Medya: TurMer❤ Sizi yerim canım çocuklarım :')
"Alın bakalım önlüklerinizi."
Meriç'in bize uzatmış olduğu önlükleri aldık. Sözleştiğimiz gibi kafeye yardıma gelmiştik ve saat sabah 8.30'du.
Bak işte, normalde haftasonu asla erken kalkmayan ben, Meriç'e yardım için kalkıp gelmiştim. Aşk insana her şeyi yaptırıyordu..
"Her şey basit. Gidiceksiniz masaya ne sipariş ettiklerini soracaksınız sonra hazırlanan şeyi onlara götüreceksiniz, bu kadar. Bunu da niye anlatıyorsam, anlamışsınızdır zaten. Sabah sabah kafalar bin beş yüz."
Kendi kendine söylenirken onun bu tatlı haline güldüm.
"Kanka dün gece yüzünden de olabilir.."
Eymen sırıtarak konuşurken gülüşümü kesmiş ve ciddi bir şekilde durmuştum.
"Sus sus, kendimi o kadar sıkmışım ki her yerim ağrıyor anasını satayım."
"Bak bak birde sıkmışım diyor. Topu bana atıp kaçtın be! Tüm çileyi ben çektim!"
Welcome, çirkef Turna..
Meriç gülerek yanağımdan makas aldı.
"Sevgili olduğumuzu ben söyledim en azından."
Vay be kanka, ne büyük yardım ettin vallahi hakkını ödeyemem.
"Siz eve gidince ne oldu?"
Ada'nın sorusuna göz devirdim.
"Eve girdiğim gibi uçarak odama gittim uykum var deyip. Nasıl bir kafadaysam o an, babamın odama gelebileceği aklımın ucundan bile geçmedi. Her şeyi anlattım mecburen. Senin bana anonim olarak yazdığını da söyledim. Takdiğini hiç beğenmedi. 'Bu ne böyle, mektup gönderseymiş daha romantik olurmuş.' falan dedi. Bi ara kendini kaptırıp benimle dedikodu falan da yaptı. Sonra birsürü nasihat verdi. En son çıkarken de şey dedi 'Neyse en azından yabancı değil.' Sevindi galiba, tam anlayamadım."
Bizimkiler gülerken Meriç kafamı tutup anlımdan öptü.
"Tamam işte ne zaman gelip isteyeceksine getirmiş olayı. Ne zaman müsaitsiniz?"
Gülerek göz devirirken Derin'in sinirli sesiyle gözler ona döndü.
"Ya Mehmet kurbanın olayım sal beni be. Sabahın köründe arayacak kadar seviyorsun beni anladım, Allah razı olsun ama kalp yollarım sana tıkalı. Hayır Mehmet, E5'te trafik var. Çevre yolundada kaza olmuş. Orada çalışma var. Mehmet inan bana, annenin düğünde bana takacağı trabzon seti hiç umrumda değil. Hayır, 15 tane kalın bilezik de değil. Gümüş gerdanlık da... tamam biraz hoşuma gitti ama gerek yok bunlara. Mehmet, deden erkek torun istiyorsa gider yaparsın o zaman bunun beni alakadar eden kısmı neresi? Oha Mehmet!"
Derin'in konuşmasını şaşkınlıkla izlerken Eymen hızla telefonu Derin'in elinden alıp kendi kulağına koydu. Duyduğu şeyler yüzünden olsa gerek gözleri fal taşı gibi açılmıştı.
"LAN! Amına koyayım ne abisi lan ne abisi?! Bak hâlâ abi diyor. Kardeşim sen ne yüzsüz, ne utanmaz adamsın lan? Tövbe bak sabah sabah günaha sokacaksın beni. Lan Derin ne yapsın senin dedenin 17 tane erkek torun istemesini? Ebesinin amı!"
Telefonu hızla kapatıp burnundan solurken gülmekten karnım ağrıyordu.
"Ne dedi?"
Derin merakla sorarken Eymen sinirle konuştu.
"Sana ne dedi?"
"Ne diyecek, düğünde bana takılacak trabzon setini, 15 tane bileziği, gümüş gerdanlığı falan söylüyor."
"Derin evlen bak bununla, hayatımız kurtulur lan."
Eren'e güldüğümüz sırada Eymen konuştu.
"Banada dedesinin 17 tane erkek torun istemesini söylüyor. 'İzin verirsen kardeşinle çocuk yapabilir miyiz?' dedi lan az önce. Bu nasıl bir arsızlıktır?"
"Tövbe yarabbim. Hâlâ abisi diyor ya."
"Ha 17 tane erkek torun istemesine takılmadın yani?"
Eymen'in bu tavırlarına Derin güldü.
Allah'ım shippppppp!
"Hadi bakalım herkes işinin başına. Müşteriler gelir birazdan."
"Başüstüne patron!"
Hepimiz aynı anda konuşurken Meriç güldü. Gelen müşterilerle dört koldan ilgilenmeye başlarken kafenin bu kadar erken dolmasına çok şaşırmıştım. İnsanlar kesin kapıda yatıyorlardı aksi takdirde bu açıldığı gibi bu kadar dolması imkansızdı.
"Hoşgeldiniz. Ne alırdınız?"
Elimdeki kağıt kalemle 4 kişilik erkek grubunun olduğu geldiğimde 4'ü de beni inceledi.
"Varsa bir tane sen alalım."
Esmer çocuk sırıtarak konuştuğunda bende sahte bir şekilde gülümsedim.
Başlıyorduk anlaşılan..
"Benden hiç kalmadı malesef. İsterseniz 4 adet meşe odunu vereyim, hem yanında da erkek arkadaşım hediye."
Yüzleri düşse de çabuk toparlandılar.
"4 tane hamburger alabilir miyiz? Yanında da kola."
Memnuniyetle gülümseyip mutfağa doğru ilerledim.
Adam olun. Tıkın tıkın git işte, ne yavşıyorsun millete?
Mutfağa gidip siparişleri verdim ve beklemeye başladım. Gözlerim etrafta gezinirken Meriç'in siparişlerini aldığı kız grubunda takılmıştı. Meriç gülerek onların siparişlerini alıyordu.
Sipariş almak bu kadar komikti de benim mi haberim yoktu acaba?
Meriç başınla onaylayıp elindeki not defterine bir şeyler yazdı ve bu tarafa doğru geldi.
"Ooo rastgele kaptan?"
Elimi belime koyarak konuşurken birkaç saniye yüzüme baktı, ardından gülerek yanağımdan öptü.
Tüh, tam kızacağız yine düştük..
"Ortaokuldan arkadaşlarım, sarışınım. Uzun zaman sonra ilk defa görüştük. Kıskanma hemen."
"Allah aşkına, ortaokul fotoğraflarına baktım şuanki haline hiç benzemiyorsun. Nasıl tanıdılar seni aşırı merak ettim."
Tezgahtaki tepsiyi aldıktan sonra bana döndü.
"Birtanem, 3 yıl önceden bahsediyoruz. Çok fazla değişmiş olamam. Hem, bak siparişler bekliyor. Hadi götür."
Beni başından savmak için yaptığı şeyi farkedip gözlerimi kıstım.
"Iyi, bende 4 tane erkekten oluşan grubun siparişlerini götüreyim bari."
Elime tepsiyi alıp ilerlerken Meriç duraksamıştı.
Götürsene hadi ortaokul arkadaşlarının siparişlerini aslan parçası..
Gözlerindeki 'Sen var ya sen, çok fenasın' bakışını anlayıp sırıttım ve hamburgerleri çocuklara yerdim.
"Afiyet olsun."
"Sağol yenge."
Ne?
Şaşkınca onlara bakarken kumral olan konuştu.
"Kusura bakma, Meriç'in sevgilisi olduğunu bilmiyorduk."
Gözlerim hızla Meriç'e değerken sırıtıp göz kırpmıştı.
Ulan...
Oflayarak başka bir müşteriye giderken tüm günümüz o kadar yoğun geçmişti ki 5 dakika bile götüm yer görmemişti. Burada çalışan insanlara gerçekten üzülmüştüm çünkü bu kadar kalabalıkla baş etmek çok zordu.
Yorgunlukla kendimi koltuklara atarken diğerlerinin de benden pek bir farkı yoktu.
"Üstümden koca bir tır geçmiş gibi hissediyorum lan.."
Eymen yorgunlukla konuşurken göz devirdik. Epi topu 2 saat çalışmıştı ve sürekli kaytarmıştı.
"Kardeşim gelenlerin yarısı senin eski sevgilerin zaten. Yorulman normal."
"Diğer yarısı da Meriç'in ortaokuldaki kız arkadaşları.."
Meriç laf yemenin ağırlığıyla susarken diğerleri gol sevinci yaşayan tribünler gibi coşmuştu.
"Kanka canın çok eski sevgililerden bahsetmek istiyorsa İrem'den bahsedebilirsin.."
Eymen sırıtarak konuştuğunda kaşlarımı çatarak Meriç'e döndüm.
"İrem kim be?"
Elini ensesine atarak cevapladı.
"Eski sevgilim. Ama küçüktük o zaman 9. sınıfa gidiyorduk."
Sinirden dişlerimi sıkarken gülümsedim.
Demek eski sevgilin...
"Küçük bir hesap yapayım. Şimdi sen beni 3 seneden beri seviyorsun doğru mu?"
Başını sallayınca devam ettim.
"3 sene öncesi 9. sınıfa denk geliyor. Bu da demek oluyor ki sen beni severken başka bir kızla çıkmışsın?"
Gözlerini kaçırarak homurdandığinda omuzuna pat pat vurup konuştum.
"Hızlı zamanlarınmış kardeşim."
"Turna reyiz yine formunda."
Eymen gülerek konuşurken ben de güldüm.
"Hadi siz gidin çok yoruldunuz. Ben hallederim buraları."
Meriç'in konuşmasıyla ilk ayaklanan Eymen olurken ben oturmaya devam ettim.
"Ben de kalayım, yardım ederim."
"Sende benimle fazladan vakit geçirmek için neler yapıyorsun."
Alayla konuşurken kafamı 'Aynn knk' der gibi salladım. Herkes giderken Meriç'in mutfağa ilerlemesiyle peşinden ilerledim.
O mutfağı toparlarken bir yandan onu izliyor diğer yandan tezgahın üstünü siliyordum.
Bazen Meriç'in neden bana aşık olduğunu merak ediyordum. Yakışıklıydı, elinden her şey geliyordu, sesi güzeldi, korumacıydı, komikti.. Resmen VIP sevgiliydi. Her kızın istediği türden bir erkekti. Ama onca kız içinden gelip beni bulması çok garipti.
"Neden ben?"
Kendime hakim olamayarak sorduğum soruyla Meriç duraksayıp kaşlarını kaldırdı.
"Anlamadım?"
"Onca kız varken neden bana aşık oldun ki?"
Elindekileri makinaya yerleştirip gülerek yanıma geldi.
"Olmasa mıydım?"
"Yani, demek istediğim.. Sen çok iyi birisin. Çok fazla iyisin hatta. Ben olsam bana aşık olmazdım."
"Bunu daha önce de sormuştun."
Gülerek konuştuğunda o zamanı hatırlayıp başımı salladım.
"Sürekli sorasım geliyor."
"Çok bir nedeni yok aslında. Bir baktım, tamam dedim, bu. Beni mutlu edecekse bu kız etsin, güldürecekse bu kız güldürsün, ağlayacaksam bu kız yüzünden ağlayayım. İlk başlarda hiç umudum yoktu. Çünkü dışarı karşı çok sert bir yapın vardı ve açıkçası korktum."
Cümleleri beni güldürürken diğer yandan ne kadar şanslı olduğumu düşünüyordum. Bu kadar güzel seven biri herkese denk gelmiyordu.
"Sonra böyle güldün. Dedim böyle güzel gülen biri en fazla ne kadar tersleyebilir ki? Daha sonra sana yazdım. Şimdi bak,"
Ellerimden tutup havaya kaldırdı.
"Sevgiliyiz."
"Azimli sıçan duvarı delermiş.."
Gülerek konuştuğumda göz devirip güldü.
"Romantik konuşmamı bu güzel atasözünle noktaladığın için çok teşekkür ederim."
Kahkaha attığım sırada Meriç dudaklarıma küçük bir öpücük bırakıp geri çekildi. Bunu beklemediğim için gözlerim şaşkınlıkla açılmıştı.
"Çok güzel gülüyorsun ne yapayım, sürekli öpesim geliyor.."
Yanaklarım kızarmaya başlarken utanç tüm vücuduma yayılmıştı. Meriç bu hâlime kahkaha atıp kafamı göğsüne bastırdı.
"Seni çok seviyorum."
İç çekip gülümsedim.
"Ben de seni çok seviyorum.."
FELLSSSS! Ay bölümü yazarken fellsten geberdim sjxhsjxhsjz
Arkadaşlar instagram hesabını takip edin artık be, bak spoiler falan veririm skduskdhjs
Sizi seviyorum, öptüm KOCAMAN😘
İnstagram👉misslala_hikayeleri