a queen and her tears

Av rosiewrosie

326K 33.2K 20.6K

eğer sorun bir kadın olmakla ilgiliyse, o hâlde bugün ben bir kralım. [ » rosékook ] 2019 | lilah Mer

« warning
0, the day
1, goodbye
2, arrival
3, first interactions
4, reconciliation
5, message
6, heartbeats
7, rumor
8, don't know what to do
9, wedding
10, wedding night
11, do not tempt my fury
12, hunting lodge
13, tears
14, handsome
15, riding
16, the hunter becomes the hunted
17, what happened between you two
18, secret
19, cunning
20, inheritor
22, there is someone behind you
23, closer
24, she is here
25, trust
26, would like to see
27, fortune teller
28, all together now
29, non stop
30, sorry for everything
31, collapse
32, too late
33, guest
34, death night
35, everybody goes
36, killer
37, hurts like hell
38, had very little
39, pain
40, mercy
41, a little painful story
42, funeral
43, hidden truths
44, poison
45, lust
46, can't handle this
spoiler [special chapter]
47, in pieces
48, coming home
49, enemy
50, love and death
51, playing with fire
52, sins of the past
53, cursed queen
54, for the queen, her reign and all she lost
55, every story needs an ending
thank you letter,

21, will be fine

5.3K 634 168
Av rosiewrosie

Yorganı bile açmadan yattığım yatakta, biraz önce kustuğumdan olsa gerek oldukça halsiz bir şekilde uzanıyordum. Öğrendiğim her şey, bana bir sevinç vermekten ziyade beni hırpalamıştı. Bir bebek için hazır hissetmiyordum fakat Leydi Mina'nın bana önceden de söylediği gibi Jungkook için gerçekten tahta geçme şansı olabilirdi. Abilerinin çoğunun varisi vardı ve bu onlar için artı bir puan topluyordu.

İşte şimdi, Jeon Jungkook senin de bir varisin var.
Karnımın içinde, daha varlığını bile hissetmediğim bir varlık var.

Lavabodaki o gerginlikle dolu anın ardından Leydi Mina, salondakilere haber vermek için ortak salona giderken bana odama geçmemi söylemişti. Ben de hem ruhsal hem de fiziksel olarak kendimi iyi hissetmediğimden bu teklifini olumlu karşılamış ve nedimelerimle birlikte odaya gelmiştim.

Yatağımın baş ucunda oturup güzelce saçlarımı okşayan Mary'nin bu hareketi normalde beni mayıştırırdı fakat şu an çok gergindim. Jungkook ne tepki verecekti? Ne diyecekti? Nasıl davranacaktık birbirimize?

Bakışlarımı odanın duvarına çevirip derince ofladıktan hemen sonra dairenin kapısı büyük bir şiddetle açıldı ve içeriye nefes nefese kalmış Jungkook girdi. Onun bu ani girişiyle ben de irkilip hızla yerimden doğruldum.

Bir eli kapıda kalmış, bakışları sadece bana odaklı olan Jungkook'un gözlerindeki ve yüzündeki ifadeyi anlayamıyordum. Tam olarak ne hissediyordu? Benim gibi kararsızlık? Ne yapacağını bilemezlik mi? Sanırım öyleydi. Şayet öyle olmasaydı orada öylece dikilmezdi.

Jungkook, birkaç saniye öylece kaldığında içeriye arkasından Leydi Mina ve Jisoo girdi. "Siz çıkabilirsiniz," dedi Leydi Mina arkamdaki nedimelere ithafen. Nedimelerim bu emirle bana onayımı almak için baktıklarında yataktan doğruldum ve kafamı sallayarak bir nevi onlara onay vermiş oldum. Nedimelerin çıkışıyla, odaya herkes tamamıyla girdi ve kapı kapandı.

Leydi Mina eline ne zaman aldığını bilmediğim tepsiyi kenardaki boş fiskosun üzerine koyduğunda ne zaman yanıma geldiğini anlayamadım Jisoo kollarıyla bedenimi çevreledi ve mutlulukla, "Tebrik ederim," dedi.

Ben ona ne diyeceğimi bilemediğimden sessizlikle karşılık verdiğimde Jisoo, bu tepkimle bir sorun olduğunu anlayarak bedenimden kollarını çekti ve doğrudan yüzüme baktı.

Ona bakıp kafamı iki yana salladığımda Jisoo, sorunumu anlamış gibi elini birkaç kez omzuma vurdu. O ve Seok Jin şanslılardı. Birbirlerini severek evlenmiş, sevişmişlerdi. Dünya güzeli iki tane çocukları vardı. En önemlisi birbirlerine âşıklardı. Benim gibi uçurumun üzerindeki bir ipin üzerinde yürümüyorlardı. Ben, kurtulmak için çırpınıyordum fakat tek yaptığım dengemi kaybetmek oluyordu.

"Sana güzel birkaç bitki çayı hazırlattım, mideni rahatlatır." diyen Leydi Mina, tepsideki çay bardağını bana uzattı. Bir şey yiyip içmek istemiyordum velâkin midem hazımsızdı. Bitki çayı içmem iyi olurdu.

Ben, elindeki bitki çayına uzanıp titreyen parmaklarımla aldığımda Leydi Mina, hâlâ kapıda öylece dikilip şaşkınlıkla bizi izleyen Jungkook'a döndü.

"Ne diye orada dikiliyorsun oğlum?"

Jungkook bunu bekliyormuş gibi sirkelenip kendine geldiğinde hâlâ şaşkınlıktan sıyrılamamıştı.

"Ben.." diye mırıldanıp ne yapacağını bilemezcesine bize baktı.

"Şuraya oturun da size birkaç uyarı yapayım." dedi Leydi Mina Jungkook ve bana yatağın üzerini göstererek. Biz Jungkook ile sessizce yatağın iki ayrı ucuna oturduk. Ne ironiydi ama değil mi? Karnımda bebeğimiz vardı ama hâlâ birbirimize iki birer yabancıydık. Hayat ne adiydi ama!

Jisoo ve Leydi Mina da karşımızdaki koltuğa oturdular.

"Öncelikle artık daha da dikkatli olmanız gerekiyor." dedi Leydi Mina bakışlarını ikimizin üzerinde gezdirirken. "Düşmanlar çok fazla. Büyük bir devletiz, içimiz de bile kim bilir ne kadar düşmanımız vardır..." Derin bir çekti. "Rosie, karnında bir varis taşıyorsun, onun ne kadar önemli olduğunu unutma." dedi.

Jisoo, bu sözleri önceden işitmiş gibi Leydi Mina'yı onaylayan bakışlarla bana baktı. "Yugyeom'a hamileyken çayımın içine zehir konmuştu. Neyse ki, Seok Jin yetişmişti de..." derken ifadesi sanki o anları tekrar yaşıyormuş gibi kan dondurucuydu.

Leydi Mina kafasıyla onu onayladı. "Giydiğin korseye varıncaya kadar gözetim altında tutacağım. Bilmediğin çayı, yemeği hiçbir şeyi yeme. Bilmediğin insanlarla fazla muhatap kurma, kimin ne çıkacağı belli olmuyor."

Ben kafamla onu onayladım. Haklılardı, kimin ne olduğunu bilmediğimiz bir dönemdeydik. Kendi ülkemde de düşmanla dostu ayırt etmek zordu. Dost görünümlü düşmanı ayırt etmek daha da zordu.

Leydi Mina, Jungkook'a döndü ve sert bir sesle, "Karına sahip çık." dedi. "Onu av köşkünde olduğu gibi huyunu suyunu bilmediğin atlara da bindirme."

Ben, onun bu bilgiyi nasıl öğrendiğine şaşırken Jungkook suçlu bir bebek gibi kafasını öne eğmiş annesini kafasıyla onaylamıştı. Benim şaşırmam gereksizdi, Leydi Mina kuvvetli bir kadındı. O av köşkünde kim bilir kaç casusu vardı...

"İkiniz de bir ömür birbirinize emanetsiniz, bunu unutmayın. Birbirinizi kırmayın, üzmeyin. Bu da size diyeceğim son şey olur." dedi ve oturduğu yerden doğruldu. Jisoo da onunla birlikte ayaklandığında amaçlarının Jungkook ile beni yalnız bırakmak olduğunu anlamıştım.

Onlar odadan çıktıklarında bir haylidir sessiz olan Jungkook'un bakışlarını çehremde hissederek ona döndüm. Jungkook, yüzünde tanımlayamadığım bir ifadeyle bana bakıyorken "Ne?" diye sordum.

Yutkundu. "Onu... daha önce hissetmiş miydin?" Duraksadı. "Yani, varlığını anlayabilmiş miydin?" diye cümlesini toparladı. Bu sırada tökezlemiş bir şekilde bana bakıyordu.

"Hayır," dedim. "Aklıma bile gelmemişti."

Jungkook kafasıyla beni onayladı ve ne diyeceğini bilemeden bakışlarını kaçırdı.

Ben de yutkundum ve bakışlarımı ondan çektim. Bir süre öylece oturduk, sonra o bir şey demeden ayaklandı ve odadan çıktı.

Hissettiklerinin karman çormanlığını anlayabiliyordum. Keza ben de öyle hissediyordum.

~

Uykumun en güzel yerinde, midemden gelen ani baskıyla irkilerek uyandım. Üzerimdeki yorganı hızlıca itip odanın içerisindeki lavaboya koştuğumda arkamdaki hareketlenmelerden Jungkook'un da uyandığını anlamıştım.

Lavaboya eğilip sadece iki saat önce yediğim yemeği de midemden çıkardım. Yediğim her öğünü istisnasız kusuyordum. Bu amiyane bir tabirdi fakat şu son üç haftadır yaşadığım bu işkenceyi özetleyen tek kelimeydi.

Üç hafta çok hızlı geçmişti. Ne yaşadığımı ne yediğimi hatırlamıyordum bile. Bu hafta içerisinde Conall'a bu mühim haberi göndermiştim. Ayrıca benim özel mektubumun yanı sıra Senga Krallığından da özel bir mektup gitmişti. Ailemin mektubu da bu sabah ulaşmıştı elime. Parşömenin üzerinde annemin göz yaşları sebebiyle dağılmış mürekkep izleri vardı. O izleri gördükçe zaten duygusal olan ben daha da duygusallaşarak hüngür hüngür ağlamıştım.

Ellerimi yorgunlukla mermerin kenarlarına sardım ve kendime dinlenmek için müsamaha gösterdim.

Tüm saray halkı, benim bu ani gelen mide bulantılarıma alışmışlardı. Jisoo, onun neredeyse hiç kusmadığını dile getirmişti. Saray hekimine de bunu sorduğumda bir sorun olmadığını, bazı gebeliklerde bu gibi durumların normal olduğunu söylemişti.

Ben, elimi ağzımı yıkadıktan sonra yorgunlukla lavabodan çıktım.

Günden güne şaşkınlığı üzerinden atmış olan Jungkook, her gece benimle birlikte uyandığında yaptığı gibi odanın içerisinde endişeyle tur atıyordu.

"İyi misin?" diye merakla sorup yanıma doğru ilerlediğinde bitkinlikle kafamla onu onayladım.

Betimin benzimin attığını gören Jungkook, birkaç adımda yanıma geldi ve ellerini yanaklarımın kenarına koydu.

"Sana nasıl yardım ederim bilmiyorum," diye fısıldadı. "Elimden bir şey gelse emin ol yaparım zaten."

"Biliyorum." dedim kafamla onu onaylarken.

Jungkook gerçekten bu hafta hep benimle vakit geçirmişti. Bazı günler ok talimlerine bile gitmeyerek yanımda kalmış, bana destek olmuştu.

"Birkaç ay sonra geçecek." dediğinde kafamla onu onayladım. Bu sabahki hekim muayenemde bebeğin iki aya yakın olduğunu dile getirmişti. Bildiğimden midir niyeyse sanki varlığı artık hissedilir duruma gelmişti. Yürürken istemsizce elim karnıma gidiyordu mesela, herkese karşı çok tereddütlü olmaya başlamıştım. Leydi Mina da ondan beklenmeyen bir ilgiyle yaklaşıyordu bana.

"İyi olacaksın," diye fısıldadı Jungkook çenesini saçlarımın üzerine yasladığında. "İyi olacaksınız." Sonra saçlarımın üzerine küçük, yumuşak bir öpücük bıraktı.

Jeon Jungkook iyi olmamızı istiyordu fakat o bu kadar yakımımdayken ve saçlarımın üzerine bir öpücük kondururken kalbimin beni ölüme sürükleyecek kadar hızlı attığını bilmiyor olmalıydı.

sınır: 120 oy, 100 yorum.

gecikme için özür dilerim. dün müsait olup da bitiremedim bölümü. ben diyorum ki sınır geçilene kadar birkaç gün geçer sonra bir bakıyorum ertesi sabah sınır geçilmiş ajsaksksk alemsiniz vallahi.

soru: sizce alarick'in senga'ya gelmesi bir tesadüf mü?

Fortsätt läs

Du kommer också att gilla

153K 15.8K 30
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
267K 18.9K 59
Hıçkırdım. "Ben hiçbir şey yapmadım"diye fısıldadım. "Kalbin çok güzel"diye fısıldadı o da kulaklarıma. "Bu güzel kalbini kimsenin kirletmesine izin...
50.4K 7.3K 24
sektör tarafından kara listeye alınmış kötü şöhretli müzisyen jeon jungkook'un yeni menajeri park chaeyoung, yanlış anlaşıldığına inandığı patronunun...
245K 20.3K 52
"Her saat, yaralar sonuncusunu öldürürmüş. Sense her saat yarama yaralar ekliyorsun. Yaktığın yeter cehenneminde, kül oldum. Dokundukça savruluyorum...