(Taehyung)
Son olanlardan sonra EASAN'da büyük bir ciddiyet hakimdi. Birkaç gün sonra So Ra'nın babası yani Savunma Bakanı EASAN'da bir konferans yapacaktı. Muhtemelen Yoongi'nin mahkemeye çıkarılmasının ardından konferans düzenlenecek ve ardından yeni düzenlemelere gidilecekti.
Tüm bu soğuk ambiyansa katkıda bulunan bir diğer unsur artık ekip arkadaşımın Song Joong Ki olmasıydı. Her ne kadar proje dışında konuşmamaya çalışsam da bulduğu her fırsatta imalarda bulunuyordu. Gerçekten işler oldukca can sıkıcı hâle gelmeye başlamıştı. Kulaklarımı her şeye tıkayıp ülkem adına projeler üretmeye bakıyordum. Zaten burada çalışmayı da bu yüzden istiyordum.
Çalışma saatinin sona ermesi ile birlikte adımlarımı dışarıya yönlendirdim ve telefonumu elime alarak gelen bildirimlere göz gezdirdim.
Yine Jungkook'un telefonunu alıp mesaj atanın Ella olduğunu anlamamak zor değildi. Kredi kartlarımı anneme teslim etmeden önce Ella'ya bir telefon alsam oldukça iyi olabilirdi. Fakat şimdi ilk maaşımı beklemem gerekiyordu.
"Eve çabuk gel olur mu? Bir de çilek al. Çok çok çilek 🍓."
Mesajların arasında en mantıklı olan buydu. Diğerleri Ella'nın özledikçe bana atacağını söylediği kalplerle doluydu. Yaklaşık yirmi dakikalık periyotlarla emojiler göndermişti.
Bir diğer mesaj annemden gelmişti.
"Akşam yemeğine katılmayı unutma. Namjoon seni EASAN'dan alacak."
Gözlerimi devirip telefonumu sessiz modundan çıkararak cebime attım. Artık bir arabam olmadığını bildiğinden yemeğe katılmamı garanti altına almak için mi Namjoon Hyung'a haber vermişti?
Taksi ile gidecek kadar param vardı. Abartıyordu! Kredi kartlarım olmadan bir yerden başka bir yere gitmemin imkansız olduğunu falan mı sanıyordu?
Derin bir iç geçirerek EASAN'ın çıkış kapısına doğru ilerlerken aklıma yeniden bulduğum flash bellek düştü. Dün annem yüzünden evden ayrıldığım, Ella'ya yapılan deneylerle ve Ella'nın sakız şişirme serüveni ile ilgilendiğim için bakmaya vaktim olmamıştı. Bugün mutlaka içeriğine bakmam gerekiyordu.
Deneyler demişken; Ella birkaç kez daha kendisine neden deney yapıldığını bilmek istediğini söylese de konuyu değiştirmiştim. Çünkü sırf bağışıklık sistemi daha güçlü diye maruz kaldığı deneylerin ikizinin ölümüne sebep olduğunu da anlamıştım.
Deniz kızlarının zihnine yoğun LSD altında istenilen bilgiler yüklenebiliyor ve beyni kontrol altında tutulabiliyordu. Bu durum için oldukça güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olan deniz kızları yerine aynı deney insanlar üzerinde yapılmaya kalkılırsa ölümle sonuçlanması mümkündü. Bu durumda Ella kaçtıktan sonra Ella'nın ikizini bulan adamlar, Ella sandıkları ikizine deneyler uygulamıştı ve bu yüzden sonucu ölüm olmuştu. Ella bunu bilmemeliydi. Zaten kendini suçlayıp duruyordu.
Çıkışa ulaştığımda arabasının camını yarıya kadar indirip benimle göz göze gelen Namjoon Hyung'a karşılık ağır adımlarla arabaya ilerledim ve yanına geçip "Merhaba." dedim.
"Merhaba Taehyung. Annem akşam yemeğine davetli olduğunu söyledi."
"Evet, bana da mesaj attı." dedim fakat Namjoon Hyung'un olan biteni bilip bilmediği konusunda pek emin değildim. Zira normal bir akşam yemeği yiyeceğimizi düşündüğünü algılamıştım.
"İşinden memnun musun? Nasıl gidiyor?"
"Oldukça olağan." diye yanıt verdim. Benimle konuşmaya çalıştığını görebiliyordum ama yine de soğuk tavrımı istemsizce sürdürüyordum.
"Seni biraz bekletsem sorun olur mu?" diye soran abim arabayı sağa doğru çektiğinde başımı olumsuzca iki yana salladım.
"Sorun değil, beklerim."
Abim arabadan indiğinde göz ucuyla onu takip etmeye başladım. Son zamanlarda fazla yakışıklı olduğunu düşünüyordum. Ailemizin bize kazandırdığı tek şey belki de iyi bir genetik olmalıydı. Kim kardeşler olarak bence oldukça iyi bir görünüme sahiptik. Tek sorunumuz ailemiz yüzünden sevgisizliğe alıştırılmaktı. Jin Hyung da Namjoon Hyung da ailemizi dinleyip bu yaşama devam etse de ben onlardan farklı bir hayatım olsun istiyordum.
Abim çiçekçiden çıkarken çiçekçi kıza kocaman gülümsedi ve elindeki bir buket çiçekle birlikte arabaya geçti. Sanırım eşi Hwa Mi için çiçek almıştı. Geçenlerde oynadığımız şişe çevirmece oyununda "Hiç aşık olmadım" dediği anı hatırlayınca benim bile moralim bozuluyordu. Eşinin kalbini kazansa iyi ederdi. Çiçek bunun için iyi bir başlangıç olabilirdi.
"Güzel çiçekler." diyerek bu kez ben bir konuşma başlatmaya çalıştım. "Fakat canlı çiçekler ise sıcak hava yüzünden etkilenebilir."
Çiçekleri koltukların arasındaki boş kısma gelişigüzel bir şekilde koymuştu ve klima çiçeklere doğru sıcak üflüyordu.
"Yolumuz kısa zaten." diyen abime karşılık başımı olumsuzca iki yana salladım ve çiçekleri alıp arka koltuğa doğru uzandım. Buketi dikkatli bir şekilde arka koltuğa doğru koydum. Burada daha iyi olacağını düşünüyordum.
......
İçeri geçtiğimizde bizi karşılayan evin genç hizmetlisi olmuştu. Benim aklım ise hâlâ abimin aldığı buketi neden bagaja koyduğu sorusuydu. Madem o çiçeği almıştı öyleyse neden eşine vermek yerine bagaja atmıştı? Daha kötüsü bagajda birden fazla çiçek buketi vardı.
Başımı olumsuzca iki yana salladığımda salondaki yemek masasında oturmuş dikkatle önündeki laptop ile ilgilenen Hwa Mi dikkatimi çekti. Şu an bir şeyler söylemeye kalkışsam ilgilenecek gibi görünmüyordu. Öyle ki başını bile kaldırmamıştı.
"Ben üzerimi değiştirip geleceğim." diyerek yukarı çıkan abimin ardından tereddütle ne yapacağımı düşündüm ve ortada öylece dikilmek yerine Hwa Mi'ye doğru ilerledim.
"Taehyung, kusura bakma geldiğini fark etmedim." diyerek başını kaldıran Hwa Mi'ye karşı gülümsedim.
"Sorun değil."
"Bu dosyalarla ilgilenmem lazım. Çalışma odasına çekilsem sorun olmaz değil mi?"
"Sorun değil." diye yineledim. Burada akşam yemeğine kadar ne halt edeceğimi pek bilmiyordum.
Aceleyle kalkıp hem laptopu hem de dosyaları almaya çalışan Hwa Mi dosyaları yere düşürdü ve ben yardım etmek için yere düşen dosyaları aldığımda bu dosyaların dava dosyaları olduğunu ve EASAN'ın Yoongi ile ilgili olduğunu henüz fark ettim.
"Avukat mısın?" diye sorduğumda merdivenlerden adım sesleri duyuyordum.
"Evet."
Sesi oldukça tereddütlü çıkan Hwa Mi elimdeki dosyaya uzanırken bir miktar geri çekilip ona engel oldum.
"Yoongi'yi mi savunacaksın?"
"Yoongi'yi tanıyor musun?" diye soran Hwa Mi'ye karşılık başımı usulca salladım. "Ekip arkadaşımdı. Aynı proje üzerinde çalışıyorduk."
"Yoongi'nin bir davası var ve sen de ona mı bakıyorsun?" diyerek merdivenlerin başından yanımıza doğru adımlayan Namjoon Hyung'a döndüm.
Neler oluyordu?
"Evet, senin için bir sakıncası mı var?"
"Yalnızca şirketle ilgili davalara bakman gerekiyor senin. Kim Group'un avukatısın başka davalarla ilgilenmemen gerekir."
Bakışlarım Hwa Mi ile abim arasında gidip geliyor ve zihnim bulanıyordu.
"Kimseye söylemezsen sorun olmaz." diyen Hwa Mi'ye kısık bakışlarımı yolladım.
"Yoksa?" dedim tereddütle. "Yoongi bir ihtimal senin..." gerisini getirmeme gerek kalmadan abim araya girdi.
"Eski sevgilisi. Ya da unutamadığı eski sevgilisi."
Dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken Hwa Mi laptopu bir hışımla masanın üzerine bıraktı.
"Bu konuda ailenden birine söz etmeyeceğini sanıyordum."
"Ben de evlendikten sonra Yoongi denen herifle görüşmeyeceğini sanıyordum."
"Onunla sadece avukatı olarak görüşüyorum."
"Eminim kendine başka avukat da bulabilir."
Abim ve Hwa Mi tartışmaya devam ederken aklıma Yoongi'nin söyledikleri geldi. Unutamadığı fakat unutması gereken kişi abimin eşi Hwa Mi miydi? Madem birbirlerini seviyorlardı öyleyse Hwa Mi neden abimle evlenmişti?
"Benim umrumda bile değil kime avukatlık yaptığın. Ailelerimize sen açıklarsın durumu."
Aklıma gelen ikinci bir şeyle birlikte bir kez daha duraksadım.
"Abi yoksa sen de...?"
"Ben de ne?" diye bir anda bana dönen abime karşılık kaşlarımı çattım.
"Arabadaki çiçekler... Çiçekçi kızdan mı hoşlanıyorsun?"
Abim duraksadı ve buna karşılık Hwa Mi atağa geçti.
"Sen bu davayı görmezden gel ben de çiçekçi kızı."
Tanrım, bu nasıl bir evlilikti?
İkisinin tartışması şiddetlenmeye başlarken Yoongi'nin ifadesi gözüme çarptı. Anlatılanlara göre oldukça farklıydı. Yoongi ifadelerinde suçlamalar ile bir ilgisi olmadığını beyan ediyordu.
Bakışlarım laptop ekranındaki videoya takıldı. Yoongi suçlamalara dahil olan mavi dosyayla birlikte bir kapıdan çıkıyordu.
Videoyu ve ifadeleri incelemek için laptopa uzanıp görüntüleri başa sarmak istediğimde bana engel olan kafama bir yastık isabet etmesi oldu.
Hwa Mi koltuğun ardına geçmiş eline geçirdiği yastıkları seri bir şekilde abime atıyor ve bağırıyordu. Abimin de bağırmakta ondan kalır yani yoktu.
Etrafı savaş alanına döndürmüştüm ve aklım bin bir türlü soruyla doluydu.
Ben geldim 💕
Heyecanlı bir bölümle geldim 🤗
Öncelikle bölüm hakkındaki düşüncelerinizi alalım ⬇️
Yoongi görüntülerde mavi dosyayla birlikte görünüyor ama onu almadığını söylüyor. Bir sonraki bölümde ifadelerini ve videoda olan biteni anlatacağım. Sizce Yoongi suçlu mu ve neden?
Hwa Mi ile Namjoon arasındaki ilişkiye ne diyorsunuz?
Flash bellekte ne var sizce? Bizi nereye götürecek bu flash bellek?
Hepsi ve daha fazlası ilerideki bölümlerde saklı olacak 🤗
Yeni bölüm için;
Vote sınırı:340
Yorum sınırı:700