GÖKKUŞAĞI

By kmsrl78

635K 35K 4.9K

Romantizm #1 Mizah#5 ~~~ Adamı süzmeyi bırakıp"Buyrun ne istemiştiniz.?"dedim. " Aslında yağmurdan korunmak... More

🌈1 /G ⭐
🌈2/G⭐
🌈3/G⭐
🌈4/G⭐
🌈5/G⭐
🌈 6/G ⭐
🌈7/G ⭐
🌈 8/G ⭐
🌈9/G ⭐
🌈 10/G ⭐
🌈 11/G ⭐
🌈 12/G ⭐
🌈 14/G ⭐
🌈 15/G ⭐
🌈 16/G ⭐
🌈 17/G⭐
🌈 18/G⭐
🌈 19/G ⭐
🌈 G/20⭐
🌈G /21⭐
🌈 G /22⭐
🌈 G/23⭐
🌈 G/24⭐
🌈 G /25⭐
🌈 G /26⭐
🌈 G /27⭐
🌈 G/28⭐
🌈 G /29⭐
🌈 G /30⭐
🌈 G/31⭐
🌈 G /32⭐
🌈 G /33⭐
🌈 34/G ⭐
🌈 35/G ⭐
🌈 G /36⭐
🌈 37/G ⭐
🌈 38/G ⭐
🌈 39/G ⭐
🌈 G /40⭐
🌈41/G ⭐
🌈42/G⭐
🌈43/G⭐
🌈44/G⭐
🌈45/G⭐
🌈46/G⭐
🌈47/G⭐
🌈48/G⭐
🌈49/G⭐
🌈 50/G⭐
🌈51/G⭐
🌈52/G⭐
🌈53/G⭐
🌈54/G⭐
🌈55/G⭐
🌈56/G⭐
🌈57/G⭐
🌈58/G⭐
🌈59/G⭐
🌈60/G⭐
🌈61/G⭐
🌈62/G⭐
🌈63/G⭐
🌈64/G⭐
🌈65/G⭐
🌈66/G⭐
🌈67/G⭐
🌈68/G⭐
LÜTFEN OKUYUNUZ/ÖNEMLİ!

🌈 13/G ⭐

13K 571 52
By kmsrl78

Bir süre sadece öyle baktım. Daha sonra yüzünü incelemeye başladım. Keskin yüz hatları, yuvarlak kalkık bir burun dolgun biçimli dudaklar... Derince nefes çektim ve çok  güzel bir koku. Duygularıma hakim olmalıydım. Kararsız kalıp ellerimi saçlarına götürdüm ve okşadım.

"En son saçımı annem böyle güzel okşamıştı."

"Rahatsız olduysan eğer-"

"Hayır devam et lütfen."

Ellerimle saçlarını okşamaya devam ettim
Bu ona iyi geldiği kadar banada iyi gelmişti.

"O kadın dediğim babamın 2. eşi... Ve zamanında bana pek iyi davrandığını söyleyemem."

"Naptı ki sana?"

"İyi şeyler değildi." diye mırıldandı. Yavaşça doğruldu ve bana yakın oturdu.

"Türkiye'ye gelmekle hata mı yaptım?"

"Neden öyle düşünüyorsun?"

"Hemen yanıma geldiler. Böyle olacağını tahmin etmeliydim."

"Ama sana ihtiyaçları var."

"Bir zamanlar benim de babama ihtiyacım vardı."

"Leyla'yı düşünmelisin."

"Haklısın ama o babasına inanıyor."

"Biraz haklı olabilir mi?"

"Haklı mı? Bana da inanmasını beklerdim."

"O daha küçük 17 yaşında bir genç kız ve 10 yaşında abisi tarafından terk edilmiş... Onu daha sonradan aradın mı?"

"İlk gittiğim zamanlar bir kaç kez."

"7 yılda bir kaç kez aradın ve ondan sana inanmasını bekliyorsun."

Başını yere indirdi ve alt dudağını dişleri arasına aldı.Daha sonra derin bir nefes alarak bıraktı. Birşeyleri kabulleniyor gibi duruyordu.

"Belkide haklısındır.." kafamı aşağı yukarı sallamıştım.

"Daha fazla konuşmak istemiyorum." diyerek bana baktı. Bende omuz silktim. Bende ona baktım.

"Burası gerçekten insana iyi geliyor."

"Aynen." diyerek cevapladı beni ve biraz daha yaklaştı. Heyecanlanmıştım.

"Gözlerin çok güzel."

"Seninkilerde." diye cevap verdim.

Kafasını sallayarak benden uzaklaştı. Bu neydi şimdi?

"Kalksak mı artık. Üşüyor gibi duruyorsun."

Titremem ondan değildi ama o bunu bilemese de olur.

"Tamam kalkalım." deyip elimdeki kadehi içtim ve ondan destek alarak ayağa kalktım. İlk başta başım dönünce belimden tuttu.

"Sarhoş olmadın değil mi? "

"Hayır olmadım. Sadece başım döndü."

Aynı şekil motoro bindiğimizde direk belinden sarılıp başımı sırtına yaslamıştım. Biraz daha yavaş gitmişti. Motoru kapının önüne park edince güzelce kilitleyip üstünü örttü. Bende onu o sırada bekledim. Yanıma gelip belimden tuttuğunda yürümeye başladım.

"Niye bekledin girseydin ya içeri."

"Temiz hava aldım biraz daha....bir şey olmaz."

"Bu gece için teşekkür ederim." diyerek devam ettim.

"Asıl ben teşekkür ederim."

Evimin kapısına gelince ona doğru döndüm.

"İyi geceler Martin."

"İyi geceler Gökkuşağı." diyerek benim girmemi bekledi. Ben girince üstüme doğru gelen Tarçın'ı kucağıma aldım.

"Anneyimi özledin sen?"

Bir kaç kez havladı. Ve bu duruma gülümsedim.

"Biliyorum tatlım sizi çok ihmal ettim. Ama belki de güzel şeyler içindir." Tarçın'la beraber odama girdiğimde yatağımın üzerinde yatan Garfield'e güldüm.

"Ama görüyorsun dime anneye trip atanlarda var." Tarçın'ı yere bırakıp giyinme odasına girdim.

.....

Sabahın ilk ışıkları yüzüme vurduğunda yatağımda gerindim. Hafif başım ağrısada umursamadım ve kalkıp banyoya ilerledim.
Duş alıp giyinme odama girdim. Ve ne giyineceğime baktım. Havaların daha da soğumasıyla kalın bir şeyler giydim.

Askılıktan en son olarak kabanımı alıp salona geçtim. Vaktim pek olmadığı için kahvaltı yapmadan hızlıca çıktım.

Öğlene doğru müşteri artarken dışarıda yağmur yağıyordu. Bu durumdan dolayıda daha yoğunduk.

"Bora şunları 8. masaya, şunlarda 4."

"Tamam abla."

Ben diğer siparişleri tabaklara koymak için mutfağa girdiğim de 5 dakika sonra Martin mutfaktaydı.

"Aa sen mi geldin? Beklemiyordum."

"Buralardan geçiyordum, uğrayayım dedim."

"İyi yapmışsın... İstediğin bir şey varmı?"

"Hayır teşekkür ederim. Zaten yeterince yoğun gözüküyorsunuz."

Elimdeki pastanın yanına süs yazarken cevap verememiştim. İkinci tabağa geçtiğim sıra Martin'den ses gelmeyince başımı kaldırdım. Gözlerinin tek odak noktası bendim. Ama sanki bir şeyler düşünüyormuş gibiydi.

" Bir şey mi sormak istiyorsun? "

" Nasıl anladın?"

"Yüz ifadenden belli Martin." bu dediğime sadece gülümsedi.

"Sonra söylerim. Şunları götüreyim mi?"

Elini hazırladığım tabaklara götürdü. Şaşkınca ona bakıp başımı salladım. Profesyonel şekilde bir kaç tabağı eline alıp mutfaktan çıktı.

Bende diğer siparişleri hazırladım. Martin bir kaç kez daha mutfağa girip çıktığında ne kadar hızlı olduğunu farkettim. Tekrar geldiğinde bu düşüncemi dile getirdim.

"Bu konuda baya iyisin."

"İtalya'ya gittiğimde en az iki yıl falan garsonluk yaptım."

Dedikten sonra mutfaktan yine çıktı. Bende son tabakları hazırlayıp elime aldım ve peşinden gittim. Kafenin yoğunluğu azalınca kahve makinesine gidip kahve hazırladım.

" Bora, Martin nerede?"

" Bahçeye çıktığını gördüm. "

Askılıktan kabanımı alıp giydim. Ve elime kahveleri alıp bahçeye adımladım.

Bahçe hafif soğuk olsa da oturmaya değerdi. Martin'i bir masada düşünceli bir şekilde gördüm. Yanına ilerleyip elimde ki kahveyi masaya koydum.

"Sade espresson hazır."

Başını kaldırdığında anlamaz bir şekilde bana baktı.

"Kahve diyorum Martin. Sade içmiyormuydun yoksa?"

"Evet sade içiyorum. Teşekkür ederim."

"Rica ederim. Hadi anlat bakalım seni bu kadar düşündüren ne?"

"Sergi yeri."

Kaşlarımı yukarı kaldırarak ona baktım.

"Sadece o mu?"

"Hayır."

"Bende öyle tahmin etmiştim... Asıl konu ailen?"

"Bu kadar iyi tahminlerde bulunmamalısın."

"Ama bulunuyorum... Sıkıntını gidermek için onlarla konuşmalısın?"

"Hazır hissetmiyorum."

"O zaman hep böyle düşünceli olursun. Ve ben düşünceli Martin sevmem."

"Ha yani Martin'i seviyorsun ama düşünceli hallerini sevmiyorsun." dedi gülerek.

"Ya öyle değil." dedim bakışlarımı çekerek. Onun ise masanın üstünden bana daha çok yaklaştığını hissettim.

"Kaçırma gözlerini." diye fısıldadığında derin bir nefes aldım. Ve tekrardan ona baktım.

"Ne demek istediğimi anladın bence."

"Hıhı anladım ben seni." ona kısık gözlerimle baktığımda telefonum çaldı. Cebimden çıkardığımda görüntülü bir şekilde  Göktürk 'ün aradığını gördüm. Yüzümde gülümseme yer edinirken Martin'e döndüm.

"Bunu açmam gerekiyor." sadece başını salladı ve kahvesini aldı eline. Bende aramayı cevapladım.

"Canım nasılsın?"

"Biz iyiyiz be güzellik sen nasılsın?"

Martin' in yudumladığı kahve boğazında kalmışcasına öksürdü. Telaşla başımı kaldırdım ve ona baktım.

"İyi misin?"

Sadece başını evet anlamında salladı. Tekrar bakışlarım telefona kayarken kaşlarını çatmış Göktürkle karşılaştım.

" Bir şey mi oldu? "

"Yo hayır olmadı."

"Tamam ozaman.... Ablaların gülü seni seviyorum  bilirsin dime."

Bu dediğiyle güldüm. Yalaka çocuk.

"Iban at Göktürk, boş konuşma."

"Sen varya bir tanesin."

"Zaten birtaneyim.... Söyle ne için istiyorsun."

"Haftasonu arkadaşlarla plan yaptık da. Benim de biraz param eksikti.."

"Anladım tamam. Zaten bir kerede yararlı bir şey için istesen."

"Nereden biliyorsun iyi bir şey için istemediğimi?"

"İyi bakalım öyle olsun... Gönlümden ne koparsa onu gönderirim."

"Abla bak 20 TL falan gönderme."

"Saçmalama lütfen 10 TL göndermeyi düşünüyorum." Göktürk 'ün yüz ifadesi değişti ve arkadan gülüşme sesleri geldi. Büyük bir ihtimal sınıftaydı ve bütün konuşmaya arkadaşları da şahit olmuştu.

"Şaka yaptım tamam hadi gönderirim şimdi."

"Tamam abla çok sağol. Seni gerçekten seviyorum."

"Zevzek bende seni seviyorum."

Diyerek telefonu kapattım ve bakışlarımı Martin'e çevirdim.

"Kardeşinle çok iyi anlaşıyorsun."

"Ee yani işte karşıklı isteklerimizi yapınca." deyip güldüm.

Bir süre etrafa baktım ve ayağa kalktım.

"Hadi kalk ilk önce sana sergi yeri bakalım."

"Sonra?"

"Sonra yemek yiyebiliriz belki."

"Ee kafe ne olacak?"

"Bora'nın bugün dersi yok birazdan Aslı'da gelir. Halleder onlar."

"Peki madem." deyip bahçeden çıktık.

"Bora biz çıkıyoruz... Aslı geldi mi?"

"Beş dakikaya geliyorum dedi."

"Tamam o zaman siz ikiniz halledersiniz diye düşünüyorum."

"Hallederiz abla."

"Tamam o zaman al bakalım şu anahtarı kilitleyip çıkarsınız."

Martin'in yanına gidip çıkışa ilerledik.

"Motorun yok sanırım."

"Hayır yağmur yağdığı için çıkarmadım."

"Tamam o zaman arabam karşı kaldırımda."

Yağmur yağdığı için hızlı hızlı karşıya geçmek istedim ama karşıdan gelen arabayla ne yapacağımı bilememiştim. Yolun ortasında kalmıştım.
Kolumdan tutup beni göğsüne doğru çeken Martin'e sıkı sıkı tutundum. O sırada kornasına hızla basan araca bile takılmamıştım. Tek yaptığım Martin'in ceketine tutunup kesik kesik soluklar almaktı.

"Şşt geçti tamam bir şey yok." diye kulağıma doğru yatıştırıcı sesiydi.

~~~~~

Çiftimiz bu bölüm baya yakınlaştılar. Bu durum kimleri mutlu ediyor.?

Martin'in sıkıntılarını Gökkuşağı gideriyor.

O kadın Martin'e ne yapmış olabilir ki?

Peki Gökkuşağı ve kardeşi Göktürk gibi olanlar.? 😄

Diğer bölüme kadar takipte kalın...

Sevgiyle kalın... 🌈♥️

Continue Reading

You'll Also Like

197K 1K 8
2M 99K 43
Abisinin arkadaşına yaptığı sosyal medya akımından sonra hayatı değişeceğini kim bile bilirdi ki? ○●□■ Siz : Seni bir arkadaş bir dos...
2.1M 91.5K 24
Yetişkin okurlar için uygundur! Bir Mahalle Hikâyesi... Çok daha fazlası... ✨ "Bak bana," diye fısıldadı. Dudaklarının arasından çıkan sıcak nefesi b...
316K 18.6K 6
Nisa'nın bir iş çıkışı durakta otobüs beklerken eski eşini kanlar içinde görmesi ile hikayeleri tekrardan başlar... Yanlışlıkla olan "tesadüfler" baz...