Yansıma

By bluemonument

45.2K 2.9K 1.7K

"Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar. Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir"... More

S.1 Ep.1 "Ne işin var burda?"
S.2 Ep.2 "Buralar sana göre değil doktor, buralar tehlikeli"
S.1 Ep.3 "Nasılsa anlayacaksın buraya ait olmadığını"
S.1 Ep.4 "Kalbim buz tutmuş benim"
S.1 Ep.5 "İki tarafı da keskin bir bıçak"
S.1 Ep.7 "Bana aşık olmayı öğretir misin"
S.1 Ep.8 "Gidenin arkasından bakmak ne berbat bir şey"
S.1 Ep.9 "Bir derdim var bin dermana değişmem"
S.1 Ep.10 "Kalp seçer seveceği kalbi"
S.1 Ep.11 "Bırak da kimi seveceğime ben kendim karar vereyim"
S1. Ep.12 "Hiçbir kötülüğün olmadığı, sadece ikimizin olduğu bir dünya"
S.2 Ep.1 "Kendime engel olmaya çalışırken, farkında olmadan sevmişim"
S.2 Ep.2 "Senden gelen her şey kabulüm benim"
S.2 Ep.3 "Benim lanetim eninde sonunda gelip seni bulur"
S.2 Ep.4 "İnsan yanlış kişiyi sevince anlıyor gerçekten aşık olduğunu"
S.2 Ep.5 "Benden umudu kessin, hayatına baksın istiyorum"
S.2 Ep.6 "Ölümüne sevmek"
S.2 Ep.7 "Kırık bir kalp"
S.2 Ep.8 "Buralardan gitmek gerçekten zor olacak"
S.2 Ep.9 "Evlenelim mi"
S.2 Ep.10 "Aklımızla bulamadığımız yolu, kalbimiz bulur belki"
S.2 Ep.11 "Gözlerim kamaşıyor sana bakarken"
S.2 Ep.12 "Hiç bırakma ellerimi Yavuz"
S.2 Ep.13 "İkimiz de kül oluruz bu yangında"
S.2 Ep.14 "İşte şimdi ölebilirim"
S.3 Ep.1 "Ömrüm geçsin bu rüyanın içinde"
S.3 Ep.2 "Çok mutlu olalım biz, hep çok mutlu olalım"
S.3 Ep.3 "Hayatımız en mutlu olduğumuz anda donup kalsa keşke"
S.3 Ep.4 "Yaşadığın mutluluğun kıymetini bil"
S.3 Ep.5 "Seversem abartırım"
S.3 Ep.6 "Benim evim sensin"
S.3 Ep.7 "Onun bende huzur bulması öyle muhteşem ki"
S.3 Ep.8 "Gözlerin yelkenimin fenerleri"
S.3 Ep.9 "Birlikte ilk operasyonumuz"
S.3 Ep.10 "Seni bırakıp gitmem"
S.3 Ep.11 "Öleceksek beraber öleceğiz"
S.3 Ep.12 "Ben seni yaralarınla birlikte sevdim"
S.3 Ep.13 "Bu kısacık ömre ne çok acı sığdırmışsın"
S.3 Ep.14 "Yavuz'un yanında bambaşka bir Bahar çıkıyor ortaya"
S.3 Ep.15 "Kızın bana emanet"
S.4 Ep.1 "Kollarında yaşayıp, kollarında öleyim"
S.4 Ep.2 "Seni kendimden çıkarsam, geriye sıfır bile kalmaz"
S.4 Ep.3 "Her gün yeni baştan, sana aşkla bağlı kalacağıma yemin edeceğim"
S.4 Ep.4 "Kelimelerin ötesinde seviyorum seni"
S.4 Ep.5 "Benim hayatım bu"
S.4 Ep.6 "Hem hasretimsin hem vuslatım"
S.4 Ep.7 "Bir gülüşüne dünyaları yakarım"
S.4 Ep.8 "Kalbimi bir tek sana açıyorum"
S.4 Ep.9 "Bakalım bundan nasıl kurtulacaksın Bahar Karasu"
S.4 Ep.10 "Bir daha seni asla bırakmayacağım"
S.4 Ep.11 "Bütün korkum Yavuz için"
S.4 Ep.12 "Ne zaman kapasam gözlerimi, sevgilimin ay yüzü bekliyor oluyor beni"
S.4 Ep.13 "Bugün çok güzel bir gün olacak..."
S.4 Ep.14 "Veda💕Benim Yavuz'dan sonram yok"
Duyuru‼️

S.1 Ep.6 "Gözlerine baktıkça daha iyi hissettim kendimi"

849 60 71
By bluemonument

Yavuz'dan

Başım yana düşünce gözlerimi açıp toparlandım. Yüzümü sıvazlayıp etrafıma baktım. Sinan da yanımda, başını duvara dayamış, gözleri kapalı oturuyordu. Kolumu kaldırıp saate baktım. Sekiz olmuş. Haldun hoca birazdan gelir. Derin bir nefes alıp başımı tekrar Sinan'a çevirdim. Yorgunluğu her halinden anlaşılıyordu onun da. Gece boyu sandalye tepesinde beklemişti Bahar'ı.

"Yavuz."

Başımı çevirip sesin sahibine baktım. Gülümseyip kalktım ayağa.

"Günaydın hocam."

"Günaydın. Sen de burda mı bekledin gece boyu?"

"Şey ben, nöbetçiydim hocam."

"Anladım. E artık mesai başladı. Sen de gidip dinlen biraz."

"Bahar'ın durumunu öğreneyim gideceğim hocam."

Haldun hoca gülümseyip kafa salladı.

"Tamam. Ben gidip bir bakayım."

Ben de kafa sallayınca Haldun hoca yoğun bakıma girdi. Derin bir nefes alıp dolaştım koridorda. Sinan kıpırdanınca ona döndüm. O da gözlerini açıp beni görünce yüzünü sıvazlayıp kalktı ayağa.

"Yavuz. Ben uyumuşum ya. N'oldu, bir haber var mı?"

"Haldun hoca geldi şimdi. Bahar'ı kontrol ediyor."

"Öyle mi? Çok mu oldu geleli?"

"Hayır hayır şimdi girdi içeri. Merak etme, birazdan güzel haberlerle gelecek inşallah."

"İnşallah."

Sinan sıkıntıyla derin bir nefes alıp saçlarını karıştırdı. Aklıma gelen şeyle hafifçe çattım kaşlarımı.

"Sinan, eğer çok özel değilse, sana bir şey sorabilir miyim?"

Sinan da bana bakıp hafifçe kaşlarını çattı.

"Sor."

"Dün dedin ya hani, Bahar bana annesinin emaneti, Ozan'ın emaneti diye. Ozan kim?"

Sinan kaşlarını iyice çatıp şaşkınca baktı.

"Nasıl yani? Sen bilmiyor musun?"

Ben de anlamadan baktım.

"Bilmem mi lazım?"

"Yani, Bahar anlattı sanmıştım. Kolyesini anlatmış ya, ondan."

Anlamadan baktım bir süre daha. Ardından kaşlarımı kaldırıp konuştum.

"Ozan, Bahar'ın nişanlısı mı?"

Sinan dudaklarını birbirine bastırıp kafa salladı.

"Evet. Ama kaybettik onu."

"Biliyorum. Yani o kadarını anlatmıştı Bahar. Sadece adının Ozan olduğunu bilmiyordum. Çok üzücü bir durum."

"Öyle."

Dudaklarımı birbirine bastırıp kafa salladım. Sinan belli ki Bahar nişanlısını kaybettikten sonra teselli olmuş ona. Belki ki Bahar'ı bu hayattaki herkesten çok seviyor. Kendinden bile çok. Ne tuhaf. Bir insanı bu kadar çok sevmek nasıl bir şey acaba? Ben düşüncelere dalmışken yoğun bakımın kapısı açılınca o tarafa döndük ikimiz de.

"Bahar nasıl doktor bey?"

Haldun hoca önümüze gelip gülümsedi.

"Merak edilecek bir durum kalmadı Sinan. Bahar'ın durumu gayet iyi. Şimdi yoğun bakımdan çıkaracağız. Ama bir süre daha hastenede kalması gerekiyor. Bu iş de sana düşüyor. Geçen seferki gibi inat etmesin."

Sinan kocaman gülümseyip kafa salladı.

"Merak etmeyin doktor bey. Benim sözümden çıkamaz o."

Ben tebessüm etmiş bakarken Haldun hoca da gülümseyip kafa salladı.

"Geçmiş olsun. Birazdan çıkaracaklar Bahar'ı. Çok geçmeden kendine de gelir."

"Teşekkürler."

Haldun hoca gülümseyip bana da bir bakış attıktan sonra ayrıldı yanımızdan. Gözlerimi kapatıp rahat bir nefes verdim. Oh, çok şükür. Dönüp Sinan'a baktım. O da yüzünü sıvazlayıp mutlulukla baktı. Dudaklarımı birbirine bastırıp gülümsedim.

"Geçmiş olsun. Gözün aydın."

Sinan gülerek kafa salladı.

"Sağol Yavuz."

Gülümseyip önüme döndüm. Derin bir nefes alıp eğdim başımı. Bahar iyi olsun da, gerisi önemli değil.

Sinan Bahar'ın yattığı yatağın kenarına, sandalyeye oturmuş, elini tutmuş, gözlerini bir an olsun Bahar'dan ayırmadan bakıyordu. Ben de burukça dudaklarımı bükmüş onlara bakıyordum. Bakışlarımı Bahar'a çevirince gülümsedim anında. Dünden daha iyi görünüyor. Birazdan kendine de gelir. Derin bir nefes alınca Sinan bana çevirdi başını. Gülümseyip konuştu.

"Sen de geceden beri yoruldun Yavuz. Bahar'ı merak ediyorsun biliyorum ama biraz gidip dinlen istersen. Hem, iyi Bahar."

Kaşlarımı kaldırıp gülümsedim. Ardından kafa sallayıp konuştum.

"Haklısın, ben gideyim artık. Sen zaten burdasın."

Sinan da gülümseyip kafa salladı. Bahar'a son bir bakış atıp yavaş adımlarla çıktım odadan. Eve gideyim ben de artık. Yorucu bir geceydi. Gidip biraz uyuyayım, becerebilirsem. Hastaneden çıkmadan hemşire bankosunun önüne gelince durdum. Bakışlarımla Sema hemşireyi aradım. Sonra aklıma gelen şeyle nefes verdim. Doğru ya, o da nöbetçiydi. Evine gitmiştir heralde. Aslı hemşireyi görünce ona seslendim.

"Aslı hemşire."

Başını kaldırıp beni görünce gülümsedi.

"Günaydın Yavuz bey."

"Günaydın. Ben eve gidiyorum da, senden rica etsem, Bahar Kutlu'nun durumunda bir değişiklik olursa bana haber verir misin?"

"Tabi ki."

"Sağol Aslı. İyi çalışmalar."

"Sağolun, size de iyi günler."

Gülümseyip çıktım hastaneden. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Biraz dinlensem gerçekten iyi olacak.

Anahtarla kapıyı açıp yavaşça girdim içeri. Leyla uyuyorsa uyandırmayayım şimdi. Kapıyı sessizce kapatıp yürüdüm odaya doğru. Küçük odanın kapısı açılınca o tarafa döndüm. Leyla beni görünce gülümseyip, gözlerini ovuşturarak yanıma geldi.

"Yavuz, yeni mi geliyorsun?"

"Evet. Uyandırdım mı?"

"Yok yok. Duymadım bile geldiğini."

Dudaklarımı birbirine bastırıp kafa salladım. Leyla da kaşlarını çatıp baktı.

"Yavuz sen iyi misin?"

"İyiyim. Yorgunum biraz."

"Sahi, Bahar nasıl?"

"Daha iyi. Yoğun bakımdan çıktı."

Leyla gülümseyip konuştu.

"Oh, aman iyi. Ben de, vurulduğu anı gördüğümden heralde, çok taktım kafaya. Gece boyu rüya görüp durdum. Neyse ki kötü bir şey olmadı."

Tebessüm edip kafa salladım.

"Evet."

Leyla gözlerini kısıp baktı. Ardından yanıma gelip koluma girdi. Beni yürütüp kanepeye oturttu. Kendisi de yanıma oturdu. Tek bacağını yukarı toplayıp iyice bana doğru dönü oturduğu yerde.

"Yavuz neyin var?"

"Bir şey yok Leyla. Yorgunum dedim ya."

Leyla dudak büküp konuştu.

"Öyle mi canım? Ben senin ciğerini bilirim ciğerini. Ayrıca meslek icabı insan sarrafı sayılırım. Şimdi dökül bakalım. Bahar'ın sevgilisi olması mı canını böyle sıktı senin?"

Kaşlarımı çatıp anında itiraz ettim.

"Yok öyle bir şey. Ne alakası var? Nerden çıkarıyorsun bunları? Niye canım sıkılsın ki Bahar'ın sevgilisi var diye?"

Yutkunup döndüm önüme. Yüksek sesle söyleyince daha bir tuhaf oldum ya.

"Anlaşıldı. Kafayı buna takmışsın. Bana bak sarı, sen yoksa aşık mı oldun bu kıza?"

Leyla'ya dönüp ters ters konuştum.

"Hayır Leyla. Sabah sabah ne istiyorsun benden ya? Uyuyacağım ben."

Ben yerimden kalkmış odama giderken Leyla arkamdan söyleniyordu.

"Kaç bakalım kaç. Ama unutma, konuşabileceğin bir tek ben varım. Konuşmayıp içine atmak da daha kötü yapar seni, bilirim ben."

Adımlarımı durdurup sıkıntıyla nefes verdim. Ardından Leyla'ya döndüm. O da bilmiş bilmiş sırıtıyordu. İç çekip yavaş adımlarla geri döndüm. Kanepeye, Leyla'nın yanına oturdum.

"Bana ne oluyor bilmiyorum Leyla. Kendimi çok tuhaf hissediyorum. Kalbim ağrıyor sanki. Midem yanıyor. Ateşim çıkıyor. Hasta mı oluyorum ki ben?"

Leyla şefkatle gülümseyip biraz daha yaklaştı.

"Aşık oluyorsun galiba."

"Ama aşk, güzel bir şey değil mi? Ben kendimi kötü hissediyorum."

Leyla dudak büküp konuştu.

"Bilmem. Ben de bilmiyorum ki nasıl bir şey olduğunu."

Ben burukça bakarken Leyla gülümseyip devam etti.

"Bizim bir arkadaş vardı, teşkilatta. Çok aşıktı birine. Kız, bizimkinin asıl işini bilmiyordu. O da söyleyemiyordu haliyle. Çok seviyordu ama. Başlarda çok mutluydu. Birlikteydi sevdiğiyle. Sonra bir gün perişan halde geldi merkeze. Ayrılmış kızdan. Neden dedim, benim mesleğimi bilmiyor, benim mesleğimin de sonu belli, onu da kendimle birlikte sürükleyemem felaketlere, benim yüzümden üzülmesine, zarar görmesine dayanamam, o yüzden ayrıldım ondan dedi. O zaman anladım, aşkın aslında başkasını kendinden çok sevmek demek olduğunu. O zaman anladım, hayattaki en büyük fedakarlıkları yaptırabilecek bir şey olduğunu. Onun mutluluğu için kendi mutluluğundan vazgeçeceğini."

Yutkunup kıpırdandım.

"Ne oldu peki sonra? Yani arkadaşına. Bir daha görüşmediler mi hiç?"

Leyla burukça bakıp iç çekti.

"Şehit oldu. Sevdiği kızı bir daha hiç görmedi. O da, onu bu kadar seven bir adamın akıbetinden hiçbir zaman haberdar olmadı."

Gözlerim dolunca sıktım dişlerimi. Leyla da dolu gözlerle tebessüm edip devam etti.

"Yani abicim, aşk acıtır, ağlatır ama aynı zamanda en büyük mutlulukları yaşatır. Bıçak sırtı bir duygu işte."

Yutkunup kafa salladım.

"Öyle. Ama ben emin değilim kendimden. Bu kadar kısa zamanda aşık olunur mu ki?"

Leyla gülümseyip elini başına dayadı.

"Aslında bütün aşklar ilk görüşte başlarmış. Bilimsel olarak bunun aksi mümkün değilmiş. Ama insanlar bazen daha sonra farkedelermiş aşık olduklarını."

Dudak büküp güldüm.

"Bak sen. Senin içinde de küçük bir romantik mi yatıyormuş yoksa?"

Leyla gülüp göz devirdi.

"Yok canım, ne alakası var? Bir yerde duymuştum. Ben ve romantizm. Cık, mümkün değil."

Gülüp baktım Leyla'ya. Ardından derin bir nefes aldım. Leyla da gülümseyip devam etti.

"Peki şu Bahar'ın sevgilisi kim? Ya da emin misin sevgilisi olduğundan?"

"Sinan. O da asker. Aslında emin değilim, yani öyle bir şey demedi ama öyle hissettim sanki. Aslında biliyor musun, dün sabah hastanede bizi görmüş ikisi, yani Bahar'la Sinan. Seni benim sevgilim sanmışlar. Bahar biraz bozuk atıyordu sanki. Sonra kardeşim olduğunu söyleyince mutlu olmuş gibi hissetmiştim. Ama sonra Sinan, Bahar benim hayattaki tek ailem deyince, Bahar için o kadar endişelenince, aralarında bir şey olduğunu düşündüm."

"Sadece bu yüzden mi? Yani Bahar benim tek ailem dediği için mi?"

"Yani evet. Bahar için çok endişeliydi. O benim için sadece hayatından sorumlu olduğum bir asker değil dedi. Zaten halinden, bakışlarından da belliydi çok daha fazlası olduğu."

"İyi de bu sevgili oldukları anlamına gelmez ki. Çok yakın arkadaş olabilirler. Birlikte büyümüş iki çocukluk arkadaşı olabilirler. Belki sen de Bahar gibi yanlış anlamışsındır. Hem dedin ya, benim kardeşin olduğumu duyunca mutlu oldu diye. Belli ki o da sana karşı boş değil."

Umutla parladı birden gözlerim. Leyla da gülümseyerek bakıyordu. Ardından sevincim söndü. Dudak büküp çevirdim başımı.

"Bilmiyorum. Sanmıyorum. Geldiğimden beri kötü davranıyor bana. Yani kötü değil de kaba."

"Onu bile seni düşündüğünden yapıyor belli ki. Seni umursamasa, başına gelebilecekler yüzünden endişe etmez."

"İyi de, bu da bana karşı boş olmadığı anlamına gelmez."

Leyla dudaklarını birbirine bastırıp tuttu gülüşünü.

"Sen bu kıza aşık olmuşsun. Valla aşık olmuşsun."

Leyla'nın hevesine göz devirip çevirdim başımı.

"Of Leyla. Ben ne diyorum sen ne diyorsun. Bir sevgilisi olabilir diyorum sana."

"Ya abi, bırak şimdi onu. Sen ilk defa aşık oluyorsun. Bunun tadını çıkarsana."

"Nasıl tadını çıkarayım ya? Kızın sevgilisi olabilir diyorum. Sen beni dinlemiyor musun?"

"Ama emin değiliz bundan. Ve bence de sevgili falan değiller. Öyle olsa emin olurdun. Yani biri söylerdi mutlaka."

"Kim söyleyecek ya?"

"Ya ne bileyim söylerdi işte biri. Laf arasında mutlaka söylerdi. Kız o kadar vurulmuş, ölümden dönmüş, bunun mutlaka lafı geçerdi yani."

"Ya ne alakası var Leyla?"

"Neyse neyse. İstersen ben öğreneyim mi?"

Kaşlarımı çatıp baktım.

"Nasıl öğrenecekmişsin?"

Leyla tek kaşını kaldırıp ukala bir gülüş attı. Ne demek istediğini anlayınca dudaklarımı birbirine bastırıp ters ters baktım.

"Saçmalama Leyla. Ne yapacaksın, gidip mobese kayıtlarına mı bakacaksın sen de?"

Leyla sesli sesli gülünce ben de gülüp çevirdim başımı. Ardından kalktım yerimden.

"Neyse, ben gerçekten yorgunum. Gidip uyuyacağım biraz. Sen ne yapacaksın?"

"Ben de merkeze geçiyorum. Halletmem gereken işler var."

"Tamam. Kahvaltı yap öyle çık."

"Peki abicim."

Leyla'nın tatlı tatlı konuşmasına gülüp gittim odama. Kapıyı kapatıp kendimi yatağa attım. Sırtüstü yatıp bakışlarımı tavana diktim. Acaba Leyla haklı mı? Belki de gerçekten sevgili değillerdir. Derin bir nefes alıp gülümsedim. Neyse Yavuz, sen yine de çok umutlanma ki, sonra daha büyük bir yıkım yaşamayasın. Önce bir emin olayım aralardaki ilişkinin boyutundan. Aklıma gelen şeyle kocaman gülümsedim. Ben galiba gerçekten aşık oldum bu kıza. Çok saçma ama aşık oldum galiba.

Yavaşça açtım gözlerimi. Bir süre tavana baktım boş boş. Ardından başımı çevirip baktım. Yattığım gibi uyumuşum burda. Saat kaç oldu ki? Yataktan doğrulup ceketimin cebinden telefonumu çıkardım. Cevapsız aramayı görünce açıp baktım hemen. Hastaneden aramışlar. Bahar'a bir şey mi oldu ki? Hemen geri aradım hasteneyi.

"Karabayır Devlet Hastanesi."

"Alo, ben doktor Yavuz Karasu. Bahar Kutlu'nun durumunu öğrenebilir miyim?"

"Tabi Yavuz bey. Bir saniye."

Tedirgince bekledim. Acaba Aslı hemşireyi mi isteseydim?

"Bahar hanımın durumunda bir değişiklik yok Yavuz bey. Kendisi bu sabah yoğun bakımdan çıkmıştı. Normal odada tedavisine devam ediliyor."

Rahatlayıp bıraktım tuttuğum nefesimi.

"Ben Aslı hemşireden Bahar hanımın durumunda bir değişiklik olursa bana haber vermesini istemiştim. Hastaneden arandığımı görünce de bir sorun var zannettim."

"Anladım Yavuz bey. İsterseniz ben sizi hemşire odasına bağlayayım, Aslı hanımla konuşun."

"Teşekkür ederim."

"Rica ederim. İyi günler."

Telefonda çalan müziği dinleyerek birinin cevap vermesini bekledim.

"Alo, Aslı ben. Buyrun."

"Aslı hemşire benim, Yavuz Karasu."

"A Yavuz bey. Ben sizi aramıştım ama siz açmayınca dinleniyorsunuzdur diye tekrar aramadım."

"Anladım Aslı. Bahar'la ilgili bir şey mi oldu?"

"Bahar hanım kendine geldi. Onu haber vermek için aramıştım ben."

İçime dolan mutluluk kocaman gülümsedim.

"Ne zaman kendine geldi?"

"Birkaç saat önce. Dediğim gibi, rahatsız etmek istemediğimden tekrar aramadım."

"Tamam Aslı, çok teşekkür ederim."

"Rica ederim Yavuz bey. İyi günler."

Telefonu kapatıp mutlulukla derin bir nefes aldım. Demek kendine geldin ha Bahar? Gidip görsem mi ki? Çok mu abes kaçar? Yok canım, niye abes olsun? O benim arkadaşım sonuçta. Ayrıca doktoru sayılırım. Görmek istemem çok normal yani. Hemen kalktım yataktan. Başımı eğip üstümdekilere baktım. Hala dünkü kıyafetlerim var üstümde. Değiştireyim şunları. Aslında bir duş alsam da iyi olurdu ama oyalanamam şimdi. Bir an önde gidip Bahar'ın iyi olduğunu göreyim.

Hızla çıktım merdivenleri. Danışmadan Bahar'ın hangi odada yattığını öğrenip o tarafa doğru yürümeye devam ettim. İçim içime sığmıyor resmen. Kapının önüne gelince açmadan durdum. Yavuz, sakin ol biraz. Ne bu heyecan? Derin bir nefes alıp daha normal bir hal takındım. Ardından kapıyı tıklatıp açtım yavaşça. Başımı içeri uzatıp gördüğüm yüzle kocaman gülümsedim.

"Bahar."

Bahar da beni görünce gülümsedi anında.

"Yavuz."

Usulca girdim içeri. Kapıyı kapatıp yaklaştım. Başımı çevirip Sinan'ı görünce sırıtmayı kesip gülümsedim. Başımla selam verip konuştum.

"Merhaba Sinan."

Sinan da gözlerini kısmış, bir bana bir Bahar'a bakıyordu. Yutkunup kestim gülümsemeyi. Adamı da huzursuz edeceğim durduk yerde. Sinan belli belirsiz gülümseyince hafifçe çattım kaşlarımı.

"Merhaba Yavuz. Seni göndereli çok olmadı ama mesain tekrar mı başladı?"

Kıpırdanıp Bahar'a kaçamak bir bakış attım. O da dudaklarını birbirine bastırmış gülümsüyordu. Tekrar Sinan'a dönüp gülümsedim ben de.

"Yok, ben sadece, Bahar'ı merak etmiştim. Kendine geldi diye haber gelince, gelip görmek istedim."

Sinan kaşlarını kaldırıp kafa salladı.

"Kim haber verdi ki sana?"

"Aslı hemşire."

"Neden?"

"Ben rica etmiştim. Yani Bahar'ın doktoru sayılırım. Durumunda bir değişiklik olursa haber verin demiştim."

Sinan dudaklarını birbirine bastırıp imalı imalı gülümsedi.

"Hımm, anladım."

Ben de yutkunup tedirgince gülümsedim. Of Yavuz, ayarsız ayarsız davranıyorsun, insanları da huzursuz ediyorsun. Gerçi Sinan'ın hali bir değişikti ama. Yani huzursuz olmuş gibi değil de, Leyla gibi imalı imalı konuşuyordu sanki o da.

"Tamam Sinan. Ne sorguya çektin ayaküstü."

Sinan Bahar'ın dediğine gülüp kafa salladı.

"Pardon ya. Mesleki deformasyon işte."

Ben de gülüp Bahar'a döndüm tekrar.

"Nasılsın Bahar? Nasıl hissediyorsun kendini?"

"İyiyim Yavuz sağol."

Gülümseyerek baktım. Bahar da sıcacık gülümsüyordu. Sinan birden öksürünce toparlanıp ona döndüm.

"Madem sen geldin Yavuz, ben de gidip kahve falan bir şey alayım. Biraz kalırsın di mi? Yani işin varsa tutmayalım da."

"Yok yok. Yani bir işim yok. Kalırım."

"Güzel. O zaman Bahar'ın yanında biraz sen kal. Ben de birazdan geliyorum."

Sinan yandan bir gülüş atıp Bahar'a da bakarak çıktı odadan. Ben de hiçbir şey anlamamış bakıyordum. Niye bizi yalnız bırakmak ister bir hali var ki? Niye sevgilisini yabancı bir adamla yalnız bıraksın ki? Ben olsam bırakmam yani. Hele ki Bahar'ı. Yoksa gerçekten sevgili değiller mi?

"Yavuz. Yavuz."

Bahar'ın sesiyle ona çevirdim başımı.

"Ha efendim."

"N'oldu öyle kalakaldın?"

"Hiiç. Hiçbir şey olmadı."

Bahar gülümseyince ben de gülümsedim.

"Niye öyle ayakta bekliyorsun? Otursana."

Kafa sallayıp yürüdüm.

"Oturayım."

Az önce Sinan'ın kalktığı sandalyeye oturdum ben de. Gülümseyip baktım Bahar'a.

"Seni böyle, tekrar iyi görmek, güzel."

Bahar da gülümseyip konuştu.

"Tekrar iyi olmak da güzel. Yani işte, ne kadar iyi olunabilirse."

Bahar üzgün şekilde, başıyla omzunu işaret edince yeni aklıma gelmiş gibi konuştum.

"Sahi, Haldun hoca muayene etti mi? Sinirlerde bir sorun yok di mi?"

Bahar derin bir nefes alıp sıkıntıyla konuştu.

"Pek iyi değilmiş aslında. Elimde titreme var."

Kaşlarımı kaldırıp baktım. Yutkunup biraz daha yaklaştım Bahar'a.

"Merak etme. O da geçer. Sen eminim onun da üstesinden gelirsin. Sen çok güçlü bir kadınsın."

Bahar'ın gözleri doldu ama sıcacık gülümsedi.

"Sen nerden biliyorsun ki benim güçlü bir kadın olduğumu? Daha tanışalı on gün bile olmadı."

Ben de gülümseyip konuştum.

"Biliyorum. Şu kısacık zaman bile seni tanımaya yetti. Sen çok güçlü bir kadınsın Bahar. Böyle tehlikeli bir meslek yapıyorsun ve bunu çok iyi yapıyorsun. Şikayet etmeden, aşkla yapıyorsun işini. Çok başarılı bir askersin. İnsanları seviyorsun, insanlar tarafından seviliyorsun. Bunun da üstesinden geleceksin sen."

Bahar gülümseyerek bakarken ben de dudak büküp devam ettim.

"Bir beni sevemedin işte."

Bahar gülümsemeyi kesip kaşlarını kaldırdı.

"Hayır. Onu nerden çıkardın?"

Ben gülümseyince Bahar da bakışlarını kaçırıp alnını kaşıdı.

"Yani, neden sevmeyeyim seni? Sen iyi bir insansın. İyi bir doktorsun. Çok cesursun. Yani, sevilmeyecek biri değilsin."

Gülümseyip konuştum.

"O yüzden mi beni burdan gönderme peşindesin?"

Bahar dudaklarını birbirine bastırıp sitem eder gibi baktı.

"Ah Yavuz. Neden böyle davrandığımı anlamıyor musun gerçekten? Seni sevmediğim, hoşlanmadığım için mi göndermeye çalışıyorum zannediyorsun?"

Kaşlarımı kaldırıp yutkundum.

"Neden gideyim istiyorsun peki?"

Bahar bir süre baktı gözlerime. Ben de dikkatle bakıyordum. Ardından yutkunup konuştum.

"Burası çok tehlikeli bir yer Yavuz. Ve sen buraya benim yüzümden geldin. Ben kendimi bundan dolayı sorumlu hissediyorum. Sana daha önce de dedim. Terör örgütlerinin sevmediği üç meslek vardır. Askerler, öğretmenler, doktorlar. Ben senin başına, benim yüzümden bir şey gelecek diye endişeleniyorum. Başka bir sebebi yok bunun."

Gülümseyip devam ettim gözlerine bakmaya. O da kaçırmıyordu bakışlarını. Ardından aklıma geleni sormaya karar verdim. Bunu öğrenmem lazım. Bahar bana böyle güzel bakarken, benim bunu öğrenmem lazım. Yutkunup kıpırdandım.

"Herkes çok endişelendi senin için."

Bahar da konuyu değiştirmek istiyorum sanıp hafifçe güldü.

"Biliyorum. Sinan anlattı."

"Askerlerin kahroldu, kendilerini suçladı. Saatlerce beklediler seni. Hepsi çok korktu sana bir şey olacak diye."

Bahar kaşlarını kaldırmış bakarken ben gözlerimi gözlerinden çekmeden devam ettim.

"En çok da Sinan."

Ben tepkisini merak ederken Bahar gülüp eğdi başını. Yutkunup tedirgince bekledim. Bahar ardından bana bakıp gülümsedi.

"O hep öyledir. Kendinden çok beni düşünür. Ben iyi olayım ister."

Kalbime yine bir ağrı girdi. Kendinden çok seni mi düşünür? Ben bir şey demeden bakarken Bahar devam etti.

"Çocukluğumuzdan beri böyleydi. Hep pervaneydi etrafımda. Beni bütün kötülüklerden korumak isterdi ama olmuyor işte."

Bahar gülümserken ben de gülümsedim heyecanla.

"Çocukluk arkadaşısınız yani Sinan'la. Öyle olduğunu bilmiyordum."

"Evet. Çocukluk arkadaşıyız. Kardeş gibi büyüdük. Küçüklüğümüzden beri abilik yaptı bana. Bütün zor anlarımda, hep o vardı yanımda. Bütün kayıplarımda hep o teselli etti beni. O olmasaydı, hiçbir şeyin üstesinden gelemezdim ben."

İçime yayılan mutlulukla kocaman gülümsedim. İçimden ayağa fırlayıp bağırmak geliyordu. 'Abisiymiş!' diye bağırmak. Allah'ım niye bu kadar mutlu oldum ki ben buna? Aşık oldum işte niyesi mi var? Aşık oldum. Ulan ben Bahar'a aşık oldum. Ben sırıtarak bakarken Bahar da kaşlarını kaldırmış anlamadan bakıyordu. Hemen kestim gülmeyi. Kız dramatik bir şeyden bahsesiyor, ben otuz iki diş sırıtıyorum. Ayıp ayıp. Dudaklarımı birbirine bastırıp biraz daha yaklaştırdım sandalyemi Bahar'a.

"Bak işte. Güçlü bir kadınsın diye boşa demiyorum. Onca zorluğun üstesinden gelmişsin, şimdi bu el titremesi nedir ki? Göreceksin bak, hemen geçecek o da. Hem bu sefer, ben de yanındayım. Yani doktorun olarak. Elimden gelen her şeyi yapacağım. Söz veriyorum."

Bahar'ın gözleri dolunca şaşkınca ama sıcacık gülümsedi. Ben de gülümseyerek baktım gözlerine. Gözlerine baktıkça içine çekildim. Gözlerine baktıkça daha iyi hissettim kendimi. Aşık oldum ben. Hayatımda ilk defa aşık oldum. Hem de hiç ummadığım birine. Başta yıldızımızın hiç barışmadığını düşündüğüm birine. Ey aşk, hoş geldin. Bize güzel şeyler getir.


BÖLÜM SONU
💕

Continue Reading

You'll Also Like

36.1K 1.2K 29
Evleniceksin dedi babası sertçe. Belki de Nazlının hayatını yıkan tek kelimedir bu. Hayır diyebildi sadece çok tiz çıkan sesiyle. Babası yine sertçe...
209K 16.7K 39
"Neden bana soğuk davranıyorsun? Bilmiyorum, aklında ne var ama kırıcı oluyor. Benimle yan yana olmaktan hoşlanmıyor gibisin. Ben sadece güzelce şiir...
5.9K 750 17
Savaşta sağ kolunu kaybeden Emrah Erdem, kolunu kestirmek mecburiyetinde kalır. Kolunu kestirdikten sonra ise askerlik hayatına veda eder. Hayatının...
1.1K 827 55
kaplidio Efsanesinın son kitabıdır... işlenen suçların ödenmesi gereken bedelleri vardır. Fakat nesillerce taşınmış bu bedeli kim ödeyecek? Gerçek s...