GÖKKUŞAĞI

By kmsrl78

635K 35K 4.9K

Romantizm #1 Mizah#5 ~~~ Adamı süzmeyi bırakıp"Buyrun ne istemiştiniz.?"dedim. " Aslında yağmurdan korunmak... More

🌈1 /G ⭐
🌈2/G⭐
🌈3/G⭐
🌈4/G⭐
🌈5/G⭐
🌈 6/G ⭐
🌈7/G ⭐
🌈 8/G ⭐
🌈9/G ⭐
🌈 10/G ⭐
🌈 11/G ⭐
🌈 12/G ⭐
🌈 13/G ⭐
🌈 14/G ⭐
🌈 16/G ⭐
🌈 17/G⭐
🌈 18/G⭐
🌈 19/G ⭐
🌈 G/20⭐
🌈G /21⭐
🌈 G /22⭐
🌈 G/23⭐
🌈 G/24⭐
🌈 G /25⭐
🌈 G /26⭐
🌈 G /27⭐
🌈 G/28⭐
🌈 G /29⭐
🌈 G /30⭐
🌈 G/31⭐
🌈 G /32⭐
🌈 G /33⭐
🌈 34/G ⭐
🌈 35/G ⭐
🌈 G /36⭐
🌈 37/G ⭐
🌈 38/G ⭐
🌈 39/G ⭐
🌈 G /40⭐
🌈41/G ⭐
🌈42/G⭐
🌈43/G⭐
🌈44/G⭐
🌈45/G⭐
🌈46/G⭐
🌈47/G⭐
🌈48/G⭐
🌈49/G⭐
🌈 50/G⭐
🌈51/G⭐
🌈52/G⭐
🌈53/G⭐
🌈54/G⭐
🌈55/G⭐
🌈56/G⭐
🌈57/G⭐
🌈58/G⭐
🌈59/G⭐
🌈60/G⭐
🌈61/G⭐
🌈62/G⭐
🌈63/G⭐
🌈64/G⭐
🌈65/G⭐
🌈66/G⭐
🌈67/G⭐
🌈68/G⭐
LÜTFEN OKUYUNUZ/ÖNEMLİ!

🌈 15/G ⭐

12.7K 552 58
By kmsrl78

Gökkuşağı Yıldız

Bedenime sarılı kollardan ayrıldığımda şaşkındım. Böyle bir sarılma hiç beklemiyordum.

"Bu ne içindi?"

"Mutlu olduğum için, senin sayende."

"Ben bir şey yapmadım sadece konuşmanızı sağladım."

"Yine de teşekkür ederim."

"Rica ederim ama ben eve gitsem iyi olur."

"Bir şeyler yerdik."

"Yok gideyim ben, yorgunum."

Martin'den çıkıp eve geldiğim de bedenimi yorgunlukla koltuğa attım. Üstüme atlayan Tarçın ile havaya kaldırdım onu.

"Ne oldu yine oğlum." durmadan havlayan Tarçın ile ayağa kalktım. Onu yere bırakıp odama ilerledim ve eşofman takımımı giydim. Ayağımın ucuna kadar gelen Tarçın'ın ağzında tasması vardı.

"Dışarıya mı çıkmak istiyorsun?"

Tasmasını alıp ona taktım ve yatağımda hep yatma görevi yapan Garfield'e de tasmasını taktım. Takarken çok zorlanmıştım çünkü elimi tırnaklayıp durmuştu. Kapıya kadar geldikten sonra spor ayakkabılarımı giyip, montumu giydim ve apartmandan çıktım. Yavaş bir tempoda yürüyorduk, belki sadece Tarçın'la olsam koşardık ama Garfield olunca pek mümkün olmuyordu. Bu sırada kızları aradım.

"Vay vay Gökkuşağı Hanım hiç ararmıydınız?" diye başlayan İkra'yla güldüm.

"Hiç aramam zaten, bekle Dicle ile konferans yapıcam." diyip ayarlamıştım.

"Aradım ama müsait misin?"

"Hastanedeyim, tam da 5 dakika mola vermiştim. Bir sıkıntı mı var.?"

"Hayır öylesine aradım." ben bu sırada mahalleden çıkmıştım.

"Gökkuşağı?"

"Efendim İkra."

"Sizin serginiz ne zaman?"

"Az kaldı. Neden?"

"Bizde davetliyizdir diye düşünüyorum."

"Bilmem, Martin'e bağlı."

"Ne demek Martin'e bağlı, seninde resimin var."

"Bir tane ama."

"Bir tane veya 10 tane ne fark eder?"

"İkra'ya katılıyorum, bizde gelmek istiyoruz."

"Tamam zamanı gelince konuşuruz."

Onlardan bir kaç onaylayan mırıltı geldiğinde Tarçın'ın çekiştirmesiyle uğraşıyordum.

"Eee yakışıklı ressamla zamanınız nasıl geçiyor hiç anlatmıyorsun?" dedi Dicle.

"Anlatabilceğim bir şey yoksa demek."

"Ne demek yok?" diye cırladı İkra.

"Şu sesinin ayarını kontrol etsen biz de mağdur olmasak."

"Soruma cevap ver?"

"Ya bir şey yaşamadık ki neyin cevabını vereyim."

"Şu güzel hafızanı zorla illa ki olmuştur bir şeyler."

"Aa şey bugün bana sarıldı." diye utanarak soludum.

"Yaaa!" diye sevinç çığlıkları attı İkra.

"İyi misin kızım altı üstü sarıldık dedi, sanki başka bir şey olmuş gibi ne bu sevinç." diye homurdandı Dicle.

"Biz de direk olacak demiyoruz heralde herşey yavaş yavaş."

"Hoşlantı var mı?" diye bana sorulan soruyla nasıl cevap vereceğimi şaşırdım. Ne diyebilirim ki? Bunun cevabı bende varmıydı? Bu soruyu olumsuz cevaplamak istemiyordun ama olumlu da cevaplayabileceğimi bilmiyordum.

"Gökkuşağı orada mısın?"

Bir kaç saniye de aklıma gelenle sırıttım.

"Alo kızlar, sesim geliyor mu? Sesiniz gelmiyor."

"Gökkuşağı sesin geliyor ne oldu?"

"Sesiniz gelmiyor, alo..." deyip telefonu kapatmıştım. Ve direk uçak moduna almıştım.
Eve gitmeden önce bir yerde durdum ve Tarçın'la, Garfield'ın ihtiyaçlarını gidermelerini bekledim.

Ata Martin Aras

Gökkuşağı evden çıktıktan sonra düşünmeden yaptığım hareketle alnıma vurdum. Belli ki rahatsız olmuştu. Düşüncelerimi zor bela aklımdan çıkardım. Çünkü benden rahatsız olmasını istemezdim. Neden peki? Çok fazla düşünmemeye karar verip mutfağa girdim ve şarapla kadeh çıkardım. Sadece bir kadeh sözü verip doldurup resim odasına girdim.

Kaç gündür özel ilgilendiğim resimdi. Bir süre öylece izledim. Belki isteyerek belki istemeden onu çizmiştim. Resimin son bir darbesi kalmıştı o da kenarına ince bir çizgi de gökkuşağının renklerini çizmemdi.

Elimde ki kadehten bir kaç yudum alıp elime paleti aldım ve boyaları karıştırdım. Bu resim o gün sergiye çıkıcaktı ama devamında ne olurdu? Onu bize o gün göstericekti.

Yaklaşık iki saatin sonunda o muhteşem eserime baktım. Muhteşem olan benim çizimim değildi o kadının muhteşemliğiydi.
Tuvalın daha çabuk kuruması için camı açıp odadan çıktım. Ve hala bitmemiş olan kadehimle balkona geçtim. Hava soğuktu ama buna aldırmadım bile.

Başımı aşağı eğdiğim de bahçesinde olan Gökkuşağı'nı gördüm.Öylece ayakta durmuş başını havaya kaldırmıştı ama gözleri kapalıydı. Rüzgardan savrulan saçları çok güzeldi. Gökkuşağının renklerini barındırıyordu ve ona çok farklı bir hava katıyordu. Onu izlerken kendimi gülümserken bulmuştum.

O bana farklı duyguları tarttırıyordu. O gülümserken senin de gülümseyişin geliyordu. Bir iş yaparken  dikkati o iş üzerinde oluyordu ve onu izleme gereği duyuyordun. Yaptığı resimde bir yeri beğenmeyince kaş çatışı ve yüzünün anında düşmesi telaşa düşürüyordu.
Peki bana ne oluyordu? Neden onu dikkatle inceliyordum.

2 saattir bitmeyen kadehimi bir anda içip içeri geçtim. Böyle olmamalıydı. Daha fazla düşünmemek için banyoya girdim. Onu düşünmemeliydim.Onun gibi biri benimle yapamazdı.

.....
10 gün sonra

Sergiye son 4 gün kala İtalya'da ki arkadaşım  Mario ve ekibi gelmişti. Şuan ise evimin salonunda oturmuş o gece için bütün düzenlemleri yapıyorduk.

"Bütün resimler bitti mi?"

"Mario kaç kez söyleyeceğim bitti diye."

"Tamam ya bir problem olmasın diye söyledim."

"Yalnız bir şey söyleyeceğim, o güne özel bir resimim var ve üstü örtülü... Ben açana kadar kimse o resime bakmayacak."

"Tamam patron." dedi Mario.

O sırada kapı zili çalınca ayağa kalktım. Herhangi birini beklemiyordum. Kapıyı açtığımda elinde kutuyla bana gülümseyen Gökkuşağı vardı.
Bu süreçte onunla çok  görüşememiştim. Onun kafesinde işleri yoğunlaşmıştı benim ise resim tamamlamam gerekiyordu.

"Hoşgeldin."

"Hoşbuldum, fırından son çıkan makaronları getirdim bize."

"İyi yaptın,gelsene."

"Aslında bize pastada getirmek istemiştim ama keki yandı." diyerek içeri ilerledi. Sonra salonda duraksadığını gördüm. Tabi içeride 3 erkek 1 kız görmeyi planlamıyordu.

"Oww bella." diyerek Mario ayağa kalkmıştı. Ve Gökkuşağı'nın önüne geldi.

"Merhaba, ben Mario." yarım türkçesiyle konuşmuştu.

"Bende Gökkuşağı, memnun oldum."

"Bende öyle." diyerek bana baktı ve İtalyanca konuştu.

"Chi è così bello?"

"Qualcuno di speciale"

diyerek gülümsedim. Ama önümde duran Gökkuşağı'nın bakışları bana döndü. Büyük bir ihtimal ne konuştuğumuzu düşünüyordur. Elimle omzundan tutup ilerlettim.

"Otursana." deyip koltuğun önünde durdurdum. Herkes yerine geçtiğinde Gökkuşağı' na odanın içindekileri tanıştırdım.

"Mario yakın arkadaşım, Armando satış yardımcısı, Pio genelde düzenle ilgilenir ve son olarak Elenore misafirlerle ilgilenir ve ikramlıklarla."

"Baya düzenli çalışıyorsunuz."

"Aynen öyle."

"Türkiye'de yediğim en iyi makaronlar olabilir." diyerek mırıldanan Mario'ya döndüm.

"Gökkuşağı bu konuda şahanedir, kendisi aşçı zaten."

"Molto bello!" diyerek gülümsedi Mario. Sonra diğerleride makarondan alıp yemeğe başladılar.

"Hepsi beğenmişe benziyor." diyerek ona döndüm.

"Buna sevindim."

"Martin kesinlikle bu sefer ikramlıkları Gökkuşağı'na yaptırmalıyız."

Bu fikir güzeldi, ben ona güveniyordum ama o ne derdi bilmiyorum.

"Sen ne dersin?"

"Olabilir aslında, hatta çok sevinirim."

"O zaman bu iş sende, Elenore sana bir liste çıkarır, bende bu konuda sana yardımcı olurum."

"Tamam... aslında ben sana bir şey sormak istiyorum."

"Tabi sor."

Bakışları makaron yiyen arkadaşlarıma döndü ve sonra bana baktı.

"İkra ve Dicle'yi biliyorsun, arkadaşlarım..."

"Evet biliyorum."

"Onlarda sergi gecesine gelmek istiyorlar sıkıntı olur mu?"

"Hayır tabiki de olmaz, kimi çağırmak istiyorsan gelebilir."

"Teşekkür ederim." diyerek gülümsedi.
"Peki o akşam çok mu şık olmalıyız?" diyerek devam etti.

"Nasıl istersen giyin ama genel olarak kadınlar elbise giyer ve bu işi abartırlar sen düşün."

"Ben anladım." diyerek güldü.Onun gülüşüne takılmışken Mario seslendi.

"L'uomo in amore" diyerek bana seslendi ama gözleri büyüyerek Mario'ya bakan Gökkuşağı oldu.

"Şey ben gitsem iyi olacak." diyerek ayaklandı.

"Kalsaydın?"

"Yok ben gideyim, hem siz daha iyi çalışın."

Gökkuşağı'yı geçirdikten sonra arkamdan Mario geldi.

"Ona aşık olduğun o kadar belli ki."

"Bunu da nereden çıkardın?"

"Gözlerinden, gözlerinden kalpli emojiler çıkıyor." diyerek güldü ve geldiği yoldan geri döndü.

Evet ondan ilk gördüğüm andan beri hoşlanıyordum ama aşık olmuşmuydum. Sanırım bu davranışlarımın, onun resimini çizmemin ve yanımdayken bile onu özlemem beni aşık bir adam yapıyordu.

......
Vaovv, Martin aşık olduğunu kabullendi sıra Gökkuşağı'na geçti.

Oww bella:güzel
Chi è così bello:Kim,çok güzel.
Qualcuno di speciale:Özel biri.
Molto bello:Çok güzel.
L'uomo in amore:Aşık adam.

Yazdığım İtalyanca kelimelerin Türkçesi umarım doğrudur. Yanlışsa lütfen kusura bakmayın.

Oy ve yorum  bekliyorum. Teşekkür ederim.
Takipte kalın..
Sevgiyle kalın🌈♥️

Continue Reading

You'll Also Like

320K 1.5K 46
seks hayatın bir parçası...
100K 5.7K 33
TAHASSÜR Cihan ve Kamerin hikayesi... Yıllar önce birbirine verilmiş sözler... Yıllarca birbiriyle kavuşmayı bekleyen iki insan yıllar sonra tekrarda...
364K 32.2K 29
Seha Bey bir ayağını öne atıp ona dengesini vererek şöyle bir durdu. Leyla'yı kısacık üstün körü süzdü. Rahatsız eden bir bakış değildi ama olmasa da...
22.1M 900K 116
İşte oradaydı... Muhtaç olduğum kadın korkuyla bana bakıyordu. Ona biraz daha dokunmazsam sanki ölecektim. Bu hastalıklı duygular beni resmen ele geç...