Blue Side ❧ V

By ibangtanyou

611K 70.6K 66.1K

Kalbinin kıyısında bana da yer ver. 🧜‍♀️ More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
51.Bölüm
52.Bölüm
53.Bölüm
54.Bölüm
55.Bölüm
56.Bölüm
57.Bölüm
58.Bölüm
59.Bölüm
60.Bölüm
61.Bölüm
62.Bölüm
63.Bölüm
64.Bölüm
65.Bölüm
66.Bölüm
67.Bölüm
68.Bölüm
Final Bölümü

27.Bölüm

7.9K 1K 623
By ibangtanyou

Hayran Kurguda bu kez #2 olmuşuz 😙 Bir sıra daha üste mi kaysak? 😄

(Ella)

Yüzeye nefes alabilmek için çıktığımda bedenimdeki tuhaf değişimlerin devam etmesinin tedirginliğini yaşıyordum.

Asla akciğer solunumuna ihtiyaç duymadığımı, suyun altında sonsuza kadar solungaçlarım sayesinde kalabileceğimi biliyordum fakat ters giden bir şeyler vardı.

Taehyung, okyanusa geri dönersem solungaçlarımı yeniden kazanacağımı düşünmüştü ama yanılmış olmalıydı. Kaybolan solungaçlarımın yerine yenileri çıkmamıştı hatta bir tanesi daha kaybolmaya yüz tutmuştu. Bu durumda su altında daha fazla ne kadar yaşayabilirdim, bilmiyordum.

Gözlerimi kapatıp temiz havayı derin derin solumaya başladım ve birkaç saniye sonra gözlerimi yeniden açtığımda metrelerce ötede olsa da okyanusun yüzeyinde gördüğüm kuyruk ile birlikte hızla dibe daldım.

Köpekbalığı, hızlı hamleme rağmen peşime takıldığında önüme çıkan kayaya çarpmadan geçebilmek adına kıvrılarak süzüldüm fakat kayanın diğer tarafına geçerken kuyruğumu hızlı bir şekilde çarpmaktan kurtulamamıştım. Canımın acısı ile gözlerim yaşarırken saklanacak bir yer aradım ve kayanın alt kısmındaki oyuklardan birine girdim.

Burada olduğumu algıladığı halde beni bulamayan köpekbalığı sürekli kayanın etrafında dönüp dururken aly dudağımı ısırıyor, kuyruğumun acısının dinmesini bekliyordum.

Önceden aynı hareketi yapsam kendime zarar vermeden bunu başaracağımdan emindim. Vücudumu yeteri kadar hızlı hareket ettiremiyordum ve çabuk yoruluyordum.

Gözlerimden akan yaşlar okyanusa karışırken üzerimden çıkarmak istemediğim pembe geniş elbiseye baktım ve sonra bileğimdeki So Ra'nın bilekliğine.

Belki vücudumda hissettiğim değişimlerden kaynaklı olduğunu düşündüğüm güçsüzlüğüme rağmen kendimi mavi sulara ait hissedebilirdim ama döndüğümden beri burada mutlu değildim.

Okyanus kıyısındaki o evi özlemiştim. Jimin ve Jungkook'un didişmelerini, Hoseok ve So Ra'nın yansıttığı o sevgi hissini, Taehyung'un dipsiz bakışlarında gördüğüm Ella'yı özlemiştim.

İçimde biriken özlemi burada kimseyle paylaşamıyordum üstelik şimdi kuyruğumun acısı da üzerine eklenmişti. Her şey gün geçtikçe daha katlanılamaz oluyordu.

Kemirdiğim dudaklarımı serbest bırakıp ellerimi her gün biraz daha kaybolmaya başlayan solungaç yarıklarımın üzerinde gezdirdim. Taehyung'a bunları göstersem onunla kalmama izin verir miydi? Ya da hiçbir şey göstermeye gerek duymadan sadece onsuz yapamadığımı söylesem beni yanında ister miydi?

Bakışlarım hissettiğim çaresizlik duygusu ile kayanın etrafında dolaştı. Algılarım da artık eskisi kadar güçlü değildi. Köpekbalığı gitmiş miydi? Ya da bir yerlerde beni parçalamak adına pusu mu kurmuştu? Anlayamıyordum ki!

Usulca önce başımı çıkarıp etrafa göz gezdirdim ardından saklandığım yerden çıktım ve Judith'in daha önce almamı istediği şeyi bulmak için hızlı olmaya çalışarak yüzmeye başladım. Karada yaşayacaksam ihtiyacım olacağını söylediği şeyi bulacaktım.

.....

Elimdeki mavi seramik küre ile birlikte karaya çıktığımda kimsenin olmadığından emin olduktan sonra yorgunlukla kendimi kumların arasına attım ve kuyruğumun kaybolması için kumların üzerinde birkaç kez yuvarlandım.

Dirseklerimin üzerinde yüz üstü duruyorken başımı usulca kaldırdım ve ileride görünen evi görüp gülümsedim. Bu kez gözyaşlarım sevinçle yanaklarımdan süzülürken kuyruğumun yerini bacaklarımın aldığını hissederek gülümseyişimi derinleştirdim.

Yorgunluğuma ve ağrıma aldırmadan sabırsızlıkla yerimden kalktım ve bacaklarıma bakıp birkaç adım attıktan sonra durdum. Elbisenin eteğini biraz toplayıp sularını sıktım ve adımlarımı eve doğru yönelttim. Her adımda kalbimin göğüs kafesime baskısı artıyor, ellerim terliyor, nefesim daralıyordu.

Taehyung'u görür görmez ona sımsıkı sarılma isteği ile birlikte bacaklarım güç kazandı ve hızlı bir şekilde adımlamaya devam ettim.

Beni görünce mutlu olur muydu?

Belki de olmazdı.

Adımlarım istemsizce durdu.

Taehyung'un istediği şey beni okyanusa gönderip orada mutlu yaşamamdı. Bu durumda döndüğüm için mutlu olmazdı elbette.

Bakışlarım okyanusa döndü ve bununla birlikte kalbim sızladı. Orası artık benim mutlu hissettiğim bir yer değildi. Her an korku ve endişe ile yaşadığım, hislerimi kimseyle paylasamadığım ve yapayalnız hissettiğim bir yerdi.

Bakışlarımı yeniden ileride görünen ve içimde tuhaf bir duygu karmaşası oluşturan eve yönelttim.

Taehyung'un tepkisinin ne olacağını bilmediğim için endişeliydim fakat herkesi çok özlemiştim.

Elimdeki mavi kürenin varlığını hatırladığımda kararlı bir şekilde adımlarımı eve yönelttim. Bu kürenin ne ise yaradığını bilmiyordum ama Taehyung döndüğüm için mutlu hissetmezse son çare olarak Judith'e gidebilirdim.

Soğuk kumların üzerinde yürüdüğüm bana asırlar gibi gelen sürenin ardından nihayet evin kapısının önündeydim.

Hızla çarpan kalbim kulaklarımı uğuldatırken elimi usulca zilin üzerine götürdüm fakat basamadım.

Heyecan, mutluluk, özlem, tedirginlik, korku...

Hepsini aynı anda yaşıyordum.

Gözlerimi usulca kapatıp zile yavaşça bastığımda olduğum yerde birkaç saniye kaldım ardından heyecanla karışan aklım beni kapının yan tarafına itti ve oraya sindim.

Bakışlarım telaşla etrafta dolaşırken kaçıp daha sonra gelmeyi düşündüm fakat kapı sonuna kadar açıldı ve So Ra kafasını kapıdan dışarı doğru çıkarıp bana doğru baktığında çığlık attı.

"Ellaaaaaaa!"

Beni bileğimden tutup kendine doğru çekerken neler olduğunu anlamakta güçlük çekiyordum.

"İnanmıyorum! İnanmıyorum! "

Sevinmişti sanırım ve boynuma dolanan kollarına rağmen rahatlama hissi ile birlikte ben de onu sımsıkı sardım.

"So Ra, sen de beni çok mu özledin?" diye sordum. Emin olmak istiyordum.

"Hem de çok."

Yüzümde kocaman bir gülümseyiş oluşurken kapının ardında Hoseok'u gördüm ve hala So Ra'ya sarılıyorken küreyi kavrayan elimi yukarı doğru kaldırıp Hoseok'a el sallamaya çalıştım. "Ella, dönmüşsün." diyerek o da şaşkınlık ve mutluluk karışımı ifadesi ile birlikte bize katıldı. Biraz So Ra'ya biraz da bana satılacak şekilde bizi sarmıştı.

Kısa bir surenin ardından birbirimizden ayrıldığımızda So Ra bileğimi yakaladı ve beni içeri doğru sürüklerken duraksadım.

"Şey, diğerleri nerede?"

"İçeri gel de öyle anlatayım. Buz gibisin."

So Ra'nın ardından çekingen tavırlarla içeri geçtiğimde bakışlarım salonda dolaşmaya başladı. Koltuklara, televizyona, bardaklara bile sarılmak istiyordum sanki. Her şeyi çok özlemiştim.

Koltuğa oturmadan önce koltuğun yanında duran poları aldım ve bakışlarım hala merdivenlerde gezinirken elimdeki poları koltuğun üzerine serip oturdum. Taehyung'un koltuklarının kirlenmesinden hoşlanmadığını biliyordum.

"Ella, boşuna bakma oraya. Taehyung da dahil olmak üzere diğerleri Seoul'e döndü."

Duyduklarım ile birlikte gülümseyişim dudaklarımda asılı kaldı.

"Gittiler mi?" diye merakla yeniden sordum. 

So Ra yanıma oturup ellerimi avuçları arasına aldı ve bilekliğime bakıp gülümsedi.

"Taehyung çalışmak istediği yerde işe başladı. Jimin muhtemelen yüksek lisans yapacak ve Jungkook'un da üniversitede son senesi. Yani Seoul'e geri dönmek zorundaydılar."

"Biz de oraya gidebilir miyiz?" diye sordum.

"Sanırım bu pek mümkün değil."

"Buraya ne zaman gelirler peki?" diye sordum. Sonuçta Taehyung'un burada bir evi vardı ve onu özleyebilirdi. Jimin ve Jungkook da Taehyung'un arkadaşıydı ve Taehyung ile birlikte buraya gelebilirdi.

"Bilmiyorum Ella ama uzun bir süre geleceklerini sanmıyorum." diyen So Ra'ya baktım. "Ama biz buradayız. Birlikte yine çok güzel vakit geçiririz. Olmaz ?"

So Ra kafasını hafif yana yatırıp bana bakıyorken başımı usulca salladım.

Anlaşılan Taehyung'a sarılmak için fazla heyecanlanmıştım ve bu heyecan yerini tuhaf bir sızıya bırakmıştı.

Gel, biz seninle sıcacık bir banyo yapalım. Hoseok da bize pankek hazırlasın.

Hoseok gülümseyerek bana göz kırparken zil çalmaya başladı ve bununla birlikte hızla ayağa kalktım.

Herkes Seoul'e döndüyse kim gelmişti?

Merhabalar 🤗💙

Ella'yı özlemişiz diyenler? Köpekbalıklarına yem olacaktı yavrucuğum 🤧

Kim geldi sizce? +

Bir sonraki bölüm kimden gelsin istersiniz?

Yeni bölüm için;

Vote sınırı:300
Yorum sınırı:400

Continue Reading

You'll Also Like

14.5K 1.5K 11
"Jake başım ağrıyor." "Geçer birazdan Sunghoon." [angst, story] ©jadedstilll ‐ 2021 !!, death because of sickness, suicide.
131K 11K 23
•tamamlandı•Yanlış bir adamla, yanlış bir zamanda yaşadıklarına; onu doğru adamla, doğru zamanda karşılaştırdığı için minnettardı.
3.5K 568 2
kiralık erkek ve 'i can fix him' kız.
154K 14.7K 25
lalisa manoban güzeldi, popülerdi ve bunun farkındaydı. elde edemeyeceği tek bir kişinin dahi olmadığına oldukça emindi, ta ki kim taehyung ile tanış...