde bu yüzden anneannemi ayda bir ziyaret ederdik. Anneannemde ruh haline göre, ya "kocandır dön evine" diyip, annemin aklına girerdi yada "boşan nafaka al süründür." kafasında olurdu.

3 günden sonra anneannem söylenmeye başlayıp bizi üzerdi. Yok su faturası çok geldi, yok benim param yok ödeyemem bilmem ne. Ben üzülürdüm ama pek umursamazdım çocuğum sonuçta. İçimden kuru üzüm suratlı der geçerdim. Beni küçük yaşlarda hep ağlatan kişilerden biri de anneannemdir.Her zaman insanları affetmekten yanaydım ve her zaman da affettim. Belki bu kinci bir yapım olmamasından dolayıdır. Ama yapılanları aradan ne kadar zaman geçerse geçsin hiç unutmadım.
Unutmam da.


 Hiç kimse kimseyi parasız kabul etmediği için, biz hep kürkçü dükkanımıza geri dönerdik. Ablama gelecek olursam, o da mal ya. asla müstakbel eniştem olamayacak kişiyle 9 yıldır bir ilişkisi var. Evet fetusken filan başladılar çıkmaya ama hala evlenmiyorlar.

yani ablama soracak olursan kendisi bana göre evlilik meraklısı azgın bir ceylan olduğu için bi 5 senedir filan evlenmek istiyor ama karşı taraftan çıt yok.
Bizim ailede hatta sülalede herkes biliyor ilişkilerini ama asla müstakbel eniştem olamayacak şahıs ablamı ailesiyle tanıştırana kadar annesi vefat etti yani. Ay Allah gani gani rahmet eylesin ona lafım yok da ne bileyim 26-27 yaşında adamsın ne bu nazlı yeni gelin tripleri anlayamadım.


İşte bu sene ablasıyla tanıştırdı ablamı. Belki arkadaşım demiştir güvenmiyorum ben buna da, evlenmiyorlar işte ya. Hayır çocuk ne çok zengin ne de çok yakışıklı. Orta halli, dobermana benzeyen bir tip. Cılız kısa kuru bir şey. 

Ablam ona göre adriana lima(bıyıklarını aldığı zaman) ama yok çocuk evlenme fikrine yaklaşmıyor. Ablam gel vericem dese koşa koşa fizandan gelir ama puşt. erkek değil mi hepsi aynı.

Anneme gelecek olursak, babamdan ayrıldıktan sonra bi arap'a sevdalandı. Irkçılık yapmak istemem ama 80 milyon kişi içerisinde bi arap bulup ona sevdalanmak da ne bileyim. komik.
Gerçi o peynir kafalı pezevenk annemin peşinden çok koştu, ona hediyeler, çikolatalar, parfümler alıp dururdu. Anneme çikolata uzattığınız anda bir katil bile olsanız annem size aşık olabilir o yüzden sakın denemeyin. 

Her neyse anneme ve bize sahip çıkacağını söyledi, annemle evlenmek istediğini söyledi, anneannemle tanıştı kısaca ailemizin içine kadar girip hepimize ayrı vaatlerde bulundu. Anneanneme onu hacca göndereceğini söyledi filan. Aradan 1 yıl geçti ama anneannem hala arada ona yazıp, bana hac parası gönderecektin diyor. İşin içinde para olunca oram buram ağrıyor demez fizana kadar gider parasını alır  öyle bir kadın.  Ama bilin bakalım ne oldu?

Adam bir kaç ay sonra ülkesine kaçtı. Oradan da anneme rahatsızlık vermeye, aramaya filan çalıştı ama bir şekilde bitti ilişkileri. Geriye annemin hayal kırıklıkları kaldı. Bu adamla ilgili daha fazla detay vermek istemiyorum çünkü kendisinden, peynir şeklindeki kafasından nefret ediyorum. Zaten keçi teri gibi kokardı ve ayak parmakları yamuk yumuktu.

Annem bu malın neresini sevmiş anlayamadım. Gerçi erkek seçimlerinin kötü olduğunu babamdan görüyoruz. Babam çok yakışıklı bir insan değildir. Yani benim babam olduğu için bana fena gelmiyor ama başkasına sorsan sıçtığım bok daha güzel  der.

Bir keresinde babamı polisler yolda durdurup kimlik mi ne sormuş hatta. Serseri, balici filan mı sandılar artık bilmem. O yağlı ve yarı kel kafası gözükmesin diye şapka takardı, Ayda bir yıkanmaktan mantar olmuştu vücudu hatta. Annem geç bile boşanmış.

Annem diye demiyorum ama o elimiz çenemizde izlediğimiz yabancı karıları siker atar, öyle güzel.Ama salak işte. İyiki bu konuda ona çekmemişim. Yani gerçekten saf ve salak. Kalbi çok temiz ve herkesi kendi gibi sanıyor. Bir çikolatayla tenhalara bile çekebilirsiniz. 

Babamdan ayrıldığından beri  yanlış aşklar peşini bırakmıyor. Genelde yeni boşanmış bir kadına denk gelenler, evli ve karısından sıkılmış erkekler oluyor. Annem onları hayatına almasa bile onlar kendini bir şekilde dahil etmeye çalışıyor. O da hayatında kalıcı biri olsun istiyor ama malum etraf sikicek sokucak herif kaynıyor. 

Kendisi ihracat müdürü ve araplarla çalışıyor. Yani etrafı da arkadaşları da mecburen araplar oluyor. Eee biliyorsunuz 4 karı olmadan doymayan arapları. Onlara göre normal  bir şey olduğu için bu durumlar, annem arkadaşça davransa bile asılıyorlar.

Bana kalsa hepsini haftanın bir gününe sığdırıp götlerinden donlarını alana kadar yerdim ama neyseee. Böyle dediğimi de bakmayın. Geldim 20 buçuk yaşıma hala 1 tane sevgilim olmadı. 

Bazen diyorum ulan annem de babam da boşandıktan sonra buldu birilerini ama ben yok hala bulamadım. Doğru kişiyi beklerken öleceğim sanırım. Hayır birine sevgilim olmadı dediğimde inanmıyorlar da. Bir gün oyun oynarken bir çocuk bana asılmıştı ve sevgilim olmadığını duyduğunda, "hasssssekter orrospu, asla inanmam yalancı seni." diyip gitmişti. Hay Allahım ya.

Ben ne yapsam, ne söylesem suç zaten amk. İnsanlara kendimi kanıtlamayı bıraktım. Takılmalık bir kız değilim bu yüzden takılmalık ilişkilerden uzak durdum. Konuştuğum, beğendiğim, hoşlandığım, platonik gibi hissettiğim kişiler elbette oldu ama hiç kimse sevgilim olmadı. Çünkü hiçbiri gerçek değildi. Allahtan ablam gibi azgın bir ceylan olmadığım için aramıyorum böyle şeyleri. Bana kalsa bakire öleyim zaten, kimse dokanmasın bağaaa kafası. Tabi yaş geçtikten sonra daha da zorlaşıyor bu olay. Şimdi gidip birini öpsem aşık falan olurum kesin. Düşünsenize elimi tutuyor filan. Hassiktir elimi tuttu diyip elimi yıkamam belki de kim bilir. 

Neyse bu konulara sonra gelirim tekrar. Babam annemden ayrıldıktan birkaç ay sonra manita yapmış. Tabi benden çekiniyordu o yüzden sevgilisi olduğunu bana tabiki söylemedi. Ama ben ona iyi yaklaşıp, "nolcak babişim, varsa söyle, olması çok normal." filan diyerek öğrendim bir şekilde.  Annemden sonra daha üst seviye bir karı bekliyordum ama gördüğüm manzara beni şok etmişti. Kız damla balığına benziyordu. Damla balığını bilmeyenler varsa dünyanın en çirkin hayvanı. Gidin bi bakın hele. Ağzı yüzü kaymış sikik tipli bir kızdı. Yolda yürüyene kadar içimden hep kötü davranıcam kötü davranıcam diyip durdum ama kız bana o kadar yağ çekti ki bir şey yapamadım. Artık babam nasıl anlatmışsa beni kız beni görünce azrailine bakıyor gibiydi. Sonra tabi ben öğrendikten sonra babamın götü bi rahat etti. Çok takmamaya, yazmamaya, aramamaya başladı beni. Bi ara bu psikolojimi bozdu tabi. Annem bu yüzden babamla kavga etti. Karı buldun da kızınla mı ilgilenmiyorsun diye. 

Hayır cidden 20 buçuk yaşında olabilirim ama ailem söz konusu olduğunda ve kıskançlık damarlarımda akıyorken beni 10 yaşında görseniz yeridir. Çok kıskancım gerçekten özellikle konu ailemse.  Beni asla ikinci plana atmamaları lazım. Yoksa kafamın içinde onları kafalarından bıçakladığımı hayal ediyorum. Onlar da bu huyuma alıştı sayılırlar. Halamı filan da torunundan kıskanmıştım mesela. Gidip ona torununun çok çirkin olduğunu, gelinininde dedikoducu bir mal olduğunu söylemiştim. 

O değilde götümün altında çikolatayı ezmişim. Battaniyeye yayılmış sildim sildim çıkmadı. Sıçmışım gibi gözüküyor. Hayır annem gerçekten battaniyeye sıçmış olma ihtimalimi düşünebilir çünkü bok anılarım pek meşhurdur. Bir keresinde lise 1deyken ders esnasında bok sancısı tutmuştu beni. Hemen hocadan izin alıp tuvalete gittim ve sıçtım. Durun kötü olaylar şimdi başlıyor. Peçetelikte peçete olmadığını gördüğümde yıkılmışa döndüm. Çünkü silmeden asla kalkamazdım. Çözüm bulamayınca ağlaya ağlaya çöp kutusundaki kullanılmış peçetelerden birini aldım ve sildim. Sonra ayağa kalkıp toparlandım ve sifona bastığımda sifonun çalışmadığını gördüm. Hasssiktirrrr şimdi çık işin içinden. Su dökmek  için musluğu açtığımda su da akmıyordu. Şimdi sıçtım derken panik atak bedenimi sarmıştı cidden.  Çünkü ciddi anlamda kol gibi sıçmıştım ve kimsenin bunu görmemesi lazımdı.

Yani okulda bunun çok fena dalgası dönerdi eğer biri görürse.  Bende cool takılan bir kızdım o aralar. Yani bu bok benim için tehlike arz ediyordu ve hemen imha edilmeliydi. Telefonuma baktığımda zilin çalmasına çok az kaldığını gördüm ve paniğim katbekat büyüdü. Çöp kutusundaki peçetelerden birkaç tane alıp sanat eserimin üstünü örttüm. Şimdi düşünüyorum da, keşke üstünü örtmek yerine onu deliğe doğru ittirseydim de yok olup gitseydi 5 dakika sonra  kendime küfür etmeme sebep olacak olan o lanet bok.

Üstünü örttükten sonra alelacele tuvaletten çıktım ve kapıya doğru koştum. Tam o sırada tenefüs zili çaldı ve beni görmesinler diye tekrar tuvalete girip, ayna karşısında saçımı düzeltiyormuşum gibi davrandım. 

Okulumuzun tuvaleti büyüktü, o yüzden kızlar tuvalete sadece tuvaletini yapmak için girmezlerdi. Kimisi saçına bakar, kimisi makyaj yapar, kimisi de sigara içerdi. Yani hep kalabalık olurdu. Tuvalete gülüşerek 5li bir kız grubu girdiğinde çaktırmadan onları izliyordum. İki tanesini tanıyordum. Biri benim girdiğim tuvalete girmek için yöneldiğinde geri adım atıp çığlık attı. Diğer arkadaşı yanına doğru ne bağırıyorsun ya diye geldi ve eserimi gördü ve, "oha anasını satayım bu ne ya." diyerek bağırarak öğürdü.

 Utançtan morarmıştım ama hala aynada kendime bakmaya devam ediyordum. Onları dinlediğim anlaşılmasın diye arada telefonumla ilgileniyordum. O sırada söylenenler aynı şu şekildeydi: "Bunu yapan bir kız olamaz, bağırsağını bırakmış orospu çocuğu. Bunu yapan kesin çirkindir. Allahın belası köylü sifonu çekmekten aciz." Yanlarına doğru ne oluyor diye ilerlediğimde arkadaşım bana gülerek, "Freya şuna baksana amk." dedi. Sanki az önce o benden çıkmamış gibi kapıya yaklaştım ve içeri baktım. "Bu ne böyle ya, ne kadar ayıp." diyip geri çekildim. 

Arkadaşım, "Dimi? Allah belalarını versin bunların ya. Bunlar yüzünden tuvalete giremez olduk." dedi cık cıklayarak. Bende üzgün bir suratla, "Aynen ya valla." diyerek tuvaletten çıkmıştım. O gün yediğim belalar yüzünden yüzüm hiç gülmüyor sanırım. Alt tarafı sıçtık amk. Siz hiç sıçmıyonuz mu?

Продовжити читання

Вам також сподобається

439K 24.8K 47
Siz: Selamünaleyküm beyefendi Hayırlı Doktor Kısmet: Aleykümselam, kimsiniz? Siz: Teravihte annenizin numaranızı verip, doktor oğlum diye övdüğü kişi...
1M 56.1K 39
(TAMAMLANDI) Gece yarısı ünlü bir oyuncuya şarkı sözü yazarsanız ne olabilir ki? Ünlü oyuncu ve avukatın hikayesi... @bendenizeliff: Orda her kiminl...
1.9M 124K 56
TAMAMLANDI Siz: Her şeyi anlarım. Siz: Ulan beni babamın doğurduğunu bile anlarım ama, Siz: Birinin beni dolandırıp, bankamdan sadece 31 TL çekmesin...