Blue Side ❧ V

Oleh ibangtanyou

611K 70.6K 66.1K

Kalbinin kıyısında bana da yer ver. 🧜‍♀️ Lebih Banyak

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
51.Bölüm
52.Bölüm
53.Bölüm
54.Bölüm
55.Bölüm
56.Bölüm
57.Bölüm
58.Bölüm
59.Bölüm
60.Bölüm
61.Bölüm
62.Bölüm
63.Bölüm
64.Bölüm
65.Bölüm
66.Bölüm
67.Bölüm
68.Bölüm
Final Bölümü

41.Bölüm

8.4K 1K 1.2K
Oleh ibangtanyou

(Taehyung)

"Çift kişilik bir oda ayırmanız mümkün mü?" diye sorduğum görevli odaların durumunu kontrol edeceğini söyleyerek birkaç dakika bekletti.

"Saat 16:00 sularında çift kişilik bir odamız boşalacak."

"Pekala, bizim için uygun." dedikten sonra rezervasyon için gerekli birkaç bilgi verdim ve telefonu kapatıp oturduğu yerden merakla beni izleyen Ella'ya döndüm.

"Akşama doğru çıkacağız. O zamana kadar küçük bir bavul hazırlayalım seninle." derken elimi ona doğru uzattım. Anında yerinden kalkıp elimi tutan Ella ile birlikte yatak odasına adımlarken hafta sonunu baş başa geçirebilmek adına ideal bir yer seçtiğimi düşünüyordum.

"Gideceğimiz yer hakkında bir şeyler söylemeyecek misin?"

Ella'nın sorusuna karşılık kısa bir süre düşündüm. Avucuma hapsettiğim elini dudaklarıma götürüp oraya minik bir öpücük bıraktım. "Daha önce kar yağışını izlemediğini düşünüyorum. Haklı mıyım?"

Ella başını usulca salladı. "Televizyonda gördüm sadece."

"Bu gece kar yağışı bekleniyor ve seni götüreceğim yer bunu izleyebileceğimiz en güzel yer."

Ella'nın yüzünde kocaman bir gülümseyiş oluştu. Keşfettiği her şey onu heyecanlı, meraklı ve mutlu olmaya itiyordu ve ben her şeyi benimle birlikte keşfetsin istiyordum. Yılın ilk karı toprağa düşerken Ella'nın elini tutuyor olacaktım, bir sonraki yağışta ve diğerlerinde de.

Önceliği Ella için seçeceğimiz kıyafetlere verdiğimde yerde duran bavulu alıp yatağın üzerine yerleştirdim. Dün işte olduğum vakit boyunca sıkılmasın diye Ella'yı, Jungkook'un evine bırakmıştım. Akşam döndüğümde ise dışarıda yemek yemiş ve uyumak için eve dönmüştük. Bu yüzden Ella'nın bavulunu yerleştirmeye vaktimiz olmamıştı. Geldiği gün olduğu gibi bavulu yerde duruyordu.

Ella için kalın kıyafetler sevmek istediğim bavulda daha çok dantelli iç çamaşırları ve geceliklerle karşılaştım. Elime aldığım siyah ultra mini, dantelli geceliği Ella'nın üzerinde hayal etmek istemiyordum.

"Bunları So Ra mı aldı?" diye sordum.

Ella yatağın üzerine oturdu ve bakışlarını bavulun içindeki kıyafetlere düşürdü.

"Evet, gecelerimizin renkli geçmesi için gerekli şeyler aldığını söyledi."

Gözlerimi devirmemek için kendimi birkaç saniye zorladım. Eğilip Ella'nın alnına minik bir öpücük kondurdum.

"Sen So Ra'ya bakma. Her söylediğine aldırma." dedim. Masum bir balığa öğretmeye çalıştıklarına bakınca So Ra'ya kızıyordum. Daha hiçbir şeyin tam olarak anlamını bilmediği ve içgüdülerine göre davrandığının bilincindeydim. Önce Ella'ya bunları açıklamak zorundaydım.

"Bunları giyin, gitmeden önce alış veriş yapalım." diyerek sectiğim siyah kazak ve siyah pantolonu Ella'ya uzattım. Bavulda onu sıcaktan koruyacak hiçbir kıyafet olmadığına kanaat getirmiştim.

"Nerede giyineyim?" diye soran Ella'ya karşılık gülümsedim. Bir kez öğrettiğim her şeyi yerine getiriyor olmasına seviniyordum.

"Salonda giyinebilirsin. Ben de eşyalarını dolaba yerleştireyim." dedim. Ella ağır adımlarla salona doğru ilerlerken gülümsedim ve boş çekmecelerden birini açıp bavuldaki iç çamaşırlarını yerleştirmeye koyuldum. Şimdilik bunları giyinmesini istemiyordum ama yine de burada kalmasında bir sakınca yoktu.

Ella'nın birkaç bluzu ve pantolonunu kendi kıyafetlerimin yanına dizdim. Dudaklarımda oluşan o tuhaf gülümsemeye engel olamıyordum. Bir gün dolabıma bir kadının kıyafetlerini de yerlestireceğimi hiç düşünmemiştim.

Bakışlarım, dolabın içinde saklı şifreli kasanın olduğu yere kayınca duraksadım. Mavi kürenin içinden çıkan minik minik elmasları küçük bir kavanoza koyup buraya kilitlemiştim. Çünkü Ella'ya zengin olduğunu söylediğimde sorduğu ilk şey "Bu elmaslarla kaç tane çilek alabilirim?" sorusu olmuştu. Gidip elmas karşılığında bir poşet çilek falan aldığını düşünmek istemiyordum  ki bu Ella ise olabilitesi yüksek bir durumdu. Parasını nasıl harcayacağını öğrenene kadar elmaslar burada güvence altındaydı. Ona elmaslar hakkında konuşmasını bile yasaklamıştım. Zamanı gelince istediği gibi kullanacaktı.

Bir anda yükselen sesle birlikte salona doğru hızlı adımlarla ulaştığımda altında siyah pantolon üzerinde yeşil sütyen ile kumandayı henüz bulan Ella ile karşılaştım. Üzerine oturup yanlışlıkla TV'yi açtığını düşünüyordum. Bunu düşünüyordum çünkü yeşilin tenine ne kadar yakıştığını düşünmek istemiyordum.

Derin bir nefes alarak Ella'nın yanına ulaştığımda kumandayı elinden aldım ve hâlâ bakışlarım onun güzel yüzünde gezinirken TV'nin sesini azalttım.

"Kazağımı giyemedim daha." diyerek koltuğun üzerinde duran kazaya yönelmeye çalışan Ella'yı bileklerinden kavrayarak durdurdum. Bakışlarım boynundan gerdanına doğru yavaşça düşerken kalp atışlarım ters orantılı olarak artmaya başladı. Bakışlarımın odağı onun hızla inip kalkan göğsü olurken sertçe yutkunup bakışlarımı yeniden onun ışıl ışıl parlayan gözlerine çıkardım. Ona her yakınlaştığımda en az benim kadar heyecanlandığını fark edebiliyordum.

Ella, usulca bileklerini ellerimden kurtarıp aramızda çok mesafe varmış gibi bir adım daha bana doğru yaklaşarak ellerini göğsümün üzerine yerleştirdiğinde kesik bir soluk bıraktım. En ufak dokunuşu bile beni fazla etkiliyordu.

"Kalbin tıpkı benimki gibi atıyor." diyen Ella'ya gözlerimi bile kırpmadan bakıyordum. Ellerim usulca çıplak belini bulduğunda orayı usulca okşadım. Teninden yayılan sıcaklığın içimi kavladığına dair yemin edebilirdim.

Derin bir iç geçirip Ella'dan bir adım uzaklaştım. Ellerim hâlâ belindeyken mantıklı düşünemiyordum. Ella bir şeylerin anlamını net olarak kavramadan ona bu şekilde dokunmak istemiyordum. Yine de davetkar kokusunun yayıldığı boynuna doğru eğildim ve dudaklarımı nabzını hissettiğim noktaya bastırdım. Bu minik bir öpücük olsa da dudaklarımın bir süre orada oyalanmasına engel olamamıştım.

Geri çekildiğimde Ella'nın nefesini bırakıp hıçkırması ile birlikte gülmemek adına dudaklarımı birbirine bastırdım. Daha fazla Ella'nın etki alanına girmemek için ellerimi yavaşça bel boşluğundan çektim ve koltuğun üzerindeki kazağı alıp Ella'nın giyinmesine yardımcı oldum.

"Hık!"

Koltuğa oturup olduğu yerde öylece durmaya devam eden Ella'yı kucağıma çektim. Bacaklarımı açarak Ella'yı bacaklarımın arasına aldım ve beline doladığım ellerim sayesinde sırtının göğsüme yaslanmasını sağladım.

"Hık!Çok yakınız."

Ella'nın hızlı hızlı soluduğunu fark etsem de kulağına doğru fısıldadım.

"Bundan rahatsız olduğunu söyleyebilir misin?"

Ella hıçkırmaya devam ederken dudaklarımdan kısık bir gülüş kaçtı. Heyecanı bile o kadar sevimliydi ki...

"Rahatsız değilim ama kalbim sanki yerinden çıkacak."

Onun bu tavırlarından oldukça hoşlansam da hıçkırmasına daha fazla göz yummamak adına belindeki kollarımı sıkılaştırıp onu yavaşça kaldırdım ve yanımdaki boşluğa bıraktım. Bu kadar yemesine rağmen kuş kadar hafif olması işime geliyordu.

Bana şaşkın bir şekilde bakan Ella'ya doğru uzanıp yanağından öptüm.

"Sana limon getireyim biraz." dedim ve buzdolabına doğru ilerledim.

Seçtiğim bir limonu yıkayıp dilimlerine ayırarak bir tabağa yerleştirdim ve hayranlıkla beni izleyen Ella'nın yanına oturup limon tabağını ona uzattım.

"Daha önce yaptığın gibi hıçkırık geçene kadar yemelisin."

Ella usulca başını sallayıp limon dilimlerinden birini ağzına attı. Yüzünü buruştururken oldukça sevimli görünüyordu.

Dikkatini dağıtmamak için bakışlarım TV'ye kaydığında haber bülteninde gördüklerim ile birlikte kumandayı alarak ses seviyesini arttırdım.

"ABD, savunma teknolojilerinde son derece önemli bir buluş ile çığır açacak gibi görünüyor. Böcek, yılan gibi çeşitli hayvanların şeklinde üretilecek robotların savunma alanında kullanılması bekleniyor."

Kaşlarımı havalandırıp başımı usulca salladım. Doğrusu oldukça dâhiyane bir fikir olduğunu düşünmüştüm.

"Hıçkırmıyorum artık!" diye sevinçle haykıran Ella'ya dönüp gülümsedim. Bana beklenti dolu bakışlarının altında ne yattığını çözememiştim. Gözleri kısılmış gülümseyerek bana bakarken "Aferin." dedim. "Artık hıçkırmıyorsun."

"O zaman beni yine kucağına almak istemez misin?"

Alt dudağımı ısırıp kafamı öne eğerek güldüm. Gerçekten baş belası bir balığa aşık olmuştum.

Ben geldim 🌼

Kiss'e aşırı az kaldı 😄 Bu bölüm biraz fake atmış olabilirim 😄

İpuçlarına dikkat edin. Var birleştirdiğiniz bir şeyler? Teorileri alabilirim +

Yeni bölüm için;

Vote sınırı:340
Yorum sınırı:600

Lanjutkan Membaca

Kamu Akan Menyukai Ini

23.3K 2.7K 61
[+13] zull.cs→ i love shape of your voice YunHoJ.→ ? [KoNoKo• J.YunHo] © astereacy
bittersweet Oleh carmen

Fiksi Penggemar

154K 14.7K 25
lalisa manoban güzeldi, popülerdi ve bunun farkındaydı. elde edemeyeceği tek bir kişinin dahi olmadığına oldukça emindi, ta ki kim taehyung ile tanış...
3.6K 571 2
kiralık erkek ve 'i can fix him' kız.
50.4K 7.3K 24
sektör tarafından kara listeye alınmış kötü şöhretli müzisyen jeon jungkook'un yeni menajeri park chaeyoung, yanlış anlaşıldığına inandığı patronunun...