Medya: TurMer :')
@MericTekin: İyi ki doğdun sarışınım!💛
TurnaAksoy ve diğer 1.745 kişi beğendi.
@TurnaAksoy: Yaa💛
》》》
Anonim♡: Bir inanışa göre,
Anonim♡: Kağıttan bin tane Turna kuşu katlayan kişiye bir dilek dileme hakkı verilir.
Anonim♡: Beraber dilek dileyelim mi Turna?
Anonim♡: Vay be, nede havalı girmişim hayatına .d
Anonim♡: Bu mesajı sana atalı neredeyse bir yıl olacak, zaman çok çabuk geçiyor değil mi sevgilim?
Anonim♡: Ama nedense hâla sana söylemek istediklerimi söyleyememiş gibi hissediyorum
Anonim♡: Bir teşekkür bile edemedim mesela
Anonim♡: Teşekkür ederim bana katlandığın için
Anonim♡: Teşekkür ederim Gumball'ın her bölümünü sana anlatmama rağmen yine de benimle hiç bilmiyormuş gibi tekrar tekrar izlediğin için
Anonim♡: Teşekkür ederim sinirli olduğum zaman bozuşmayalım diye her seferinde alttan aldığın için
Anonim♡: Teşekkür ederim ellerimi küçük ellerinle ısıttığın için
Anonim♡: Teşekkür ederim güzel bakışlarını üzerimden eksik etmediğin için
Anonim♡: Teşekkür ederim yaptığım her şeye rağmen beni affettiğin için..
Anonim♡: Teşekkür ederim beni sevdiğin için
Anonim♡: Eskiden sadece hayallerimi süslerdin, şimdi yanıbaşımı süslüyorsun
Anonim♡: Her şey için sana minnettarım
Anonim♡: İyi ki doğdun güzel sevgilim,
Anonim♡: Bu akşam da aklımdasın.. (00.00)
Uyandığımda bu mesajları görmek beni öyle mutlu etmişti ki. Tekrar tekrar mesajları okuyup ağlarken dayanamayıp Meriç'i aradım.
"Günaydın güneşim! İyi ki doğdun!"
Telefonu çabucak açarken neşeli sesini duymak beni gülümsetmişti.
"Ya Meriç.."
"Ağlıyor musun yoksa?"
Burnumu çekip görmeyecek olsa da başımı salladım.
"Ağlattın beni pislik."
"Bugün çok güleceğimiz için şimdilik ağlamana izin veriyorum."
Dediğine güldüm.
"Beni bilirsin gizli saklı iş yapamam. O yüzden hazırlanıp kafeye gel, sana sürpriz hazırladım."
Açık sözlülüğü karşısında göz devirdim.
"O artık sürpriz olmaktan çıktı ama yine de sen bilirsin."
"Ama nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun?"
Yataktan kalkmaya çalışırken tekrar güldüm.
"Peki öyleyse. Hazırlanıyorum."
"Hazırlan bakalım. Görüşürüz birtanem."
"Görüşürüz canımın içi."
"Allah çarpsın bir fena oldum. Kapa hadi azıcık kolanya koklayacağım."
Suratıma kapattığında kahkaha attım. Bugün ilk defa küfür etmeden veya zorla uyanmamıştım. Aksine mutlu ve kapıya duvara selam verecek kıvamdaydım. Bugün 24 ocak ve benim doğum günümdü. Hayatımda ilk defa doğum günümü ailem veya arkadaşlarımdan farklı biriyle kutlayacaktım. Bugün ilklerin günüydü anlaşılan..
Üzerime pudra pembesi kazağımı ve açık renk kotumu giydikten sonra hafifçe makyajımı yaptığımda hazırdım. Hızla evden çıktım ve adımlarımı kafeye çevirdim. Ne yaptığını az çok tahmin etsem de merakıma engel olamıyordum. Kısa bir yürüyüşün ardından kafeye vardığımda Meriç kocaman gülümsedi. Kafede kısık sesle bizim şarkımız çalıyordu.
Bu akşam da aklımdasın..
"İyi ki doğdun sarışınım!"
Onun gibi gülümseyip açtığı kolları arasına girdim.
"Canım bir tanecik kayınvalidem Melike abla iyi ki doğurmuş seni."
Göz devirip ondan ayrıldım.
"Annemi övmesen olmaz."
Başını sallarken gülüp etrafa baktım. Ortamda tek bir masa süslüydü. Üzerinde mumları yanan bir pasta büyük bir kutu vardı.
"Doğum gününü başka bir yerde de kutlayabilirdik ama ilk tanıştığımız yerde olsun istedim."
Gülümsemem büyürken süslediği masanın, anonimin onlardan biri olduğunu bildiğim zaman geldiğimde oturduğum masa olduğunu yeni farkediyordum. Bu.. çok güzel bir ayrıntıydı.
"Hatta tanıştığımız günün canlandırmasını yapmayı düşündüm bir ara ama 'Sarı limonata leke yapar.' diyerek kafana tekrar tepsiyle vurmaya kıyamadım."
Gülerek o günki yere oturduğumda o da yanıma oturdu. Pastayı incelediğimde üzerinde ikimizin resmi olduğunu farketmem uzun sürmemişti.
"Bu arada pastayı ben yaptım."
Gözlerim açılırken şaşırmamın yersiz olduğunu anlayıp omuzlarımı düşürdüm.
"Niye bu kadar hamaratsın ki?"
"Allah vergisi bebeğim."
Egosuna göz devirdim.
"Hadi, üfle."
İçime derin bir nefes çektim ve gözlerimi kapattım.
'Şuan yanımda olan bir ömür boyu yanımda olsun..'
Çektiğim nefesi mumlara üflerken Meriç hızla alkışladı.
"Şimdi hediye zamanı!"
Buraya geldiğimden beri yerinde duramıyordu ve bu büyük ihtimal vereceği hediyeden ötürüydü. Masadaki kutuyu önüme iterken gözleri parlıyordu. Bu tatlı haline gülüp kutunun kapağını açtım. İçinde yaptığımız Turna kuşları vardı..
"Yaa Meriç.."
Mutlulukla parmağımı kuşlarda gezdirdim. Yanında birkaç kağıt daha vardı. Gözüm tam ortada duran sarı küçük kutuya gittiğinde dikkatlice elime aldım. İçini açtıgımda buruk gülümsememi saklayamamıştım. Zarif bir kolyeydi. Kolyenin ucunda bir güneş vardı ve içini açınca ingilizce 'Sen benim güneşimsin' yazıyordu.
"Çok güzel.. Takar mısın?"
Başını sallayıp kolyeyi eline aldı ve arkama geçti. Ona yardımcı olmak adına saçlarımı topladığımda kolyeyi takmıştı. Mutlulukla gülümseyip kutuyu karıştırmaya devam ettim. Turna kuşlarını dikkatli incelediğimde her birinin üzerinde bir şiir kıtası yazıyor olduğunu farkettim. Elime rastgele aldığım mavi Turna kuşunun üzerindeki şiiri okudum.
'Gelecekse beklenen, beklemek güzeldir. Özleyecekse özlenen, özlemek güzeldir. Ve sevecekse sevilen; O hayat her şeye bedeldir.'
Yine benim sevdiğim şiirleri yazmıştı. Tekrar bir kuş seçip kanadındaki şiiri okudum.
'Uykunun içinde bir rüya, rüyamda bir gece, gecede ben. Bir yere gidiyorum, delicesine. Aklımda sen....'
Yazdığı şiirlerin hepsi bizi anlatıyordu. Gözlerimin dolmasını engelleyemezken kutudaki en büyük Turna kuşunu elime aldım. Buradaki şiir diğerlerine oranla en uzunuydu.
'Seni her özlediğimde sevgilim,
Gökyüzüne bakıyorum;
Göğün mavisinde gözlerini görüyorum çünkü.
Seni her özlediğimde bir tanem,
Denizlere bakıyorum.
Ufuğa bakınca mucizeni görüyorum çünkü.
Seni her özlediğimde bir tanem,
Kuşlara bakıyorum.
O kanatlardaki özgürlüğünü görüyorum çünkü.
Ve aşkım, seni her özlediğimde,
Adında isyan ediyorum.
Seni özlemek istemiyorum ben,
Ben seni yaşamak istiyorum,
Seni her özlediğimde sana bakmak istiyorum
Ve seni sende görmek sadece.'
"Çok güzeller.. Hayatımda aldığım en güzel hediyeler bunlar."
Dediklerime içten bir şekilde gülümsemekle yetindi. Ardından kutudan bir fotoğraf çıkarmıştı.
"Bak, ne buldum."
Uzattığı fotoğrafı incelerken ağzım şaşkınlıkla açılmıştı. Fotoğraf yıllar öncesine aitti. Büyük bir masanın etrafında onun ailesi ve benim ailem vardı. Annemin kucağında ben vardım ve Çiğdem ablanın kucağındada Meriç vardı. Tahminen beş veya altı yaşındaydık.
"Ya çok güzel.. Nereden buldun bunu?"
"Geçenlerde annemle albümleri karıştırıyorduk, oradan buldum."
Başımı hafifçe salladım.
"Hatırlayamadım bu zamanı."
"Ben de. Kahverengi saçların varmış o zaman."
Fotoğrafı dikkatle incelerken güldüm.
"Kahverengi saçlarımı da gördün, mutlusundur artık."
Hızla başını salladı. Bana arada bir eski saçlarımı merak ettiğini ve o zamanki fotoğraflarımı görmek istediğini söylüyordu ama o zamana ait fotoğraflarımı bulamıyordum.
"Kahverengi saçların da güzelmiş. Gerçi, saçların mor olsa bile beğenirdim.."
Güldüm. Mor rengini hiç sevmezdi. Daha sonra kutudaki katlanmış, eski kağıdı eline aldı.
"Seni gördüğüm ilk gün hislerimi bir kağıda yazmıştım."
Uzattığı kağıdı hevesle aldım. Meriç'in şuan her şeyini biliyordum ama benden önceki hayatıyla ilgili pek bilgi sahibi değildim.
18.10.2017
Tam anlamıyla başıma belayı almış bulunmaktayım. Yıllardır başımı beladan kurtaramayan, kavga olan yere 3 saniye bakılsa gözükecek olan ben bu sefer harbi harbi belaya bulaştım.
Aşık oldum..
Bugün ilk defa birinin beni sevmesini istedim. Normalde bu tür şeylere çok meraklı değilim, olsa da olur olmasa da olur kafasındayım. Ama ilk defa birinin beni adam etmesini istedim. Hani alsa beni yerden yere vursa sesim çıkmaz o derece. Bir boklar yiyorum ama hadi hayırlısı..
Kahkaha attığımda o da benimle birlikte gülüyordu.
"Bela demek?"
"Tatlı bela ama."
Göz devirip güldüğümde bir kağıt daha uzattı. Onun beni görünce hissettiği şeyleri okumak çok mutlu etmişti, hevesle kağıdı açtım.
28.10.2017
Anam avradım olsun çok fena aşık oldum ben. Yazarken bile elim ayağım titriyor bak. Oğlum çok güzel lan! Masmavi gözleri var böyle. Saçları da sapsarı. Biraz soğuk biri sanırım. Arkadaşlarınla eğleniyor gibi ama dışarıya karşı öyle değil. Sanki yanına gitsem beni dövecekmiş gibi bir hâli var. Ama bu kız benim anamın gelini olmak zorunda! Yanına gidip 'hadi evlenelim çok güzelsin.' desem ne yapabilir ki? Ne olacak gerizekalı başta yanındaki arkadaşı Eren sonrada o döver seni. Adını bile bilmiyorum zaten. İsmi ne acaba? Kesin ismi de kendi gibi çok güzeldir.
Lütfen o da bana aşık olsun lütfen lütfen.
Yüzümdeki kocaman gülümsemeyle okumayı bitirdiğimde gözlerimi Meriç'e çevirdim.
"Kalbim çok temizmiş vallahi. Ne istediysem oldu."
Dediğine güldüm. Yazdığı şeyler çok tatlıydı.
"Acaba sana gizliden yazmasam nasıl tanışırdık?"
Merakla sorduğunda ben de merak etmiştim doğrusu. Bizim için başka tanışma hikayesi aklımda canlanmıyordu.
"Yanıma gelseydin büyük ihtimal seni reddederdim. Gizli numaradan yazman bayağı orijinaldi."
Gülüp havalı bir şekilde onayladı.
"Yine bu kafede tanışabilirdik belki. Çünkü buraya sık sık geliyorduk daha önce de. Yada ailelerimiz aracılığıyla tanışabilirdik."
Dudak büküp başını salladı.
"Bunlar sıkıcı olurdu. Bence hayatına yapabileceğim en havalı şekilde girdim."
Güldüm. Bu aralar çok mu egoluydu ne?
"Son olarak bu kağıt var. Buda sana ilk yazdığım zamandan."
Kağıdı açıp heyecanla okumaya başladım.
12.09.2019
Şey, ben bir boklar yedim yine. Turna'ya gizli numaradan yazdım.. Ama nedense içim umut dolu. Yani, sert bir şekilde cevap verip engellemesini saymazsak. Neyse canım sevdaya giden her yol çetindir. Bu sözü kıçımdan attım ama güzelmiş bak. Zaten 'aaaa sen benim anonimim misin ohaaa' diyip benimle konuşmaya başlamasını beklemiyordum. Zamanla bana alışacak, inanıyorum. Belki ileride beni seveceksin, kim bilir? Bu yazdığım notlar çoğalmaya başladı, sana doğum gününde yada yıl dönümümüzde vermeyi düşünüyorum sarışınım. Eğer bunları okuyorsan teşekkür ederim. Seni severken hiç yorulmadım. Sana olan aşkımı bilmesende beni hiç üzmedin, kırmadın. Seni sevmek bir bakıma eğlenceliydi benim için. İlk defa aşık oldum ve bu hisleri gerçekten sevdim. Seni sevdim, bana hissettirdiklerini sevdim.. Tekrardan teşekkür ederim sarışınım. Sana aşığım, hemde çok..
Gözlerim dolu dolu olurken dayanamayıp Meriç'e sarıldım. Elleri anında belimi bulmuştu.
"Seni çok seviyorum."
"Senden bu cümleyi duyduğumda tüm emeklerimin karşılığını alıyorum.."
Gülümseyerek ayrıldığımda saçımdan öpüp ayaklandı.
"Hadi gel, kağıttan bin tane Turna kuşumuzu tamamladığımıza göre dileğimizi dileyebiliriz."
Ellerimi çırpıp ayaklandım. Kutudan çıkardığı şeyi işaret edip sordum.
"Bu ne?"
"Dilek balonu. İşimizi sağlama almak istedim."
Güldüm ve uzattığı elini tuttum. Birlikte kafenin arka bahçesine çıktığımızda iç çektim. Hava karamıştı ve gökyüzüne yıldızlar hakimdi.
Balonun üzerinde ufak bir kağıt vardı ve sanırım onun üzerine dileğimizi yazacaktık. Meriç cebinden bir kalem çıkarıp gülümseyerek bana döndü.
"Ne dileyelim?"
"Sağlık sıhhat dileyelim bence. En başı onlar."
Gülümseyen suratını asıp göz devirdi.
"Odunsun, sevgilim."
Ardından kağıda bir şeyler yazıp bana çevirdi.
'Ellerinin hep ellerimde olması dileğiyle..'
Buruk bir gülümsemeyle onu onayladığımda fenerin ucundaki küçük mumu yaktı ve dilek balonumuzu gökyüzüne bıraktık. Gözlerimiz balondayken yüzümedeki gülümsemeyle ona döndüm.
"Bugün hep sen bana teşekkür ettin, birazda ben edeyim.."
Gözlerimi gözlerine diktim ve derin bir nefes aldım.
"Her şey için teşekkür ederim, Meriç. Bana sevginin ne demek olduğunu öğrettiğin için, beni sevdiğin için, benden vazgeçmediğin için.. Tek mesajınla her seferinde kalbime dokundun. Gönderdiğin kuşlar her seferinde kalbime uçtu. Karşıma çıktın ve hayatıma renk kattın. Senden önce hayattan zevk almayıp aşk meşk işlerini boş iş olarak görüyordum. Ama şimdi, iyi ki benimlesin diyorum. Geldin ve her şeyi beraberinde getirdin. Senin sayende çok güzel dostlarım oldu. Senin sayende sevmeyi, heyecanlanmayı, kıskanmayı, üzülmeyi öğrendim. Seninle yaşadığım kötü olaylarda bile hiç pişmanlık duymadım. Kendini bana öyle sevdirdin ki sana kızamadım bile. Eğer bir gün ayrılırsak bile ben seni hep güzel hatırlayacağım. Bana çok güzel anılar bırakıyorsun. Her şey için tekrar ve tekar teşekkür ederim. İyi ki hayatımdasın, sevgilim."
Ve bitti... Hepinize bir teşekkür borcum var sanırım. Belki beni daha önceden tanıyordunuz, belki bu kitapla tanıdınız bilemiyorum. Bu kitap resmen benim dönüm noktamdı. Bana öyle güzel arkadaşlar, öyle güzel insanlar kazandırdı ki.. Hepinize tek tek teşekkür ederim. Yeri geldi bölümü sabırla beklediniz, yeri geldi 'hadi yazaraşkım yayımla şu bölümü!' diye kafamın etini yediniz, bazen sövdünüz, bazen övdünüz ama ben yine de sizi çok ama çok seviyorum. Karakterlerimi o kadar benimsediniz ki kitabın başrolu sizmişsiniz gibi okuyup yorumladınız. Öyle yorumlar yaptınız ki, yazarkenki sıcaklığınızı taa kalbimde hissettim :) Bu samimiyetimizi bazı çekemeyenler de var tabii, hesabımı kapatmam için saçma yalanlar söyleyenlere de buradan selamlar :) Sözün özü, hepinize minnetarım canlarım. Karakterlerim sizi çok özleyecek, biliyorum siz de onları çok özleyeceksiniz. Elimden geldiğince özel bölüm yayınlayacağım merak etmeyin. Ben de onları çok özleyeceğim :') 6 ay boyunca onlara çok bağlandım. Ama her şeyin bir sonu var elbette.
Sizi tamamen bırakmıyorum. Pazartesi günü yayımlayacağım Çocukluk Aşkım 2'nin kapıları sonuna kadar size açık. Buyrun gelin, dertleşelim. İlk kitabı okumadan bunu da okuyabilirsiniz ama ilk kitabı okumanız kurguyu ve akrabalık ilişkilerini daha iyi anlamanıza yardımcı olur.
Neyse, çok fazla konuştum. Aşağıdaki birkaç soruyu cevaplamanız beni mutlu eder, şimdiden teşekkür ederim.
Kitaptaki en sevdiğiniz replik hangisi oldu?
En sevdiğiniz karakter?
En sevdiğiniz çift?
Sizi seviyorum, öptüm KOCAMAN😘
Bu akşam da aklımdasınız.. :')
01082019》24012020
İnstagram👉misslala_hikayeleri