Blue Side ❧ V

By ibangtanyou

611K 70.6K 66.1K

Kalbinin kıyısında bana da yer ver. 🧜‍♀️ More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
51.Bölüm
52.Bölüm
53.Bölüm
54.Bölüm
56.Bölüm
57.Bölüm
58.Bölüm
59.Bölüm
60.Bölüm
61.Bölüm
62.Bölüm
63.Bölüm
64.Bölüm
65.Bölüm
66.Bölüm
67.Bölüm
68.Bölüm
Final Bölümü

55.Bölüm

6.7K 827 1K
By ibangtanyou

(Taehyung)

Ne kadar süredir profesörün odasındaki koltuklardan birinde başımı ellerimin arasına almış bir şekilde oturduğumu bilmiyordum. Boş boş zemini izlerken bir türlü zihnimi toparlamayı beceremiyordum.

"Polisi arayalım."

Lily'nin çatlayan sesi kulaklarıma ulaştığında ellerimi başımdan çektim ve dirseklerimi dizlerimin üzerinden yavaşça çekip bir miktar doğruldum. Bakışlarım Lily'i bulduğunda derin bir geçirerek olduğum yerden kalktım ve cebimden çıkardığım selpak mendili ona uzattım.

"Sil gözyaşlarını."

Lily, uzattığım selpak mendil ile gözyaşlarını silerken bakışlarım henüz içindekilere bakamadığım kutuya kaydı ve alt dudağımı dişlerimin arasında sıkıştırıp oraya doğru ilerlemeye başladım.

Kutunun içindeki dosya ve fotoğrafları titreyen ellerimle tek tek masanın üzerine boşaltmaya başladığımda Lily merakla sordu.

"Polisi aramalıyız, ne yapıyorsun?"

Elimdeki dosyayı masaya yavaşça bıraktıktan sonra dudaklarımı ıslattım ve söyleyeceklerimi zihnimde kısa bir süre toparlamaya çalıştım.

"Henüz aradığım şeyi bulamadım," diye başladığımda Lily başını olumsuzca sallayıp olduğu yerden yanıma ilerlemeye koyuldu.

"Babam bir cinayete kurban gitti ve senin tek düşündüğün şey hâlâ aradığın  şeyi bulamamış olman mı?"

Gözlerinde gördüğüm öfke ve hayal kırıklığı içinde yanıma ulaştığında yavaşça omuzlarından tuttum.

"Lily, Profesör Watson her zaman örnek aldığım, hayran olduğum birisiydi ama her şeyden öte arkamda durduğunu hissettiren bir babadan da farksızdı. İnan bana onun bir cinayete kurban gittiğini bilmek canımı fazlasıyla acıtıyor," dedim ve derin bir geçirmek için kısa bir es verdim. "Öte yandan olan biteni düşündüğümde Profesör Watson'ın patentini almadığı çalışmaları kimseyle paylaşmadığını biliyor olmalısın. O, bilimi kötü amaçla kullanacak insanlar yüzünden ürettiği birçok projeyi herkesten gizli tuttu. Sana attığım mailde, uzaktan kumanda edilebilen asansör projesinin altında Profesör Watson'ın imzası olduğunu söyledim fakat bu projeyi ne patentli projeleri ne de bloğunda paylaştığı projeleri arasında göremedim. Yanı bu demek oluyor ki; EASAN'da birileri tarafından kullanılan bu proje Profesör Watson'ın gizli tuttuğu çalışmalarından biriydi. Profesörün ölümü ve EASAN'da olup biten arasında bir bağlantı olmalı ve bunu polisler ortaya çıkarana kadar masum birinin hapse mahkum edilmesi söz konusu. Üstelik bu kişi vatan hainliği ile suçlanıyor. Profesör hayatta olsa Yoongi'nin suçsuzluğunu ispatlamak için elinden geleni yapardı. Değil mi?"

"Haklısın sanırım," diyen Lily yanıma geçtiğinde elinin tersiyle yanağından süzülen gözyaşını da sildi. "Babamı kimin öldürdüğünü de bulabileceğine söz ver. Birlikte çözelim bu işi."

Dudaklarımda ufak bir tebessüm oluştu ve akmaya zorlanan gözyaşımı def etmek adına bir süre duraksadım ve Lily'e dönüp net bir yanıt verdim.

"Söz veriyorum, bulacağım," dedim ve dosyaları tek tek masanın üzerine dizdim.

"Ne aradığımızı söylersen daha kolay buluruz."

"Profesörün gizli yürüttüğü çalışmalarının olduğu bir dosya arıyoruz," dedim ve ilk dosyanın kapağını açtım. Üniversitenin kendi elektriğini kendisi üretmesi adına yaptığı çalışmalardan oluşan dosyayı dikkatle inceledim. Zaten bloğunda paylaştığı bir çalışma olduğundan neredeyse ezbere biliyordum. Yine de dosyanın arasına bir şeyler sıkışmıştır diye dikkatle inceleyip ikinci bir dosyaya geçtim.

Bir süre sonra masadaki tüm dosyaları özenle incelediğimizden emin oldum fakat bunların hepsi zaten patentini aldığı ve bloğunda paylaştığı çalışmaları olduğundan herhangi bir bilgiye ulaşamamıştım.

"Aslında babam projelerini ilk olarak müsvedde kağıtlar üzerinde yazıp çizerdi ve sonra bunları dijital ortamda düzenlerdi," diyen Lily düşünceli bir şekilde etrafına bakınmaya başladı.

"Benim bulduğum flash bellek içindeki uzaktan kontrol projesi dijital ortamda yazılmıştı," dedim. "Bu da demek oluyor ki sonradan düzenlediği projeleri ele geçirdiler."

Lily dolapları karıştırıp siyah kaplı büyük bir dosya ile birlikte bana doğru döndü.

"Yine de ilk hâlleri burada," dedi bana doğru yürüyerek.

Dosyayı masanın ortasına bırakıp ilk sayfayı açtığında gözüme çarpan ilk şey "Cambridge Askeri Üs" yazısı oldu. İlk çalışmaları bile bu dosyanın içinde olmalıydı. Askeri üs'e ait çalışmaları detaysız bir şekilde incelemeye devam ettim ve askeri üsten istifa etmeden önce yaptığı son çalışmaya kısa bir göz attım. Daha verimli askeri personel yetiştirmenin zeka seviyesini arttırmaktan geçtiğini ileri süren bu çalışmaya birkaç kişi daha eşlik etmiş görünüyordu fakat Profesör Watson, insanlar üzerinde denenmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek çalışmasını sonlandırmış ve bu proje onun son askeri üs projesi olmuştu. Belki de bu proje yüzünden oradan ayrılmıştı. Daha sonra bunu incelemeye karar vererek çalışmaları tek tek gözden geçirmeye devam ettim ve yaklaşık bir saat sonra asansörleri uzaktan kumanda eden sistemi tüm detaylarıyla birlikte bu dosyalar arasından buldum.

"Lily, bak buldum," dedim hâlâ dosyalarla uğraşan Lily dikkatini bana verdi.

"Öyleyse gerçekten bu projeler için mi babamı öldürdüler?"

"Yüksek ihtimalle," dedim geçirerek.

"Öyleyse babamı öldüren kişi EASAN ile bağlantılı biri öyle mi?"

Usulca başımı salladım.

"Dosyaları kim aldıysa onu bulmamız gerekiyor," dedim ve aklıma gelen şeyle birlikte kaşlarım çatıldı.

"Lily, Profesör Watson'ın üzerinde çalıştığı son projeyi biliyor musun?" diye sordum.

"Son proje bu dosyalar arasındaki son proje mi?"

Başımı olumsuzca salladım ve polisin gönderdiği kolilerden çıkan dosyalara tek tek yeniden bakmaya başladım bir yandan da Lily'e açıklama yapıyordum.

"Odasına gittiğimde görmüştüm. Yine böyle bir kâğıda karalamalar yapıyordu. Ne olduğunu sorduğumda bana alzheimer hastaları için bir proje geliştirdiğini söylemişti. Beyne yerleştirilecek elektro çipler sayesinde beyne gerekli sinyaller gönderilecek ve unutkanlık, uykusuzluk gibi problemler ortadan kalkacaktı," dedim ve son cümlem ile birlikte yeniden duraksadım.

"Bir şey mi oldu?"

"Profesör Watson bir şeyden korkuyordu," dedim ve birkaç saniye duraksadım. "Amacı dışında kullanılırsa beynin yönetilmesinden kokuyordu," dedim ve elimi saçlarımın arasından tedirginlikle geçirdim.

Profesörün alzheimer hastaları için üretmek istediği elektro çipler üzerinde hâlâ çalıştığını biliyordum. Bu durumda öldüğü zaman ele geçirdikleri dosyalardan biri de buydu.

Profesör öldükten birkaç ay sonra Kanada'ya gittiğimde So Ra bana uykusuzluk hastalığı yüzünden küçük bir ameliyat olduğunu söylemişti ve ben de Profesör Watson'ın ölmeden önce bu proje üzerinde çalıştığını hatırlamıştım ve başka birinin bunu icat ettiğini düşünmüştüm. O zaman asla Profesörün projesinin çalındığı aklıma gelmemişti fakat şimdi şüphelenmem gereken birisi vardı. So Ra'ya kim bu ameliyatı yaptıysa muhtemelen projeyi de o ele geçirmişti.

Bir dakika!

So Ra'nın kulak arkasına yerleştirilen bu çipler onu aynı zamanda yönlendirilen bir beyin haline getiriyordu.

EASAN'daki projelere yalnızca orada çalışan dört bilim insanı ve Savunma Bakanı ulaşabiliyordu. So Ra, beynine gönderilen emirler yüzünden babasının şifresini biliyorsa nihayetinde o da EASAN'ın sistemine girip bilgileri bir başkasına verebilirdi ve sonra hafızasından tüm bunlar silinebilirdi.

"Taehyung, ne oldu?"

Lily'nin endişeli sesiyle birlikte dehşete düşmüş ifademi toplamaya çalıştım ama ne kadar başarılı olabilirdim ki?

Lily'e herhangi bir cevap vermeden telefonumu ceketimin cebinden çıkardığımda sakin bir ses tonuna bürünemeyeceğimi düşünerek So Ra'ya konum attım ve kısa bir mesaj yazdım.

"Hoseok ve Ella ile birlikte attığım adrese gel."

Ben geldim 💓

Daha ilk bölümlerde bu ipuçlarının hepsini vermiştim ama sanırım birleştirmek biraz zordu. Bu zamana kadar birleştirebilen olmadı ama yine So Ra'dan şüphelenen tek kişi Buse olduğu için tebrik ederim dhdjjskd

İlk bölümlerde So Ra'nın uyku hastalığı yüzünden beynine elektroçip yerletirildiginin üzerinde bayağı durdum. Profesör Watson'ın son çalışmasının da bu olduğunu ve ölümünün tuhaf bir şekilde olduğunu da söylemiştim. Diğer bölümde her şeyi birleştireceğiz artık. Sonra romantik/komedi bölümlerimize geri döneceğiz. Olayları böyle bölmeden anlatmak istediğim için yeniden Taehyung'tan yazdım. Merak etmeyin Ella'yla güzel bölümler yazacağım. Bir 7-8 bölüme biter gibi kurgu 🤷‍♀️

Ülkede olan bitenler moralimi fazlasıyla bozduğu için bir süredir bölüm yazamadım ama telafi etmeye çalışacağım. Belki bugün bir bölüm daha gelir 💓

Yeni bölüm için;

Vote sınırı:300
Yorum sınırı:500

Continue Reading

You'll Also Like

116K 12.9K 51
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
3.6K 571 2
kiralık erkek ve 'i can fix him' kız.
2.4K 418 7
"bu, senin fısıltılardan oluşan karanlığıma, yeni bir fısıltı eklemek istemiyorum." ⤷ nct, bxg. start: 08.03.2019 finish: 25.11.2019
154K 14.7K 25
lalisa manoban güzeldi, popülerdi ve bunun farkındaydı. elde edemeyeceği tek bir kişinin dahi olmadığına oldukça emindi, ta ki kim taehyung ile tanış...