Blue Side ❧ V

By ibangtanyou

611K 70.6K 66.1K

Kalbinin kıyısında bana da yer ver. 🧜‍♀️ More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
51.Bölüm
52.Bölüm
53.Bölüm
54.Bölüm
55.Bölüm
56.Bölüm
57.Bölüm
58.Bölüm
59.Bölüm
60.Bölüm
61.Bölüm
62.Bölüm
63.Bölüm
64.Bölüm
65.Bölüm
66.Bölüm
67.Bölüm
68.Bölüm
Final Bölümü

32.Bölüm

7.9K 1K 757
By ibangtanyou

(Taehyung)

Parmak izimi okutarak girdiğim departmanda karşıma çıkan Song Joong Ki'ye kafa selamı vermekle yetindim ve laboratuara doğru ilerlemeye devam ettim.

"Hey, Kim Taehyung!"

Adımlarımı yavaşça durdurdum ve Song Joong Ki'nin bana yetişmesini beklerkerken sıkıntılı bir nefes verdim. Zaten dün gece Jimin ile yaptığımız konuşmanın ardından yeterince kötü bir ruh haline sahiptim. Bir de Soong Joong Ki'nin "konumunu hak etmiyorsun" adlı iğneleyici konuşmalarından birini daha dinlemek istemiyordum.

"Hye Mi, senin Kim Group isimli şirketin hissedarı olduğunu söyledi. Bu doğru mu?"

"Doğru." dedim ve histerik bir şekilde gülüşünün ardından ne gibi bir saçmalık geleceğini merakla beklemeye koyuldum.

"Sana yapılan özel muamelenin yalnızca şu Prof. Watson tarafından olduğunu düşünmüştüm. Bir de aile faktörü işin içine giriyor olabilir mi?"

Pekala, bir tatsızlık yaşanmasın diye susuyordum fakat benim de bir sınırım vardı.

Prof. Watson ile çalışabilmek için ne kadar emek verdiğimi bilmiyorlardı. Bunun elbette kariyerimde artısı olacaktı. Aile faktörüne gelince, yoluma taş bile koymuşlardı. Burada çalışmam onların istediği son şey bile değildi.

"Söylesenize Bay Ki, buraya girebilmenin tek yolu torpil ise siz kimin sayesinde bunu yapabildiniz?"

Herhangi bir cevap beklemeden bakışlarımı devirerek yoluma devam etmeye koyulduğumda bu kez Min Yoongi bana yetişen kişi oldu.

"Taehyung, yürüyerek mi geliyorsun buraya?"

"Bazen." dedim. "Zihnimi boşaltma ihtiyacı duyduğumda yürürüm."

"Girişte gördüm seni. Daha erken uyanman gerekmiyor mu o kadar yolu yürümek için?"

"Pek uyuyabildiğim söylenemez aslında." dediğimde bakışlarım Yoongi'nin siyah ceketine takıldı. Üzerimdekinin aynısıydı. Ama o bu durumu fark etmiş gibi görünmüyordu daha çok söylediğim şey ile ilgileniyordu.

"Uykunu feda edecek kadar düşündüğün önemli şey ne olabilir? Karşılıksız bir aşk falan mı yaşıyorsun?"

Yoongi alaycı bir gülümseyiş takındı ve sonra benim ciddiyetim kaşlarının çatılmasına sebep oldu.

"Gerçekten karşılıksız bir aşk mı yani?"

Başımı olumsuzca iki yana salladım. "Daha kötüsü." dedim.

"Pekala, anlatmak istersen dinlerim." dediğinde laboratuara giriş yaptık. Termal görüntüleme üzerine çalışmalar yaptığımız kısma ilerleyip ceketlerimizi yan yana askılığa astık.

"Ceketlerimiz aynı mı?" diye sorgulayan Yoongi'ye karşılık gülümsedim ve üzerime beyaz önlüğümü geçirirken başımı usulca salladım.

"İlk kahve molasında anlatırım." dedim. Tabii bazı kısımlarını değiştirmek şartı ile Yoongi'ye aramızda mesafeler bulunan bir kadına aşık olduğumu anlatabilirdim.

.....

Birkaç saatlik çalışmamızın ardından kahve molası vermenin gerekli olacağını düşünerek dosyaları bir kenara bıraktık. İşin teorik kısmında epey ilerlemiştik.

"Kahve molası vereceğiz. Bizimle gelmek ister misiniz?"

Yoongi'ye şaşkınlıkla baksam da bu durumun bir mecburiyetten ibaret olduğunu anladım. Diğer masada çalışan ekipten Park Bo Gum bizi kibar bir dille reddetti.

"Bizim biraz daha çalışmamız gerekiyor. Siz önden gidin."

Bu duruma sevindiğimi belli etmeden Yoongi ile birlikte departmandan kafeteryaya geçiş yaptık. Yoongi oldukça sert bir kahve isterken benimki daha yumuşak bir seçim oldu.

Masalardan birine geçip karşılıklı oturduğumuzda Yoongi kahvesinden bir yudum aldı ve merakla sordu.

"Anlat bakalım, seni uykundan edecek kadar düşündüren şu kadını?"

Tebessüm ettim ve iç geçirerek anlatmaya koyuldum.

"Kanada'da Ella adında bir kadın ile tanıştım. Aklına gelen her şeyi olduğu gibi dile getiren, doğal, içten biri ve sanırım benim kalbimi çalması için bunlar yeterli bir sebepti. Fakat o Kanada'da yaşamak zorunda. Yani orayı terk edemez ve EASAN'da çalışmak benim hayalim olduğundan Seoul'ü terk edemem. Yanı anlayacağın yollarımız bir noktada ayrılmak zorunda."

"İkinizden birisi fedakarlık yaptığı sürece yollarınız birleşebilir."

Pekâlâ, bu kısım benim Yoongi'ye anlatamayacaklarımı barındırıyordu. Ona Ella'nın bir deniz kızı olduğunu fakat birtakım deneyler sonucu insanlara ait birçok özellik kazandığını, peşinde onu arayan birilerinin olduğunu ve okyanusa geri dönmek zorunda kaldığını anlatamazdım. Zaten anlatsam bile benim bir tür akıl hastası olduğumu falan düşünürdü.

"İkimizin de fedakarlık yapmamak için bazı sebepleri var." dedim ve Yoongi konuyu daha fazla irdelememesi gerektiğini anlayıp usulca başını salladı.

"Senin hayatında birisi var mı?" diye sordum.

"Yok. Uzun bir süre de olacağını sanmıyorum."

"Unutamadığın biri mi var?" diye sorduğumda kahvesinden bir yudum daha aldı ve usulca başını salladı.

"Unutamadığım fakat unutmam gereken biri." dediğinde ben de daha fazla irdelememeyi seçerek sessiz kaldım.

Kısa bir sürenin ardından ekibin geri kalanının da kahve molası vermek için kafetaryaya indiğini fark ettim.

"Sanırım kahveleri bir an önce bitirsek iyi olacak." diyen Yoongi kalan birkaç yudumu da içip karton bardağı elinde buruşturdu ve benim kahvemi bitirmeme müsaade etmeden ayağa kalktı. Diğerlerinden en az benim kadar haz etmiyor olmalıydı.

İçinde kalan kahveye rağmen bardağımı Yoongi'nin ardından çöp kutusuna bırakıp seri bir şekilde oradan ayrıldım.

Laboratuara geçtiğimizde Hoseok ve So Ra'nın dönüp dönmediğini öğrenmek için bir telefon görüşmesi yapmaya karar verdim ve askılığa doğru ilerledim. Sağdaki ceketin benim olduğunu bildiğim halde elimi ceketin cebine attığımda bulduğum telefonun bana ait olmadığını fark ettim ve soldaki cekete yöneldim. Telefonumu her zaman sağ cebimde taşırdım fakat telefonum ceketin sol cebinden çıktı. Dosyalara yöneldiğim sırada muhtemelen Yoongi kendi telefonunu ararken her şeyi birbirine karıştırmış olmalıydı.

"Ben bir telefon görüşmesi yapıp geleceğim."  diyerek Yoongi'ye seslenip koridora çıktım ve saate baktım. İlk uçağın bu saatlerde indiğini biliyordum ve hemen So Ra'yı aramaya koyuldum.

Birkaç kez çaldıktan sonra telefon açıldı ve So Ra yorgun bir ses tonu ile beni cevapladı.

"Taehyung, şu an bavullarla falan cebelleşiyoruz. Seni sonra arasam olur mu?"

"Döndünüz demek." derken bir yanım mutlu diğeri üzgündü. Bu, Ella'dan bir daha asla haber alamayacağını gösteriyordu.

"Döndük ve akşam canlı müziğe gideceğiz. Hazır olsan iyi edersin."

"Ben işten geç çıkıyorum ve yorgun oluyorum. Siz gidin." dedim.

"İtiraz istemiyorum Taehyung. Gelmezsen topluca senin evine geliriz ve günlerce orayı işgal ederiz, haberin olsun."

Pekâlâ, bu zaten her zaman yaptıkları şey değil miydi?

"Tamam, nerede ve saat kaçta?" diye sordum. Evim, günlerce kalamayacakları kadar küçüktü ama gerekirse beni balkonda yatırıp evime çökebilirlerdi. Bu riski alamazdım.

"Cafe Unplugged'de saat 21:00'de."

"Tamam, akşam görüşürüz." diyerek telefonu kapattım.

Bir daha görüşemeyeceğim birisi olduğunu anlamıştım. Belki Ella So Ra ve Hoseok oradayken bir şekilde eve geri dönerse onu görmeye gidebileceğini düşünüyordum. Ama son umudumu da artık yitirmiştim.

Ella'yı tamamen kaybetmiştim.

Merhabalar 💜

Bölüm hakkında neler düşünüyorsunuz?

Yoongi ile Taehyung'un telefonları nasıl karıştı sizce? Ne sebeple? Kim tarafından?

Bir sonraki bölüm artık bizimkileri karşılaştırıyoruz 🤗 Neler bekliyorsunuz?

Yeni bölüm için;

Vote sınırı:320
Yorum sınırı:500

Continue Reading

You'll Also Like

49.8K 5K 22
"MİNHO EZ BENİ"
12.7K 1.8K 18
Fairy Tail tekrar biraya gelmiş ve büyük düşmanlar yenilmişti. İşte asıl o zaman Lucy'nin aklına Natsu'nun onu geride bırakıp gitmesinden ve loncasın...
131K 11K 23
•tamamlandı•Yanlış bir adamla, yanlış bir zamanda yaşadıklarına; onu doğru adamla, doğru zamanda karşılaştırdığı için minnettardı.
11.8K 1.6K 34
Sarhoş olduğu bir gecede erkek arkadaşıyla birlikte birine çarpan Aurora, sakat bıraktığı bu gence yardım etmeye çalışır. Birçok açıdan hayat şartlar...