GÖKKUŞAĞI

By kmsrl78

635K 35K 4.9K

Romantizm #1 Mizah#5 ~~~ Adamı süzmeyi bırakıp"Buyrun ne istemiştiniz.?"dedim. " Aslında yağmurdan korunmak... More

🌈1 /G ⭐
🌈2/G⭐
🌈3/G⭐
🌈4/G⭐
🌈5/G⭐
🌈 6/G ⭐
🌈7/G ⭐
🌈 8/G ⭐
🌈9/G ⭐
🌈 10/G ⭐
🌈 11/G ⭐
🌈 12/G ⭐
🌈 13/G ⭐
🌈 15/G ⭐
🌈 16/G ⭐
🌈 17/G⭐
🌈 18/G⭐
🌈 19/G ⭐
🌈 G/20⭐
🌈G /21⭐
🌈 G /22⭐
🌈 G/23⭐
🌈 G/24⭐
🌈 G /25⭐
🌈 G /26⭐
🌈 G /27⭐
🌈 G/28⭐
🌈 G /29⭐
🌈 G /30⭐
🌈 G/31⭐
🌈 G /32⭐
🌈 G /33⭐
🌈 34/G ⭐
🌈 35/G ⭐
🌈 G /36⭐
🌈 37/G ⭐
🌈 38/G ⭐
🌈 39/G ⭐
🌈 G /40⭐
🌈41/G ⭐
🌈42/G⭐
🌈43/G⭐
🌈44/G⭐
🌈45/G⭐
🌈46/G⭐
🌈47/G⭐
🌈48/G⭐
🌈49/G⭐
🌈 50/G⭐
🌈51/G⭐
🌈52/G⭐
🌈53/G⭐
🌈54/G⭐
🌈55/G⭐
🌈56/G⭐
🌈57/G⭐
🌈58/G⭐
🌈59/G⭐
🌈60/G⭐
🌈61/G⭐
🌈62/G⭐
🌈63/G⭐
🌈64/G⭐
🌈65/G⭐
🌈66/G⭐
🌈67/G⭐
🌈68/G⭐
LÜTFEN OKUYUNUZ/ÖNEMLİ!

🌈 14/G ⭐

13.4K 554 27
By kmsrl78

"İyi misin?" diye sorduğunda Martin. Bir süre hiç bir şey yapamadı.

"İyiyim." diye cavapladı Gökkuşağı.

Yağmurun altında yeterince ıslanmışlardı. Ve Gökkuşağı yağmurda ıslanmaktan nefret ederdi. Bu sefer daha dikkatli geçerek arabasına bindi.

"Bir an çok korktum."

"Geçti. Daha dikkatli ol ama."

Gökkuşağı oturduğu yerde biraz daha sakinleşince arabasını çalıştırdı ve kabanını çıkardı.

"Islandık hep ya."

"Ne güzel işte"

"Güzel mi? Islanmayı sevmem Martin."

"Gökkuşağı'sın sen nasıl sevmezsin?"

"Gökkuşağı da yağmurdan sonra çıkar." diyerek bilmişçe gülümsedi.

"Haklısın."diyerek güldü Martin. O da üstünde ki ceketi çıkararak arkaya koydu.Gökkuşağı arabanın sıcak kısmını açıp biraz ısınmayı bekledi.

" Gitmeyi düşündüğün bir yer var mı? "

" Güzel etkileyici bir mekan olsa yeter. Onun haricinde senin götüreceğin yere gideceğiz."

Bir süre onu nereye götürebilir diye düşündü ve bir emlakçıya giderseler daha rahat edeceklerini düşündüler. Sonra aklına gelen fikirle arkadaşı olan Burak'ı aradı.

" Selam Burak nasılsın? "

" İyiyim Gökkuşağıcım sen nasılsın? "

" Bende iyiyim sağol... İş yerin de misin?"

"Hayır şuan değilim ama bir saate geçerim."

"Tamam bende anca gelirim zaten."

Gülümseyerek Martin'e döndüm.

"Bir arkadaşımı aradım eminim ki bir yer buluruz."

Başını sallamıştı.

"Şimdi sıkı tutun. Gökkuşağı Yıldız ile bir yolculuk geçirceksiniz."

"Vaovv çok heyecanlandım şuan." diye dalga geçti Gökkuşağı'yla. Ama aniden kalkışıyla  birlikte kapının koluna tutunmuştu. Bir süre yol alınca  köprüde trafiğe takılmışlardı.

Gökkuşağı arabanın içini müzikle doldurduğunda yol daha çekilirdi. Yabancı müzikle birlikte Gökkuşağı olduğu yerde dans etmeye başlamıştı. Martin ise hafif kapıya yaslanmış bu çılgın kadını izliyordu. Gözlerinde ki ışıldamayla hemde. Şarkının bir kısmında şarkıcıyla beraber çığlık atıp elini havaya kaldırıp indirdi.
Bu çığlık Martin'e kötü gelmemişti bile.

"Şuan yaz olması için her şeyimi verirdim." dedi Gökkuşağı. Adım adım ilerleyen trafikte.

"Neden?"

"Yazın bu arabayla varya çılgınlar gibi eğleniyorum. Hiç bilmediğim ıssız yollara giriyorum. Son ses müzik, üstü açık bir araba da hafif rüzgar tenini okşuyor, muhteşem ötesi. O hissi sende çok iyi bilirsin."

"Tamamen özgür, herkesten uzak.. Efsane." diye mırıldandı Martin. O da motoruyla çok sık yaptığı bir etkinlikti.

"Söyle bakalım resimler nasıl?"

"İyiler.." dedi ve gülümsedi. Martin hep kısa cevaplar veren biriydi. Konuşmayı pek tercih etmiyordu. Köprüyü geçtiklerinde trafik açılmış ve çok geçmeden istedikleri yere gelmiştiler. Gökkuşağı park ettiği arabadan havalı bir şekilde indi ve arka kapıyı açıp kabanını aldı.

"Biraz nemli gibi kalmış ama." diye mırıldandı. Sokaktaki bir kaç kişi onlara dönmüştü. Martin'de aynı şekil ceketini alıp giydi. Gökkuşağı uzun zamandır gelmediği yere baktı. Bir kaç değişiklik olmuştu. Tam karşısında kalan BURAK  emlağa doğru ilerledi.

" Vay vay Mavicim sen buralara gelir miydin?"

Kendisini kapıda karşılayan arkadaşına güldü.

"Hadi ordan be işimin olmadığı her zaman uğrardım ben sana."

"Sanırım evleniyorsun ve benden ev bakacaksın."

Dediği ile öksürdü çünkü bunu derken Martin'e bakmıştı.

"Hayır canım evlenmiyorum daha hem evlensem senden niye ev alayım."

"Dedi şuan oturduğu evi ben ayarlamışken."

"Zevzeklik yapma hadi geç ofise konuşalım." diyerek sertçe baktı Gökkuşağı.

"Bak işte bu bakışlardan hep korkmuştum." diyerek güldü Burak.

Burak onun liseden arkadaşı idi. Çok yakın sayılmazlardı ama yinede samimiydiler. Gökkuşağı gitse bile Burak, Martin'e döndü.

"Kusura bakmayın lütfen sohbete daldık. Ben Burak."

"Sorun değil Martin bende."

Burak, Martin' e yolu gösterdiğinde Gökkuşağı'nın ofise girdiğini gördüler bile.

"Hayret yolu unutmamışsın."

"Ayh yok dayanamıyorum gidiyorum ben. Başka emlak mı yok bana?"

"Tamam otur şaka yapıyorum... Sadece liseyi özledim be kızım. Ne güzel günlerdi."

"Öyleydi gerçekten." diye mırıldandı Gökkuşağı. Çok güzel günlerdi, güzel günlerin getirdiği kötü zamanlar. Burak pot kırdığını farketti ve hemen konuşmaya çalıştı.

"Üzgünüm Gökkuşağı bir anda öyle... - "

" Önemi yok geride kaldı o zamanlar."diyerek konuyu kapatmak istedi.Martin tam olarak ne olduğunu anlayamasa da iyi şeylerin olmadığı belli idi.

" Söyle bakalım nasıl bir yer lazım?"

"Aslında bunu Martin'le konuşsan iyi olur."

Burak, Martin'e döndü.

"Öncelikle bir şey sorucam. Yabancı mısın?"

"Hayır Türküm ama uzun zamandır İtalya'da yaşıyordum."

"Ne güzel." diyerek şakıdı Burak. İçinde hiç bitmeyen enerjisiyle...Burak hep böyleydi enerjik, konuşkan, herkesle anlaşan.

"Evet şimdi nasıl bir yer arıyorsunuz?"

"Resim sergisi için güzel, dikkat çekici bir yer. Dükkan tarzı, depo tarzı falan olabilir ve beş günlüğüne kiralanıcak."

"Dediğiniz gibi bir yer şuan elimde var mı emin olamıyorum. Ancak varsa bile genelde uzun süreli kiralayan istiyorlar."

"Sen halledersin be Burak." diye sızlandı Gökkuşağı.

"Tabiki de hallederim ama ikna etmek güç alabilir. Durun hatta bakalım."

Bilgisayarından bir şeyler açtı ve karşısındaki televizyona yansıttı. İlk baktıkları yer biraz kötü gibiydi ve ikisi aynanda olumsuzca kafa salladı.

Üçüncü, dördüncü derken en sonunda bir yer beğendiler.

" Bu güzel işte. Hem ferah hem etkileyici duruyor."

"Evet güzel mekandır ama kısa süreliğine kiralar mı bilmiyorum. Sahibi huysuz bir amcadır."

Burak sahibini arayıp zor bela kiraladığında derin bir nefes verdi.

"Zor oldu benim için ama kabul etti." dedi telefonu kapatınca.

"Peki ne zaman canlı görmeye gidebiliriz."

"İsterseniz bugün gidebilceğinizi söyledi."

Gökkuşağı ellerini birbirine vurup "Süper!" diye heyecanla konuştu. Burak'tan numaraları alıp birlikte dışarıya çıktılar.

"Vayy araban güzelmiş." diye konuştu Burak.

"Teşekkür ederim...Babamla, abimin hediyesi."

"Onlar nasıllar uzun zamandır görüşmüyoruz."

Burak üniversite için İstanbul'a gelmişti ama o zamanlarda bile telefonla konuşurlardı. Sonra hayat şartları onları böyle uzun zaman görüşmemeye itmişti.

"İyiler. Abim burada zaten, babamlar hala Bolu'da."

" Ne güzel selam söyle benden. "

" Söylerim hatta bir ara kafeye gelsene."

"Gelirim bizim küçük oğlanla."

"Küçük oğlan? sana inanmıyorum bir oğlun oldu ve bana haber vermiyor musun?"

"Daha bir aylık." diyerek gülümsedi.
Sonrası ise vedaşlamaydı. Kısa süre sonra kiralayacakları yere gelmişlerdi. Birlikte arabadan inip kapısı açık olan depoya girdiler.
Depo gerçekten etkileyici duruyordu. Üst tarafı camlarlaydı, duvarları ise taşdandı.Farklı bir hava katıyordu. Deponun ortasında arkası dönük kıza baktılar ilk konuşan Martin oldu.

"Merhaba burası sizin mi?"

Kız önüne döndüğünde karşılaştığı yüzle afalladı. Çünkü karşısın da gördüğü adam hayran uyandırcak derece iyiydi. Kendisini toparlamaya çalışarak.

"Hayır... Yani evet babamın." diyerek onlara ilerledi.

Gökkuşağı ise gördüğü kızla hiç memnun olmamıştı. Sevememişti bu kızı.

"Siz de bakmaya gelicek kişiler olmalısınız."

"Evet bizdik." diyerek elini uzattı Gökkuşağı.
"Ben Gökkuşağı Yıldız." diyerek sıktığı eli bıraktı.

"Mina Kesen." diyerek kısaca tanıttı kız.

"Martin Aras." tanışma faslı bittiğinde depo hakkında konuşmaya başladılar.

"Babam beş günlüğüne kiralayacağınızı söyledi."

"Evet ama belki altı güne uzar... Çünkü dört günlük bir sergim olacak. Bir günü alanı ayarlamakla geçer ve belki bir gün gecikmeli toparlayabilirim."

"Ressamsınız ne güzel!"

Diyerek şakıdı Mina. Gökkuşağı ise konumuz bu mu der gibi bakıyordu.

"Evet öyle." diyerek gülümsedi Martin.

"Peki öyleyse ben beş günlük için ayarlayacağım altı güne çıkarsa tekrar konuşuruz."

"Teşekkür ederim... Sergide sizi de görmek isteriz. İlk günü akşam olucak."

Martin bilgilendirme yaptığında kız kocaman gülümsedi ve memnun bir tavırla Martin'e baktı.

"Gelmekten mutluluk duyarım."

Gökkuşağı belli etmese de sinirli bir şekilde tırnakları ile oynuyordu. Martin anahtarları teslim alıp Gökkuşağı'na döndü.

"Gidelim mi?"

"Bitti mi?" soruya soruyla cevap verdi. Martin başını salladığında Mina ile kapıya kadar geldiler.
Gökkuşağı hiç bir şey demeden şoför koltuğuna oturdu ve Martin' i bekledi.

"İyi günler." diyerek Martin de arabaya bindi.

"Senin neyin var Gökkuşağı?"

"Neyim varmış benim bir şeyim yok."

"Buraya geldiğimizden beri bir garipsin. Gözümden kaçmadı."

"İyiyim bir şeyim yok." diyerek arabayı hızla yola çıkardı.

"Yeri halletiğimize göre şimdi napalım?"

"Sen yorgunsun sanırım. Ben sonra hallederim."

"Hayır ben gayet iyiyim söyle hadi."

"İlk gün akşam olacak demiştim. İşte satış falan olucak. O akşam için davetiye çıkarmamız lazım."

"Davetiye mi? Böyle mi oluyor bu işler?"

"Tabikide böyle oluyor. Herkesi tek tek arayamam dime. Önemli kişilere davetiye gönderiyoruz. Halka ise internette yazı paylaşıyorum."

"Vay be... Peki satışı o akşam sen mi yapacaksın?"

"Hayır İtalya da ki arkadaşımla ekibi gelcek."

"Yani sen sadece resim yapan tarafsın."

"Aynen öyle sadece resim yapar ve mekan beğenirim."

"Ama Türkiye'ye geldiğin için davetiyelerden de  sen sorumlusun."

"Malesef ama zor bir iş değil." diyerek gülümsedi.

Davetiyeleri de hallettikten sonra eve gitme kararı aldılar. Gökkuşağı arabayı park ederken kapıların önünde Leyla'yı gördüler.

"Leyla gelmiş." diye mırıldand Martin.

"Evet ve bu durumda ben de seninle geliyorum."

"Gökkuşağı biliyorum seni çok zor bir durumda bıraktım ama düzeltebilirim."

"Düzeltmeni tabiki de isterim ama eğer bu durum seni zor bir duruma iterse söylemesende olur."

"Teşekkür ederim. Nasıl bu kadar iyi olabiliyorsun ki." diye sonuna doğru fısıldadı.

Arabadan indiklerinde Gökkuşağı ne yapacağını bilemedi çünkü tam bir cevap vermemişti Martin. Ama gelip elinden tutması cevabını vermiş oldu. Demek ki bu oyun sürücekti.

Ellerini iyicene kenetleyen Martin ile derin bir nefes aldı Gökkuşağı. Elleri sıcacıktı ve güven vermişti.

"Hoşgeldin Leyla." diyerek gülümsedi Gökkuşağı.

Leyla karşısında ki sevecen kadınla mutlu oldu. En azından abisi gibi somurtmuyordu.

"Hoşbuldum." Leyla ne demesi gerektiğini bilemedi. Derin bir nefes alıp zorlukla devam etti.

"Abi seninle konuşmaya gelmiştim." Gökkuşağı, Martin'e döndüğünde bakışlarından da olumsuz bir cevap geleceğini anlamıştı.

"Tabi tatlım gelsene yukarda konuşalım."
Gökkuşağı öne atılarak cümlelerini kurmuştu ama eline baskı uygulayan Martin'in sinirlendiğini anladı.

"Neden davet ediyorsun?" Martin önlerinde yürüyen Leyla'yı umursamadan Gökkuşağı'nın kulağına fısıldamıştı. Bu yakınlıktan huylanan Gökkuşağı kendini hafif geri çekti ve başını kaldırıp Martin' e baktı.

"Çünkü konuşmaya ihtiyacınız var."

Martin sinirle kafasını sağa sola yatırdı ve elinin içindeki elle binaya girdi.

Hepsi koltuklarda oturmuş sessizce ilk sohbeti açacak kişiyi bekliyorlardı ve bu görev tabiki de Gökkuşağı'nındı.

"Bir şeyler içer misin?" diyerek Leyla'ya baktı.

"Hayır teşekkür ederim." dedi.

Martin sessizlikten sıkılarak Leyla'ya baktı. Kardeşini seviyordu özlemişti ama nedense ona kırgındı. Bencillik yapıyordu evet çünkü bırakıp giden oydu. Ellerini saçlarından geçirerek konuşmaya çalıştı.

"Yine aynı konu mu?"

"Farklı bir konumuz varmı ki?"

"Ben sana net bir şekilde söyledim."

"Abi hadi babamı da geçtim. Annemin bütün emeklerini o kadına mı bırakacaksın?"

"Babam vasiyetine yazsın. Hepsinin senin alacağını."

"Şuanda Feride'nin de hakkı var.Ve o kadın şuan şirketten alabildiğini almaya çalışıyor. Sende iyi bilirsin ki bir insan ölünce vasiyeti gerçekleşir. Bende on sekiz olmadığım için hiç bir mal varlığı talep edemiyorum. "

Martin doğru olan sözlerle başını eğdi. O şirkette annesinin de çok emeği vardı. Aras şirketi kolayına kurulmamıştı. Belki de güçlü Ata Martin'i herkese göstermenin vakti gelmişti. Özellikle de en büyük düşmanı Feride'ye.

" Peki düşünüceğim. "diyerek başını kaldırdı. Leyla abisine bakıp kocaman gülümsedi.

" Ben sana inanıyorum abi... Yapabilirsin sen. "diyerek ayağa kalktı ve abisine doğru bir atak yaptı sonra yerinde durdu.

Abisine sarılmak istediğini farkeden Gökkuşağı yanında bulunan Martin'i dürtükledi.

"Gel buraya küçüğüm." diyerek kollarını açtı ve ayağı kalktı. Leyla mutlu bir şekilde evden çıktığında Gökkuşağı gülümsedi.

"Çok mutlu oldu."

"Bende öyle." diyerek Gökkuşağı'na sarıldı.

~~~~
Bu bölüm yakınlaşmalar falan filan...
Gökkuşağı' nın kıskanması.
Veeee Ata Martin'in sahalara geri dönmesi.

Hepsi çok güzel şeyler.
Yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın lütfen

Diğer bölümler için takipte kalın.
Sevgiyle kalın 🌈♥️

Continue Reading

You'll Also Like

332K 29.1K 27
Seha Bey bir ayağını öne atıp ona dengesini vererek şöyle bir durdu. Leyla'yı kısacık üstün körü süzdü. Rahatsız eden bir bakış değildi ama olmasa da...
1.6M 49.4K 39
Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu. Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu. Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla y...
94.5K 5.5K 33
TAHASSÜR Cihan ve Kamerin hikayesi... Yıllar önce birbirine verilmiş sözler... Yıllarca birbiriyle kavuşmayı bekleyen iki insan yıllar sonra tekrarda...
703K 29.2K 46
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...