Blue Side ❧ V

Por ibangtanyou

611K 70.6K 66.1K

Kalbinin kıyısında bana da yer ver. 🧜‍♀️ Más

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
51.Bölüm
52.Bölüm
53.Bölüm
54.Bölüm
55.Bölüm
56.Bölüm
57.Bölüm
58.Bölüm
59.Bölüm
60.Bölüm
61.Bölüm
62.Bölüm
63.Bölüm
64.Bölüm
65.Bölüm
66.Bölüm
67.Bölüm
68.Bölüm
Final Bölümü

42.Bölüm

9.1K 1K 1K
Por ibangtanyou

(Ella)

Taehyung'un bana göstermek için sabırsızlandığı odaya usulca giriş yaptığımda gözüme çarpan ilk şey çift kişilik bir yatak oldu. Onun hemen karşısında çıtırtılar çıkaran ateşli bir boşluk vardı. Adımlarımı oraya doğru attıkça sıcaklık da artıyordu.

"Taehyung, bu ne?" diye merakla sorduğumda ardımdan gelen Taehyung buraya gelmeden önce benim için aldığı şapkayı kafamdan çıkardı.

"Şömine."

"Isınalım diye mi?"

"Çabuk öğreniyorsun minik balığım." diyerek burnumun ucunu sıkan Taehyung önüme doğru geçti ve boynumdaki atkıyı da yavaşça çıkardı.

Çıtır çıtır sesler çıkaran şömineye dikkatle bakmaya devam ediyorken Taehyung'un parmakları giyindiğim kabanın düğmelerini seri bir şekilde açtı. "Şunu da çıkaralım." dediğinde kabanı üzerimden almasına yardımcı olmak için bedenimi serbest bıraktım.

Taehyung kendi üzerindeki kalın montu da benimkinin yanına bırakıp yanıma geri döndüğünde elimden tutup beni yatağın çaprazında kalan ve iki adet koltuğun olduğu kısma sürüklemeye başladı. Bu kısım ayrı bir güzeldi. Koltukların hemen arkasında boydan boya camla kaplı alan sayesinde tane tane düşen karlar dikkat çekiyordu. Taehyung'un da dediği gibi yeryüzünü beyaza boyayan bu tanecikler huzur veriyordu. Biz henüz buraya ulaşmadan başlayan kar yağışını ilk kez arabanın camından izlemiş olsam da şu an bulunduğum konumdan izlemek çok daha keyifliydi.

Taehyung arkama geçip kollarını belime sararken yüzümde kocaman bir gülümseyiş oluştu. Bunu engellemem mümkün değildi. O bana her dokunduğunda kalbim çırpınmaya başlıyordu. Tatlı bir telaş sarıyordu bedenimi, bir sonraki adım ne olacak diye heyecanla beklemeye koyuluyordum. Sırtımı onun göğsüne dayarken kalbinin vuruşlarını hissediyordum. Kafamı biraz sağa doğru yatırdığımda yüzlerimiz arasındaki mesafeyi azaltmış oldum. Onun boyuna tam olarak yetişemesem de bakışları yüzüme düştüğünden pek sorun kalmıyordu. Ellerimi onun karnımda duran ellerinin üzerine yerleştirdim. Bu soğukta nasıl da sıcacıktı elleri.

"Hep içeride mi duracağız?" diye sorduğumda Taehyung bakışlarını benden ayırmadan sağa sola başını hafifçe salladı.

"Hayır, biraz ısınalım. Sıcak bir şeyler içelim. Sana etrafı gezdireceğim."

Aslında Taehyung yanımda olduğu sürece nerede oldugumuzun pek bir önemi yoktu ama yine de meraklı yanım durmak bilmiyordu. Bilmediğim yerleri o benim elimi tutarken keşfetmek oldukça mutlu ediyordu beni.

Bu arada sıcak bir şeyler demişken ne içecektik? So Ra ile içtiğimiz şeyin adını sormayı akıl edememiştim.

"Taehyung, So Ra'yı arasak olur mu?" diye sorduğumda Taehyung saçlarıma minik bir öpücük kondurdu.

"Ne için aramamız gerekiyor?"

Ama böyle yapınca ne diyeceğimi unutuyordum! Birkaç saniye düşündüm.

"Birlikte içtiğimiz bir içecek vardı ama ismini bilmiyorum."

"So Ra favori içeceği olduğunu falan söyledi mi?"

"Evet." dedim heyecanla ve Taehyung'un anında aradığım şeyi bulmasına tanık oldum.

"Vanilyalı cappuccino olabilir mi?" derken kocaman gülümsedi ve belimden ellerini usulca çekerek elimi kavradı. "Hadi gel sana vanilyalı cappuccino alalım."

Taehyung'un biraz ardından yürümeye başlayarak birleşen ellerimize baktım ve dudaklarımı birbirine bastırarak gülümsemeye devam ederken Taehyung'un aniden durup bana bankasıyla birlikte ifademi düzeltmeye çalıştım fakat her şeyi anında anladığı için bir şeyleri saklamam imkansız gibiydi.

"Ella şapşal mısın acaba?" derken kavradığı elim sayesinde beni kendine doğru çekti.

Kaşlarımın tekini havalandırıp ses tonumu alçalttım. Onu taklit etmeye çalışıyordum.

"Bunun hoşuna gitmediğini söyleyebilir misin?" diye sorduğumda gözlerini kısa süreliğine kapattı ve alt dudağını dişlerinin arasına alarak gülümsedi.

Gözlerini açtığında ilk işi derin bir nefes alıp belimi kavradığı gibi beni kendine çekmek oldu. Bu durum sertce yutkunmama sebep olsa da hıçkırmaya başlamadığım için mutluydum.

"Sen çok tehlikeli bir balık olmaya mı başlıyorsun?" derken bakışları bir miktar kısılmıştı yine de dudaklarında o çok sevdiğim gülümsemesi vardı.

"Tehlikeli değilim." diye usulca mırıldandığımda dudaklarından kısık bir gülüş kaçtı bununla birlikte benden bir adım uzaklaştı.

"Neyse ki şapşal yanın daha ağır basıyor. Yoksa işimiz var seninle."

Şapşal olmak iyi bir şey olmalıydı. Taehyung benim şapşal yanımı tercih ettiğini söylüyordu. Şapşal olmaya devam etmek istiyordum.

Elimi yeniden avuçlarına hapseden Taehyung ile birlikte üst katta bulunan masa ve sandalyelerle dolu alana girdiğimizde dikkatimi birbirinden çeşitli yemekler, tatlılar ve içeceklerle dolu alan çekti.

"Taehyung, bunların hepsini alalım ?" diye sevinçle sorduğumda Taehyung kocaman gülümsedi.

"Burada kalan diğer insanlara da ayırsak fena olmaz sanki? Hmm?"

"O zaman en güzellerini alalım ?"

"Tamam bencil balık. Alalım."

Sevinçle yemeklerin olduğu yere doğru hızla ilerlemeye başladım. Taehyung'u da ardımdan sürüklüyordum.

"Hamburger yok mu burada?" diyerek bakışlarımı yemeklerin üzerinde gezdirdim. Daha önce bunların hiçbirini görmemiştim.

"Sanırım sadece kore yemekleri var." diyen Taehyung makarnaya benzeyen siyah şeyi gösterdi. "Jjangmyeon o baktığın yemeğin adı. Senin damak zevkine uyabilir."

"Sen seviyor musun? Güzel mi?" diye sordum. Taehyung seviyorsa ben de severdim.

"Seviyorum." dediğinde basimi usulca salladım.

"O zaman alalım." diyerek tatlıların olduğu yere doğru ilerledim.

"Bundan, bir de şundan, bundan da alabilir miyiz?" diyerek tek tek gösterdiğim tatlılara bakan Taehyung beni onayladı. Ne istesem benim için alıyordu. İşe gittiğinde ona kalpli mesajlar atacaktım. Sahi Taehyung bana ne zaman telefon alacaktı? Jungkook her zaman telefonunu vermiyordu. Dün istediğimde "Ji Eun ile mesajlaşıyorum." diyerek beni reddetmişti. Üstelik Ji Eun'dan beni öpmesini istediğim için hata yaptığımı da anlatmıştı. Bir daha fırsatım olursa Ji Eun'a Jungkook'u öpmesini söylemeliymişim. İyi madem, Ji Eun'u görür görmez "Jungkook onu öpmeni istiyor." diyecektim.

"Ella, gel bebeğim."

Taehyung'un bana seslenmesi ile birlikte tatlılarla olan göz kontağımı sona erdirdim ve elindeki tepsi ile birlikte beni bekleyen Taehyung'un yanına ulaştım.

"Bunları ancak bitirirsin. İçeceklerimizi de odamıza geçerken alırız."

.....

Odamızdaki camın karşısında vanilyalı cappucino yudumlarken aklımda hâlâ yemek yerken bana tuhaf tuhaf bakan kadın vardı. Taehyung'a sorduğumda kadının bu kadar çok şeyi nasıl yediğime şaşırmış olabileceğini söylemişti. Çok yemek yiyor olmak insanlar tarafından tuhafkarşılanıyordu?

"Taehyung, çok yemek yersem başkaları beni dışlar mı?"

Taehyung ayağa kalkıp yanıma geçti ve elimdeki kupayı alıp sehpanın üzerine bıraktı.

"Bu konuyu neden bu kadar kafana taktın? Vücudun çok güzel ve bu kadar yiyor olmana rağmen nasıl bu kadar fit göründüğüne şaşırmış olmalı. Yiyip yiyip kilo almamak insanların başlıca temennisi."

"Vücudum güzel mi?" diye sevinçle tekrar sorduğumda Taehyung saçlarımı karıştırıp montlarımızın bulunduğu yere doğru ilerlemeye başladı.

"Hadi dışarı çıkalım şımarık balık."

Omuzlarımı düşürerek Taehyung'un peşinden ilerledim. Üzerini hızlı bir şekilde giyindikten sonra benim de giyinmem yardım eden Taehyung atkımı boynuma sardıktan sonra alnıma dudaklarını bastırdı. Önce peşinde dolaştırıyor sonra öpücükler veriyordu. Çözülmesi zor biriydi.

Odamızın dışarıya acılan kapısından karlarla kaplı alana geçtiğimizde bir elimi kabanımın cebine attım. Diğerini Taehyung avuçlarında ısıtıyordu zaten. Eldiven takmak istemiyordum.

Sessizce etrafı yeşil dikenli yaprakları olan ağaçların arasındaki yoldan ilerlerken hem gökyüzünden serpilen kar tanelerine hem de etrafima bakınıyordum.

Bir süre yürümeye devam ettiğimiz yolda adımlarımın durmasına sebep olan şey Taehyung'un beni kendine doğru çekmesi oldu. Sendelesem de Taehyung kollarını çoktan bedenimin etrafına sarmıştı. Elleri yine bel boşluğumdaydı. Soluk seslerimiz dışında tek bir ses bile yoktu.

Derin bir nefes alan Taehyung bakışlarını gözlerimden dudaklarıma doğru düşürdü. O an kanımın çekildiğini hissettim. Hareketsiz bir şekilde öylece duruyordum. Yine bir sonraki adım için heyecana kapılmıştım. Alnım? Yanaklarım? Dudağım? Hangisi minik bir öpücükle kutsanacaktı?

"Ella, bana ne yaptığından haberin var mı?" diye soran Taehyung'a bir cevap vermek için hazırlandığım sırada Taehyung alnıma bir öpücük kondurdu. Kalbim kulaklarımı uğuldatıyordu sanki.

Yalnızca alnımda duracağını sandığım dudakları oradan yanağıma uzun sayılmayan bir öpücük bıraktı fakat sonra ikinci daha uzun oldu ve üçüncüsü yanağımda bir süre oyandı. Yumuşacık ve sıcacık dudakları benim buz tutmuş tenimi kavuruyordu. Şöminenin ısısı bunun yanında yok bile sayılırdı.

"Sen dünyanın en güzel kadınısın." diye fısıldayan Taehyung gözlerini kapatıp alnını alnıma yasladı. Dizlerim titremeye başladığı için ellerim kollarına tutundu. Belimi daha sıkı kavrarken bu kez dudaklarıma doğru yaklaşan Taehyung yüzünden nefesimi tuttum. Göğüs kafesim kalbime dar gelmeye başladı.

Dudaklarıma temas eden dudakları yüzünden nefesim kesilirken gözlerimi kapattım. Yumuşacık dudakları benim dudaklarıma tüy kadar hafif bir öpücük bıraktı. Bu kadar sandım. Soğuk havaya rağmen tenimi yakan öpücüklerin burada son bulacağını sandım. Taa ki dudaklarım bir öncekine göre daha uzun bir öpücükle karşılaşana kadar.

Dudaklarımızın teması yavaşça sona ererken Taehyung fısıldayarak "Dudaklarını serbest bırakmanı istiyorum." dediğinde kasılan bedenimi gevşetmeye çalıştım. Fakat sık sık aldığım nefesler ve deli gibi çarpan kalbim bana pek yardımcı olmuyordu. Üstelik Taehyung'un sıcak nefesi hâlâ dudaklarıma çarpıyordu. Aklımı kaçırmak üzereydim. Bu nasıl bir histi?

Zihnimi bile toparlayamamışken Taehyung'un dudakları yeniden dudaklarımın üzerine kapandı. Bu kez serbest bırakmaya çalıştığım alt dudağımı dudaklarının arasından kaydırıp serbest bıraktı bununla birlikte ona daha sıkı tutundum. Bir kez daha alt dudağımı dudakları arasında çekiştirip bıraktığında kesilen soluğuma aldırmadan dudaklarımızı buluşturan ben oldum. Nasıl karşılık vereceğimi bilmesem de dürtülerimin beni yönlendirdiği şekilde onun üst dudağına tutundu dudaklarım. Birbirine uyumlu bir şekilde hareket eden dudaklarımızın çıkardığı tuhaf seslere boğazımızdan kaçan inlemeler de karışırken zorla da olsa Taehyung'un dudaklarından uzaklaşıp nefes alıp vermeye başladım. Başımın döndüğünü ve midemde tuhaf bir kasılma olduğunu söyleyebilirdim fakat artık bedenim gevşemiş, Taehyung'un kolları arasında rahat hissediyordum.

Aklıma henüz Hoseok ve So Ra'nın daha önce bunu yaptığı gelirken hâlâ kesik nefeslerimin arasından usulca mırıldandım.

"Biz şimdi öpüştük mü?"

Ben geldim 💙

Sizden bir şey rica edeceğim. Kurgunun daha çok kişiye ulaşması için bu kurguyu seveceğini düşündüğünüz arkadaşlarınızı buraya etiketler misiniz?

Biraz romantik olmuş mu? 😄

Bir bölüm daha romantizm olabilir sonra artık aksiyon gelecek. Sonra oradan çıkamayacağız. Bu bölümlerin tadını çıkarın 😄

Yeni bölüm için;

Vote sınırı:340
Yorum sınırı:600


Seguir leyendo

También te gustarán

308K 23.1K 41
Ben sadece, sinsi çevik ve zeki bir dolandırıcıyım. Aslında ben sadece günaha düşmüş bir kız çocuğuyum... Bir adamın, en ihtişamlı detayın da takılı...
50.1K 7.3K 24
sektör tarafından kara listeye alınmış kötü şöhretli müzisyen jeon jungkook'un yeni menajeri park chaeyoung, yanlış anlaşıldığına inandığı patronunun...
156K 12.9K 36
+15 'İmkansızı mümkün kılan bir aşk hikayesi...' "Ama sen benim arkadaşımsın. Ve arkadaşlar birbirlerinin adını bilmeliler." Elimi ikinci kez ona doğ...
14.5K 1.5K 11
"Jake başım ağrıyor." "Geçer birazdan Sunghoon." [angst, story] ©jadedstilll ‐ 2021 !!, death because of sickness, suicide.